Sm —— Şah İsmailin Ordusu © Çaldıranda Yerleşiyordu Demişti, Selimin etrafında, ordunun ule - Masından, şeyhlerinden, müneccim Ve kâhinlerinden mürekkep bir hal ka çevrilmişti. Ve bu sema hâdi - Besi, şöylece tefsir edilmişti: — Sultanım!, Malümu şahaneniz dir ki, Iraniler, minelkadim giineşe İsparlar, Hattâ, devletin resmi mührü üzerinde bile güneş resmi Mahküktur. (İlmi şerif) in ahkâ - mma nazaran; İran devleti ile cenk Üzere iken güneşin tutulması, Ira- Bilerin mağlüp olacağına delâlet e- der. Hiç şek ve şüphe buyurmayı- * Diz sultanım. Şu semavi müjdeye Müzaran Şah Ismailin İkbali şemsi de sizin karşınızda küsufa uğrıya- €ak.. ona mukabil sizin istikbali e iz bir kat daha parlıya - Dezilmişti. alihin ne garip bir cilve ve tesadüfi eseridir ki; bu ta- bi (hâdisei semaviye) yi bu su - Petle tefsir eden ulema, şeyhler, müneccim ve kâhinler zümresi he- Miz Selimin etrafından dağılmadan; «tı bembeyaz köplkler içinde kal - Miş olan bir süvari Selimin önüne kadar gelmiş. atından atlayıp Se- İlmin üzengisini öperek: — Müjde Sultanım!.. (Beyazıt ka İesi), asakiri şahaneniz tarafından ?aptedildi. Kalenin burcu üzerine, mübarek sancağınız dikildi. Şeh- Süvaroğlu Ali Bey kulunuz; hâki- Payi gerifinize yüzünü gözünü sü - rüyor, Dedi. “İşte: Bemadaki” Kürefum, neye delâlet ettiği tahakkuk etmişti. De mek ki, şu anda güneşin tutulma. &x, Selimin Şah İsmaile galebe ede- <eğine, semavi bir müjdeden başka bir gey değildi. Selim, derin bir sevinç içinde tit Yemiş ve: — Yolumuza, devam... Emrini vermişti. Çaldıran Sahrasında ah İsmail; tam vaktinde ge- lerek Çaldıran sahrasına tepeler üzerine yerleşmişti. Ordu, mükemmeldi. Mevcudu, sek- Sen bini geçen bu ordu, hemen he- Men kâmilen süvariden mürekk 'p- İİ. Bihaasa on bin süvariden mü - Yekkep olan Şahm (hassa) alayla- X bü ordunun en güzide kuvvetini İsşkil ediyordu. Bunların başların daki cilâlr çelikten miğferler, pa- Bi parıl parlıyor; bu miğferler ü- | kızıl tuğlar dalgalanıyor. İyi beslenmiş atlara malik olan bu çevik süvariler, süratle manev- ” yapıyorlar; silâh olarak enli yüz Mi düz Kılıçlar, demir topuzlar, diş ağacından yapılmış mizrak- ar, (yaya cengi) nde de çelik uç- oklar kullanıyorlardı. © Ordunun kumandanları da; harp lirde ve atlar üzerinde ihtiyarle- Xi kimselerdi. Bunlar arasinda, Diyarbekir valisi, Ustaçlıoğlu Ka- #R Han ile, Bağdat, Meşhet, Hora- “an, Damgan valileri ilk safları teş Ül etmektelerdi. Yüz yirmi bin süvari ve piyade - mürekkep olan Selimin c'du- BU adetçe kendisine faik olmakla ır; Şah Ismail, kendi ordu - maddi ve mânevi kuvvetin ve bilhassa askerlerinin sa - ve merbutiyetlerinden son Je emindi, yy naz Şah İsmaili düşündüren Bey varsa o da, Selimin ordu: toplar ve tüfeklerdi. Şah i Pin, Selimin ordusunda vöyle ve müessir bir silâh bu © pa diğunu - casusları vasıtasile - Pk geç haber almıştı. Onun içir #ndisi bu silâhtan tedarike vakit am. Manaf, b slk . kuvveti farkı bile, Şah mâneviyatını kıramamıştı. limin ordusu da, ihMyatx Ss ilerliyerek Çaldıran sahra sma gelmişti. Iran ordusunun kar- şısına tesadüf eden sırtlar üzerin- de yerleşmişti. Iki ordunun arasındaki mesafe, pek fazla değildi. Karşıki tepeler üzerinde Iran ordusunun çacırları görlinüyor; davul sesleri sallü atların kişnemeleri bile işitiliver- du. Osmanlı ordusu, Çaldıran sah- rasma (920 senesi Recep aymın 2 inci, ve 1514 senesi ağustos ayı- nm 23 üncü günü) güneş gurüp et- tikten sonra gelip yerleşmişti. Selim; derhal maiyetindeki ve- zirleri, kumandanları, ordu erkânı ni çadırma davet ederek büyük hir “narp meensi #ktetmiş; vaziyeti zakereye girişmişti. Halledilecek mesele, şu idi: — Asker, yorgundu. Bu yorgun a8- kerle, derhal harbe girişilecek miy di?... yoksa, orduya iki gün olsun istirahat ettirmek için, bir bahase ile harp kırk sekiz saat kadar te- hir mi ettirilecekti?.. Bayta, veziri âzam Dokekin xa- de Ahmet Paşa olduğu halde; mec Hste bulunanların hepsi, — Asker, istirahate mühtaçt'ır. Bir bahane icat edilip, düşman ile bir muhabereye girişmeli. Yorgun asker, bir iki gün dinlendirilmeli. Demişlerdi. Bu fikire, yalnız bir tek adam itiraz etmişti. O da, defterdar (Pi- ri Çelebi) idi. Bu zat; fikrini açık ça söylemiş; — Padişahım!.. Akmcıların, ve Yeniçerilerin büyük bir kısmı, Şah Ismailin mezhebine saliktir. Bur- lara, düşünecek kadar vakit bı - rakmadan, düşmana hücum etme- Ismailin lidir. Olabilir ki; mezhep gayret | ile, düşman tarafına geçiverirler.. Geçmeseler bile, isteksiz harbader ler, Buna meydan kalmamalıdır. Demişti. Selim; Piri Çelebinin bu mütale- asndan çok hoşlanmıştı. .— Işte. En doğru sözü, sen söy ledin. Ne yâzık ki, heniz vezir de gilsin: Asker, bu gece istirahat €- decek.. Yarm sabah güneş doğar- ken, düşmana hücum edilecek. Diye bağırmıştı, Mi © gece bütün harp ter- , tibatını hazırlamıştı... Ko- fası yolda kesilen (Hemdem Pa - şa) nm yerine tayin edilen Zey » nel Paşa) ile (Sinan Paşa) nm ku- mandası altında bulunan Anado- lu süvarileri sağ cenahta; Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşanın kuman- da ettiği Rumeli süvarileri de sol cenahta bulunacaktı. Rumeli ve | Anadolu azapları da, iki censha taksim olunmuşlardı. Yeniçeriler, merkez kuvvetini teşkil edecekler. di. Bu kuvvetin başma bizzat Se- Um geçecekti... Sadrazam, Doka - kin oğlu Ahmet Paşa İle, vezir Her sek Ahmet, ve vezir Mustafa Pa- Salar, Padişahın maiyetinde bulu- Yazan : Ziya Şakir rin önüne getirilecek; orada yan- yana dizilerek, bunlardan mirek- kep bir r teşkil edilecekti. 'Toplar, iki kısma ayrılacaktı. Bir kısmı, sağ cenahım, diğer kısmı da sol cenahm gerisinde bulunacak- ... zincirlerle biribirine bağlanacak olân bu topların önünü, piyade o- Jan azap asketleri setredeceklerdi. Bu azaplar, kendilerine emir veri- linciye kadar mevkilerini muhafa- z& ederek, tam topların ateş ede- cekleri zaman, derhal topların ge | rilerine çekileceklerdi, O gece hiç kimse uyumamış.. Or du, bu şekilde yerleştirilmişti. Şu ands Selimin maiyetinde bulunan bu büyük'ordu; seksen bini süvari olmak üzere « tam yüz yirmi bin nefer muharipten mürekkepti, (Arkasr'var) “frank fiyat bildirmiştir. GULU TLER iss Ağrı Nasıl Geçer? Mastalıktan gelen ağrının büsbü- tün geçmesi, tabiidir ki, hastalığın büsbütün geçmesine bağlıdır. Has talık bitince ağrı da kendi kendine biter. Fakat hastalığın büsbütün geçmesi de az çok uzun bir vakte bağlıdır. Birçoğunun muayyen müd detleri vardır. O müddet geçmedik- çe hastalığın iyi edilebilmesi müm- kün olamaz. O vakte kadar belki hasta ağrısından, ıztırabından kur- tulmak ister, Onun içindir ki, he- kimliğin mühim bir vazifesi - bel ki en mühim vazifesi » her vakit hastaları ıztıraplarından kurtar - mak olmuştur. Hekimlik bir taraftan hasta- lıkları köklünden iyi etmek vazife- sile meşgul olduğu gibi, bir taraf - tan da hastalık büsbütün kaybo * luncıya kadar hiç olmazsa bastayı wtırabından kurtarmak vazifesini unutmamış ve bu yolda muvaffakı- yetini temin edecek birçok vasıta- lar bulmuştur. Ağrıyı geçirmek için bulunan va- sıtalar arasmda en müflim icat Süp hesiz . herkesin bildiği - küçük şi rıngadır. Pravaz admda sun'i kol ve hacak yapan bir adam icat et tiği o küçük şırmgayı bir taraftan takdis edercesine sevmek, bir ta - raftan da ona lânet etmek lâzım - dır. Çünkü onun içerisine, ağrıyı £e bir parça koyup ta etle deri arasma sırmga edilince, ba mahlülün tesi - rine dayanabilecek ağrı pek az bu- Tunar... Fakat by maddeler ağrıları geçirdikten başka insana bir de bü yük keyif verirler, Bu keyfi bir ke re tatmış olan insanlardan bazıla- rı ağrıları olmadığı vakitlerde de o şırmgayı sirf keyif duymak için tekrar ederler. Onun tiryakisi olur Tar, Şırmgayı tekrar etmezlerse ağ e rahatsızlık Suni İpekten Yapılan Kumaşlar İpekli kumaşların stan- dardı hakkındaki talimat- nameye göre, şehrimizde tetkiklere devam ediliyor. İpekli kumaş fabrika ve ima lâthanelerinde ipekli kumaş- ların dokuları arasında tabi ipekle karıştırılmış suni ipek te bulunduğu dikkati çek- miştir. Halbuki, yeni talimatna- me, ipek kumaşçılığı sana- yiini bazı kayıtlara tâbi tut- maktadır. Müessese sahip- lerinin itirazları üzerine, bu kumaşlara, tabii “veya suni ipekten mamul olduklarına dair birer etiket konulması kararlaştırılmıştır. Borsadaki Muameleler o | Dün borsamızda muameleler gev- şek geçmiştir. Bir miktar Ergani tah vili üzerine iş olmuş, ba tahviller 96| liradan 96,25 liraya çıkmıştır. Ana. dolu demiryolları mümessilleri 41,70 liradan satılmıştır. Paristen Ünitürk Üzerine telgraf gelmemiştir. Sabah 13,85 Hradan açılan borsa, öğleye ka dar on kuruş yükselerek 13,95 Wi da kapanmıştır. Aslan çimentosu da on kuruş kadar yükselerek 10,75 Wi- radan müâmele görmüştür. Merkez Bankası bir sterlin için alış 625 ve satış 627/75 kuruş fiyat tesbit etmiş- tir. Londra borsası bir sterline 144,65 | duyarlar. Bu rahatsızlığı duyma - mak için şırmgayı tekrar ede ede nihayet beyinlerini bozarlar. Çünkü, ağrıları teskin eden bu maddelerin tesiri beynimizdeki yağ ları büsbütün eritmek değike de, | onları yumuşatmakla olur. Yağ eri. | mez fukat tereyağının yazm sıcak larmda kesbettiği hale girer. Bunu sadece hararetle de göstermek ka- bildir. Bir kurbağayı otuz sekiz ba. çuk, yani yağları yuusatacak de- recede suyun içine atınız. Kurbağa derhal uyur. Suyun derecesini 0- tuz üçe İndiriniz. Kurbağa hemen uyanır. Ağrıları geçiren, insana keyif ve rerek tatlı uyku getiren ilâçlar da beyindeki yağları böyle erite erite nihayet onu işliyemez bir hale ge- tirirler, Insanı sersem ederler, © ilâçlarm böyle fena tesirlerinden dolayıdır ki, hekimler ağrıları tes- kin için zararsız başka vasıtalar da bulmuşlardır. Yerine göre, soğuk su, sıcak su zarar vermeden ağrıyı leskin eden vasıtalardır. Baş ağrısı soğuk su- ya batırılmış bir tülbentle, en şid- detli karaciğer sancıları sıcak suya batırılmış bezlerle, sıcak su banyo- sile hafifler. Röntgen ışıkları, mor renkte ışıklar çıkaran âletler, elek- trik cereyanı ağrıları en iyi teskin eden vasıtalardır. Hardal yalısı birçok ağrıları geçirir. 'Bu vasıtalarla geçmiyen ağrılara karşı da ameliyat yapmak vardır. Başka hiçbir vasıtayla teşkin edile miyen en şiddetli sinir ağrıları si- nir kesilince - ister istemez - kaybo- çok vasıta vardır ki, hiç kimse ağ- rışından kurtulmak için timidini kes memelidir. EKONOMİ FINDIK KONTROLÜ 'Yeni Niza mnamenin Tatbikına Geçildi Zahire Borsasında Satışlar Gevşek Geçti, Haydarpaşa Silolarında Yer Yok Fındıklarımızın kontrolü için hazırlanan yeni fmdık nizamna- mesi, dünden itibaren tatbik edilmiye başlanmıştır. Borsaya da- hil bulunan fındık piyasası, dün yeni nizamnameye göre açılmış- Alıcılar, bu ehemmiyetli fındık ihracatımızın esaslı bir kon” tır. rol altına alınmış olmasından Haydarpaşa silolarında boş yer kalmadı Dün şehrimize piyasa için otuz ye- di vagon buğday, yirmi vagon arpa ve bir vagon çavdar gelmiştir. Zira- at Bankası namına da ayrıca 23 va- gon buğday getirilmiştir. "ün ancak iki vagon buğday satılmıştır. Piyasa gevşek kapanmıştır. Haydarpaşa si- lolarında boş yer kalmadığından tüc carlar mal almak istememişlerdir. Bu yüzden fiyatlar da biraz düşmüştür. Buğdaylar üzerinde iş olmamış gibi- dir. 12 çevdarir ekstra ekstra Po- atlılar 3—4 gün evvel 6,22 kuruşken dün 6,125 kuruşa bırakıldığı halde satılamamıştır, Sıra mallarımıza ise hiç kimse alıcı çrkmamıştır.Geçen haf Ç taki gibi bu hafta pazartesi gününe kadlır mühim miktarda buğday dev- redilmiştir. Dün öğleden sonra gelen mallar -İ bugün ve yarm sabah gelecekler ile yüz vagonu bulacak ve belki pazarte- si fiyatlar biraz daha dilşecektir. Ar- palar da gevşek satılmıştır. 415 ku- ruşluk arpalar ancak 4,125 kuruş fi- yat bulabilmiştir. Mezbahada Satışlar Dün mezbahada hayvan borsasin- İda yapılan hayvan satışlarında kilo- İsu orta fiyatla 19,15 kuruştan 1884 Karaman koyunu, kilosu 19,46 ku - ruştan 248 dağlıç, 19,29 kuruştan 718 kuzu, 1282 kuruştan 66 keçi, 15 kuruştan 4 oğluk, 12,86 dan 59 öküz, 14 ten bir inek, 10 ten üç dana, 9,06 dan 18 menda ile 14 kuruştan bir mâlak satılmıştır. Eğ ağ diği Adapazarında Arazöz Adapazarı (TAN) — Belediye 6400 liraya yeni bir arozöz satın almıştır. (80 RSA : 25 Eylül CUMARTESİ | PARALAR | i i İ Sterlin 625,— 60,— İ Dolar 12150 Fransız Fr. 82, 88— | İ Liret 10— 115— | Belçika Fr. oo 80,— 84— | İ Drahmi w— 5—| İsviçre Pr. o 570— | Lava 20,— İ Florin 65,— | İ Kron Çek Keçi İ Şilin Avusturya 21,— 2350| i Mark 28,— İ ! Zioti , i Pengo : İ Ley İ i Dinar ! i Kron İsveç i Altan İ Banknot | ÇEKLER İlondra o 9 628,— 628,— İ Nevyork 0,7817 0,1875 İ Paris 2,0325 230325 İ Milâno 149652 14,9682 İ İ Brüksel 4,6825 4,6825 İ Atina 870225 87,0225 | Cenevre 343 3,43 Sofya 638942 636042 İ İ Amsterdam — 14250 14250 | 225915 225915 | Viyana 41688 41658 İ İ Madrit 11,7038 11,7038 | | Berlin 10637. 10687 | İ Varşova 41735. 41735 | İ Budapeşte o 39810 39810 | Bükreş (| 107.0063 107,083 İ Belgrat 34055 34,955 | Yokohama (o 2,7856 | 2,7356 | Moskova 20:3375 203375 Stokholm O 3,0884 3,0884 NK ei ei memnundurlar. Japonya İle Ticaretimiz Japon İthalâtçıları Tuz Alımına Başladılar başlanılmıştır. ketimize hiçbir Japon malı getirile cağı söyleniyor. ZAHİRE BORSASI 25-9.087 FIYATLAR Ş Cinsi Aşı O Yukarı LE EN Buğday yumuşak (o(530 6 Japonya ile yaptığımız yeni anlâşe ma Üzerine Japanyanın memleketi- mizden mühim miktarda tuz, pamuk ve zeytinyağı aralacağı haber verili. yor. Nitekilm, Japon ithalâtçıları nas İzmir tuzlalarından tuz alımma Japonya ile yapılacak ticaret işleri mal takası Üzerinden yürütülecektir. Ancak Japonyadan Türkiyeye ithal edilecek? Japon malların kiymet, Japonyaya ithal olunacak Türk mal. larmın kıymetinin yüzde doksan bes şine müsavi olacaktır. Aradaki yüz de beş fark memleketimize serbest döviz olarak getirilecektir. Japonya» ya ihracat yapılmadan evvel memle- miyecektir, Japonyaya ihraç &tugi » miz meddelerin ehemmiyeti olanları geçen senenin istatistiklerine göre, bir buçuk milyon lira kadar tutmak» tadır. Bu maddeler arasında afyon, | panvuk, tiftik, zeytinyağı gelmektedir. Japonlar geçen sene 109 bin tona ya- km Türk tuzu, iki milyon yedi yöz bin kilodan fazla pamuk ve İdi bin | kilo kadar zeytinyağı satm almışlar. dır. Bu sene bu miktarların artırla. .