Mahnkernelerde | | SUCLU COCUK Yerde Sürüklenmesin Diye Götürüp Satmış! ' On altı yaşlarında Ahmet isminde bir çocuk, dün hırsızlık suç- Tusu olarak yakalanmış ve Meşhut Suçlar Müddeiumumiliğine | verilmiştir. Hâdise şöyle olmuştur: ! Ahmet, dün Köprüde dolaşırken, İvapur işkelelerinden birinin önlündi lAsında alâkası tarafından derhal denizden çıkarıl - mıştır. Ceset, Beşiktaş hiikümet dok- tarafmdan musyene edilm kat ölümün sebebi anlaşılamadı in morga kaldırılmıştır, Morgun ve- yeceği rapora göre tahkikata devam D | LE yarık ötede beride sekiz liraya sat- | miştir. | de bulamaymca araştırma yapmış ve 0 kilsür liranın i s9 Sorguya çekildiği zaman talebe ol- Vehibinin muhakemesi dün ağır ceza |” e © geğpeünün altında iskeleleri ge © zaman, bu suçtan yakalanan me | oiden, aldıran olmuyordu. Demek ki, araştikmalara rağmen bulunamamış, | wrilmesini daha muvafık gördüm, | Dün, Vehbinin muhakemesi bitirii- | kemesine gönderilmiştir. başka güne kalmıştır. Yedinci sorgu hükimliği, kendisi- Mahkâm Oldu Kirkor hakkındaki tahkikatını bitir Kenan, dün 50 gün hapse ve 12 lira dar Haşim, Dimitri, Huriye, Vangel, . rm hepsini itiraf etmiştir. Bir Ceset Suçluları ” | yaptıkları iddiasile mahkemeye veril bıkalı bir kadını gece yarısı evlerine edilecektir. mey K . , " 1 l İl TİLAS yere bırakılmış 50 kadar gazete ve mecmua görmüş, bunları derhal sert. | Gazetelerin asil sahibi Süleyman PA RALAR biraz sonra gazeteleri bıraktığı yer. öld Ahmedin izinde yürüyerek polise tes- iğÜ zat maaşları Lim etmiştir. | bulunduğ ide e ddiasile | duğumu söyliyen Ahmet, bu işi neden AP Masasi MeTMATU | yatağını göyle anlatmıştır: Gi zpaşmaypıel > >apıgi muştur, | yordum. Yerde bir yığın gazete ve » 59 senesinde olmuştur. | mom gördüm. Bekledim, gelen, wi Kemal beş sene hapse mahküm | bunlar sahipsiz dedim. Yerlerde sü- miyr Vehbi ise, uzun | üylenmektense, | satılarak paraya ren iman gelerek |“ Suçlunun bu müdafaası kâfi gö -| i ye İrülmediği için etirmi meşhut mah-| müş, müddelumumf, cezalandırılması. nı istemiştir. Duruşma, karer için Bakkalları dolandıran sabıkalı tevkif edildi Ea, Kilim Hırsızı Hapse “ |ne apartman sahibi süsünü vererek birçok bakkalları dolandıran sabıkalı Samatyada Yankonun bahçesinden gömlek ve kilim aşırırken yakalanaa | miş, tevkif kararı vermiştir. Yapılan tahkikata göre, Kirkor şimdiye kâ- © tutan mahkeme masrafmı ödemiye mahküm edilmiştir. Demistokli ve Aristidi isminde altı bakkalı dolandırmıştır. Kirkor, bunla | Bulundu Randevuculuk Dün Ortaköy sahillerinde şişman Ayasofyada Soğukçeşmede oturan Gülşen ve kızı Cemile, randevuculuk mişlerdir. Tddiaya göre, bunlar mo- töre Mehmetle Naciye isminde #e- almışlardır. Dün Sultanahmet birinci ceza mahkemesinde bu davaya bakıl- le RE Üç Parmağı Ezildi İÜ Beykoz kundura fabrikası işçilerin- den Zekeriya, fabrikada çalışırken “Kazaen füç parmağını makineye kap- , mahkemede şunları söyle- Motörcü Mehmetle bizim ma- ikâhımız var, Nişanlıyız. Gece Fenerde Refiğin kereste fabrika- saat 12 de hava almak için sokağa TAN Suşün MELEK HAMUS BURGU Saat 11 matinesi tenzilâtlıdır. # BARBARA STANWYK ve PRESTON FORSTER SAKARYA sineması müdavimlerini Tâvet YE Br anama ii Büyük iüks ve ihtişam... Kadınların güzelliği... Zengin tuvaletler... Ihtiraslı bir mevzu... Görülmemiş bir muvaffakiyetle JACGUES CATELAJIN. İlâveten « İzmirde Bir Otobüs Kazası Izmir, 24 (Tan muhabirinden) Dün burada bir otobün faciası olmuş ve beş yaşlarında bir çocuk erilerek ölmüştür. Güzelyalıya gitmekte 0- lan Mürtezanm idaresindeki otobüs | Salhane caddesinden süratle geçer İken önüne çıkan Syaşlarmda Mustafa yı tekerlekleri altına almış ve ağır surette yaralamıştır. Yaralı hastane- ye kaldırılır kaldırılmaz ölmüştür. Kıskanç Bir Adam İki Kişiyi Yaraladı İzmir, 24 (Tan muhabirinden) Dün burada bir aile faciası olmuş - tur. Salepgioğlu camii eivarınşı Os- manm Aileevinde oturmakta olan Yu suf ve karısı Hediye arasında son gün İlerde biraz geçimsizlik başgöstermiş tir. Buna sebep te Yusufun karısı ihmal etmesidir. Hediye ihmal eğildi ğini görünce Şükrü adında birile alâ ka tesis etmiştir. Bu hal Yusufun kis kançlık damarlarını uyandırmış ve Yusuf bugün hem karısı Hadiyeyi ve bem de kayınbabası Haydarı ağır su- rette yaralamıştır. ÖLÜM miryollar ve Limanlar Müdürlü Urmu- misi mühendis 15. Mustafa Özil ve İnt etmiştir. Cenazesi bugünkü Pa- zar günü saat 3 te Beylerbeyinden kaldırılarak öğle namazı Beylerbeyi camiinde kılınıp Nakkaş kabristan. daki aile kabristanma defnedilecek- tir. Kederdide ailesine beyanı taziyet eyleriz. (Köprüden Beylerbeyine (vapur 5 dedir.) ve girdik, Kahve içtiğimiz sırada bek şiler geldi. Yakaladılar., Gülşenle Cemile de hâdiseyi bu şe- kilde anlatmışlardır. Duruşma, şe hitlerin çağrılması için başka güne görünce çağırdı, Kocamla beraber e ! bırakılmıştır. — Bilsen ben neler haber aldım! Şaban ustanm dükkânına gitmen sebepsiz değilmiş. Orada gâyet gü- gel bir kız varmış, Baban bile yarın gece gitmiye hir sarlanıyor! Nuriyenin kendisi için hazırladığı ve kendisinin | PARAMOUNT JURNAL: Nyon konfe bir film. Bugün s Fransızca sözlü a 20.9-937 Oynıyanlar: BARBARA STANWYK| ve ROBERT TAYLOR AŞK - SAADET ve GÜZELLİK ŞAHESERİ Fransızca sözlü iSTiKLAL SAVAŞI | Güzel ve alâk sı ve (3 DAKIKA) fiyatlarla matine, şayan at 11 de tenzilât ERKEK KIZ ç (LA GARÇONNE) Büyük Fransız filmi. Bu FOX JURNAL son dünya havndisleri EA Van Bugün Bugün SÜ M E R Sinemasında ük bir muvaffakıyetle gösteril mekte olan ve Parisin en büyük lüksü arasında cereyan eden esrarengiz bir aşk entrikasını tasvir eden Vicdan Mücadelesi Bi Haftanm en güzel ve alâk Buglin saat 11 de tenzilâtlı matine TOPLANTILAR Me e DAVETLER 6 Halkevlerinde Dil Bayramı Toplantısı Eminönü Halkevinden: (DI Bayrarar) 26—9—937 günü saat (17) de Evimizin Cağal- | oğlu merkez salonunda daki program gibi kut r. Bu top r, Herkes Pazar | antı için davetiye gelebilir. yol Program: â iz orkestra siki imis Başkanı A İgöh Sırrı Levent tarafından, | Mülga Nafra Nezareti Umum De- ©) Konser. Evimiz orkestrası ta-| rafından. Nikâh merasimi Iktısat Vekâleti müşaviri Faruk Türkofis merkez | nter İle Istanbul kız orta mektebi ye muallimi zl: Silarköninin nikâh o merasimi dün-iki tarafın dostları, akrabaları a rasında Beyoğlu belediye dairesinde yapılmıştır. Iki terafa saadetler te-| let 5 ve rahat Ay Sinemasını bir Birken ile Eskişehir Şeker fabrikası | memurlarından Nurettin Kebecioğ- lunün nikâh merasimi dün Beyoğlu belediye dairesinde yapılmıştır. adet temenni ederiz. Sa- büylük bir ustalıkla Mükerremin tam yanına çekip soktuğu iskemleye oturmuş, Nüzhet te gülüyor: — Anneciğim, bir akşam da ben seni götürürüm, “diyordu. YAZAN Mükerrem hiç bir şey söylemiyor ve filmle pek alâ- kalsnmış göründüğünden emin bulunuyordu, Bu, €s- ki bir filmdi. Nuriyenin kocasi herhalde yıllarca evvel görmüş olacaktır. Artık gittikçe modasi geçen ve ye- “ rini yeni yıldızlara birakan Italyan artisti Françeska “Bertini, bunu belli ki, gençliğinin ve şöhretinin en Başaalı bir çağında çevirmişti. Filmin başında, kendi © gibi fakir bir delikanlıya nişanlı olan küçük bir işçi © Kizi şeklinde görünüyor, sonra — zengin ve biraz yordu. Bir. kere var © lara saray olmıya lâyık şatolarınm bütün ihtişamına “rağmen bahtiyar olamıyor, öldürdüğünü sandığı 25- i içinde yanmıya başlıyordu. Fakat o ka» dar istediği halde Mükerrem kendini filmin vaka ve manzaralarına veremiyor, perdeye âdeta görmiyen « gözlerle bakıyordu. Nüzhetin bir dakika evvelki iti- .zarmı duymamış gibi yapmıştı. Bir lokantamsı mey- hanede, bir kasabanın lokantamsı meyhanesinde sar- boşlara hizmet eden ve kimbilir nekadar âdi olan bir kiz, demek ki, ons saati unutturmuştu. Demek ki, © hem kendisine söz vermişken, sırf garson kızı biraz i daha fazla görmek için sinemaya geç gelmişti. Aca- «ba kiz cidden güzel mi idi? Adına hem Hacer hem Be- Ç din denilen bu mahlüku âdeta kıskandığını Mükerrem hissediyor, bundan dolayı da kendi kendine öfkeleni- yor, kendi kendinden utanıyordu. Nuriye de hâlâ Şaban ustanın dilkkânmm lâkırdı- smı ediyor, bir gece oraya gidip yemek yemenin pek eğlenceli olacağını söylüyordu. Istanbulda en şik ve kibar aileler şimdi sık sık lokantalara gitmiyorlar mı idi? Gerçi hemen her sokağa çıkışta önünden geç- tikleri bu yer muhakkak ki, adi ve basık bir aşçı dük- künımdan başka bir şey değildi. Lâkin bekâr memur. larla birkaç günlük bir iş için Zonguldağa uğramış tüccarlara orası, yine en münasip yer olarak tavsiye ediliyordu. Nuriye ihtimal ki, pırlantalar, yakutlar ve zümrütler takıp giderek bu aşçı dükkânmda uyandı- Tacağı hayranlık ve hürmetin lezzetini şimdiden tadar ve tadarak lâf: uzatırken, Halit te bir şekerleme yapmayı tercih etmiş, gözlerini kapamıştı. Halbuki yarın Cuma olduğu için erken kalkkmiya mecburiyeti yoktu. Kadının sözlerini dinliyormuş gibi yapabilir, yahut ta filmi seyredebilirdi. Kendinden geçtikten son ra, karısına fazla abanmıya başlamıştı. Mükerrem ko- lunu çekti. Lâkin genç kadn Nüzhetten de uzaklaşıyor, ne ko- lunun ne de bacağının onun vücudüne en küçük bir dokunmasına imkân bırakmıyordu. Ve çocuğun o bü- yük siyah gözlerine bir kere bakmayı çok istediği halde, isteğini yenerek başını perdeden çevirmiyordu. Aydınlık olduktan sonra da ona karşı tamamile lâ- kayt görünmiye karar vermişti. Nuriyenin sorduğu bir şeye cevap vermek üzere başını çevirdi. Fakat, başmı çevirince, anasının değil Nüzhetin yüzüne bak- tı: Oğlanın gözleri kendi gözlerini birden çekmişti, Ve NASI —6— iri ve simsiyah gözlerde Mükerrem hırslı, acıkmış, â- deta asi bir parıltı gördü. Şaban ustanın dükkânda bu ortamektep talebesi biraz fazla rakı veya şarap içmiş olacaktı , Son kısımda, Françeska Bertini Kontesliği ve mil- yonları bırakarak fakir gencin karısı olduktan sonra bü sefer Kontesli ve teptiği milyonlarının hasre- tile yanarken, Halit te artık âdeta horlamıya başla- mıştı. Hatti 'en sonra uykusundan uyan- ması küçücük gülüşmeleri mucip oldu. Gurupları daha bir iki ahbapla beraber sinemadan ayrılmıştı. Nu- riyenin kocası Hayreddinle Halit en önden yürüyor - lar, ötekiler arkadan geliyorlardı. Fakat sonra, bü- Dun nasıl olduğunu kendileri de farketmeden; dolam- baçlı tepe yolunun başında Nüzhetle Mükerrem en ge- ride bulunduklarını görüverdiler. Karadenizi seyreden bu dolambaçlı yolu bütün ötekilerin arkasmdan ine- rusuyorlardı. Şakaklarmın vur- duğunu Mükerrem duyuyor, yüreği göğsünde biraz fazla çarpıyordu. Hava kuru ve soğuktu, Geçen haf- ta o bağırıp köpüren ve haykıra haykıra kıyılara çarpan Karadeniz sessiz uyuyordu. Genç kadın, li - mandaki birkaç geminin sanki açılıp kapanan güzle- ye benziyen ışıklarma bir müddet baktı. Mükerrem öndekilere, “hızlı yürüyorsunuz. Bizi ge- ride bıraktmız!,, diye tam seslenmiye hazırlanırken, elini birden Nüzhetin elinde hissetti. Oğlan onu ken- bahş filminde heyecanlandırıyorlar. ARAY Sinemasında levam ediyor. Baş rollerde: MARTE BELL - HENRY ROLLAN - bahs filmini görünüz Oynıyanlar RENEE St. CYR JULES BERRY Mâveten: EKLER JURNAL son dünya havadisleri BEMAR gz YARN AKŞAN m SÜMER Sinemasında "MARİNELLA" yı yara- z tan altın sesli bakışlı TiNO ROSSİ Bütün Kadınları İ KITARALAR ÇALARKEN Mevsimin ilk ve büyük mu- filminde cektir. Yerlerinizi evvelden BİNLERCE LİRA rek Istanbulun biricik sineması haline getirilen RALENDAR Ertuğruj $ (Donanma Gecesi) Günün programı — istanbul OĞLE NEŞRİYATI Saat: 12,30 Plâkla Türk musikisi, 1250 Havadis, 13. Bey K kolu tarafından bir temsi AKŞAM NEŞRİYAT 1$ Dil bayramı münasebeti” le söylev (Ankara İstanbul radyo” birleşik), 18 Ja dans mü 19,30 Konfer: Selim Sirri Tarcan (Polonya milli muzikis 20 Hik arkadaşları tar ha; hafta arapça söylev, 20,45 Bayan Muzaffef | aşları tarafından Türk mu- e halk şarkıları (saat ayarı) Orkestra, 22,15 Ajans ve bor- - A ertesi günün progr&* kla sololar, opere ve © peret parçaları. 23 Sou . Günün Program Ozü İSENFONILER 15,35 Roma kısa dalgası: Senfonik kon ser (Rossini, Marttucci, Catalani, Vagner) HAFIF KONSERLER 740 Berlin kısa dalgası: Hafif pazar i. (8,15: Devtmi) 9,20 Paris kars dalgası; Plâk. 0,45: Kera. 10 Berlin kıa dalgası: Orkestra süitleri (Bizet, Çaykovs ki). 10,30 Paris kma dalgası: Plâk. 11 Berlin kısa dalgası: Köylü danaları. 11,50 lgas: Plâk. 13: Konser (14, 15: Devamı). 13 Berlin kına dalgası: Hafif : Devamı). 13,10 Bükreş $ estrası (14.25: Devamı), 15 Paris kısa dalgası: Korser, 18. Varşova: Orkestra, şarkı. 15,12 Bükreş: Askeri ban 19,30 Peştet Homeros Korean. 19,30 kıa dalgası: Bando muzika, 20 in ka dalgası: Pazar konseri, 24 Kolonya: Köylü kestra, sopran, tenor (Viyana 21,15 Berlin kısa dalgası: Br serlerinden konser. 21,40 Prag kısa dal- moth orkestrası 22 Varşova: Eğ- lenceli program. 22.40 Roma: Seçme mü- siki konseri. 24,05 Peşte: Askeri bando. RESİTALLER 9,1$ Berlin kısa dalgası: Keman solo (Paganini). 11,45 Berlin kma dalgasi: A- mele şarkıları. 15,30 Berlin kma dalgası: Piyano sonatları (Sebubert) 17,39 Berlin kısa dalgası: Amele şarkıları 18: Peşte konseri. 18,35 Roma kısa dal- zle: Şarkılar, Keman ve org 23 Varşova: Keman ; “Fitelbere, Suk)” 2340 ve tatlı gası: Şarkılar. 20 22.05 Prag kısa dai sonatları (Vera gaşyede- DANS MUSİKİSİ, 20,30: Bükreş. 23.05: Prag kısa dalga- st 23,20: Peşte, 23,30: Lüypzig, Kolonya. MUHTELİF 20 Peşte: Beynelmilel atletik oyunlari röportajı. aldırınız. Sahibinin Sesi artistlerinden Meşhur FİKRİY Her akşam en yeni ve modern şarkılarını NOVOTKİDE okumaktadır. Fiyatlarda değişiklik yoktur. defa görünüz! gı di Tek. ARIN GECE (BEBEK) Tiyatrosunda dine doğru çekmek ve belki de yüzünden öpmek is- temişti, Elini kurtaramamakla kısık bir sesle: — Ne yapıyorsunuz, görecekler! dedi. Bu, red değildi, sadece ihtiyata davet demekti. O vakite kadar, gözlerin ve ellerin biltün bildirimlerine rağmen, aralarındaki vaziyeti söyleyip açığa vuran ilk sözler bunlar oluyordu, Bembeyaz dişlerini karan- Ukta daha da beyaz ve daha da parlak gösteren bir tebessümle Nüzhet bu yeni zaferine gülümsedi. Fa - kat genç kadını kollarma slmak, hattâ bir kere öp- mek için artık ısrar etmedi. Esasen yolun bir kıvrımı dönülmüş ve öndekiler meydana çıkmıştı. Yavaşça- — Yarn için tasavvurlarınız? diye sordu: — Şimdilik hiçbir tasavvurum yok. — Benim var: Yarın mutlaka sizi görmeliyim. Bu- luşmalıyız. Bu vaziyet artık bu şekilde devam ede - mez, Ve bir dakika bekleyip cevap almadıktan Nüzhet yine söyledi: — Yarın dört buçuktan beşe kadar şekerci Tahsin- de sizi bekliyeceğim. Herhalde beşten evvel gelmeni» zi rica ederim. Mükerrem: — Geleceğimi hiç zannetmiyorum, di- ye mırıldandı. — Kat'iyyen geleceksiniz, Mükerrem Hanım, Ciddi söylüyorum ki, bu vaziyet artık bu şekilde devam ©- demez. Bu sözleri söyledikten sonra da, daha fazla ısrarı kendisine yakıştırmıyarak Nüzhet anasına seslen; — Ne koşuyorsunuz, snne? Nuriye durmuş, başını çevirmişti. Aralarmdakı me safe pek azalınca dedi ki: — Karının sersemliğini ko- nuşuyoruz. O sarayları, o parkları, o debdebeyi niç in san bırakır mı? Körolasıca alık! Sonra yandı yandı amma kaç para eder! (Arkası -r) beraber geri çekilerek sonrü,