23 Eylül 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

23 Eylül 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23-9.437 << HikKÂAYE ğretmen smıfa bir yığın def terle girdi. Defterleri dik- katle kürsünün üzerine koydu. Et- rafına bakındı ve seslendi: —Siderof!, Kimse cevap vermedi Boks İçin Dört Dünya Şampiyonluğu Müsabakası Bir Gece İçinde Yapılacak Amerikada bulunan klılarıns ne mutlul, mdiye kadar boka tarihinin kay- detmediği, dört dünya şampiyonunun ayni gecede dövüştüğünü görecekler. Bir kerelik Amerikaya gidecek ka- dar param olsa idi, geçende zenci Co€ Luviz'le İngiliz Tommy Farr'm yap- ıklerı ağır siklet dünya şampiyon- Öğretmen Yine cevap veren olmadı. —Siderof yok mu?. Gelmemiş mi?, — Haberimiz yok San Samiç — Nâsil haberiniz yok?. — Basbayağı Bugünlerde boks m Şii ş haberimiz — yok. lebe yel — Nastl olur?, Bu beşinci sınıf değil mi?, — Hayır yedinel smıf. luğunu bırakır, cihanın en süratli 4 dünya şampiyonunun dövüşlerine gi. derdim. Bu dört müsabakanm biri fe na çıksa öbürü her halde güzel olur. İkincisinde hasımlardan biri pek kisa zamanda yere düşüp maçı doya doya seyredemezseniz, dördüncüsü beheme hal verdiğiniz paranın iki misli şid- detinde olur. Ayni gece çarpışacak olan dünya gampiyonlarının ve rakiplerinin kıy- metlerini kısaca anlatayım da, benim gibi birkaç meraklının da içleri hop- Yasm bari... Sixto Escobar dünya horoz siklet gampiyonudur. Cenubi Amerikada doğmuştur. Gözle güç takip edilen bir süratte dövüştüğü söylenir. Bu dö - vüşçü kendi kadar kıymetli olan Bal- timore'lu Geffra ile çarpışacak. 2 — Lou Ambers (hafif siklet dün- ya şampiyonudur) bu boksör ölünci- ye kadar dövüşecek kabiliyeti ile meş hurdur. Pedro Moutanez ismindeki çi- kolata renginde bir rakiple vuruşa » caktır. Bu iki ip biribirile iki kere karşılaştılar. T içi kanla doldu, Karşılıklı gözleri ka- pandı. On iki devre elektrikli gibi vu- ruştular.Bu seref, Ambers dünya şam piyonluğu kemerini ortaya koyuyor ve canınin #on takatine kadar unva- nını müdafaa edeceğini söylüyor. 3 — Barney Ross (yarı orta siklet dünya şarapiyonudur) Şikagoda gan- gisterlerin geceleri kumpas kurduk - ları mahallede doğmuştur. Babası bir gangister çetesi baakmında vuruk muştur. Kendisi de o karanlık mahal- İelerde epey yaşamıştır. Fakat sonra- dan profesyonel boksa başlamış ve haydut mahallesinden idman salonu- na çekilmiştir. Bu civa gibi seyyal genç Amerika. nım on iki sene zarfında gördüğü en| > #enni boksördür. Kendinin İcat ettiği bir çok yumruklar vardır. Dövüşür- ken, seyirciler onun bokstan ziyade 'dansetti zannederler. Işini o ka- dar sanatkârane yapmaktadır. Bir “ kelebek gibi çarpışan bu eski gangis- ter ayni zamanda Nevyorkun en cet tilmen ve şık adamı olarak tanınmış- | | rasında yapılan çetin mii tır. Fenni boks ile bir zamanlar her- © kesi hayran bırakan Fransız Carpan- tier'den daha komple bir dövüşçü o- “Jan Barney Ross, kendi sikletinde dünyanın en dehşetli sağ yumruğuna malik olan zenci Gartia ile dövüşü- yor. Bu iki boksörün karşılaşmasındaki “merak noktası şudur: Acaba Barney Ross büyük meharet le zencinin öldürücü sağ yumruğunu On beş devre savuşturmıya muvaffak olabilecek mi? K Yoksun. çenesinde patlıyacak bir sağ kroşe ile yarı orta sıklet dünya şam- #piyonluğunu bir zenciye kaptıracak mı? 4 — Avrupalılarca vasat sıklet “dünya şampiyonu addolunan ve © ampiyonluğa lâyık olduğun" dört â “senedir muhtelif galibiyetlerle isbat n Fransiz Marcel Thil rakibi A- İşmerikalı Fred Apotoli ile on beş dev- çarpışıyor. Fransiz rakibinden epey yaslıdır. “Amerikalı da şimdiye kadar on bes vrelik müsabaka yapmamıştır. © Bu maçları her biri bir gecenin mıı adamakılir doldurabildiği e dördünü bir geceye koymulari- İnn sebebi, müsabakanm yapılacağı yerin 80 bin kişiye kadar almasıdır. Dört dünya şampiyonaeırır. bilhsa g8 varat siklete nit olanı Framsyı İpek alâkadar etmektedir. Çünkü va- İfunından uzak yerlerde Thil ilk defa ariaya koymuştur. Eşref Şefik 4 Yanan tebensi 4#Amerikalı Fred A- potoli'ye karsı va- $sat siklet dünya #sampiyonluğunu or- fiaya koyan Erau- ve Marcel Thil, İseeemrarer eren ; İ de olduğunu ka irak dünya şampiyonluğu wavanın: | Bulgar Pehlivanı Avrupa Birinciliğini Tekrar Kazandı Sofya, 22 (Hususi) — Evvelki ak- şam Avrupa serbest güreş şampiyo- nu Portekizli Al Preyra ile sabık Av- rupa şampiyonu Bulgar Dankolof 8- akada Bulgar galip gelerek Avrupa sampi - yonluğunu tekrar elde Bulgar şampiyonu Dankosof devrelik müthiş bir ka, mağlüp ettiği Portekizliye geçen kış Pariste yenilmişti. Sofyadaki bu üç ada Hibiyetle Bulgar şampiyonu Paris Mübiyetinin de acısını çıkarmıştır. Maçı 35 bin seyirei derin bir tan içinde takip etmişlerdir. Iki kip biribirinin bacaklarını kırarcasına güreşmişlerdir. Neticede şampiyonlarının galibiye- tini gören halk, Danköolofu « rında taşımışlardır, Halkın ne o deret vukerek, la- anı i bulmuştur ki, polis pehli vanı kucaklıyanların ellerinden miş- külâtla kurtarmışlardir. Dankolof, gazetecilere verdiği be- yanatta, Sofyada bir Türk büspehli. vanı ve Fransız şampiyonu Henri Deglan İle güreşecini söylemiştir. Mağlüp Portekizli ise demistir ki “— Bu netice, Bulgar şampiyonu nun beni de mez, Parise gelirse alacağı TAN: Bulgar şampiyonu, bundan sonra karşılaşacağını söylediği “11. vanlar arasında bir de Türkiye baş- pehlivanmdan bahsediyor. Türkiye başpehlivanı Hüseyindir. Saf Tekirdağlı ya gitmek niyetin- iyyen bilmiyoruz. Şu halde Bulgar pehlivanınn bah settiği Türk güreşçisi Ihtimal Dinarir Mehmettir. Al Preyra - Dankolof maçından bir sahne Şampiyon Güreşçiler Dün Geldi Balkan müsabakalarında da şampiyon olan güreş eki akşam saat 19 da Ankara vapurile şehrimize gelmiştir. Güreş federasyonu reisi Bay Ah - met Fetgerinin başkanlığı altmda ge- len güreşçilerimizi Istanbul ramtaka- sına mensup büyük bir sporcu kalaba lığı Galata rıhtımda karşılamış ve şehir bandosu tarafmdan milli marş- lar çalınmıştır. Güreş kafilemizle bir- Beşinci imiz dün | Hkte, Balkan müsabakaların» iştirak eden Yugoslav ve Yunan güreşçileri de şehrimize gelmişlerdir. — Yedinci smıf mı?, dinci Benim ye. #mıfta dersim yok ki — Var, San Sâliviç. — Hangi sınıfta dersim olduğu- nu siz benden iyi bilecek değilsiniz ya!.. Bu kaçmer mektep, yirmi ü- güncü mü? — Hayır yirmi üçüncü değil! - Şu halde yedinci mektep, — Yedinci de değil — Şu halde on birinci — On birinei de değil, — Peki, öyleyse burası kaçmer mektep? — On dördüncü mektep San Sa- niç, — Hay Allah müstahakmı ver. sin. Demek on dördüncü ha!. Şim- di iş anlaşıldı.. Defterleri boşuna getirmişim.. Ö Yretmen kürsünün Üzerine koyduğu defterleri ihtimam la bir gazeteye sardı. Gazeteyi de bir siçimle bağladı. — Geçen dersimizde Turgeniefte kalmıştık. Türgenief memleketimi. zin tabii güzelliklerini terennilm © den on usta bir muharrirdir. Öyle değil mi?, — Hayır değil. — Hayir değil, diyen kim?.. Bu- İ mursoyüşensen minik Dur uay0i — Benim. Fakat benim adım Burmistrof değil, Muşenkodur. — Ehemmiyeti yok; varsm Mu- genko olsun. Peki Muşenko, sen Turgenief'in, memle! etimizin tabii güzelliklerini terennüm eden en us ta bir muharrir olduğunu kabul et- miyor musun *. Yoksa Turgenie? ho şuna gitmiyor mu?. — Hayır, bilâkis hoşuma gidiyor. Ben Turgeniefin, şu şeyi... yani ta- bil güzellikleri terennlim ettiğini çoktandır biliyorum., Fakat biz bu- nu Keçen dersimizde değil, geçen se ne altıncı smıfta iken görmüştük. Hem de edebiyat dersinde. Ha'buki siz bize tarih dersi veriyorsunuz! — Imkânı yok?! Birçok sesler birden: — Vallabi öyle... —Tallahi övle — Doğru, doğru! —Siz bize edeh'vat değil, tarih dersi veriyorsunuz! — Siz ne diyorsunuz!, Olur sey değil. Galiba bende de hic hâfıza kalmamız. Neyse.. O halde tarih dersine başlıvalım. Karpaçef sen söyle, geren ders tarihten nerede kalmıştık? — Affedersiniz amma, benim 2- dârm Kabozeftir, — Hakhısm!.. Kobozef. reki, ge- çen derste nerede katmiştık? — Acaba nerede kalmıştık ? — Evet, nerede kalmıstık?. Sen bunu hatırla ve kısaca anlat!,. ç seyde cukcağız kekeledi — Geren dersimisde,. biz.. almistık. Fransız Büyük in- kılâbında., Fransa inkılâbını doğu- rân sebeplerde, - Güzel. Çok güzel. Fransa inki- lâbını doğuran sebepler ne idi? — On sekizinci yüz yılın sonları. na doğru Fransada sosyal zıddiyet- i ki. — Evet, evet, sonra... — Inkilâpçı bir hareketin patlak vermesi bir zaruret olmuştu. Mese- lâ o zamanki Fransız köylüsünü ele alalım: O zamanki Fransız köylüsü feodalizmin esareti altında inliyor, meddeten yarı aç bir vaziyette bü- lumuyordu.. ler o hale gelmi: TARİHİ BİR EE MAİ Yazan: V. Ardof Çeviren : B. Tok f / / 4 / / / — Çok güzel Konopotof, çok gü- zel! — Adım Kobozeftir.. Evet, Fran- sada feodalizm ekonomik bakım- dan tamamen çürümüştü. Sosyete- nin içinde, yepyeni bir sınıf türe- mişti. Bu srfın iktidarı ele alma- sı mukadderdi. — Aterin.. —İşte Franşa inkıldımda, inkt- lâpgı harekete önayak olan bu sr nıf, yeni genç Fransız burjuvazisi oldu. — Aferin, otur! Sana yazıyorum, Kononof. — Ismim Kozanof değil, Kobo- zeftir. — Evet, evet haklısın!.. — San Soniş, müsaade eder İmi- siniz?, — Söyle! — Kobozef yalan söylüyor. Der- “gok iyi” | B. Roosevelt'in | Küçük Oğlu Evleniyor Amerika Reisicümhuru Roosevelt'- in en küçük oğlu John Roosevelt te resmen nişanlanmıştır. John Röosevelt'in uzun zamandan- beri gizlice nişanlandığı, fakat bunu babasından sakladığı haber verilmek- tedir. Nihayet geçenlerde ağabeysi- nü sırasında, nişanlısını b basma takdim etmiş ve babası müs. takbel gelininden pek hoşnut kalmış- Harvard üniversitesin bitirmediği için ancak üniversiteden çıktıktan sonra evlene cektir. Haber verildiğine göre, Roo sevelt'in müstakbel gelininin adı, Misa Anne Lindsay Clark'tır. Bostonlu İ meşhur bir bankerden dul kalan çok zengin bir kadının kızıdır. simiz Fransa inkılâbı deği, Napok yon Bonaparttı. — Herhalde yanlışm var. Bütün sınıf, âdeta bir ağızdan: — Doğru söylüyor, diye bağırdı — Dersimiz Napolyondur. — Kobozef, mahsus, iyi bildiği — Ya öyle mi?. Oturunuz öyley» e. Sen de otur Kozobof. — Kozobof değil, Kobözef, ğretmen hiddetlice seslendi: — Hepsi bir.. Ben sana na- sü olsa “fena” yazdım. Demek &i dersimiz Nap — Evet. Yarısını anlatmıştmız yorum, Çok Alâ. Acaba saat kaç?. Vay vay vay... Zilin çal- masına epey var amma, ben zili bekliyecek olursam diğer dersime geç kalacağım. — San Saniç, diğer dersiniz me- rede?, — belke idm ge hatırlamıyorum. Ya kırk üçüncü, ve yahut otuz dokuzuncu mektepte o Ineak... Durun deftere bekayım.. Evet, otuz dördüncüde imiş. Bugün kimseye sormıyacağım., Geri kalân kısımları anlatacağım.. Fakat der- simizin Napolyon olduğuna emin mişiniz?. .— Evet San Saniç, Napolyondur. — Çek iyi öyleyse.. Geçen dersi mizde gördüğünüz gibi Napolyonun Tusya seferi. Biz heniz Napolyonun Rusya seferini görmedik.. — Ya öyle mi?. Peki, Şu halde daha gerilerden başlıyalım. 1813 se nelerinde Napolyon Bonapart İmpa ratorluğunun içinde bulunduğu Va- #yete dikkatle bakacak olurssk, Napolyonun kendisini âdeta dev ay nasında gördüğünü, başından bü“ yilk işlere giriştiğini, gücünün yete bileceğinden fazla... Kobozef, ne- dir bu edepsizlik?. Niye gülüyor- sun?.. — Şay efendim, Napolyona gülü- yorum, — Napolyona mı?, nesine gülüyorsun? — Napalyonu, şeye... rum efendim.. — Kime, neye benzetiyorsun, söY le?. geçen derste Napolyonun benzetiyo yliyemem.. Utanırım. — Emrediyorum, söyle! — Şey... Napolyon. Evet Napol- yon bana sizi hatırlattı.. Siz de tıp” kı onun gibi başınızdan büyük işle re girişmişsiniz!, Bütün sınıf kahkaha ile gülmiye başladı... — Evet... Yani., Mademki bu ka” dar neşelisiniz. © halde bugünlük dersimizi burada kesebiliriz. Adana İdmanyurdu ve Türkiye Birincilikleri Adana, (TAN) — 936.937 Çukul ova mintakası birincisi olan Adön Idmanyurdu pek yakında yapılaca olan Türkiye birincilik müsabaka! tina kuvvetli bir şekilde iştirak İSİ muntazaman çalışmaktadır. Istanbü! Ankara ve İzmirin iştirak etmiyeöi ğ bu müsabakalarda iyi bir dere© ılacağı tahmin edilmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: