23 Eylül 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

23 Eylül 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Al TAN BU AKŞAM SARAY Sineması Sabırsızlıkla beklenen ve VLCTOR MARGUERİTE'İn meşhur romanı olan Erk 2 k K I 2 (La Garçonne) Senenin ilk bliyük Fransız filmini gösteriyor. Baş rollerde: MARİE BELL - HENRY ROLLAN - ESCANDE ve JACOUE CATELAİN DIKKAT: Yerler kapılırcasma satılmakta olduğunlan lütfen yerlerin evvelden aldırılması rica olunur. İlâveten: FOX JURNAL son dünya havadisleri, 23-9-937 A Günün programı — Istanbul OĞLE NEŞRİYATI Öğle Neşriyatı: 1230: Plâkla Türk musikisi. 12, 50: Havadis. 13,05: Muhtelif plâk neşriyatı. 14.00; SON, AKŞAM NEŞRIYATI 00,00:Tkinci Türk tarih kurultay? nın neşriyatı. 18,30: Plâkla dans mü sikisi, 19,30: Spor müsahabeleri: Eşref Şefik tarafmdan, 20.00: Sadi ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 2030: Omer Tıza tarafından arapça söy“ lev, 20,45: Fasıl Saz Heyeti, 213: Orkestra, 22,15: Ajans ve borsa b& berleri ve ertesi günün programi 22,30: Plâkla sololar, Opera ve ÖP? Mahnkermelerde Kasten Yangın Çıkarmışlar Sekiz Suçlunun Dün e Muhakemesi Başladı. Bıçakla Hücuma Kalkmış Mya Kişi de Yaralandı Ikinci sorgu hâkimi Mahir, dün, Hasan ve Ali isminde iki yaralama Dün ağır ceza mahkemesinde bir | kasten yangın çıkarma davasına baş- lanmıştır, Yanan yer, Beşiktaşta Haçı Remzi tütün şirketinin bulunduğu binadır. Ve 115 bin liraya sigortalıdır. Dava- nm sekiz suçlusu şunlardır: Hiristo, Nikoli, Ismail Cebbare,| tütünlerin sahibi Hacı Remzi, amele | Karabet, diğer Karabet, Karnik, He- rant. Hiristo ve Nikoli zabıtanm bütün aramalarına rağmen henliz buluna- maâmışlardır. Ismail Cebbare de has-| ta olduğundan mahkemeye gelmemiş- tir, Bunun için diğerlerinin sorguları Meşhur Rus muharriri PUŞKIN'in ölmez eseri Yarın m ilgine AKŞAM A G Z ipek MAÇA KIZI, sında geçen AŞK ve IHTIRAS FILMI, Fransızca sözlü, Baş rollerde: a ş | İl PİERRE BLANCHARD - MADELEİNE OZERAY - Günün Prograw Ozü MARGUERİTE MORENO - ANDRE LUGUET İSENFONILER $ a İs! 3 pik kon Ayrca: 1 — FOX DUNYA HABERLERİ 2 — ÇELİK — Türkçe sözlü Öİ| |, © 704 kısa daleanı; Sener İHAFIF KONSERLER Bi suçlusunu sorguya çekmiş ve hakis- rinde tevkif kararı vermiştir. Unkapanında Tekirdağı iskelesin- de geçen bu kanlı hâdisenin tafsilâ- te şudur: uğrayıp kafayı dumanladıktan son- ra Unkapanında Tekirdağ iskelesi denilen yere gelmişler ve orada bir kahveye girmişlerdir. Hasan kahve- © de sağa sola sataşmıya başlamış ve bü arada Cemale de söz atmış, küfür savurmuştur. Bunun üzerine arala- rında bir münakaşa başlamış ve Ha- san, bıçağını çektiği gibi hücuma kalkışmış, tabii, bütün kahve bir'bi- © rine girmiştir. Bu arada Ali de arka- 'daşma yardım etmiştir. Hasanın taş- kınlığına mâni olmak istiyen Yusuf ve Cemal; muhtelif yerlerinden ya- ralanmışlardır, Cemalin yarası omu- zundandır ve hayli ağırdır. Ikinci sorgu hâkimidün her iki #uçluyu sorguya çektikten sonra tey- © kif etmiş ve mahkemeye vermiştir. “Kadını meme Saçından Sürüklemiş Seyyar koltukçu Ali, dün Beyoğ- lunda eskidenberi konuştuğu Raşide isminde bir kadına rastlamış, bera- ” ber gelmesini teklif etmiştir. Raşide, Alinin evlenme vaitlerine reğmen “gelmemiş, buna kızan Ali, hemen ka- “dının saçlarıma yapışmış ve sürükle- meğe başlamıştır. Raşldenin feryatlarma yetişen me. | .murlar, mütecavizi yakalıyarak ka- orakola götürmüşlerdir. Karakolda da polis Baki ve Aliye hakaret etmiş- tir. © Al, dün sarhoşluk, sarkıntılık ve © polise hakaret suçu ile asliye dördün yapılmıştır. Suçlulardan Hacı Remzi, 7,10 Berlin kısa dalgası: Karışık kof” Hasan ve Ali ismindeki bu iki ar- kadaş, evvelki akşam birçok yerlere ğunu, vakayı telgrafla haber aldığı- nı ve buraya gelir gelmez yaptığı a- raştırma sonunda hâdisenin bir ka- z« eseri olduğu neticesine vardığını anlatmıştır. Diğer suçlular da: — Biz âmeleyiz. Kapı kapanınca çıkıp gittik. Sabahleyin gelirice bi- nayi yanmış bulduk, Başka bir şey- den haberimiz yoktur, şeklinde ce- vap vermişlerdir. Muhakeme, şahitlerin dinlenmesi için başka güne bırakılmıştır. amme Suçlu Nahiye Müdürünün Muhakemesi Rüşvet almaktan suçlu bulunan Yeniköy nahiye müdürü Alâettinin muhakemesine dün de devam edilmiş- tir. Dünkü celsede, suçlu, yeniden sor- guya çekilmiştir. B. Alâcttin, vaka- nm iftira olduğunda ısrar etmiş, Ah- met Nüzhetin:25 lirayi otomobilde otururken cebine gizlice koyduğunu söylemiştir; 7 Mahkeme, rüşvet elirmi meghudu- nu yapan ikinci şube müdür muavini Fahri ile komiser Alişan ve Hamdi- nin çağırılarak yüzleştirilmelerine ka rar vermiş, muhakeme, 28 eylüle bi- rakılmıştır. İstanbulspor, Faal Azasını Çağırıyor Istanbulspor klübü başkanlığın dan: Yeni senesine girerken çalışma programımız etrafında görüşmek ü - zere kllibün Çarşıkapıda yeni taşın- dığı binasında şereflerine tertip edi len çaya 25 eylül 937 cumartesi günü saat 16 da bütün fasl sporcu arkadaş yangın esnasında Bafrada bulundu- Çöpçüye Oyun Yapmak İstemiş Dün köprüde tuhaf bir yaralama hâdisesi olmuştur: Düşkünler yurdunda oturan Mus- | tafa oğlu Ziya isminde biri, köprü-| den geçerken temizlik işi ile uğraşan | çöpçü Satılmışa bir muziplik yapmak J istemiş, çöp faraşmı alarak elektrik | direğinin arkasma #aklamıştır. ! İ Satılmış, bunu farketmemiş ve fara şının çalımdığını zannederek Ziyanın arkasından yetişmiş, süpürge sapmı olanca kuvvetile kafasına İndirmiş” tir. Başından yaralanan Ziya, otomo- bille Cerrahpaşa hastanesine kaldı rılmış, Satılmış yakalanmıştır. Şa e em Zonguldaklı Bir Zengin, Millete Mektep Hediye EHi Zonguldak, 22 (TAN) — Zongul- dağın yurtsever ve hamiyetli zetigin- lerinden Mehmet Çelikel vilâyete bir istida vermiş ve 30 bin lira ile ayrıca bir Mse binası yaptırıp millete hedi- ye edeceğini bildirmiştir. Bundan bas İka vilâyetten, kültür.bakanlığına baş vurularak Zonguldakta bir lise yapıl- masınm temini rica edilmiştir. Zonguldak vilâyetindeki ilkmek - tepler, aslmda bir liseyi icav ettire- cek vaziyette olduğundan, Kültür Bakanlığının Zonguldakts bir İlse a» çılmasını kabul edeceği umulmakta- dır. Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesinde Ankara, 22 (TAN) — Ankara Dil, İ Tarih, Coğrafya Fakültesi kütüpane- İ sini genişletmeğe ve Avrupanm Yya- şıyan dillerinden, binlerce ilmi eser almaya karar vermiştir. Kütüpanede eski yunanca eserlere de büyük bir karşı halkımızın gösterdiği alâ- kaya cevap vermek ihtiyaciyle, TAN bu manevraya ait iki renkli zengin bir albüm hazırlamıştır. Bu albüm manevranın muhtelif safhalarım gösteren fotoğrafiler- le doludur. Ayrıca manevraları izah eden bir yazı da vardır. Manevra hatıralarını zengin $ bir albüm halinde saklamak isti. $ yen askerlerimize ve okuyucula- rımıza bundan birer tane edinme- TAN'ın Manevra : Albümü j $ lerini tavsiye ederiz. En eni her yerinde Trakya büyük manevralarına : .......... | Taze Tütün Mahsulü Erbaa, (TAN) — Bu yıl Taşova (Erbaa, Niksar, Tokat) mmtakasın- | da idrak edilen tütün mahsulü geçen genekine nazaran daha iyidir. Yalnız umumi kuraklık dolayısile ova yerler de mahsul kemale ermediğinden mik- tar İtibarile bir parça azdır. Erbaada o 2,200,000, Niksarda 1 milyon, Tokatta 600 bin kilo ki ce mân yekün 3,800,000 kilo tütünün sa- tışa çıkarılacağı tahmin edilmektedir. Yetişen mahsul çok iyi olduğu TOPLANTILAR e DAVETLER e Bayan Pittard Bir Konferans Verecek Eminönü Halkevinden: İkinci Türk Tarih Kongresi müna sebetile şehrimizde bulunan Cenevre Üniversitesi profesörlerinden Bay Pittard'ın eşi Bayan Pitlard tarafın- dan 24-9.987 Cuma günü saat (18) de Evimizin Cağaloğlundak! merkez salonunda (Beynelmilel yardım bir ği) hakkında bir konferans verilec: tir. Bu konferans için davetiye yok- tur, Herkes gelebilir, Teşekkür Ölümü ile bizleri kederler içerisin- de bırakan sevgili kardeşimiz ve şe rikimiz ARAM GESAR'ın bizzat ce- naze merasimine iştirak veya şifahen ve tahriren beyanı taziyet lütfunda bulunarak teessürlerimize ortak olan bilcümle akraba ve dostlarımıza ve İcenezesine çiçek göndermek nezake- tinde bulunan bütün müessesat Ye Nİ üç Ala ARMA KEL mizi takdime teessürümlüz mâni ol - duğundan en derin minnet ve şükran hislerimizin ibliğma muhterem ga- zetenizin tavassutunu rica eyleriz. Ailesi nâmina kardeşi: Valıram Gesar Sahibinin Sesi firması namına N. Şor Açık Teşekkür Kardeşim Mustafa Mirza'nın bir ameliyat neticesi vefatı dolayısile ge rek cenaze merasimine iştirak sure- tile ve gerek şifahi ve telgrafla be « yanı taziyet ederek keder ve ateyimi-| ” zi tadil eden zevata ayrı ayrı teşek- küre imkân bulamadığımdan arzı iti zaria ailemiz namma şükranımı su- piyasanm tabii şartlar dahilinde a- nartm, Merhumun kardeşi İ Prag kısa dale! ser (815 : Devamı). 9,30 Paris ksa dak sam: Plâk, 10,39; Devam 14/30: Ker&- 13: Kern. 13 Berlin kısa dalgası: Haff masiki (14,15: Devamı), 13,10: Bükreş © Eğlenceli plâk konseri. (14:15 Devamı). 14,15 Paris kma dalgası: Konser nakil 15 Paris kıza dalgası: Konser, 16,30: Pa” rİs kma dalgası: Orkestra, piyano, şark 19 Peşte; Koro kopseri, 19,15: Varşova” Sirauss'un operet plâklarından. 20 Peşte Salon orkestrası. 20 Milâno, Torino: Ka” raşik masiki, 2020: Bükreş: Plâk, Varşova: Hafif orkestra musükisi, 2110 Lüypsig: Yeni operet parçaları 21,10 Ke* Jonya: Orkestra, 21.20 Bükreş: 21.30 £ Berlin kısa dalgası: Küçük musiki kom pozisyonu. 21.40: Prag kısa dalgası; Ha” (if musiki. 2245 Prag kısa dalgası: ulan fantastik şerrosu. 22.45 Biikreş: Konsef nakli, 29.05 Prağ kısa dılgan: Askeri konser. 23,15 Peşte: Çigsn orkestrası OPERALAR OPERETLER 5,30: Berlin ksa dalgası: Verdin “Troubadour” cperası 16.20 Roma kt dalgası: Opera piyesi. 22 Romın kısa dal” gası: Acolina in bocca isimli operet. (808 ra konser). 22 Milâno, Floransı Mascağ” ni'nin “İsabean,, operası, DANS MUSİKİSİ 18,35 Roma kısa dalgası: Ktartet kon seri, 22.29 Prag kısa dalgam: Çift keman ve viyola triyosu (Dvorak). RESITALLER 11,45 Berlin | dalgası: Yeni piyano ve Macar şarkilari! 16,15 Berlin kına dale gası; Maks Bruch'un keman sonatlaris 1745 Berlin kma dalgası: Halk şarkılar 17.45 Berlin kısa dalgası: Yeni piyano m sikisi, 18 Vargova: Şarkılar. 19 Berjin Ke” sa dalgası: Braçe solo. 19,30 Berlin ka dalgası: Yeni piyano musikisi. 19,45 Bef” lin kısa dalgası: Asker şarkıları, 21 Bük” reş: Romen şarkıları ve rormansları.. 22.09 Bir sepet şarkı, 230$ Varşova: Piyano - garkı (Alman eserle” rinden). MUHTELİF « 19,50: Roma kısa dalgası: Arapça, rus ca, türkçe musikili program, - ERTUĞRUL SADİ TEB BU GECE (YEŞİLKÖY) de pü ceza mahkemesine gönderilmiştir. 'ların gelmeleri rica olunur. yer verilecektir. çılacağı umulmaktadır. Şevki Mirzaoğlu (Aman Hanım Sus) Şimdiye kadar çıkan kısımların hulâsası: Halitle evlenerek Zonguldağa gitmiş olan Müker- rem, 39 yaşına gelmiş ve hâlâ evlenememiş olan gü- rümcesi Senihaya Halldin getirdiği iki elbiselik al ku maştan bir örnek elbise yapmayı teklif ediyor. Ken- di çirkinliğini bilen Seniha, bu teldifi alay ve Itihza ile telâkki etmekle beraber renk vermiyor. Mükerrem, evli olduğuna bakmıyarak, Soğuksu mahallesinde oturan Nuriyenin oğlu yirmi yaşların- da Nüzhete tutkundur. Görümeesi Seniha, bunu sez mekle beraber şimdilik Mükerremin kaprislerine hiz. met eder görünerek Nuriyenin verdiği çaya Müker- remle beraber gidiyor. Senihanm “oğlan,, diye andığı Nüzhet, orta mektebi bir türlü okuyamamış olmakla beraber kıyafete son derece ehemmiyet veren, zilppe şımarık, ve güzelliğine mağrur bir genç. Mükerremle Senihr, Nuriyenin evine girer girmez evvelâ Nüzheti gördüler. i Şerlonga yatar gibi yerleşen annesinin ayağı ö- nünde alçak bir tabureye oturmuş, başını onun diz- lerine koymuş ve uzun, pek gümrah ve simsiyah saç- ları kadının mor renkteki tuvaleti üzerine yayılmıştı. Nüzhet epeydir bu vaziyette idi. Nuriyenin bir: çok kiymetli yüzükle do nanmış, fakat belki de vaktile en hakir ev işleri gör- © müş halın ve kütçe parmakları, haylazlığına lâkayt ve güzelliğile pek müftehir olduğu oğlunun beyaz ve biraz sivrice çenesini okşarken, çocuk ta karşıların- da oturan iki taze misafirin yüzüne gözlerini dikmiş- ti, Ve bu gözlere, âdeta iğreti sayılacak derecede u- © zun kirpikli bu iri siyah gözlere rica da, ihtiras ta gelmiş değildi. Bu harikulâde gözler, İki misafir ka- .dma sadece: “Şayet sizin dizlerinize de bu kusursuz © başımı koyarak ipek saçlarımı yayarsam, bu ipek saç Jar: saatlerce bir cariye gibi okşar ve kendiniz! bu- > munla bahtiyar sayarsınz!" demek istiyor gibiydiler, Mü ın çniha iceri pirinci vü zhet besm KISKAİNGILIK YAZAN NAH İZA —3— annesinin dizinden kaldırdı, siçrıyarak hemen aya- ğa kalktı, Bozuk havalarda sızılarla dolan vicudüne çevik bir eda vermiye gayret ederek Nuriye de doğ- ruldu, olduğu yerde yükseldi, fakat ayağa kalkmadı. Ve kalın, biraz kısık ve biraz çatlak sesini berrak ve oynak yapmıya çalışarak: — Ne kadar mahzun olmuştuk güzelim, Teşrif ede ceğinizi artık hiç ummuyorduk. Neden böyle gecik- tiniz? dedi. Bu soruşa sonra yine kendi cevap vererek ilâve etti: — Amma bu sitemin pek yerinde değil: Hava o ka dar fena ki! Allah kahretsin, bu Zonguldağın ysğ- muru da bir başladı mı bitmek bilmiyor! Seniha, “Görüyorsun ya, kadm böyle şakır şakır yağmur yağıp dururken gelişimize hayrette!” manasi ni taşıyan bir nazari Mükerremin yüzüne baktı. So- ğuksu mahallesinin dik yokuşunu muhakkak ki heye canla çıkmış olmaktan, genç kadınm yüzü fazla pem beleşmişti. Çizgi ve inhinaları hakikaten kusursuz, lâkin biraz büyük göğsü, hızlı hızlı inip çıkıyordu. Nuriyenin yine yarı uzandığı şezlongun yanındaki koltuğa oturmuştu. Nüzhet anasınm ayaklarınm ö- nündeki tebureye tekrar döndü, fakat başmı artık o- nun kucağına koymadı, Istediği anda kollarıma düşe ceklerinden emin bulunduğu kadmlar şimdi üçleş- mişlerdi. Hattâ dört olmuşlardı, Çünkü, en uzak bir yeri seçen ve annesinin topaca benziyen küçük be- yaz köpeği (Kontes Hanım) Ja oynamıya koyulan kizin da kendisine hayra Nüzhetin şüphesi yoktu. Ve hareketsiz, gözleri biraz dalgın, lâfa karışmıya hiç lüzum görmiyerek otur- du. Gençliği ve güzelliği ile her iradeyi yeneceğinden o kadar emindi ki, türlü şaklabanlıklaria hoşa gitmi- ye çalışan erkekleri taklit etmeyi o bir zillet sayar, buna &sla tenezzül etmezdi. Mükerremle Seniha geldikleri zaman Nuriyenin sa lonunda buldukları iki misafir, maden mühendis mek tebindeki bir hocanm haremile? defterdarın baldızı idi. Birkaç dakika sonra da Kozludaki Italyan Şir- keti mühendislerinden bir tatlısu frenginin kendisi- ne Ermeni denen karısile onun kız kardeşi geldiler. Ve hir müddet, bu yedi kadm, hep bir bahisten öbür bahse geçerek, şimdi Zonguldak ve şimdi İstanbul- dan bahsederek, şimdi her gün gördükleri ve şimdi hayli zamandır görmedikleri birtakım kimseleri kâh açıkça ve kâh ustalıkla zem, pek nadiren de methe- derek konuştular. Iri yanaklı, acemi ve uhmağr benziyen, beyaz ve kenarları dantelâlı fazla da uzun önlüğü ile hareket: lerini pek şaşırmış bir hizmetçi kız, konuşmaların en hararetli bir sırasında, eliyle büyük ve gümüş taklidi tepsiler taşıyarak iki kere içeri girmiş, bu tepsilerde bir defasında çaydanlıkla çay fincanları- nı, öbür seferinde de pasta ve şekerleme tabakların getirmişti. Fakat daima misafirleri ağırlıyan Ruyi- dil gibi çayı bütün fincanlara koymamış, sonra da hmanımefendilerin bir emirleri olur diye kapının ya- nında İki diz üstü çömelip oturarak beklememişti, Onun vokluğunu hemen farkeden Senih»: — Walk nerede efendim? diye sordu, Ruyidil, eski devirlerde terbiye görmüş ve ellisi. ne kadar bütün ömrü eski şehzade ve Sultan saray* larında geçmiş bir kakavan Çerkesti. Nuriyeye gek meden de bir Mısırlı Prensesin dairesinde hizmet et- mişti, Ve başından hâlâ çıkaramadığı hotozu ve W zun etekli enterisile ortada dolaşıp iş görmesi ve sözlerini “Efeem!” diye bitirip “Kadınım!” diye hi- tap edişleri, sekiz on sene evvele kadar bütün kus manda zevklerini on bir on iki yaşındaki sümüklü ah retliklerle tatmin eden Nuriyeye büyük iftiharlar ve- rirdi. Herhangi sebeple Ruyidil yanından ayrıldıyse, bunu söylemekten kadınm pek müteessir olacağına Seniha emindi. Onun için kasden sormuştu. Lâkin, gönlünün istediği cevabı alamadı: — Biraz hasta zavallı.. Iki gündür yatıyor. Bu sa bah Hasan Lem'i Beyi getirttim. Ehemmiyetsiz bir müde bozukluğundan ibaretmiş, Amma dün epey at8 si vardı. Aksi gibi beş altı gün evvel de Makbule, ikİ hafta izinle memleketine, Sinoba gitti, Biz de tama” men bu aptalım eline kaldık. Efendim bir senedir hiz- metimizde amma, kızda birşey öğrenmiye istidat yok. Odun gibi bir mahlük, Bereket ki bugün bizbi- zeyiz. Yoksa he haltlar ederdi bilmem! Öteki hizmetçinin, şişman ve güler yüzlü Mekbu” lenin de meydanda olmadığını Seniha o zaman far” ketti, Şu halde, çayları dernek ki bu ahmak kız ha zırlamıştı. Fakat nasılsa pek güzel pişirmiş, Ruyidil gibi fazla açık, yahut ta fazla koyu yapmamıştı: Se niha üstüste iki fincan içti, Lâkin pastalara, biskü" vilere çi sürmedi. Bisküvilerin bayat olduğu belliye di ve çarşıdan gelen pastaların yağları hakikaten bozuk, tatları da burucu, bir tuhaftı, Artık dışarıda yağmur dinmiş, fakat ortalık pek kararmıştı. Beş on dakika gecince Nuriye doğrula” rak zile uzandı, ancak bir Iki dakika sonra içeri #İ" ren kıza: e

Bu sayıdan diğer sayfalar: