he. İ e. TAN Bürde Gazete AŞMUHARRIRI TAN * Emin YALMAN birde "Hedefi: Haberde, fi- Yüst “seyde temiz, dü aza imi olmak, kariin İcu Oro MESELELERİ | MÜ aa fakültelerinin, si. n e en Uğuruna kurulan yük- ML, iy **rİ, Lâhey Adalet Diva- veril Jen politika âleminin, ve me Bayan birtakım anlı şanlı, parlak âlemleri| va Ge devletlerarası hususi) amy sr idi, Kimi milletlern- devletler hükümlerin mut- destek olurlar, yoo! der. ku düvel böyledir, ve hü “el ülemasmın hükmü bu- hareket, devletlerarası zar, tahsil görmekte olan bü. YA gençliği, çinde saygı ile, inanla otu a umumi hukuku dü- İng, Ka hukuk Bayt, İvietier için hâcet kapısı yap- ran de e, © Karada devletler arasın Onlar da gözlüklerini ta. üklerini öksürürler; ak- Ne Mm a kara, beyaz, a b Yeşil, alaca kitaplarını Ü birini a skene ayırırlar:geç kararlardan pay biçerler; a SE Bumara elekten geçirir. ikiümlerini verirlerdi. Bu alaya mi iç tün devletlerce baştacı kik Ni İndeki derin bilgiyi miişietile tm * ufak anlaşmazlıklar onla. kılı kırka değil, birki en ve kabul edilmiş mad Alimlerin hükümleri ilgil olan Li İİ olanlardan herhangi bir Ni A e Buğu” dahi BEYE | Karara mu Bozkurt vapı- 1, beriki mi ötekini mah Say > Bir kızılca kıyamet kop- Mp ,* Lahey Adalet Divanmda ny son misal olurak ha im ki, asırlardanberi sih- ün bilgileri bir anda su- ili hukuku düvel profe- üç Mr, ©ehlin karşısında şaşırıp * p Cünkü ortada bir hukuku nıştır. Asıl n, mütebahhirinin, pro- mi mi okunur? Nan ya, orduları Japon ordularma | e çekmiş. Şanghay yı- a Pekin Yanmış, Uç ilman on üç aa Şaşkın şaşkın baka ka- m. ortasında yüzbinler vü bir boğazlaşmıya tutuş- Adı üstünde şehirleri bom- *saie, vesaie,.. Hukuku dür Âllmi me yapıyor? Kara | iş, “ing birşey bilmiyor ki . Yeni diinya bu ilmi | Di zari ölü diller arasına atı- van dısyüzü ne kadar k © kadar t NE Oyan â mnu Silâhlar ma mam (TAN) — Osmen- Mİ FD zuhur eden bir vaka Ü- Ma * ve civardaki köylerde ye ma andan vekili Şükrü ta Âh aranılmış, büyük çap- Be tabancası, iki mavzer yn tendit brovnik, Negant, N in bulunmuş, mü- Ağacıktan sa tik Mehmet ve Ha- i Salim, Denizköy ot- iki manda çalmışlar, a- koşarak Adapazarına git- Nİ okka, T ragakları dn anlaşılan bu tevkit edilmişlerdir. isi idi. Kimi ka. | e kalkarsa, bü-| bu parlak &-| kalmayınca | abur “haksiz tahtelbahirler bay. | ma ları torpiliyor, Markasız Istanbul “Asarı Atika,, müzesinde bulunan Sidon Kralı Igbnitın mumyası T ürkün tarihi yaradılışla başlar. Varlığını bu ka- dar eski bir kaynaktağ alan Türk, yok olmayı, ölmeyi bü- yük bir kusur sayıyor. Türk ölmez, ölmek istemez. Fakat tabiatin istisnasız ve keskin türesi dünyaları kendisine dar bulan Türkü de iki karış top- rağa sokuyor. Zaman onu da ağır bir değirmen taşı gibi öğütüyor. Yer yuvarlağı üstünde büyük ig- ler görmiye memur edilen Türk yaradana bile kafa tutmuştur. O; bir lâge, cife ve biraz sonra da toprak olmasını hazmedememiştir. İşte bu itikat ve bu isyan Türke mumyacılığı keşfetlirmiştir. Bütün fertleri değilse bile saydığı ve sev- diği ulularını bu buluşile ebedileş- tirmek istemiştir. Türk mumyacılı ğın mucididir. Ve bu öz türkçe ke- limeyi bütün dünya dillerine ver- yacılığma hiç te ir. İlim #lemi şim- mumyariın mucidi ola- rak Mısırirları tanıyordu. Fakat mumyacılığı Mısırllara çok eski za manlarda dedelerimiz vermişlerdi. B ütün dillere giren bu mum- ya kelimesi türkçedir, Eş- siz bir Türk bilgini olan Eb. ür. Reyhanı Bironi Türk hükümdar. larından ve âli Sebüktekin'inden Şehab - üd - devle Mevdud İbnni Mahmut adına yazdığı “Kitab - Ul - Cumahir fil Cevahir” adlı kitabm- da on sayfalık bir yer ayırmıstır. Topkapı sarayında Üçüncü Ahmet kütüphanesinde 2047 numarada ka yıllı ve dünya kütüphanelerinde e si az bulunan bu kitabım 201 inei sayfasında Fi zikr - il - Mumyay di. ye başlıyan fasıl pek mühimdir. Bi roni burada kırık ve çıkrklar, ayni zamanda tahnit İçin kullanılan mumyay mumya hakkında şim- diye kadar ilim dünyasınca bilinmi yen pek kıymetli malümat vermek. tedir. Mısır ve Fenike mumyalarını tetkik edenler tahnitte kullanılan ip tidaf maddelerin nelerden getirildi. ğini ve neler olduğunu bilemiyor. lardı. Büyük ve dâhi Türk bilgini bunları bulmuş ve yazmıştır. Bu husustaki malümatını şöyle hülüsa edebiliriz: “Mumya Deyneverde bir mağa- rada su ile çikan bir maddedir, Bu rası Türk hükümdarının siki bir kontrolüne tâbidir. Senede bir defa büyük merasimle açılır ve kalbur. lar gibi hususi vasıtalarla suyun altına çöktürülen mâddeler almir ve Sultanm hususi hazinesinde sak lanırdı. Abin adlı bir köyde de çik- maktadır, Buna da (Abin Mumu) derler. Bu madde yumuşamakta, muma benzediği için (su mumu) da derlerdi. Bazıları bumun bir dağ yarığından sizan bir asfalt — zift ol duğunu da söylerler. Bu madde Hârzemşahlars Oğuz Türkleri tara fından hediye olarak getirilirdi. Bu da (Türkmen mumya) sı adile meş hurdu, En iyi mumyular da bunlar- DEDELERİMİZİN MUMYACILI ÇE a arar aa / Yazan: İbrahim Hakkı Konyalı ; ; anama uu aaa a 010 a Selçuk Padişahı Dördüncü Kutç Astanın mumyası itapta mumya hakkında di- ğer malümat göyle devam ediyor: “Mumya hâr ve bürid kısmmları. na ayrılmaktadır. ve ilâçlarn en te sirlis'dir. Dahilden ve hariçten kul. lanılır, Kırığa ve yaraya ve bereye milessirdir. Deyneverli Ebü Hanife Ahmede göre farsçada da buna Sukenâ hududun- Türkmen Hârzem mumyay denir, dan her sene bir şahs nebati bir mumya getirirdi, Bu mumya onlarin en faydali ve baş ilâçlarındandı. Çünkü bu tama men otlardan hazırlanmıştı Bu ımımyanın tesiri çok seri idi, Biro- ninin müşahedelerine göre bir gün Hârzemşahm hususi doğanlarmdan birisinin ayağı Doğancıbaşının elin de kırılmıştı. Hırzemşah kızdı. Do. Zancıbaşının ayağının kırılmasını ti, Derhal cellâd çağırıldı. A. yağı kanatıldı, Cellâdın bir rakibi; Buna kırmak demezler, ovmak der ler dedi. Cellâd baş kaygusile ada- mm ayağını adamakıllı kirdr. Ve diz kapağınm sltma kadar büktü, Bu haber hükümdara bildirildiği za man çok acıdı ve nedamet etti. Türk men mumyasından içirtilmesini em reyledi. Doğancıbaşı şifa bulmuş- tu, Bir sene sonra kendisini atta gördüm. İndiği zaman bir değneğe dayanarak yürüyebiliyordu. Mum ya kırılan tavuk ayaklarını filân da iyi ederdi.” Büyük Türk âliminin anlsttı, göre bu madde yumuşamakta, y ğa benzediği için “mumyağsmum- yay” denmiştir. Muhit - ül - Muhit in dediği gibi bunu yunanca bir ke, İme sanmak en hafif münasile ga- razkârlık olur. Topkapı sarayında son zamanlar da üzerinde “Mumayi insani, yazılı olan bir sandık bulunmuştu. Bunun tahnit edilmiş bir ceset parçası ol- duğunu sananlar olmuştu, Fakat ben bunun oTürkistandan eski Türk - Oğuz an'anelerine uyularak Osmanlı sarayma getirilmiş, kırık ve çikiklarda kullanılmış olan Türk- men mumyası olduğunu tesbit et- tim. Şimdi müzede Fatih eczahane sinde teşhir edilmektedir. rta Asyadaki Türk hüküm. darları gibi Batı Türk hü- kümdarlarının, ulularının ve âilele rinin cesetleri de mumyalanmıştı, Orhon âbidelerinde Göltekinin mun yalandığını ve yabancı hüktmdar- lar tarafından cenaz€ İçin amber ve diğer birçok kokulu mevad getiril. diğini gösteren işsretler vardır. Türk dokumacılık, eczacılık, kimya cılık sanatleri gibi eski hastalıklar tarihi bakımından çok mühim olan mumyacılığımız artık tetkik ve hattâ mümkünse ihya edilmelidir. Yüksek Tarih Kurumunun Anado- Tudaki Türk mumyalarını ve resim lerini de Dolmabahçe saraymda a- çılacak olan tarih sergisine getir- teceği haberinin verdiği sevinç ba- na bu satırları yazdırmıştır. Türk mumyalarından yalnız Bironi bah- #etmiş değildir. Tarih âlimlerinden İzzettin Cezert, Köprülü kütüphane sinde 1058 numarada kayıtlı “ tabı Tuhfe - tül - Acayip ve Turfe - tül. Garaib"” adlı H. 782 tarihinde yazılmış olan eserinde mumya için mühim bir yer ayırmıştır. Hülâsa ten diyor ki: “Mumya zifte benziyen bir mağ- dedir, Fakat faydaları pek çoktur. Musulda ve Ercanda çıkar. Kırığa, çıkığa, yaraya, bereye, felce, suku- ts karşı milessir bir ilâçtır. Dahil. den de kuvvetli bir ilâçtır. Baş ağ- rısma, sar'aya, tıkanıklığa ve hafa- kana karşi kullanilir.” elçuk hükümdarlarmın ve Ş ailelerinin hemen hepsi mumyalanmıştı, Konyada Aliettin camiinin türbesinde birçok hüküm dar mumyaları var dı. Fakat eski Maarif umum! mü fettişlerinden Bay Ahmet Tevhitten duyduğuma gö- re, hükümdarla - rm parmakların « da saltanat hâtem. Gİ lerle gömllldük- lerini öğrenen bazı açıkgözler bu- radan mumyaları aşırmışlar ve yü- züklerini aldıktan sonra da bunları istasyon civarındaki Taci Veziri tür besine atmışlardır. Bunlardan si Birinci Keyhüsreve ait imiş. Diri gibi tazeliklerini muhsfaza eden bu kıymetli mumyalar buradan alına- rak Vali İzzetin zamanında topra- fa gömülüvermiştir. Yine Konyada Selçukluların büyük veziri Sahib A- ta Fahrettin Alinin türbesinde ken disile beraber iki oğlu, kızı ve to- runlarının alı mumyaları vardır. Amasyada Burmaliminare camii- nin ittisalindeki bir türbede T mum ya vardı. Şimdi Amasya müzesine kaldırılan bu mumyaların Hülâgü- nun torunlarına ait olduğu söylen mektedir. Konya Aksarayında da nk SEÇİK MÜM YET VAYGIE. UR hil halk buradaki bir mumyayi ku raklık senelerde tabutile beraber bir dereye batırıp çıkarmak suretile bir çeşit yağmur duası yaparlardı. Buna rağmen mumya hâlâ iyiliği- ni muhafaza etmektedir. Buda Türk mumyacılığınm Mısır mumya cılığına Üstün olduğunu gösterir. Cahil halk mumyaları eskidenberi din kuvvetinden çürümemiş evliya cesedi sanırlardı. İstanbul âsarı atiks müzesinde Sidon Kralı Tabnit'in ve Topkapı saraymda da yarısı timsah ve ya- rısı insan bir Firavun karısnm mumyalarile Şarkı Kadim müze- sinde Mısır mumyaları vardır. Osmanlı hükümdarlarmdan da bir çoklarınm cesetleri tahnit edilmiş- ti. Anadoludaki mumyaları bir mü zeye kaldırılması ilim namına ileri sürülecek yerinde bir temenni o- lur. Viyanaya Acı Şikâyetleri Tedavi maksadile Viyanaya seyahat eden bir aile, dün mat- baamıza uğradı. Cümhuriyet Merkez Bankasının bir havale- sinin Avusturya Mili Bankası tarafından, karşılık yok diye, ö- denmemesi yüzünden ne sıkıntı lar çektiğini anlattı, Müteessir olduk. Hayret te ettik. Bir va- tandaşın eline derhal ödenmiye- ceği malüm olan bir havaleyi vermek, karşılıksız bir çek dol- durmak gibi bir şey. “Cümhuri- yet Merkez Bankası gibi elddi bir müessese, buna nasıl razı 0- lur?,, diye düşündük. Duyduğunuz şikâyetlerin te- siri altımda, kaleme sarılarak, ta- rizli bir yazı yazacaktık. “Bir de- fa da Merkez Bankasından sora. lım,, dedik, Bankadan şu izahatı Gidenlerin “— Evet, Avusturya Bamka- sı, Türk mallarının satışından karşılık toplanmaymca turizm havalelerimizi vermiyor. Fakat havale verdiklerimize bunu ipti- dadan söylüyoruz, Havalenin te- ahhurundan dolayı mesuliyet kabul etmediğimiz hakkında el. lerinden imzalı bir mektup ta a- hyoruz.,, Bize mektubun bir suretini de gönderdiler, Anladık ki, Banka- da mesuliyet yok. Bununla be- raber geçirilen tecrübe şunu İs- bat ediyor kİ, şikâyetlerin önüne geçmek için böyle bir mektup ta kâfi değildir. En doğrusu, ya havalelerin derhal ödenmesi için hususi bir anlaşma yapmak ve- yahut Avusturyayı kliring yolu ile seyahat mümkin olan mem- Jeketlerin listesinden çıkarmaktır, FIKRA Deniz Altındaki Meçhul Her taraftan tahminler yağıyor: Ço- ğunda hakikati aramak kasdi değil, zihinleri de Akdeniz gibi karıştırmak hevesinin hâkim olduğunu gördüğü. müz, bu tahminlerin en fazla kasdi'si hiç şüphesiz Moskovaya tevcih olu- nandır. Bütün gayretlerini Milletler Cemi- yeti nizamı içinde bir barış ve daya- nışma ahengi kurmıya ve her yerde harp tehlikesini bertaraf etmiye uğ- raşan Sovyetlerin Akdenizdeki başlı- ca menfaati bu denizin hürriyet ve emniyetinden başka ne olabilir? Ancak sulhten memnun olmıyanla. rm kullanmakta oldukları tahrik si- lâhımı birkaç senedenberi pek nazik buhran ve imtihanlara göğüs geren Sovyetlerin elinde görmiye çalışmak pek te akıl ve akıllı işi sayılmasa ge- rektir, Denizaltmdaki korsan bir emniyet- sizlik sondağı yapıyor: Maksat, sulhe bel bağlamış olanları harp korkusile yıldırmak ve onları hak ve faydaları aleyhine fedakârlığa sevketmektir. Moskova hilcum hedeflerinin başında geliyor, Bakalım barış devletleri hâdisecili- ğin hiçbir netice vermiyeceğini isbat edecek bir tedbir üstünde birleşecek. ler midir? Pek ) m geleceğin talihi onların bu husustaki azim ve karar- larına bağlıdır, — FATAY Çatalcada Yangın Evvelki gün Çatalcada çarşı içinde 75 numaralı iki katlı eden yangın çık. mış, bu evle yanındaki diğer bir ev tamamen yanmıştır, Ateş Abdi Hüsa yinin 16 numaralı evini de yakmıştır. Ateş büyümek istidadını göstermiş, Istanbul itfaiyesinden Çatalcaya gi- den bir grup ateşi güçlükle bastırmış tır. Sy Yunan Topraklarından Geçen Demiryolumuz Yunan topraklarından geçen 32 kilo metrelik demiryolunun idaresi hakkin da hazırlanan talimatname, Nafta Ve- kâleti tarafından komisyona iade € « dilmiş, Yüzüm gösterilen değişiklikler yapılarık İrszırhmnıştır. Tatimatnm- me yakında imzalanacâk ve Türk top raklarmdaki demiryolu Türk kanun- larına göre idare edilecektir. pe Çürük Binalar Sahipleri Tarafından Yıktırılacak Şehrimizin muhtelif muntakaların- da yıkılmıya müsait olan binalar tese bit edilerek sahiplerine onar günlük müblet verilmektedir. Bu müddet i- çinde bu gibi binalar sahipleri tara- fından yıktırılmazen doğrudan doğ- ruya belediyece yıktırılacaktır. Son tettişlerde bilhassa Beşi Üskü. dar, Kasmpaşa muntakalarında böyle binalara epeyce rastlanmıştır. e Sinema Salonları Daima Havalandırılacak Belediye, sinemaların her seanstan sonra tamamile boşaltılmasını ve salonların en az bir çeyrek muhtelif şekillerde havalandırılmasın: karar» laştırmıştır. Hattâ seansn ortasında salona girenler de bu müddet zarfın- da dışarıya lk olacaklardır, Ondülâsyon Makinesi Kullanacak berler Ondülâsyon makinelerini kullana cak berberlerin tâbi olacakları sıhhi ve fenni hükümler hakkında belediye fet müdürlüğü ile berherler cemiyeti yeni bir talimatname yapmışlardır. Talimatname ancak sehir meclisince tasdik edildikten sonra tatbik edile- cektir, Nİ e. İSTANBUL MEBUSLARI VALİ İLE GÖRÜŞTÜLER İstanbul vilâyeti dahilinde tetkikler yapan mebuslarımız bunlardan kanu» na ihtiyaç olmadan yapabilecekleri vali ve belediye reisi Muhiddin Ustün dağa anlatmışlardır. Bir kanunla ve- ya hükümetin emrile yapıiması ikti. za edenler ayrılmıştı Ankaraya gider gitmez bu islerle de meşgul olacaklardır. Ella Yağmurlu Geçen Yerler Memleketin bazı sahil ve yaylâ mun takalarında yaz sonu yağmurları baş- lamıştır.Bolu, Kastamonu, Rize, Trab , Sinop ve Zonguldakta || zon, Samsu yağış olmuştur.