A , Gü.d'm' G]:e:l'e BAŞMUHAR İANm Emin YALMAN kirde, h edefi: Haberde, fi Füst, -ıufi:.,?“' temiz, dü- nle(e"— olmık, il Olmıya çalışmaktır. rin — kesilmesini âmil değildi, siya- defa bir devlet diğer ettiği malların “':“eım dolayı müna- ! Mesela .:3*" lüzum görmüştür. Pon&h * K . Bu defa gü- OTdusu. için Çekoslovakya €N son sistem 1000 ma. Ismarlamıştır. Bu tüfek- Vak fabrikalarının yeni Ve diğer memleketlerce © yapılacağı içim, hükümeti, Portekiz hü- bunların Ispanyol âsile- eceği hakkında te- ti. Çünkü orada asi vardır ve bu Al. _â':"hvık fabrikalarınm si- ö 'da kullandıkları yenilik- . Çekoslovakya tarafından öğre- Arzu etmemektedir. hükümeti bu teminatı ver. Nmemiştir. Fakat Çekos. “kğ""“ tetkikat yapmış, ve Tdusunun 1000 — makineli M imkân olmadığı- * Bu sebeple Portekiz bu siparişini bozmuş ve Simael, . Ispanyol âsile- H H HT g İspanyada âsilere karşı çarpışan ÂAmerikalı NEW-YORK'tan: A merikalıların İspanya- da Abraham Lincoln namına kurulmuş üç gönüllü taburları vardır. Washington namına da bir yenisi kurul. maktadır. Bugüne kadar bu taburlara iltihak eden gönül- lülerin miktarı 2,000 dir. İs- panya haftası münasebetil, Sokaktan Ğördüğüm Amerika (» gonüllüler LİNCOLN e TABURU “Lincoln taburunun Amerika- daki dostları,, adlı teşekkül hi- podromda bir içtima tertip etti. Bu içtimam hazırlıkları çok ev- velden yapılmış, içtima salonunda- ki nutukları, tâ İspanyada, cephe- de dövüşene işittirmek için radyo te sisatı yapılmıştı. Radyoyu Fransa tarikiyle Ispanyaya bağladılar. Içtimada henüz İspanyadan dö- nen Samuel J. Stenber Linkoln ta- burunun kumandanı Robert Minon, Negro komünitesinin lideri James Ford söz söyliyecekler. Hipodrom bermutat ağzına ka- dar dolu. Hatipler sahnede. Ameri- kan ve İspanyol bayrakları yanya- na sallanıyorlar. Reis Lincoln ta- burunun kumandanı Robert Minonu tanıtıyor. Ispanya kavgasını, Amerikada / teslim B 'OPtaj, " ' iiyi hükümeti, bunü, siyasi kesmek için kâfi sebep *Ğî?" —— ABEREŞEŞALIR ş—h“'p * Çünkü şimdi dünya Yikla *tmeksizin harbin başla- Y M * Yarın Almanya Mı bir vesileyi ele alarak “Hüdüğe ile münasebatımı kese- .’üı,_ Beçebilir, ve harbe baş. s'!ıkğ:f:hh Çekoslovakyaya '45. Vaziyetin umumi bir uyandırmasının se- ur, %"C“Grı.n İntıbar Y ._:“y' Manevraları bitti. Şimdi bu Yabancılar tarafındı N“:““Ğü Bemndş önrablirir. ""h.. Manevralar, Türk ordusu- w ı*l ve kuvvetiyle ilk MVE ecnebilerin verecek- ::%.%.— bize istikbal ve mu- bağladığımız müdafaa t"-'W""'“ıiıı kudretini öğretecek. :ıl“ş Arda bulunan ecnebi mü- ; h::'“klerl muhteşem man- , w olmuşlardır. ataşemiliteri diyor ki: Ü .__':hr bir millet olan Türk, Z KÜraebi müşahitlerden General şu cümlelerle hu- H..kmd:ıker, mükemmel si. kumanda heyeti...,, yarattığı ve yaptığı Arasında bir de ordu vü- . Bugiü dost olanların hislerini cephedeki gönüllüler kadar, Hipodromun ta- vanlarını çınlatan alkışlar da ifade ediyor. - Hatip Ispanyadan getirdiği heye- canları henüz kaybetmemiş, bilâkis muhitinde bulduğu heyecandan kuvvet almış bir tonla konuşuyor: “Ispanyada kurduğumuz Abra- ham Lincoln çadırlarının üzerinde şu kelimeler yazar: “halk tarafın- dan, halk için, halk hükümeti cüm- lesi yeryüzünden silinmiyecek”, iz orada Amerikanın bu an- anevi idealini, hürriyet ve demokrasiyi müdafaa için çarpışı- yor. Hürriyet ve Demokrasinin düş manı olan Faşizmi, Troçkizmi yer yüzünden kaldırmak için çarpışıyo- ruz. Lincoln taburundaki çocukları- mız, bu ideali yerine getirmek için çarpıştıklarından memnundurlar,... Memnun olmasalar, hiç bir k“"“.m' danın emriyle hareket etmiyen bu gönüllüleri oraya sevkedecek hiç bir mecburiyet yoktu. Ispanyadaki çocuklat'ımız yalnız ellerindeki silâhla değil, kafalarile de harbediyorlar, Lincoln taburun- da ve beynelmilel taburda üç gaze- te çıkar. Bizimkilerin neşrettiği ga- zete “İspanya havadisi” dir. Bu ga- zetede dünyanın her tarafından gel miş havadisleri bulursunuz. Hattâ Faşist Avusturyada bir futbol ma- çının bile izahatı vardır. Havadisin altında şu yazar: “Kahrolsun Fa- şizm, yaşasın İspanyol muhariple- Pin.s! “Beynelmilel taburun gazetesi 0- lan “Bizim kavgamız” fransızca, ispanyolca, ingilizce çıkar. Bütün phelerin havadislerini, dünya ha- N;:'MWI Cümhuriyetin €serle övünebilir ve se- | ni İhmalden Mahküm Oldu Ci Ceza Mahkemesi, dlıvumı neticelendir- tîbı 'Suçı xa,â“um“' Eminönü tahrirat kâ-| Ta para cezası ver- Üı a Cîığk);glılikeme, suçu sabit a. etti, vadislerini, resimli olarak bu gaze- tede bulabilirsiniz. Ü çüncü gazete de “Bizim cep- he” dir. Bu siyasi, resimli mizah gazetesidir.. Çocuklarımız 0- rada da memlekette olduğu gibi eğ- lenmek fırsatına sahiptirler. Lin- coln taburundaki gönüllülerimiz, mektep bahçesinde futbol oynar gi bi, topla, fişekle oynuyorlar. Bu, A- merikalı çocukların İspanyayi, de- mokrasiyi, hürriyeti kurtarmak için yalnız canlarile değil, kafalarile de beraber harbettiklerini gösterir. Üai K Yazan: Sabiha Zekeriya b SÜRs A “Amerika gönüllülerinden mürekkep Lincoln taburundan bir müfreze hükümet cephesinde âsilere karşı harp ediyor Şimdi ben konuşurken, sizinle be raber beni onlar da dinliyorlar. Ben aralarından gelmiş bir kavga ar- kadaşı gibi size onların selâmını ve isteklerini getirdim. Çocuklarımızın bazı küçük lüks ihtiyaçları var. Kitap, mecmua, sigara ve çikolata istiyorlar... Onların yaptıkları bü- yük işe karşılık; bu sizin onlara kü- çük bir yardımınız olacak..” Tıpkı cephede, bir harita başında karar veren bir kumandan gibi so- ğuk kanla, sakin konuşan hatip, sı- cak bir tesir yapıyor... Halkla hatip konuşuyorlar... Söz ikinci hatibindir. Reis saati- ne bakıyor. Lincoln batalyonunun kumandanı askeri vazifesini yap- mış gibi vekar ve sükünetle yerine dönerken, reis hatipler arasında yer alan ihtiyar, beyaz saçlı altmışlık bir kadını takdim ediyor. Çocuğu Lincoln taburunda dövüşen bir a- na... Binlerce kişinin yıldırımlar gibi patlıyan alkışları, ihtiyarı taham- mül edemiyeceği bir heyecana sü- rüklüyor. Elleri titriyor, dizleri tit riyor, sesi titriyor. Çocuklar, Bu dakika duyduğum heyecana bakmayınız. Bu kürsüye çıkacağım dakikaya kadar kendime sahiptim. Sizin heyecanınız, bana da heyecan verdi. Birçokları bana biricik oğlu- nuzun İspanyada harbetmesine na- sıl dayanıyorsunuz? diye soruyor- lar. Birçok karışık heyecanlı sebep le bu süale cevap vermek güçtür. Fakat ben sualin cevabını şöyle ve- riyorum. Biliyorum, herhangi bir dakika faşist kurşunlarının, oğlu- mun göğsünü deldiği haberini ala-. bilirim. Fakat ben, Almanyadaki halkm ıstıraplarını, açlığını, zulüm altında kıvranışını gözlerimle gör- düğüm için, oğlumun İspanyada Fa şizme karşı harbettiğine memnu- h!... çok alkışlıyorlar, ka- dın heyecanından düşüp öle cek diye korkuyorum. Fakat o, el- leri titriyerek, dizleri titriyerek, se- si titriyerek, yine konuşuyor: “Geçen hafta oğlumdan mektup aldım, diyor ki: Anne, geçen pazar f tesi on sekiz saat ne yedim, ne de uyudum, Fakat öyle güzel bir ileri- leyiş yaptık ki, dönüşte yediğim iş- tihalr yemek ve tatlı uyku cihan de ğer.. İşin esası budur, anne, İleri- lemek... Faşizmi Ispanyadan ve ha- ritadan silmek.” Bu kadar yüksek bir imanla, bu kadar insani bir-duygu ile çarpıştı- ğı için biricik oğlumun İspanyada harbetmesine tahammül ediyorum” * İhtiyarı, reis kolundan tutup ye- rine götürüyor... Hatipler ellerini öpüyorlar... Hisleri oynatacak bir sahne... merikalılar, halkın hislerini gıdıklamak için, mevzuları, hatipleri seçmesini ne iyi biliyor- lar. Şimdi de Lincoln taburundaki çocuklardan gelen mektup okunu- yor : “Şimdiye kadar demokrasi için, istiklâl için, hürriyet için, harbe- den, harp meydanlarında ölen A- merikalılarm kavgasına devam edi- yoruz. Düşmanlarımız Franco, ve dostları, hürriyetin, demokrasinin düşmanlarıdır. Bu düşmanlara karşı dövüşürken, dünya sulhüne bundan daha iyi hiz met edemiyeceğimizi — düşünüyo- ruz. Bütün bu duygularımızın bizimle beraber olan, bize yardım eden A- merikalılara bildirilmesini istiyo- ruz. Bütün Amerikalıların, bu sul- hü koruma kavgasında, İspanyayi Faşizmden temizleme kavgasında bi ze iltihak etmelerini diliyoruz. Amerikanın yardımıma ihtiyacı- mız var. Bu yardım, Amerika tari- hinde, istiklâl ve demokrasi için ö- lenlerin hâtırası nâmına da bir yar- dımdır.” Amerikanm İstiklâl marşı çalı- “yor... Halkın arasına dağılan kolla- rı şeritli kadın ve erkekler, Lincoln taburundaki çocuklara çukulata pa rası topluyorlar... Bu içtimam yüksek mâ bir Manevra hatıraları On Yaş Gençleşen Ataşemiliterler Meğer Edirnede Sultanselim camli. nin avlusunda akan suyun bir hassası varmış: Bu sudan içen on sene genç- leşirmiş, Manevralar münasebetile Edirneye giden askeri ataşelerden birçoğu bu- mu haber alımca su başmıma koşmuşlar- dır. Bir muharririmiz, askeri ataşel arasında dolaşmış ve suyun tesirini | anlamak istemiştir. İngiliz hava ataşesi demiştir ki: — İtiraf edeyim ki ben bu sudan içtim, Tesirini kendimde hissediyo - rum. Tıpkı on sene evvelki halim... Yüzümden de belli değil mi? Bu sözleri duyan Ingiliz kara ata- şesi Binbaşı Ross bu sırada araya gir- miş ve demiştir ki:: K — Kuru söze bakarak bu gibi genç- leşme iddialarına inanmak caiz değil- dir. camiinin hassalı suyundan içtiniz mi? — Ben böyle şeye katiyyen inan- mam. Fakat ihtiyaten bir bardak iç- tim, Framsız ataşemiliteri meğer suyun h vakit ve ile haber a- lıp içememiş, Dedi ki: — Ben tabii bu gibi şeylere inanır adam değilim, fakat haberim olsaydı bir bardak su içmekte bir mahzur Alman ataşemiliteri şu cevabı ver. miştir: geçirdiğim hayattan mem. nunum. Bu suyu içip on sene gençle. şecek olsaydım o kazandığım on se- neyi ne yapacaktım? Yunan at iliteri suyundan büyük bir iştiha ile içen- lerdendir. Bize şu izahatı verdi: — Son Atinaya gittiğim sırada gaf- let edip Tepteki meşhur sudan içtim. Bu suyun hassası insanı âüşık ve şair tmektir. Ben de o danberi aşk ve şiir istidatları duyuyorum. Yalnız yaş yükü biraz omuzlarımı çökerti- yordu, Edirne suyundan içince iş de- ğişti. Yaş yüküm om yaş nisbetinde hafifleyince şiir ve aşk istidatları tam yerini buldu, Edirnelilere müjde: Demek ki on yaş gençli rivayeti, at: iliter. ler gibi en olgun adamlar üzerinde tecrübeden geçmiş ve böyle bir has- sa karşısında em akıllı adamların bile mukavemet gösteremiyecekleri anla. şılmıştır. Edirneliler derhal bir bü- yük otel vücude getirmeli ve Sultan Selim jindeki suyun dünyanın dört tarafıma duyurmalıdır- lar, Kırk yaşına yaklaşan kadımlar.a- da Edirmede Sult: li cami- lt M tarafa, fakat Ispanyada siperler i- çinde çarpışan Amerikalının ihti- yaçları karşısında hayret duyuyo- rum. Kitap, mecmua, sigara, çuku- lata... Gazi Köprüsü Gazi Köprüsünün Almanyada ya. pılmakta olan dubalarından ikisi gel- miş, Balat atölyesinde montajı yapıl- ini ziyaret etmek ve suyumdan bir bardak içmek arzusuna mukavemet eden bulunursa çok hayret ederiz. Turizm hareketinde insanların böy- * le zayıf damarları bir maden işletir gibi işletilmektedir. Yugoslavyada Blede gidenlerden bir kısmı burasının güzelliği ve otellerinin rahatlığı ve u- cuzluğu için giderler. Fakat hiç ol. mazsa bir kısmı, gölün ortasımdaki a. dadaki çanı üç defa çaldırmak mak- sadiyle koşarlar, çünkü rivayete göre bu çanın ipini üç defa çekenlerin her mıya başlanmıştır. muradı olurmuş, Oiobü_slei"Ie Eskişehirde Bağlar caddesinde 26 numarada B. Hatif Rıza yazıyor: “— Anadoluda otobüslerle seyahat etmek bir meseledir. Hareket ve mu- vasalat tarifesi olmayışı, şoförlerin keyfi hareket etimeleri yüzünden bir çok kazalar olur. Bundan başka, bir buçuk tonluk takati olan ince bir Ford şasisine üç dört ton yük vur- mak her yerde yapılan bir iştir. Bu kadar yükten sonra yolcu alanlar da vardır. Geçen yıl Mersinden Silifkeye bir yolculuk yapıyordum. 8 silindirli bir Ford kamyonunda en çok yük alımı iki ton olduğu halde üç buçuk tondan fazla yüklenmiş, ben de dahil oldu- ğum halde tam 17 yolcu almıştı. Yol fazla bozuk, yolcu fazla, mukavemet aZ... Bu sebepler altında kazanın kor - kusu şoförü de inandırmıştı ki, çok ağır gidiyordu. Kamyon yükleri her yerde insanlardan, yolculardan daha evvel düşünülür. Yer kalırsa bunla- SğYahai Etmek rın arasına sıkıştırılır. Şoförlerin bugünkü yetiştirilme tarzları bence sakattır. Üç beş ay bir şoför yanında angaryadan başka bir şey yapmıyan bir muavin, fen heye- ti karşısında birkaç ameli ve nazari sorgu ile ehliyet alıyor. Halbuki on- ların daha iyi bir şekilde yetiştirilme- îri için devletçe tedbirler almmalı- . Son bir arzum da her vilâyet ve kasabada ihtiyacı nisbetinde beledi - yelerce birer otobüs hareket ve mu- vasalat mevkileri olmalıdır. Buralar- da temiz garajlar, rahat bekleme salonları, bagaj, eşya daireleri bu- lunmalıdır. Böyle olursa, kaza istatistiklerinin korkunç ibresi birdenbire düşecek - tir.,, D Cihangir Sokaklarında Keçi Sürüsü Cihangirden bir okuyucumuz yazı- Meseledir yor: “Cihangirin meşhur sokaklarına uğrarsanız, her tarafta tavuk ve ho- rozların dolaştığını, en temiz yolla- rım başıboş keçi sürüleri tarafından kirletildiğini görürsünüz. Hele hir sürü var ki, bahçemden ayrılmıyor. Geçenlerde bu sürünün iki keçisini yakalattırdım. Zabıt varakası tutul - du. Fakat sürü sahibi ceza görmiye- ceğini zannederek sürüyü hâlâ başı boş gezdiriyor. Zararımız, temadi e- dip gidiyor. Mahallenin bu derdine bir çare bulunacağına eminim..,, e Bir Okuyucumuza Cevap Okuyucularımızdan ve eski öğret. menlerden B. Uçışık'a: “— Hakkmızdaki Şürayı Devlet kararı sarihtir. Kararda da yazıldığı gibi, Maarif Vekâleti, isterse sizi mes leğe alır.,, — Bay bimbaşı, siz Sultanselim !,_