a m ma Kö Smm A. fi? ŞE a TAN - MOSKOVA - TAHRAN ovyet Rusyad Davacı, Suçlu H kim Smi aka gecesi Boyun ya, ga Seyahat Notları: 73 EA V evlerinde tenyi Sktıktarı & bir de misafirleri Ra, arkadaşı. i D o ç var. Genç bir de Tikanlı, Alleni: Sim ; Yazan: Suat İÜerviş Va; da leri hakinn. | Sofrada oturuyor- fikir Ürer TE lar ve kadının ko- && di, ç İSİN, eğer memleketinizde mümkünse bir leme keme salonlarına gitmek ve davaları Arka, terim dedim. tey ay yg mai İF Sulh mahkemesini © si Evet, evet, dedi, Böyledir. Mülkiyeti gahsiyı tibia beri hukuk davaları hemen, hemen İma, # Ceza işlerinin de günden çüne azaldı- Yok ir B Kapı açtık... Küçleük bir salon. Tam R Kürsünün arkasında Mikiş 7k iki küçük iskemle. Ortada bir kadın bi yor. Bir tarafında bir kadm, diğer ta- P erkek âza, Temyiz mahkemesi burasi, Yorma, , Silis Kukuk davatarr bürada dinlenir Orag iz dirleyicilerin sırasında oturduk... LN biz yy Kürşuda bir kürsü, Yatı Tetayiz mübaşir filân kimseyi Yor. yp öfüm. Hâkim ayağa kalkı- Yar, in en üstteki dosyayı alr- xi Müessese ismi okuyor. Bi- İlan” Vİrİ icadın iki kişi samiin Si aray, 5 Kalkarak ilk sıra ile kür aki ufak bir boşlukta a- Uruyorlar, ale, yin dosyayı okuyor. * Bunlar, Milessesenin mümes- Sİ belegi dan biri Moskova şeh- Ye8İRİ, öteki de elektrik işi a izaayonu temsil e- va belediyesi bu mü- Baş, Bone kirik b yaptır i tediyede bulunmamış. m Parasını istiyor. bu lediyesi bütün müesse- ya , <Vİ tesisatı bilâ ücret Mecbur olduklarını söy- ti bunun evvelden P Siparişin ona göre 0 iddiasmda. o Muhake- ” dakika sürdü ve bir ve. silgi İçin başka bir gine Zil #7 # # de Fri Min, I ie Vaka yine onun eşi iki tay, , <€se arasında, Bir io- ta Ye ft Sebze Mücssesesi, sipariş Lokanta aradan az sebze vermiş. > Devteşi, ©8 devletin, sebzecilik ed, bir Müeâsesesi ötekisi iy da yiyor. Mahkeme bunun , pim kontrolinli is- Mek iç, © Sahe bir dava gör. kat hay, sok beklemek lâzım. Pa- Bu iş,» ite falihimiz varmış, bir mesele... Davacı f Orta, © Bahsi 2 arda ğa dava edilen meydan- Yâmya p, akim evrakı okudu. i Ya b ” vi Odalı yi, can birkaç sene evvel ul V vermişler, Yin kei Eli kaydede- HE man, SKovanM yegine sekm- ŞU mliyoy Buhranıdır... Bir bun e hi 2 kâfi gelen bu ge- hüry,, YORU tecavüz etmiş 0- Bi 4 “ simdi bi, etismiyor, Moskova» e İL İht, Sok inşaat yapılmakta Maktagı, yer karşılamakla uğraşıl F akat saz bir ço, Yörduy a 2 Belelim. Ne di- <ok sen, vacıya bundan ha” O ken Vİ İki oda vermiş- ey DİİNİ ga, “teğiYle bu iki oda- arm Aaa, kazma ve ço Tetmis. Oda bulmak en, $ım büyük bir memnuniyetle: » hay dedi. Hemen dinliyelim.. Burast iş- e mahkemelerinin merkezidir. Asıl Ad- Yap, “si En kalabalık mahkemeler burada ima bakımdım. Çünkü binanm koridorla- nde; M Istanbulumuzun herhangi bir sem- dolduran insanlar İhsan yoktu. Arkadaşım çok zeki Dir ka İd, Sölerimden kalabalığı kâfi bulmadığımı an m 2 Rusyada bir kadın j mahkemesi. li Aİ çok müşkül olduğu için diğerini dı şarıdan gelip Moskoyaya yerleş- mek isteyen bir erkek akrabasına terketmiş... Şimdi bunun üstüne seneler geç miş, çocukları büyümüş, davacının şimdi çocukları için de bir odaya ihtiyacı var... Bunu kiracısına söy lemiş... ÜŞ Senedir bu arzusunu izhar ettiği halde kiracı odayı ter- ketmemekte.. Ve biçarenin başına belâ kesilmektedir. Üstelik son se- nelerde ahlâkı çok değişmiş olan bu adam çalışmak istemiyor, İçi- yor ev sahibinin eşyalarını filân galıyormuş. İlk davada davacı kay- betmiş, temyiz etmiş. Bu ikincide hâkimler meselenin “daha etraflı tetkiki İçin şahitler celbini istedi- ler. Dp ördüneü dava başladı. Yine iki mücascsç arasında bir dava... Bir mllessese diğerine ima- lâtı için lâzmgelen bir madde 14- marlamış. Diğer mücssese bunu vaktinde vermemiş ve davacı mü- essesenin İŞİNİN gecikmesine sebep olmuğ.- Arkadaşıma : .— Bu davanm #onunu beklemi. yelim, diyorum, ceza mahkemesi ne gidelim. eza mahkemesinin salonu C bu salonun tam altında, Yalnız bunda müddöiumumi ve g- vukat için kürsü ile samiin sırala ri arasında VE samlinle hâkim kür süsüne yan çevrilmiş biri bir tara- fında, diğeri öbür duvarda ili raa- sa var. Burada birinci dava bir cürüm i bir kadın sarhoşlukla va gözünü çıkarmış, Muhakeme başlıyor. Hâkimler, âzalar v6 miiddelümumi, erkek, kadın ortaya çikiyor vw anlatıyor. On beş, an altı senedir bir işçiyle evlidir. Bir de on iki yaşında çö- cukları Var. daima çok içiyor. Tetiği zaman kerilisini bilmiyor. Çok küfür ediyor ve kav- ga çıkarıyor. cası bir milddet içtikten sonra mu tat üzere kadına küfürler ediyor ve kadm işittiği acı sözlere taham- mül edemiyerek elinde çatal yerin- den fırlıyor. Misafir delikanlı bir dövüşe mâni olmak için kadının iki elinden tutuyor. Bu suretle eli yır kariya doğru kalkmış olan kadr om gayri ihtiyari bir hareketiyle çatal da delilkanlınm gözüntün çık- masma ve bütln hayat için kör kalmasına sebep oluyor. İlk davada kadın iki seneye mab küm olmuş ve temyiz etmiş, fakat müddelumumi - eski kararda ısrar etmek lâzımgeldiğini söylüyor. Avukat uzun müddet müddelumu minin iddiasmı çürütmek için ko- nuşuyor, nihayet kadına birşey ve edip etmiyeceği soruluyor. K8- dın ağlıyarak: : — Kocam daima sarhoştur, di- yor, om iki yaşındaki çocuğum ba- kımsız alacak. Beraetime hükmet mezseniz hiç olmazsa müddeti eX siltiniz, Sizden bunu rica ederim.” Mahkeme, müzakereden sonra eski hükümde karar kıldı. 18 AY HAPİS Ni v7 Mahküm Hacı Ahmet Sıvas, (TAN) — Uvey kardeşi Vey | 86l mahpuzken Karısı Şerifeyi seven| rum. Ceyhandan o kadar fazla köy ve Veyselin hapisaneden çıkması Üze- rine çiftlik sahibi Sıdıkayı öldüren) çüneli mevkie yerleştirmenin imkâ Kilhidik köyünde 60 yaşında Hacı) nmı bulamadılar, Birçok köylü, Ahmedin muhakemesi bitmiştir. Ah-| torbalarile, heybelerile üçüncünün Biel 18 yıl ağır hapse mahküm ol) kompartıman önündeki yolu üze- muştur, ADANADAN AYRILIŞ ADANADAN: p stasyondan beni şehre gö- türecek olan arabaya yerleş tikten sonra, yürümeye başladık. Ve arabacı anlatıyor “un Şu asfaltı görüyor musu- nuz bay. Her sene yapılır, yapıldık ça bozulur, Tekrar yaparlar, tek- rar bozulur. Yol o kadar harap ol- muş ki, bunun bu sene tamir edil. diğine pek inanamazsmız. Arabacı, meraklı meraklı sordu- Zum sumllere cevap vermekte de- vam ediyor: “Siz Istanbul- tular, diyor, Sey- han taşmış der, geçersiniz. Bakın, Seyhanm taşma- sı ne demektir?,, Eliyle koca bir ev gösteriyor. 3- 4 katlı binanm ikinci katına ka- dar suyun yüksel diğini anlatan bir renk farkı var. O zaman, taşmasmın fecaatini o görebili anlıyorsunuz. arşıdan geçiyoruz. Geniş şehrin bu uzun yolunda iki taraflı modern dükkânlar, cidden güzel... Sıcak, tabii şehirde kendi- ni daha fazla hissettirmektedir. Öy le ki, esnaf âdeta derin bir uyku hâlinde..“Herkesin gözleri sicak- tan hafif hafif kapanıp açılıyor, Şöyle öğiz tadiyle yemek yeme- nin ancak Seyhan kenarmdaki lo- kantada mümkün olacağını haber verdiler. Türksözü gazetesini gez- dikten sonra Adananm barile kom gu olan lokantasma gittim. Güneş, Adanayı o kadar yakıyor ki, sokak larda tek tük bazı iş sahibinin do- Jaştığı görülüyor. Bu yüzden ba- yat, yahut bozulmak tehlikesinden zorla kurtarılmış yemek yiyorsu- nuz. Meselâ, hiyar salatası, vitrin- de güneş altında iki gün bekletil- miş gibi ölü... Ceyhan oteline gidi- niz,*orada duş almanız mümkün. dür, dediler, Katil Abdullahla Tev fiğin yakayı ele verdikleri bu tari bi otelin kapısından içeri girerken birçok kadın sesleri, işittim. Bir pencereden uzanan güzel bir Rum kadını, karşısındaki arkadaşıma ba gırıyor : “.- Ben yıkandım. Senin su gel medi mi?” Nihayet iş anlaşıldı. Adana ba- « pında çalışanlar, buraya yerleştiril miş, burada oturuyorlarmış... Retik renk kombinezonlarla ge- niş avluda dolaşıyorlar, Bir ode- dan çıkıp ötekine giriyorlar. Elin- deki sabunla musluk başına Koşan, yemek ısmarlıyan, gazete istiyen, tuvalet yapan 20 - 25 kadın... Pat ronları bunları her ay değiştirir. miş. Otelin içinde sıkı bir inzibat var. Yüksek konuşâna dik dik ba- kıyorlar. Bundan başka çıplaklık, soğuk su dökünme de oteldeki mo- dalardan olacak. Otelin çırağı ko- va kova soğuk su taşıyor. İhtiyaç, o kadar fazla ki, bir kova ile içeri giren iki kova su daha getirtiyor. dunadan uzaklaşıyorum. Kompartımanları geziyo- lü bindi ki, memurlar bunları ü- rinde oturdular. Bir kısmı da ikinci Fadime ile kocası Hasan Doğu Yollarında Fadime İle Hasan Neler Anlattı? YAZAN Lâtif Erenel N M Adanın Millet Bahçesinde Palmiyeler nin sahanlık tarafma yerleşti. Yor gunluk, güneşin kavurduğu yüzle. rinde çizgiler yapmıştı. Çoğu, &a - rarmış, hasta idi bunların... Hele içlerinde bir karı koca vardı ki, çalışmak için gidip te kazanama- dıktan başka hasta olarak dönen- lerin acısmı taşıyorlardı: Fadime ile Hasan... Yanyana oturmuşlar. Hasan, Fadimeye soruyor: “ — Nöbetin geçti mi? Su Içme bari, Kadm, kocasına daha düşkün... O da ocasınm vaziyetini anlamak istiyor. Bir parça çökerekle (bir nevi peynir) kuru çavdar ekmeğini yi- yen Fadime ile arkadaş olmak is- tedim. Zavallı, sağlam gibi görü- nüyor, Fakat sıtma, belli ki, beli- ni bükmüş... Zoraki gülüyor. Güç- lükle konuşuyor. Çökereği ekme- ğe bastırın parmakları titriyor. Arada sirada içini çekiyor. Bir ko casına, bir de bana bakiyor. Pa- muk tarlasındaki işçilik, birşey ka zandırmamış bu çiftçiliğe.. Hasta ol muşlar, sıcağın da kavuran yaktci- lığına dayanamamışlar. Kazanmak kaygusiyle sağlam gidip birşey ala madan hasta dönmek ne mü ne acı şey değil mi? > adm anlatıyor: “— Ne bileyim Efendi; parasız kaldık. Çalışmak istedik, Karı koca pamuk tarislarma gel. dik. Bir ay, iki ay, çapa yapabildik, Sonra., Sıtmalandık. Dönüyoruz.,, K “— Çok mu hastasm kadm?,, “.— Hayır böyle ufak tefek mö- betlere aldırma. Amma kör olası sıtma, tam tar- lada çalışırken ge Uyor.,, “— Kaç kuruş- tan yevmiye veri yorlardı sana 7” “.— 30 kuruş...” Kuduran güneşte sanki sönen gözlerini tekrar eşine çevirdi, Sor- dum : “— Yetiyor muydu bu para sa '— Ne diyorsun Efendi, 30 ku- ruş o kadar yetiyordu ki, arttirr yorduk bile.,, ocuğu olup olmadığını 80- runca; yarasına dokunmür şum gibi dudaklarını gere gera 3 “— Onu sorma, dedi. Yine böy- le bir yaz günü Malatyadan Ada» naya çalışmaya geldik. Çocuğumuz Ahmet te tabil yanımızda idi. Za vallı yavrucak dayanamadı bu Sr cağa... Öldü. Biz de onu Adanada gömdük. Döndük memleketimize...” Fevzipaşaya © yaklaşıyorduk. Gündüz sıtma nöbetlerile harap o- lan biçerelerin gece istiralatleri- ne imkân vermek lâzımdı. Bu fe- rTagatkâr Türk köylülerini yalnız başlarına bıraktım, Fadime, çöke- rek dolu menditini toplayıp heybe- sine koyarken: “— Yine buyur Efendi, diyordu, yine konuşalım emi Bulgaristanda Çeteler Çoğaldı Sofya, 12 (TAN) — Bulgaristan. da haydut çeteleri çoğalmıştır. Tu « tulan bir hesaba göre, yalnız mayıs aymda, memlekette 12 haydut çetesi 8 defa tecavüzde bulunmuştur. Böy- lelikle 19,400 levalık zarar, ziyan yapmışlardır. Zabıta, çetelerden yak nız dördünü yakalıyabilmiştir. Haye dut çeteleri, Türk halka da tecaviz lerde bulunmuşlardır, SULTANI ÜZÜMLERİ izmirin beyaz çekirdeksiz sultani üzümü evvelki gün meyve haline ge tirilmiştir. Mevsimin en makbul bir nev'i olan bu üzümler toptan 22— 24 kuruşa verilmiştir. Perakende © tuz kuruştur, — ÇEK REJİSİ BİZDEN TÜTÜN ALIYOR Türk tütünlerinin daimi müşterile- Tinden bulunan Çekoslovakya Reji İ- daresinden şehrimize gelen bir mü- messili Türk tütünlerinden 1.250.000 kilo Satm almak için temaslar başla maştır, Haber verildiğine göre bu sa iŞ için bir mfnakasa açılacaktır. Mü makasa şartları Ticaret Odasma bil dirilmiştir.