İm peh" sanın al 'ığı Amerikalının taşlı kemeri Doğanın keme... Mese'e Oldu Evvelki hafta Taksimde yapılan gü) Teste Mülâyim pehlivan o Amerikalı pehlivanın kemerini almıştı. Ameri- kalınım kemeri geri almak üzere yap- tığı teşebbüzlerden, hattâ kendi kon- sölösnnesine müracaat ettiğinden bah setmiştik. Kemer meselesi hakemlerden mü- rekkep bir heyetin toplanmasına ve Amerikalı tarafmdan da Amerikan konsolosunun bulunmasına karar ve- rildiğini mevsuken haber aldık. Bugün toplanacak olan bu heyet, kati bir karar verecektir. Yine mev- Suk aldığımız habere göre, Mülâyim bugün toplanrcak heyete, kemeri son defa olarak ortaya koyacağını, fakat | yenişineiye kadar müsabakanm de- vam etmesi şartını ileri sürecektir. 'TAN — Tahminimize göre, topla | nıcak heyet kemerin ortaya konna- 8ını ve bir kere daha güreş yapılma» gını muvafık görecektir. Yalnız Mü. Miyim bu güreşin yenişinciye kadar devâm etmesini istiyeceğinden, güre- gin gündüzden başlamasını, bu #u - rotle gece yarısına kadar vakit kal- masını da teklif edecekmiş. Mülâyimden Gümrük İstenecek Diğer taraftan verilen malümata si gümrük idaresi bu kemeri ka- bulü muvakkat usulü İle ve Ameri- asının zati eşyası arasında içeriye girmesine müsa- ade etmistir. Halbuki Türkiyede kal dığı takdirde evvelâ getirilen mem- leketin kontenjan vaziyeti tetkik e- dilecek, sonra da gümrük resmi alı-| nacaktır, Alâkadar müessesenin yap- tığı hesaba göre, gümrük resmi 760 lira tutmaktadır. Her Zaman Görülmiyen Nakavflar Herkes bilir ki, ringe çıkan İki boksörden biri, diğerine adamakıllı bir yumruk ekince öteki nakavt olur. Fakat, bu, her zaman böyle değil- | âir. Bundan İki sene önce, Garbi Al- manyada yapılan bir maçta, tesadü- fen yumruğu yiyen değil, atanı na- kavt olmuştu. Bu da şöyle olmuştu. Boksörler- den birisi bir yumruk savurmuş, fa- kat pire kadar çevik olan rakibi eği- ince bu müthiş yumruk boşa gitmiş- ti Lâkin boksör, yumruğunun hızıy- Ja ileriye doğru sürüklenmiş, yere düşmüş ve kafası ringin tahtalarına çarpınca baygın serilip kalmıştı. Vine böyle acsyip bir nakavt hâ- disesi de 1990 yılmda Vaşingtonda cereyan etmişti, Boksörlerden bir tanesi bütün hi- zıyla savurduğu bir yumruğu kaçı" nan rakibine değil de kaza ile, hake- min yüzüne indirmişti. Aksilik bu- ya, hakem de'müthiş boksörlerden biriymiş. O da kendi gücüyle müte- nasip bir cevap verince, zavallı bok- sör tahtalara serilmiş ve bir daha yerinden kalkamamıştı. Aradan biraz £örip te adamcağız ayılınca, maç ye- niden baslamıs, fakat zavallmın ser- semliği hâlâ geçmediği için, bu sefer rakibi tarafından adamakıllı bir ısla- ALLO! Milli Takım Kampına Çağrılan Oyuncular K. 8. 7. İstanbul Futbol Ajanlığından: Belgratta Yugoslavya takımı İle !Ptemsili maçlar için milli takım kadrosuna seçilen oyun- uları hazırlamak üzere Futbol Fede: amp açmıştır. İsimleri aşağıda yazılı oyuncularm 14, 7, 987 aksa. undan itibaren bu kampta bulunabilmek için Ajanlı- mıza müracaatleri rica olunur: Cihat, Hüsamettin, Yaşar, Faruk, Fikret, Esat, M. teşat, Rıza, Eşfak, Salim, Niyazi, tebii, Müsaü, Hakkı, Sofyada yakında Belgratta Yugoslav Mi yorum, Evelâ, Sofyada Bulgar milli takt- mına 4—0 gibi mühim bir farkla mağ Tüp olan Yugoslav milli takımının son mevsim içinde yaptığı beynelmilel te- masların neticelerini bildireyim: Yugoslavlar bu mevsimde dört mü him karşılaşma yapmışlardı. Bu te- masların hepsi rakip sahada olduğu halde iyi neticeler aldılar. Lehistan milli takımmı 9--3 mağ- Jüp ettiler. Macar milli takımını pestede 1—1 berabere kalmıya muvaffak oldular ki, bu maçın beynelmilel futbol âle- minde uyandırdığı takdir mühimdi Belçika takımile yaptıkları maçı da 1—i beraberlikle bitirmiştiler. Pa- riste Fransiz milli takımını karşı yaptıkları maçı, uzun şimendifer se yahatine ve takım oy »cularından bir ikisinin fena vaxiyetine rağmen ancak 1—0 kaybetmiştiler, Bu gibi neticeleri almış bulunan takıma karşt epey zamandır fasliye- ti işitilen Bulgar milli tekımmm gâ- libiyeti pek beklenmiyordu. Fakat İ şunu da peşinen söyliyeyim ki, Bul- gar mili takımının bu gok kıymetli dilmiştir. Iki taraf takımları sahaya çıktık- ları vakit aşağıdaki şekillerde tanzim edilmişlerdi: Yugoslavya: Glozer — Matoşiç, Beloşeviç — Yazbinşek, Yazbetz, Ko- kotovie — Plent, Perliç, Moryonovig, Vuyadinoviç, Zeçeviç. Şu oyuncularm yedisi Zegrepten, dördü de Belgrattandırlar. Bunlara karşı çıkan Bulgar vailli takımı kadrosu: Bulgaristan: Mazmikof, Niko'of, Balıkeiyet, C t, Bavkuşef, Gab- rovski, Augelof, Paçaciyef, Rafayi- 1of, Komicuski, Yordanof. Bu maçı 30 binden fazla seyirci sey retmiştir. ” Mügahakayı Macar federasyonun- ârn Budapeşteli hakem Gerön idare etti. Yan hakemler Bulgar federasyo- mundan Istanbulun pek İyi tanıdığı Kaçef ve Yugoslavya hakemlerinden İvanoviç idi. Oyun başlar başlamaz. Bulgarlar seri hücumlara geçerek Yugoslav ni- sıf sahasma giriyorlar. Yugoslavlar, Bulgarlara nazaran daha ağır, fakat hesaplı ve isabetli mukabeleler yapıyorlar. Bulgar fut- bolcülerinin büyük gayretleri hiç gev gemeden mütemadi artıyor. Süratle- rile Yugoslav takımma tehlike geçir- tiyorlar. Birinci devrenin ortalarma doğru Bülgar futbolcüleri gayretlerinin s8 meresini iki gol çıkararak idrak edi- yorlar. Yugoslavlar en müessir ve kor- kunç akımlarını Maryanoviç, Zeçeviç, Pleşe müsellesi ile yapıyorlar. Fakat bunlara karşı Bulgar kalecisi Mazni- kof va müdafilerden Kovnçef ve Ni- Selmintr kolof' iyi dayanarak gol yemiyo: Milli Maçta Bulgar Takımı 4 - Sofya (Spor Muhabirimiz Bildiriyor) — Türk Milli Takımının ğimden Pazartesi günü Sofyada yapılan Bulgar — Yugoslav mü- sabakasımı tafsilâtiyle vereceğim. Bildirdiğim tafsilât arasında, müstakbel rakiplerinize dair faydalı malümat bulacağınızı umu- galibiyeti, futboleülerin büyük bir) İenerii ve süratle oynamalarile elde €- ALLO1— yapılacak milli ve rTasvonu Modada bir Rasih, Sulâhaddin, İ Rıza (Güne) Yapılan. ” 0 Kazandı ili Takımıyla çarpışacağımı bildi. Davis Kupası Seçmeleri Berlin, 12 (A.A) — Almanya Çe- koslovakya Davis kupası karşılaşma. ları Almanyanın bire karşı dört pu- van almasile ve Almanlarm galibiye- tile bitmiştir. Alman şampiyonu Fon Gramm Çekoslovak Menzeli çok güç- lükle mağlüp edebilmiş, ilk seti 24 dakikada Menzel 3/6 kazanmış ve a- sabilenon Almamım kardı, ilimei seti de kolaylıkla almıştır. iman şampiyonu vaziyetin tehli- keye girdiğini hissedince bütün kud- retni sarfederek oynamıya başlamış ve üçüncü seti 6/4 olarak 15 daki- kada, dördüncü seti 3/8 olarak 17 dakikada kazanmış ve beşinci seti de | 14 dakika alarak Menzeli tasfiyeye İ uğratmıştır. Alman teniscileri hafta sonunda Amerialilai"e karşılaşmak üzere cu“ martesi akşamı Vimbledona hareket İ etmişlerdir. Merkezi Avrupa Kupası Maçları Merkezi Avrupa kupası kinci tu: rundi Viyana — Frenevaruş ts p lari Viyanada on iki bin kişi önünde karşılaşmışlar ve Viyana takımı #-| İ #era karşı bir sayı ile galip gelmistir. | İ Bu iki takım yaptıkları iki maçta £ kişer gol yapmış oldularindan bu baf İta üçüncü defa olmak üzere bitarsf saha olan Pragda karşılaşacaklardır. Yugoslavların ortadan hücumlârr İ na karşı Bulgar milli takımı süratini iyi kullanabilmek üzere açıklarda OY- nıyan Yordanol ve Angelof vasıtasi» le Yugoslav takımını tazyik ediyor- İ lar. Bulgar milli takımı açıklarile bü- cumlar yaptığı sıralarda Yugoslav | kalecisi ile müdafileri alkışlanacak İ kurtarışlar yapıyorlar. Yugoslavlar bütün gayretlerine rağmen devre or- talarında yedikleri iki gölü çıkara” | madan birinci partinin nihayeti Bul- İ gar takımının 2—0 galebesile geliyor. Ikinci devrenin başlarında Yugos- lavların mağlübiyetten kurtulmak ü zere sarfettikleri büyük gayret gö ge çarpıyor. Lâkin Bulgar muavin ve üüdafaa hatlarının canlı ve seri mü- dahalelerile Yugoslav hücumlarınız kesildiği görülüyor. Bulgar mukabil akınları yine açık- lardan inkişaf ediyor. Kale önünde asabiyetten ve telâştan epey goller İ kaçırıyorlar, fakat ili fırsatı daha ne j ticelendirip gol adedini dörde çıka- rıyorlar. İ Maçm son düdüğü çalmdığı vakit | Bulgar ralli takımı Macarların dahi yapamadıkları büyük bir galibiyet temin etmiş ve sıfıra karşı dört gok rakiplerini yenmiş bulunuyordu. Jori Antonoff Karacof b ÂLİM K apıcı Filip, mutfağın orta- sında durarak âlimane bir jeet aldı. Hizmetçiler, arabacı, ah- şı kadın ve iki yamağı, kapıcınm oğlu, onu dinlemeye hazırlandılar. Filip, böyle, her sabah bir geyler yumurtlar Ve arkadaşlarma vaiz verirdi. Bu sabah mevzu olarak ta lim ve terbiye bahsini aldı. — 8iz hayetm gayesini bilmi- yen domuz sürüleri gibi yaşıyorsü- nüz, Bu cümleyi göyledikten sonra kasketini çıkarıp salladı, ve sözü- ne devam etti; — Ahmak ahmak oturuyor ve cehaletin içinde yüzerek medeniye tin yeniliklerinden, ilerilemelerin- den bihaber kalıyorsunuz. Mişka iskambil oynar! Matriana ceviz ki- rar, Nikifor dişlerini göstererek boyuna gevezelenir, bu hareketle- rinizde zekâdan eser var mı? Ne münasebet! Bu yaptıklarınız sırf ayvanın BE ülryey deği Sizd hiç ihâla ve tefekkür yok. Buna sebep ne? A hçı çel a Filip Nikondriç... Amma ne yapar- sm, biz köj ; edtlrmız böyle yüksek şeyleri alır mı hiç? — Niçin? diye kapıcı onun 8ö- zZünü kesti, Sizde ihatalı bir kafa mevcut değil mi? Mevcut. Fakat böyle mankafa kalmanıza sebep okumayışımızdır. Ne kitap, ne ga- zete ve ne de bir satır yazı oku” müyorsunuz... Bir kitap alıp oku- Yaalışmız. Pekâlâ okumak biliyorsu nüz! Matbu yazıları da söküyorsu- nuz. Sen Mişka bir kitap alıp ar- Kadeşlarına okuyabilirsin; bu hem LTİ LİE İİ "Anton Çekof,, tan: Çeviren: Faik BERCMEN DIŞ Şİ — “Bunlarm domuzdan farkı yok.” Sonra cebinden küçük kitabmı çı karıp mütaleaya başladı. — Bu kitap beni sarmadı. diyerek birinci sayfayı çevirdi. Küçük kitap, Morkovada basıl- mış temiz bir ciltti, Adı: (Hayvan- lara yedirilecek otlar hakkında..) — Kapıcı kitabım başından bir Iki sayfa daha okudu ve başını sal yarak öksürdü : — Burası fens değil diye mırıl- dandı, Üçüncü sayfayı okuyunca düşün maus, hasiadı... Talim ova terbiye hakkmda düşüncelere dalmak"isti- “ordu. öylece başı göğsüne ve kol- ları dizlerine doğru düştü. Gözleri kapandı. Ve Filip biraz son ra kendinden geçiverdi. Rüyasında herşeyi değişmiş gördü. Dünya yi- ne âyni dünya, evler yine eski ev- ler, ciimle kapısı yine öyleydi. Fa- kat insanlar değişmişti; herkes al- lâme kesilmişti, Yollarda artık es- ki budalalara rastlanmıyordü. Bah çivanın bile elinde kocaman bir cilt faydalı, ve hem de eğlenceli olur. Orada, yani kitaplarda, tabiatin ; bütün sırlarmı, başka memleket> | lerin ahvalini, başka milletlerin neler yaptıklarını öğrenebilirsiniz. Insan, arzu ederse kitaplarım İçin- de herşeyi bulabilir, Fakat böyle ! sırf yiyip içmekle ömür geçirirsek ahırdakilerden ne farkımız kalır? K apıcmn sözü buraya gelin ce ahçı atıldı; — Kapıya gitmek zamanın gel- di Nikondri — Biliyorum, Bu sana ait de gil, Sen üzerine düşen işi yap! Kaç yıldır yaptığım vazifeyi bana mı öğreteceksin? İşte, arkadaşlar, bir kitep veya bir gazeteden daha faydalı birşey olamaz. Kapıda nö- bet beklerken beni uyukluyor Ve- yahut gevezelik yapıyor mu Zen- nediyorsumuz? Hayır. Hayır ne münasebet!, Yanıma küçlük bir Ki- tap alır, oturur ve kemali memnu- niyetle okumaya koyulurum. Kapıcı, böyle söyliyerek dolap- tan küçük, elitli bir kitap çıkardı. — İşte benim meşgalem.. Çocuk- luğumdanberi bunu itiyat edinmi- şimdir. “Bilgi ışıktır; cehalet zulmettir., bu sözü iyice kulağınıza sokun!. (ip, elindeki kasketini sallı- yarak ve homurdanarak mutfaktan çıktı. Cümle kapısna yollanarak bir sıranın üstüne otur du, Ve düşünceli bir tavır fakma- rak mutfak halkı hakkında kendi kendine şu mitaleayı serdetti: Dünyanın | Bu muazzam su yolunun inşası 1939 senesinde bitecektir. Fakat in- şantın Üçte ikisi şimdiden tamam- lanmış bulunuyor. Lâzım olan suyu da Colorado nehri temin edecektir. Nehrin Üzerinde yapılan su mahzeni | 234 milyon galon ihtiyat su ile dolu bulunacaktır. Bu su yolunu yapmak için 92 mil uzunluğunda, 16 kadem kutrunda 29 tünel kazılmış, ayni kuturda 55 mil uzunluğunda betondan kapalı yollar yapılmış, bundan başka 63 mil u- zunluğunda kanallar vücude getiril mistir, Bütün su volu 247 mil uzun- APICI! vardı. Biraz ahmakça olan a dın bile şimdi, imi mün ra karışıyor ve mütaleali ediyordu... Filip mahallede dolaşır! retten kendini alamıyordu. de ilmi mübahaseler yapılı velerde, evlerde yığınla! duruyordu... İşte Mişkaya laşarak... Filip tam bu sırada uş rasmda sert bir ses duy — Uyüyor musun ? Hey, ruyorum uyuyor musun? nöbet zamanda uyuy Sersem herif, hayvan.. ilip silkindi ve eller lerini uğuşturdu. İ muavini karşısında duruy — Uyuyorsun ha!, Vazi sında uyumayı ben sana rim. Bir haftelığını keseyi sini Jen nden ESKİ upucıya likten çağırdılar” Filip oradan dönünce do| fağa girdi. Deminki sözle arkadaşlarına dokunmuşt masanın etrafında oturm sek sesle kitap okuyan dinliyordular.. Kapıcı, yüzü buruşmuş detten morarmış olduğu kaya yaklaşıp önündeki ki Ja vurdu ve : — Kana şunu! diye ho En Büyü Su Yolu Amerikad Dünyanın en büyük mimarlık eserlerinden biri Ameriki liforniya ülkesinde vücude getirilmektedir. Bu eser, on üj İ su ihtiyacını temin edecek bir su yoludur. Yol 60 milyon |! rasma mal olacak ve her gün 1,000,000,000 galon suyu 2“ mesafeye taşıyarak on üç şehrin suyunu verecektir. tuğundağdır. Suları ber t için tesisat yapılmıştır. fazla amele mütşmadiyen idi. Fakat çalışma saf kısmı son derece (tekli için simdiye kadar 55 ” uğrıyarak ölmüş, , ve İ” yolları arasmda türlü *Ü lerden hayatlarını kayb© Su yolunun inşaatı bi ra, Kaliforniyanm bütü? si susuzluktan o kurtula€ nüfusu çoğalacak ve © nişliyerek limonluklar rilecektir, Bilhassa nüf” yon artması beklenmekt$İ