GOCUĞUNU Mahkemelerde PARA İLE SATAN ANA Satın Alan Kadın İ İşkence Suçu İle Adliyeye Verildi Dün müddeiumumilik, anası tarafından para ile satılan ve müş- terisi tarafından işkenceye uğradığı iddia edilen 7 yaşındaki bir zavallı çocuk hakkında tahkikata başlamıştır. İddia şudur: Beyazıtta Bitpazarında koltukçuluk yapan Emine, bir sene ev- vel 6 yaşındaki Nahide adlı bir kızını Beyoğlunda Kilit sokağında 16 numaralı evde oturan Fatmaya satmıştır. EE 1 Adi 300 kişilik Şi Terfi üstesi ç Ankaradan gelen haber- 4 lere göre, Adliye Vekâletin- X de toplanan tefrik komisyo- 9 nu 300 kişilik bir terfi, tayin * 9 venakil listesi hazırlamıştır. * t Bu listede terfü teklif edilen TAN <ub———— «————— ut. wi 1 Gazetemize Ait . Bir Dava Geçenlerde matbaamıza Şamlılar köyünün bir kısım halkı omüracsat etti, O civardaki o Kotronya çiftliği sahibi Bay Osman Fehminin arazile- rine tecavüzde bulunduğunu, bunun üzerine mahkemeden hüküm aldıkla- rını, fakat tecavüzün buna rağmen devam ettiğini anlattılar, Bu sözler- de mahkemeden hüküm almak gibi müsbet bir itham (olduğu İçin bir çiftlik sahibinin köylünün arazisine tecavüz etmesi iddiasmdan teessür duyduk ve bu tesssürü gazetede ifa- de ettik, Bunun Üzerine (merhum Resneli Niyazinin kardeşi olduğunu ve hüvi- yetini sonradan anladığımız Bay Os- man gazetemiz aleyhine dava açtı. Kendisini dinledik ve anladık ki mah- keme kararı bilâkis kendi lehinedir ve tecaviz Bay Osmanm < arasisine vaki olmuştur, Dün asliye üçüncü cezada cereyan eden muhakemede gazetemizin mi- messilleri, davaya sebep olan yazının Dökmeleri Altın Diye Sürerken Polis, dün bir define hikâyesi uy- durarak dolandırıcılığa kalkan bir şebekeyi yakalamıştır. Hâdise şudur: | Rumelikavağında balıkçılık yapan Ali, bir miiddet evvel Kerim isminde birisi ile tanışmıştır. Kerim: “— Veysel isminde tanıdığım bir emele var. Eski bir binada çalışır ken birçok altın külçeleri bulmüz. Bunları satmak istiyor. Paran varsa, fıraatı kaçırma, demiştir, Ali, ertesi gün Veyselle tanışmış, ondan aldığı nümunevi başkalarına göstererek, hakiki altın olduğunu öğ renmiştir. Bunun Üzerine Karaköyde tanıdığı bir şekerciye giderek 570 Li- ra ödünç para bulmuş © ve altınları Veyselden almak üzere dün Yenikö- İ köylünün hakkını korumak gayretile ve hüsnüniyetle yazıldığını, Bay Os- | ) man hakkında hiç bir teçavüz ve hu e —— Fatma, çocuğu son zamanlarda her Bir Para Kaçakçılığı Davası Dün sabah asliye üçlneü ceza mah- &emesinde bir para kaçakçılığı dava- | sma başlandı. Suçlu yerinde şimdi İş. | ten el çektirilen Istanbul Posta baş-| müdür muavini Fevzi ile Galsta pos- tanesi memurlarından Ferdi, Fahri, Niyazi ve Abdullah vardr. Iddiaya gö- Te hâdise şöyle olmuştur: Göçen sene merkez postanesi mü. dürlüğü, Galatadan Filistin» gönde, rilen taahhütlü bir mektubun içinde para olduğundan güphelenmiş O ve mahkemeye müracaat ederek açma Kararı almıştır. Istanbul merkez pos- ta müdürü Bay Ahmedin de razı ol- duğu bir heyet, Müddelumumi Bay Hikmet Onatın odasında zarfı açmış ve içinden tam 100 Ingiliz kâğrt lin. 51 çıkarmış ve suçlu olarak ta Kara. köyde sarraflık yapan Menahim Be- har sorguya çekilmiştir. Işte dün mahkeme, bu kaçakçılık davasına baktı, Asıl parayı gönderen Menahim Behar mahkemeye gelme- mişti. Diğer suçlular, bunun hudut haricine kaçtığını söylüyorlardı, Şim di, muhakeme edilen memurların da 'bu kaçakçılıkla muhtelif şekillerde a- Jâkadar oldukları ileri sürülüyordu. Dün şahit olarak merkez postane. | Bi müdürü Ahmetle 332 numaralı po- Viş Mustafa dirlendiler. Polis Musta- fa dedi ki: p — Ben komiserimle beraber alâr. ğımız emir üzerine tütün satan Me- mahim Beharm dükkânmda ve evin. de araştırma yaptık. Menahim Beha. rm Üzerinde ceket, palto, yelek ve gün dövmiye ve işkence yapmıya baş- lamıştır. Komşular çocuğun feryadın dan bizar oldukları için palise haber | vermişler ve Fatma suçlu olarak müddelumumiliğe verilmiştir. Dün bir muharririmiz satılan Nahide ile görüşmüş ve sormuştur: — Anneni mi istersin, yoksa Fat- meyr mı? Nahide ağlıyarak anlatmıştır” — Hiç annemi istemez. olur mu- yum ? Tabii isterim, Hattâ annem bir gün Fatmaya geldi. Beni istedi. Fa- kat Fatma “Ben o kadar para say- dim, aldım. Şimdiye kadar büyüttüm, bedava kızını geri veremem,, dedi, Müddeiumumilik, Nahidenin mun- yenesine lüzum göstermiş ve Tıbbi. adli müessesesine göndermiştir.Alaca ğı rapora göre tahkikata devam ede- cektir. Bir Değirmeni Kasten Yaktılar Kızılcahamam, (TAN) — Güvem nahiyesine bağlı Eğerlidere köyün - den hatip Mehmedin değirmeni geçen gece yarısi yanıp kül olmuştur, Yapılan tâhkikat, bir kadın mese- lesinden hatip Mehmede muğber olan Sofa oğullarından Abdullah ile Ket- hüda oğullarından Ahmedin değirme- ni intikam almak maksudile âteşle- dikleri anlaşılmış ve ceza hâkimi E- min Büke tarafından haklarında tev- kif kararı verilmiştir. —— ——— — sinde ayrı ayrı ve mühim miktarda Türk parası vardı. Evinde araştırma yaparken yatağının altında yüz lira bulduk. Benim malümatım bundan | ibarettir.,, Diğer şahitler gelmemişlerdi. Mu- hakeme, bu şahitlerin çağırılması İ- 4 hâkimlerin sayısı seksen ka- ğ | sumet duygumuzun bulunmadığını ve 4 dardır. Liste yakında Yük- g | bize yanlış malümat verilmesinden sek Tasdika arzedilecektir. 9 İmer mn Kene, . ji un üzerine Bay Osman yazınm ; erer srmn t6b- Yİ hümmüniyetle yazıldığına şüphesi ol : ği ü i vardır. 4 |madığından davadan feragat ettiğini amaa aa ef | bildirdi. Mahkeme de davanın suku- İ murlart, bunun gizli birtakım işler | peşinde koştuğunu Batan Vepa Davasına Kim Bakacak Dün sabah asliye ikinci ticaret mahkemesinde Çanakkalede batan I- talyan bandıralı Apopini vapurundan doğan muhakemeye devam edildi, I- talyan vapuru acenteliği kazayı ya- pan Ispanyol vapuruna üç ay müd. detle haciz koydurmuştu. Batan vas purda yumurla ve buğdayları bulu- nan İki ticarethane de dün davaya e di erdi, - T Ispanyol vapurunun avukstilko» nulan hacize muhtelif şekillerde iti: raz etti. Itirazları şunlardı: — ispanyol vapuru hükmete ait bir harp sefinesidir. Beynelmilel ka- nunlara göre haczedilemez. Binaen- tuna karar verdi. Ceza Kongresirde Konuşulacak Tezler 25 Ağustosta Pariste toplanacak o- lan dördüncü beynelmilel ceza kon- gresinde Türkiyeyi temsil edecek o- lan heyet, dün Universite hukuk fa- kültesi profesörü Bay Tahirin riya- setinde toplanarak kongreye verile- cek eserleri ve tezleri tetkik etmiştir. Balık Karasularımızda Avlıyanlar Gümrük muhafaza teşkilâtı Akde- Dizde karasularımıza kadar sokula- rak kaçak balık avlıyan beş kişilik bir kafile yakalamıştır. Motörlerinde d€-50 kilodan fazla balık Bülunimuş- bus a! Ev ——— —— —— râyacaklar?,, Itirazcı şirketin avukatı iddialarmı teyit edecek vesikaların tercüme e- dilen suretlerini mahkemeye verece- ğini söylediği için muhakeme başka aleyh bu davaya bakmak ta. mınbke- | bir güne bırakıldı. menin salâhiyeti haricindedir. 2 — Bu gemi girdiği limana ihbar etmek mecburiyetinde de değildir. Batan vapurun avukatları, haczin kanuni olduğunu ileri sürerek itirazı reddettiler, Müdahil sıfatile davaya iştirak eden İki tüccarın avukatı da şunları söyledi: — Konan haciz kanunidir. Batan İ vapurda Türk malları da vardı, şim- di zarar gören Türk tüccarları Ispan. Liman Reisliğinin Raporu Liman reisi Hayrettin, Çanakkale kazost hakkındaki Italyan ve Ispan- yol kaptanlarının raporları ikin: ticaret mahkemesine göndermişti Timan reisliği raporlüru ilâve etti tezkerede her iki kaptanm ifadeleri- ni kâfi görmemektedir. Suçlunun meydana, çıkarılması için muhakkak surette hâdise yerinde bir keşif ya- ye gitmiştir, Birkaç gündehberi Halim isminde bir sabıkalıyı takip eden polis me sezdikleri için dün de Yeniköyde gene arkasını kol- lamışlardır. Halimin birkaç kişi ile buluştuğunu ve Para sayıştıklarını gören memurlar, derhal ortaya çık- mışlar ve Halimi Yapılan tahkikat, define hikâyesinin Halim tarafından uydurulduğunu ve Kerimle Veyselin onun yanında ça- lıştıklarını göstermiştir. Ali, paralar elinden çıkmadan işin meydana çık- masına çok Sevinmiştir. Altın diye sürdükleri parçalarm adi pirinç dök- meler olduğu anlaşılmıştır. Bu dök- me parçalarının, Galatadn Soksos is- minde birisi tarafından hazırlandığı anlaşılmış, O da yakalanmıştır. Bu- gün hepsi adliyeye verileceklerdir» yakalamışlardır. TEMİZLİK AMELESİ Temizlik işlerinde çalışan ve şim- diye kadar 15 lira alan süpürgeciler- le 17 lira alan arabacılar Temmuz- dan itibaren 20 şer lira üzerinden ma aş alacaklardır. emellerini kal T Askerli İni 937 Yılı Tütün İkramiyeleri Veriliyor * Eminönü Askerlik şubesi başkan- lığından: Eminönü askerlik şubesine kayitli malül subay ve efradın ve şehit yetim lerinin 987 yılı tütün ikramiyeleri 14 temmuz 987 gününden itiburen haf- tanm Pazartesi ve çarşamba günleri Eminönü kazası malmüdürlüğünde verileceğinden malüllerle şehit yetim- lerinin resmi senet, malüliyet rapo- ru Ve Mâaş ve nüfus cüzdanları ve ikişer adet kopyasız resimle yukarda yazlı günlerde müracaat etmeleri. işleri İ Radyol Bugünkü Program İ 12,90 Plâkla Türk musikisi IZöÜ) Havadis 13,05 Muhtelif plâk neşr” İt114 Son, 18,30 Plökla dans musikisi Konf: Beyoğlu Halkevi nam 20 Nezihe ve ar&adaşları tarafınö Türk musikisi ve halk şarkıları 2059 Ömer Rıza tarafından arapça söyisÜğ 20,45 Bimen Şen ve arkadaşları fından Türk musikisi ve halk ş8i rı (Sant ayarı) 21,15 Orkestra 27 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi Sü nün proğramı 22.30 Plâkia sololsf opera ve operet parçaları 23 Son. © o ğ Günün Program Özü RESITALLER 16.10: Roma kısa dalgası: Or$ konseri (Vittadini, Respigh vk 18 Varşova: Piyano resitali, 18 Bükreş: Viyola Çaykovski, Tertis). 2050: Macar halk şarkılar. ai Chopin'in eserlerinden piyano sitali. 22.06: Prag kısa dalgasi 19,30 Roma kısa dalgası: ça, rumca, musikili neşriyat. Karasineklerle Sıkı Mücadeleye Giri Belediyece bir numaralı halk Ö manı sayilan karasineklerle mücâğ” &ş leye başlanmıştır. Sıhhat müdürlüğü memurlarile temizlik işleri memurfi£ 5 rı mücadelede beraber çalışm a lar, Bütün gıda maddeleri satan dö X. kânlarla lâğım ağizları, mezb — yerler dezenfekte edilmekte, bu # retle karasinek sürfelerinin imi ha çalışılmaktadır . , Model Tayyarecilik & Kurumunun Çalışmalar! Türk Hava Kurumu Başkanı Bulca dün şehrimize gelmiş ve ti ret mektebinde açılan tayyare delcilik kurumuna, giderek çalış! da Gelki Türleri gün Taksim stadyomunda uçuş İf, rübeleri yapılacaktır. Bu tecrübe de Fuat Bulca da bulunacaktır. Belçikalı Gazeteci Memleketine Döndü Bundan bir müddet evvel men timize gelerek tetkiklerde bulü Belçikalı gazeteci ve edip B. Liebrech dün akşamki ekspfi memleketine gitmek Üzere dan ayrılmıştır. B. Alber Liebrech buradaki te lerini makale halinde neşri Türkiye hakkında bir de kitap caktır. pantalonunda nekadar cep varsa hep| çin talik edildi. Ikisi yavaşça yukarıya çıktılar, Genç kız sola s4- parak bir açık Xapıdan darabeye, Güzel de dayısmın Odasına girdi. Darabenin önü açıktı. Ortalık yekpare bir karanlık içinde idi. Top kestanelikle salhane çi- hârları daha koyu birer hayalet gibi seçilebiliyor Bilinmiyen mesafelerde tek tük ışıklar var, Ahırın üstünden, Bekirin bitmez, tükenmez türkü sesleri ge- Yiyor. Hafif ve serin bir rüzgâr genç kızın yanan çeh- resini oğşuyor. Görünmez bir el saçlarını tel tel ayı- fıyordu. Henüz gözleri karanlığa alışmamıştı. Bun- dan memnun oldu. Erdenle gözgöze gelmiyecekler, biribirlerini göremiyeceklerdi.. Ve böyle karanlıklar İçinde hissettiğini, bildiğini ve İstediğini söyliyebi- lecekti. O kadar milinasip bir yer ki, bir an için he- yecanı bile durmuştu. Arkasında bir ayak sesi duyar gibi oldu, Kalbi tekrar hop etti. Tırnakları avuçlarr. na batacak kadar, yumruklarmı sıktı, göğsünü içeri- ye doğru tazyik etti. Metanetini muhafazaya çalışı- Yordu. Artık kararından vazgeçmek ihtimali de yok- tu. Çaresiz mukavemet etmek lâzımdı. Eğer savuşs- cak bir yer olsaydı, mutlaka bu sefer de kaçacaktı. Fakat işte darabe kapısının önünde bir gölge peyda oldu ve yavaş bir sesle: — Güner ! Dedi, Genç kız titremesi pek belli bir seda İle ve yorgun gibi cevap verdi: — Buyur! Erden gözlerini kırpıştırarak, karanlıkta Güneri görmeye çalışıyordu. Kenarda gölgesini görünce: — Beni mi çağırdın? dedi. Birşey mi söyliyecek mişin ? Güner nefesi kesilerek : — Evet, dedi. Birgey, belki çok şey.. Fakat karanlığa rağmen yine Erdene bakamiyor- du ve bakamıyacağını anladı, Parmaklığa dönüp dir- seklerini dayadı. Erden de ayni hareketle ve tâ, yanı basında kalın parmaklığa dayanıp bekledi: — Peki, söyle seni dinliyorum. yaya giderek haklarmı orada mi a- pılması lüzumu ileri sürülmektedir. -—- Bana söyliyeceğin şey, bu kadar zormuki söylemiyorsun ? — Zor! Genç kız bunu öyle titrek, o kadar zayıf bir sesle söyledi ki, Erden biraz daha sokuldu: — Hele bir kelimesini söyle, alt tarafı gelir, Sen onunla konuştun mu? — Kiminle. Birkaç kere... Yine derin bir süküt.. Yalnız genç kızın nefesleri hizsediliyordu. Helecan içinde idi, Erden, başmı sağ omuzuna doğru eğdi, rüzgür Günerin zülüflerinden birkaç teli savurdu, bu ince ipek teller, Erdenin alnı nı tatlı tatlı gicıkladı. Şimdi onun da nefesi, genç kı- zm kulağından sol şakağma doğru dalgalandı: — Ne sustun Güner? sözlinü bitir. — Ne konuştunuz? — Emişle ne konuşulur? Aklı havada biri, Bil mez misin onu? — O bana niçin çatıyor? — Sana mı? Güner biraz kımıldandı, dirseklerini çekti ve tane tane : — Yoksa, dedi. Senden mi yüz buldu? Ve- derhal yüzünü kolları üzerine kapayarak hıç- kırmaya başladı. Erden bir an, donmuş gibi dura kaldı, Güner, parmaklık üzerine iki büklüm olmuş, ağla- dığmı belli etmemek istedikçe hıçkırıkları sıklaşıyor- du. Erden hayret ve teessürle eğildi: — Benden mi yüz buldu ? Bunun için mi ağlıyor- sun? İki hıçkırık arasmda Güner : — Bulmasaydı, onları yapar mıydı? Delikanlı bu ilki üç perişan kelimeden birçok gey- ler sezdi. Demek Emiş Günere de çilgimirk etmişti. O kadar ki, şimdi burada gözyaşları ve hıçkırıklarla anlatmaya çalışıyor... Bumu reddetse, inandırmak kabil olmıyacaktı, Red- detmese, ağır bir yalan ve mesuliyeti Üzerine almış olacak, Başka bir tarz bulmalıydı. Karanlıkta, hür- met ve perestişle sakladığı bir kol Günerin iki omu- zu üzerine yavaşça uzandı, — Güner! Bunu benden umar mısın ? O kadar yıl- danberi seni düşünen ve yalnız senin için yaşıyan Erdenden bunu umar mısın Güner? Güner ağlıyan bir sesle cevap verdi: —.Ummazdım., — Yoo! Bak ne diyorsun. Bundan ne çıkar bi” misin? Ummazdım amma şimdi ummak lâzım, H Güner! Hayır! Daha ilk defasında elim eline, Xol omuzlarma böyle bir vesile ile değmemeliydi. Gün Ben yıllarca büyük beldelerde oturdum? Gözi önünden binlerce genç kızlar geçti, fakat binlerin sen vardım. Yüreğime yüzlerco ok attılar; fakat i& de sen vardın ve güzel ellerin onların saplanmasiğ. meydan vermedi. Doğrul şöyle. Hayır ağlamana ni olmuyorum, zarar yok, ağla. Fakat azıcık doğr” Genç kız, çenesi göğsünün üzerinde, gözleri de, doğruldu. Erden, Günerin ıslak elini aldı. nün üzerine koydu: — Bak, burada birşey duyuyor nrusun ? Söyle na.. Birşey çarpıyor mu? Güner ses çıkarmadı. Bu sefer genç kızın bet” göğsünün üzerine bastırarak eğildi ve kulağıns* — Günerim, dedi. Sevmiyen kalp çarpmaz! Ve delikan'ınm dudakları genç kızm siyah bir dalgası halinde iki tarafına saçılan saçlarının na gömüldü. d Karanlıklar uzun ve ilâh! bir dakikast, iki çe? N kalbin arasında çözülmez bir düğüm oldu. | Güner başmı kaldırmadan dinlemek istiyordu. “g5 fif hafif içini çekerek bekliyorken, Erden, yav çıkardığı mendille genç kızın gözlerini sildi, Ve” çük çenesini, iki parmağı ârasma alarak: — Ister misin, dedi, Sana başka türlü de isb9t” deyim?, ği Güner ihtiyarsız bir sevinçle Erdenin bileğini a ii Tadı ve : , — Hani ? Dedi. Erden kızın elinden tutarak* — Ga içeri... 1 -# tel (Arkası vel ük,