API YOLDAŞLARI ii kadına çgün hapis Verildi “Dün, Cürmü Meşhut mahkemesinde karışık hakaret davasına bakıldı. Suçlu, Sâbire iminde orta yaşlı bir kadındı. Ayni evde otu- n Emine, davacı olarak bulunuyordu. Emine, kâyelini şöyle anlattı: Bay hâkim, on beş gündür evimde râhet ede- oldum. Bu kadın, benim üst katımda oturuyor, m neden, bir zamandır bana musullat oldu. çıkarım, Üstüme kovalarla su döker, halı . Evime girer, yemeklerimi döker, Hulâsa, yap- ığını bırakmaz. Nihayet dün de senki bunlar ye- İyormuş gibi kalktı, bir ağız dolusu küfürle ha- bulundu... li, bu iddiayı kabul etmiyordu: Hepsi yalan, diyordu, ve ben dün akşam e- j 1) P de maydanoz ayıklıyordum. Maydanozu yıkadı. suları pencereden dışarı döktüm. © Vay sen misin bunu yapan. Bu ka açtı ağzını, yumdu gözünü, ağzı- ni. söyledi. Mantomu giyerek | ola gidecektim, Merdivende ki- beni yakaladılar ve dövmeğe baş- Bayıldım. Kendime geldiğim o, hâlâ bağırıyordu, ben hiç- na lâkırdı söylemedim.,, nen şahitlerden bekci Eyüp, ia Sabirenin sövdüğünü söyle- er şahitler birşey duymamış- etti. Eminenin bütün işlerini bu a- görür, Emine de onun çamaşır- yıkar. Onun için şahitliğini ka- umumi iddiasını söyledi. suçu sabit görerek Sabire- Üç gün hapse mahküm etti, Sabr || madığından ve tahrik görüldü- cezası tecil edildi. olmuştur. “Bolu Civarında Kaçakçılık blu, (TAN) — Elmalık köyünde || kaçak tütün bulunmuştur. esçiler köyünden Sadık ve Or.| in namında iki kişinin evinde de 70 | rakıldı. | Cambazdan Tazminat İsteniyor 13 yaşında Kemal ismin. de bir çocuk, bir cambaz a- leyhine tazminat davası aç- mıştır. İddia şudur: | O Ali Rızaisminde bir cam- baz Feriköyünde oyun gös- terirken ip kopmuş, yere yu- varlanmıştır. Kırılan direk- lerden biri de seyirciler ara- sında bulunan küçük Kema- le rastlamış, başından ve ko- lundan yaralanmasına sebep Dün bu davaya Sulh Ceza mahkemesinde bakıldı. Suç- lu cambaz, mahkemeye gel- memişti. Zorla getirilmesi için duruşma başka güne bı- Bir Kitap Toplattırıldı Muharrir Orhan Seyfinin “Nazım TAN Polislere Hakarete Kalkmış! Dün, nöbetçi Cürmü Meşhut mahkemesinde Ali Rıza isminde bir sabıkalmmn muhakemesi yapıldı. Ali Rıza, zabıta memurlarma hakaret- ten suçlu bulunuyordu. Davacı yerinde bulu- nan Sirkeci garı üçüncü komiseri Necati ve po- lis memuru Ahmet, şikâyetlerini şöyle an- lattılar: “— Al Rıza, her zamanki gib! sarhoş olarak ga- r& gitmek istedi. Biz kendisini herkese sataştığı için içeri bırakmadık. Bize ağıza almmıyacak sözler armak istiyen kimdir? Onu karşıma getirin. Hepi öldürürüm?,, gibi tehditler savurdu. Hattâ polislerden birine de “Ha- pisten çıkıp İlk önce seni keseceğim., diye bağırdı Bilin, suçluya ns diyeceğini sordu. Ali Rıza; Bay hâkim, vallahi kabahatsi- » Beni ekmeğimden ettiler, idarede çalışıyordum. İşimden çıkardılar. Aç kaldım, Dün de iş almıştım, içeri bi- rakmadılar, Sarhoş olduğum için ne söylediğimi bilmiyorum. Belki böyle İlâkırdılar, söylemişimdir. , i Bundan #onra, şehitler dinlendi. Hepsi de devacıların iddlasmı teyit ettiler. Mahkeme, Ali Rızanın üç ay altı gün hapsine ve 95 lira para ceza #1 ödemesine karar verdi. Hasta Kadının Paraları Gitmiş Dün sabah meşhutsüçlür mahke mösihde gari» bir hirsizlik davasına bakılmıştır. Hâdise gudur: Şaziment isminde bir kadm ağır hastalanmış, yatıyormuş, Bu kada sit 90 lira, ayni evde oluran Hatlce isminde bir kadın tarafından çalın- miş. Şaziment, hâdiseden bir gün son- ra öldüğü için davacı olarak kardeşi Hakkı mahkemede bulunuyordu. Şi- kâyetini şöyle anlattı: “— Kız kardeşim Şaziment, ağır) İl hasta yatıyordu. Evde Haticeden baş ka da kimse yoktu. Bir sabah erken- den eve geldim, kapıdan girer girmez yerde bir kese ve yanımda da bir on 9 Yer kaldı 30 Temmuz Loy'd Vaporile Venediğe Londra Paris Berlin Bükreş Ayrıen Playmuttan o Hamburga 2 günlük Transatlantik seyahati Kayil olmağa acele ediniz Sonbaharda PARIS SERGİSİ Hareket 10 Eylül Cuma sabahı vapurla Venediğe, ayrica Venedik -Prag - Viyana - Peşte - Bükreş Şehirlerinde Otel ve yemek Müracaat Beyoğlu NATTA Venn Telefon 44914 mmm mama .—.” RE Bugünkü Program Öğle neşriyatı: Saat 12,30 Plâkla "Türk müs! 12,50 Havadis, 13 Be- yoğlu Halkevi gösterit kolu tarafın- dan bir temsil, 14 Son. Akşam neşriyatı: Saat: 1830 Konferans: Kızılay cemiyeti namına Bayan Bedriye Yeğinsoy, 19,30 Kon- ferans: Ordu saylavı Selim Sirri Tar can (Çocuklara hayat bilgisi), 20 Müzeyyen ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk sarlıları,20,.30 Ömer Rıza tarafından Arapça söy- Saat ayarı), 21,15 Orkestra, 22,15 Ajans ve borsa Hüllcleri ve er. tesi günün programı, 2230 Plâkla ar, operâ ve operet parçaları, 23 Süleyman Radi Vefat Etti Eski şehremaneti müfettişle- rinden, temiz ahlâkı ve nezak tile kendini irmiş olan Sü- leyman Radi, dün fücceten vefat etmiştir, Matbuat hayatımda da çalışmış ve bütün ahbap ve ar- ne ve ahlâ- Jamış olan merhumun cenazesi morga kaldırıldığı için defnedileceği tarih ayrıca bildi. elemeli. dol akraba ve arkadaşlarma beyanı taziyet eyi Mü ar ME —— ii pırdanamıyordu. Bana parasmm Ha- tice tarafından (o çalındığını söyledi. Polis getirdim. £ İfadesinde de bunu söyledi. O gün sonradan öğretidim ki kız kardeşime bu ifadeyi verdiği için akşama kadar hasta halinde eziyet etmişler ve ifadesini (o değiştirmesini söylemişler. Nihayet, Şaziment de ge- ce öldü.,, Suçlu, bu iddayı kabul etmedi. O gün kendisinden beska evde daha üç kişinin bulunduğunu ve Şazimendin parası olduğundan (o kimsenin haberi olmadığını söyledi. Şahitlerin çağı Yralık gördüm. Kese boştu, kız kar- tütün ve tütün kıyma malzemesi | Hikmet, hayatı ve eserleri, adlı ese ri kitapçılardan toplattırlımıştır. deşimin yanına gittin. Yerinden kı- rılması için duruşma başka güne bi- 447-937 Kızılay 13 Yılda «4 Milyon Liraya Yakın Yardım Yaptı Memleketimizde iyilik kurumları arasında başlıbaşına bir s08- E yardım evi ve sevgi ocağı olan Kızılay Cemiyeti, yurttaşlarımı. j zn başlarına gelen herhangi bir felâket karşısında yardım elini e Türk faziletinin örneğidir. Nerede bir yangın, bir yer sar- bi bir dağ yürümesi olsa oraya çarçabuk ko- n Kızılaydır. Bir yerde kuraklık, laşık hastalık, yemeksiz okul ço- cukları ve ince hastalıklar mı var, İ Knlayı orada bütün bu acrları din. dirmiye, hastaları iyi etmiye, açları doyurmıya ve yoksulları korumuya hazır bulursunuz. Savaş sıraların « da yaralarımızı saran, hastaneler açan Kızılaydır, Kızılay cemiyeti, etimhuriyetimi. zin kurulduğu 29 Tikteşrin 1923 ten 30 Nisan 1936 ya kadar yukardaki işler için 3 milyon 581 bin 641 lira yardım yapmıştır, ün bu yardımlar; hükümeti « mizin kızılaya vermiş olduğu bir. takım gelir kaynaklarile ulusumu- zun ve kuruma üye olarak elinden gelen yardımda bulunmak yolu ile yaptığı yardımlar, ve hususi idare- lerle belediyelerin verdiği paralar- la yapılmıştır. Kızılayın biriktirdiği geliri, bir parasmı bile boşa gidermiyerek, son derecede tutumlu bulunarak, işe dökmesi, kıvançla görülmelidir, 13 senede başarılan işler Kızılayın 13 yıl içinde yaptığı te- mel işlerden birkaçı burada sa - yalım: 1 — Istanbulda Hastabakıcı kız- kardeşler okulunu kurmak, — Eekişehirdeki kızılay amba- rını, gerek savaş ve gerek barış si- ralarında aranacak yararlı şeylerle doldurmak. 3 — Afyonkarahisar maden su- yunun çıktığı yerde Avrupadaki ben zerlerinden üstün kurağlar yap- MT İARbuldaki KIRAY kad açlık, bu. | - “Askerlik işleri Hap Malüllerine ve Şehit Yetimlerine 1 — Şubemizde kayıtlı harz subay ye efrat ile 987 yılı ikramiye havalesi Vekületi ca lleden gelmiş olup tevziata 9 cuma gününden itibaren başlanarak 9-11 - 937 gününe kadar devum ede. ceğinden ikramiyeye müstahak kim selerin Fatih ilçebaylığında müteşek kil tevziat komisyonuna ya bizzat ve- ya noterlikten tasdikli vekâletname ile kanuni vekii i 2 — Tevzist günleri haftanm hı ve Culha günleri olduğundan bu günlerde saat 14 ten 17 ye kadar ik- | ramiye sahiplerinin ilçebaylığa müra. caatları, 3 — Ikfamiye sahiplerinin resmi senet maaş cüzdanı, nüfus hüv cüzdanlarile beraber iki adet resim- le haftanm Cumartesi, Pazartesi, şamba,, Perşembe günlerinde saat 9 dan 12 ye kadar Fatih askerlik şube sine müracaatları, Askeri Malüllerden Arazi Almıyanlara Fatih askerlik Şubesi başkanlığın. dan: Şubemizde kayıtlı 5 ine ve 6 ne receden harp veya askeri malül « rin 200 liralık arazi alan ve alm ların 15. 7 - 987 Pe kadar haftanm Pazartesi, samba, Perşembe günleri saat 9 dan Küre kaakanbamla heran az vini, yurdumuzun en ince bir iş | den arazi almamış o iiçimine koymak, burada yok- sul kadınları güzel iş ustası yaparak kendi ellerinin emeğile geçinmele- rine yol açmak, 5 — Avrupadaki gençlik kızıl- haç kurumları gibi okullarımızda gençlik kızılayı kurmak, 6 — Ankarada Kıztlay Kurumu kışır bir genel merkez yapısı yapı , bü yapımın çevre- sinde düzelttiği geniş, güzel, gü- neşli parkı büyük, kilçük, kadın, er- kek herkesin gezip eğlenmesine bi- rakmak, 7 — Ordu ve sivil halkımızı 26- birli gazlerden korumak için bir gaz maske fabrikası yapmak. 8 — Yabancı memleketlerden yurdumuza gelmekte olan göçmen- sakit olacağı ehemmiyetle nur, ri ve hastaneler açmak gibi iyilik ve sevgi işleri yapmıştır. Çok büyük iyiliklerinden birazı. nı burada yazmakla yurdumuzun şefkat ve İnsanlık duygularından doğarak bundan 59 yıl önce kurul- muş olan kızılayın ne yapmakta ol- duğunu yurttaşlara hatırlatmış o- luyoruz. ! Bu ülkü ile çalışan ,barışta ve savaşta üzerine aldığı büyük işleri başarmıya uğraşan Kızılaya bu hafta yurttaşlarımızın üye olmak suretile arka olmaları bir yurt bor. cudur. — kim dedi. Meşguliyetimiz o kada çok ki, alimallah efendi birader bazı vakit oluyor, insan ba- basını karyısında görse tanıyamıyor. Bir kişi, her |, her şey onun omuzlarında (bir kanadı kopmuş pületine vurarak) E..y! Bu omuzlar da fazla da. imiyor. Çöküyor. Yirmi üç senedir bu, Elhasıl le efendi birader. Diyeceğim ne idi, hâ! Mesele ir bakıma mühim, bir bakıma mühim değil, . Himmet buyursanız da öğrensek, — Bu sabah bir vaka olmuş. > — Bir vaka mı? — Evet, Askerlik şubesinin bahçesinde, Izah ediniz rica ederim . © — Hâkim efendi hazretlerini kaymakamm ve bir- tok zatlarm önünde tehdit etmişsiniz. Tuhkir etmiş- — Tehdidim ne gibi bir şeymi — Üzerine yürümüşsünüz. — Yürüdüm! — Ağzını yırtarım demişsiniz, — Dedim.! — Mani olmassa Imişler, döğecelrmissinie — Evet dövecektim! © —Belki de hayatıma suikast, — Belki de.. Fakat bunları size kim söyledi? — Hâkim efendi hazretleri beni çağırttılar. Bu hu: ta müracaatta bulundular, © Erden yavaş yavaş gülmiye başladı: — Gördünüz mü? Ortada mesele yokmuş çavuş gibi gazi babaların beceriksizliği, di bizi barıştırmak mı istiyorsun ? “ Erdenin bu zarif tecahülüne jandarma çavuşu da ülmekten kendini alamadı. * Komiser muavini: , — Hayır? Hususi şeylere karışmıya Salabiyetimiz. tur. Ben resmi vazife ile memurum. — O halde ne yapmak istiyorsunuz? Beni tevkif »*ksiniz? EZE SİMDİLİK - No. — Orası hükümetm GRE iş. — Fakat o işin içinde olduğumdan önce benim bilmekliğim lâzımgelir. — Icap ederse tevkif de ederiz, — Ha!.. Bak komiser efendi, şimdiden size söyli- yeyim, bu mesele için beni tevkife teşebbüs ederse- niz, buradan bir Allahazsmarladık der çikar giderim, — Nasıl gidersiniz? — Basbayağı, ayaklarımla... Jandarma çavuşu yine gülümsiyerek söze karıştı: 4 — Canım ? Hele ondan evvel, ne olacak? Onu bir ballediniz Selim Efendi. — Evvelâ, sizin ifadenizi alacağım — Bu mümkin değil, — Neden mümkün değil? — Çünkü bu hususta hiçbir ifade vermöm de on- dan. Demin size söyledikremi hususi hir şeydi. (Made zaptına gelince bu, mlimktin değil, Ben adama ağ- zını yırtarım demişim, deli demişim, ne demişsem demişim, düzcesi tahkir etmişim. Bu da kâfi gelme- miş te Üzerine yürümüşüm, Tutmuşlar, ayırmışlar, Bundan, hükümete, polis dairesine ne? O adam bu» na tahammül edemiyörsa pullu bir arzuhal yazar, yazı bilmezse beş kuruş verir yazdırır. Onu götürür mahkemeye verir. Hattâ şimdi arzuhale bile lüzum yok, Doğrudan doğruya sulh hâkimine gider söyler, iş olur biter. Burada sulh hâkimi olmadığı için, me- geleyi bir arzuhalle bidayet mahkemesine verir. Oda 53 — bu işi usulü nizamı dairesinde yapıp yakıştırın. Asa- cak mu, kesecek mi, hapis mi edecek, bırakacak mı? 'Bunlar doğrudan doğruya ona aittir, Eğer o adam böyle davacılık etmezse onun hesabına'kimse davaya kalkmaz. Malüm ya mesele belki kabahat mevinden bile değil. Hem hukuku şahsiyeye ait, — Ya biz burada neciyiz? — Artık sizin neci olduğunuzu, kendi vazırenızı a$ ben söyliyecek olduktan sonra... Elbette neci olduğu- nuzu benden âlâ bilirsiniz. — Ama, bu temsil getirdiğiniz herhangi bir ada- mın İşine benzemez ki... Bu meselede bir hâkimülşer var, Hükümatın ümerasından, — İsterse Vali bey olsun. Ister e paşa.. Bu, böyledir komiser efendi, ez — Söyledikleriniz doğru bile olsa bügük ahval baş ka azizim. Hali harpteyiz. — Ne beis var. Hali harp olmakla bir kadıya kö- tek atılamaz mı? Mis gibi atılır. Bu subahki müna- sebetsizliğini bir daha tekrar ederse görürsün, — İşte o zaman tam buralısm birader, — Zannetmem. Çünkü işi cünha mertebesine var- dırmam ki, hep kaba yerlerine, lop etlerine vururum. Hem can: yanar, her yer, iz brrakmaz. İş yine şahsen davaya kalır. Ben de bir, iki kâğıtla bütün masraf. tan kurtulurum. Devlet millet ssyesinde, mezkür iki kâğıtlardan Allahaşüikür birkaç kadı pataklıya- cak kadar var, arasında. Hem kaç kişinin? Artık Üçü de gülüyarlardı. Erdenin sözünde ve 26- sinde, ruha nüfuz eden bir tatlılık, insana muhabbet ve hürmet ilka eden bir tesir vardı. Komiser muavini, ne dersin gibi jandarma çavuşuna baktı. Çavuş kaş- larını kaldırarak başımı eğdi: — Doğrusu bu, Erden Bey pek haklı ve kanuni söy ledi, Bize Istanbulda Yıldız jandarma mektebinde iken bunları biraz okutmuşlardı. Aynen böyledir. — Peki, o halde ne yapalım? / . Meseleyi bilmezmişsin gibi davranırsm. — Nasıl olur? Sabahleyin tabanları enâesine vu rarak, etekleri havalanarak sakatlanmış tayyare gi- bi buraya düştü. Tabii birazdan çağırıp söyliyecek. Erden gülümsiyerek — Kolyı var Komiser Efendi, dedi, Sizi çağırma» dan gidersiniz. Dersiniz ki, emrinizi infaz ettim. Fa- kat bir muamele yapamıyacağız. Çünkü — Tabii kanunisini söylerim. — Hayır, öyle demezsiniz, Kapıyı kaparsımız, ken- disine gayet çok hürmet ve muhabbetiniz varmış gi- bi davranırsınız ve güya gizlice söylüyormuşçasma dersiniz ki: Efendim, bu pek aksi bir çocuk, kanunu da biraz biliyor, masarifi muhakeme, cezâyi nakdi verecek parası da vari... Bu işten vaz geçseniz, pek İyi etmiş olursunuz. Ve fazla cesaretiniz varsa şunu da ilâve edebilirsiniz: Sizde bu delilik ve miinasebetsizlik, onda da bu kal- meler bulundukça enseniz çamaşır şaplağına döner. Bu sefer kahkaha ile gülüyorlardı. Çavuş: — Hem bu suretle, herifin gözünden de düşmemiş olursun . Komiser İçini çekerek coştu: — Asıl mesele burada | ya birader. Kadıdır azleder, kaymakam gelir elbiseni soyar koyuverir, polis mü- dürü keyfi isteyince atar. Vali tardeder, Sağımız s0- Tumuz, halimiz istikbelimiz belli değil ki, Iki dudak (Arkası var)