11 Haziran 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN ŞİŞHANE FACİASI DAVASI — SUÇLU VATMANIN — TECZİYESİ İSTENDİ _' 'Gelecek Celsede - Müdafaa Olacak -— Şişhane tramvay faciası davası, dün Ağırceza mahkemesinde bitirildi. Müddeiumumi Ahmet Remzi, iddiasımı söyliyerek suçlulardan yalnız — vatman Fahrettinin dikkatsizlik ve tedbirsiz- Uk suçundan mahkümiyetini, bilet memuru — Numan Hasanla İsmailin beraetlerini istedi. Mahkemede Tramvay Şirketini ve suçluları — İki Manda — Güzünden ne haber? Meşhut suçlara bakan asliye dördüncü ceza mah- kemesi, kendisine ecnebi ve memur süsü — veren Hikmet adlı bir şoförün muhakemesine başladı. Iddia şu idi: Hikmet isminde bir şoför, çok şık giyinmiş ve Sultan Mahmut türbesinin yanında dolaşırken Ze- kiye isminde bir kad fr taklidi uydurma bazı şeyler söylemiş ve bu suretle kadımlar arasın- da Şark usulü saz dinlemek ve eğlenmek istediği- ni anlatmıştır. Zekiye, yağlı ve zengin bir müşte- üç avukat temsil ediyordu. Avukat Adnan ya- ralılardan Hasanın, avukat Refik Mehmet Sa- “limin ve bir başka avukat ta ölen Mehmedin /— varislerinin vekilleri olarak mahkemede bu- Tundular. Müddeiumumi söylüyor Müddeiumüminin iddiası uzun tahlillere dayanı - yordu. Müddeiumumi, vatman hakkmdaki ceza ta- lebini şöyle bitirdi: — “— Ehlivukuf raporuna göre gayri fenni yapılan ri bulduğu için bunu Aksarayda Binnazım evine götürmüş ve orada dört kadmla tanıştırmıştır. Derhal sofralar kurulmuş, çalgılar çalınmış ve sa- baha kadar bir eğlenti yapılmıştır. Hikmet, içip eğlenirken kadınlardan birisi frenk müşteriden 100 lira istemelerini söylemiş, ikincisi “80 lira yetişir,, demiştir. Hikmet, bunu duyunca fasih bir Istanbul lehçesile: ğ — Iki manda gözünden ne haber, feryadını bas- tırmış ve onlara külhanbeyi ağzında manda gözü tabirinin iki 25 kuruşluk manasma geldiğini anla- tınca kıyamet kopmuştur. Hikmet, bunun üzerine: — Ben sivil memurum. Bu şekilde evinize gi- /elektrik freni tertibatı, hâdisenin meydana gelmesi- /| Ne doğrudan doğruya müessir olmamış, ancak bu |—hal kazanın dofmasımı hazırlamıştır. |— Esasen gayri fenni bağlanan elektrik freni bozul- /— duktan sonra arabada bulunan el freni, ve direk elek trik freni ve bunlara yardımcı ;man kum tertibatı ve geri manivelâ i- le kazanm önüne geçilmesi imkânı —Mmevcut olduğu halde bunlar yapılraı- /| yarak kazanm meydana gelmesine se- bebiyet verilmiştir. — Şu hale göre, kazanın neticesile su. çun unsurlarını teşkil eden tedbirsiz- |lik ve dikkatsizlik aranması icap e- “den rabıta ve ittisal doğrudan doğ- ruya maznun vatman F'ahrettinin fi- il ve hareketlerinde mevcuttur. Diğer a Numan Hasanla İsmail fiil *ve hareketlerinde bu rabıta mevcut değildir. Bu itibarla iki maznunun da eraet ettirilmesini istiyorum. Sözü- îl bitirirken, bir noktaya daha işa- et etmek mecburiyetindeyim. O da u kazanım meydana gelmesile enspek “Niyazinin hatası bulunduğu nok- na işarettir. Ancak bu memur ha- asını hayatile ödemiştir.., lik edildi. olarak bulu - rerek eroin aramak istedim, diyerek gürültüyü ka- patmak istemiştir. Şoför Hikmet, dün inkâr etti ve eve eğlenmek için gittiğini teuhakeme, gelmiyen şahitlerin çağrılması için ta- hb de bunları t söyledi. | VapurdanBir Sürü Eşya Çalmışlar Dün Asliye dördüncü ceza mahke- mesinde Kabataş önünde demirli bu- lunan İtalyan bandıralı bir vapurda bir çok elbise ve ayakkabı çaldıkları için tevkif edilen Portakal İsmail, Ayı Mehmet ve Osmanm muhakemeleri- ne devam edildi. Tki şahit gelmemişti. Bunların getirilmesi için muhakermne talik edildi. t küt geçilmiştir. Biz bu faciaları ayrı ayrı tafsil etmek isteriz. Fakat bu- gün vakit müsait değildir. Davanım talikini istiyoruz. Bundan sonra muhakeme müdafaa yapılmak ve davacıların iddiaları din- ) D " Asıl ve di l — Müddeiumumi iddiasını söyledik - sonra davacılardan Mehmet Seli. vekili Refik söz aldı ve dedi ki: '— Ümit ediyorduk ki, Bay Müd- lumumi bu muazzam facianın asıl manevi mesulü Tramvay şirketi üzerinde durarak zavallı ve suçsuz ya ların şahsi haklarının hüküm al- tina alınmasını istesin. Bu cihet sü- iRi k üzere 17 temmuz saat ona ta- lik edildi. Büu mahkemede avukat Adnan, Ha- san adına şirketten yedi bin lira isti- yordu. Avukat Adnan yine yaralılar- dan Kadriye, Abdullah, ve Hasibe ad- lt üç müekkili adına da beşinci hu - kuka müracaat ederek yekünu 190 bin lira tutan tazminat istemiştir. Bu dava da devam etmektedir. BERAET KARARI ALDI Asliye dördüncü ceza mahkemesi, dün bir zina davasmı neticelendirdi. Suçlular, Beykoz postâ müvezzii Ke- mal ile Sıdıka isminde bir kadındı.Sı dıka kocası Behçet hakkında boşan- ma davası açmış ve mahkeme de bo- şanma kararı vermiştir. Yalnız tem- yiz bu 'kararı henüz tasdik etmemiş- tir. Bu arada Sıdıka Kemalle nişan- lanmıştır. Behçet, bu nişanlanma mü. nasebetile hem zina davası açmıs, hem de Sıdıkanm kendisine ait eşya- çaldığımı iddia etmiştir. Mahkeme zi- nayı sabit göremediği için beraet ka- rarı vermiştir. Bir Yolsuzluk İznik, (TAN) — Zirat kooperatif kâtibi Nuri, suiistimal iddiasile va- zifesinden çıkarılmıştır. Bir çadırın önünde Şurdular, kapısının yanında — bacağı sarılı, zayıf bir delikanlı o! /— yordu. Gelenleri görür görmez ayağa kalkmak iste- di. Yan tarafına bıraktığı koltuk ladı, Gül Beküm hemen mâni oldu: — — Otur (Kaplan) otur!. | Sonra Erdene dönerek: F İ P-— ——— turmuş, tüfek sili- değneklerini yaka- SiMDiLiK î HALKEVLERİNDE Türk Büyükleri İçin Şehremini Halkevinden: Her on beş günde bir yapmakta olduğumuz Türk Büyükleri gecesi - ne ait proğramımız genel sekreterli- ğin tasvibine gönderilmiş olduğun - dan ilân edeceğimiz güne kadar yapı lamıyacağını saygılarla bildiririz, Şehremini Halkevinden: Şehremini Halkevinde memleket <| geceleri: 1 — Şimal yörüklerinde dünüşü - lük ve hukuki rabıtaları. Baha Gö - koğlu - 2 — Aşık Arif tarafımndan tanbura ile taksim. (Evimiz üyesi) 3 — Aşık Rasim tarafımdan saz- la Konya havaları: (Evimiz üyesi) 4 — Aşık Seyfi tarafından yörük havaları (Evimiz üyesi) 5 — Kayseri oyunları Aşık Seyfi Gürses tarafından ev üyelerinin işti rakile 6 — Harput ve Eğin havaları (B. Muzaffer Fıratlı (Evimiz üyesi) T — Müsamere 15-6-1937 salı ak- Şşamı saat 21 dedir. YENİ NEŞRİYAT YENİ TÜRK Eminönü Halkevi tarafından çı - karılmakta olan (Yeni Türk) ün (Ş'î) üncü (Hâmid) sayısı çıkmıştır. Büyük Türk şairi Abdülhak Hâmi - de tahsis edilen ve Sayın Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri Şük- rü Kayanın bir ön yazısile çıkan bu sayıda Dr. Sadi Irmak, Dr. Ziyaed - din Fahri, Ali Kâmi Akyüz, Şüküfe Nihal, İffet Halim, Nahit Sırrı, Hak kı Süha Gezgin, M. Halit Bayrı, A- gâh Sırrı Levent ve — Nusret Safa Coşkun gibi tanınmış imzaların ya- zılart vardır. Çinde Cüzam Mücadelesi Pariste çıkan Paris Soir gazetesi, Çinde 300 kadar cüzamlının diri diri öldürüldüğünü yazmış, biz de bunu nakletmiştik. Ankara Çin maslahat- güzarlığı, Fransız gazetesinin verdi- gi bu haberin dağru almadığını hilâ. kis Çinde cüzam ile insani şekilde mü- cadele tertibatı alımmış olduğunu bil- dirmiştir. Numarasız Asliye Mah- kemesinde Tayinler Adliye Vekâleti, 9 numaralı ihtisas mahkemesi hâkimi Atıfla müddeiu- mumi Mitatm İstanbul hâkimliğine ta yin edildiklerini bildirmiştir. Encü - men dün Atıfı tekrar gümrükteki nu- marasız Asliye mahkemesi hâkimliği- ne tayin etmiş ve Mitata da müddeiu- mumi muavinliği Salâhiyeti vermiştir Mitat, Türkiyede 80 lira asli maaşlı ilk müddelumumi Muavinidir. Her i- kisi de dün yeni Vazifelerine tayin e- dilmişlerdir. Afrın köprüsü bilti * Antep, (TAN Muhabirinden) Kilis - İslâhiye yolu üzerinde Nafta Vekâleti tarafından yaptırılan Afrin köprüsü tamamlanmıştır. Köprü, 54 metre uzunluğunda, tek kemerli ve betondur. e Nafıa başmühendisi Şükrü, Afrine giderek köprüyü son bir defa daha tet kik etmiştir. Yakında Ankaradan bir heyet gelerek köprünün Fati ka. bul muamelesini yapacaktır. Somada Mektep Sergisi Soma (TAN) — Her sene olduğu gibi bu yıl da ilkokulun geçen tedris devresindeki çalışmalarını gösteren bir sergi hazırlanmış ve çocuk ves- lilerine gösterilmiye başlanılmıştır. Akhisarda Yıkılan Kale Yokmuş Akhisar, (TAN) Bazı İzmir gaze- telerinde tarihi Akhisar kalesinin yıktırılmakta olduğuna dair bir haber görülmüştür. Akhisarda böyle bir kale yoktur.' Yıktırılan şey, bir yel değirmenine ait ankazdır. Kızılcahamamdaki Resmi Daireler Taşınıyor Kızılcahamam, (TAN) — Binasız- lık yüzünden dar yerlerde çalışan res mi dairelerin elverişli yapılara nak- line başlanılmıştır. Ziraat Bankası, güzel bir yerde inşa olunan yeni bi. nasma taşmmıştır. İnhisarlar idaresi de işgal ettiği binadan kâgir bir binaya nakledil - mek Üüzeredir. Aydın Memleket Hastanesi Genişliyor Aydın, (TAN) — Memleket has- tanesine ilâye edilmekte olan pavyon İi yaatı İdardürcetikri tüi ll are at yatak adedi artacak ve muhtelif ser visler genişliyecektir. Trabzonda Tayyareye Yardım Edenler Trabzon (TAN) — Tayyare cemi- yeti şehrimiz Şubesine yardım taah- hüdünde bulunan tüccara, Halkevi sa- lonunda merasimle altın, gümüş ve bronz madalyalar verilmiştir. Bu münasebetle 3 üncü umumi müfettiş Tahsin Uzer bir nutuk söylemiştir. Trabzonda Stadyum Yapılıyor Trabzon (TAN) — Elde mevcut on bir bin ira ile bu ay içinde stad- yom inşasma başlanılacaktır. Stad- olacaktır. ı — Hiç. ) — Hayır hala, | —Hiç 11 -6 - 937 Cuma, 11.6. 1937 “ Bugünkü Program: ! Öğle Neşriyatı: ; 12,20 Plâkla Türk muzsikisi 3'—2v_50 Havadis 13,05 Muhtelif plâk neşfi * yatı 14 Son. Akşam Neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikisi 19 RâÜ yo fonik komedi (Mobilyalr kirali£ köşk) 20 Türk musiki heyeti 2080 Ömer Rıza tarafından arapça Söy' eV 20,45 Vedia Rıza ve arkadaşları tâ” rafından Türk musikisi ve halk şâf” kıları (Saat ayarı) 21,15 Orkestfâ 22,15 Ajans ve borsa haberleri ertesi günün programı. 22,30 P ğ sololar, Opera ve operet — parçalafi 23 Son. Senfonik konserler ) 16,15 Roma kısa dalgası: Senfonik konser. 23,20: Viyana: Cezare Nordi* nun idaresinde Viyana senfonik he yeti. | Hafif konserler ni 6,45 Paris kısa dalgası: Plâk. 1049 Keza, 7,10 Berlin kısa dalgası: Pl“: * 7,30: Bando. 13 Paris kısa dalgasl Plâk 13,10 Bükreş : Eğlenceli plâk — musikisi, 14,15 Paris kısa dalgasl Konser nakli. 15: Konser nakli. 15 Prag kısa dalgası: Hafif m 15,25 (Orkestra). 15,35 Roma kısi — dalgası: Şarkılı orkestra konseri. 18 Bükreş: Balet musikisi. 18 Varşovâ: Operetlerden mürekkep popuri, (Le* har, Straus, Benatzki). 18,30' Româ kısa dalgası: Opera havaları. 18, Moskova: Karışık konser, 20 Flo * rans: Karışık konser. 21 Prag: Ra:d' yo orkestrası. (Opera artistlerinin i$* tirakile). 21 Varşova: Hafif musik! — konseri. 21,40 Roma, Napoli vesaire: Karışık hafif musiki. 21,40 Prag kıs$ dalgası: Hafif musiki. 22,15 : Lâyp” — zig: “Kahramanlara mahsus mizalw isimli musikili süit. 22,25 Prag kısâ — 4 dalgası: Orkestra (Mozart - Prokü* fieff). 22,30 Lille, Limoj, Tuluz: (Romeau, Bach, Hayn ve..). 23,09 ( Belgrad: Kahvehane konseri nakli. —— 23,35 Peşte: Plâk konseri, 24,05 Pe$ş te: Jigan musikisi, Operalar, operetler 19 Moskova: Bir operet piyesinin nakli. 20,30 Peşte: Verdinin “Simont Boccanegra,, operası. 20,50 Bükreş: Donizetinin “Don Pasguale,, operası. 22 Roma: Conlalenin “Tango di meZ- zanote,, isimli operası. 22 Milâno : Mussorgskinin “Kobancina,, is operası, YAFAİ ZiCsidanÜr ğ 16,05 Prag ıkısardalgası: Eski »Çt şarkıları, 1'F.15 Varşova: Bıı.he_myen şarkıları. 20 Bükreş: Çift piyano (Brahms, Chopin). 20 Varşova: Pi - yano - şarkı (Hummel, Donizetti. Dohnanyi ve.) 22,05 Prag kısa dal- gası: Halk şarkıları 23 Varşova: Beethoven plâkları. TRAŞ BIÇAĞI daha sertdir daha sağlamdır daha keskindir yomun uzunluğu 150, eni 102 ıneh'eı daha dayanıklıdır — Neden öyle söyledin? * — Yoksa düğün geçe mi kaldı? | — Öyleyse ne var ki? Gül Beküm ince kaşlarını kaldırarak bir çift mor — Sen Kaplanı tanımazsın değil mi? .-—7 -— — Bizim oba ihtiyarı Yücenin güveysi. Çok yavuz dur, Adını unutuyorum, hangi cenkte idi 07. - — Galiçya, Beküm! — — Ha, işte orada gülle ile ayağı kopmuş, sonra | bacağını kesmişler. Emme, yiğitliğine hiç zarar gel- — Mmedi, — Delikanlı mahcup ve mütevazi, yüzü kızararak ye- /|-re baktı. Gül Beküm: — — Bau, oradan getirdiğin tüfek midir? — — Evet, fırka kumandanı armağan etti. |— Erden elini uzattı, tüfek kısa bir süvari filintası İdi. Kundağı üzerinde de bir kurşun yeri vardı. - Gül Beküm parmaklarını geçirerek: ğul? 4 — Şaşmaz, Beküm. — Sıkı var mı? — — Üçyüz kadar, Beküm. — — Hele bir çak! tirdi. kat delikanlıya: Dir çak!. İstinat aradı, Yalçın derhal koştu. vereyim Çi & namlunun üzerinden — Hiç bunların atılısmı g#örmedim. Saşar mı o- Çocuklardan biri hemen bir eski çotra bulup ge- Beşyüz adım mesafeye diktiler. Gül Beküm, — Hadi bakalrm, dedi. Tüfenk sahibi sensin. Hele — Delikanlı sakat olduğu için, gözlerile etrafta bir —— Dur, dur Aslan ağam! dedi, Sana destek olu — Ve diz cökün bir omuzunu eğdi. Delikanlı tüfeğini — No. 31 — Yalçınm omuzuna dayayıp çaktı. Kurşun cotranın dibinden toprak kaldırdı. Gül Beküm delikanlıya baktı: — Niçin vurmadın? a Sakat asker sustu. Reislerine karşı bubir teva « zu idi. — Yok yok, vur oğul! İkinci kurşun çotranım ağızlığını kopardı. Gül Beküm, keyifle: — Hele şöyle! Dedi. Sonra birkaç kişi daha attı. Kimi uzağa, ki- mi yakma düşürdü, Fakat hepsinde de o tevazu ve ihtiram görünüyordu. Sıra Erdene geldi. Kalbi fena halde çarpıyordu. Ya vuramazsa! Gerçi diğerleri de vuramamıştı, fakat bu bililtizam idi. Gül Bekümün garşısında bu tevazuu göstermek âdet idi: — Ben çoktandır silâh atmadım hala,.. Vuramaz- sam ayıplama! — Ay oğul. Vuramazsan ne olur sanki. Hem sen o kadar yıl Osmanlı içinde kaldın. Hiç onların ara- sında adam unutmaz olur mu? Delikanlı biraz cesaretlenerek iki fişek yaktı. İki- si de, iyi bir tesadüfle, çotranın kenarını kopardı. Buna için için kendi de şaştı. Her taraftan takdir sesleri yükseliyor: — Gördün mü ya! Hiç bozulmamış. İsterse on yıl otursun, diyorlardı, Gül Beküm: — Ver şunu!. Diyerek Erdenin elinden tüfeği aldı. Namlusunu * aai dayamaya lüzum görmiyerek, kundağı yakaladı ve tetiğe dokundu. Çotranm kenarı dağılıverdi. Gül Beküm gülümsiyerek: — Hele ikincisini yakalım, Dedi. Bu sefer, yarım kalan parçasma çaktı. Kü- çük tahta parçasI gene toz gibi dağıldı. Bu, diğerlerine bir müsaade idi. Önce vuramıyan- lar, artık birer birer, çotra, taş, toprak, çömlek, he- def olabilecek Ne Varsa parçalamağa başladılar. Erdenle halası onları, orada bırakarak ağır ağır yürüdüler. “— Akşam için sana kınalı keklik palazı vursunlar oğul, kebabı iyi olur. — Akşama kalmıyacağım hala. — Ne 0? Gidimiyon? K — İzin verirsen, nineme de bir gece kalacağım demiştim. Gitmezsem merak eder. — Kuşluktan sonra çıksan da varırsın. Yol mu o, oncacık şey.. Dört saat var yok. — Çiftlikte iki saat kadar kalmak lâzım. Bıldırın kozalarını, kasabaya taşı , — Sen bilirsin oğul, gönlün nice dilerse. — Hadi seni de götüreyim hala.. — Ay oğul, yellerim depreşti. Nineni görmek iste- mez miyim.. Tez ol da, düğüne gelivereyim. — Düğün mü? ği Bu söz, Erdenin ağzından istemiyerek çıktı, Tec- rübeli Yörük Bekümü, bundaki acı mânayı sezer gi- bi oldu. * Hİ E Ka a bi di çukur içinde ufalan gözlerile, Erdene baktı: — Sende birşey var oğul? Erden yutkundu. İhtiyar kadın, arkasına döndü. - Gelen birkaç kişiye : : — Biz, şuracıkta, Çoban Pımarmım başındayız, son ra bize kahve gönderin. Orada biraz yalnız lâfımız yar. Arkadakiler biraz eğilerek. çekildiler. Elli altmış adım ilerdeki Çoban Pımarma gelince, Gül Beküm bir ardıç kütüğüne oturdu. Erdene işaret etti. O da dirseğini kütüğün bir kenarma dayayarak çömeldi. Halası kısa yoldan, meseleye giriverdi: “ — Anlat bakayım şimdi. ğ Erden, bir iki yutkunduktan sonra hikâyeyi a0i acı, gözlerini yerden ayırmıyarak söylemeğe başla- dı. İhtiyar Yörük kadımı, kuşağının püskülünü asa- bi bir hareketle parmaklarına dolaya dolaya “Be'.e Sonra” diye sonuna kadar dinledi. — İşte böyle hala.. — Hepsi bu kadar mı? — Evet! — Ben de birşey var sandımdı. Hay oğul, cok vâ> şa! 4 — Bu birşey değil mi hala? — Değil ya.. Sen kolaymı bilemiyon! — Söyle de bileyim.. — Şimdi buradan gidersin, Hacı eniştene varir- sın, (haftaya düğünümü isterim) dersin.. Erden gülmeğe başladı. | ! — Hele bir dinle! Sonra daha iyi gülersin. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: