———— AN Bir İşkence ve Dövme Davası Dün asliye ikinci ceza mahkeme . #inde bir işkence ve dövme muhake . mesine başlandı. Davacı yerinde Os. maa isminde bir tüccar vardı. Suç. Yuları da uyuşturucu maddeler ka . çakçılık bürosu (o istikbarat memuru Hakki Şinasi, Istanbul gümrük mu - halazası kaçakçılık momuru Neget ve yine ayni büroda müstahdem fken silinmiştir, Mankermelerde Kendisini Memur Tayin Eden Eski Polisin Muhakemesi Sahte vesaikle kendi kendisini memur tayin ettiği için tevkif olunan eski polis memurlarmdan Alinin muhakemesine dün ağır ceza mahkemesinde devamı edildi, İddia şu idi; Ali evvelce İstan bul emniyet direktörlüğü dördüncü şube müdürlüğünde çalışır ken Beykoz komiserliğine nakledilmiş ve burada iken da kaydı gimdi mobilyecilik yapan Ali Rıza idi. Bu suretle işinden ayrılan Ali, Kâ. Yeni Evlenenler Terzi Bayan Nazmiye ile Bay Niyazinin nikâhları, Beyoğlu Evlen- Davacı bir kaçakçılık münasebetile büroya çağrıldığını ve orada bu üç Suçlu tarafından dövüldüğünü iddia ediyordu. Suçlular bunu reddettiler ve: — Osmanm kaçakçılıktan sabikasi Vardır, Kendisini yakaladığımız için muğber olmuştur. Şimdi bize İftira ediyor, dediler. Muhakeme, şahitlerin çağırılması işin talik edildi . Yanan Çocuk Dün Öldü Arapcamiinde oturan bir kadm Ne. vin İsminde bir yaşmdaği çocuğunu kanape üzerinde bırakmış ve aşağıya inmiştir. Çocuk oynarken kanapenin Önündeki mangala düşmüş ve yandı. nı de dün ölmüştür. Müddeiumu. , tahitikata başlamış ve tabibi . adli Enver Karanı göndererek cesedi Muayene ettirmiştir . Bir Ay Hapse Mahküm Oldu Niyazi ixminde sabıkalı yankesici - Jerden birisi evvelisi gün gece saat 43 te 'ropkuptan bekçiye silâh çekmiş ve sonra ds evine açmıştır. Topkapı komiseri kendisini övinden karakola davet etliği zaman da komiserin ya - Kasmı yırtmış ve bekçiyi de elinden hefifçe yarslamıştır, Asliye dördüncü ceza mahkemesi dün Niyaziye bir ay ©n gün hapis cezası verdi ve derhal tevkif etti. nunusaninii 20 inci günü Beykoz kay bir tayin emri getirmiştir. Şiyan bu emrin altma vali onamma ikinci şube mildürit Necatinin imza - sını ve bir köşesine de üçüncü şube müdürünün (M) paragrafını yazmış. tr. Ali, bu emri Beykoz ikinet komiseri Nesatiye vermiş ve kaymakam İh . san da müzekkereyi Beykoz birinci komiserliğine havale etmiştir. Bu ko. miserlik te kâğıdı idare komiserliğine havale etmiş ve işe de başlanmıştır. Fakat biraz sonra üçüncü şube bunun memur tayin ettiğini o öğrenmiş ve derhal yaka'atmıştır. Dün mahkemede Beykoz birinei ko miseri Ahmet Şevket şahit olarak dinlendi, dedi ki : — Ali evvelce bizde çalışıyordu. Sonra kaydi terkin © edildi. Bir gün kendisini Beykozda sivil olarak gör düm. Bana Ankaraya gittiğini, “ce - vâzı istihdam kararı aldığını. yine Beykoze tayin edileceğini #öyledi. İki gün sonra de ben vazifede iken tayin emrini komiser Necatiye getirmiş ve kaymakam da bize havale etmiştir. Matbu başlıklı tezkerenin altında va. İi namına ikinci şube mlidilrii Necati. nin imzası, bir köşesindede üçüncü şube müdürünün (M) prağrali var. d&. Derhal müzekkereyi k: idari ko. miserliğine havale ettim, Oradan işe başladığını malmiüdürlüğüne ve üçün. cü şube müdürlüğüne yazacaktık, ,, Bundan sonra reisin bu emirle B. ma memurluğunda âkdedilmiştir. He r iki tarafa saadetler temenni ederiz. İmakamlığma polis müdürlüğünden Üzerinde Üçüncü şubenin matbu damgasını ta. sahte müzekkereyle kendi kendisini! JOZEFİN YİNE MAHKÜM OLDU Bazi aileler yanında mürebbiyelik yapan Jozefin isminde genç bir kız, geçenlerde polise hakaret ettiği için asliye dördüncü ceza mahkemesi ta rafmdan üç gün hapse mahküm ol. muştu . h polis Hasana hakaret ettiği için dün yine ayni mahkeme huzuruna çıkarı. mıştır. Şehitler, Alman matmağzelin hakn - ret eltiğini söylediler. Matmazel bü » tün bu şahitlikleri: — Ben sarhoştum. Ne yaptığım: bilmiyordum. Fakat polise hakaret ettiğimi zannetmem, şeklinde reddet. ti. Müddeımumi, suçluya ceza veril. mesini istedi, Mühkeme, Jozefini, bir ay on gür hapse ve 30 Hira para cezasına mah » küm etti, Ve hakaretin vazife halinde vuku bulduğunu pazarı itibara alarak cezayı 17 gün hapse ve 17 Hira para cezasına indirdi. — ———— dana çıkardı.,, Daha sonra, ehli vukufun müzek » kere zerinde yaplığı tetkikatı göste ren rapor okundu. Bu rapora göre, İmzalarm taklit olduğu ilk bakışta an| Jozelin hapisanede yatıp çıkmış ve | evvelki gün Beyoğlunda 271 numara.| laşılabilirdi . Emni; irektörlüğünün suçlu Ali! hakkında ikinci bir sahtekârlik dava. | Kumar Oynarken Tutuldular Tahtakrlede bir arsada zarla ku | le cevap verdi : mar oynıyan dört kişi tutulmuştur. | Galatada Abdürrahimin kahvesinde! zekkere ile belki maaş alabilirdi. Fa.| ru tahrif etmiştir. sı açlığı ve evrakınım da dördüncü Alinin maaş alip alamıyacağı hakkın| şubede bulunduğu mahkemeye ihbar İ daki muhtelif susllerine de şahit şöy.| edilmişti . İddisya göre, Ali kaydi terkin edi. “— Mulmüdürlüğüne yazılan mü .|lirken yine mezumiyet aldığı bir rapo! ahkemenin dör .! kumar oynayan Niko ve Dimitri de|kat üçüncü şubeye müzekkere yaza. |düncü istintak hâkimliğinden istediği cürmümeşhut halinde yakalanmışlar. | rak kendisine depodan silâh verilme. malümata cevap verilmediği için mu. İ sini istiyecektik. Ovakit iş yine mey.! hakeme talik edildi Hakikatin hay: Fransızca sözlü şaheser. Oynıyanlar: LORETTA YOUNG — DON AMECHE Bu perşembe akşamı Sinemasında Gönülleri okşayan musiki Gözleri kamaştıran ihtişam Orijinal ve hakik! danslar Nefis ve emsalsiz bir mevzu SON RUMBA Fransıca sözlü ve orijina! şarkılı şaheser, Baş rollerde. CAROL LOMBARD — JORJ RAFT Önümüzdeki PERŞEMBE M ELEK: ki camiin avlusunda. Karanlığın kesafetine rağmen soldaki camlin beyaz silüeti kubbesile son cemaat yerinin sütunlarile minareşile bep seçiliyor daha doğrusu seziliyor. ” Kapının iki yanındaki mezar taşları, saf, saf dizil- miş kavuklu nedimler gibi. Sanki ona el pençe divar durup onu hürmetle karşılıyorlar; Bu karanlığın tam ortasında; şadırvan beyaz bir küme gibi.. Mahmut bu beysz kesafete doğru ilerle» dikçe su sesini duha yakından duyuyor. Şadırvanı önünde diz çöktü. Bütün gün güneşin hararetini emmiş olan mermerler hâlâ sıcacık... Evet, gecenin bu ilerlemiş saatinde bile'sıcak şehri kavuruyor.. İstanbulun taşı toprağı hürmalı bir has tanın vücudü gibi yanıyor, Mahmut ellerini suya döğru uzatiyor. Su avucu « Bur içine doldukça bütün vücudü hazzından ürperi» yor. Evvelâ bu serin su ile ellerini, kollarmı, yüzünü, başmı ve boynunu yıkıyor sonra ağzını suya yak - laştırarak âna, kana içiyor. Böyle o İylee serinledikten, süya kandıktan sonra yerinden doğruluyor. Ve yerinden doğrulunca gayrihtiyari silkinerek geri çekiliyor. Çünkü kimsesiz zannettiği bu avluda birdenbire peyda oluveren bir adam.. İnce vücutlü, uzun boylu bir adam tam karşısında duruyor. Karşısmda duran adam bu ani karşılaşıştan en ha. fit bir şekilde şaşırmadı. Ye onu daha evvelden görmüş ve ona doğru yak- aşmış olacak, yahutta vücudünün hiçbir refleks'i kalmamış. ranlık içinde onun şeklini görmek için inat eden göz- leri kıyafetini seçebiliyor? “Bir serseri olacak.,; Ötekl ağır, ağır konuşan yorgun bir sesle: — Burası nire ağam? Mahmut cevap veriyor: - Farkında değilim. Uzun boylu adam; çok yorgunmuş gibi sık sik ne. fes alarak konusuyor: Mahmut düşünüyor: “Bekçi gallba!..., Fakat ka - No. 12 — Kuzum ağam bana ko'unu verir misın7 — Ne istiyorsun? — Ona tutunup ta yere eğileceğim.. Su içmek Sonra ilâve ediyor, — Bugün hastuneden çıktım.. Sakatım.. Bir ayağı mı yeni kestiler, — Geçmiş olgun! Mahmut karanlığın içerisinde daha dikkatle baka, rak onun sözünün doğru olup olmadığını anlamak istiyor. — Haydi gir koluma arkadaş. Yabuncı elindeki deynekle beraber onun koluna yapışıyor. Hep soluyarak konuşuyor: —Daha sonraları elbette alışacağım amma şimdi karanlıkta yere düşeceğim gibi geliyor... Bir türlü kendimi kullanamıyorum. Tek ayakla, bu deynek- le yeni yürüyen enceklere döndüm. Bütün gün de tek bacakla dolaşıp durdum. Öyle yorgunum ki, Sakat adam ekşi, ekşi ter kokuyor. İkisi birlikte karanlıkta yere doğru eğiliyorlar, Ve eğilirlerken de © söyleniyor: : — Güya İstanbula para kazanmıya geldik, Üstelik bir bacak birakıp gidiyoruz. Yere yerleşince; ellerini musluğa doğru uzatıyor ve musluktan avuçlarına doldurduğu suları parmak Jarmın arasından ve dudaklarının yanından çenesine doğru akrta, akıta içiriyor: “Nekadar susamış,, Onun bu susuzluğunun şiddetini görmek Mahmuda Nazlıyı hatırlatıyor. Ve içi bir susuzluk ezasile dolarak Nazlıyı düşünüyor. Suyunu içmiş olan sakat adam şimdi Mahmudun yaptığı gibi birkaç avuç suyu yüzüne serpiyor, son- Ta başmı Mahmuda dönerek: Yazan: SUAT DERVİŞ — Ne bekliyorsuk diyor, sen buranın bekçisi mi. sin?, — Hayır buranın bekçisi filân değilim. Seni tekrar kaldırmak için bekledim, Öteki köy çocuğu laubaliliğile hizbir mukaddime yapmıya lüzum görmeden konuşuyor. — Hele şükür... Ben de seni ves, filân Sanda idim de yüreğim oynamıştı, Sana bir şey Söyleyim mi? Ben bu gece burada yatmak istiyorum. Acaba bura, da yatsam kimse bir şey der mi?.. 3 — Zannetmem... Burası eski bir camie benziyor bekçisi filân yok geliba!... “Öteki geniş bir nefes alıyor? — Demin dedim ya., Bugün hastaneden sıktım üç aydır yatıyorum... Hastaneden belediye 8eni köyüne yollar dediler. Amma bugün boş Yere bekle. dim.. Bizim memlekete değil onların şuradan Şuraya yollamıya ne paraları ne de gönülleri Var. Akşama kadar durdum. “Hele bir yol haftaya uğra inşallah göndeririz,, dediler, 4 Mahmut ta yere diz çökmüş. Kalkıp gitmek için o. nun sözünü kesmesini bekliyor.Ötekinin lâfı kısa keş miye niyeti yok, içini boşaltmak istiyen bir insan za» afiyle yanındaki yabancı uzaklaşmadan evvel sözü. nü bitirmek için çabuk, çabuk, konuşarak anlatıyor; — Gurbet ierinde on parasız, arksdaştız, Otek ayaklı dolaşmak ne belâ! Anamgile mektup yazdır. dım, Hastabaktcısma verdim. Elbette atmıştır. İşal. lah. Bizim Tahtakalede kahve var. Tosunun kahvesi orada bizim memleketliler bulunur. Akşam oraya bir boy uğradım. Bir tanıdık bulamadım... Üstümde de para yok yatamadım... Istanbulu dolaşmaktan der manım kalmadı... Daha değnekle yürümiye de alışık değilim... Açlıktan daha sorum Yok, içim ye. 3 amam ORA ... Fevkalâde tablolar... Mükemmel mevzu RAMONA | Tamamen ve Labii renkli ilk film. Sinema tekniğinin son merhalesi SARAY | Yarın akşam Hoş iki sâst geçirmek için SUMER Sinemaşma gidecek ve şayanı perestiş yıldiz DANİELLE DARRİBUX'nün sevimli PİERRE MİNGAND ile beraber en son temsil ettiği PARİSLI KIZ Gençlik, şarkı ve danslarla dolu ne”is komedi müzakelini göreceksiniz. RE a amaaa / a re ei Çİ “mek istemiyor amma tütünsüzlüğe pek dayanamıyo” 2.3.9017 ÖLÜM HABERLERİ Ölüm Telgarf fen müşavirliğinden si kait Bay Raif zevcesi Beyan Şefi“ Güzide vefat etmiştir. Cenazesi, b” gün Kıztltoprakta Karakol soksği* daki köşklerinden kaldırılarak öğ İ namazı Zühtüpaşa camiinde kım” tan sonra aile kabristanına de! lecektir, İ Bayan Şerife Güzidenin ölümü ke İdisini tanıyanlar ve sevenler â: da büyük bir teessür uyandırmış Kederli ailesine teziyetlerimizi ririz. i TEŞEKKÜR Cenevrede tahsilde iken pek gene V* MP o şında vefat eden biricik yavrum. *deşim ve yeğenimiz Kâninin cen merasiminde bulunarak elin Keği” lerimizi paylaşan Boğaziçi lisesi Mİ dürü, muallimleri ve talebeleri Je Ü niversite | talebelerinesye bilümuf dost ve akrabalarımıza ve merâ” mun arkadaşlarına ve mektup ve İİ grafla bizi seyanlara ayrı ayrı teşek" küre teessürümüz mâni olduğunda? muhterem gazelenizin tavassutul m“ e rica ederiz. Validesi Hemşiresi Teyzesi Eniştesi Sıdıka O Muslâ oZehra Mi ŞEHİR TİYATROSU DRAM KISMİ i Bu akşam ır 2030 da 1 KraL LIR li | SON HAFTA in İl Yaza W. Shakespesi* niha Bedri Göknil Halkevinde Konferans Eminönü Halkevinden: 23.3. 037 sah günü Evimizin O | ğaloğlundaki merkez salonunda ? Dr. Musafa Hayrullah tarafi (Keyif verici zehirlerle mücadi mevzulu bir konferans verilecektir. Bu konferans bütün yurttaşlara # çıktır. e PARIS 1937- SERGİSİNE Zengin ve idareli “Program arım) hazırladı KUÇUK SEYAHAT: Paris — Milâno — Belgrad BÜYÜK SEYAHAT: Paris — Londra — Nis — Montekarlo — Roma — Ber lin — Hamburg — Bükreş LÜKS VAPURLAR Birinci, ikinci, üçüncü mevkiler Tafsilât: NATTA seyahat acem İtaları, Galatasaray. Telgr. NAT- TA — Tel, 44913-44914 rum. Ve itiyadma esir bir insan zilletiyle sakat adam tanımadığı adama soruyor: — Tütünün var mı arkadaş. Mahmut: “Yok,, demiye utandığı İçin yalan söys Myor: — Kullanmam. — Ne iyi kullanmamak. Ben kullanırım. Hasta” nede genç bir bekim vardı, Eksik olmasın o hergün banı getiriyordu. Bugün taburcu olduk o da bitti Ve tekrarlıyor; — Parasız gurbet illerde kalmak pek güç Mahmut onün sözlerini dikkatle dinlemediği hak d6 onunla konuşmuıya başlıyor: — Bu kazr nerede geldi başına? — Istanbulda. — İstanbuls neden geldin. Su mu çıkmıştı köyün” de. Tarlanda çalışamadın mı? — Siz şehirliler tarla, tarla dersiniz ne tarlası Bir avuç torpak altıbaş nüfus... Hangi birimizi do- yurur... Bıldır iki hayvan almıştık, Çelepçiye borç” Jandık.. Güzün taksiti veremedik. Hayvanı da aldı g0 ri, Amma... iyi bakmamışsın, zayıflatmışsn gibt ma haneler etti, sattığı fiyata geri almadı hem hayvon git elden, hem üstelik ona bir yol borçlu kaldık. Bu yaz icraya vermiş bizi birde yol parası gelince ne yapacağımı şaşırdım. Bizim uşaklar: İstanbula bir yol git orağs pavrikalarda iş çok dediler., Attım heybemi ormuzü” ma bizim memleketten Çakırların Abdi ile yola çık tak. Tahtakalede bir kahve var.. oraya indik. Birka$ &y boşta gezdikten sonra tam Ümidimizde karnımız” da kalmış köye dönerken birdenbire hir iş bulduk. Dokums pavrikasmda.. Biz acemi olduğumuz iç? bizi yirmi beş kuruşa aldılar. Ben yin denklerini #7 tımda Laşiyordum. Ağır denkler kimbilir elli okk8 mıdır nedir? Amma ne olacak biz de delikanlı bunları taşıyan kadınlar bile vardı aramızda püf iş değildi. Kara bahtım buraya da yetişti. (Arkası var)