22 Şubat 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— ae TAN — 22.2-937 ğTeŞkHâh esasiye kanunu tadil edili rken Millet Meclisinin o celsesine ait zabıtları aynen neşrediyoruz : Büyük Millet Meclisi bu ayın beşinci günü, tarihi bir celse akdetmiş, Teşkilâtı Esasiye kanunumuzun bazı maddelerinin ta- dili için Başvekil İsmet İnönü ile 153 arkadaşının imzasile veri- len bir takriri müzakere etmişti. Bu müzakereye ait zabıtların /— aynen derci de Mecliste tekarrür ettiğinden müzakere zabıtla- — rını "Resmi Gazete,,den naklederek dünden itibaren neşre baş- lamıştık. Bu mühim müzakereyi bugün de neşre devam ediyoruz: Eğer bu gün iyi neticeler — görüyorsak onu —bu — milletin — yaptığı ve başardığı iyi işlere ver . mek zaruri olur. Tarihin neticesinin zaruri ve mukadder olmadığı yine bir Türk tarafından, Türklerin elile ve Türklerin kanile isbat edilmiştir. Tarihin seyrini değiştirdik. Ve Tür- ke atfedilen menhus talih bir dafa daha yenildi. (Alkışlar). İSTİKLALİMİZİ KURTARAN BÜYÜK ŞEF Atatürk; bu millette mevcut olan bütün yüksek seciyeleri ve âlicenap hasletleri nefsinde toplıyarak mille- |— tin azmi iradesini birleştirdi ve ken- di azmi iradesine katarak Türk mil- letini mahvolmaktan kurtardı. Şim- | diye kadar Türk tarihi ispat eder ki, — Türkler için esir olmak mahvolmak demektir. Atatürk; Türk istiklâlini — kurtarmakla beşeriyete de, medeniye te de büyük hizmet etti. TARİH ONDAN BAHSEDERKEN Tarih Atatürkten bahsederken, A- tatürkün yüksek vasıflarından bah- Bederken hiç şüphe etmemeli ki, en büyük vasfını beşeriyete yaptığı bu hizmette görecektir. Türksüz bir ta- rih ne kadar muzlim olurdu. Hele Türksüz kalacak beşeriyet ne kadar sefil ve süfli bir manzara irae eder, hepiniz tahmin ve tahayyül edebilir. siniae Türkün olmadığı bir tarih ka- ranlık ve kaotik olur. Zaten Türk âkıbetine bu kasti yapanlar kendile- — Tinin yaptığı fena niyetin, kötü kas. tin cezasını az bir zamanda gördü- |ler. Türk kendi tarihini ve talihini — kendi yaptığı vakit ve kendi yapar- ken hiç bir kimsenin, hiç bir tarafın ne tesirine kapıldı ve ne de yardımı. nı gördü. Ne buldu ise kendinde bul- du ve kendi elile yaptı. Ve yaptığı şey, tarihten aldığı, müsbet, muay - — yen tecrübelerden edindiği kanaatler — izerine müessestir. — ŞEFİN KURDUĞU YENİ DEVLET ç SİSTEMİ — Maddi vesaiti kendi idrakine isti. nat ettirdi ve bu sayede istiklâlini kurtardı. Atatürk, Türk istiklâlini kurtardıktan sonra Türk bir daha böyle badirelere, tehlikelere dönmi- — yecek bir devlet sistemi kurdu. Bu — devlet sisteminde tatbik edilecek 0- lan prensipleri vazih, açık ve müspet olarak program halinde tesbit etti. Bu programı ve bunun tatbikini ken. — di kurduğu Cümhuriyet Halk Parti- si eline ve mesuliyetine verdi. Cüm- — huriyet Halk Partisinin prensipleri — evyelemirde modern bir devlet kur - maktır. Türkün tarihine, seciyesine, âlicenaplığma ve gururu millisine muvafık olarak bir devlet yaratmak- tır. Bu devletin vasıflarını ararken — hepsini ayrı, ayrı tarihten almmış, hakikatten almmış, icraattan alınmış prensiplerle ayrı, ayrı vasıflarını ta- — yin etti. Bunların başında devletçilik — gelir. Türk milleti devletçidir. Asır. — Jların gösterdiği, tarihin seyri ispat etmiştir ki, modern tekniğin ve eko- nominin, maliyenin teknik ve müs. pet icaplarıma, gündelik hayatlarını ferdi olarak ve cemiyet halinde uy. — dürmıyanlar daima geri kalmağa — Mahkümdüurlar. d MAZİDE İlerlememek gerilemek, gerilemek, /— ezilmek demektir. Hayat mübareze- — Binde, bahusus devletler arasındaki -— hayat mübarezesinde geri kalmak ciğnenmek demektir. Çiğnenmemek — için Türkün hergün daha fazla ileri — adım atması lâzım ve şarttır, Biz ya- — kın mazinin bıraktığı boşlukları dol- durmakla mükellef olduğumuz gibi — Atiyen de çocuklarımıza hiçbir fena |— miras bırakmamak mecburiyetinde - bulunan bir nesiliz. Mazide, zaman - aĞ da ve mekânda yapılan hataları az zamanda telâfi ederek istikbali ona göre hazırlamak lâzımdır. Yalnız ma zinin kusurlarını itiraf etmek ve ya- hut örtmek kâfi gelmez. İstikbalin de icaplarıma göre hazırlamak iktiza e- der. Bu vasfı haiz olmıyan devletle- rin bilhassa Türk devletinin istikba- linden dahi şüphe edilebilir. Atatür- kün kurduğu prensibin asliyeti bun- dadır. Eğer biz Atatürkün Türkleri kurtarmış olmak itibarile, Türklere yüksek medeni vasıflarını tekrar ia- de etmiş olmak itibarile kendisine karşı şükran hissediyorsak bunun i- fasını ve ifadesini kurduğu prensip- leri sadakatle, feragatle ve samimi- yetle takibde aramak icap eder, Türk milletinin bu prensiplere nekadar bağ lr olduğunu hergün bir misalile gör- mekteyiz, Arzettiğim prensiplerin başlıcala - rımın Teşkilâtı Esasiyemize geçmesi, Atatürkün prensiplerine milletçe be- raber bağlılığımızın ve samimi ilgi- mizin hukuki ifadesidir. Biz istiyo - ruz ki, siyaset ve icraat sahalarında yaptığımız işler irfan ve vicdanı hu- kukiyelerde yer bulsun ve hukuki hayatın mebdei, menşei ve istinatgâ- hr olsun. O itibarladır ki, devletçilik vasfını Teşkilâtı Esasiyeye koymak kararını verdik. (Arkası var) Fransız Kadınlarının Bütün dünyada meşhur GÜZELLİKLERİNİN SIRRİI Parisli şık kadınlar, “Makyaj,, sa. natinde bütün dünyanın en büyük eksperleridir. En son güzellik sırları, havalandırılmış bir pudranın istima- lindedir. - Müthiş bir hava tazyıki tahtında dönen bir tulumbanın sür. atle ezilen - hususi usulle istihzar e- dilen ve mümkün olmadığı zannedi. len on defa daha ince bir pudradır. Bu usul sayesinde pudrayı o derece inceltir ki - yüze bir makyaj manza- rasmı veren modası geçmiş adi ve a. ğır pudralardan büsbütün başka bir tesir bırakarak - cilde gayri mer'i bir güzellik tabakası halinde munta- zam ve yeknesak olarak yapışır ve tene tabii bir şekil verir. Bu yeni ha- valandırma usulü Tokalon pudrası- nın istihzarında kullanılmaktadır. To kalon pudrası, ayni zamanda terkibin de taze krema mevcut olduğundan bütün gün sabit kalır ve ne yağmur, ne rüzgâr, ne de ter tenin “fini mat,, güzelliğini tağyir etmez. Siz de Fran. sız kadınlarının güzellik. sırrı olan “Havalandırılmış, ,Tokalon pudrasını li B fbe Kai HALKEVİ BAYRAMINI KUTLARKEN Dahiliye vekili mühim bir nutuk s “ (Başı 1 incide) Levent, bir nutuk söyliyerek, halkev- lerinin memlekete yaptığı hizmetler- den bahsetmiştir. Ankara, 21 (A,A.) — İçişleri Ba- kanı ve C. H. Partisi Genel Sekreteri Şükrü Kaya, halkevlerinin kuruluşu- nun beşinci yıldönümü ve 31 yeni hal- kevinin açılışı münasebetiyle bugün Ankara Halkevinde şu nutku söyle- miştir: Bayanlar, baylar; Yüksek huzurunuzla halkevlerinin beşinci faaliyet senesini açıyorum. Bununla beraber memleketin dört bucağında da 31 halkevinin açılma tö reni de yapılmış bulunuyor. Sizlerin yüksek şahsiyetlerinizi ve şahıslarını- zı hürmetle selâmlarken buradan da oralarda şimdi toplu bulunan yurt- daşlarımıza hürmetlerimi sunuyorum. Halkevlerimizin çok güzel bir an'ane- si vardır: C. H. P, nin umumi reis ve- kili ve Türkiye cümhuriyetinin büyük Başvekili İIsmet İnönü her sene huzu- runuza gelir. Salâhiyettar ve gür se- siyle dolgun ve olgun fikirlerini he- pimize birer birer telkin eder ve bir ders halinde bütün memlekete söyler- di. Bu sene kendisini başka bir vazi- fe, memleketin başka bir köşesine da- vet etmiş bulunuyor. Oradan da o gü- zel sesi bütün memlekete dinlettire- cektir. Huzurunuzda halkevleri için birkaç söz söylemek ödevini şeflerim bu de- fa bana verdiler. Müsaadenizi ve mü- samahanızı rica ederim. İstiklâli ebedileştiren müesseseler Halkevleri, müstakil bir vatanı ko- rumak ve milletin istiklâlini ebedileş- tirmek için kurulmuş bir vasitadır. Bir milletin müstakil yaşıyabilmesi için evvelâ kendisine bir vatan lâzım- dır."Asırlar ve asırlardanberi istik- lâllerini kaybedip hâlâ vatan peşinde koşan birçok milletleri tanıyoruz. Bu- günkü içtimaiyat, bize 7T00 kadar mil let saydığı halde, istiklâl, ancak 70 ine nasip olmuştur. Tarihin kurul— duğu gündenberi istiklâl ve şerefini muhafaza ederek ilerliyen Türk mil- leti son zamanlarda yine kendinin ha- taları yüzünden istiklâlini ve vatanı- nı kaybedecek vaziyete düşmüştü. O ağır şerait içerisinde o müşkül anlar- da Türklerin yüksek seciyelerindeki kudreti kendi azim ve iradesiyle bir noktaya tevcih ederek Türklere ait bu vatanı Ulu Atatürk yine asıl sahi- bi olan Türke verdi. (Alışlar) Ken- disinin büyük vasıfları arasında tarih bu itibarla en büyük vatan yapanlar- dan biri olarak sayacaktır, Ferdi ka. biliyeti, şahsi seciyeleri yüksek olan ne kadar milletler tanıyoruz ki, bü- tün dünya bir araya geldiği halde ken dilerine bir yurt kuramamışlardır. A- tatürk, millette bulduğu büyük kud- retle müstakil vatanların himaye, müstemleke, manda diye dağıtıldığı bir zamanda ateşler arasında bu mem leketi kurtardı ve istiklâline kavuş- turdu. Hep beraber ve hepimizin şük- ran ve minnetlerimizi ifadeyi burada tekrar etmeme müsaade buyurunuz. (Alkışlar). Atatürk, Türk vatanmı yeniden kurduktan ve istiklâlini kurtardık- tan sonra bu vatanın ve bu istiklâ- lin bir daha tehlikeye düşmemesi i- çin bir çok tedbirler düşündü, aldı ve tatbik etti. Devletin vasıfları ve yarın Buü tedbirlerin başında evvel emir. de bütün halkın ve bütün milletin i- dareye iştirakini temin edecek olan halkçı bir devlet kurmak oldu ve bu prensipleri, devlet kurduktan sonra C. H. P. nin eline ve mesuliyetine verdi, Ve milliyetçilik, devletçilik, lâ- iklik, inkılâpçılık, cümhuriyetçilik, halkçılık diye vasıflarını tesbit ettik- ten sonra bunu bu sefer de bütün memlekete mal ederek Teşkilâtı esa. siyeye koydu. Filhakika bugün tari- hin hangi safhasına ve coğrafyanın hangi kıtasına bakacak olursak ola- lrm, milletinde bu altı vasfı cemet- miyen kudretsiz devletlerin bu gün veya yarın müstakil olarak yaşama. larmnma nazari olarak dahi imkân yok- tur. Eğer Türkler bugün kendilerini kurtardığından dolayı Atatürke bir Eminönü Halkevinde Bayram minnet hissi besliyorlarsa yarım için de kendilerini kurtaracak olan pren- sipleri koyduğu için ayrıca minnet beslemeleri icap eder, bu minnetimi- zi bu prensipleri Kanaatle, cesaretle, ve devamla tatbik etmekle ifade et. meliyiz. Millet fertlerinin ayrı ayrı kıymetleri bir araya gelmedikçe hiç bir kuvvet ifade etmez. Öyle millet- ler kum yığını halinde kalırlar, her hangi bir rüzgârın, sağdan essin, sol- dan essin, esiri olarak veya önüne katılarak cihanın dört tarafına sü. rüklenirler. Milletler yalçın kayalar gibi yahut kesif ve kompakt kil kit- lesi halinde birbirine yapışık ve bağ- lr olurlarsa bir varlık ve bir kudret ifade ederler. Evvelleri bu kitlenin hacmi de büyüktü. Bizim kitlemiz a- sırlarca çok büyük küdret ifade et. miştir. Büyümekte ve daha da büyü- miye namzettir. Fakat başka millet- lerin kitlelerile kıyas edilecek olursa hacmi küçük görülebilir. Onun için biz kitlemizdeki kıymet farkını keyfi- yeti artırmak suretile ilerlemek ve kapamak mecburiyetindeyiz. 18 mil, yon Türkün fert olarak haiz olduğu kudreti ve kıymeti artıracak olursak © vakit bu vatan içerisinde 18 mil - yonluk bir kitle kemiyetinin kat kat üstünde bir çok işler görür. Ve biz bu işleri görmiye ve göstermiye mecbu- ruz. Mazinin ihmalleri Çünkü geçmiş senelerin ihmali göz önündedir.Biz bugün hem mazinin ih mallerini ıslah etmek hem de gele- cek nesillere eslâftan bize kalan kü. surlarmı bırakmamak Izdırarındayız. Onun için bu gün her bir ferdin sa- attaki mesaisinin üç misli randıman- la çalışmıya mecbur bulunuyoruz. İstikbalde kitlenin ve ferdin kıy - metini artırmak için bu gün mek - tepler, müesseseler açıyoruz. Fakat, açılan mektepler ve üniversiteler ge- lecek nesilleri yetiştirir, bizim ihti - yacımız bugünkü nesiledir. Mektepte bulunan çocukların haricinde kalan çocuklara kadım erkek yedisinden yetmişine kadar her kes_e müstakil ve ileri milletler fertleı'inl'n haiz olduğu kaliteyi, tekniği ve bilgi- yi vermek lâzımdır. Bunu yapmak için elde büyük vasıtalar vardır. Ki- taplar, gazeteler ve bilümum neşri- yat. Fakat bizim memlekette biliyor- sunuz ki bunlar bizim istediğimiz Kâ- dar okunmamaktadır. Bunun da 5&- bepleri aranmıştır. Okutmak çarele- ri de bulunacaktır. Ondan sonra Tad- yonun ve telsizin tesirleri ve fayda- ları artmıştır. Radyonuzun lhf“ıe' rini açtığınız zama nher tarafi İyİ İ- şittiğiniz halde en zayıf gelen ses ÂT- kara ve İstanbulun sesidir. Türk sesi Her halde Türkün her geyde olduğı_ı gibi sesi de diğer milletlerden z ge; kalmamalıdır. Size tepsir ederim *? gelecek sene Ankara meı'kezımâeı:l İ- şiteceğiniz Tür ksesi yalnız hudutla- rımız içinde kalmıyacak, huı_ivu_tla_rımı zın haricinde bizim seslerimızı._ fikir- lerimizi ve vicdanlarımızım hitabını duymak ihtiyacında bulunan herkes tarafından işitilecektir. (Alkışlar) Ondan sonra ele alınacak tiyatro ve tiyatronun her nev'i, komeı.ii Ve de çalışan yeni amatörlerimizdir. Bun Kü arzumuzuün ve ih- berlar ae ıf“âıununda olan irfan tiyacımızın çoO) & ğ vey sanat müesseseleridir. Fa kat yine ilyo ataetioelr isterim ki bu ihtiyaçlar görülmüş ve karşılanmıya başlanmış- tır. Fakat neticelerinin ne vakit a- Öy ledi ı | | İ Ü kutlanmasında bulunanlar lmacağını bugün tahmin etmek güç- tür. Benim tiyatro olarak memle- kette gördüğüm ve işittiğim, İstan- buldaki çok iyi ve feragatla çalışan yüksek ruhlu artistlerle halkevlerin- de çalışan yine amatörlerimizdir. Bun ların haricinde memleketi diyar diyar gezen artistler de vardır. Bunlar bir taraftan hayatlarını kazanmak için çalışırken, diğer taraftan Türkün in- kılâp prensiplerini yaymaktadır. Di- ğer taraftan bunları islâh ve himaye ederek tiyatro zevk ve sanatmı mem- leketin her tarafımna yaymak icabeder. Bunu halkevleri üzerine almıştır. (Alkışlar) İrfan yuvaları Bu neşir vasıtaları arasında bazı büyük yaştakilerimize hafif ve kıy- metsiz göründüğü halde — çocukları çok sevindiren ve ilgiliyen karagöz, kükla gibi umumi terbiyede çok mü- essir ve zevkli sanatlar son zaman - larda bizde ya ihmal veyahut iptizale uğramıştır. Onları bu ihmal ve ipti- zalden kurtaracak memleketin içe - risine fikirler neşredecek surette ne - şe verecek şekilde tertip etmek ted- birler almak, halkevlerinin vazifesi iktizasındandır. Bütün bunlar ya - pıladursun, âcil olarak yapılması lâ - zım gelen diğer bir şey, vatandaşları bir araya toplıyarak fikirler teati et- mek ve kendilerine yeni keşiflerden, yeni cereyanlardan haber vermek ve vatandaşın fende, sanatte, güzel sa- natlarda bilgisini, zevkini arttırmak, görmediklerini göstermektir. Bu va- zifeyi, DU memleket içerisinde de - rühte eden yegâne müessese halkev- leridir. Halkevleri bu itibarla hali- hazırda milletin kütle halinde irfanı- nı, bilgisini arttıracak yegâne bir yuvadır. En büyük &hemmieyti de burada- dır. Halihazırda hiç bir terbiye ve telkin Müessesesinin yapmadığı işi yapmakla mükellef bulunuyor. Bugün kü nesli, bugünkü ihtiyaca cevap ve- recek zihniyetle techiz etmiye çalı - şıyor. Atatürk bu müesseseyi yarat- makla kurduğu büyük binanm istik- bale doğru emin olara kyürümesini temine çalışmıştır. Bugün binlerce Türk 167 halkevinde toplanmış bulu- nuyor. Biz halkevlerimiz 167 den daha ve daha yüksek rakamlara — ve h_a'.tta, her köye kadar götürdüğümüz BÜn memleketimiz tek bir kalp gibi Çarpacak ve memleket bir tehlikeye düştüğü vakit onu tek vücut gibi kar- sıliyacak... Memleketin — terakkisini temin için hepsi bir kafa ile düşünür ve bir kolla çalışır hale — gelecektir. (Alkışlar) Şerefli medeniyet seviyesi | Halkevlerinin millet viedanında ve irfanında bu kadar büyük tesiri var- dir. Ve olacaktır. Memleketimiz buna Muhtaç olduğundan fazla, buna tok lâyik de bir memlekettir. Milleti- Miz bugün göze görünen medeni sevi- yelerin hepsinin üstüne çıkacak ka- dar kabiliyeti haizdir ve tarihte Türk Milleti bu seviyeye çıkmıştır. Bugün bu seviyede aleyhimize bir tefazüil var Ba, kusuru bizim değil, fakat elemi içimizdedir. Devamı bizim için de büyük bir kusur olur. Memleketi bizden sonra şeleceklerin eline bırakırken elbette ı_ızerimizde bir kusur götürmiyece - Siz. Çocuklarımıza şen ve zengin bir vatan ve kendilerinin lâyık olduğu şe Radyo Bugünkü program İstanbul: z Öğle neşriyatı: 12.30 Plâkla Türk musi- kisi; 12.50 Havadis; 13.05 Muhtelif - plâk neşriyatı; 14 Son. Akşam neşriyatı: 18.30 Plâkla dans musi- kisi; 19.30 Çocuklara masal: İ. Galip tara- fmdan; 20 Rıfat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları; 20.30 Ömer Rıza tarafından arapça söylev; 20.45 Sa- fiye ve arkadaşları tarafmdan Türk musi- kisi ve halk şarkıları; saat ayarı; 21.15 Şe- hir Tiyatrosu dram kısmı tarafından Faust; 22.15 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi gü- hün programı; 22.35 Plâkla sololar, operâ ve operet parçaları; 23 Son. , . * Günün program özü Sentonik konserler: 21.20 Varşova: Konservatuardan nakil; 21.40 Roma: Selvacci'nin idaresinde; 22 Vi- yana: Beethoven (piyano ve orkestra kon- sertosu); 22.30 Tulüz, Limoj: İngelbrechtin fdar)eıiude (Gluck, Paumgartner,* Berlioz, V.s.). Hafif konserler: 13.10 Bükreş: Plâk konseri; 16 Ostrava, Prag: Haydn, Bozart, Beethoven (orkes- tra); 17.35 Bratislava, Prag: Askeri bando; 18 Bükreş: Plâk konseri; 18.15 Roman, Ba- rğ: Karışık konser; 19 Stokholm; Hafif mu- siki; 1920 Bükreş: Donizetti, — Massenet, Nottara, Saint - Saens, J. Strauss; 20.30 Brüno, Prag: Musiki popurisi; 20.30 Var- şova: Koro konseri; 21.10 Stokholm: Rap- sodiler (plâk); 22.15 Roma: Bando müzika; 22.45 Bükreş: Halk orkestrası; 23 Romat Varyete; 23.30 Roma: Askeri konser; 23.30 Kolonya: Gece musikisi. Oneralar. Operetler: 21.10 Lâypzig: Johann Strauss akşamı; — 23 Stokholm; Richard Wagner'in “Walkü« re” operası. )da musikisi: 16.15 Vargşova: “Polski - Radyo” triyo su; 21.55 Bükreş: Bando kenteti (Mozart, Haydn, Jianu); 22.45 Prag: Karışık kuartet musikisi, Resitaller: 17.30 Varşova: Leh halk şarkıları; 18.05 Varşova: Piyano—Sarkı; — 21.20 Bükreş: Maxifn Vasiliv tarafından şarkılar: 22 Prag: Puşkin'in güftelediği /orijinal Çek sarkıla- TI * oe musikisi : 23 Varşova; 23.45 Milano, cağız. (Alkışlar). Halkevleri bu ga - yelerin husulü için en büyük ve mü- essir bir müessese olacaktır. Hepimiz —— kendimizi bu halkevlerinin bir hâdi- - mi ve müdavimi telâkki edecek olur. sak, hepimiz bildiklerimizi bilmemek. ten hiç mesül olmıyan vatandaşları- mıza öğretmek gayesini güdecek olur sak bu gaye kendiliğinden hâsıl ola- caktır. Anadolu ortasında bir mamure İ. çinde bulunuyoruz. Fakat buradan B kilometre uzakta kendi 1rkımızdan, kanımızdan tertemiz bir cevher gibi olan Türk çocuklarının ne halde ol- duğunu ve bizim yardımımıza — ve tekniğimize ne kadar muhtaç bulun- duğunu görürsünüz. (Alkışlar). Medyun olduğumuz fedakârlık Bugün milli Şefimizi en yüksek ta- nıyan bir milletiz. “Ne mutlu Tür. küm diyene,, diyoruz ve bunu şeref bilerek buna inanarak söylüyoruz. Fakat arkadaşlar, vatandaşlarımızın köylerdeki ve kırlardaki hali maddi hayatı bizim hayatımızın ve bilgile- rimizin çok dunundadır. On, on iki milyon Türk köylüsünü bu halden kurtarmak için bizim hep birlikte, kendisine öğretmemiz icap eden şey- ler vardır. Kendine münevver diyen sınıf, memur olalım, serbest olalım öğrendiklerimizi kendi gayretlerimiz- den, kendi kabiliyetlerimizden ziya«. de milletin yaptığı fedakârlığa med- yunuz. Hiç kimse, kendi bilgimize, kendim öğrendim diye öğünecek va» ziyette değildir. Eğer bize mektep açılmış ise, Ü- niversite açılmışsa ve elimize kitap verilmişse millet verdiği vergiler ve vatanın muhafazası için bol bol dök. tüğü temiz ve asil kan sayesindedir. (Bravo sesleri, şiddetli alkışlar). İçi- —- .—— D 2 e a s y / 0 Bi M Â z EaoTrca mizden hiç birimizin kendi müktese- batile ve kendi fikriyatile öğünmiye hakkı yoktur. Ta ki bu milletin her ferdi aşağı yukarı onun fikrini anla- yacak hale gelmedikçe... Eğer bizim fikirlerimizi, ideallerimizi milletin büyük kütlesi olan halk anlamıyacak olursa biz eski zamanlarda olduğu gibi kendi hücresinde kapanmış fal atmakla vakit geçiren filozoflara ben zeriz. (Bravo sesleri). Borcumuz ve vazifelerimiz Bizim borcumuzu, fikir borcumu. — zu, öğrenmiş olmak borcumuzu ma- | kamlarımızı ödeyemez, yazdığımız &- serler, kitaplar ödeyemez. Bunlarmın hepsinin mukabilini bu millet ver- mektedir. Münevverlere, muallimlere hitap ediyorum: (Nutkun arkasımı çok geç aldığımız refli bir medeniyet seviyesi bıraka . için müteakip nüshamızda vereceğ'z.) (e m-rsas 4£

Bu sayıdan diğer sayfalar: