B Ki n I) hi > Bi r Üğ & — olduğu şekilde bayram günlerinde $ kü * * | dolühisarı - Davutpasa Dünya kupasına İtalya da yazıldı Pariste yapılacak dünya kupası futbol maçlarına yazılma müh- letinin bitmek üzere bulunduğunu ve Avrupa milletlerinin girdiği bu müsabakaya Türk futbolünün de dahil bündan evvelki iki yazımızda bildirmiştik, Avrupadan gelen son haberlerde, buügüne kadar iştirakini b'.lxliı*ı'n:ıniş' ı olan İtalyanın Fransızlara müracaat ut O ettiği bildiriliyor. Henüz iştirak ta - ahhüdü Parise gelmemiş olan Avustur yanın da İtalyayı takip edeceği bildi - rilmektedir , Evvelki yazılarımızda söylemiştik; Paris müsabakalarında Türk milli takımının gözükmesi propaganda ba. kımımdan çok tesirli olur. Bu müsa - “ bakalarda, olimpiyatlarda olduğu gi. Zi taratııdan milli tukl başanire - bi, müsabıklar üzerine teksif edl'ıcn*ınorü Mister Boütsun halla içinde| dikkat dagğılmıyacağından Parise ka.| müstacelen — Ankaraya yağrılaığını| dar yapılacak masraf boşuna gitme .| miş olur. Bazı zayıf olduğumuz Spor şubele: röni beynelmile! r:4sabakalara gdnıleÜ rirken sahadaki galibiyetten ziyade bırakacağımiz iyi tesir hesaba alın -| maktadır . bi Şu halde tesir ve propağanda ba - kımından olimpiyatlardan daha mü | Bait olan Paris müsabakalarma işti -| rakimizi mühlet bitmeden hildirmemiz. İLap eder. Çankofun Beyarnı- . v melerini Dağıtanlar Yakalandı Sofya, 15 (TAN) — Sabık Başve- kii Çankofun 6 numaralı denilen tah- rikiâmiz beyannamelerini dağıtanlar yakalanmışlardır. Bunlardan bhiri de Savacietf'tir. Üçüncü Futbol Antre- nörü Geldi Futbol Federasyonu tarafmdan İn giltereden angaje edilen üçüncü fut - bol antrenörü Mister Jems, dün sa - bah şehrimize gelmiştir. Antrenör, aksammki trso Ankaraya hareket etmiştir , Geri kalan Lig maçları T. S. K. İstanbul bölgesi futbol ajanlığından: Fenerbahçe stadında yapılmakta olan dernaj ameliyesi dolayısiyle bil. mecburiye geri bırakılmış olan ikinci küme lig maçla'1ı aşağıdaki yazılı Şeref stadmda yapılacaktır. Şeref stadı: Doğan . Ortaköy A, takımları saat 12, Feneryılmaz - Galata Gençler A. takımları, saat 13,45, Anadoluhisarı » Beylerbeyi A, takımları saat 15,30. 21—2—1937 çarşamba günü yapı- lacak lig macları: Şeref stadi : : Beylerbeyi - Ortaköy A. talkırmla. rı saat 12, Karagümrük - Galata Gencler A. takımları sâat 13,45, Ana. A; takımları L olması icap ettiğini Antrenörü ayrıldı Türk Spor Kurumu umumi merke . ilk olarak ukuyucuarunuza- vudirmiş ve antrenörücüzün büyle biz daveti muvalık görmiyerek Ankaraya git . mek islemediğini de ilâve etmişiik, O zaman, Türk spor kurumunun | emirlerine itaat etmediğini kendisine | hatırlattığımız antrenör bir arkada - şımıza “umumi merkeze bir program gönderdim. Rapor halinde olan bu proğrama henüz bir cevap alamadım, Bu isteğime bir cevap verilmediği takdirde Ankaraya veya herhangi bir şehre zitmiyeceğimi, hattâ istifaya hazır olduğumu “bildirdim.,, demiş - u. Ü Türk spor kurumu ile yaptığı mu- kavele mucibince onun herhangi bir talebine itaat etmek mecburiyetinde olan başantrenörün- ademi icabeti Türk spor kurumunca muvafık gö - rülmemiş ve dün vazifesine nihayet verildiği kendisine telgrafla tebliğ e- dilmiştir . *Türkiyeye gelmeden evvel Mısır milli takımının antrenörü olan Mis . ter Bouts'un tekrar Mısıra gideceği söylenmektedir. Yugoslavya Su Sporları Takımı Yugoslavya su sporları federasyo- nu denizcilik federasyonuna müraca. at ederek önümüzdeki mevsimde şeh- rimizde Türk ve Yugoslav milli yüz . me ve su topu takımları arasında bir karşılaşma yapmak arzesunda olduk. larmı bildirmiştir . Federasyonca Du arzu hakkında he-: nüz bir cevap verilmiş olmamakla beraber tahsisatsızlık yüzünden bu talebin kabul edilmiyeceği söylen- mektedir . ü Ş * f VOLEYBOL * MAÇLARI T. S. K. İstanbul bölgesi völeybol ajanlığından: 20—2—1937 cumartesi günü Ga . latasaray spor klübü lokalinde yapı - lacak voleybol matları : Topkapı - Davutpaşa saat 14,30, Hâkem — Naim. Anadolu - İstanbul spor saat İ5. Hâkem Burhaneddin. Galatasaray - Ortaköy saat 15.301 ocamım cenazesini kaldıran otomofil önde gidiyor. Baâna da zorla siyahlar giydir - diler ve başıma siyah tüllü bir şap ka geçirdiler cenaze arabasının ar kasından giden otomofillerden bi- rine Oturttular. Sağımda karalar giymiş kaynanam, solumda kara tüllere bürünmüş büyük görüm - cem, $ Giden biz miyiz... Bizim Rum terzi madam kocasınım cenazesinin peşine mi düşmüş farkında deği - lim. Elimde etrafı siyahlı bir mendil gözüme tutmuş ha bire ha hıçkı- rıyorum dizlerim yaprak gibi tit- tiyor... Amanın bayılacağım karı kısmı zongoç gibi mortacı gibi ce. naze arabası arkasından gider mi? Kibar sınıfın âdeti imiş böyle!.. Avrupalılar böyle yaparlarmış!.. Avrupa kadınında da acaba Türk kadınının kalbi, şefkati merhameti var midır!., Varsa nasıl dayanır bilmiyorum. Civan gibi kocam bir gece içinde öldü... Üç gündür yüreğimin içi yangınyeri gibi alevli gözüme bir mendil koyup ta şöyle içime sindi- re, sindire ağlıyamadım. Hâhi Şeküre! Keşki yine tütün balyaları içerisinde can verseydin de bu maskaralıkları tanimasay - dım, Kocanı anandan öğrendiğin şartla şurtla gömerdin. Hiç ol - mazsa rahat, rahat bir ağlıyabilir- Ben zaten kibarlığa bir türlü a- Lşamadım ya!.. Tevekkeli atalar sözü: “kırk yıllık Kâni, olur- mu Yani,, dememiş kırk yıllık tütün iş gisi Şekürenin asri, modern bir ba yari olmasıma mortacı gibi mevta otomobillerinin arkasımdan kara - lara bürünüp gitmesine imkân var miı!.. | hâhi Mazlümcuğum... Ne yap - tın?, Ne ettin kendine... Bana da ne ettin!.. Yüz kere “şu beyaz nezle en- fiyesini bu kadar kullanma.... Bey- nine tozlar yapışacak,, dememiş miydim,.. O tebeşir gibi tozdan in sana şifa gelir mi?., İşte ne oldu ise civan kocama ol du... Bir gece içinde kaskatı kaldı.. imdi ben bu apartımanlar i- çinde bu deli karılarla huy ları huylarıma, soyları soyuma uy- mıyan bu çılgınlarla ne yapaca - ğım?.. Zavallı kaynanam otomofilin iİ- çinde Ishak kuşü gibi, cık, cık ötüyor.. Ana yüreği bu dayanır mı evlâtçığını kara topraklara gö- türmiye! — Hanım anne gel biz döne - lim.. Diyeceğim, biliyorum beni dinle miyecekler... Kocam ölür ölmez... Zaten hepsi acile oynattı... Kar - deşler kibarların acısı da bizimki- ne benzemiyor ki... Envai türlü kül fetleri var... Evvelâ içlerinden biri Azraile ruh teslim etti mi?.. İlk işleri gazetelere ilân yollamak... Sanki bütün dünya onların için - den kim öldü, kim kaldı merak e- dier... Hem kibarlar bunu bir da- ha ülvan yapmak için bir fırsat zannediyorlar... Bilmem ne vezi - ri, bimem ne paşanın torunu bil- mem ne bankası müdürü bilmem ne beyin oğlu, bilmem ne sefiri bil mem nenin yeğeni.... Bilmem ne tüc carı bilmem nenin amcazadesi... Bilmem ne pavrikası sahibi bilmem nenin eniştesi diye soyda, sopta ne kadar hatıri sayılır insan varsa hepsini arka, arkaya diziyorlar. Ben iki senedir şu kibarlarm a- ralarındayım yirmi iki sene de bü yüdüğüm yerlerde öğrendiklerimi unutüp ta onlarım âdetlerine alı- şamadım, Öğünmesini, yalan söy- lemesini atmasını tutmasını bil - Eyüp - Feneryıl N, W Üü Müsiftman dini' âşikârdır. — TAN Z ENG HİKAYE YAZAN SAT DERVİ 16-2-9837 | Işte ben buyum: Babam bir tahan helvaci imiş... Annem bir adliye odacısınm kızı. Annemi - kendi anlatırdı - on dört yaşında iken köyünden yeni gel - miş olan bu tahan helvacıya ver mişle... Babam başına helva tab - lasmı alır sokak, sokak gezermiş.. Annem ne de olsa İstanbul kızı (k) ya dili dönmeyip H diyen müthiş ter kokan hiddetlenince dayak atan bu köylü delikanlısile uyuşamamış 18 yaşına gelince bir gün beni Ade kucağına almışı “milsâhım ha lâl, canım azat,, demiş kocasınm evini bırakınca ihtiyar ninesinin e- vine gitmiş tahan helvacı olan ba- bam da “şart olsun,, demiş onu ho şŞamış... B abamın yanından ayrıldığı- mız zaman ben bir yaşın - da imişim. Ondan sonra da bir da ha babamın ne olduğunu öğren - medim, Annem bundan sonra iki kere ev lenmiş ikinci kocası bir seyyar ber- bermiş iyi bir adammış çabuk öl- müş, 3 üncü bir kahveci çırağı imiş. Onu hatırlarım. Huysuz herifin bi- ri idi. Esrar da kullanırdı. Bir gün kahvede esrarı çok çekmiş eve gel di anamı bıçakladı. On bir yaşın- da anasız kaldım. Haminnem ba- na baktı. Daha doğrusu ben hamin neme baktım. On bir yaşımda tü- tüne girdim. Yirmi bir yaşında gü ya başımıza devlet kuşu kondu. Tü tünden çıktık... Bugünleri görece- ğime keşki yine tütün balyelerin- den ayrilmasaydım. y z Hiç unutmam bir cuma günü idi. Daha o zamanlar tatil cumaları yâ pılırdı. Günün birinde Karagüm - rükteki o bizim yamrı, yumru 50 kaklara bir otomofil geldi. Üvey teyzemin kızı çocuk düşürdüğün- denberi çok sinirli kalmıştır. Bak- tım kızın beti benzi kül oldu kapı da vurulunca eli ayağı zangır, Zan- gir boşandı: — Şeküre abla otomofil bize gel di. Bizim gibi fıkaranım kapısına şeytan arabası hayır için gîımez biliyorsun bir kere geldi o gün de ağabeyinin kolunu pavrikada ka- yış kapmıştı. Dedi. — Haydi canım dedim. Açtım ka piyı. Bir de baktım kapının Önün- de uzun boylu şişman bir bayan duruyor.... Hattâ epeyce de kart bir şey... Altı aylık ondüle saçlarile b&şl altı Syhk bir kuzu gît.).i koca man bu saçların üzerine önünde koskoca bir gül bulunan beyaz in- ce hasırdan bir şapka oturtmuş; Üstünde yerli krep birmandan şa- rap tortusu renginde bir esvap; Kumaşa acımadan bu şişman vü- cuda bile bol yapılmış bir elbise... Ellerinde yüzükler, kollarında bile- zikler göğsünde dev analarımı ak - lrma getiren göğüslerinin arasına doğru inen beşi bir yerdeler.. Yü- r'eş'..’Pudmlı ya - "e nakları üzerinde esmer yollar aç- Mıiş... — Tüccardan Mehmet Beyefendi nin kerimesi Şeküre hanımefendi burada mı otururlar? — Şeküre benim dedim. Fakat ben hanımefendi değilim. Tütün işçisi Şeküreyim babam da Meh- met beyefendi değildir. — Pederinizin ismi nedir?.. — Babamın ismi.. .Babamın is- mi,.. Hangisini soruyorsunuz? s Yor ismi Kangöz Osman... Sahiden de günün birinde gözü tam kanlanmış anamı bıçakladı! Öbür dünyaya yolladı. Ondan evvelki seyyar bir berber süprüntüsiymiş onu hayal meyal hatırlarım. Asıl babam ki, onu hiç tanımam tahan helvacı Memiş imiş. * Ben bu sözü söyler söylemez kar şımdaki şişman kadın kollarını açıp boynuma atıldı ve bana anlatmı - ya başladı, Benim halammış bu ka dım. Hemen içeri aldım, kendisine bir kahve yaptım o konuştu ben dinledim. Anamın dangul dungul diye beğenmediği Memiş helvacı Memiş ağaya cenabı mevlâm “yü- rü ya kulum,, demiş o da almış yü rümüş evvelâ çıraklığını ettiği us tanm dükânını satın almış sonra şubeler açmış derken Avrupaya, Amerikaya kutu, kutu tahan hel- vası yollıyan meşhur bir tüccar ol- Müuş.., Evler, apartmanlar, hanlar satın almış, Memleketinden soyu- nu sopunu getirtmiş.. İstanbulda, Aksarayda on beş odalı bir vezir konağına yerleşmişler... Saray eş- yalarile orasını döşeyip dayamış... Ve nihayet beş ay evvel de bir gün kalbi durmuş sizlere ömür vefat etmiş,.. Bunun üzerine İstanbul ka zan halalarım kepçe beni aramış - lar: Mehmetçiklerinin yegâne ya- digârımı hem babamın mirasçısı benmişim... Onlar beni muhafaza edeceklermiş bu para ile de rahat, rahat yaşıyacakmışım, Bütün bunlar bir peri masalı gi- bi başımdan gelip geçmişti. Ve bir gün Karagümrükteki kulübemsi €v tütün mağazaları açlık, işsiz - lik günleri bir rüya oluverdi. Ra - hata kavuşmuştum. Aksarayda saray eşyalarile dö- şenmiş konak benimdi... Misafir odamızda üstüne iki üç ayak mer- divenle çıkılır tepesi saçaklı kibrit başı renginde sırma ,işlemeli ipek- lerle döşenmiş bir taht bile var - dı. Salonun ortasındaki yaldızlı ma sanın üstündeki vazoların içi li - mon sarısı, kırmızı çiçekler yeşil , dallarla süslü idi. Hele drvarın et- rafına dizilmiş olan sırmalı ipek - liden yaldızlı koltuk kanape takı- mı çalgı kutusu nekadar güzeldi. Kurulunca gramofon gibi çalan bu kutunun üstünde ip atlıyan bir a- dayar S l $ Ca ni SAat W rap I’Je_h_elş te vardı YAT yordum. Bütün bu paralar babani” kuyorlar. Bizim bütün mahalle | lığa benden ziyade alışmışlardi” -mişlerdi. Şeküreyi bayağı bülmüş” Yemek odasında içi gümüş tâ * kımla dolu büfenin yanındaki 89" | nalı dolap ne güzeldi... Bunu da bif | şehzade köşkünde yapılan bir mü” zattan satın almışlardı. B* konağa, geldiğimdenbili akrabalarımdan çok îtib. | görüyordum, Bu itibarın kara göf” lerimin hatırı için olmadığını bit dan bana miras kalmıştı. Halalâ * rım eğer benimle iyi geçinmezler” ga öre D —3 BİD z Düi 4 kaç senedir alışık oldukları bu T hattan mahrüm Kalırlar diye KOf doyurabilecek kadar bu parayı kel di kendime yiyecek değildim yala Ben seve, seve bu parayı onlar paylaşıyordum. Hem onlar kibaf” Şehzadebaşmda büyük bir terzi * hanede bana en son moda tuvalet” ler — 1ismarlamışlardı. Pudralarif kremlerin insan gibi ismi varmı# Halalarım bu isimleri de biliyof * lardı. Başımı altı aylık öndüle yâP tırmışlardı. Çocukluğumdanberi çöri| kı ile kesmiye alıştığım tırnaklari” | mı manikürler yaptırmışlardı. HEf | gün otomofillerle Beyoğluna gidi yorduk. *Sinemalara giriyordul | Mahallebicilerde mahallebiler yİ ” | yorduk. Bir cennet hayatı geçiri * yorduk. Benim ismimi de değişt lar ismimi Şüküfe yapmışlardı. Bu hayatı ben ve iki büyük ha” lam çok seviyorduk. Fakat küçü” halam o memnuün değildi: “İstan * bul tarafında yaşanır mı? Bir K” dar paramız var, Talimanede bir ; partman tutalım sosyete hayata .“. lalım,, diyordu. İşte onun zoril biz köprünün bir tarafından. O e bür tarafına geçtik, onun Z0 ben Mazlümcuğumu ta.nıdım..w Vi Küçük halam bizim gibi değil Okuyup yazmış. bir kızcağiZ a Çehre züğürdü idi amma, okudl. ğu paralı mekteplerde kibarlar K düşüp kalkmıştı. El verip bonmı jür yapmasını, boyun kmasgi— yemek yiyip içmesini biliyordu. ze de öğretiyordu. Bizim bunli ğ öğrendiğimize emin olduktan 50; 4| ra işte biz Talimaneye taşımdif Kibarlar paralı olduğumuzu bi . dikleri için babamızın helvacıli ” gını filân pek araştırmadılar. çük halamın mektep arkaâşşl | nın aileleri bizi kabul günlerine ! vet ettiler. Biz de kabul günü yak İ tık. & İşte bugünleriminzden birinde 3:?' | lüm geldi. Bir kere daha ka)f“ : nam ve görümcelerimle birıbenlif geldi. Sözün kısası birdenbire ha istedi... Ah Mazlüm keşki seni ”'H nımasaydım... Keşki beni istemt 6 | seydin... Nur içinde yatarsın tnşöl e lah... Benim nemi beğendin... PT lam benimle çok uğraşıyordu ai ' (Arkası 10 unc