Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
—T — 11.2.937 D Gündelik Gazete BAŞMUHARRIRI hmet Emin YALMAN Lrü:de, her_şe_yde temiz, dü TAN'“m"m olmak, kariin ö el: oîdefi: Haberde, £ İ — Mıya çalışmaktır. ————H İİSUNUN MESELELERİI İK ——— | ı"ğş)rANıN EN | ÇSUT MEMLEKETİ Paia Dd0 dünya — gazeteleri bu ültmda İsveçten — bahsettiler, n v:eş'?*?dlllannda.n uzak yaşı - Büfm tün kuvvetini kendi İnki- Yi but;::n'?den bu memlekette 936 de 60 milyon liralık bir ŞN uk etmiş Hükümet bu Vet Yapacağını şaşırmış. Bir Nemleket edilmiş ve bu para ile 8re Nt mü dahilinde içtimai hizmet- arar Ç Hesseseler vücude getirmiye Avru Tilmiş | ıçğ“mteleri, mühimmat ve » W Dî_ı-ra bulamıyan Avrupa e eçi d;:ııül'lyle mukayese ederek ılw Yanın en mes'ut memleke- j göstermişlerdi . ; ON bi €nin 1936 bütçesinde 36 mil- Vvenin Alalık var. Bu fazlalık Tür- î elikidiy isadi inkişafının en büyük R Üyop a" Memleket refaha doğru gi - ktir . Dü ıutıtih"'a Türkiyeyi de dünyanın İlipi, eketleri arasında saya - Va t tü (Ğ ĞnENıEı)E TÜRKÇE | SENMİYEN ADAM â ı“:::'“ Şehrimizde çıkan fransız- * L Nİ gazetesinin sahibi Mösyö R!l Röftur 4 Benegea t Eecen gün bir mecliste kırk Talde Türkiyede bulunduğu ti — Hükçe Öğrenemediğini itiraf et- M t'_b'!hman yerli ve yabancı Si “get Busterince, meslekta - S Ha hatı verdi: _ enme Ct etmeyiniz, dedi, türkçe M öğr Ye ü'tf)'a&; duymadım da onun B Süm H m., Türkiyede bulun - *konyç £ sene içinde kendi dilim- * modi Yacağım bir kişiye rast - Pati N, Hattâ ilk zamanlarda ö- Blep kuğ den bazan türkçe keli - n g; Tya çalıştım, Muhatap- Kü Ma bana fransızca cevap önü Th'kçe öğrenmeyişimin se - İi D eaf Tlerden bir Türk, Fransız ÇA, z tayip etmek istedi . K, dedik, o da değil, biz u- İrki “ı:' Fransada bir Fransızın bir N kçe konuştuğu görülebilir İ y ""'“%ğm,, veya diğer yabancılarla VS ü İlü z zaman türkçeden baş- Wöğr Usmazsak, onlar da türk- , miye mecbur olurlar, Nite- NCtla beri memleketteki ya- bur — SOğu türkçe öğrenmiye . ı’r:,::l'"“şş:rdır_ Hi HP Olarak kabul ve tatbik e- du:hh' yabancı ile türkçeden Vça bülmi konuşmayınız. Yabancı V teğiy “Yorsa ayıbı ona aittir, bi- n İN "rly DALAGANI şuşüANıN ha lazaya girdiler. —""î: Alman ve İtalyan kıt'a- yı MA İşgal ettiler. Malaga - dmga * halkı bu ecnebi istilâsı kar- | “b Wk—ldilerlnl denize attılar, Yüyala, altında öldüler, 150 bin ki- Dapi TT B tü bfmkıp kaçtılar. iki parti arasında ola- çt çaç kendi kendine milli ordu B Bpan, © Franko ve müttefikleri | l_ ça Yerlileri arasmdaki harp B ıken"'ılı:::p Dlımııl_(tan çıkmlşi İ ıml almişter, alkı imha etmesi İCtk | böyle bir facia kaydetme - Kik t - —— j —*ıukı: Mektebinin İnşaatı | 'İ“nıuî_ 10 (TAN) — Türk hava G nk&f ada açılacak pilot mek j B’“ Ni "Sör Egli tarafından ha- İN ve ieve göre inşasmı kabul ale hazırlıklarına başla- "lıu,;::m İnşasıma ilkbaharda TAN Eski Bir Nazırın Siyasi Hatıraları Zohrap - Hoca Sabri MUH2A LEFETIN ilktidar Mevkii JHTIRASLARI i çtima başladığı zaman Sabri Hoca düşünerek birer birer: — Biz, evvelâ şahsımız için emniyet isteriz, sonra umumu da hali emniyette görmek e- melimizdir. Matbuat hürriye- ti, tam olmalıdır; idarei örfiye ve divanıharp kalkmalı, siyasi mücrimler hakkında umumi af ilân edilmelidir, dedi. Talât merhum bu tekliflere cevaben: — Bu kadar mı? Başka bir talebiniz yok mu? Yolunda mukabelede bulundu. Sabri Hoca nedense sıkılıyordu ve: — Ekseriyet fırkasının, bu tek- liflerimizi müsbet bir görüşle te- lâkki edip etmiyeceğini anlıyalım, son sözlerimizi de söyleriz, diye- bildi. Talâtın buna karşı cevabı şu ol- du: t — Öyleyse ben de düşündükle- rimi söyliyeyim: Şahsınız için em- niyet, umum için emniyet; sözle- rinden, pek bir şey anlıyamadım. Devletin kanunlarmda istediğiniz emniyet için kâfi ahkâm yok ise, sıfat ve salâhiyetiniz itibariyle ta- rafınızdan, yeni kânun teklifine mâni ne vardı? anunların tatbik ve icrası tarzından, bir emniyetsiz- lik hissetmekte idiyseniz, şimdiye kadar salâhiyettar olanlardan sual ve istizah hakkınıza imkân bıra- kılmadı mı? Çok rica ederim, burada sözle- rimizi gazete sayfalarına geçirmi- yeceğiz. Harice de çalım satacak değilir. Hele kelime ve mantık o- yunlarına hiç mahal yok, Zaten ben böyle şeylerle kafamı yora- mam, harbin en tehlikeli günlerimi yaşadığımız hâlde, Harbiye Nazı- rı aleyhinde, yapılan ©o mahut is- tizah vesilesiyle mücerret, dev- let otoritesini yıkmak için reva gör düğünüz o. pek çirkin tarizler, hü- cumlar, bütün medeni dünya ha- yatında şahsi emniyet ve hürriyet mefhumunun çok üstünde bir ha- yatı hürriyet ve emniyet — içinde bulunduğunuzu isbat etmedi mi? Matbuat hürriyetinden bahsedi- yorsunuz, idarei örfiyenin mevcut “olmasına rağmen size mensup ga- zetelerin, örfi divanıharp kararla- rına karşı, âdeta açtığı o, isyan bayrağı neydi? Bununla beraber bu noktada hakkınızı teslim etmemek .Mmüm- kün olmuyor: Mademki örfi idare ve divanı- harp, hususi bir kanun ile haiz ol- duğu kudret ve salâhiyeti istimal edemiyor, “Tahdişi ezhanı,, mucip gördüğü makalelerden do- layı gazete tatil etmek yolunu bu- lamıyarak kapatılan bir gazete, hemen ertesi gün, ayni eleman ile ve başka bir isimle, yine çıkıyor.. O halde, verdiği bir kararı haki- katte icradan acze düşen bir mü- essese için ben de bir mevcudiyet sebebi mülâhaza etmiyorum. Si- yasi mücrimlerin afleri meselesi- ne gelince, bunu geniş bir zihni- yetle her vakit tetkike âmadeyiz, # ki taraftan hazır bulunan ı diğer mebuslar da, bu*ba- hisler üzerinde lâkırdıya karışa- rak birçok şeyler söylediler, Mü- zakere bu vadide sükün ve itidal ile cereyan ediyor ve iki tarafın bu noktalar üzerinde oldukca müsali bir itilâfa varmak üzere oldukları görülüyordu. Bu sırada Zöhrap: — Muhaliflerce, “mücerret bir emniyet değil, devamlı ve teminat- li emniyet lâzım; ta ki, huzur, kâ- milen avdet etsin, dedi ve bir “mü- eyyide” nin de lüzumundan bah- setti. Talât merhum, Zöhrabın maksa- Talât Pa şa sadrazam olduğu günlerde dını kavramakla beraber anlama- mış gibi göründü ve kendisinden meramını açıkça izah etmesini is- tedi. Fakat Hoca Sabri araya gir- di: Yukarıda işaret ettiğim sıkıntı- l1 hal ve tavriyle muhalifler için kabineye iştirak en esaslı bir şart ve kendileri için de, teminattır di- ye asıl hakiki arzuyu ortaya attı. Hiç sözünü esirgemiyen Talât, âdeti veçhile yarı lâtife, yarı cid- di şu cevapla mukabele etti: — Zaten bu “uzlaşma” müza- keremizin asıl mevzuu kabineye iştirak meselesi olacağını biliyo - rum, Bilmem neden? Mevzuun dairesine girmek için işe şahsi ve umumi emniyet ve hürriyet pren- sipini, idarei örfiye ve divanıharp meselesini, soktunuz? Halbuki kabinenin teşekkülünde iştirak esası kabul ve tatbik edil- dikten sonra bu işler tabiatiyle ka- binenin icraat programına girer. Ve sonra güler bir yüzle Sabri Hocaya bakarak: — Hocam, bu kadar sene med- reselerde, cami köşelerinde ilim tahsili için emek sarfetti, yoruldu, üzüldü, mebusluk hayatında da kürsüde kendisini gösterdi, şimdi şehislâmlık makamını ona çok görmeyiz, gözlerini ilâve etti. oca, bütün emellerinin, ha- yallerinin, kavgalarının ga- yesi olan bu yüksek makama, bu kadar çabuk knvuşah_îleceği.ni ümit etmediği için birdenbire şaşırdı, se- vincini içinde ıaklafmıya çalışarak bir şey söyliyemedi. Talât, bu sefer Zöhraba döndü, “korkma, bu müzakerede sana da i ıkarırız” dedi. bu)îğîaîıerenin bu birinci günün- de ve ilk safhasında, içtimaa da- hil olan arkadaşlarının ve hususiy- le fırkanın sarih bir fikir ve müta- leasını almıyarak Talât merhumun sağa ve sola böyle vaitlerde bı%lı.ın- ması, ciddi değildi. O, kendisine hâs bir zekâ ile muhaliflerin bütün kalplerini deşip söyletmek — arzu- sunda bulunuyordu. Nitekim Sabri Hoca, kendisini Talât Bey, Balkan sulhünün müzakere- Halil Bey (Halil Menteşe), artık “Meşihatı İs- lâmiye,, — postuna serilmiş — görüyor we" şimdi gördüğü yumuşak — muka- beleden — istifade ile arkadaşları için de birer makam teminine çalışıyor- du, Zöhrap müte- Cessls nazarlarla Talâta ve hana bakarak Lendisi - ne hangi nezareti tahsis edebilece - ğimizi merak ile anlamak — istiyor. du , İçimizden — biri- risi Zöhraba pos - ta ve telgraf ne « zaretini teklif eder givi göründü, Bil mem ne için., Zöhrabın rengi bir denbire döndü ve neşesi kırıldı. Her halde bu ne- zaretin kendisine münasip görül- mesini şahsı hakkında bir hakaret gibi telâkki ettiği anlaşılıyordu. i esnasında (en solda) karşı sırada Çürüksulu Mahmüt Paşa Heyecanlı bir ses ve yalvaran bir tavır ve eda ile: “Nafıa ve Ti- caret nezaretini, Hallâçyan kadar olsun yapamaz miyız?” diye mü- kabelede bulundu. B en bir şey söylemedim, yal- nız Nafıa ve Ticaret Neza- retine göz koyan Zöhrabın vekâ- let hayatındaki sulistimallerini ve hattâ bir müvekkilinin otuz bin li- ralık bir davası mukabilinde kâletnamesindeki sulh.! salâhiye- tine dayanarak istinaf ticaret mah- ve- kemsinde otuz liraya sulh olduğu- nu ve bu sebeple aleyhinde ceza da- vası açıldığını düşünüyor ve ken- disine anlıyacağı bir sima-ile acı acı bakıyordum. Fakat Talât durur mu: — Evet, bu işi sen Hallâçyandan daha iyi yaparsın, şu kadar ki, Hallâçyan, babasından servet sa- hibidir. Sana gelince; para kazan- mak ihtiyacındasın, biz bu neza- rete para kazanmak ihtiyacı duy- gusunda olmıyanı getirmek iste- riz, dedi. Ve Zöhrap bu sözün ağır- lığı altında şaşırdı, ezildi ve bir müddet söyliyecek söz bulamadı. “ G . b . ı « AM 7 Türkkuşuna Girebilir miyim/ Tanışırken “Müşeref oldum,, cüm- lesini kullanmak istemediğiniz anlaşı- liyor. Bunu, pek eski buluyorsunuz. Fakat yaşlı ve şayanı hürmet bir ka- dma takdim edildiğiniz zaman, “mü- Beşiktaşta Ortabahçe caddesinde 5 numarada S, Necatiye: “— Türk Hava Kuşu müessesele- rine yalnız orta mektep ve lise me- zunları ile üniversiteliler kaydedil- mektedir. Mektebin talimatnamesi- ne göre, ilk mektep mezunlarınm — yaşı büyük dahi olsa — kayit ve ka- bulü imkânsızdır. Ancak, yarım bi- raktığınız orta tahsili tamamlar Ve tasdikname âlırsanız 331 doğumlu bir şehir çocuğu bulunmanız itibari- le tercih edileceğiniz muhakkaktır.” e İş Bekliyor İstanbul Aksaray, Hekimoğlu Ali- paşa caddesinde Hulüsi Dölene: “— Bu kadar bedbin olmıya mahal yoktur. Askere gitmeniz dolayısiy- le yerinize alman adamın çıkarılma- sı hakikaten bir haksızlık olur. An- cak, arzu ederse, evvelce çalıştığınız müessesenin direktörü size san'atini- ze uygun bir iş bulabilir. Maamafih, hususi, resmi diğer müesseselere de mektupla müracaat ediniz. Bize öy- le geliyor ki, henüz, hususi atelyeler- de bir iş aramış değilsiniz. Bir defa da bu yoldan yürüyünüz.” e Takdim Meselesi S.Saı-al imzasile benden takdim işini soran okuyucuma: - “— Takdim meselesi, hakikaten içtimai hayatta mühimdir. Takdim fıîrmülleri. size biraz eski gibi görü- nüyorsa da onları tatbik etmeniz, her yerde olduğu gibi, sizi mahcup vaziyete düşürmez, şeref oldum,, sözünü kullanmanız, eskiliğine rağmen, yerinde bir neza- ket ifade eder. Eğer, takdim edildi- ğiniz kimse yaş ve seviyece size denk bir erkek ise, “müşerref oldum,, ye- rine “memnun oldum,, demek te ca- izdir. “Çok sevindim,, diyenler de oluyor. Fakat bu, muaşeret adabı ka- idelerine göre, biraz hafif bir — söz- dür. Davette kadeh kaldırmak işini de soruyorsunuz. Anlatayım: Toplantının birinci ve başta gelen davetlisi sizseniz, yemek masasında kadehi siz kaldırır, bütün arkadaşla. rınızı ev sahibinin sıhhati yahut sof. rasının neşesi için içmiye davet e - dersiniz. Aksi takdirde, bu vazifeyi toplantının sayılan birinci davetlisi . ne bırakmak zaruridir. Şu kadar var ki, davetine icabet ettiğiniz yer, ilk defa gittiğiniz bir toplantı ve siz de ev sahibinin masada sağına aldığı bayan iseniz, ilk kadehi kaldırmak vazifesi yine size düşer. Maamafih, sofrada sizden yaşlılar ve sayılmıya lâyık olanlar mevcutsa, onların — iç- mesini beklemeniz bir nezaket bor- cudur. Evinizde hazırlıyacağınız toplantı. ya iştirak eden misafirler sıkılgansa, kadehler doldurulduktan sonra, on - misafirlerizin şerefine içebilirsiniz.,, ları neşelendirmek ve meclise 1sın - dırmak için bizzat ilk kadehi kaldırıp 5 FIKRA DÜNYA EDEBİYATIN- DA PUŞKİN Yazan: Neyştad Puşkinin dünya edebiyatı içindeki yüksek mevkiini göstermek için, e- serlerinin 84 lisana tercüme edilmiş olduğunu söylemek kâfidir. Bu 84 li. sanda 1500 Puşkin tercümesi var- dır, Şairin bir çok eserleri, bazı lisan- lara birkaç kere tercüme - edilmiştir. Meselâ, “Maça Kızı,, nın Almanca 12, Çekçe 10 Fransızca , İngilizce 6 tercümesi vardır. “Kaptanm Kızı,, da Almanca 12, Çekçeye 9, Fransızcaya 8 ve İngilizce. ye 7 kere çevrilmiştir. “Boris Godu- nov,, da ayni vaziyettedir. Bu dra- mın halen 10 Almanca, 9 Fransızca tercümesi mevcuttur, Puşkinin “İvgen Onietin,, gibi ter- cümesi cidden güç manzum romanı dahi, Almanca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Çekçe, Lehçe, İsveçce, Ma- earca ve Sırpça ve sair lisanlara ter- cüme edilmiş bulunmaktadır, Dünya edebiyatında Puskin hak . kında yazılan tenkit ve tetkik eserleri de büyük bir yekün tutmaktadır. Daha 1830 senelerizde, Avrupa münekkitleri, Puşkinin Byron, Sehil- ler. Skeksneare gihi. dünva sliüirinin şahikaları ile ayni seviyede bulundu- ğunu teslim ve tasdik eylemeğe baş!a. mışlardır . , Bütün dünya ecebiyatçıları, Alek- sandr Puskinin, siire getirdiği rem - Üst metodun. rerek sir warok nesir. de yüksek ve seyyal üslübunun ve ayni zamanda ümanis'liğinin , beynel. milel san'at âlemindeii ehemmiveti. ni tebarüz ettirmekte müttefiktir . ler . Puşkin, kendisivle muasır —garnlı edipler ve muharrirler üzerinde ve ayni zamanda bunu takip eden ede . biyat nesilleri üzerinde büyük tesir. ler icra etmekten ha'i kalamazdı. Ni. tekim, Hoffman, Fallersleben, Hel . ne, Vaozv ve Jaha diğer bir çok & dipler, Puşkin lirizminin tesiri altın. da kalmışlar ve bu lirizmi tekrar et- mislerdir , , Fransız münekkitleri, Prosper M&- rim6'nin kendi “Carmen,, eserini, Puşkinin “Çingene,, eserinin tesiri altında yazmış olduğunu ileri sür . mektedirler . Esasen Mörim&e, Puşkinin peres . tiskârları arasında idi ve Puşkini, dünyanın en büyük şairi diye anar « di, Prosper Mörimâe'nin 1868 de yaz. dığı “Aleksandr Puşkin,, eseri her « kesçe malümdur . “Boris Godunov,, ve “İvgen Oni « egin,, in dünya edebiyatında bırak. tığı iz, çok derindir, Godunovun tesi- ri, bugün dahi bakidir, Meselâ Heisler, Puşkin'in dramınım bir nevi devamı telâkki edilebilecek olan “Godunov'un çocukları,, dramı. nı Almanyada 1923 senesinde neşret. miştir. Tanmmış Çek muharriri Pfle. ger, “Pan Vişinski,, eserini, “İvgen Önliegin,, in tesiri altında yazmıştır. Puşkinin nesirdeki üslübu da, bil- hassa fransız edebiyatı üzerinde çok büyük tesirler lcra etmistir. Pros « poı; Mörimde, Maupassant, Mareel Prâvost gibi bir çok büyük muhar- rirler, bu sehhar üslübun kavrayıcı tesiri altında kalmışlardır , Gümrük Komisyoncularının Dün İmtihanları Yapıldı Gümrük komisyonculuğu ve maiyet memurluğuna talip olan elli kişinin dün gümrüklerde imtihanları yapıl » mıştır, İmtihan evrakları idare tara. fmdan tetkik edilerek Ankaraya gön- derilecek ve Vekâletin de tasdikinden soura kazananlar belli olacaktır. Yeni Gümrük Kimyahanesi Gümrük idaresi Çinili Rıhtım ha, nındaki yeni binasının dördüncü katı- na modern bir kimyahane tesis et mektedir. Yakında hazırlarmas' bite. cek olan bu kimyahanede her nevi maddelerin tahlili kabil olacaktır. Gümrükler İdaresi bunun için Av- rupadan son sistem makineler getirt- miştir.