ez Mİ. 1.7 anma TAN Gündelik gazete BAŞMUHARRIRI Ahmet Emin YALMAN Geçen di TTAN'ın hedefi: Haberde, fi-| Sie Pasa: kirde, her şeyde temiz, dü- Mec - rüst, samimi olmak, kariin © m di ; sı ie gazetesi olmıya çalışmaktır. usanda ki müuarız Zünün Meseleleri| | larına ver ——— dikleri ce Meşrutiyet Sağ olsaydı.. vaptan gşiyasi hayatm Büyük harpten evvel Talât Paşa bahset Livadyada Çarı görmeğe giden hey-İ meğe baş- etin reisi idi, Kendi anlattığına &“| la mış Te, bir gün, sofrada oturuyorlarmış.| er, Çar demiş ki: ii — Ekselâns, görüyor musunuz, zl bu sofrada, yediğiniz, içtiğiniz ve mumi kullandığınız ne varsa hepsi Rus - tur. Sizde de böyle midir? - ruzdan ; — Muatteessif o Haşmetmeâp.- sonra Sait Paşa, mühim Kapitülâsyonlar var! 5 | devlet adamlarının ka ant Paşa ekmeğini bile ei) bineye girmek istememesi yuğuran bir yarı il i i i ki: o zaman Dahiliye Nazırı, dalın sonra bahsine geçti ve dedi Y eni kabineye iştirake davet olunan siyasi ricalin tekli - Sadrazamı idi, Gene Talât Paşa, 1913 te, Roman. . Ya seyahatinden, orada bayındırlık| fimizi reddetmelerinin sebebi, eski faaliyetlerine karşı derin bir KIPİSİ kabine arasından birtakım zevatın Me, döndüğü vakit vapurda bir EF-| yeni kabinede bulunmaları değil - meni gazetecisine diyordu kis dir. Muarızlar bu noktada aldanı- lerin ve is mu yı da, devlet sosyal Sür'atle ilerlesek ! Şimdi onu diriltmek miimaktn ol up ta vatanı Edirneye giden iii : Tin Türk olduğunu söylemek müm - Kün olsaydı! Ve ona, orada öğle sof. Tasının üzerine her türlü müessese - leri işaret eder bir Türkiye haritası Yapıp: — Bu haritanm üzerinde ne gö - miz Saya içecek, kullanacak, her şey Türktür! diyebilseydik... Çünkü onun bütün kusurlarmı w. vardı ve bu rejimin hamlelerini kır - bulunan eski ar. yilk işletmelerinin Rus olmadığını tabii biliyorsunuz. . o İki vahdet yolu ibnan çıkarmak, ve her birini askeri itti - fakla kendi ine bağlamak? tilacisi leo Türkler den geliyur; Suriye,” © VARAN taktan mürekkep bi iederas Yon kurulmak? Bir düşününüz: Fransız ritme - dağlarına aksetmek- Bursa Lisesinden Yetişen ler Cemiyetinde- Bursa lisesinden yetişenisi. p © itülâsyonlar olmasa| yorlar, dek emayalirmi yapabilseki| fabrika, 1. dir. Bursa liseliler, evvelâ idare heyet bir senelik Davet olumanlardan biri, bazı ve- İ sileler ve arızalar ileri sürerek dar vete icabet etmedi, fakat diğer İki | zat geldi. Biri Ahmet Muhtar Paşa Hazretleridir. “Mukavemeti siyasi cinayet addederim. Reyim budur” dedi. Hata, #evap bir reydir. Diğer bir zat, birçok sözler söy- ledi, Arkadaşlarımdan ekserisi de oradaydı, dinlediler. Fakat yeni ka- binede eski nazırların bulunduğuna dair bir bahis ve itiraz geçmedi. Sonra deniliyor ki: “Oyle bir ka- Butturan » samimi bir vatanseverliği| bine teşekkül etmelidir ki yalnız İ dahilde değil, Avrupa nazarında da ihtiram ve itimada lâyık ölsun...” Bunu tasdik ederim, fakat Avrupa» zım olacak şey, meclisinizin siyasi fırkaları arasında, bali bir ittihat ve ittifak bulunmasıdır; garaza da- yanan ihtirasların terkidir. Yoksa hangi kabine olursa olsun bu afete mukabele edemez itikadındayım. Mariz olduğumuz siyasi hücumlar, kabinelerin şu, veya bu devleti memnun edecek bir tarzda teşekkül stmesile mündefi olmaz. Firkalar arüsında ittihat ve iülâf için ko Dulan şart bir maksada varıyor: O da kabineye iştirak etmektir. R efakatlerile bana şeref veren zatlar hakkındaki lâyıksız tarizler ve tahriklerle o zatlarm Yerlerini tevk ieceği zannına düş - mek te yanlıştır. V: ına hizmet et» meği kastedenler bu “ibi tahriklere tâbi olmazlar, Kabineyi £. kilde ar- kadaşlarımı seçmekte ben hata et- medim, itikadındayım. Memleketin bulunduğu hal iktr- 7asmca reylerinden, fikirlerinden istifade edilebilir kanaatile hatırlar da dolaşan zevata müracaat olun- du. Bunların sözleri, bir madde tayin etmiyerek özür göstermekten ibâret kaldı. Bilmem ki bugünkü bal, vatan hizmetinden istiğnalara, itizarlara müsajt midir? Efendiler, ben memuriyet, man- | #ip harisi değilim. Hattâ şimdiki Yaşımda değil, gençliğimde de de- Bildim. Bu memuriyeti kabul ettiy- sem, Sırf bir vatan vazifesi gör - mek içindir. Ttimada lâyık görüp görmemekte hürsünüz. Söyliyecek başka sözlerim kal- madı; bence, en büyük emel, vata- nımm mâruz olduğu muhataradan salim kalmasıdır. Onun selâmeti için lâzım olan sebepleri göstermek ve lâzım olan kabineyi vücude ge- tirmek size alttir. Ve tekrar ediyo- rum: Bu gece milletin mukaddera- seyde kusurlu olabilirim, fakat bu sözlimde İsabet vardır. Binaanslayh a Sadrâzam Sait Nutkund —— devrinde nazırlık yapmış, içyüzüne karışmış olan şu hatıraların sahibi, bize o buhranlı devirde eğrilik istenilen entrikaları açıkça an- latıyor. Patrik Yuvakimlerin, Kozmidi- bilmem kimlerin oynadık- ları oyunun içyüzünü bu satırlarda acık- ça öğreniyoruz. kabil taar ya aş İstanbul Meb'umu Kozmüidi de görü itimat beyan edip etmemek reyle rinize kalmiştır.” sit Paşanm bu sözleri Üzeri- a im amm edilmesi hakkında verilen takrir isim tayinile reye konulmuş ve ne- tlcede 60 ademi itimada karşı 125 reyle Sait Paşa kabinesine İtimat reyi verilmiştir. Bu müzakereler neticesinde, sad. k “Tr. Can” imzasiyle bize mektup gönderen bir kariimiz, fırıncıların ek- mekleri #ardıkları kâğıdı almak için parmak Uçlarını tükürüklediklerini yazarak bunun men'ini istiyen diğer bir kariimizi pek haklı buluyor ve: “Sade fırıncılar mı? diyor, bakkal dan peynir alırsınız; bakkal kâğıdı kolayca koparmak için hemen parma. ğı ağzina götürür. Çaycı, kese kâ- gıdını almak için ayni şeyi yapar. Şe- kerci, külâh yapmak için parmağını tükürüklemekle işe başlar. Yağcı, İkahvaltılık olarak aldığınız tereyağı. nı sardığı kâğıdı koparmak için par- mağın: tiükürükler, Velhasıl, kese kâğıdına konulacak veya kâğıda sarılacak her şey için esnaf parmağını tükürüklemekle Işe başlar. Alışmış olduğumuz bu hale İehemmiyet verilmiyor. Belediye me- İmurları, alışkanlıktan mütevellit mü samahayı bırakmalı, bunların âmir. leri de kendilerine emretmeli, esma- (ip parmağını tükürükle ıslatmasının önüne geçilmelidir.” Kariimizin çok hakkı var, Mesele umumi sıhhat meselesidir. Eanafı bu idetten vazgeçirmek İçin © icabında şiddetli cezalar bile koymalıdır. Türkbeyi Sokağma Lâmba Lâzım “Pangaltıda K. Zeki imzasiyle aldı. ğımaz bir mektupta, belediyenin ka. ranlık sokaklara 2000 elektrik lâm bası koyacağı haberinden bahsedildik ten sonra deniliyor ki: “Pangaltı, Hamam civarındaki bü. yük, küçük bütün sokaklarda elek. trik lâmbası fazlasiyle mevcut oldu- #u halde, bizim “Türk Beyi, sokağı. : Ğ A li kz eli TAN ———— an sonra Meclisi -Mebusan razamın elde ettiği kahir ekseriyet, yeni kabine hesabma bir muvaffa» kıyet teşkil ediyordu. Ademi itimat reyi veren meb'uslar arasında gâ- hıslarma ve içtihatlarma hâlâ hür- met beslediğim birkaç zat müstes- na olmak şartile çoğu, halis - bir kanaatle hareket etmiyordu. Bu münakaşada sahneye çıkarak uzun mutuklarile hükümetin (be yannamesini tenkit edenler içinde Tüyordu. Kozir'di, patrik Yuvakim 5 Efendinin pek ya. kın adamiydi. O- nun sahabeti ile meb» olmuş, © nun telikinlerini kendine o meslek edinmisti. Patrik O Yuva. kim, Abdülhamit devrinde de pat riklik makamı saga) ederken Sait Paganm ilk sada- retlerinden birine tesadüf eden b” tarihte muhtelif sebeplerle devlete müşkülât O çikar. mış, kiliseleri ka- pamak suretiyle maksadma (nail olmak iştiyerek Sait Paşanm ba. şma beli kesik mişti. Şimdi de adamı Kozmidi, Osmanlı Meclisi Meb'usa- nında Dersim Meb'usu olen Lütfi Fikri, avukat hayatının “on senererinde üniformasile efendisinin yolunda gidiyor, çok mürai bir tavırla tarizler yapıyor, kendi ve arkadaşları uamına yeni ki bineye itimatsızlık gösteriyordu. Bınun bu tavrına mukabil maruf OKUYUCU MEKTUPLARI Parmakları tükürüklemek yasak edilmeli nın lâmbası yoktur, Hem bunun, ben de bozuk olan kaldırımın yapılması için 6 senedenberi resmi müracaatla. İrımiz bir semere vermemiştir. Kaldırımsızlıktan ve karanlıktan çekilen sıkıntı büyüktür. Madem ki şehrimize (2000) elektrik Ihmbası da- ha konulacak, o bizim “Türk Beyi” sokağı bu sefer unutulmasın, bir &n evvel elektriğe kavuşalım.” Beleliyenin ehemmiyetle nazarı dik. katini celbederiz. i Bir Kariimize Göre Afyon- kar: Afyonkarahisarda A. Remzi Şen. son imzasiyle aldığımız mektupta. muhrukat buhranından şikâyet edil. mektedir, Kariimiz, “geceleri hara- retin sıfırın altında 20 ye kadar düş. | tüğünü” Afyonda kömür ve odun ih. tikâzının yüksek olduğunu. bir araba ince ve yaş odunun 10 liraya satıldı. ğını söylüyor ve: “Belediye, bunu önlemek gayesiyle cak, Izmir istasyonu caddesindeki İbüyük ağaçları keserek satmaktadır” diyor ve nihayet şu satırları yazıyor: “Afyonda spor faaliyeti çok aksak. tır. Klüplerin binaları ve spor yapa. cak stadları yoktur. Bütün faaliyet merkezi lisedir, Afyonda en verimli canlılık gösteren, askeri teşkilâttır. Sinema, müzik, dans ihtiyaçları, as kerlerimizin himmetiyle tatmin edil. mektedir.” ol İşçileri Fazla Çalıştıranlar V Mehmet iaiyiği aldığımız bir mektuptan: “Akşamları saat 18 da bütün atöl Paşanın Rum Meb'asu Bu. go, açık cephe Ü- zerinden hücumu. nu, o gizlemeden yapardı. Bu nok- tadan aralarmda bariz fark vardı. O günün muha. lefet hatiplerinden biri de bildiğimiz Rıza Tevfikti; bir çok dedikodular arasında Avrupa- nın itimadına mazhar olacak hükü- metin iş başına gelmesini istiyor, uzun beyanatmda müspet bir neti- ceye varmıyarak manasız sözlerle meclisi işgal ediyordu. KE ve arka şlart nBamma ademi itimat reyi verdiğim söyliyenlerden biri de Dersim Meb- usu Lütfi Fikri idi, Bu zatın vatan his ve muhabbetinden asla şüphe e- dilemez, fakat “vel. göhrete çok haristi, Bu maksadını ne şeklide 0- lursa olsun muhalefet vadisinde el- de edeceği kanaatinde idi, Şöhretin son mertebesine erişince, günün bi- rinde nasıl olsa iş başına çağırıla - cağma şüphesi yoktu. Topladığı vesika ve delillere dayanarak kabi- nelere hücum etmek, adeta kendisi için bir merak haline gelmişti, Mec lis kürsüsünde, idareli örfiye “e di- vanı harp mevzuları Üzerinde ten- kit yaparken güya tazyik delilleri olarak kırbaç ve tırnak parçaları bile göstermişti. Bir gün de Hakkı Paşa merbü- mun teda” için bulunduğu Marn- bat kaplıcalarında Avusturya ha- riciye nazırı Baron dö Rental birlikte çıkarılmış şapkalı bir res- mini eline geçirmiş, ou meclis koridorlarında Ittihat ve Terakki fırkasına E asup s.ri'' meb'usla- rs gösteriyor, bn'-n, halifenin ve- kili “şapkalı” diyordu. Gözlerimle şahit olduğu 5 bu son *'“salix * ; kendisini tayip et- miş ve Avrupadaki seyahat ve «ah- sili esnasın '“ki kıys *“ni düşünüp insaf etmesini ve bu kabil hareket. ten çekinmesini halisane ihtar ey- lemiştim; haklı muahazelerimden sikıldr. resmi cebine koyarak ora- dan çekildi. Ve sonra bu >ahsi bir yerle tekrar ettiğini, resmi de baş- kalarma gösterdiğini işitmedim. ile ye ve dükkânların kapanması lâzım | gelirken Beyazıt civarındaki bazı han ların içinde hali faaliyette bulunan kundura imlâthaneleri geç vakte ka- dar işçilerini çalıştırmaktadırlar. Bu hal imalâthane sahiplerinin bittabi leyhlerine, işçilerin aleyhlerinedir Işçiler, izlerinden olmak kortusiyi itiraz etmiyorlar, Nazarı dikkati cel. betmenizi rica ederim.” Bakımsız Bir Sokak Valikonağından tam on adım ötede (Emlâk Caddesi) ismini “aşıyan, ge celeri karanlık, kaldırımları bozuk, çamurlu bir sokakta oturuyorum. Ka. pımm önünde tam üç gün üç gece bir b amp | Bugün de bu | Alp Dağlarında Çalan Çan Avrupanın ortasında, bu kıt'ayı ikiye bölerek, dalma karlı, daima dumanlı doruklarile baş, altı ülke - ye birden hâkim ölan Alp dağ sil. silesinin İtalyaya tesadüf eden yük» sek bir noktasına, unutmayı İnsan- lık için zül sayan birisi kocaman bir çan oturtmuş. Bu çan, 1937 yılının ilk gününden beri, Büyük Harpte,*Alp dağlarının ebedi karlarını temiz kanlarile bo « yamış olan her milletin kahraman şehitleri için fasılalarla çalmakta « dır, Bir gün İtalyanlar, öbür gün Al. manlar, daha sonra Fransızlar, A. vusturyalılar, Macarlar, Sırplar için çalmış ve çalacak olan bu hatıra çanı, dün de, tannan sesini, karlı doruklardan yaşil ovalara, bu ha » valide can veren Türk askerleri için aksettirdi. Telgrafların önceden haber ver- dikleri bu çan sesini biz buradan duyamadık. Fakat oraya civar ül « kelerde, umumi savaşın ofecaylini görmiyen küçücük çocuklar, annele- rine: — Bu çan sesi nedir? dive sordu- lar. Anneler de: — Bundan yirmi, yirmi iki yıl evvel Avrupayı bir kasırga gibi is- tilâ eden yaman bir harpte ana yurt larından uzakta © Vurulup (o düşen Türkler için çalıyor. Cevabını ver « diler. Ah! Ben o esnada orada olması. nı nekadar İsterdim!.. Kendi kanım. dan olan birkaç yüz yiğidin adlarını anmak İçin çalınan © çanın sesini na büyük bir haz ile dinliyecektimi O lâhza, uzak bir maziye dalacak olan mağrur nazarlarımın önünde, yeni zaman kumandanlarının en bü yüklerine bile geçit vermiyen © bu korkunç dağları bir hamlede aşarak garba şarkın medeniyet ve kültür tohumlarını götüren Atilânın şanlı erlerini tecessüm ettirecektim. Ve Alp dağının o yüksek doru » ğunda çalan çanın her nağmesi, tâ» ziz etmek istediği yakın tarihin kah ramanlarına işter istemez, © uzak tarihteki kardeşlerinin de hatırala. rini katmış, birlikte taziz etmiş ola- caktı, Evet: O sesi ben müstesna bir haz ile dinliyecek, gönlümü en yüksek duygularla coşturacaktım.. . Alp dağları Türke yabancı değil. dir. Onun adı bile türkçedir, Ora « | dan vakit vakit geçen atalarım yor gun atlarını o karlı zirvelerin etek» lerinde dinlendirmişler. şimdi bu ças nin çaldığı yerde konaklamışlardır. Mümkün olsa da, e kar yığınları ki altında onla » rın ayak izleri meydana çıkar! Çal, mukaddes hatıralar uyandı « 1. Türkün nasıl bir yiğit unu Unutmuş olanlar varsa, onlara, sesin bü azametli varlığı ihtar etsin. . Çal! Taninin, em uzak ufuklara yayılsın. TA ki onu duyacak olanlar, dünü hatırlayıp, bugünü ve yarını düşünsünler? E. Ekrem - TALU ——————-- kedi leşi durdu. Uç gün üç gece, ne saman kaldıracaklar diye bekledim ve nihayet dördüncü sabah. kaldırdı- lar. toplamak kimin vazifesi? Çopçünün değil ise, bu işi kim görüyor? Bu ka- dar ihmal olur mu? Okuyucularımızdan: M.N. — Korkarım ki bugün canınız sıkıldı "Yine buyurunuz inşallah... Acaba sokakta ölen hayvanları ,