TOROSLAR Adana Yolunda Adana, 26 Eylül ayseride artık gezilecek yer kalmadı. Adananın yolunu tutalım... Kayseri - Adana treni sabahle- yin erken kalkıyor. Altı buçukta. Fakat her zaman olduğu gibi bu sefer de daradar yetiştim. 6 buçu- ğa iki var. Ben gardayım. Kompartimanda kimsecikler yok. Yerleştim. Fakat tren bir türlü kalkmıyor. Saat mi yanlış? Kondüktöre sordum: — Altı buçukta kalkması lâzım amma, galiba yediyi bulacık, de- di. Halbuki trenin hareket meb- del de burası. Niçin yediyi bulu” cak anlamadım. Biraz sonra kompartimana 88- rışın bir genç geldi. Meğer benden de geç kalanlar varmış. Belki tre- nin tehirli kalkacağını biliyor da kendisini ona göre tanzim etmiş — iyi, dedim. Bir yol arkadaşı çıktı. Fakat sarışm genç suratsız bir halde içeri girdi. Selim sabah et- meden bir köşeye oturdu. Gene yiğitlik bende kalsm, sordum: — Adanaya mı teşrif?.. Sessiz bir şekilde kafasile garip bir cevap verdi. Sonra cebinden bir kitap çıkararak okumaya baş- ladı. Kitaba baktım. Uzerinde: Bulgaria yazılıydı. — Zahir ecnebi, dedim. Belki fransizca bilir. Bu sefer fransız- ca sordum. Fakat bu da muha- vereyi açmaya anahtar olamadı. — Canm isterse. Ben de kâh etrafı seyreder, kâh “uyur, kâh ©” kur Adanayı bulurum! itekim dediğim gibi de yap- N tım. Fakat bir taraftan da sarışın genci gözümden kaçırmı- yordum. , Yanında kocaman bir kıtap paketi vardı. Açtı, bir tane- sini çıkardı. Baktım. Bütün kitap- ları bizim “Genel Basm Direktör” Tüğünün” neşrettiği eserlerdi. Acaba bir gazeteci mi?.. Fakat hakiki gazeteci olsa konuşur. Hiç olmazsa beni buralı zanneder de izahat almak ister. Ne olursa ol- sun ben artık söz etmem. Sıra onun... ren Kayserinin bağları ara- sından ilerliyor. o Etrafım- 4a hakikaten güzel manzaralar var.. Boğazköprüde duruyoruz. Istasiyonda (Oküçük (Oköylü çocuklari yalmayak koşuyorlar: -— Kaynamış yumurta da var. Haydi bayım! Tazesile, sıcağile kaynamış yumurta da var! Dikkat ettim. Çocuklar “beyim” değil, “bayım” diyorlardı. Çok se- vimli, şirin çocuklardı bunlar. — Kaça yumurtalar yavrum? — Beş tanesi beş kuruş. Tuzile, biberile... — Altr tanesi olmaz mı?.. — Olmaz. Idare etme: — Ne için olmaz san — Arnem beş tanesini âi. Sonra kızar... Beş yumurtayı beş kuruşa al dım. Beş kuruş ta bahşiş verdi- ğim zaman çocuktaki sevinci gör- meliydiniz. Zaten bütün sermaye- si de on, onbeş yumurtadan iba- retti. Burada ancak bir nöbet ça- Iışabilirdi. Haftada beş yumurta satmak için fırsat bulursa ne mutlu! r, des ürkçede “Geçti Borun paza- rı sür eşeği Niğdeye” diye bir söz vardır. Biz bu sözün ter- sine olarak, evvelâ Niğdeye var- dık. Niğde elmasile meşhur ols- cak ki, garda elma satan birçok köylüler e görüyoruz. (o Güzel bir şehir. Fakat manzarası kerpiç. O güzel manzara bir defa gözle yu- Yazan: MÜMTAZ FAİK buldu mu, insanım içine oturuyor. Tren burada bir saat kadar kal- dı. Bu bir saat zarfında ileri geri birçok manevralar yaptı: Ben de şehri uzaktan ileri geri seyrettim. Burası da güzel bir rine yapılmış ve uzanmış. Toprak- la rengi bir... Yalnız ötede beride bazı beyaz minareler, muazzem temel çivileri halinde şehri © bu- lunduğu yere kakıyor. : Nihayet kampana çaldı ve ha- reket ettik. Sarışın genç hâlâ susmakta inat ediyor ve bir sürü fotoğraflar alı- yor. Manzaralar ve insanlar... He- le köylüler üzerinde objektifini fazla durduruyor. Bulgaria ismin- deki kitabı okuyan gerç hakikaten gazeteci mi?.. radan bir saat kadar geçme- den Bora vardık: Bu &efer, garda, he yumurta satan çocuklar, ne de elma gezdiren köylüler var, Buranın ihtisası beşik! Çocuğa, bebeğe çok mer: aleminin vd Külçlik küçük. demirden yapıl- mış yaldızlı beşikler satiyorlar. Ne işe yarar bu beşikler sanki? Hiç!.. Hediyelik. Işte o kadar. Zaten ve- kadar İşe yaramıyan şey varsa hepsi hediyelik değil midir? Dü- ğünlerde bile hediye olarak insa- hin içinde bir kerecik olsun rahat bir kahve içemiyeceği zarf fincan getirmezler mi? — Beşik, haniya beşik! Çocukla” rı sevindiriyor... Küçücük çocuklar, çocukları se- vindiren beşikler satıyorlar. Hedi- yesi 20 kuruş. Alanlar da var. Biraz sonra beşiklerile beraber Boru da arkada bırakarak Ulu - kışlaya doğru yol almıya başladık. ye yaklaştıkça hava soğumaya başlıyor. Iki ta- rafımızda yüksek dağler, mavi renklerile semaya rekabet ediyor. İşte nihayet Ulukışladayız. Kon- ya yolile gelen trenin Ankara - Kayseri yolile gelen trenle birleş- tiği nokta. Bir saat kadar burada kalaca- ğız. Lokomotif biraz sonra islim haline kalbedeceği suları içine dol- duruyor. Ben de fırsattan İstifade ederek şehre çıkıyorum. Şehrin gene en güzel binası bir- gok yerlerde olduğu gibi istasiyon. Tren birçok (o yerlere © sade yol götürmekle kalmamış, ayni zamanda örnek binalar da naklet- miş. , Çok güzel ve fiskiyesinden se- rinlik serpen bir bahçesi var. Istasiyondan çıkıyorum. Ve bir hafif meylin üzerinde blkülen gehri ortasından bir bıçak gibi | ayıran caddeden ilerliyorum... Galiba Ulukışlanın yegâne kala- balık caddesi bu.. O kalabalık ta tren yolcularile hâstl oluyor. İki tarafımda kerpiç binalar var, Bir yığın kerpiç bina... İşte o kadar... Ulukışla... Bu ismi hepimiz duy- muşuzdur. Umumi Harpte, Toros- ların ağzımda düğüm noktası olan bu Ulukışladan 42 m: bahsedil miştir? Suriyeye sevkedilen bütün askerler bu Ulukışladan geçmiş- ler, şehit olanlar kalmış, Ulukışla yaralı dönenlerin ilk uğrak yeri olmuştur... Ulukışla Umumi Harpte ölüm veya hayat yolunun bir turnikesi vazifeğini görmüştür. Bugün 8â- kin, sessiz ve tenha duran bu kü- çücük şehrin © zamanki hummab, korkunç vaziyetini düşünüyorum ve bu sessizliği o topal, çolak, âma kalabalığı tercih ediyoru! Kerpiç binalar... Kerpiç bina de yip te geçmiyelim. Kim bilir için- de bir gecede kaç yiğit barındırdı? Buraya kadar dönüp gelebilen kaç kahraman yaralı, bu binaların ku- ru duvarları smda (gözlerini toprağa açıp, bayata kapadı... işte o Toroslara (o giriyoruz. İ Dağlar, uzun ve vahşi dağ- yolu sıkıştırdı. Iki tarafımızda içn manzaralar amutlaşıyor ve semanın mavi diyaframını kısi- yor. yla een Ee anana lam Ma kayalar bazan bir 50 metre yuka- n yapıl i eğerek altından bir yılan gibi kayan trene pek afili bakıyor. Korkunç kayalar... İri çatlaklarından trenin o ku- rumlu dumanını teneffüs ediyor. Onun için burun delikleri simsi- yah olmuş... Tren hiç dinlemiyor. Tepesin- den bakan bu dağları ayakları a)- tma alarak mütemadiyen İlerii - yor, Tünellere giriyoruz. Tren da - ğın bu muazzam heybetini sırtına bir aba gibi alıyor ve katar dağ- ları bilezik gibi birer birer zenci- koluna dizerek ilerliyor. tüylenerek, yakından kirpileşerek yükseliyor, öbür taraftan vadide çiniden yapılmış muazzam bir ta- bak halinde menevişlenerek yayı- liyor. Uçurumun altnda ne güzel bir manzaraydı bu... İçinde kıvrılan plâtin dişli derelerin dudakları, Banki tepesinden bakan Torosla- Tim korkusundan morarmıştı... Küçük mavi, menekşe rengi te- Pecikler bu vadinin arasında ko- şüşuyorlar, sonra yorularak bu- lundukları yere siniyorlardı. Akşam olüyordu. "Toroslar, güneşin yarısını ke - mirmişti bile. Güneş Torosların yülçın dişleri srasında kanıyordu. Plâtin dereler, renkten renge giriyordu. Gümüşleşiyor, altınla- şiyor, sonra bakırlaşıyordu. Gece oluyordu. Mekan yele ii “Tam tünelin iştahalı ağznda kü- çük bir istasiyon, Bir tarafta dekovil iskeletleri görüyorum... Paslı rayları bir amudufıkariyi nekadar da andıiri“ yor. Bir tarafta fenerinin biri kırık âma bir lokomotif var. Önündeki ıskaralarla mezarından fırlamış bir kuru kafa... Bodur, sıska, kuru vagonlar gö- rüyorum. Bu clice veğohların is- keletleri de biribirine kenetlenmiş- ler ve pastan bir xefen giymişler. Eski devirlerden kalma taşsız, ki- tabesiz bir dekovil mezarlığı bu- rası! ece iyiden iyiye çöküyo: 21.10.0836 Çanakkalede ev kiraları çok pahalı Mesken Euhranının Önüne Nasıl Geçilebilir? - Çanakkale Vilâyetine Bağlanan Yenice Kazası Çok Şirin Bir Yer... mma m - Çanakkaleden güzel bir manzara Çanakkale, (Hususi muhabirimiz- den) — Uzerinden büyük harbin a- teş silindiri geçen Çanakkale, umu mi mütarekeyi, deniz kıyısında kal- mış bir sıra sağlam evile ve şehrin içinde tesadüfen (kurtulmuş harap birkaç binasile karşılamıştı. Işgal se nelerinde uluorta yapılan birkaç yüz barakaya sığan halk, şehre yerleş - meye ancak istiklâl savaşmm sonun da, büyük zaferin tahakkukile baş- Tadı, Öteye beriye muhaceret etmiş o- lan yerli halkın * gelerek yaptırdığı evler yalnız kendi ihtiyaçlarına te- kabül etmiyordu; vilâyet memurla» rının barınacağı evlerin kirası za - ten yüksekti, askerleşen Çanakkale- de mesken buhranı şimdi büsbütün başladı; ev kiraları bir kat daha yükseldi, Bugün İstanbulun en kon- forlu bir apartmanında tutulan bir daire kirasma yaklaşan ve hattâ onu İgeçen derecede ev kirası verenler var. Şehir yeniden ve zabitler için he man veya evler inşa edilse çok fa; dalı olacaktır. Inşaat malzemesi ve arsa fiyatı ucuz olan Çanakkalede yaptırılacak bu meskenler, hem şel Pin imarma yarıyacak ve hem de i- çinde eturanların kiralarile az 74 manda bedelleri ödenecektir. Halkevinde müsamere Kışın burada oturulacak ve vakit geçirilecek başlıca yer, Halkevidir Evvelki gece Bay Kardeş Mahmut tarafmdan verilen müsamere © çok eğlenceli geçmiştir. Halkevinin gös- teri ve musiki şubeleri, kış için zen- gin bir program (hazırlamaktadır. Pazar günleri ve geceleri bu kollar umuma parasız temsiller ve kon - . yapılırken memur? serler verecektir. (Bayramiç) gençleri Bayramiç kazası gençleri, başla « rında kaza kaymakamı Ali Çitake oğlu olduğu halde ve bütün memur ve hâkimlerin himmetile, çok (o iyi” çalışmaktadırlar, Bayramiç gençleri * spor maçları Yamak ve müsamere vermek üzere Bigaya gitmişler (ova orada sevgi ile karşılanmışlardır. Çiftçiye yardım j Zirsat Vekâleti, büyük bir hubu- bat mmtakası olan Çanakkale vilâ- yetinde beş temizleme evi açmıştır.” Buralarda çiftçinin tohumlukları pas rasız çalkattırılacaktır. Köylü bu! hareketi sevinçle karşılamıştır. ğ Yeni bir kaza (Yenice) Yüz kilometrelik güzel bir 5099 le yilâyetimize bağlanan Yenice ks” zası, tablatin bütün güzelliklerini. toplamış çok şirin bir yerdir. Düne kadar 250 evlik bir köy olan Yenice; kazaya tahvil edilince iükişafa baş“! lamıştır. İ Vanlanda nnata wa balamaf marazi) açılmış; umumi şoseye kasabayı bağ uyacak olan bir Kilometrelik yolun. da yapılmasma başlanmıştır. Tabiatin eşsiz güzelliklerini (Oku caklıyan Yenice, kestane ve me; ormanları içinde, yarının en şirin bif &amabası olacaktır. Bilhassu tülün yetiştirmekle çok meşhur olan Yenice köyleri, senede 1700 bin kiloya yaklaşan yaprak tü“ tün satışı yapmaktadır. e (Çakır, Hamdi Bey, Balya Pazar Köy) adit üç nahiyesi ve 22 bin nüfusu olan kazada bilhassa fenni arıcılığa ehem miyet verilecek, kestanelerin iyileş 4 urilmesine ve meyvacılığın genişle 4 tilmesine, tütün Zziraatinin fennileş- tirilmesine kıymet verilecektir. ——— ISTANBUL BELEDİYESİ İLANLARI Tünel... Tünel... Dağların korkunç barsaklarm. dan geçiyoruz ve sonra tekrar ha- vaya kavuşuyoruz. Toroslar, güneşi bir yu- murtâ SArIsı gibi yuttu, hazmetti. Karanlık ufkumuzu kısıyor. Se- may: toprağa tepelliyerek bağlı- yor, #onra üzerinden bir katran fırçası geçiriyor... imdi bir tarafımızda Torog- Gece... ş lar, çamlıklarin o uzaktan Adanaya doğru yol alıyoruz. Sivas-Erzurum Yolunda Çalışmalar A. v > Sivas, (Hususi muhabirimizden) — Sivas - Erzurum yolu üzerindeki çalışmalar ilerlemektedir. Büyük tünel ve köprülerden bir kısmının in- şasi bitmek üzeredir. Gönderdiğim resim, 7 inci kısım üzerinde yapılmakta Olan bir köp- rüyü ve tiinel ağzını gösteriyor. Bina ve arazi vergilerinin tahsilâtında kullanılmak üzere bastı- rılacak takibat cetveilerine lüzumu olan 100X68 boyunda 100 top kâğıdı açık eksiltmeye konulmuştur. Bir top kâğıdını 936 kuruş fiat tahmin olunmuştur. Şartnamesi levazım müdürlüğünde görü- lebilir, İstekliler 2490 N. Ir kanunda yazılı vesika ve 70 lira 20 kuruşluk iik teminat makbuz veya mektubile beraber (bir gün evveline kadar ilk teminatın yatırılması daha muvafık olacağı) 22/10/936 perşembe günü saat 14 te daimi encümende bulunma- lıdırlar. (B.) (1946) »» Bir metro murabbara 4 lira kıymet tahmin olunan Aksaray yangın yerinde 63 üncü adada bir metro yüzlü 22 metro 44 san. tim murabbaı arsa satılmak üzere açık artırmaya konulmuştur. Şartnamesi levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 675 ku- mik ilk teminat makbuz veya mektubile beraber (bir gün ev- ine kadar ilk teminatın yatırılması daha muvafık olacağı) 5/11/936 perşembe günü saat 14 te daimi encümende bulunma dırlar. (B.) (2359) ... Karaağaç mezbahasında biriken işkembe muhteviyatı ve kan tahammüratı kanalizasyon tasfiye fabrikası muzahrafatınn 937 mayıs sonuna kadar dökülmesi açık eksiltmeye konulmuştur. Bu iş için 3000 lira belel tahmin olunmuştur. Şartnamesi levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 N. lı kanunda yazılı vesika ve 225 liralık ilk teminat makbuzile beraber (bir gün ev. veline kadar ilk teminatın yatırılması daha muvafık olacağı) 5/11/936 perşmbe günü saat 14 te daimi encümende bulunma- lıdırlar, (2365) a a. ek m e stanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünden İstanbul gümrüklerinde bulunan beyannamesi veril - miş ve verilmemiş İtalya eşyasının miktar, kıymet ve ta - rife numaralarının bilinmesi lüzumlu olduğundan alâka- darların beyanname, fatura ve menşe şehadetnamesi gibi evrakile birlikte en çok 21 teşrinievvel 936 çarşamba sa- bahı saat ona kadar İstanbul İthalât gümrüğünde kon- tenian servisine basvurmaları rica olunur. (2281)