21 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

21 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

II YT Ka Memleket Röportajları TOROSLAR AAdana Wolunda Adana, 26 Eylül ayseride artık gezilecek yer K kalmadı. Adananın yolunu tutalım... Kayseri - Adana treni sabahle- yin erken kalkıyor. Altı buçukta. Fakat her zaman olduğu gibi bu sefer de daradar yetiştim. 6 buçu- ğa iki var. Ben gardayım. Kompartimanda kimsecikler yok. Yerleştim. Fakat tren bir türlü kalkmıyor. Saat mi yanlış? Kondüktöre sordum: — Altı buçukta kalkması lâzım amma, galiba yediyi bulacak, de- di. Halbuki trenin hareket meb- dei de burası. Niçin yediyi bula- cak anlamadım. Biraz sonra kompartimana Sa- rışın bir genç geldi. Meğer benden de geç kalanlar varmış. Belki tre- nin tehirli kalkacağını biliyor da kendisini ona göre tanzim etmiş: — İyi, dedim. Bir yol arkadaşı çıktı. Fakat sarışm genç suratsız bir halde içeri girdi. Selâm sabah et- meden bir köşeye oturdu. Gene yiğitlik bende kalsım, sordum: — Adanaya mı teşrif?.. Sessiz bir şekilde kafasile garip bir cevap verdi. Sonra cebinden bir kitap çıkararak okumaya baş- ladı. Kitaba baktım. Üzerinde: Bulgaria yazılıydı. — Zahir ecnebi, dedim. Belki fransızca bilir. Bu sefer fransız- ca sordum. Fakat bu da muha- vereyi açmaya anahtar olamadı. — Canın isterse. Ben de kâh etrafı seyreder, kâh uyur, kâh o<' . kur Adanayı bulurum'.. itekim dediğim gibi de yap- N tım. Fakat bir taraftan da sarışın genci gözümden kaçırmı- yordum. Yanında kocaman bir kıtap paketi vardı. Açtı, Bir tane- sini çıkardı. Baktım. Bütün kitap- ları bizim “Genel Basın Direktör- lüğünün” neşrettiği eserlerdi. Acaba bir gazeteci mi?.. Fakat hakiki gazeteci olsa konuşur. Hiç olmazsa beni buralı zanneder de izahat almak ister. Ne olursa ol- sun ben artık söz etmem, Sıra onun... ren Kayserinin bağları ara- T sından ilerliyor. — Etrafım- da hakikaten güzel manzaralar var.. Boğazköprüde duruyoruz. İstasiyonda — küçük — köylü çocukları yalınayak koşuyorlar: — Kaynamış yumurta da var. Haydi bayım! Tazesile, sıcağile kaynamış yumurta da var! Dikkat ettim. Çocuklar “beyim” değil, “bayım” diyorlardı. Çok se- wimli, şirin çocuklardı bunlar. — Kaça yumurtalar yavrum? — Beş tanesi beş kuruş. Tuzile, biberile... — Altr tanesi olmaz mı?... — Olmaz. Idare etmez... — Ne için olmaz sanki?.. — Annem beş tanesini ver, de- di. Sonra kızar... Beş yümürtayı beş kuruşa âal- diım. Beş kuruş ta bahşiş verdi- ğim zaman çocuktaki sevinci gör- meliydiniz. Zaten bütün sermaye- si de on, önbeş yumurtadan iba- retti. Burada ancak bir nöbet ça- lışabilirdi. Haftada beş yumurta satmak için fırsat bulursa ne mutlu!.. ürkçede “Geçti Borun paza- rı sür eşeği Niğdeye” diye bir söz vardır. Biz bu sözün ter- sine olarak, evvelâ Niğdeye var- dık. Niğde elmasile meşhur ola- cak ki, garda elma satan birçok köylüler görüyoruz. — Güzel bir şehir. Fakat manzarası kerpiç. O 'gnzel manzara bir defa gözle yu- DK BÜ nti Yazan : MÜMTAZ FAiK tuldu mu, insanın içine oturuyor. Tren burada bir saat kadar kal- dı. Bu bir saat zarfında ileri geri birçok manevralar yaptı. Ben de şehri uzaktan ileri geri seyrettim. Burası da güzel bir yamaç üze- rine yapılmış ve uzanmış. Toprak- la rengi bir... Yalnız ötede beride bazı beyaz minareler, muazzam temel çivileri halinde şehri — bu- lunduğu yere kakıyor. f Nihayet kampana çaldı ve ha- reket . ettik. Sarışın genç hâlâ susmakta inat ediyor ve bir sürü fotoğraflar alı- yor. Manzaralar ve insanlar... He- le köylüler Üüzerinde objektifini fazla durduruyor. Bulgaria ismin- deki kitabı okuyan genç hakikaten gazeteci mi?.. radan bir saat kadar geçme- den Bora vardık: Bu sefer, garda, ne yumurta satan çocuklar, ne de elma gezdiren köylüler var. Buranın ihtisası beşik!.. Çocuğa, bebeğe çok meraklı bir Ulukışla Umumi Harpte ölüm veya hayat yolunun bir turnikesi vazifesini görmüştür. Bugün Sa- kin, sessiz ve tenha duran bu kü- çücük şehrin O zamanki hummalı, korkunç vaziyetini düşünüyorum ve bu sessizliği o topal, çolak, âma kalabalığa tercih ediyorum... Kerpiç binalar... Kerpiç bina de- yip te geçmiyelim. Kim bilir için- de bir gecede kaç yiğit barındırdı? Buraya kadar dönüp gelebilen kaç kahraman yaralı, bu binaların ku- ru duvarları arasında gözlerini toprağa açıp, hayata kapadı... #şte —Toroslara — giriyoruz. ' Dağlar, uzun ve vahşi dağ- lar yolu sıkıştırdiı. İki tarafımızda yalçın manzaralar amutlaşıyor ve semanın mavi diyaframmı kısı- yor. şehir olacalet.. a Küçük küçük, demirden yapil- mış yaldızlı beşikler satıyorlar. Ne işe yarar bu beşikler sanki? Hiç!.. Hediyelik. İşte o kadar. Zaten ne- kadar işe yaramıyan şey varsa hepsi hediyelik değil midir? Dü- ğünlerde bile hediye olarak insa- n içinde bir kerecik olsun rahat bir kahve içemiyeceği zarf fincan getirmezler mi? — Beşik, haniya beşik! Çocukla- rı sevindiriyor... Küçücük çocuklar, çocukları se- vindiren beşikler satıyorlar. Hedi- yesi 20 kuruş. Alanlar da var... Biraz sonra beşiklerile beraber Boru da arkada bırakarak Ulu - kışlaya doğru yol almıya başladık. Torosla.ra yaklaştıkça hava soğumaya başlıyor. İki ta- rafımızda yüksek dağlar, mavi renklerile semaya rekabet ediyor. İşte nihayet Ulukışladayız. Kon- ya yolile gelen trenin Ankara - Kayseri yolile gelen trenle birleş- tiği nokta, Bir saat kadar burada kalaca- ğız. Lokomotif biraz sonra islim S HST x kayalar bazan bir 50 metre, yuka- rıda gene ayrı bir kayadan yapıl- mış kasketini eğerek altından bir yılan gibi kayan trene pek afili bakıyor. Korkunç kayalar... İri çatlaklarından trenin — ku- teneffüs ediyor. Onun için burun delikleri simsi- yah olmuş... Tren hiç dinlemiyor. Tepesin- den bakan bu dağları ayakları al- tma alarak mütemadiyen ilerli - yor. Tünellere giriyoruz. Tren da - ğmm bu muazzam heybetini sırtına bir aba gibi alıyor ve katar dağ- ları bilezik gibi birer birer zenci- koluna dizerek ilerliyor. Tünel... Tünel... Dağların korkunç barsaklarm- dan geçiyoruz ve sonra tekrar ha- vaya kavuşuyoruz. rumlu dumanını imdi bir tarafımızda Toros- lar, çamlıklarla — uzaktan Ha aökü ee aAHRM A tüylenerek, yakımdan kirpileşerek yükseliyor, öbür taraftan vadide çiniden yapılmış muazzam bir ta- bak halinde menevişlenerek yayı- liyor. Uçurumun altında ne güzel bir manzaraydı bu... İçinde kıvrılan plâtin dişli derelerin dudakları, sanki tepesinden bakan Torosla- rın korkusundan morarmıştı... Küçük mavi, menekşe rengi te- pecikler bu vadinin arasında ko- şŞuşuyorlar, sonra yorularak bu- lundukları yere siniyorlardı. Akşam oluyordu. Toroslar, güneşin yarısını ke - mirmişti bile. Güneş Torosların yalçın dişleri arasında kanıyordu. Plâtin dereler, renkten renge giriyordu. Gümüşleşiyor, altınla- şiyor, sonra bakırlaşıyordu. Gece olüyordu... a Belim M A L Tam tünelin iştahalı ağzında kü- çük bir istasiyon. Bir tarafta dekovil iskeletleri görüyorum... Paslı rayları bir amudufıkariyi nekadar da andırı- yor. Bir tarafta fenerinin biri kırık âma bir lokomotif var. Onündeki ıskaralarla Mmezarından fırlamış bir kuru kafa... Bodur, sıska, kuru vagonlar gö- rüyorum, Bu cüce vagonların is- keletleri de biribirine kenetlenmiş- ler ve pastan bir kefen giymişler.. Eski devirlerden kalma taşsız, ki- tabesiz bir dekovil mezarlığı bu- rasl!. Gece iyiden iyiye çöküyor... Toroslar, güneşi bir yu- murta Sarısı gibi yuttu, hazmetti. Karanlık ufkumuzu kısıyor. Se- mayı toprağa tepelliyerek bağlı- yor, Sonra üzerinden bir katran fırçası geçiriyor... Gece... Adanaya doğru yol alryoruz. haline kalbedeceği suları içine dol- duruyor. Ben de fırsattan istifade ederek şehre çıkıyorum. Şehrin gene en güzel binası bir- çok yerlerde olduğu gibi istasiyon. Tren — birçok yerlere sade yol götürmekle kalmamış, ayni zamanda örnek binalar da naklet- Miş. |-Çok güzel ve fiskiyesinden se- rinlik serpen bir bahçesi var... İstasiyondan çıkıyorum. Ve bir hafif meylin üzerinde bükülen şehri ortasından bir bıçak gibi ayıran caddeden ilerliyorum... Galiba Ulukışlanın yegâne kala- balık caddesi bu... O kalabalık ta tren yolcularile hâsıl oluyor. Iki tarafımda kerpiç binalar var. Bir yığın kerpiç bina... İşte o kadar... Ulukışla... Bu ismi hepimiz duy- muşuzdur., Umumi Harpte, Toros- ların ağzında düğüm noktası olan bu Ulukışladan Aaz mı bahsedil- miştir? Suriyeye sevkedilen bütün askerler bu Ulukışladan geçmiş- ler, şehit olanlar kalmış, Ulukışla yaralı dönenlerin ilk uğrak yeri olmuştur... Sivas-Erzurum Yolunda Çalışmalar  - & * .d l Te Sivas, (H.ususî muhabirimizden) -— Sivas - Erzurum yolu üzerindeki çalışmalar ilerlemektedir. Büyük tünel ve köprülerden bir kısmınım in- şası bitmek üzeredir. Gönderdiğim resim, 7 inci kısım üzerinde yapılmakta olan bir köp- rüyü ve tiinel ağzını gösteriyor. SEĞÜZAZe Ze dnne e SEEE AĞA GH DİŞÜĞER FAO üi 21-10-936 Ç.anakk;İede ev kiraları çok pahalı Mesken Euhranının Önüne Nasıl Geçilebilir? - Çanakkale Vilâyetine Bağlanan Yenice Kazası Çok Şirin Bir Yer... ——— j j İ | t | İ Çanakkaleden güzel bir manzara Çanakkale, (Hususi muhabirimiz- | serler verecektir. den) — Uzerinden büyük harbin a- Ba: , İsii teş silindiri geçen Çanakkale, umu- Bayr(amiîıxı:îı) :;;îe:in birklü mi m ekeyi, deniz kıyısında kal rinda kaza kay amı Ali Çitake mış bir sıra sağlam evile ve şehrin| - ” i ti i oğlu olduğu halde ve bütün memur içinde tesadüfen kurtulmuş harap ve hâkimlerin Hümmetile, dok — İyi birkaç binasile karşılamıştı. Işgal se 4 nelerinde uluorta yapılan birkaç yüz î;ohîm;îçtî;d;îyî:kwmve ;ğ::âî: barakaya sığan halk, şehre yerleş - vermek “üzere Biğeşmıyitmişler — va meye ancak istiklâl savaşının sonun B da.ybüyük zaferin tahaîâmküe baş- | Tada sevgi ile karşılanmışlardır. Çiftçiye yardım ladı. Oteye beriye muhaceret etmiş o-| Ziraat Vekâleti, büyük bir hubü- lan yerli halkın * gelerek yaptırdığı| bat mıntakası olan Çanakkale vilâ« evler yalnız kendi ihtiyaçlarıma te-| yetinde beş temizleme evi açmıştır. kabül etmiyordu; vilâyet memurla- | Buralarda çiftçinin tohumlukları pa- rasız çalkattırılacaktır. Köylü bu rının barmacağı evlerin kirası za - ten yüksekti, askerleşen Çanakkale- | hareketi sevinçle karşılamıştır. s Yeni bir kaza (Yenice) de mesken buhranı şimdi büsbütün aşladı; ev kiraları bir kat daha Yüz kilometrelik güzel bir şosa : e vilâyetimize bağlanan Yenice ka-< yükseldi. Bugün İstanbulun en kon- 'orlu bir apartmanında tutulan bir vakı, tablâtin | bütün — güzelliklerini toplamış çok şirin bir yerdir. Düne daire kirasma yaklaşan ve hattâ onu kadar 250 evlik bir köy olan Yenice, geçen derecede ev kirası verenler var. kazaya tahvil edilince inkişafa baş-s lamıştır. Şehir yeniden yapılırken memur ve- zahitler için her, vekâlet bütçe - |>; , S1 . rar N | n xa d açılmış; umumi şoseye kasabayı bağ lryacak olan bir 'Kilometrelik yulunl da yapılmasına başlanmıştır. j Tabiatin eşsiz güzelliklerini — ku- caklıyan Yenice, kestane ve meşe ormanları içinde, yarının en şirin bir kasabası olacaktır. Bilhassa tütün yetiştirmekle çok meşhur olan Yenice köyleri, senede 700 bin kiloya yaklaşan yaprak tü« tün satışr yapmaktadır. — (Çakır, Hamdi Bey, Balya Pazar Köy) adli üç nahiyesi ve 22 bin nüfusu olan man veya evler inşa edilse çok fay- dalı olacaktır. Inşaat malzemesi ve arsa fiyatı ucuz olan Çanakkalede yaptırılacak bu meskenler, hem şeh- fin imarımna yarıyacak ve hem de i- çinde öturanların kiralarile az — za- manda bedelleri ödenecektir. Halkevinde müsamere Kışın burada oturulacak ve vakit geçirilecek başlıca yer, Halkevidir. Evvelki gece Bay Kardeş Mahmut tarafımdan verilen müsamere — çok eğlenceli geçmiştir. Halkevinin' gös- teri ve musiki şubeleri, kış için zen- gin bir program hazırlamaktadır. Pazar günleri ve geceleri bu kollar. kazada bilhassa fenni arıcılığa ehem miyet verilecek, kestanelerin iyileş « urilmesine ve meyvacılığın genişle « tilmesine, tütün ziraatinin fennileş- tirilmesine kıymet verilecektir. umuma parasız temsiller ve kon - ” 1İSTANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI Bina ve arazi vergilerinin tahsilâtında kullanılmak üzere bastı- rılacak takibat cetveilerine lüzumu olan 100X68 boyunda 100 top kâğıdı açık eksiltmeye konulmuştur. Bir top kâğıdını 936 kuruş fiat tahmin olunmuştur. Şartnamesi levazım müdürlüğünde görü- lebilir. İstekliler 2490 N. lr kanunda yazılı vesika ve 70 lira 20 kuruşluk iik teminat makbuz veya mektubile beraber (bir gün evveline kadar ilk teminatın yatırılması daha muvafık olacağı) 22/10/936 perşembe günü saat 14 te daimi encümende bulunma- lıdırlar. (B.) (1946) ç * & & Bir metro murabbama 4 lira kıymet tahmin ol! Aksaray yangın yerinde 63 üncü adada bir metro yüzlü 22 metro 44 san- tim murabbar arsa satılmak üzere açık artırmaya konulmuştur. Şartnamesi levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 675 ku- ruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber (bir gün ev- veline kadar ilk teminatın yatırılması daha Muvafık olacağı) 5/11/936 perşembe günü saat 14 te daimi encümende bulunma- lıdırlar. (B.) (2359) &: & uü Karaağaç mezbahasında biriken işkembe muhteviyatı ve kan tahammüratı kanalizasyon tasfiye fabrikası muzahrafatının 937 mayıs sonuna kadar dökülmesi açık eksiltmeye konulmuştur. Bu iş için 3000 lira belel tahmin olunmuştur. Şartnamesi levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 N, lı kanunda yazılı vesika ve 225 liralık ilk teminat makbuzile beraber (bir gün ev- ;İıl;ı;gksısdır ilk tı:ninıtm yıtmldmuı daha muvafık olacağı) ambe günü saat 14 te daimi encümende bulunma- Lıdırlar. (2';6?) Ş istanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünden ,İstanbul gümrüklerinde bulunan beyannamesi veril - miş ve verilmemiş İtalya eşyasının miktar, kıymet ve ta - rife numaralarının bilinmesi lüzumlu olduğundan alâka- darların beyanname, fatura ve menşe şehadetnamesi gibi evrakile birlikte en çok 21 teşrinievvel 9036 çarşamba sa- bahı saat ona kadar İstanbul İthalât gümrüğünde kon- tenian servisine basvurmaları rica olunur. (2281)

Bu sayıdan diğer sayfalar: