Mahkemelerdö “Bir Kadının Bana Eşek Demesine Hiç Tahammül Edemem Doğrusu.,, Bu da Bir E Sultanahmet üçüncü sulh ceza hâ- kimi suçluya: — Soyun bakalım ceketi... ver da- Vacıya,... dedi, » Uzum boylu genç suçlu, derhal ce- ketini çıkardı ve masanm üstüne koy- du — Mendili de ver , — Ceketin cebinde, , — Tarak nerede ? — Onu da veriyorum.. — Şu paraları da çıkar “bakalım da iş tamam olsun , — Bay hâkim ben namuslu bir gencim, ceketi aldım, Fakat cebinde beş lira yoktu. Ben Hüseyine enişte, Zehraya da abla derim. Yemin etsin- der. O beş lirayı da vermeye hazı - rım, Zarar yok ben gencim... Karagümrükte, Devriş mahallesi, Nureddin Tekkesi sokağında 7 nu - marada oturan davacı Zehra İle ko - cası Hüseyin, ikisi birden söze karış- tılar : — Bu Kâzım Mudanyalıdır, Orada da hapse girmiş, çıkmış. Oğlumu - zun çeketini kapı arkasmdan yavaşça aşırmış ve sırtına geçirmiş. Zehra yaşlarını silerek devam et- ti: — Hâkim hazretleri. Oğlum asker. liğini yeni bitirdi. 36 kuruşa bir çift ayakkabı dikerek bu parayı biriktir di. Yol parası yapacaktı. Ceketin ce-| binde iki kâğıt ve üç gümüş lira var» | dı. Onu da versin... Hâkim, sormıya lüzum kalmadan, Suçlu bülbül gibi snlatmıya başladı: — Evet bay hâkim, Mudanyada bir eşek yüzünden yengemi dövdüm.. O da gebeymiş. Ölü çocuk düşürmüş. Mahkeme bana üç yüz lifa ve üç ay) hapis cezası verdi. “Kefaletle gitim. Yakat işi de temyiz ettim. yengemdeydi Annem yaşlıdır. Zeytinliğe gidecek- ti. “Eşeğe bin de git, dedim. Yen - gem eşeği vermiyor. Ben eşeğe anne- rul bindirdim. Zeytinliğe götürdüm. Orada kardeşim olacak zat bana çi - kıştı: “Eşeği deye getirdin. Çabuk Kabahat şek Hikâyesi — Ben Karagümrükteki kahveha- neye girdiğim ve bu suçlunun yanma sokulduğum zaman hiç telâş eseri göstermedi. Eğer hırsız olsaydı te - İlâş gösterirdi ve çaldığı ceketi de Ws tünde taşımazdı. Hattâ ceketinin için» deki şeyleri bile imha etmemesi işin hırsızlık olmadığı kanaatini ve - riyor, Hâkim; — Oğlum, Kâzım, şimdi senin Mu. danyadan sabıkanı (o sorduracağım, Tüccarım diyorsun, sana üç gün izin veriyorum. O vakte kadar da beş ii rayı tedarik eder getirirsin, şimdi serbest bırakıyorum. Eğer gelmezsen kırmızı kâğıt kesmeğe mecbur olaca- ğım. Ovukit sıçan deliğine de gir - 8€n seni yakalarlar. İste seni tecriibe ediyorum, Haydi git, dedi Kâzım, mahkemeden gömlekle çı - karken; “Allahım izniyle yüzünü kara çi - karmam,, hfikim. Bu vesileyle sen de benim ne babayiğit olduğumu öğre - nirsin.,, diyordu Mahküm olan Apik başka Geçen salı günü meşhut suçlar mahkemesinde Kader matbaasında! çalıştığını söyliyen Apik isminde biri- nin on lira para cezasma mahküm #1 sahihi bize müracaat ederek hu hâ- | dise ile kat'iyyen alâkası olmadığını ve başka bir adamın kendi adresini vermiş olduğunu söylemiştir. Mah - küm olan adam, Kader matbaası Sa- hibi değil, başka bir Apiktir. Yeni müddeiumumi muavinleri Bayeedalnie Aklar müMumERİğ Mu: Nuri yeni vazifelrinz Baş lamak üzere dün şehri. dir. Yeni müddelumumiler Istanbul da birer ay çalışacaklar ve yeni ka- nunun tatbikinden doğacak neticeye göre ya tekrar yerlerine gönderile- cekler veyahut ta İstanbulda alıkonu- ize gelmişler: | götür yengen binecek.,, dedi. Ben de eşeği Mudanyaya getirdim. Yeşi bağırdı: | — Nasıl, eşeği eşek gibi Yali. | Bir kadının bana eşek demesini! doğrusu hazmedemedim. Onu döv - dilm. İşte o kadar.. Annemi de yanla- rmdan aldım. Başka bir ev tuttum. Bu yaştan sonra kadmcağıza doğru- su hakaret ettiremezdim... Ana başka geye benzemez. Bundan sonra şahit olarak dinle -! lacaklardır. Motör kazası Iki gece evvel Rumelihisarı Gaüinde bir deniz kazası olmuş, Şahinderya isminde bir motör, bir balıkçı kayığı- lardir. Dördilneli ceza mahkemesi, suçlu kaptanı dün 3 gün hapse ve 7 lira pa- ra cezasına mahküm etmiştir. nen polis Muharrem, hâdise hakkin- daki kanaatini şöyle izah etti: Gece No. 15 z Sokakta, mahallede, gürültü eden bir siz misiniz?.. Sizin apartımanmızdan başka apartmanların sesi sadası çık- mıyor mu? . Hiddetle ayağa kalkmıştı * T — İnsanı, zorla sinirlendiriyorsu - nüz., Beyoğlunda, gürültüsüz mahal. le, sokak, nerede, gösterini z.. Tanrı - nm günü, Tanrmın gecesi, her evde, her apartımanda, gece yarılarına, hattâ sabahlara kadar ,saz, dans, gü- rültü, eğlenti var. Kollarmı açmış, iki yanma dönerek anlatıyordu: — Bu gece, isim günü, yarın ge- ce, vaftiz gecesi... Öbür gece nişan... Daha öbür gece,düğün.. Büyük/ni paskalya, küçük paskalya... Büyük yortu, küçük yortu... Olülerin günü, dirilerin günü... Hamursuz... Noel... Yılbaşı.. Frenginin ayrı, tatlısuların ayrı... Perhizden çıkarlar, perhize gi- yerler, hepsinde içmeye, eğlenmeye vesile, bahane çıkar... Ellerini kollarmı oynatarak, taklit yaparak söylüyordu: — Kumbaroz gelir, içerler... Bü yük Arbaşa gider, dönerler, keyfe- derler; küçük Arbaşa gider, gelirler, gene keyiflenirler!.. Bugün katolik - Ayrıca, kayığı da tazmin edecek - İ tir. Yarısı Mahmut YESAKI lerin günü, yarm ortodoksların, ö - bür gün protestanların.. Aya Di- mitri.. Aya Nikola... Aya Pptro.. Aya Sarandi... Aya Vasili... Aya Ha- Sun'ullah bağırdı: — Atma... Aya Haraşo, yok! Bilâl, omuz silkti: — Var, yok; her neyse... Herkes,| bir kulp takıp eğleniyor. Pek İyi, pek âlâ ediyorlar... Kollarımı kavuşturarak karşısında durdu; — Bunlarm günü gün, gecesi ge- ce de, sizinki mi günah, kabahat o- ii Söylemeyin Allah aşkına, be- günaha sokacaksınız? Ve sinirlenen, ateşlenen o değil - miş gibi, birden tasasızca eski yeri- ne oturuvermişti. lelâl, gülümsedi: -—- Bu sözlerini de kabul edece- im... Yalnız, ben, nekadar müsama- halı, müsaadekâr bulunuyorsam, siz de o kadar müsamahakâr olunuz. Biz, mahallede, itibarı taşırdık... Ve sesini yavaşlatmıştı: — Bu apartmana geldiğimizden- beri, eğlencenin, gürültü patırdınm haddi marufunu aşırdık, taşırdık.... Bu apartmandan çıkmak, bize farz Jelâlin olduğunu yazmıştık. Kader matbaa-| «1 batırmış, kayığın içindekiler etraf. | tan yetişenler tarafından kurtarılmış | Bir Dolanaınıcı Iktısadi Buhrandan Şikâyet Ediyor Jandarma ellerindeki kelepçeyi aç- tı ve Suçluyu Sultanahmet sulh bi - rinci ceza hükimi Reşidin önüne çi * kardı. Hâkim hüviyetini tesbit ettikten sonra ; — Cemal Süleyman, söyle bakalım, bu dolandırıcılıklar nedir? Tam 26 bu| adamı ve müesseseyi dolandırmış * sın?, al Süleyman sustu . — Bak poliste bunların on dördünü de itiraf etmişsin?. — Bay hâkim, maalesef bunları yaptım. Daha doğrusu ihtiyaç yap - tardı. Ben poliste bunların on dördü. nü itiraf ettim, Onlar tamamen doğ» rudur. Fakat diğerlerini ben yapma- dım. Benim dolandırdığım paraların miktarı da üç dört lirayı geçmez. Ze- ven iktisadi buhran da daha fazla pa- ra dolandırmıya müsait değildir. A- dalete sığınıyorum. Hâkim, bu itiraftan sonra? — Oğlum seni serbest bıralzma * dım. Tevkif ediyorum, dedi, Ve suç - luyu kâğıtlariyle beraber müdüelu - mumiye iade etti, Müddejumumilik tahkikatın derinleştirilmesi için Ce- mal Süleymânı emniyet ikinci (şube direktörlüğüne gönderdi. Müddeiumumiliğe gelen meşhut suçlar Dün saat 17 ye kadar meşhut suç- lar müddelumumiliğine 17 hâdise gel- mişti o Bunlardan yalnız altısı mah- kemelere verilmiş ve diğerleri hakkın da ademi takip kararı | verilmiştir. Mahkemeye intikal eden bütün hâdi- seler de dövme ve sövme me gr Marian sek mıntakâya “girdiği iddia Osmanın suçunu #alâhiyeti haricinde görmüş ve kendisini ağır ceza mahke- mesine vermiştir. iilleridir. Hapse ve para cezasma mahküm oldular Sultanahmet sulh birinci ceza hâ- kimi dün Agobun matbaasında. harf çalan Ali ile bu harfleri bilerek aldi- ğı Iddia edilef dökmeci Dimostenin muhakemelerini bitirdi. Ali, iki ey hapse, Dimosten de 10 lira para ce TAN ri zasına mahküm oldu. Selâhaddini EYYUBİ oldu... Birçok sebepler arasmda, en ağırmı, daha doğrusu en çirkinim söyliydyim... Obür kiracılar, evvelâ, ev sahibine şikâyet etmişler, Ev sa- hibi, kapıcı ile haber göndermiş; haklarında, bazı uygunsuz lâflar işi-| ni tiyorum; hem kendilerini, hem de bizi müşkül mevkie #okmasınlar; a- partmandan çıksınlar. Ben Kontura- toyu feshederim, demiş! * Ielâl, sustu; odadakilerin hiçbiri ağzını açmamıştı; genç kadm, de- vam etti: — Görüyorum, birşey ( Söylemi- yorsunuz... Bu haber gönderilişteki ağır manayı, hatti hakareti, his- gettiniz, sanırım! Sun'ullah, yumruklarını sıkarak kabarmıştı: — Hakaret mi? Size hakaret et. meye kim cesaret edebilir? Biz, o herifin haddini bildiririz. Jelâl, elile onun omuzuna Vurarak susturdu: — Parlamayınız, Sun'ullah Bey... Ev sahibi, gene nazik adammış Çünkü kendisi gelmiyor; kapler ile haber gönderiyor... Kapıcı ile milna- kaşa edilmez; çilikü o, bir emir ku- ludur, Fakat kendisi gelmiş olsa, ta- bi karşılıklı konuşacağız, ve O za» man işin rengi değişecek ve benim duymamam lâzımgelen birçok çirkin dedikoduları duymuş olacağım... Ev Dünya tarihine şeref veren bir isim İ evvelden söylesenize. 21-10-9386 Unutulmaz ESKİMO filminin unutulmaz yaratıcıları MALA ve LOTUS INSAN AVCILARI Dünyanın bütün aşk ve güzellikleri, kin - ihtiras ve dehşeti bir Açık Teşekkür Oğlumuz sekiz yaşında Yılmazın yedi senedenberi çekmekte olduğu ra- hatsızlığı istırap çektirmederi ameli- Yatını yapan ve çok itinalı bakarak rahatsızlığından kurtaran Diyarbekir Askeri Hastanesi operatörü yüzbaşı Bay Kemale samimi teşekkürlerimi zin iblâğını muhterem gazetenizden rica ederiz, Midyatta Yüzbâşr Eşi Salâhaddin Nebile ru ra Yeni b'r piyes | Şehzadebaşındaki Turan tiyatro - sunda bir milddettenberi (Hem Ebe,| Hem Gebe) isimli yeni ve orijinal bir vodyilin provaları yapılmaktadır. A- Süh İzzet tarafından temiz bir Türk Şe ile telif edilmiş olan bu vodvil, yerli tiplerimizi ve yerli âdetlerimizi Sanlı bir surette tebarüz ettirmekte VE aynı zamanda eski zamanların hurafelere ve kötü an'anelere olan bağlılıklarını zarif bir şekilde alaya almaktadır. ŞEHİR TIYATROSU TEPEBAŞI DRAM KISMI Bu akşam saat 20 de BİR KADININ HAYATI FRANSIZ Tiyatrosu OPERET KISMI İisabut Belediyesi ŞehirTiyafrosu -U Md TL Çocuk Tiyatrosu FAMACIK sant 20,30 da DUDAKLARIM. OSMANLI BANKASI İLAN Osmanlı Bankasmın Galata, Yeni- cami ve Beyoğlu u yetin ilânmın yildönümü münasebe- a cakir . Kayıp — Liman idaresinden altı) sene evvel aldığım liman cüzdunmı| kaybettim. o Yenisini alacağımdan hükmü yoktur. o Hüseyinoğlu Ali Acele Satılık Hane 6 oda banyo, mutfak, odunluk ve kömürlüğü ile 100 metre bahçesi bu- lunan 3 senelik yeni beton bir ev mu- tedil fiatla acele satılıktır. Fatih Ya. vuz Selim caddesinde Bosna oteli sa- hibine müracaat , Dünya sinemacılık tarihine şeref kazandıracak bir film- EHLi SALiP KUHAREBELERİ yelten kurtarmış , Gelg; bununla bitmiyor! Obür kiracılar. | kapıcıya sormuşlar; * benim, apatt- mandan Be zZâman çıkacağızmı, an- lamak istemişler... Kapıcı, ev sahibi- nin.bana gönderdiği haberi söj mmiş.. Onlar da; eğer iyilikle çıkarsa, çıkar. Yoksa, biz, mazbata yaptırıp mahalleden attıracağız! demişler... Ielâl, hepsinin yüzüne ayrı ayrı baktı; kimse, bir ey söylemiyordu. Bilâl, tesbihini cebine koyarak #- yağa kalkmıştı: — Şimdi mesele değişti. İclâl, acı açı güldü: — Size, durun, sırasile söyliyece- im, diyorum, vakit barakmıyorsu- guz ki... Şimdi, anladınız mı? Bilâl, Sun'ullaha baktı: — Sun'ullah Bey, işin bu pereseye' geldiğini, 8en biliyor muydun? Ams, dinin gibi doğru söyle... Sun'ullah, yutkundu: — Kismen biliyordum... Bilâl, birden kızmıştı; yumruğunu havada savurdu: — Seninkişi de #öz mü? Kısmen biliyorum! Ne demek? Toptan bil - miyorum da, perakende biliyorum! Bu, lâf mı?. Ona yaklaştı, dişlerini sıktı: Şarkı söyliyecek... filmde değ GEORGES 1... Bizzat sahnede... MiLTON (BOUBOULE) Bu Cuma gününden itibaren Yalnız 3 gün için TEPEBAŞI GARDEN” Sahnesinde en müntahap şarkıları söyliyecek- tir. Ve mevsimin en büyük temaşa hâdisesi olacaktır. Her Cumartesi Pazar günleri saat 17 de MATİNE Hayaletlere inananlar ve inanmıyanlar... Yarın akşam SARAY Sinemasında RENE CLAİR'in bütün dünyay! eğlendiren Satılık Hayalet eğlenceli ve şayanı hayret filminde muammanın yale sureti halini bulacaksınız. Baş rollerde: (dlonte Kristo kahraman) ROBERT DONAT âveten: FOX JURNAL son havadisleri. Değeri Pey parası Lira K. lLiraK. 134 27 10 05 : 156 00 12 38: rgz 133000 “99 75: açık artirmaya çıkarılmıştır. günü saat 15 te komisyonda yapılacaktır. İsteklilerin mahlülât kalemine gelmeleri inışlar, artık sonuna Kadar giderler.. Iş mazbataya biner, karakola düşer. | se, rezalettir... Jelâl Hanımın yerden | göke kadar hakkı var.. Burada zi:| yafet verilmez, hattâ toplanılmaz di Gözlerini devirerek etrafına ba: #ayordu: — Şimdiye kadar bilmiyorduk... Onun için, dalga geçebilirdik. Ama, şimdi, pireliyiz... Sinek uçsa, alıma-| cağız... Iş kekreleşecek... Sonra, he- pimizin başı belâya girecek... onun kulunu tuttu: — Yeri şöyle, odaları böyle, de- yip uzun uzun aramıya kalkmayın... Tezelden bir apartman bulun, çi- kın... Ben, Koçoyu görürüm, icap ederse, ben de ararım, Iyi bir apart- man buluruz. Eşyaları da, arkadaş lar gelirler, elbirliğile taşıyıveririz. Genç kadın, güldü, Bilâlin çenesi- ni tutarak okşadı: — Mersi Bilâl Beyciğim.. Size söylemek İstediklerimin (arasmda bunlar da yardı... Bir apartman bu- lunup çıkılacak... Fakat ben, düğü- silmüzün annemin evinde olmasın istiyorum... is anbul Vakınar Direktör üğü ilânları Zeyrekte Hüsam bey mahallesinde Zeyrek caddesinde 2 ci çıkmazın - da eski 26 Nr. lı 46, 58 metro arsa- nın tamamı. (5956) Ayvansarayda Yavedud inahalle - sinde Toklu İbrahim dede soka - İyi metro üzerini nın tamamı. (1180) Çenberlitaşta Mollafenari mahal - lesinde Nuruosmaniye caddesinde eski 24 yeni 22 Nr.li 332,50 met- ro arsanın tamamı, (1155) İ Yukarda yazılı mallar satılmak üzere 15 gün müddetle | ;İzi, evime davet edeceğim... & Memet nığsüe İhalesi 28-10-936 çarşamba (2109) | Mevlüt, elini Bilâlin omuzuna at-* mıştı; ona bakıyordu: — Alâ, değil mi? İclâl, kollarını açtı ve hepsinin ö- nünde eğildi: —— İşte, hal ve keyfiyet böyle... Si- Yalnız, orada, buradaki kadar serbest, tek- lifsiz olamıyacaksmızı. Ne yapalım? Oyle icap ediyor». Sun'ullah, genç kadınm elini tut- tu: — Sonra, yeni acısını çıkarırıZ. lelâl, göz ücile Sun'ullaha baktı: Inşallah! âpartaanımızda, Onun, göz ucile bakışı ve biraz “kinayeli”, “İnşallah!” deyişi, Bilâ- in gözünden kaçmamıştı. Bir şey söyliyecek gibi oldu; sonra Vazgeç- ti, tesbihini sağ avucundan sol avu- cuna attı, Sun'ullak, Telâle sordu: — Peki, şimdi ne Yapıyoruz? Telâl, uzun uzun düşünmeden ce- bira hep beraber | — Şimdi, hep Mevlâdua | apartmanma gideceğiz. Mevlüt, şaşırmıştı; — Bizim apartmana mi? Telâl, alay etti: BAL, omuslarını kaldırdı: — Nasıl isterseniz... Jelâl, devam etti: — Peki, biliyorsun da, ne diye duruyorsun? Haklı, yahut haksız, sahibi, nezaketile, beni bu ağır vazi- mademki komsular, tirmağını tak- b selidikdk slili si. ke — Bir de annemin gönlü hoş ola- cak... Sonra, taşmmak için iki aya ğnmuz bir pabuca girmiyecek... — Ne 0? Kabni buyurulmuyor mu? Mevlüt, gücenmiş gibi baktı; son) ra, başını sallıyarak güldü: (Arkası var) ği