MM — 4.10) gp aaa e a ma TAN İZLANDAYA >< "TURK, AKINI No. 70 — Yasan : Kadircan Huju — Bütün Gece Yorgun, Ümitsiz ve Harap Bir Halde Geçdi — Kabul ediyorum. — Kaç para İstersin? Vali böyle sordu ve duvarm köş*- Sindeki bir sandığı açarak bir kes© âltım çıkardı, Ona vererek: — Yeter mi? Diye ilâve etti. — Çok bile... — Dediklerimi yapacaksınız. d€- ğü mi? “ — Yapmıya çalışacağım. Söz ver- dik işte... Gil Hasanm dilinin ucuna geldiği hal de sormadığı bir şey varâr: — Vestman adasına hereden gi- dilir? Diyecekti, Onun #klı da oradaydı. Fakat pişmiş aşa su katmak doğru değildi, Vali onun niçin bunu sor- duğunu hemen anlardı. Hasan kendi kendine şöyle dü- Şündü: — Hele buradan çıkıp gideyim de, © yolda rastladığım balıkçılardan, ya- hut kıyıdaki köylerden anlarım. Hancı Suenou ile karısı onu ku- C€akladılar. Margrit elini uzattı ve gözlerinin yaşmı güçlükle gizliyo- bildi. Hakon'la arkadaşları da bir kardeş gibi uğurladılar. Vali hemen gözçülere Şu emri uçurdu: SÜ Türk korsanmin ne tarafa git- tiğine iyi bakm ve haber verin!.. ka! Dertli Demeği uzunluğun: da geniş ve sağism bir kayık içinde Yalnız başına İlmandan ayrıldı. Ka- Yığın *yelkenini açmış, kıç tarafa oturmuştu. Bir elinde yelken ipi, di- Zerinde de dümen sapı vard. , Kayığm provasını şarka çevirdi ve oldukça sert esen karayelin ö - nünde dalgalarda sekerek uzak- Dosdoğru şarka gidiyor. Ne kıyılarda, ne de açıklarda bir tek insan vardı. Bessastadir'den gö- rünmiyecek kadar ( uzaklaştıktan sonra kıyiya daha çok sokuldu, Gi- rintili çikmis yerlerden dolaştığını, dar fiyordlara girdiği için yol uzu: yordu. Fakat buna rağmen kimse- ye rastiamıyordu. Içerilerde ve te- pelerde bazan bir manastır veya bir kaç ev vardı ama, artık oralara ka- dar gidip te başına dert alamazdı. Gece yoluna devam etmeyi uygun bulmadı, Kayalarm tepesinden de nize akan bir derenin yakınında 58- va sabah erkenden yola çıktı ve biraz sonra rüzgâr gittikçe hız- lanmıya, fırtına ; halini almıya Daş ladr. iki'den yirmi kilometre vaar Şarki büyük ir iyorl var dır ve bunun en iç tarafıns Thijor- sn nehri akar. Bu fiyordun ağzın- dan şarka doğru kıyıya muvazi ola rak ince bir Şerit halinde bir ada uzanir. Bu ince ada ile asıl kıy! arasindaki birkaç irili ufakir ala cok kayalıktır. Ve bunların yüksek noX- talarma çıkılırsa kıyıdan altmış ki- lometre içerde ve bin beş yüz elli yedi metre yüksekliğinde olan Hek- Wi yanardağının sisli ve buzlu tepe. si görünür. 4 de işlemiyor. 1 bni e elli e” kulaç yüksekliğindeki barinağik ra yanan. Gitikçe bü Ce valiye haber uçurdular: sanli, AE önünde e gün ve get ai olmay ki ii lk şe oluyor- İni yallpmei ve keşişlemer ye bakan kayalıklarm dibini kara- böyle geeti. Yel rilagârı tutmadığı için orada Bir. İd tmanm dinmesini bekliyebilirdi. Böyle bir yeri ancak uzun adanin şark burnuna yaklaştığı sırada bul- du ve hemen oraya girdi. Temmuzun on üçüncü günü sa- bahı fırtma artık kesilmişti Murat Rels gemilerine: — Vira demir... Kumandasını verirken Dertli Ha- san da Roma katakomplarma ben- ziyen çapraşık ve dolaşık fiyortlar arasmda kendisine yol aramıya baş- lamıştı. Bir defasında bir burnu döndüğü zaman büyük bir balıkçı kayığile karşılaştı. Geminin içinde on beş kişi kadar vardı. Onlara yak- laştı ve: — Vestman adası nerededir? Diye sordu. Bozuk bir İngilizce ile söylenen bu sözleri balıkçılar şüpheyle karşi” ladılar, İnce uzun bir adam olan kap tan Güstav Nlelmen yolu gösterdi. Hasan hemen uzaklaştı. Aksama doğru yeni bir burnu döndüğü zaman ilerde büyücek bir gemi gördü, Icinde Otu# kadar adam vardı ve bellerine geniş ağırlı dümdüz ve uzun kılıçlar takmışlardı. Hasan, bu eaki ve küçük korsan ge- mii ve İcindekileri hemen tanrdr, Bunlar İngiliz korsanı Ethelred ile a- damlarıydı. Demek ki Eyrarbekki- ye yaptıkları baskından sonra henliz buradan ayrılmamışlardı. Hasan hemen kayığının yolunu kes ti ve geldiği tarafa döndü. Çünkü on- larla karsılaşırsa ne yapacaklarını bilmek pek kolaydı. Korsanlar şarka doğru uzakiaştı- Jar. Giderken arkalarından bakıyor ve tarafında bir girin | öyle di; ha: e Si, nasıl dayandı bu gemi? Canlarını sokakta bulmuşlar gibi şu çürük çarpuk tekneye dol - Yuşter bur yetmiyormuş EIB Bide korsanlık yapıyorlar. Hay Allah 2 versin size... eyi söylüyordu. Fakat kendisi- nin bu denizlerde şu küçük sandalla ve tek başına dolaşması acaba daha | akıllıca bir iş miydi? » Bundan başka, evvelce iyi bakmış olaydı, bu geminin son fırtınada büs- bütün hırpalandığını kolaylıkla anlar | dı. Hava açılmış ve güneş sisleri da- Kıtmıştı. Rüzgâr da poyraza dönmüştü. Türk kadırgaları Izlandann en eenup noktası olan Dyrholar burnunu henüz geçmişlerdi. Önde olan Murat Reis kadırgasınn prova direğindeki vardiya, bağırdı: lde Efe Mehmet!.. Iskele baş omuzluğunda bir gemi var; Rai se haber ver. Baş kasaranm baş tarafmda ufuk- ları gözetliyen Efe Mehmet, söylenen tarafa baktı ve orada bir gemi ka- raltısı gördü. Geriye döndü ve haykırdı: — Reis, iskele baş omuzluğunda bir gemi... Murat Reis, güvertede duran gar- diyan başıya: — Haydi, çabuk davran... Diye seslendi. Kanatlar üstünde duran kürekler denize sarktı ve hızlı hızlı İşlemeye başladı. Yelkenler de iyice giştiği i- çin Türk kadırgası saatte yedi, sekiz mil alacak şekilde, sağa sola köpük- ler saçarak ilerliyordu. Hamza Reis kadırgası da hızlandı ve arkadaki mesafeden hiç bir $eY kaybetmedi, Ufuktaki gemi gittikçe büyüyordu. Küçük bir tekneydi. 'Türk kadırgalarını görünce onla- ra doğru döndü. Her halde bir tüc- car gemisi sanmış Murat Reis bunu tuhaf buldu. Fs- Kat gemilerin biçimleri ve içindeki in- sarlar farkedilecök kadar yaklaşınca meçhul gemi yalnız dilmen suyun tsipdi, Us dönmekle kalmadı, provasını karaya çevirerek son hızla kaçmak istedi. Fakat iş işten geçmişti. Bu hen tal teknenin ne kendine yetecek Ke-| dar yelkenleri, ne de Türk kadırga” larında olduğu gibi, işlerinde çok Ws- ta olan seksen, doksan kilrekçisi vat- (Arkası var) | Merinos Koyunu Yetiştirmek Için Bu İşle Uğraşanlara Mükâfat Veriliyor Ankara, 12 (Hususi muhabirimiz i bildiriyor) — Memlekette Merinos | koyunlarının yetiştirilmesi faaliyet! - ne deram olunmaktadır. Bu sahada, bu yıl içinde yapılan ve bu sene ha - | ziran ayında Bursa merkez kazası - ikisi seyyar olmak üzere yeniden on sun'i tohumlama istasyonu açılmış- tır. Bu istasyonlarda bu sene Avrupa- dan getirtilen 70 baş Merinos koçu ile ahali koyunlarına sun'i tohumla - ma yapılmıştır. Eylül ortalarma ka- dar devam eden bu ameliyede on beş mütehassıs Ve baytar çalıştırılarak 15000 başkoyuna sun'i tohumlama yapılmıştır. Önümüzdeki ilkbaharda Bandırma ve Manyas mmtakalarındaki ahaliye alt sürülerin de ayni suretle Merinosa tahvili için şimdiden lâzım gelen ha- zırlıklar yapılmış ve telkih edilecek sürüler tesbit olunmuştur . Merinosların fenni surette tagdi - yelerinin temini için yonca yetiştir - mek Üzere arazisi bulunan Merinos yetiştiricilerine geçen sene olduğu gibi bu sene de meccanen yonca to- humu tevzi edilecektir. Gıda ve mesken mükâfatı Yine Merinos yetiştirme gayesinin sür'atle tahakkuk etmesini teminen Merinos yetiştirenlere önümüzdeki ikinci teşrin ayında gıda ve mesken mükâfatı dağıtılacağı gibi 937 ubat ayında da büyük cüsseli kuzu yetişti. | 24, renler arasında müsabaka yapılarak bunlara da kesim mükâfatı tevzi edi- İecek ve nisanda koyunlarını iyi ye - tiştirenlere ayrıca mükâfat verilecek- tir. Yetiştiricileri ellerindeki Merinos lardan istihsal ederek milli fabril larımıza sattıkları Merinos yapağıla - emın beher kilosu için Bursa ve Batı. kesirde Merinos yetiştirenlere kilo başma 30 kuruş prim dağıtılmakta - dr. Ziraat Vekâletinin, Merinos yetiş pimi eye arız . vasıtasiyle sa > edilmektedir. Hayvanları muhtelif hastalıklar > dan korumak için hususi surette gön- derilen memurlar vasıtasiyle koyun - Jar meccanen aşılanmakta ve hay * van sahiplerine öğütlerde bulunul- maktadır « Radyo dalgası: I Sislerin ve bulutların gökYÜ” zündeki son hududunu, telsiz olâ” rak, radyo dalgalarile ölçmek V* kat'iyeti tayin etmek mümkün olmuştur. Bu usul havacılık V9 hava seyrüseferleri | bakımından şüphesiz ki çok hayırlı bir keşif” tir, Kimyager arılar: Insanlar herhangi bir tatlının şekerden mi, yoksa zaharinden Mi yapıldığını anlıyamazlar, Kimyevi bir analiz yapılmadan bu iş kolaY kolay anlaşılmaz. Fakat şayan' hayrettir ki, arılar şekeri, zahi” rinden kolaylıkla ayırt edebiliyor” larmış. Arıların çalışkan ve akıllı mahlüklar olduğunu biliyorduk ama, kimyagerliklerinden haberi miz yoktu doğrusu. Kurt ve keman sesi: Halk dilinde dolaşan rivayetler? göre kurtların keman sesinden korktukları, sinirlendikleri bir hâ- kikatmiş. Bu sözün doğruluğunu tahkik etmek o maksadile Londra hayvanat bahçesinde yapılan bir teorübe tuhaf neticeler vermistir. Kurtların oturdukları kulübele- rin arkasından keman sasi yü! lince bu vahşi hayvanlar biribirle- rine sokulmuşlar. o Kuyruklarını kısarak, tüylerini gözle görülebi- da ve yakın köylerinde sekizi sabit, | 5" ER DİLİN İNİN DÜNYA MATBUATINDA GÖZÜMÜZE . iLiŞENLER Radyo Bugünkü Istanbul < Plâkla Türk : Plâkis ha. plâk neşri. Sant, 18,39. 30: Pi a) e ze tara 10: Müzeyyen ve arka - dsnları tarafından Türk musikisi ve balk 0,30: Münür Nurettin ve arka fından “Türk musikisi ve balk kıları; 21: Plâkla sololar; 21,30: Örker 1 — Gilinka (Çer Uğruna Can Feda) y- vertlir, 2 — Sirmass: (Sabah Yapraklar) vals, 3 — Smetana: (Satılmış Getin) opera - sından parçala, 4 — Rich, Strauss: (Pembe Süvari) den parçalar. $— Delibes: (Kopelya) dan marurka, 8 — Offenbach (ilolman Hikâyeleri) n- den methal ve barkerol. 22,30: Ajans haberleri; 23: Sen, Günün program özü Senfoniler: Hilrmenisi 2145 Kolonya; C - minör (Lonhardt): 2230 Sirarburg: Osvald Ka- bataşta'nm idaresinde. Hafif kanserler; 2020 Prar: Askeri bando; 2125 Bük- teş: Org, orkestra; 21,40 Roma; Karışık konseri 3230 Varşova: Orkestia: 22.30 Kolonya: Serenad ve danslar; 24,45 Viya- ra: Eski Viyana, Oarılar 2025 Viyana: Samson und Dalila ope rası. Memili; ; 2750: Budapeşte: Piyano (Bella Ber - tok). * 24; Varşova; 2625: Londra (Rejiyonal); 145: Paris usun dalga); 1,15: Londra (nasyonal). m Elektrik Şirketi hakkındaki tahkikat Elektrik şirketi hakkındaki tahki- kat devam etmektedir. Görülen Tüzum İserine teftiş heyetine gümrükten de bir müfettiş dahil olmuştur. Haber verildiğine göre, şirket, Anadolu ya- kasındaki tesisat için 750 bin malzeme ithali müsaadesi almı nun 550 bin liralığınıgetirmiştir. An- cak, malzemeyi Istanbul tarafında kullanmıştır. Hükümetin muayyen bir mıntaka. da kullanmak üzere verdiği müsaade ile getirilen malzemenin başka bir mmtakada kullanılması noktasından tahkikat yapılmaktadır. Işin adliys- Ye intika letmesi muhtemeldir. lecek kadar kabartarak zangır zangır titremiye koyulmuşlar. Fa- kat kemanı çalan adam meydana sıkıp ta kurtları çevreliyen demir Parmaklığın dışarısında ve kurtla. rın gözü önünde keman çalmıya başlayınca iş değişmiş. Canavar - lar bu manzaradan dehşetle sinir. lenmiş olacak ki, parmaklıklara doğru kudurmuşçasına saldırmış- lar ve acı acı ulumuşlar. Doğrusu hassas hayvanlar?!.. Yıldırımın kudreti: Bir yıldırımın elektrik ener) ni ölçmek için uğraşan fen adam- ları nihayet bunda da muvaffak oldular, Ekseri yıldırımların 10 bin amperle 30 bin amper arasın. da bir şiddet gösterdikleri büyük Yıldırımların 60 bin ampere ka- dar yükseldikleri, anlaşıldı. Çekirgelerin kulağı: Tuhaf değil mi? Hemen bütün hayvanların işitme uzuvları baş- larında olduğu halda, çekirgelerin kulakları bacaklarındadır. Gişayı tabıl dediğimiz kulak zarına ben- ziyen ve çekirgenin bacaklarında bulunan bir nevi uzuv vasrtasile, çekirgeler en hafif gürültüleri bi- le duyuyorlarmış. 1 20 Münih: Lleti 2108 Prag, Çek | sahipleri oldukları İS hale mazaran; islevi” | Ler 4 ATP No, 73 Padişah Vahdettinin, Damat Ferit | Paşanım, İstanbuldaki fesat şebekesi- nin, itilâf devletlerinin, Yunan istilâ ordusunun, bütün isyan ve ihtilâleila- rin doğurdukları müşterek tehlikeler; simdiye kadar Ankara kalesinin et rafında dönüp dolaştığı halde;şimdi doğrudan doğruya Ankaraya ve Bü. yük Millet Meclisinin muhitine kadar. girmişti, Ve... bllyük fecaatlerle hiram bulması çok muhtemel olan pek acı bir hakikat gekli iktisap eylemişti. İlk zamanlarda (Yeşi! ordu) mas. kesi altında tebellür eden bu fikir, yavaş vavaş fırkacılığa inkılâp ede © rek, (Türkiye Komünist Fırkası) na miyle bir fırka teşekktil etmişti, Bu, nü teşkil edenler, az dok ilim ve bilgi icin hükümetçe resmi milsaadeye iktiran eylemişti. Fakat, biraz sonra bu cereyan bagi ka mecralara dökülerek (Halk fstira kiyon Firkast) ve saire gibi bazı te. şekkliller belirmişti, Ve Eskişehir. de bu cereyanlara merkez ittihaz edil . mişti. Bütün bu cereyanlar, çok mah- rem ve mabirane bir şekilde idare edilmekteydi. Mili hükümet erkâ . nı; böyle menfi hareketleri akilia. rından geçirmedikleri için, dimağla. rm: ve meşguliyetlerini hemen kâ. milen cephelere; isyan ve ihtilâl a- teşlerini söndürmiye hasretmişlerdi. Onun için Ankarada çevrilen entri. kalar az zamanda tesirini göster » miş; — eski © valilerden — Tokat Meb'usu Erzurumlu Nâzım © Nazmi Bey isminde bir zat, meclisteki a- raftarları tarafmdan (Dahiliye Ve- kâleti) ne seçilmişti. Yeni bir propaganda Nâzım Beyin Dahiliye Vekâletine seçilmesi demek; onun fikrine ta - raftar olanların galebesi demekti. ancak ve ancak (Bürk, milletinin iştihlâş ve istikba- liç igin çalışanların meyki ve o mu- vaffakıyetleri, cidden büyük bir tehlikeye girmişti. Arabistan çöllerindeki | (serap) - ları andıran bu vaziyet, (Etem Bey ve şürekâsı) na büyük bir gurur ve ümit vermişti. Artık yakın bir za- | manda, (milliyetperverlik maske - si) ni bir tarafa atarak kıpkizil bir bayrak altında yeni bir haçıta ka- vuşacaklarma kanaat gelmişti. Ankarada, derhal bir propaganda başlamıştı... (Etem Bey ve şürekâ- s1) grupuna dahil olanlar: — Bugünkü ordu; en büyük ku- mandanlarmdan, saka meferlerine kadar, Osmanlı ordusunun bakiyesi- dir. Bu ordudan fayda beklemek, | &bestir. Onun için orduyu kendi! haline bırakmalı. Varsın, erisin; gitsin... Asıl yapılacak bir şey var. sa, o da; şuur ve mefküre sahibi gençlerden yeni bir kuvvet çıkarmı. ya çalışmalı... Meselâ, Etem Beyin maiyetindeki kuvvet gibi. Diyorlardı.. ve bu sözlerle de, Etem Beyin kumanda ettiği kuv- vetlerin (ordu) ya tefevvuk edecek bir kudrete malik olduğuna, herkesi inandırmak istiyorlardı, Etem Beyle biraderleri, daha kur- naz davranıyorlardı... Vak; bu- lundukları mntakı hükümetin kanun ve icra kuvvetli zerre kadar ehemmiyet vermiyorlar; va- lileri asmakla tehdit edecek derece- de cür'et gösteriyorlar: cephe - Kü-| mandanmın emirlerini dinlememek, İve kıt'alarını teftiş ettirmemek &u- i retile tamamen (müstakil) oldukla- İranı iddiaya cesaret ediyorlardı. Fa- kat bütün bunlara mukabil, kendi- lerinin doğrudan doğruya Büyük Millet Meclisine merbut olduklarını iddin etmekle beraber, (Mustafa Kemal Paşa) nm şahsına karşı da hürmette kusur etmiyorlardı. Acı hakikatler Büyük Millet Meclisi erkânı, ar. tık en acı hakikatlere vâkıf olmuş. lardı, Büyük geye ve maksatlarını akamete uğratmak tehdidi gösteren (Btem Bey ve sürekâsi) nı bir hamlede ezivermeyi düşünüyorlar. Fakat; düşmanların gözleri önlinde vukua gelecek olan bu çarhışmayı. ve dökülecek kardeş kanlarmı diisü- nerek; düşmanlara, (OhL.) dedirt- AcıHakikatler 9 Yazan : Ziya Şakir Bütün Cereyanlar Çok, Mahrem Şekilde İdare Ediliyordu memek için büyük. bir sükün ve iti- dal gösteriyorlar; bu türedi kardeş» leri yola getirmek Mmaksadile muh- telif vasıtalara müracast ediyorlar- > Bey ve biraderleri; bütün bunlari * gördükçe: Büyük Millet Meclisi erkânmın kendilerinden çe- kindiklerine kanaat getiriyorlar.. bil- hassa Büyük Millet Meclisinda çev- rilen entrikalar neticesinde, Tokat Meb'usu Nâzım Beyin Dahiliye Ve- kâletine getirilmesini bir zafer te- lâkki ederek, (artık şımarıklıklarını son hadde çıkarıyorlardı: Artık; her ne pahasına olursa ol- sun, bu tehlikenin önüne e karar verilmişti Yi yn tertibata girişilmişti.. Garp Cephesi | Kumandanlığını, ÇEekâmharbiyei Umumiye Vekili Miraley İsmet Bey) (1) deruhde, eylemişti. Mustafa Kemal Paşa da, usulen kendisini ziyarete gelen yeni Dahili- ye Vekili Nâzım Beyi huzuruna ka- bul etmiyerek, istifaya mecbur eyle- mişti. Etem Beyle biraderleri, gerek bu hareketlerden ve gerek aleyhlerinde alman tedbirlerden, fena halde sar- sılmışlardı. Fakat bu sarsıntıyı gös“ termemek için (biöf) lere müracs- ati kararlaştırmışlardı. Bu sırada Istanbuldan bir heyet gelmişti. (2). Ve bu heyet te, vazi- Yetin icabatından olarak bir mild- det Ankarada ikamete memur edil- mişti. Etem Beyle biraderleri, bü beyetin “nazarı dikkatini celbederek kendilerine hem Istanbul hükümeti ve hem de Itilâf Devletleri hazarm- da ehemmiyet verdirmek için, der- bal Büyük Millet Meclisine karşı da isyan etmişler; Ankafaya şu mealde bir “telgraf çekmişlerdi. TELGRAF z 29 Kâmun (Millet ve memleketin, harbetal. ye tahammülü kalmamıştır. Memle. kette vahdet ve #liküna ihtiyaç var. dir. Anadolu İle itilâf aktederek bir an evvel sulhün temini maksadile Istanbuldan gelen heyetin derhal serbest birakılmasını.. Müzakeratı Sulhiyenin tesri olunmasını.. Bütün &sker ve efradı milletin tercümanı olarak ihbar eylerim, Umum Kuvayi Milliye Kumandanı Etem Etem Bey, yalnız bu telgrafı çek» mekle kalmamıştı... Bir gece, Kü. taliya ve havalisinde bulunan 159 uncu piyade alayını abluka ederek cebren silâhlarını toplamış; allâhsız kalan efradı, — güya, mezünen — memleketlerine terhis bahanesile, g alâyı kâmilen dağıtmıştı Artık; (milli hükümet) ile, Etem Bey arasında resmen sarpışma baş, lamıştı. Ve böyle bir hareket ihdas eden /Etem Bey ile biraderleri, mil. li mücadelenin başladığı günden iti. baren, bütün müttefik düşmanların uğraşıp ta yapamadıkları fen, en büyüğüne kapı açmışlardı. Btem Bey; bu husumet hareketi. he geçtiği zaman, elinde bulunan m takriben şunlardan İba» 1800 Süvari 200 Piyade 12 Makineli tüfek 4 Top. (2) Tevfik Paşa .kabinesinin iktidar mev. & üzerine Ankars; len heyet. Si ya gönderi bahsedeceğiz *0* Belinde ,bu heyetten de | Bankada bir hesabm var mı? Yoksa hesabını bil, tasarruf et ve bankaya yatır. Ulusal ekonomi ve Arttırma kurumu ami ar in nil İd ön