10 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

10 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EE y - > — DUNYA MATBUATINDA| Asha U li eli | GÖZÜMÜZE İLİŞENLER| Ee Y e EK AcıHa katler No, 67 yaa Plane ne AE e EZ ml di l Bugünkü program | Arı büyüklüğünde kuşlar A, Wetmore adındaki soyyah, Haiti'de arı büyüklüğünde kuşlar bulmuştur. Bir böcek kadar cüs - sesi olan bu kuşların dehşetli kav- gacı şeyler olduğunu iddia eden Istanbul “ — Mestan, Sen Esirlerin Yanında Kal! Onları Biz Kovalarız!,, —Şimdi ne yapacağız? İsyan Birkaç Gün İçinde Genişle- meğe Başlamıştı 205 İ Delibaşt ile arkadaşları, o otelde | bir nişanle taltif edilmişti. Öğle neşriyatı; Saat 12:30 Plükla Türk! musikisi. 12.50 Havadis, 1309 Plâkla ha- $$ müzik. 13,28 - 14 elif plik meşriya. | ti ve bu arada Güneş kiğbünden naklen Çocuk korosu, mış, öteki elile de boynunu yakalı. Diye titrek bir sesle sordu. Mestan nal seslerinin kesildiğini | mıştı: riye bakmıştı, İİ daldaki gül de kalmamıştı. Mestan onların kaçacaklarını an- lamıştı, Yalım kılıcını esirlere doğru galladı. — Yerinizden kımıldarsanız başını zın uçtuğu gündür, Bunu böylece Mini. Kaçmaya başlıyan stlıların arka sından koştu. Esirler yerlerinden — kımıldanmı - 'lardı. im bir Türk silâhlı ve atlı İzlündalıyı kovalıyordu. Kara Oşmanla arkadaşı kovaladık larını tutamadıkları için Mestanm yanma dönüyorlardı. Kara Osman seslendi: -—— Mestan, sen esirlerin Yanında kal, Biz kovalarız. Dörtnsl kaçan atlıları, yaya giden lerin tutmaları kabil miydi? Yetişemediler, Kara Osman dedi ki: — Bunlar herhalde bir köye ya - hut çiftliğe gidiyorlar. AYDİ yoldan gidelim. Haydi Mestan, sen simdi şu tepenin üstüne çık. in be iği o tara! aca eli) bl da Benin dediklerimi söyle... Mestan, bodur çalılardan bazısı — nın üstünden atlıyarak bazılarmın da aralarından geçerek bir dağ keçi- si çevikliğile uza Kara Osmanla diğer arkadaşı ye- iki di esiri önlerine katarak iki atlınm | kaçtıkları yolda ilerlediler, Bu yol Berunes'e gidiyordu. Çok geçmeden solak Yunusun müf rezesile birleştiler. Fakat Berunes'e vardıkları zaman orayı bomboş buldular: Solâk Yunus, leventleri beşer O » nar kişilik gruplara ayırdı. Kimisi içerilere, kimisi â6'kıyı boyunca ya- lar, ve gün on bir çiftlik basılmış ve buralardan kırk yedi esirle birçok mal almıştı. Temmuzun &ltincı günü bütün esirler gemilere bindirilmiş bulunu- Murat Reis son defa Cupavak ta- rafına da Efe Mehmet kumandasın- da otuz beş kişilik bir müfreze gön- derdi. Bu müfreze Cupavsk'tan on mil uzakta Hamrar çiftliğine bir baskın Çiftlik sahibi Engelbreht korsan- Tern geldiklerini; gerek kıyıda ve gerek lerde baskınlar yaptıkla- yarak başparmağın: gırtlağına daya Bekçiler gözlerini açtıkları zâman karşılarında bir sürü karaltı gördü- ler. Onların kendilerinden bambaş- ka, kılıldarından ve tuhaf bir dille konuşmalarından kim olduklarını anlamak güç değildi. İkisinden birisi bağırmak için fır. sat sriyördu. Efe Mehmet bunun hemen farkı- na vapdı. Dişli Hasan kolunu dirt- tü: — Söyle şu budalaya, ölmemek istiyorsa çenesini kapasın. o Yoksa bir vuruşta parçalarım... Dişli Hasan bu sözleri bekeiye terciime edince adamcağızda, değil karşı koyacak, ayakta duracak hal bile kalmamıştı. Efe Mehmet, esirlerden uslu ola- na sordu: — Çiftlik sahibi nere Yüz adım kadar ede büyücek bir evi gösterdi. — Orada... — Yalnız m7. — Evet. — Çoluğu çocuğu yok mu? — Dağa kaçırdı. — Akıllı davranmış, fakat kendi- sini elbet kaçırmayız. Efe Mehmet böyle dedikten son- ra çiftlik sahibinin evinden (odaha yakında ondan daha büyük * olan ahır gibi bir binaya doğru elini u- zattı: — Orada kimler var? i — iegatler.. | — Kaç kişi? — On iki. — Hepsi de genç mi? mak .için, yolladı, Kendisi. de, diğer. lerile birlikte ( ırgatların yattıkları yere gitti. Leventleri kapının o iki tarafına sıraladı. Sonra Dişli Hasa- na emretti: — Şu esirlerden birisini getir. Dişli Hasan bu emri yaptı. Efe Mehmet ona bir şeyler daha Söyledi. O zaman bu Norveçli dön- ime levent, İzlandalıyı kapmın önü- ne çekti. Yalın hançerini onun göğ- süne dayadı: — Bütün kuvvetinle bağırıcak - sın: “Türkler geliyor. Türk korsan- ları geliyor, kaçm!” diyeceksin. Hasan kapıyı yumrukladı ve İz- landalı esir de onun istediği gibi ba- Zırdı, Kapınm iç tarafında bir kargaşa- uk oldü. rmi duymüştu.. Bunun. İçin bütün değerli mallarmı ve parasını çiftli. ğin taştan yapılmış olan büyük ku- lesine Saklamış, kapıya da o silâhii iki bekçi koymuştu, Bunlar bütün ,e uyursiyacaklar, Türkler görü - nür görünmez hemen bağırarak ya- hut silâh atarak haber vereceklerdi. Efe Mehmet Kece yarısından son- ra çiftliğe Kİİ” Kapıları, kuleleri ve duvar diplerile Çit arkalarını iyi" ce yokluyor. BÜKÜM yapmamıya dikkat ediyordu. Büyük ve tastan küleğin kapısı - pa gelen bir levent geriye döndü ve fısütı gibi bir sesle haber yerdi; — Burada silâhlı iki adar yer, —— Göster bana. BİZİ gördüler mi? - Ne gezer, horul horul uyüğor. gi N —iy bak! i, > Bakmaz olur muyum? Sen de gör... Çiftlik sahibi onları buraya bekçi olarak koymuş olmalı... Efe Mehmet gülmeyi ve kendi dine şöyle düşündü: ve Bizle. bekçileri eksik inin ilah... Doğrusu bunlara karşı in- bp? davranmalı, çünkü bize pek iyi hizmet ediyorlar... Yaklaştı. Tai bekçi kapının iki tarafında ye- Te oturmuşlar, kıvrılıp uyuyorlardı Efe Mehmet iki levende İşaret etti: — Çabuk, hiç ses çıkartmadan bağlayın... Heniiz bu emri bitirmeden kendi- #i de diğerinin ağzını bir elile kapa” di Ee ii Biribirlerini uyandırıyorlar, o ay- ni zamanda sürgüyü çekerek gece - lik halleriyle dışarı fırlıyorlardı. Dışart her fırlayan da hemen ya- kalanıyor ;bir kenara atılıyordu. İçlerinden biri bağırmak istedi. * Efe Mehmet onun çenesine bir yumruk atınca sesi boğazma tıkalı kaldı. Çiftlik sahibinin evinde bir pen - cere açılmış, bir baş görünmüş- tü, Efe Mehmet oraya koştu: — Çabuk, kapıyı zorlayın? Kapı çatır çatır yıkıldı. Küçük bir sofanın dibinde küçük bir mum ya- nıyordu. Fakat ne orada, ae de ©- dalarda kimse vardı. Efe Mehmet şartı: — Nereye gitti bu hertf7.. Yerin dibine mi geçti? Diye söylendi. Tavanda bir tıkırtı oldu. Levehtler içeri girince evin etrr | fındaki leventler de kapıya gelmiş | Verdi, li Bu sırada arkadan bir nal sesi du | Yuldu, i Tavanarasndaki kliçük pencere - | den sarkan ip orada neler olup 3eStiğini açıkça anlatıyordu. Çiftlik * sahibi oradan İple sarkmış ve genis | svlunun bir kenarmda eyerli duran sta binerek kaçmıştı. Ete Mehmet Gülümsedi: — Doğrusu bunlarm içinde kac- makta usta Olanlar epeyce Gok Kurtuluşu hakketti. Güle güle git - sin... Uyanık adammış... “ Diyordu. TArkası var! küşif, bacaksızların kendilerinden gok daha büyük kuşlara saldır - maktan çekinmediklerini söyle - mektedir. 50 kilometro saç Orta sıklıkta, normal bir kadın başındaki saç ucuca eğlendiği tak. dirde “50., kilometre uzunluğun - da tel olabiliyormuş, çok sık ve uzatılmış saçların 80 kilomet - roluk bir uzunluk yaptığı söyle - niyor. Balıklar motör sesinden ürker mi? Motör ve pervane sesinin balık- ları ürkütüp Ürkütmediğini anla - mak, balık avçılığı bakımından e- hemmiyet kazanınca Moorhause adındaki bir zat derhal deneme - lere başlamıştır. Bu adamın yap - tığı sürekli tecrübelere nazaran balıkların motör sesinden ürkme » | dikleri ve yataklarını terketme - | dikleri anlaşılmıştır. Sivrisinek sokmasına karşı şeker! F. Serve'nin uzun tecrübelerine göre, sivrisinek ve tatarcık gibi ha şeratın soktukları yer, hemen bol şekerli su ile uğulursa, kasıntı derhal kesiliyor ve cilt kabarmı yor. Fakat bu muamele derakap yapılırsa muvaffakiyet elde edile- biliyormuş. Diş tedavisi ve cilt hastalıkları Ch. Flandin; P. Sassier'in iddia- larına bakılırsa: Uzun müddet te. davi edilemiyen birçok deri hasta- lıkları, bozuk dişlerin tedavisini veya çektirilmesini müteakıp, iyi oluyormuş. Tayyare bombalarının tazyikı: Yeni Amerikan tecrübelerinden sonra sarahatle anlaşılmıştır kiz 1800 kiloluk bir tayyare borubası, su içinde bir muharebe kruvazö > rünün altında patladığı takdirde, husule gelen tazyik yüzünden. go- mi, sudan tamamile kesilecek kâ - dar yukarıya doğru fırlamaktadr. Ördekler koku alır mı? Birçok hayvanlarda koku alma hassasının yüksek olduğunu bili - riz. Son zamanlarda, ördeklerin de iyi koku alan hayvanlar arasında bulunduğu meydana çıkmıştır. Gir dalarını, koku alma hassaları sA - yesinde kolayca bulan ördekler, yaklaşmakta olan avcıları koku #1- yesinde uzaktan seziyorlar. Kümes hayvanları üstünde de yapılan bu dönemeler, menli netice vermiştir. “A,, vitamini zamanla , eksiliyor Depo edilen yiyeceklerin, depo- da kaldıkları zaman nisbetinde “A,, vitaminini kaybettikleri ta - hakkuk etmiştir. Meselâ nebati un larda 9 ilâ 19 ay içinde yüzde 59 ilâ 80, un haline getirilmiş sütler- de 9 ay içinde Se 60, mısırda © 8 zarfında Si 30 ilâ 80 nisbetinde. A vitamini eksiliyormuş. Her şeyin tazosini yemek sıhhat bakımından herhalde çok faydalı bir iş Ola - cak... ABONE VE ILAN ŞARTLAR *. vit Hân için incik Şirketlerine mü eacaat ki Kücük ilânlar doğrudan doğrer? daremi; rn Kücük İtânierm 5, satırlı. bir detalık 30 kurastar ra far les İCİN satır başına $ kurus alm Bir defatım tarla lele o vekümdar s 10 kuruş mdiriir ünü gecmiş nönkaler © kurastnn Akşam nevriyatı: Ş. i damı müsin, 19 Ambasadörden kler variyete müziki. 20 Vedia Rıza ve arka- duşları tarafmdan Türk #mösikisi, o Münir Miki “7, Aykadaşları tarafından © Türk tra, 1 Plâkla sololar, 21,30 Orkes- 4 al — Mendelson: Pingal mağaras, üver- ei Özmak sülüyorsun. 4 — Kivitzer: Gr 5 7 Şebeki Yanmışım ada ece kamp 6 — Ürodvert; Gavot, 7 — Lehar: Sehzade, 22,30 Ajans haberleri, 23 Son. * Günün program özü Senfoniler; 2105 Viyana: Mz Bruckner festivali, 22,30: © Piyano, şarkı Hafif konserler; o 15 Bükreş: Askeri bu Orkestra, 21,10 Frankie. Ör Lüypsig: Opera müsikisi 27 masikisi (Jamâcek), 2215 Roma,“ Ba türke. 22-80 Sirasbarg: Alsas müsikisi. 1230 Varjova: Orkestra konseri, 2245 Bükre: İsonscr nakli, 23.30 Lüymag: Ka. rışık kenser. 33.30 Sirasburg: Haft orkes- tra. 23,40 Viyana: Viyana müsülzini Operalar- 2110 Stvterat: D'Albert'in “Tietand, 5- yarasi, 21418 Torino a ma Med im Respighi'nin “La fiam Operetler: e Münih: *Der verliebie Wan, ape- reti Oda musikisi; 19,30 Kolonya: Bruckner konteti. 30 Varşova: 0 29 Zürih; Kilise müsi Halk şarkıları, 22 Varyans İöo mk si. Mane meaigi: ottena, 2345: Varşo- er, Münih. 24.25; Lon- Budapeşte, Birasburg. Viyana, 2: Normandi. BORSA 9 TEŞRİNİEYVEL, CUMA Paralar İmeni Satış 51 — 128,— 118 550.— Zye 66— 33— 2— 132,— 15,— 16,— 23 1020,— Sterlin Çeki m Landra Üzerine Cenevre Brüksel Ylorin Mar Pa; Viyüna Stokholm Madrid Esham ri İş Bankası ei — i Hamiline Anadolu 60 2. 100 “ " Sirke Hayriye Tenmvay 20.s0 Bomonti Nektar 10,20 Terkos 12 Aslan Çimento 3— Merkez Bankası göç Osmanlı Bankası 20— Şark Merkez Eczanesi 3.50 ikra MI GA B.C. isrkraz Dabili Sivaş — Kouram £ Tahvilât Kahta 1 Anadolu 1 ve TI kupon kesik © 43,50 Gi mit 46, di Mümessil 46,50 Mesir tahvilleri 1903 11 wi , 1911 HE 102, e — (9) Diğer paralar üzerinde mesmele ©: Yaması Göz Hekimi Dr. Şükrü Ertan Cağaloğlu Nuruosmaniye cad. No, 36 (Cağaloğlu eczanesi bitişiği), Tel. 22568 günlerce #efil ve perişan süründük- ten sonra, nihayet (Sait Molla) ile temasa gelmişlerdi. Sait Mulla da, Damat Ferit Paşa ile görüştükten Alişana teklif edilen vazife; şün- dan ibaretti (Erzurum) Kongtesmi mütcakıp, Umumi bir kongre dâ akdetmek için (Mustafa Kemâl Pa- İ sonra, nihayet Delibaşmun teklifini | şap Sreasa dönecekti. O zaman, Ylyük bir memnuniyetle kabul et-| yolda, sarp bir geçitte pusu kürula- miş; bir miktar dA para vererek) cak. Mustafa Kemal Paşa ie mal bunları Konyaya göndermişti, yetindekiler, bu pusuya düşürüle » İ © Delibaş, dediğini yapmıştı. Kon-İcekti. 1 yaya avdetinin üzerinden birkaç gün | Alişanın yaratılış, bu kadar cik geçer geçmez, başına altı yüz nefe. etkürane işlere atılmıya müsaii de- çe yakm asker kaçağı toplamış; 396! gidi Onun için, böyle mühim biz senesi teşrinievvelinin Ikinci gecesi, | maceraya girişememişti. Ve bu iha- (Çumra) yı basmış. ve Konyadaki | net tasavvurları da, başka vazitala- kuvvetlerin göz açmasına meydan ra intikal etmişti, Fakat, onlar da © vermeden, (Konya) ya girerek hü - kümetin idaresini ele almıştı. i Esasen o sırada, Konyada bulu. | nan asker kuvveti çok azdı... Konya | valisi Haydar Beyle Kumandan Mi. ralay Avni Bey derhal mevcut aş. ker ve jandarmalar: toplamışlar; (Alâeddin Tepesi) ne çekilerek asi. lerle müsademeye başlamışlardı. Delibaşı, Alâeddin tepesini mühim bir kuvvetle sardıktari sonra, şehir- de icraata girişmişti... Büyük Millet Meclisine merbut ve Müdafaai Hu- kuk Cemiyetine mensup olanları bi- ter birer tevkife başlamıştı. Asiler, kendilerine teslim olmak istemiyen (İstasiyon Kumandanı Kaymakam Abidin Beyi (1) başından &ğir su - rette yaraladıktan sonra, bircok ev- leri basmışlar; kapıları kırmışlar; ellerine geçen birçok zevat, bir mek İebe toplamışlardı. Delibaşı, artık hükümet idaresinin başma — geçmişti. Derhal kazalara emirler gönderilmişti. Beyşehir. ve Akşehir kazalarında da isyan (baş göstermiş; orada bulunan milli hü- kümet memur ve askerleri de kis- men tevkif ve kısmen de vazifeden menedilmişlerdi. Isyan hududu derhal genişlemiş- ii Karaman, asilerin içtima merko- haline gelmişti. ei Sultaniye, asilerin in idi Her tarafta tüyler ürpertici katiller, yağmalar ve yangınlar baş göster- mişti, Delibaşı; sırtında Arkara sofun- dan yapılmış bir avniye (2); belinde boynundan kırmızı kaytanla asılmış feğri bir kılıç olduğu halde, (icrayı hükümet) ediyor; esirleri kafile ka- file şehir haricine çıkartarak kendi- Bi bizzat başlarında durduğu halde, bunları esilere kurşuna dizdiriyordu, Fakat, (Delibaşının saltanatı) y- zun sürmemişti. Büyük Millet Mec. lisinin gönderdiği kuvvetler, Konya. yı her taraftan sarivermişlerdi. De- libaşı, ancak allı gün devam eden bu kanlı saltanattan sonra, (Manav. gat) istikâmetine firar etmiş; ora - dan da (Mersin) mmtakasına gece- rek Fransız kuvvetlerine iltica eylo- mişti, Bundan sonra, tedip hareketi baş göstermişti. Bu sefil türediye uyan yüzlerce cahil - ve idraksiz, şurada burada tepelenmişti. £ Istanbuldaki fesat şebekesinin tahrikâtı yüzün - den, gene beyhude yere, Yüzlerce Türkün kan: heder olup gitmişti. Bu kanlı hâdisenin kalplere ver. diği teessür henüz zail olmadan; bu sefer de, (Sıvas) vilâyetine tâbi (Zara) kazası dahilinde korkunç bir isyan zuhür etmişti. Bu kazanın (Refahiye) nahiye - sinde (Koçkiri) adını taşıyan o bir Kürt aşireti bulunuyor; bu aşireti de (Alişan) ve (Haydar) isminde iki kardeş idare, ediyordu. Alişân, oldukça zeki idi. Biraz da okuması yazması olduğu için, kendinde bir varlık tevehbüm etmiş; (Kürdistan) hulyasınn başladığı gündenberi, o| da bu hayal peşinde koşan (Kürt cemiyetleri) ne intisap eylemişti. (Errurüm Kongresi) ni menetmı ye muktedir olamıyan Damat Ferit Paşa Hükümeti, (Elâziz Valisi Ga. Tip Bey) ile bazı Kürt beylerini kön- gre heyetinin başma musallat ettiği zaman, İstanbulda bulunan (Seyit Abdülkadir) tarafmdan bu Alişana da bir vazife verilmiş: hattâ bu va. »ife mukabilinde kendisine vadalu- nan müküfata bir başlangıç olmak üzere, padişaha —arzedilerek Alişan bu teşebbüsün gösterememişlerdi. Koçkiri aşiretinin bazı münevvet- leri, merkezi Istanbulda bülunan tatbikatına cesaret (Kürtlük cereyanı) na gizlice alâks | göstermektelerdi. Ancak şu var ki, o civarda bulunan diğer Kürt aşiret. leri ile bilhassa Dersim aşiretlerinin. (Mustafa Kemal Paşa) nm şabsına | ve kongreler mukarreratma “sadik kalmaları; (Koçkiri) nin bu hay perest miinevverlerini sükün ve ba- reketsi mecbur etmekteydi, Bu sırada aşiret beylerinin bazı - ları, iki yüzlü bir siyaset takip et- mektelerdi. Bunlar; bir taraftan — henüz teşekkül eden — Büyük Milet, Meclisine telgraflar çekerek sadakat vaitlerinde © bulunurlarken, diğer taraftan da Koçkiri ve havali- sinin mümtaz bir eyalet şekline if- Tağını tasavvur etmektelerdi. Fâket muhit, buna müsait değildi. Şark vi- lâyetlerindeki Ermeni faclalarını du yan halk, kendi varlıklarını arcak Büyük Millet Meclisinin himaye ve müdafaa edeceğine kânaat getir Şark vilâyetlerinde Ermeni tast- ruzleri başladığı zaman, bu havalide de isyan ve ihtilâl propagandaları artmıştı. Yavaş yavaş, cahil halkm dimağı bulanmıya başlamıştı... Iste 9 sirada hiç münasebeti olniyan bi mesele zuhür mk nahiyesi müdürü kaza kaymakamın. ği tarafından (mahrem) olarak teb- liğ edilmiş olan (ordu kumandanı - ğenin bir şifresi) ni bazı kimselere Wga etmiş; bu ifşaat derhal şeklini değiştirerek; — Ankara hükümeti, Ermener gibi Kürtleri de tehcir edecekmiş. Diye, kati'yyen aslı ve esası olm yan bir dedikodu baş göstermişti. Kürt Tanli Cemiyetinin cereyaü < İarna, ve yeni propagandalarına ü- yanlar, bu şaylaları frrsat bilerek, derhal halkın hissiyatını tahrike gis rişmişler; ve mühitte bir kaynaşma husule getirmişlerdi. Vaziyet birdenbire değişmişti. Ya- pılan muzer telkinat dolayınile aşi « ret halkina, hükümet kuvvetlerinden ve Türk komşularından bir soğuk- ç luk gelmişti. (Arkası var) (1) Bu zat; (Atatürk) e "Selânik rüştü, si, nde hocalıkta balinmak tere babi olan (Habib bey. merhum) an birgi deti idi... Aldığı yaralardan mütenesmen teint ermiş; Kendisini cidden tükdi: eden Kam halkıma çok derin bir teessür were (2) O tarihte bazı sabitleri e kakalatalı bir mev kanat, <7 Gryiiileri ka an m>YENi ÇIKTi« SEVGİM Tomanı Heyecan Z MÜKERREM Sevgi i id .KAMIL ie Bir #ene içinde birinci'tai pit miştir. fkinci tabı, çikmiştir. Türkiyede & bu. kadar güzel biri roman Çi amı, yi inci , Vi Gi Ikinci tab', Satış yeri: YENİ KiTAPÇI (Armudan) * a i 5 4 W a

Bu sayıdan diğer sayfalar: