No. 53 “ — Ben de size geliyordum. Kaptan Voney aşağıda bekliyor. Bugün iyisiniz, bir şeyiniz kalmamış! ,, Kendi kendine şöyle söylendi: — Işler kötüleşiyor. Gündüz şu l rada burada görünmemeli. Akşam olunca gemiciler gemi ö | Orada yatacak yerleri varken parası ödiyecek kadar budala değil- ler ya,. Yarm sabah ta Kaptan Vo- bey'le birlikte çekilip gitmeli. Git - meden önce mektubu valiye gönder- menin çaresini elbet bulurum. En yakın dükkândan biraz ekmek ve kuru balık aldı, Cebine koydu. Sonra Baline Hanına doğru yürüdü. Hasan pencereden bakarsa farkma varmasın diye şapkasını eğmekte de- vam etmiş ve hep yere bakmıştı. Oraları artık i#$1z olmuştu. Kaptan Voney hâlâ yerinde oturu- yordu. Diğer arkadaşları gemideki bazı eksikleri tamamlamak üzere gitmişlerdi. Kaptan Voney Anskar'ı görünce merakla sordu: — Neredesin dostum ? Hiç görün- müyorsun? — Kasabayı biraz dolaştım... — Biz yarm gidiyoruz. Haberin olsun.. Anskar merdivene doğru yürürken cevap verdi: — Çok iyi... Hayırlı olsun! Kaptan onu oturtmak istedi: — Nereye?.. Otur da biraz konu- şalım... Anskar durmadı. Sesine acındıra- enk bir hal vermiye çalışarak: — Başım çok ağrıyor. Dinlenece- ğim. Beni akşama kadar burada yok farzedin, olmaz mı? — Peki, peki... Fakat kendine iyi bak... Hastalık ve yolculuk bir ara- da olmaz. — Yarma kadar geçer. Anskar merdivenleri büyük bir dik- katle çıkıyordu. Odaya girer girmez kapıyı sürgü- ledi. Dakikalar saat, saatler gün gibi a zuyordu. Bu zaman içinde Hasanm, kapisi- nın açıldığını, dişarı çıktığımı ve iki #aat kadar sonra geri döndüğünü anahtar deliğinden ve pencereden gördü. Onun da ayni işle uğraştığını bi- Tiyordu ama, bugünlerde bir şey ya” pamıyacağına da şüphe yoktu. Frtesi sabah erkenden kalktı. Merdiven başında hancı ile karşı- aştı. N Suenou ona: — Sabahlar hayrolsun! Dedikten sonra şunları ilâve edi- yordu: — Ben de size geliyordum. Kap- tan Voney aşağıda bekliyor. Çok şü- kür bugün pek/iyi görünüyorsunuz. Bir şeyiniz kalmamış. Şu odadaki 18- panyol sinyoru da hiç çıkmadı. Oda hastaymış. Yolculuktan olmalı... Yor gunluktan.. Onun da artık bir şeyi kalmamıştır. Neredeyse sizin gibi dipdiri olarak görünür elbet. AAnskar, Hasanm odasmda Olup olmadığını sormak İsterken bunu hancı kendiliğinden söylemişti. Fakat: — Neredeyse görünür! Sözünden telâş etti ve merdivenle- ri daha hızla indi. — Yazan : Kadircan Eafhı — İslânda küçük bir yerdir, fakat onun da kendine göre derdi vardır. Bu resim, orada bir komünist toplantısım gösteriyor lanan ve ceviz yutturulan hindi gibi olmak ta onun hoşuna gitmiyordu. Bunun için işini bir an önce bitir- mek, buradan uzaklaşmak istiyordu. Ahırda güzel bir at vardı ve onun emrini bekliyordu. Limanda hiçbir zaman bir kayık, bir sandal eksik olmuyordu ve onlar- dan birisini de dilediği zaman diledi- ği şekilde kullanabilirdi. Yeter ki zorbalığı ele alem. Zaten böyle bir yerde zorbalıktan başka ne yapabi- Yirdi? Herhangi bir kayıkçı veya ge- miciye maksadını açmak için onu İyi tanımış olması, güvenmesi gerekti. Halbuki henüz buraya geleli ne ol- muştu ki... O akşam konağın etrafımda dolaş- muş, her tarafı gözetlemiş, fakat s2- ri kızı görememişti, Yalnız orada bir kalabalık ve şenlik vardı. Hancı Su- enau bunun sebebini anlatınca canı sıkıldı. Çünkü genç kızı babası Vest- man dedikleri bu adaya götürürme 0- faya nasıl gidecekti? Kıyıdaki ka - yıklardan birini'ele geçirse bile yolü bilmiyordu. O zaman, kız gittikten sonra burada biraz daha beklemek ve adaya giden bir gemi bulduktan sonra ona binmek lâzımgeliyordu. Acaba kızı atla kaçırsa ve Hako- nun evine götürse daha İyi olmaz mıydı? Bu iş için ondan yardım gö- receğini umuyordu.” Gelirken yolla- Kaptan Voney'e: — Beni birkaç dakika bekle. Şu- racıktan ufak tefek şeyler alayım. On dakikada gelirim. Olmaz mı? Dedi, — Geç kalma. — Kalmam, merak etme, Sakm beni almadan gitme ha... Vali konağına giden yollardan en kestirme olanına saptı. Hızlı adımlar. la uzaklaştı. Bire karşı bin... ai — Engin denizlerde bağrmı püfür Püfür esen rüzgürlara açmıya alış- Muş olan Hasan, bu daracık ve basık Odada pek çabuk srkılmıya başlamış- t. Buranm ona göre bir zindandan he farkı vardı? Yemekleri güzeldi. Yatağı yumu- Baktı ve hiç kimse tarafından *ra- Matsız edilmiyordu. Fakat semirtil- Bandırma, (Hususi muhabirimiz yazıyor), 17 Eylül Bandırmaniın kur- tuluşunun ön dördüncü yıldönüra bü yük ve muazzam tezahüratla kutlu. lanmıştır. Bugünün şerefine şehir larile donanmış, İskele meydanına da büyük zafer takı yapılmıştır. Merasime Cümhuriyet alanında sa- 110,5 da Şehir bandosu tarafından galman İstiklâl marşile başlanmıştır. Kahraman askerlerimiz bu sirada şehre “İlç noktadan girmişler ve bü- tün halk tarafmdan candan alkışlarla ve limanda bulunan vapurlar tarafın. dan da düdüklerie selâmlarmışlardır. Bundan sonra cemiyetler ve meklep - Mek için ayağından bir kazığa bağ- ler tarafımdan Şehitler âbidesine çe- > rı iyi bellemişti. Hasan düşündüklerinin hiçbirinin sonunda besbelli bir kurtuluş göre- miyordu. Bunun için işin cereyanı sırasmda hangisi daha elverişli çi - karsa öyle yapmıya karar verdi. O sabah ta erken kalktı. Gene vali konağının bulunduğu ta- rafa gidecek, sarı kızı gözliyecekti. Anskar henüz ilk sokağın köşesi- ni kavrılmıştı ki Hasan da odasından çıktı. Ahıra gitti. Atını hazırladı ve kapmm önüne bağladı. Uşsğa: — Biraz sonra geleceğim ve bir gezinti yapacağım. Burada dursun! Dedi. Birdenbire arkasından gevrek bir ses geldi: — Ooo. Sinyör... Nasılsınız? Uma- rım ki iyisiniz. Nazar değmesin, de- mir gibisiniz. Gençlik böyledir. Insan bugün hastalanır ve öleceğini sanır, halbuki ertesi sabah bir uyanır bakar ki demir gibidir, çelik gibidir. Benim öteki müşteri de dün hasta olduğu- nu söylüyordu, halbuki bu sabah er- kenden yola çıkıyor. Hem de deniz yolculuğuna... Siz nereye gidiyorsu- nuz? Bu kadar çabuk, niçin? Yok- sa hizmetimiz hoşunuza gitmedi mi? Çok yalvarırım, eğer bir suçumuz var (Arkası var) Bandırmanın kurtuluşu Kurtuluş bayramı büyük ve .candan tezahüratla kutlulandı Kurhilış bayramında yaplan merasimden bir görünüş lenkler konulmuş ve aziz şehitlerimi- zin hatıraları yadedilmiştir. Belediye Reisi Kâşif Açar, noter Mehmet Sab- rd ve öğretmen Rasim, Bayan Leman, Kemal, Hakkı ve Kenan tarafların - baştanbaşa bayraklarla ve defne dak dan bugünün ehemmiyetine ait nutuk | lar söylenmiştir. Geçit resminde kah- raman askerlerimizi takiben mektep talebeleri, spor klüpleri, esnaf teşek- külleri ve bunların arkasından dâ Ka- yacık köyünden arabalarile ve atla- rile gelen köylüler geçmişlerdir. A- rabalarm üzerinde türkü söyliyen köylü kızları çok alkışlanmıştır. Ge- ce Cümhuriyet meydanında geş vak- te kadar milli oyunlar ve eğlenceler yapılmış ve Belediye salonunda bü - yük bir balo verilmiştir. Teşrinievvelden itibaren yeni şekil tatbik edilecek Ankara, 21 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) Gümrükler umum İ direktörlüğü oahti Ookontenjanlarm tevziat usullerini değiştirmektedir . 1 Birinciteşrinden itibaren tatbik e- İdilmeğe başlanacak olan bu usul it- halât tacirlerine azami kolaylık gös- terilmesini istihdaf etmektedir. Bu suretle ithalât tacirleri telgrafla tah- sisat istemekten kurtulmuş olacak - lar ve işleri daha çabuk görülecek tir. 1 Birinciteşrinden itibaren umu mi kontenjanlar şu şekilde dağıtıla caktır: a 1 Birinciteşrinden itibaren mer İyete geçecek anlaşmalara bağlı lis telerde gösterilen ahti kontenjanlar dan yüzde 30 u Istanbul, yüzde 21 si İzmir gümrük baş direktörlükler: * emrine tahsis edilecek ve mütebakis. İdiğer gümrüklerin ihtiyacımı karşı İlamak üzere merkezde alıkonulacak- Jr. İ Jatanbul ve İzmir piyasa direktör- “lükleri bu tesbitler dahilindeki kontenjanları aşağıdaki izahat dai - resinde kullanacaklar ve tevziatın muntazam ve mazbut olmasını te - min edecekler, ayrıca merkezden &- mir istemiyeceklerdir . İzmir baş direktörlüğüne veri - len kontenjan İzmir ithalât gümrü- ğü ve İstanbul baş direktörlüğüne verilen kontenjanlar da, Istanbul it- halât, Galata ithalât, paket ve Sir- keci gilmrüklerine münhasır olacak- İter . Bu baş direktörlüklere bağlı di - ğer gümrükler (ihtiyaçlarmı eakisi gbi merkezden istiyeceklerdir. Anlaşmalardan gayri şekillerde verilecek ahti kontenjanlardan her iki baş direktörlüğün hissesi mer - kezden ayrılarak tebliğ olunacak - ur. Çabukluk ve kolaylık | İstanbul ve İzmir baş direktörlük- leri emirlerine verilen tahsisatı her memleket ve tarife pozisyonu itibâ- riyle açacakları ayri hesaplara kayd- İedecekler ve bunların tevzi ve geri alma işlerini umumi kontenjan ka - rTarnamesinin İl inci maddesindeki «esaslara göre yapacaklardır. İstanbul ve İzmir baş direktörlük- leri emrine verilen kontenjanlar işde çabukluk ve kolaylık temin edecek- tir . Bu kontenjanlar her iki baş direk- törlükce kendilerine maledilemiyecek ve herhangi bir ihtiyaç karşısında merkez bu miktarlardan bir kısmı - nı geri alabilecektir . Bunun için her iki baş direktör - Yük, her aym son günü kalan kon - tenjan miktarını merkeze bildirecek- lerdir, Yüzde 20 ve yüzde 30 miktarında» ki bu tahsisatlar kâfi gelmediği tak- dirde merkezde alıkonulan miktar - dan istifade etmek her zaman €siz olabilecektir . Herhangi bir tarife pozisyonuna ait merkezde alıkonulan kontenjan kalmadığ zaman keyfiyet gümrük. lere tebliğ edilecek ve bu süretle| gümrüklerin o pozisyondan konten- Jan kalmadığını bilerek merkezle| muhaberelerine meydan kalmamış olacaktır. Bu usulün tatbik anlaşmalara ait muayyen devreler nihayete erdiği ta rihte verilen tahsisattan sarfiyat yapı lamıyacak ve bakiyeler bir liste ile merkeze iade olunacaktır. Anlaş - malarn kendiliğinden uzadığı veya temdit edildiği merkezden bildirile - cek v6 yeni devreler ve tahdit müd- detleri için verilecek tahsisattan ye- niden kontenjan tevzi edebilecekler - dir. Ahdi kontenjanlara ait tahsisat Bu usul takas esasına dayanan Rus, Japon ve Bulgar snlaşmalarile en ziyade müsait müamele gören A-| merika mallarma tatbik edilecek - ti. Bu memleketlere ait kontenjan- 1 Birinciteşrinden evvel gümrük- lere tebliğ edilmiş olan anlaşmalara ait ahti kontenjandan ne miktar tahsisat ayrıldığı ayrıca bildirile - cektir. Ahti kontenjan alacak be - yannamelerde kontenjan sıra numa- rası yürütülmiyecektir. Yazan: Stephan ZWEİG Çeviren: Ressan A, E. YALMAN Mari Antuanetin şahsiyetindeki de- ğişikliklerden birisi de dostlarını tanımak olmuştur Polonyahı ressam Kucharski'nin Mari Antuanete en çok benzeyen Süküt ve sükünet karakte- ritebellür ettirir. Birden- bire yalniz yaşamak mecbüriyetin - de kalan Meri Antuanet (o te kendi kendisini tanımıya başladı. Bu ha - vai ve hoppa kadını bir kat daha hs- vaileştiren geçirdiği hayat olmuştu. Talih kuşu çok erken bağına kon- muş ve hayat onu fazla şımartmıştı. Her şeye zahmetsizce nail olmuş ve bütün hayatınm böyle devam ede - ceğini zannetmişti. Rahat yaşamayı tabii bir hak bilivordu. Nazmlar dü- şünüyor, halk çalışıyor. Köylü ver- gi vererek hazineyi zengin (ediyor. Bankalar ona istediği parayı veriyor, 0 da zevk ve sefa ederek eğleniyör- du. Fakat taç ve tahtını, çocukları- nı ve hayatını müdafaa etmek ve kurtarmak mecburiyeti karşısında kalınca, tarihin bu emsalsiz devrin- de kendi kendinde .kuvvet ve zekâ ve müdafaa kabiliyetleri keşfetti. Bir mektubunda: (Insan > folâket içinde kendi kendisini tanıyor ve ne olduğunu öğreniyor) demiştir. Sene- lerce ne annesi, ne dostları onun bu mağrur ruhu üzerinde hiçbir tesir yapamamışlardı. Istirap Mari Antu- anetin birinci ve hakiki hocast ol - muş, ona hiç kimsenin öğretmedik- lerini öğretmiştir. Bu garip kadının hissi hayatında yeni bir devre başladı. Felâket bir insanın ahlâkmı değiştirmez. Fakat uyuyan bezi hassaların uyanmasına ve Inkişafma yardım eder. Marf An- tuanet —yanlış anlamıyalım —bu didinme seneleri zarfimda birdenbire akıllı, rabıtalı, cesur ve faal ol- mamıştır. Bütün bu hasletler onda mevcuttu, Fakat çocukça bir hop - palık, adeta bir ruh tembelliği bunla- rın uyanmasına mâni oluyor ve şah- siyetinin bu şekilde inkişaf etmeme- sine hizmet ediyordu. O zamana ka- dar hayatla adeta oynamıştı, Onun- la mücadele etmiye hiç Mizum olma- mıştı, Şimdi bu yeni ve ıstıraplı va- —— ———— jan ihtiyaçları eskisi gibi merkez - den temin olunacaktır . Gecikmelere meydan verilmemek ve kolaylık temin etmek Üzere ko- nulan bu usulden beklenen faydanın hasıl olmasını temin için baş direk- törlükler bu usulün tatbikinda çok hassasiyet, dikkat ve itina göstere tablosu ziyette bütün uyanan hasletleri ade- ta bilenmiş, keskin bir hale gelmişti. Mari Antuanet mecbur olmadıkça hiç düşünmemişti. — Çalışmamıstı. Şimdi düşünmiye ve çalışmıya mec- bur kalıyor ve bunu mükemmelen yapıyordu. Muhalif düşman kuvvete lerine ezilmemek için yükselmiye İ başladı. Tuilleriesde maddi ve ma- nevi tamamiyle değişti oYir- mi sene bir raporun sonuna kadar okunmasına tahammül edemiyen, bir mektubu nihayetine kadar okumıyan bir kitapla yarım saatten fazla meş- gul olu m, bütün günlerini eğ - lence ve zevke hasreden, modadan, ve elbiseden başka gayesi olmıyan bu kadm, odasını bir iş odası, adeta bir diplomat bürosu haline koymuş- tu. Tahammülfersa lâkaydisile her- kesi kızdıran On Altmcı Lüiyi bir ke- nâra bırakarak nazırlar ve sefirlerle bizzat görüşüyor. Mektupları yazı - yor, raporları okuyordu. Hariçte ee- nebi memleketlerindeki dostlarile muhabere.etmek için akla gelmiye- cek gizli muhabere usulleri keşfedi - yor ve'bunları muvaffakıyetle tât- bik ediyordu. Bazan esrarlı mürekkeple yazıyor, bazan şokola kutularmın diplerine ya zarak gönderiyor elhasıl türlü hilele- re müracaat ederek mücadele ediyor. Bunları yapayalnız, yardımcısız.kapı- da bekliyen casuslardan saklanarak yapıyor ve yakalanmıyor. Bu teşeb - bislerinin, mektuplarının irisi du « ) 'yulsa, ele geçse kocasının ve çocuk- larının felâketine sebep olabilir. Bu şekilde çalışmıya hayatında alışkm olmıyan bu kadın, helâk oluncıya ka- dar çalışıyor. Mari Antuanetin şahsiyetindeki, pek mühim değişikliklerden birisi de samimi dostlarını tanımak olmuştur. Kendi iyiliği için ona nasihatler ve- renler bir zamanlar İçini sıkar ve on- lardan kaçardı. İstediği şekilde, aklr- nın ermediği siyasi meseleleri hallet- miye, onlar hakkında kararlar ver- miye kalkardı. Bir zamanlar ihtiyar, sefir Mercy'nin nasihatlerini esniye- rek ve İçi sıkılarak dinlerdi. Adeta bu ihtiyatlı ve akıllı döst kapıyı çe- Halbuki şimdi dâlma ona akıl danı- şarak onun dirayetli kafasından is- tifade ederek çalışıyordu. Uzun zn- man kadir ve kıymetini bilmediği pu cekler ve haklı şikâyetlere yer bıra- | adamdan şimdi adeta utanıyor, eski kılmamasını temin için şimdiden ted-| yaptıklarma sıkılıyordu. Diğer gümrüklerin ahti konten » bir alacaklardır. (Arkas var) , kip gittiği zaman geniş nefes slırdr.”