ZAN — Yazan : Kadircan Kajtı — asan o kadar dalgındı ki, yanındaki konuşma'arın farkına bile varamıyordu. Selâm vererek geçti. Geriye dönerek ilâve etti — Artık gidelim, Antbert onu o zamana kadar gör- kleri başka sokaklara, başka Ilara götürmek istiyordu. Hasan Renedi: — Umduğumdan çok yorulmuşum. rada bir kaç dakika ayakta durun- anladım. Dosdoğru hana dönelim. n de İşlerini bitirirsin! Dedi, Ge ızı görmüş, nerede olduğu - enmişti. Şimdilik başka şey 0- lâzım değildi... Hızlı hızlı yürüdüler, Autbert hanım kapısmda : — Ben bir saate kadar gelirim. Diyerek ondan ayrıldı. — Döndüğün zaman beni odamda lursun! — Peki... Kapıdan girdi. Yemek zamanmda a başımda gördüğü İngiliz balık- arı yine orada idiler . Merdivene yürüdü, Çıkacağı Sıra- kırmızı sakallı İngiliz bekçisi ar- daşlarma bakarak: — Anskar nerede kaldı? Sababtan ri görünmüyor. Dedi, Gençlerden biri cevap verdi: — Kimbilir. Tuhaf oObir adama nziyor 0... Kırmızı sakallı adam daha açık İyledi: — Akıllı ve kurnazdır. Ben eski- beri beğeniyordum ama, bu ey olduğunu ümmuyordum. Haydir ona borçlusunuz. Hasih o kadar düşünceli ve dalgın ki bu konuşmanın da farkma var- ı. Merdivenin üstünde onu kar- yan Madam Suenan'a ve kapıda rak bakan genç kızı Margrit'e yla selâm vererek geçti, Odasma girdi, kapıyı kapadı ve) © tağma uzanarak düşünmeye başla- Anskar kilise meydanındaki sokak "Şesinden başlıyarak onun arkasını an bırakmamıştı. Hana girdiğini rüince canı sıkıldı. Kapıdan baktı. yukarı çıkıyordu. O zaman i. Burada onunla karşılaşmamak çok tedbirli davranmak gerekti. yanmdaki delikanlı hiç rke benzemiyordu. Onun da kim | uğunu merak ediyordu . Acaba onun bir Türk olduğunu va- nasıl haber vermeli!, Gemici oarkadaşlirından o birine, Ancıya yahut uşağına söylemiş olsa hlar da valiye gider söylerlerdi. ikst Hasan hiç şüphesiz kendisinin İrk olduğunu inkâr edecekti. O za- n onu haber verene: — Nereden biliyorsun? İspat et! Diyeceklerdi. O da Anskardan öğrendiğini söy- seekti. Anskar hemen buldurulup Binin önüne götürecek, sorguya ekti. Estrit bu sırada onu gö- tek ve her şey meydana çıkacaktı. lâ şimdiden genç kızm kendi ba- dan geçenleri, Anskarn yaptıkla- hi valiye anlatmış olduğunda şüp- yoktu. Bundan başka Estrid burada oldu- ta göre ondan önce Vestman ada- gitmekte de tereddüt ediyordu. da kendisini saklamak, veya ta- mamak daha güçtü. Genç kız git- den önce burada bir kolayını bu- » ta ele geçirmek daha iyi olurdü. Bunun için kaptan Voney ona: > Yarın erkenden yola çıkıyoruz. iği zaman buna cevap vereceği Se yerinden kalkmış: > Sen bugün yemek te yemeğin? — Canım istemiyor... iz kenarında bir tasm üstüne du, Hem düşünüyor, hem de ha- kapısma; pencerelerine ara Sıra rak Hasanı gözetliyordu. sohra kararını verdi: >> Valiye mektup yazarım. Hepsi- bildiririm. İspat için de Estrid'e uz, derim. Ondan daha iyi şahit | “lur. Hasan kendisinin Türk oldu- 3 İnkâr edeğursun, onun sözlne İnanır, Hattâ Estriâ'le karşıla- X artık inkârm faydasız olduğu- Izlândada Parlâmento açık havada toplandığı için halk Pavlâmeitansn içtimar mjiddetino: meydasidu çadırlar kurup oralarda yaşarlar nu &nlar, itiraf eder. Hele o ortâdan| Son defa karşılıklı el kalksın da sonrasını ayrıca düşünü.) selâmlaştılar. rüz. Autbert sokağın Son defa hanm kapısma baktığı| Hasan da hana girmiş zaman orada Hasanla arkadaşımı! Anskar bunları göz. ucuyla sey gördü. Danimarkalı genç Hasanm e | retmişti. lini sıktı ayak Üstünde bir kaç söz) Baline hanım birazilerisine konuştular, ru yürüdü. Bu sırada hanm uşağı ahırdan al. dığı iki atla onlarm yanlarına gel mişti, Hasan atm birini göstererek: — Bunu burada bırak. Belki bana lâzım olur. Yine size gelecek olursam binerim. ini kıvrılmış, doğ- di. En kenarda kuytu bir köşede du- ran bir masaya çekil onun önüne geldi ve sordu: — Emriniz?.. Dedi, Danimarkalı genç hemen karar veremedi, Fakat Efendinin bu yaban cı delikanlıya gösterdiği saygıyı ve: — Ne isterse yaparım! Dediğini hatırladı. Uşağa döndü ve atın birisini ahıra götürmesini söyledi. Kendisi de diğer ata bindi, — Bir şarap... Eski olsun, — Başüstüne... Çocuk uzaklaşırken dürttü: — Bana bek... Bir hokka ile kalem ... Biraz da kâğıt... Fakat ça- Vaktim yok... üst Hemen şimdi. Koşarak uzaklaştı, (Arkası var) Istanbul 4 üncü icra memur- 'uğundan: Emlâk ve Eytam Bankası Türk Anonim Şirketine birinci derecede ve sırada ipotekli olup tamamına 3200 üç bin iki yüz lira kıymet takdir edilmiş olan Bakırköy Kartaltepe mahallesinin avniye sokağında 5 numaralı ve canibi yemini Hüseyin arsası yesari Ethem ağa ahırı arkası tarik cephesi Avniye sokağı ile mahdut zemin kat bir sofa üzerinde iki oda bir hala, bir kiler diğer kapı ile geçilir sofa üzerinde iki oda bir hala ve bahçedeki mutba- ğa geçen bir koridor, bir merdiven altı: Birinci kat: Ca- mekân bölmeli bir sofa üzerinde beş oda, Mutbak, bir ha- lâ, merdiven başında bir bölme oda bu kısmın bahçeden ayrıca kapısı vardır. Bahçedeki müştemilât: Mutbak ka- rosimen bir koridor üzerinde zemini kırmızı çini bir ze- mini karosimen kiler bir mutbak ve bir aralık kiler iki oda mevcuttur. Bahçe: Ön ve arka kısım üzeri iki parça- dır. Arka kısım bahçede meyva ağaçları tulumbalı kuyu bahçenin etrafı kısa duvar üstü parmaklıktır. Umum mesaha 478,50 m2 olup bundan 137 metro murabbaı bahçedeki mutbak ve 62 metro murabbaıdır. Hanenin tamamı açık artırmaya konmuş olup ilân tarihinden iti- baren şartnamesi herkes tarafından görülebilecek ve 28/10/936 tarihine rastlıyan Çarşamba günü saat 14 ten 16 ya kadar dairemizde açık artırma suretile satıla- caktır. Satış Emlâk ve Eytam Bankasının 844 No. lı ka- nunu hükümlerine tabi olduğundan mezkür kanunun 15 inci maddesine tevfikan ikinci bir artırma yapılmaksızın gayrimenkul, yukarıda yazılı günde en fazla artıranın üzerinde bırakılacaktır. Artırmaya iştirak için muham- men kıymetin yüzde yedi buçuğu nisbetinde pey akçesi veya Milli bir Bankanın teminat mektubu tevdi edilmek lâzımdır. Biriken bina vergilerile çöp ve fener resimleri | ve dellâliye ve vakıf icaresi müşteriye aittir. Satış bede - linden ödenir, Satış bedeli peşin ödemek lâzımdır. İcra ve İflâs kanununun 126 ıncı maddesine tevfilkan ipotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların gayrimenkul üze- rindeki haklarını ve hususile faiz ve masrafları dair olan iddialarını evrakı müsbitelerile birlikte 20 gün içinde dai- remize bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde hakları tapu si- cillerile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Alâkadarlarm işbu kanun maddesine uy- gun surette hareket etmeleri ve daha fazla malümat al- mak istiyenlerin 35/1251 dosya No, sile dairemize mü- racaatları ilân olunur. 20 Senelik taviz bedeli müşteriye aittir, (405) (— (1465) sallıyarak Oraduki daha büyük bir hana gir-| On bir on iki yaşlarında bir çocuk salümliyarak Deniz işaretleri Beynelmilel anlaşma hükümlerini tatbik ediyoruz Ankara, 18 (Hususi muhabirimiz yazıyor) — Kıyılarımızın ışıklandırıl ması ve İşaretlendirilmesi yakın 0 mana kadar eskidenberi devam ede- gelen usullere göre temin ediliyor - du. Fakat bunun doğurduğu, büyük mahzur ve hattâ tehlikeler gözönü - ne almarak bütün denizci milletlerin kabul ettiği ışıklandırma ve işaretle me sistemini kabul ettiğimiz şu son zamanlarda şekil büsbütün değişmiş başlanmıştır. transit teşkilâtı kolunun gösterdi - ği lüzum üzerine Lizbonda toplanan denizci milletlerin hazırladığı anlâş- malara iltihak etmiş bulunan hükü- metimiz Karadeniz ve Akdeniz sahil lerimizdeki deniz istasyonlarının te- sisatmı yeni kaidelere uygun bir şe - kilde tadil etmiştir. Yeni deniz işaretleri Sahillerimizde, gerek kendi gemi- lerimizi, gerekse yabancı devlet ge- milerini tehlikelerden korumak için, rüzgür işaretleri verilecektir, Rüzgâ- rın şiddetine, geldiği istikamete gö- re ve gündüz veya gece olduğuna göre, işaretlerde başka başka ola - caktır. Gündüzleri büyük bir mah - rut ve geceleri üst üste konan iki kir mızı işik gemicilere rüzgârla başlı - yan bir bora tehlikesini haber vere - cektir. fena hava ve fırtınalar bir ve iki si İyah küre ve direk şapkasına konu - İacak tek kırmızı işikla işaret oluna” caktır, Denizciler için tehlikeli akibetler reketlerinin işaretlerine de çok eheni- miyet verilmiş ve ince bir mahruta, yeşil üzerine beyaz ışıkla, med ve ce zir tehlikesi işareti tesbit olunmuş - tur. Deniz seviyesinin (o yüksekliğini, alçaklığını haber vermek için sahil - lerde bir üstüvane, tek kırmızı ışık gösterilecektir. Gemilerin giremiyeceği zamanlar Yabancı gemilerin limanlara gire- miyeceği haller, fevkalâde ve tabii zamanlarda ayrı ayrı işaretlere tabi Daha şiddetli ve tehlikeli böralar, doğurabilecek olan med ve cezir ha-| PE iş Yazan: Stephan ZWEİG Mari Antuanet, Bu alay her zamanki alaylara da benzemiyor. Kralın arabasınm önün de sırmalı elbiseli hassa askerleri yok. Sağda solda atlarda giden mu- ayyen maiyeti de yok. Bunların yeri- ne etrafı pis kıyafetli yalın ayak bir ve yeni kaideler tatbik olunmaya) halk kütlesi almış. Her zaman İnti- zamlı olan askerler bugün kolkola baş Uluslar Kurumu münakalât ve (açık süngülerin ucuna birer ek'nek takmışlar gidiyorlar. Yorulan kadın- lar top arabalarına binmiş, Yorgun olmıyanlar askerlerle kolkola şakrlar yaparak yürüyorlar. En arkodan #a- raydan çalman buğday ve un yüklü arabalar geliyor. Herkes coşkun bir halde şarkılar söylüyor. Yalm — liç zabitler etraf: almış. Bütün bu gü- rültünün arasında tozlu ve ları kapalı mezar gibi bir araba yürüyor. Perdelerin arkasında şanlı on beşinci Lulnin torunu ve mağrur İmparıto- riçe Mari Teres'in kızı Mari Antuanet çocukları ve mürebbiyesi başları öne eğilmiş düşünüyorlar. Arkada yine bu cenaze alayma İş- trek eden prensler meb'uslar ve bir kaç tane sadık dost var. Eski devir insanları yeni devrin coşkun insanları tarafmdan adetâ sürükle- nir gibi geliyorlar. Versay'dan Paris'e kadar olan bu iseyahat tam altı sent devam etti. Yol üzerindeki evlerden insanlar çi- kıyor fakat her zaman yaptıkları gi- bi Kral'ın arabasmı hörmetle selâm- lyorlar. o Mütecessis gözlerle bu mağlüplar alayma bakıyorlar, Kral la Kraliçe'nin biçare tavrına gülü- yorlardı, Asiler hep bir ağızdan: (Artık aç- ik bitti. Un ve buğdayları kendile- rine saklıyan bu hainleri ele geçir dik.) Diye bağrıyorlardı. Mari Antu- anet bu çılgın ve kindar sesleri İ- şitmemek için arabanm bir köşesine Bu namütenahi uzun süren altı se- at zarfında neler düşünüyor?. Ver- say ile Paris arasında gelip gittikle- ri o neş'eli günler maskeli balo hatı- raları fecirde avdetler hepsi gözü- nün önüne geliyor. Gözleri hep ars- banm etrafmda hassa askerlerine büzülüyor. Gözleri yaşlarla dolüyor.| tutulmuştur. Fevkalâde hallerde, | karışmış; tebdili kıyafet ederek yan girmenin kat'iyyetle yasak olduğu;İlarında giden hakiki ve yegâne dos- gündüzleri amuden üst üste konmuş|tunu ariyor. Çünkü, Fersen orada- üç küre, geceleri amuden üst üste) Ür z konmuş Üç kırmızı ışıkla gösterile -) Belki de hiç bir şey düşünmüyor. cektir. Yalnız pek yorgun ve bitkin bir hal- Gr ve yn ve ya gl yasak olduğunu haber vermek için |. #kıbete götürdüğünü hissediyor. de ayrı İşaretler kabul olunmuştur | Nihayet bu ölüm alayı Paris ka- Bu işaretlerin, diğer liman işaret-İpılarma geliyor. Her taraf meş'ale. lerile karıştırılmamaları için kâfillerle donanmış.. Paris Belediye Reisi yüksekliğe kaldırılmaları ve şekil ve | arabaya doğru yaklaşarak: (Parisli- ya ışıkları arasmdaki mesafelerin ta ler için ne kutlu gün Haşmetmsap; bil olarak görülmeleri için Mizımge - | 0aYet Se erene görecekleri) len mesafeden açıkça seçilmeleri te- m ettiği yeynl pek en Bal Olmaya, ladığı için sert bir sesle şu cevabi Normal yerlerinde bulunmıyan | veriyor. bekçili fener dubalarmın işaretlerine | . . Ümit ederim ki bu gelişim hak dair talimatname ile, fenerlerin evsa|ka sükünet ve kanımlara (o hör - fı ve radyofarlar hakkındaki tavsiye | met hissini verecektir. ler, bir yanlışlığa mahal kalmamak | Fakat çileleri henliz dolmamıştı. Üzere, bütün ilgili makamlara gönde | Paris'e gelmekle iş bitmiyordu. Be- rilmiş ve bu alman tedbirlerle sahil İlediye Dairesine gidip yine oraya lerden işsrot verilmemesi veya yan-| birikmiş olan halka görünmek lâ- ış işaretler verilmesi yüzünden do-|zım idi Kral Belediye Reisine, hal - Zabilecek tehlikelerin önüne geçil -| Ka, tarafından şu sözleri söylemesini miştir, istiyor: “Efendiler büyük bir sevinç ve emniyet ile aranızda bulunduğu- ma memnunum.” Fakat Kral bu cümlede (emniyet) kelimesini söy- lemeği unutuyor; Kraliçe derhal farkederek Belediye Reisi'ne (Se ivinç ve emniyet ile) demesini rica ediyor. Bundan sonra Kral ve Kra- liçenin Belediye Dairesi'nin pencöre- sinde görülmeleri merasimi başlıyor. Halk bunlarm asıl Kral ve Kraliçe olduğunu ve aldatılmadığnı kendi / gözlerile görmek istiyor. Bukadar is ! tediği olduktan Kral ile Kraliçeyi €- linde esir tuttuktan sonra halkm se- vincine artık payan yoktur. Çoktan beri unutulmuş olan (Yaşa) sesleri j tekrar yükseliyor. Nihayet bitap ha- ile gelen Onaltıncı Lui ile zevcesi (Tuilleries) sarayma gidip istirahat etmek üzere çekiliyorlar. Tozlu ara- balar bu defa etraflarında muhafız İolmadığı halde hareket ediyorlar, <âü TAN ABONE VE ILAN ŞARTLARI Türkiye. Dışarı içim” o içip ? MARI ANTUVANET:.. ROMEN Çeviren: Kozsan â. E. YALMAN çılgın sesleri işit- memek için arabaya büzülüyor Ve çoktanberi kapalı duran sarayın önüne kadar geliyorlar. Burada ka- pılar açık, pencereler kırık, ne yatak yar ne ocak ne ateş.. Birdenbire ha- bersiz gelen Kral'a yatak yapıp © da hazırlamak üzere faaliyete geçi- yorlar , Saray o kadar korkunç ve karanlık ki bunu gören küçük Prens annesi- ne (Burası ne çirkin yer anneciğim) diyerek ona sokuluyor. Dört buçuk yaşma kadar Versay'ın debdebesine, aynalarma ve mutantan salonlarına alıştığı için çocuğa bu harap saray pek fena görünmüştü. Mari Antuanet oğluna şu cevabı vererek onu teskine çalışıyor: —Evlâdım, Ondördüncü Lui bu sarayda otururdu ve burasını pek severdi. Senin beğenmemen hiç doğ- ru bir hareket değildir. Onaltma Lui mutat soğukkanır lığı ve lâkaydisile acele hazırlanan yatağı yatmaya hazırlanıyor esni- yerek etrafmdakilere: Benim yata ğrm hazır herkes başının çaresine baksın diyor. Mari Antuanet'e gelince © halin- den hiç memnun değildi. Kendi ar- zusile intihap etmediği bu saray O- na bir mahpes gibi geliyor. Hele © raya gelinciye “kadar çektik- lerini düşündükçe gözüne uyku gir miyordu. O dakika acele Sefir Me rey'ye yazdığı bir mektup şu mide idi: Şu son yirmi dört saat İçinde ge- genler o kadar şayanı hayret şev er- dir ki insanların insnmasma İmkân yoktur. Gördüklerimiz ve çektikleri. mizin hiç birisinde mubalâga yok. tur. Bilâkis daha az söylenmiş ve anlatılmıştır (Arkası var) »BDOKDA 19 EYLÜL, PAZAR Paralar Sterlin Sark Merkez Ecranem Misir tahvilleri 1880 1 193 11 wu HI İstikrazlar Türk Borcu | >» » m Ti Biz A BC. fetikrazı Dahili Siva — Mae 101,— 0450 Tahvilât Rihtım Anadolu 1 ve 1 bj