Istanbul yüz senelik “Harbiye, sinden ayrılıyor ve uzak kalıyor ANKARAYA KAVUŞURKEN. Atatürkün yetiştiği asker ocağın- dan çok cömert hatıralar (Başı 1 incide) — Biz askerler böyleyiz, diyor, ha- sırlıklarımızı; belli etmeden bitiririz. Muayyen saat gelince hareket emri- ni beklemekten başka yapacak iş kal- maz!,, Genç subaya hak verdim; Dışar- dan gelen bir yabancı, şu dakikada Harbiye mektebinin Ankaraya taşm- mak üzere bulunduğunu, mümkün değil kestiremezdi, 'Taş koridorlardak! tenhalık bile mektebe boşalmış bir'bina manzara- sini vermiyordu. Birçok meşguliyetleri arasında be- ni büyük nezaketle karşılayan Komu tan: — Mektebi gezmek ister misiniz? Diye sordu: Genç bir sübayın delâletile bu bi- yük asker ocağını dolaşmaya çıkıyo rum. ATATURK ODASI İlk olarak kırmızı levhalı bir kapı- nm önünde duruyoruz. Levhada şü yazı var: “Gazi dersanesi, 29 Birinci kânun 1320... Atatürkün, erkânı harbiye smıfm- da İken derslerini takip ettiği oda... İçeri girer girmez, küçük bir su kü- pü gözüme ilişti. Yanmda bir bardak ve bir maşraba... Bana refakat eden genç sübay: — İşte, diyor, Atatürk, bu küpün yanma gelir, suyu şu gördüğünüz maşrabaya doldurup içerdi. Tabi, maşraba, ayni maşraba değil, Fakat, küp te, maşraba da, asıllarma çok be-“iyenlerden seçildi.” Mektep Komutanı Albay Meh - met Ağustos, bu işle, bir tarih hatı. rasmı tesbit etmek için günlerce in- ceden inceye meşgul oldu! ATATURKUN SIRASI Vakrâ, dersane Atatürkün günün- deki bütün hususiyetleri taşıyordu. Menelâ, odada elektrik yoktu. Hava gazi lâmbası koymuşlardı. Mor çuha örtülü sıralardan ni gösterdiler: — Atatürk burada otururdu! Atatürkün okuduğu dershaneni kemlede Atatürk vaktile Atatürkün dershanesini süsliyen kıymetli ve öz hatıra başka Çanakkale şehitlerinin adları- nı taşiyan mermer levhalar kala - biri, | cak! MUBAREK ŞEHİTLER Biraz sonra, beni bu levhaların bu topladık n tarihi bir köşesi (ortadaki is- | oturup ders okumuştu) mektebi bu suretle Maçka kışlasında fiilen açılmış oldu. (1833) İLK DERS Maçkada acemi oğlanlarına, kum üzerine parmakla rakkam ve yâzı yazmak öğretilirdi. Mektep, ilk açıldığı sene, sekiz si- nıftı. Buradan çıkanları, 100 nefer - lik talim bölüklerine gönderirlerdi.. Abdülmecit devrinde mektep ikiye ayrıldı. Birine “Mektebi fününu as- keriye, ötekine mektebi fünunu Iida-| diye,, adı verildi. (1845). Bu tarihten üç sene sonra, yani 1848 de, Pangaltıda inşasına başiz- nan Harbiye Mektebi, ikmal edilmiş ve smıflar bursya nakledilimişti. Harbiye o tarihte tiç smıftı, Mek - tebe kaydolunan talebe de ancak 78 kişi den ibaretti. Halbuki bugün Harb mizin mevcut talebesi, (2500) e ya - kımdır, İLK ERKANİHARPLER 1949 da mektepdört smıf oldu. lik sübaylar da mektepten bu sene çıktdar. Bundan tam bir sene sonra 1850 de, harbiye ilk defa olarak beş erkâ- niharp zabiti yetiştirdi. — Harbiye mezunlarının en yaş- TAN Bizdeki neşriyat ve tercüme işleri I Başı 1 incide | Netice ne oluyor? Bir dağmıklık, bir karışıklık, ve boşuna akan bir €- nerji. Bu tercüme eserler bilinmeden, görünmeden ve okunmadan kaybolu- < or. Sonra da biz Türkiyede kitap ©- kunmuyor, diye üzülüyoruz ... e eeimeli Kyk ve neşriyat işini orga- nize etmeye ihtiyaç vardır. Bizde kitap yazacak ve kitap ter- cüme edebilecek zaten kaç kişi var. Bunları da başıboş birakmak, fikir ve san'at hayatımızı #kamete mah - küm etmek demektir, Nitekim elde «dilen netice bunu isbat etmiştir. Fakat, Sovyetlerde olduğu gibi, bütün mütefekkirler neşriyat ve ter- cüme işleri etrafında organize edilebi irler. Bunlar hükümetin vereceği tahsisat ve direktifle bir tegekküle bağlanırlar. Aralarında ihtisaslarma göre bir vazife taksimi yapılır. Bu | beyet fikir, edebiyat ve san'at saha- sındaki ihtiyaçlarımızı tesbit eder, Bu ihtiyaca göre, ilkönce dilimize çevrilmesine zaruri gördüğü eserleri Bu eserler ibtisaslarma tayin eder. göre bu teşekküle dahil azaya dağı- bilir. Her azanm muayyen millddette muayyen bir eser tercüme etmesi şart konur, Terelime edilen eserler #yrı bir kontrole tâbi tutulur. Bu suretle senede hiç olmazsa 100 eser neşri mümkündür. On yıl önce bu işe başlamış bulun- sa idik şimdi elimizde 1000 eser bu- Tunmuş olacaktı. Bu iş çok bir para işi de değildir. Maarif Vekâletinin koyacağı 100 bin liralık mütedavil bir sermaye bu İşi görmeye kâfidir. İki sene sonra ge kan kitaplar getireceği varidat bu işin masrafmı kapamaya kâfi gelir. ğ M., Zekeriya RR Sıhhat Vekili Edirnede Çanakkale, 16 (Hususi) — Sıhhat vekili Refik Soydam yanında umu- mi müfettiş Kâzim Dirik olduğu hal de kazaları gezmiş, bugün Eâime - ye hareket etmiştir. Duvarda, büyük kıtada, çerçeveli |lunduğu koridora götürdüler. Adları bir fotoğraf: Atatürkün erkâniharp | mermer taşa, ve hatıraları tarihe hak zabiti olarak mektepten çıktığı sene, | kedilen bu mübarek şehitler içinde aldırdığı resim. mezarı belli olan var mi acaba? Çerçevesinin üzerinde yine O ta | Yanımdaki sübaylar anlatıyor; rih: 29 Kânunuevvel 1820... o | — Harbiyeden bütün Çanak Bu sarışın delikanlıda, bir GÜN) kale şehiti rizi ia e — “Türk milletinin mâküs taliini yone- | zulacaktı. Sonradan baktılar ki, bep- rek,, tarihin seyrini'değiştirecek bir | sinin adını yazacak olsalar, mektebe, Atatlirk ruhu saklı olduğunu, acaba | birkaç yüz duvar daha ilâve etmek TAN ABONE VE ILAN ŞARTLARI lsı kimdir? ( — Şimdi 97 yaşmda olan Müşir Kizim Paşa... KURU FASULYE — Talebenin beğendiği ve seve se ve yediği yemekler? — Etli kuru fasulye ile plâv, bir de hoşaf,, Talebenin yüzde sekseni, fasulye ile plâvı tercih eder. Ata - Türkiye Dışan | 1320 senesi Birincikânun ayında keş lâzrmgelecek, vaz geçtile, fedebilen kaç kişi vardı?.. SINIF ARKADAŞLARI Tekrar kalem odasma dönüyoruz ve orada bana artık İstanbulun bir. Dersanenin eski harflerle yazıl -İkaç günlük misafiri olan harbiye mış levhası bile olduğu gibi duruyor | mektebinin, küçük bir tarihini yapı” du: Erkâniharbiye üçüncü sınıf der- sanesi... Atatürkle ayni sınıfta okuyanla - rm, fotoğrafilerini sıra sıra duvarla- ra asmışlardı. İçlerinde, eski dahiliye yorlar. Not ediyorum: — Bizde ilk askeri mektep, 1796 yılımda, eski Halıcıoğlu lisesinin bu- lunduğu yerde Mühendishanei berrii hümayun adile açılmıştı. İlk topçu vekili Tekirdağı meb'usu Cemilin de| ve istihkâm zabitleri buradan yetiş» resmini görüyorum. Dersaneden çı - karken, sordum: — Mektep Ankaraya taşmdıktan #onra, burada ne hatıralar biraka - caksmız? — Başta Atatürk dersanesi, ay - nen muhafaşa edilecektir. Bundön ti. Yeniçeri ocağı kaldırıldıktan son- ra, küçük yaştaki onbaşı ve çavuş - lar arasında liyakat gösterenler ayrı- lr ve bunlardan mektep bölükleri teşkil edilirdi. Selimiye ve Rami kış- lalarında bulunan bölükler, daha son ra Maçkaya kaldırıldı. Uk barbiye Dershaneden çok kıymetli bir köşe daha türk bile, anlattıklarına göre, kuru fasulyeyi çok severlermiş. Hattâ, bir askeri tatbikat sıraşm- da kendilerine, nümüne olarak gös- terilen, bir tabak fasulyeyi pek be - ğenmişler ve askere “tabaği bırak, emrini verdikten sonra, fasulyeyi lezzetle yemişler. Asker, bu” aralık bardakla su getirmiş, Atatürk, Har- biyede geçirdikleri eski günleri ha - tırlıyarak: — Mataranda su yok mu? Diye sormuşlar. Ve askerin uzattığı matarayı içip bitirmişler.,, HARBİYELİ BÜYÜKLER Muhatabım sözüne devam ediyor: — Bizim harbiye çok feyizli bir 0-| caktır. Diplomatlar, büyük devlet a-| damları, sefirler, edipler, ressamlar, şairler, muharrirler, riyaziyeciler, be| imen bütün meslek erbabı bu ocak - tan yetiştiler. Rastgele birkaç isim: Eski Sadrazam Tevfik Paşa, Recâ- izade Ekrem, müverrih Ahmet Re - fik, riyaziyeci Vidinli Tevfik Paşa, miverrih Muhtar Paşa, hikâyeci O- mer Seyfettin, ressam Sami, ressam Ali Rıza, Varşova Büyük Elçimiz Ferit ve daha yüzlerce, binlercesi gi- bi... Biz, böyle konuşurken, harbiye mektebi musllimlerinden bir zat tekrar yemek bahsine avdet ederek: — Bizim meşhur fasulye çevirme- li me me alay e 8 sarırlığı bir rn çan $ ar alma Bir defadın farla için oyekündan Tene eremle alanlar $ kuroyur ——— sini unuttun! Dedi. ; FASULYE ÇEVİRMESİ — Fasulye çevirmesi nedir? Anlattılar: — Vaktile mektepte en çok sev- diğimiz yemek, çevirme idi. Fasulye- vin İçine ekmek doğrar, üstüne bir tabak kapatıp İyice altüst ettikten sonra atardık kaşığı... Adıma da ara- mızda çevirme, fasulye çevirmesi derdik. Hani, nerde o günler... — Harbiyenin kurulduğu günden beri, (102) sene içinde kaç sübay ye tiştirdiği malüm mudur? — Aşağı yukarı malümdur: 35 bin ile 40 bin arasında... Aklımdan şöyle bir sual sormak — Kırk bin sübaydan acaba yüzde kaçı şehit oldu ve yüzde kaçı kendi ecelile rahat döşeğinde ölebildi? letinin kanımı hiçbir devirde ölçü ve hesap tutarak akıtmadığını bildiğim | musabakalarda kazananlardan bi-)köylü girmiştir. Yukarıki resim kö” İçime Salâhaddin GÜNGÖR | üclincülere de birer öküz dağıtıldığı| termektedir. bu hafta Köğit fabrikasının İzmit, (Husüsi muhabirimiz yazı-| yor) — Başbakan İsmet İnönünün uğurlu eli ile temelleri atılan (İzmit,! kâğıt ve kartan fabrikası) nın, yine, o uğurlu elle bu hafta içinde açılış şenliği yapılacaktır. Bu münasebetle İzmit Kâğıt fabri- kasının, mümikün olduğu kadar az satırlarla bir İki krokisini çizmek is- terken, söyliyelim ki, fabrika İzmite| renk, hayat ve canlı bir hareket ver-| miştir. Bu hareketin mihverlerini,/ İ şehri âdım adım gezen bir yabancı derhal görür. Fâbrikanm kuruluşu ile başlıyan İzmitin imarı, iki binden fazla yeni ve modern binaların yükselişi ve mi- temadiyen yeni yeni evler, apartı. manlar yapılmasma rağmen, ev kira- larmın müthiş yüksekliği gösterir| ki, İzmit kalabalık bir şehir olmuş iş| ve işçileri artmıştır ve artmaktadır. Sellüloz fabrikasınm temelleri atıl- İ mak ve kâğıt. fabrikasmm da bir misli daha genişletilmek üzere bu- lunduğu şu anlarda, fenni tesisat ile birkaç sene önce şehre isale edilmi; olan (Paşa) suyunun kifayetsiz nin ve acı acı şikâyet edilmesinin se- beplerinden birini de, kâğıt fubrika- i smm- İzmit. ve muhitine verdiği -ha- yatiyette aramak lâzımdır. Köğut mahallesi İzmit kâğıt ve karton fabrikası, gu cins kâğıtları çıkarıyor: 1 — Yazı kâğıtları. İyi cins mat- kâğıtları (senede 2700) ton. 2.— Metre murabba: vezni 30 gramdan yukarı olan her cins sargi- lık kâğıtlar. (Senede 4000) ton. | 3. Adinevi matbas kâğrtları.| Bobin ve kesilmiş olarak. İstenilen eb'atta. (Senede 1800 ton). 4 — İyi veadt cins mükavvalar, Yalnkat, Duplex, Triplex, iki satrh- ları İstenilen renkte, (Senede 2000 ton). 5 — Sünger kâğıdı. (Senede 50 ton). Memleketin bir günlük kâğrt ihti- yatı vasati bir rakamla 70 ton hesap edilmektedir. Su ihtiyacı Kâğıt fabrikasının en mühim yar. dımcı unsuru sudur, Bol su içinde su- suz kalan İzmit te, fabrikada suyu Kilez deresinden almaktadır. Bunun İçin de bu mevkide ayrıca geniş tesi- sat yapılmıştır. İzmit kâğıt fabrika Izmit kâğıt fabrikası Yerli kâğıtlarımız, maliyet fiatından biraz yukarı bugünkü kâğıt piyasasından ucuza satılacaktır makinelerden, smın bir dakikadaki su sarfiyatı beş Diyarbekir, (Tan) — Halkevi, köylünün bilgisini arttırmak ve leh- Fakat bunu sormadım: Türk mil -İçelerini düzeltmek maksadile her| mektedir. sene İki musabaka açmaktadır. Bu rineilere dörder, Ikincilere ikişer, ve Diyarbekir köylü müsabakası açılıyor harici manzarası, bin Htredir, Kâğrt imalinde, başta Göknar ağa“ er odunu gelmektedir. Bu mevat, ha« li hazırda, Rusyadan getirtilmekte. dir. Halbuki ormanları çok zengin o- lan ülkemizde göknar ağacnm bol olduğu mıntakalar yok değildir. Trabzon, Rize, Artvin ve Antalya mmtakşlarmı bu arada saymak müm kündür. Odun, hamur haline muazzam ma- kinelerle getiriliyor. Içine, yapılacak | kâğıtlarm cinsine göre, sellüloz, kao- lin, reçine, soda ve kimyevi madde ler karıştırılıyor. Kâğıt hamuru, her | birisi dev gibi yükselmiş ve hiçbiri, bir diğerine benzemiyen cesit cesit üstüvanelerden gece geçe (kâğrt) oluyor. Bunlarm kesil mesi, çizgilerinin çizilmesi verilmesi için de ayrı av“ tezgâhlar var. Herşey yerli İzmit kâğıt ve karton subrikasm- da her madde ve hatti Alarmın lar işçi, müte. hassıs, mühendide, hulâsa ker şey yerlidir. Kâğrt imal kullanılan kaolin, reçine, soda, boya ve odün memleket. hudutları. içinde bulunan yeri yadde'eroir ii alıyor ki, nihayet bunun da istilisa- li bir gün mesdlesi olmuştur. Ve bü suretle günde yet tondan ibaret olan kâğıt sarfiystınım tamamını 098 senesi başlangıcisrnda, İzmit kâğrt fabrikası temin etmiye k olacaktır. İzmit kâğıt fa'rikası, istihsal prog rammı muayyen çeşitler üzerinde te» merkiiz ettirmek düşüncesindedir. Yerli kâğrtlarımız maliyet fiatmday biraz yukarı ve bugünkü kâğrt piya. sasından çok aşağı bir fiatla satıla « caktır. Bugün kâğıt fabrikasınm am« barlarında birikmiş stok kâğıt çok- tur, — C. Baykal muvaf İngiliz seyyahları Çanakkalede Çanakküle, 16 (A.A) — 305 i ingi liz olmak Üzere 314. seyyahı bümil bulunan Arandorasitar vapuru dün sabah Çanakkaleye gelmiştir. Sey « yahlardan 107, si Trova harabelerini siyaret etmiş ve diğerleri şehrin muh telif mevkilerini gezmişlerdir. Va « pur saat 19 da Istanbula hareket ci miştir. gibi diğerlerine de, ehliyetlerine gö“ re küçük birer para mükâfatı verili” Bu mlsabakalara şimâiden 230 zananları ve imtihan hey'etini gös”