ipa 'TÜRK LAN No, 45 Koca kasabada asılmak için adam aranmıya başlamıştı Evvelâ... Bu, mümkün değildi. Böyle bir teşebbüse girişmek remle- keti baştanbaşa ateşe verebilirdi. Sonra, Mustafa Beye de: — Azizim! Buradan kalk git. Bizim başımızı da derde sokma. De- mek; onu düşmanlarının eline ver- mek, ve göz göre göre öldürtmek demekti. Bu da; gerek vicdan ve ge- rek hükümet namına pek namerda- ne bir hareketti, Bereket versin ki; di aleyhine biz şey olduğunu hisse - den Mustafa Bey kendiliğinden der- hal hükümet dairesini terketmiş;| akrabalarmdan birinin evine iltica ederek orada gizlenmişti. Kaymakam da bu fırsattan istifa- de ederek derhal Etem Beyin yanı- na gitmiş: — Kasabada size karşt bir tek muhalif yoktur. Hepimiz, kar- şı hürmet besliyoruz hiddetinizi teş- kin ediniz. Nafile yere cephanenizi tüketmeyiniz. Diye diller dökerek, Etem Beyi teskin etmişti. Bu hengâmede Sarı Efe Edip Bey de, Etem Beyle bera- berdi. Etem Bey muzaffer bir kuman- dan gibi kasabaya girmiş; doğruca hükümet dairesine gelmişti... Evve- 14, tellâllar çıkarılmış: — Halk, evlerinden çiksım.. Işile gileile meşgul olsun. Diye bağırtılmıştı... Halk, derhal| bu emre itaat etmişti. Fakat gimdi Etem Bey, kaymakama şu korkunç emri vermişti: — Hadi bakalım, bize bir kaç ki- $i bul. — Nasıl kişi bulayım, efendim. — Canım!.. Şöyle asılacak bir kaç kişi, Asılmak için adam aramak.. Bu, akıldan ve hayalden geçebilecek bir şey değildi. Kaymakam, evveli yan- lış işittiğini zannetmişti. Fakat OE tem Beyin dik ve kat'iyet ifade eden sedasi, işittiği sözlerin “ tastamam bir hakikat olduğıin ifham eyle - mişti, Iyi amma, asılmak için bir kaç ki- şi nereden tedarik edilecekti?. Bu işe gönüllü bulmak, bir hayli müş- kül şeydi. Etem Bey ise; halka kar- sı bir dehşet dersi vermek için git- tikçe sabırsızlık göstermekteydi... . Bereket versin ki; hapishanede - ha- kikaten asılmıya lâyık - üç kişi bu- lunduğu akla gelmiş. ve bu üç kişi derhal hapishaneden © çıkarılarak, kurbanlık koyun gibi Etem Beye tes- Tim edilmişti. Teslim edildikleri Oan- de de hemen oradaki ağaçlara, asili- vermişlerdi. Etem Beyin bu hareketi, hakika - ten matlâp olan tesiri göstermişti. Bütün Alaşehir sakinleri, sanki bir tek vücut imiş gibi, bir anda titre » mişler; ve Mustafa Beyin âkibetin - den ümidi kesmişlerdi. © O zaman; mevki kumandanı bu- lunan kaymakam Haydar Bey, der- hal işe müdahale etmiş; Mustafa Be- yin gizlendiği yeri haber ' alarak, No, 45 İedlâl, ağır ağır masaya yaklaşmış- tı; birden geriye dönerek sordu: — Madam, hiç rakımız kalmadı mı? Madam Zaruyi, şaşalamış, kapınm ” kenarma dayanmıştı: — Neden soruyorsun, Hantımım? lelâl, ona cevap vereceği yerde, iki elile çıplak omuzlarmı tutmuştu: — Oh, üşüyorum... Kimonomu ge- tirir misin? vaziyetin ken-| AcıHakikatler| Yazan : Ziya Şakir - güya, hakkında bazı ihbarlar *vu- ku bulmuşta, divanıhârp edilmesi!” lâzım geliyormuş gibi - onu tevkif etmiş... (Afyon) a kadar beraber götürdükten sonra, orada zavallıyı salrvermişti. Mustafa Beyin bu suretle kaçır! « dığı haber alan Etem Bey, bu se- fer de onun ailesinden İntikam sl- mak istemişti. Mustafa Beyin refi - İkası da, ancak kaza kaymakammın refikas: tarafmdan gösterilen değer- H bir fedakârlıkla İzmire kaçırılmış; bu suretle de başka bir facianm önü almmıştı. Etem Bey muradma ermiş artık orada tek kalarak cephenin başma geçmişti. Fakat © bu hareketlerile de, halkın kalbine bir soğukluk ver- ! mişti. Bilhassa Etem Beyin maiye - tindekilere karşı herkeste bir ürkün- tü husule gelmişti. EteTm Bey, müdafandan âeiz,va - tandaşlarma gösterdiği bu şiddet ve şehameti, Yunan kuvvetlerine karşı İda gösterebilmiş olsaydı; kendisine karşı husule gelen boşnutsuzluğu, belki biraz hafifletebilirdi. Fakat, o tarihte kaydedilen harp raporlarma nazaran, Etem Bey maalesef bu ce - lâdeti gösterememişti. Ve cephede, şöyle bir hâdise vukua gelmişti: (Miralay Kondilisin kumandasm- daki iki alay raddesindeki düşman; İT mart 1928 da (Bozdağ) kuvvetle- rimize cepheden ve yanlardan taar - ruz ederek, kuvvetlerimizi Alaşehir vadisi istikametinde sürdüler, Bu hareketin neticesi olarak, müfreze kumandanı kaymakam (Arif Bey, muharebe günü verdiği raporda düş- manm Alaşehir vadisi istikametinde İleğemekte olduğunu, ve Salihlideki Kuvayi Milliyenin tehlikede kaldığı nı, Çerkez Eteme bildirmişti. İ Bu haber, Çerkez Etemin mane - viyatma tesir ettiğinden, mürettep fırka kumandanınm - mtümamaatına | rağmen Etem, 7 - 8 mart 1026 da Sart kale harabelerinden, müfreze - lerini Salihlinin şarkına çekti. (1) Sart kale harebeleri bu #uretle düşmanm eline geçmiş; biraz sonra, diğer mevziler kâmilen asker ve Kuvayi Milliye müfrezeleri tarafın - dan işgal edildiği halde, düşman © mevkiden tardedilememişti.. İşte, E- tem Beyin cephedeki gördüğü i iş, bun- dan ibaretti. | Biraz sonra, Anzavurun son taar - ruzu vukua gelmişti. Şimal cephesi kumandanı miralay Kâzım Bey, bu felâketi bastırmak için cepheden bir takım kuvvetler ayırarak Anzavurun ve Gâvur Imamın üzerine sevketmiş- ti. | Bu kuvvetler, Anzavurla Gâvur İ- mama galebe çaldıktan sonra, Etem Bey de maiyetindeki kuvvetlerle im- dada gelmişti. Ve, maltım olan şid - detli siyaseti ile, İsyan ocakları iyi ve haklı bir tedipten geçirmişti... (Arkası var) (0) (ilik Mücadele) Süvari Yüzbaşı Ahmet Bey sayfa 96. Mahmut YESARI beyazlanmış bir dölü bardak rakı duruyordu. Ielâl, bir kahkaha atarak sordu: — Ne oldun, Madamcığım? Masanm üzerindeki gişeyi gösteri- yordu: — Daha şişede var, sen de iç! Madam Zaruyi afallamıştı: — Ben © şişeyi, neliklerle sakla - muştım... O kadar sordular da, bitti, imrendinse, TA EE Bugünkü program İstanbul Öğle neşriyatı: — 1230 — 12,50 Plâk la Türk musikisi. 1250 — 13,05. Hava 1305 — 13.25 Plikla hafif müzik, 13,25 14,00 Muhtelif plâk neşriyatı Ak > BIN < 19,30 Çay Dans musikisi, 19,30 — 20,00 Kon- Jerans (1). 20,30 Rıfat ve arka- k tmusikisi. - 2030 — daşları tarafından Türk 21,00 — 21,30 Plikla sololar, W. A, Mozart: Titas, Ouverture, Cungl, Hydiopathen, Walzer. 3 — Tehaikowaki: İnt w Arie ans d. Oper Evgen Öneğin. « i Trepak sas “Calese Nöisette” (Ballet). 5 — Albenir, “Serenata, sus suite enpar- (Par « ga G—Pe alar, Opt, Lulenbarg çalar), 7m Paderemsky, Chant du voyagrar. 9 — Rubinstein, Toreador e Andaluse. 22,30 — 23,00 Ajans havı (1) Doktor Rıza İnkaya tarafından: Zayıllama hakkında. Kahire 630: Plâk neşriyat, 715: Konferans, 8,00; Şarkılar 8,35: Konferans, 9,00: Kur- #n, 9.55; Riyaz! Sunbetr heyeti tarafmdan konser, 10,30: Piyano Mitat Asım, 10,40: Keman: Sami Şevvs; 11,05: Komser. aaaeeaseaaemaszana Günün program özü SENFONİLER: 7145: Kolonya: Senfoni. HAFİF MUSİKİ: 19.00: Bükreş: Hafif orkestra, 21.10: Layprig: Yeni orkestra ve viyolon- sel musikisi. | 5: Radyo orkestrası, 21.50: Budapeşte: Popüiler orkestrası, 12.05: Paris postası: Orkestra, 23.10: Eki Viyana havaları, 23.15: Prag. 24.10: Budapeşte: Çigan musikisi, OPERALAR: 2110: Breslau: Meistersinger von Nüren - berg operası. 2145: Roma: İki birer perdelik opera. ODA MUSİKİSİ: 22.30: Varşova: Mozart oda musikisi, Ferrarinin eserlerinden ik (2240: Zürih: Güzel şarkılar, düetolar, DANS MUSİKİSİ 2330: Berki 210: arala Hafif yemekler — Pirzola,Çülı fa- Jsulye, vişme kompostosu, Ağır yemekler — İstakoz mayo- nezli, etli bamya, reçelli omlet. ÖLÜM Eski gazeteci arkadaşlarımızdan Kütahya Meb'usu Naşit Uluğ'un ba- bası mütekait alay kâtibi Hakkı U- luğ'un kısa bir hastalıktan sonra ev. velki gece vefat ettiğini büyük bir teessürle öğrendik. Merhumun cena- zesi dün öğle vakti Kadıköyündeki evinden kaldırılarak Osman Ağa ca- miinde namazı kılmmış ve sile mak- beresinde Allahım rahmetine (tevdi edilmiştir. Arkadaşımız Naşit Ulu- ğun bu büyük kederine kalbden işti- | BRIÇ Briç meselesi ..re YR.S.5.2 *.“ $AD$?3 9 9 .- YA.DVIO.» *AR.DZ6S2 *5 (S) kâğıt vererek evvelâ karo ve sonra kör peyi sürmüş ve nihayet or- tağınm yardımı ile kör kozu İle kü- çük şlem istemiştir. (E) Kontr ve (S) Sürkontr demiş Ye (W) küçük bir treflile oyuna başlamıştır. (S) yerden trefi (A) sr- ni aldıktan sonra-korun (2) sinl oy- nar ve (W) nin şikan olduğunu gö- rür, Oyununu hiç bir tehlikeye düşür- miyerek muhakkak surette muvaf- fak olmak için (S) nastl bir plân ile oynamalı? * Bu meselenin hall 19 Cumartesi sayımızda gikacaktır. 15 Eylâl Salı sayımızda çıkan mese'enin halli *V.10.y YAK. .45.2 AVA Giy N w $ *irss2 “.7 *nv64 #52 Kâğıtları (5) yapıp 1 pik ile mü- zayedeyi açar. (N) 2 pik ve (S) 4 pik isterler. Yan taraflar daima ge- çerler. (W) kör (D) si ile oyuna baş- lar. (E) ve (W) nin kâğıtları görül memek şartile (S) nasıl oynamalı? Tecrübesiz oyuncular yani oyun- cuların yilzde doksanı (S) in yerinde kör (D) sini yerden (A) ile alıp dor. hal koz (D) sine impas yapmak he vesine düşerler, Bu ilkdüşünçe bıraz Biğaderi sira, wd de vom, e 0) si'bir tarafta tek olabilir; nitekim bu elde öyledir. Böyle bir vaziyette hemen yerden koz (V) sini oynayıp impas yapmaya kalkışılırsa öbür ta- raftaki dördüncü koz (9) lusu leve yapar! Binaenaleyh (S) bu mülâha- za ile: 19 — Levede kör (D) sini elinden (R) ile alır. ANİTTA EMEA BERMEK — Levede elinden koz (A) sm oynar, ve (EB) nin koz (D) sini ver. diğini görünce vaziyeti kavrayıp ©- yunu ona göre idare eder. 3* ve 49 leveleri yerden koz (V) si ve (10) su ile yapar. Şimdi ele geçip dışarda kalan son kozu almak lâzım. (S) taahhüdünde muvaffak olmak için üç kar yapmam kâfi olduğundan impas yapmıya ha- cet yok. Bunun için: 5“ Levede yerden bir küçük karo oynayıp (R) ile alır. 69 Levede elinden koz (R) sini oynayıp (W) nin son kozunu da a- T“ Levede elinden bir küçük karo oynayıp karo (A) si ile yere gerer. Bu elde karo (D) si düşerek elindeki (VW) sağlanır. Beşinci Levede İürum- suz bir impas yapsaydı (W) karo (D) sini yapardı; fakat karo 7 si nin düşmediği farzedilse bile (5) ka- ro (A) sını aldıktan sonra yerden küçük bir karo oynayıp (V) sini kur tarmıya teşebbüs edebilirdi. Yani be- şinci Levede yapmadığı impası seki- zincide yapardı. Zaten nasıl olsa ka- ro (V) sinin kurtulması (D) nin (EB) de bulunmasma mütevakkıftı. Şimdiye kadar sekiz Leve yapmış bulunan (S) son kozu ile kör (A) sı- nr da alarak taahhüdünü yerine ge- * Bu meselenin dikkate değer nok- taları: 4) İkinci Levede pek cazip: görü- nen koz İmpasında teenni ederek (D)'nin- tek olabileceğini hatıria- mak; fakat (A) Üstüne (D) düşme- seydi o vakit impas yapılabilirdi. b) Beşinci Levede karo impas yap mayıp (VW) yi sekizinci Levede kur- —. MONTGOMERY - CAROL LOMBARD İâve olarak: BETTY BOOB ve KAHRA MANI canlı resim Ayrıca: Paramount dünya haberlerinde Nevyork » Londrayı tayyare ile 18 saatte geçen tayyareciler; Bekçisiz deniz feneri ve Ispanya 1749-9386 amı TEŞEKKÜR Olüm derecesindeki (o hastalığını vaktinde teşhisle refikamı mutlak biç felâketten kurtaran ve tedavi neticesinde ayağa kaldıran Beyoğlu Belediye hastanesi dahili hastalıklar mütehassısı Necmettin Hakkı Izmir. liye ailece derin şükranlarımı gaze - tenize sunmağı bir vicdan borcu bi- lirim. Mazhar Bozbora EVLENME Yüksek Mühendis Mektebi Profe- #örlerindön Tevfik Taylan'ın kızı Mini Taylan ile Etibank Metal şube- si müğürli mühendis Şehap E. Bir. ginin evlenme merasimi, evvelki gün Moda Deniz Kllibünde her iki tarafın dostları huzurunda yapılmıştır. Yeni evlilere saadet temenni ederiz. Diş tabibi Dr. Pertev ATA Avrupadan avdet etmiştir. YENİ NEŞRİYAT Holivut İstanbul mağazin Bu mecmuanm 17 Eyiâi onöshast güzel hikâyeler ve güzel resimlerle en son sinema haberlerini yüklü ola- rak çıkmıştır. —-—————-— tarmayı tercih etmek. Kör (A) er ile yere geçmek imkân! sayesinde bu yola gidilmiştir. Yerden el almak mümkün olmasaydı ya beşinci levede impas yapılır veyahut ta, karoların iki tarafta üçer üçer taksim edilmiş bulunmasma güvenilirdi. BU AKŞAM 8 MELEK Sineması Yeni sinema mevsimine başlıyor. Kadınlardan RIKTIM Fransızca sözlü büyük Metro. Goldwyn filmi 5 Oyniyanlar: ROBERT MN A BAE ERA AAA KAALE GERE BAE MEVSİME ANCAK BÖYLE BİR ŞAHE:- SERLE BAŞLANIR! SİLVİA SİDNEY rak eder ve sabirlar dileriz. Madam, Zaruyi, kollarını kavuy- turmuş; gülmeği. ,acımağı şaşırmış, | dudak mırarak bakıyordu: — Onların huyu ile beraber, onlar b konuşmağa da başladın! elâlin, bu, daha hoşuna gitmişti; katılacak gibi gülüyordu; rakı dolu bardağı aldı, bir yudum içti, gülmek istedi, ağzmdakini püskürdü; genzi- ne kaçmış gibi öksürdü; güldü, gül dü. Yaşlı kadm, parmağı ağzında kal- mış, onu seyrediyor, bir şey söyle- miyordu. İelâl, tekrar bardağı dudaklarma götürdü, bir yudum içti, masa üze - rinde, Madam Zaruyinin daha kal- Madam Zaruyi, kimonosunu almak | kalmadı! dedimdi... Eğer, bunu da|dırmadığı yemiş tabağındaki tek el- için yatak odasına giderken söyleni- yordu: — Usüyeceksin, dedim, kulak as- madı... Rakı kalmadı mı, diye soru- yor... Daha uykuda... Ne yaptığının, ne söylediğinin farkında değil... Kimonoyu getirip İclâlin omuzları. na koydu: — Kollarını da geçir, Hanımm.. Fakat birdenbire gözü masaya ili- #ince bir çığlık koparmaktan kendini alamamıştı. Telâlin önünde, ae su İle içmiş olsaydılar, ervıyacaklardı... Şimdi çıkardım, götürüp buz dolabı- na koyacaktım.... Usul usul masaya yaklaşmıştı: — Hem başım ağrıyor, bulantım var, diyorsun, hem de rakı İçiyor- sun... Genç kadn, gene kahkahayı at- tı: — Çivi çiviyi söker.. Bunu çeke yim, ne baş ağrısı kalır, nede bu tartı... mayı aldı, ısırdı. Görü, Madam. Za- ruyiye İlişmişti; baktı, tekrar katı - lacak gibi, ellerini çırparak gülmeğe başladı. Yaşlı kadm, onun gülüştne, korku ile bakıyordu; geri geri çekildi, mut- fağa doğru gitti; — Ne diyeyim? Sinir... Hep sinir dir amma... Zıddına gitmeğe de gel- mez... Allah güldürsün! Mutfakta, Iclâlin sesini duydu; — Madamcığım, buraya gelsen e... TA AE AAA EFE, KADINLARIN SEVECEĞİ ERKEKLERİN BEĞENECEĞİ GENÇLERİN. ALKIŞLIYACAĞI Kamındanrnı KAÇILMAZ Fransızca sözlü büyük Paramount filmi. YARIN AKŞAM IPEK SİNEMASINDA GE A YOLA — Geliyorum, hanımcığım! Telâl, kendini bir koltuğa atmıştı; kapıda görünen Madam Zâaruyiye e- liyle işaret etti: -— Gel madamcığım, yanıma ©- tur... Yaşlı kadın; uysal da değil, uslu uslu, onun yanma gitmişti; Telâlin gösterdiği yere oturdu. Genç kadm, onun yüzüne bakmı- yor; gözleri dalmıştı: —'Madamcığım, bana, bir ciğara ver... Madam Zaruyi, -yutkundu, ve se- sini çıkarmadan kalktı, büfenin ü- zerinde duran gümüş cigara kutusu- nu aldı, gönç kadına getirdi: — Buyurun... Telâl, gene ons bakmıyordu: — Mersi.. Bir de kibrit... Yaşlı kadn kibriti de çakmıştı. Ielâl, cigarasını yaktıktan sonra, gö- züyle dumanları kovalıyordu. Madam Zaruyi, başımı öne iğmiş, koltukta suçlu suçlu oturuyor, fa « kat ne bir şey söylüyor, nede bir şey düşünüyordu. Telâl, dudaklarımın kenarma iliş - tirdiği cigarayı çekti, yere halmm üstüne attı, ayağa kalkıyordu. Yaşlı kadın, göz ücile baktı; son- ra toparlandı, cigarayı yerden alır - ken içinden söylendi: — Allahtan ki ben uyanıkım... Ben uyuduktan sonra kalkmış ol - saydı, yangın çıkarırdı. İelâl, masaya yanaşmış, tekrar bardağı kavramıştı: — Madamcığım, bana, soğuk Su getir... Madam Zaruyi, o, ne daras, ne söylerse, hiç karşılık vermeden, ağ- zını açmadan, hattâ kaşmı, gözünü oynatmadan hemen. yapıyordu Jelâl, piyanoya doğru gidiyordu; Madam Zaruyi koştu: — Aman hanımcığım, vazgeç... Ielâl, şaşırarak durmuştu: — Ne var? Madamm sesi titriyordu: — Eğer piyano çalacaksan, vaz- geç 'diyorum. Jelâlin kaşlarının arası buruşmuş- tu: — Neden? Yaşlı kadm, yalvarır gibi söylü - yordu: — Vakit geçtir. Gece yarımı geçti... Telâl, omuzlarmı kaldırdı: İ 3 — Bana ne? — Bana ne, olur mu, hanımım?. Bu saatten sonra, piyano çalmır mi? Aşağı kattaki, yukarı kattaki apartı manlarda uyuyorlar. » Genç kadın, titizlenmişti: — Burası, benim evim, değil mi? Benim evime kim karışır? Madam Zaruyi, ona ,meram an “ latmağa, uğraşıyordu: — Çok doğru! Güzel söylüyorsun! Burası, sizin evinizdir, kimse karı#” maz; karışmaz, amma, öbür apart” manlarda uyuyanlar var.. Bu kosko” ca apartımanda, yalnız, biz değiliz. Hatır saymak var. Ielâlin düşünür gibi görünce cessretlenmişti: — Zaten, oapartımanda adımıs çıktı.. Her gün, her gece gürltümüz” den, komşu apartımanlar, tacizli$ getiriyorlarmış.... İelâl, “tepesi atmış gibi,, sıçramı$* te: — Ne dedin?.. Ne dedin?.. Tekraf et Madam Zaruyi, donüp kalmıştfi kekeledi: — Komşu apartmanlar, tacizlik getiriyorlarmıs! (Arkası var) durduğunu