TAN yo m © 2 Dünya şampiyonu Yasir dn üstün güreşçimiz var mı? Kasımpaşalılar Yaşarla arkadaşlarına meydan okuyorlar Evveki gün matbaamıza gelen Kasımpaşa murahhasınn dünya şam piyonu Yaşarı ve arkadaşlarını mü- sabakaya çağırdığını ilk sayfamızda bildirmiştik. Dünya şampiyonluğunu kazanan Yaşar benim mensup olduğum “Gü- neş” klübündendir. O çocuğun Ber- linden getirdiği birineiliğe klübü- müzde yetişimş olması tarafından da ayrıca bir iftihar duyduğumuz mu- hakkaktır. Yalnız dünya birinciliğini almış o- lan bir şampiyonun şu veya bu klüp- ten oluşu artık ikinci derecede kalır. Yaşar buğün “Güneş” ten ziyade bü- tün Türklerin ve bütün dünyanm gampiyonu olmuştur. Onun hayatımı, kiymetini, rakiplerini herkes ölçebi- lir. Naml ki bir Amerikalı koşucu Ovens'in hayatı ve kıymeti ile dünya gampiyonluklarından ikisini kazandı- ğındanberi her sporcu alâkadar ola- biliyor, Bu bakımdan Kasrmpaşajıların Ya garla arkadaşlarını müsabaka mey- danma çağırmalarnı tebii gördüm. Mücadele sporlarmda bir dünya bi - rineisi kendi spor şubesinin mehek taşı olur. Bütün kıyaslar, bütün,tah- minler onun isini ve kabiliyeti öğtün de yürütülür. Atletizmde olfiydı, dünya şampiyonunun şahsi bırfkilip rekoru kıyas olarak almırdı. Höş bu da, bilvasıta şahıs Üstüne yürütür müş bir nevi ölçüdür. Atletizmde dün ya şampiyonunun yaptığı rekor esas- tır. Halbuki güreşte rekor ve sast kıyas için esas olamıyacağından mü- sâbakaya müracaat mecburidir. Filhakika bir dünya şampiyonunun yendiği adamlaria (karşılaştırmak gartiyle bir tartı ve tahmin esası çi- Karılabilir. Fakat bunda da iki ra kibin müsabaka yaptıkları adamlarla kendilerinin o zamanlardaki Oidman derecelerinin ve müsabaka taliinin epey rolü vardır. Şu itibarla Kasımpaşanm dünya şampiyonunu davet etmesine hak vermemek kabil değildir. Bilhassa üs tünlük ihtiyaer mili bir şeref için Dünya şampiyonu Yaşarla boy ölç üşmek isteyen Kasımpaşalıların güreşçilerinden bile hürmet edilmelidir. Bir güreşçinin en büyük gayesi dünya birincisi olmaktır. O gayeye e-| Hay: bir kısım | vazifesi Yaşara ve arkadaşlarma dü- şüyor. bakalım Yaşar! Seni bekli- rişmiş dünya birincisinin rakipleri i-| yoruz! se dünya şampiyonu ayarına gelmek hırsını kalblerinde taşıyarak ilerler- ler. Yaşarm dünya şampiyonluğuna ne| kadar hürmet ediyor ve onu birinci- lik mevkiine getiren heyecan ve hır- sı ne derece makbul görüyorsak, ra- kiplerinin Yaşar derecesine yetişmek veya onu bastırmak arzularını da ay- ni hislerle karşılamalıyız. Böylece sporculuğun özlü ve temiz heyecanı- nı hakkiyle tatmış oluruz. Eeh şahsen, klübilme mensup olan Yaşarm mevkiini ve kıymetini haki- ki bir kıyas olarak alan ve onun de- recesinden daha yükselmeyi bir gaye bilen Kasımpaşalılara fena bir klüp. çülük hissine kapılıp kızamadım. Bi- lâkis klübümün yetiştirdiği bir şam- piyonun güreşte yegâne gıpta âmili olmasına sevindim ve göğsüm kabar- dı. Şimdi Kasımpaşalılarm müsabaka tekliflerine cevap vermek ve onlara spor meydanlarmda çıkan rakiplere gıpta hattâ haset halinde tecelli etse edilecek hürmetle mukabele etmek Bugünkü boks maçı Romanyalı boksörün ne olduğu bugünkü maçta belli olacak Bugün Taksim stadında Romanya şampiyon mamzedi ile çarpışacık olan boksör Kiryako, boksör Melihle idman yapıyor. (Sağda Kiryako soldaki Romanyadan en kıymetli boks is- tidatlarından Melihle döğüşmek üze- re gelen boksör Teodoresku bugün ilk maçını Taksim stadında yapıyor. Romanyalı boksörlin kendi söyledik- lerine bakılırsa, çok çetin ve tehlikeli bir döğüşçü olduğu meydana çıkar. Türkiyedeki bütün boksörleri bayıl. târak, yahut pes ettirerek döğebile- eeğini söyliyen Romanyalınm bugün kü maçı hakikaten meraklı bir sey olacaktır. Çünkü kendisi gelecek hafta döğüşmek üzere konturat yap- tığı boksör Melihten evvel bugün Kir Melihtir.) yako ile çarpışmayı pervasızca kabul etmiştir. Maçı tertip edenler, bugün- kül maçı kazanamadığı takdirde Me. lihle döğüşmek hakkını kaybedeceği- ni Romanyalıya bildirdikleri halde o kendinden emin olarak teklifi kabul etmekte tereddüt etmemiştir. Romanyalı ile bugün döğüşecek olan Kiryako Romanyalıdan dört ki- lo daha ağır ve mütehammli bir dö- güşçüdür. Bakalım kendine çok gü - venen Romanyalı bugün ne netice a- lacak.. İdair bir noktai nazar | dolayı istifaya mecbur kalmış olan Eşref Şefik KÜÇÜK HABERLERİ Berlin olimpiyadı Harcanan para 90 bin lirayı buluyor Büyük yekünları toplamak sureti- le elde edilen ilk malümata göre 936 Berlin olimpiyatları işi Spor Kurumu bütçesine 90 bin firaya mal olduğu söylenmektedir. Eerline 56 sporcu ve 28 idareci gitmiş olduğuna göre & - dam başına bin liradan fazla düzmek tedir, 924 olimpiyadmda Türk takımının masrafı 27 bin, ve 928 de 82 binlira kadar tutmuştur. Ali Hikmet Ayerdem dönüyor Karisbadda tedavide olan Spor Kurumu Birinci Reisi General Ali Hikmet bu ay başında yurda dönecek tir. Spor Kurumu muhasebeciliği Evvelce olimpiyat o masraflarma ihtilâfından Spor Kurumu muhasebecisi Altmor- dulu Cemilin istifası kurumun bağlı olduğu makamatça kabul edilmedi - ğinden Cemilin tekrar muhasebe iş- lerini ele alması kendisine bildiril - miştir. Zeki ve amatör bir sporcu ve ayni zamanda titiz bir hesapçı olan Cemilin tekrar işinin başına gelmesi mucibi memnumiyettir. Olimpiyat masraflarınm tasfiyesi Haber aldığımıza göre muhtelif el lerden muhtelif zaman ve yerlerde | İstanbul yüzme şampiyonası zin deva dün Mo- dada devam edildi İstanbul Su Sporları Ajanlığı tara- İdımdan tertip edilen İstanbul yüzme şampiyonluğu müsabakaları dün Mo- İda yüzme havuzunda yapılmıştır. Havaların son günlerde bozuk gitme- si zaten mahdut olan yüzme seyirci- lerini bu sefer büsbütün azaltmış ve dolayısiyle dünkü (müsabakalarda milsabıklardan başka hiçbir kimse bulmak imkânı olmamıştır. Geçen seneler günün hadisesi ola- rak telâkki edilen ve onu mütecaviz klübün İştirak ettiği İstanbul yüzme şampiyonluğu müsabakaları maale - sef bu sene yalnız Beykoz ve Galata- saray yüzücüleri arasında yapılmış tır, N Bu müsabakaların seçmeleri geçen hafta yapılmış ve finallere Beykoz- dan 25, Galatasaraydan 13, Su spor- larından 1 kişi kalmıştır. Dünkü neticeler Saat 15 te başlanan müsabakalar- ruz; 100 metre sürat: 1 — Orhan G.S. 1.4.2; 2 — Mah- mut İ, 8, K. 15.8, 3 — Bülent Beykoz 1.102, 4 — Rauf Beykoz, 5 — İsken- der Beykoz, 6 — Ali G,S. 100 metro bayanlar: i — Krisanti Beykoz 1.54. 100 metro sırt üstü: 1 — Agüh Beykoz. 126.2 * - Niko Beykoz 1,30, 3 — Fikret Beykoz 1,31 4 — Adnan Beykoz, 5 — Mekin Bey- koz, 6 — Oğuz G.S. 100 sırt üstü bayanlar: 1 — Krisanti Beykoz. 2.4. 400 metro serbest: 1 — Halil G. S, 5124, 2 — Mahmut 1,8. K. 539,2, 3 — Fuat Beykoz 550 4 — Vedat Beykozı 5. — İskender Beykoz, 4x200 bayrak yarışı: 1 — Halil, Orhan, Alf mürekkep Galstasaray takımı, Dere- ce: 1051. 2 — Fuat, Fikret, Rauf, Bülentten mürekkep Beykoz takımı. Derece 10,52. Bu yarış dereceden de anlaşılâca- Ei veçhile çok sıkı olmuş ve müsaba- kanın bidayetinde önde giden Beykoz takımı 500 metreden itibaren bu te- fevvuku Galatasaraya terkçtmeye mecbur kalmıştır. Son olarak yilzen Halilin 200 metrede 2 dakika 23 s: niye gibi çok güzel bir derece yapma- #ı bayrak yarışmı Galatasaraya ka - zandırmıştır. Beykoz ve Galatasaraym küçük yüzücüleri arasında yapılan su topu müsabakasında Galatasaray küçük- leri 3 « 1 galip gelmişlerdir. Müsaba- kadan sonra ajanlık küçüklerin ga - lip ve mağlüplarına teşvik maksadile madalyalar vermiştir. Şampiyonluğun dört müsabakasm- dn Beykoz 55 püvanla birinci, Gala» tasarây 42 puvanla ikinci, Su spor * ları 12 puvanla üçüncü gelmektedir. Müsabakalara bügün 10 dan itibaren devam edilecek ve yapılacak olan kurbağalama, 200, 1500, ve muhtejit bayrak yarışları İstanbul yüzme şam edecektir. yapılmış olan olimpiyat masrafları. nın tasfiyesi hususuna muhasebeci Cemil ile birlikte bakmak üzere kon- grenin seçtiği hesap müfettişleri de davet edilmiştir. Atletlerimizin tecrübe müsabakaları Dünkü müsabakalar Yedinci Balkan oyunlarma iştirak eden atletlerimiz arasında Kadıköy stadında dün tecrübe mahiyetinde müsabakalar yapılmıştır. On iki gündenberi kampta hazırlan- dan bir görünmüş makta olan atletlerimiz son yaptık ları idmanlarda (mit verici dereceler elde ettikleri için müsabakalar çok! heyecanlı olmuştur. da alman dereceleri sırasiyle yazıyo” | yerle af Cihattan |” İşte bu frkaralık, daha dogrusu kıtlık zamanında Pinin ile Rosa Al- lah için ona yardım etmişler, onu da ima, olu en bol olan yere götürmüş - “İler; böyle sokaktan rızk arıyan hay- vanlarm sık sık başıma gelen tahkir dövme felâketinden korumuşlar; a - hırda saman az olduğu ve havuçla- rm da İstenildiği kadar yetişmediği vakitlerde de yem bulmuşlar, çekti- ği sefaleti mümkün mertebe azalt - maya çalışmışlardı. Doğrusunu is- terseriz, La Kordera nankörlük ede- , Çocuklara pek şükran borç İusuydu hani.. Ve yine, o doğum ile buzağıların büyümesi gibi kahra - manlık devresinde yavruların ne su- retle büyütüleceği, yetiştirileceği ve ineğin nekadar süt vereceği bah- se mevzu olduğu stralarda da, çocuk- İlar, yine La Kopderanın tarafmdan çıkmışlar, ona müzaherette bulun - muşlardı. Gizlice buzağınm ipini da azet buzat olu- şundan çıldırmış bir halde önüne ge- len her şeyi devirerek, üzerlerinden atlıyarak, anasının öz karnı altında hem yiyecek, hem de sığmacak yer bulmak için La Korderaya doğ- ru seğirtir, koşardı. O zaman La Kordera da başını çocuklara çevirir ve engin bir şefkat ve minnetle on- lara bakardı. Bu gibi bağlar asla kopamaz, bu mezdi. Anton de Chinta arpacı kum | ifena bir burç altında doğmuş, ana- sının talihsiz evlâd: olduğuna gere-| Zi gibi inanmıştı. Neden İnanmasm ki, yaldızlı hulyaları, ümitleri hep fos çıkmış, ahırmı yavaş yavas bü- yüteceğini umarken, hep olduğu yer- de saymş, bin bir türlü Iktısada, mahrumiyete katlanarak aldığı ine- gine bir ikincisini daha eklemek göy le dursun, ahırın kirasmı veremiye- cek bir hale gelmişti. Biricik kurtu- luş çaresini La Korderada buluyor- du. La Kordera, aile erkânmdan bi- ri sayılmakla beraber artık satılma- lıydı. Başka da çıkar bir yol yok- tu, Son nefesinde olan anne, hiç te buna râzı görünmüyor: “Bu hayvan bizim son umudumuzdur”. diyordu. Ahırdan, biribirine karışmış kuru başaklardan yapılma bir bölr üyelere onunda, um döşeğinde yatan anne, gözlerini “La Korderaya dikti, Ikinci bir anne vazifesini görmesini, ve babanın anlıyamadığı şefkati on- lara bol bol göstermesini sessizce di- ledi sanki, Anton de Chinta, karısı- nm bu hareketini sezdi ve çocukla- ra ineğin satılacağını söylemedi. Ve bir cumartesi sabahı, gün do- arken, Rosa ile Pininin daha hâlâ uykuda olmalarından istifade ederek La İKordera yedeğinde bulunduğu halde istemiye istemiye ve kederli kederli Gijon yolunu tuttu. Çocuklar, uyanmca, babaların bu ani yolculuğuna ne mana vere « ceklerini şaşırdılar. İneğin de arzu- su hilâfma ,bu seyahate yoldaşlık ettiğine inandılar. Akşam üzeri, bâ- Bu jestile, onun, çocuklarına lanmış bir balde, La Kordera ile birlikte eve dönüp, sabahki hiç bek- lenmiyen gidişinin sebeplerini de an İlatmaymea tehlikenin büyüklüğünü kavradılar. İnek satilmamiştı. Anton de Chinta hayvanına karşı beslediği o anlatılmaz sevgi ve merhametten do layı, alıcılardan öyle yüksek bir fi- yat istemişti ki, hiç kimse, tablati- le, yanaşmamış, hele, kendi fiyatı- na nisbeten uygun bir para teklif e- den bir müşteri ile de ağız dalaşm- da bulunmuştu. Ben muhakkak ki satmasına sat- mak istiyorum ama, neyleyim ki La Korderanın hakiki değerini vermek- te cimrilik ediyorlar... diye kendi kendisini teselli etmiş, vicdanmı sus turmuştu. Ve komsu köylülerle bir - likte evin yolunu tutmuştu. Evin rahat ve huzuru kaçmıştı. Pinin ile Rosa da bunu anlamakta gecikmediler, günün birinde ev sahi» | bini kapılarına dayanmış görünce de, bu korkuları hakikat oldu. Bundan ötürü La Kordera satıl - malı, hiç olmazsa, bir ekmek para- sma elden çıkarılmalıydı. Ertesi cumartesi günü, Pinin ba | pi — — Adios Kordera ıı baları yorgun argm ve elbiseleri toz- | 13.9.0806 s3 a j Çeviren: İbrahim Heyi ivardaki pazara gitti Orada» ki kasaplara, ellerindeki büyük bı » çaklara haşyet ile baktı. La Korde- rayı işte bunlardan birine sattılar, Ve zavallı hayvanı dağlattıktan son ra güderek tekrar alurına getirdi - ler. Boynundaki çıngırak hazin ha- zin ötüyordu biçarenin.. Anton su- suyordu, Pininin gözleri, şişmiş ve kızarmıştı. Rosa da hayvanın satıl- dığını duyunca kollarını ineğin boy- nuna dolayarak hıçkmd, hiçkrd. Somonte mer'asnda şu birkaç gün , pek hazin ve kederli geçti. La Kor- dera başına geleceklerden habersiz, ayni sessizlik, ayni temkinli eda ile çayırda dolaşıyordu. O zalim balta- Bin boynuna ineceği na kadar da öyle salinacağı muhakkaktı. Pinin ile Rosa, çimenlikte hiç konuşma - dan, istikbalden ümitleri kırılmış bir halde sessizce oturuyorlardı. Kendilerinin anlamadığı dünya İ- le ilgili olan, biricik arkadaş ve dostlarını ellerinden alan, çalan telgraf tellerile, geçen trenlere nef- retle bakıyorlardı. Birkaç gün sonra ayrılık yüz! gös- terdi, Kasap sözleşilen parayı getir- di. Anton, müşterisine bir bardak #arap içmesini teklif etti ve ineğin sayısız ve harikulâde faziletlerini zorla dinletti. La Korderanın baş- ka bir efendiye daha hâlâ gidece - gibi hatıralar hiçbir vakit te siline-| ğine inanamıyan Anton, biraz fazla- ca kaçırdığı şarabın neg'esi ve ce « (rusu gibi düşünüp duruyordu. Artık | binde şıngırdıyan paranın keyfi ile, Açtı ağzını ve hayvanım vaşjflarını süt. verme kuvvet ve kabiliyetini, boyunduruğa nasıl dayandığını say- dı dök! Kasap, ineğin mukadder akıbetini düşünerek sadece gülümse“ mekle iktifa etti, Pinin ile Rosa, elele vermiş, biraz ötede dikilerek, düşmanlara bakı- yorlardı. Kederli kederli, her yerin- de La Korderanm bir hatırası sin « miş olan geçmişi düşünüyorlardı. Kassbın hayvanı sürdüğünü görün « ce, boynuna atılarak, ineği öpücük- lere boğdular ,Ve dar yolda arka « sından gittiler. Bu istemiye İstemi ye sürüklenen inek İle, kayıtsız yeni sahibi ve çocuklar, bu hallerile me- lânkolik bir manzara arzetmişlerdi. Nihayet, bir köşede durarak La RENE köyü çevreliyen .» —ayavağ YAVAŞ u seyrettiler, Ikinci anaları muştu artık). Rosa gözyaşları arasında hıçkmas rak, Adios Kordera, Adios Korderâ de mis alma diye haykırdı. Pinin heyecandan sesi kısılmış, boğulmuş bir halde: Adios, Korde « ra diye tekrarladı. Çok uzaklardan, son defn olmak üzere ineğin çımgi“ rağı, Adios diye cevap verdi, ve sonra © gönlü ezen, acıtan şikâyeti ges, gecenin diğer seslerile karıştı. Ertesi sabah erkenden Somont# mer'asma giden çocuklara çayır pek ıssız ve o kadar da tenha göründü. Şimdiye kadar nasıl olup ta bunun farkma varamadıklarma aştılar. Birden, tünelin ağzmdan bir du man yükseldi ve sonra tren görüldü. Küçük ve dar pencereli kutu gibi vagonda, iyice bağlanmış hayvani gördüler. Çocuklar, dünyanm kalleşliğine eskisinden daha ziyadesile inanmı$ bir tavırla trene karşı yumruklarıni sıktılar: Onu mezbahaya götürüyorlar! Adios Kordera!... | — Adios Kordera!... Ve Pinin ile Rosa, sırf obur işt8“ hasını tatmin için ellerinden, bu &*” dar yıllık arkadaşlarını alan düny?” nım sembolü olan tren yolu ile graf tellerine, nefretle baktılar haykırdılar: — Adios Kördera, adios Korder** Bitti ——— — —— — Süveyş kanalı imtiyaz! uzatılmıyacak ebediyen kaybol Kahire, 12 (A.A) — Finans B#” kanı Makram Ebeid Paşa, Ahram $' İzetesinin bir muhabirine yaptığı ye yanatta, Süveyş kanalı imtiyazmı? © zatılması meselesi hakkında müz” rede bulunulduğu hakkındaki hab?) rin tamamen hayali olduğunu bil miştir,