Dest Sovyet hükümeti tarafından spor temasları yapmak üzrere Rusya ya davet edilen güreş, futbol, eskrim ve bisikletçilerden mürekkep spor ka filemizin eylülün 11 nci cuma günü hareket etmeleri takarrür etmiştir. Kafileye Cevdet Kerim İncedayı riyaset edecektir, Futbol Federasyonu Sekreteri Ke- mal Halimin idaresinde gidecek olan futbölcular Cihat, Necdet, Lütfi, Hüsnü, Faruk, Fazıl, M. Reşat, İbra- him, Esat, Fikret, Faruk, Hasan, Hakkı, Niyazi, Necdet, Sait, Fuat Gündüz, Şeref, Eşref, Muhteşem, Danyal olmak Üzere 22 kişidir. Ay- rıca hakem Suphi Batur kafileye re- fakat etmektedir. Güreş federasyonu reisi Ahmet Fetgeri ve azadan Seyfi Cenabm i- daresinde gidecek güreşçiler Küçük Ahmet, Hüseyin, Saim, Ankaralı Hü- seyin, Nuri, Mersinli Ahmet, Büyük Mustafa, Kenan, Necmi, Yusuf Aslan olmak üzere 10 kişidir, 61 kilo greko romen dünya şampiyonu Yaşar ile a- ğır sıklet Çoban Mehmet güreş takı- muna ithal edilmemişlerdir. Eskrim federasyonu reisi Fuat Balkan ve Kâzım Çinenin idaresinde olan eskrimciler İlhan, Cihat, Halim, İlhami (Orhan, Enverden mürekkep olmak üzere altı kişilik bir takım ha- Ayrca Eyüp, Talât, Orhan, Kâi- sımdan mürekkep dört kişilik bisik- det takımı kafileye dahildir. Seyahatin nekadar devam edeceği kat'i surette bilinmemekle beraber bir ayı tecavüz edeceği tahmin edil mektedir. Yüzme seçmeleri İstanbul Su sporları ajanlığı tara- fmdan tertip edilen ve iki gün devam edecek olan İstanbul yüzme birincili- ği seçmelerinin birincisi bugün Moda yüzme havuzunda yapılacaktır. Kü- rek yarışlarında olduğu gibi yüzme- de de biribirlerine daimi surette ra - kip olan Galatasaray ve Beykoz yü- zücülerinin birinciliği kendi klüpleri- he kazandırmak için çalışmaları mü- sabakaların heyecanmı arttıracaktır. Bu sıkı çekişme (yüzünden bir iki yeni rekor yapılacağı tahmin edil - mektedir, Tenis turnuvası Dağcılık Klübünden: “Türk Dağcılık Klübü mevsim 80. nu münasebetile bir tenis turnuva- sı tertip etmiştir. Turnuva (5) müsabakadan ibarettir. 1 — Tek erkek 2 — Tek bayan 3 — Çift erkek 4 — Çift bayan 5 — Muhtelit, Gece No, 33 Madam Zaruyi hasta bir gülüşle baktı: — Benim zihnim karışmadı mü 81- Bıyorsun, hanımım ? — Peki, sirasiyle anlat... Yaşlı kadın başımı tutmuştt.. — Siz çıktınız, aradan bir çeyrek saat geçmedi, kapı çalındı. Hani kısa boylu, saçı dökük biri vardır, Tayyar bey. işte o, geldi. Sizi sordu; evde yok! dedim. Önce inanmadı; demin amca Safder gelmiş, ona, misafiri var, bir iş konuşuyor demşisin, diye tutturdu. O, söyledi; ben, söyledim. Nihayet, gel odaları ara, dedim. 1. nandı mı, inanmadı mr bilmiyorum. çıktı, gitti. Arkasmdan Fofo ha » nrm, geldi, sizi gordu. İclâl dikkatle doğruldu? — Fofo da geldi, demek”? Ne dedi? — Hiç! Sizi sordu, gitti. O, çok terbiyeli kız.. Gelir, giderken, bon - Geçen seJerki yüzme yarışlarından bir intiba En çok puvan alacak ekipe ve- rilmek üzere Dağcılık Klübü Reisi İlbay Muhittin Üstündağın 'smile bir çalenç kupası konmuştur. Memleketimizde ekip şeklinde turnuva pek nadir olduğu cihetle bu turnuva hem daha enteresan o- lacak ve hem de ayni zamanda şah- si kuvvetlerini bildiğimiz oyuncular- dan maada hangi klübün daha kuv- vetli olduğu meydana çıkacaktır. Turnuvaya 12 - 13 ve 19 - 20 ey- 101 tarihlerinde ve icap ederse haf- ta arasında devam edilecektir. Kayit için klübe 9 eylül akşamı- na kadar müracaat edilebilir. Ayrıca iştirak edecek her klübün turnuva tertip heyetine girecek bir mümessil yollaması rica olunur, Zafer kupası maçları Hstanbulspor Klübü © tarafından Zafer Kupası — namite Koraxüncün Stadında Eyüp;-Feneryılmaz, Kara- gümrük klüplerinin dahil olduğu bir kipa. esdi tetiği ellik | bakalar iki hafta devam edecek ve turnuva usulü olacaktır. Ayrıca gayrifedere | klüplerden Bozkurt ile Küçükpazar arasında iki hafta devam edecek bir kupa maçı daha yapılacaktır. Onümüzdeki pâzar günü büyük bir törenle başlıyacak olan maçları TAN K GAYDA Rusyaya gidecek kafile hazırlanıyor Istanbul yüzme birinciliği seçmeleri bugün Moda havuzunda yapılacak 6 kişiden mürekkep bir komite icra edecektir. 6 - 9-986 tarihinde yapılacak maçlar: Küçükpazar - Bozkurt genç ta - kımlar, hâkem: Tahsin Özsöz, sa - at: 10. Feneryılmaz - Karagilmrük, genç takımlar, hakem: Feridun Kiliç, sa- at: 11,90. Küçükpazar « Bozkurt A takım- ları, hakem: Adnan Akın, saat: 13,15. İstanbulspor - Eyüp A takımları, Am akman aalesin, GEmti VE Feneryılmaz - Karagümrük OÂAA takımları, hakem: Nuri Bosut, saat 16,45. .... Ankara gücü ilk Samsun, (TAN) — İki maç ve gü- reş müsabakaları yapmak üzere şeh- rimize davet olunan Ankara şampi- yonu Ankara Gücü ile ilk maç Bafra Halkspor birliği arasında Fener sta- dında oynandı, Saha oldukça kalabalıktı. Seyirci- ler arasında vali, belediye reisi, gene- ral Lütfi ve birçok güzide zevat ha- zır bulunuyorlardı. Sahaya alkışlar arasında evvelâ Ankaralılar sonra da Halksporlular çıktılar. Mutat me- rasimden sonra oyuna başlandı. İlk dakikalarda Ankaralılar biraz müte- reddit. oynadılar. Henüz sahaya yâ“ bancı oldukları görülüyordu. Vakit geçtikço tehlikeli olmağa başladılar. Ve oyunun beşinci o dakikasında da güzel bir akm yaparak sol açıkları Yarısı Mahmut YESARİ #ilkiyorduz — Ötekileri bırak... Onların bon- jurları, bonsuvarları da yoktur, hem istemem de... — Peki, sonra? — Fofo gitti. Arkasından... Jelâl, Madam Zaruyinin sözünü kes ti: — Fofo, beni niçin aramış? — Bilmiyorum, söylemedi... sından Hulki bey geldi. — Hulki Necil... O, ne dedi? — Sizi sordu, gitti. Ondan sonra, Sabahat hanımın kardeşi Mevlüt bey geldi. Jclâl, başımı salladı: — Salondaki bozuk mir edecekti. — Bana, söyledi ama, siz, bana söylemediğiniz için, içeri almadım. — Sana söylemeyi unutmuştum. — Zaten, ben, tekrar geldim, dedi. Gitti, Madam Zaruyi durdu, derin -bir Arka» lâmbayı ta. maçı 4-5 kazandı Hamidin ayağı ile ilk gollerini yapı- verdiler, Ankarahlardan Semih, Hamdi ve Yaşar çok iyi oynuyorlar. 40 mc da- kikada Ankara Gücü galesine kadar sokulan Haiksporlular Çakırm ayağı İle ikinci göllerini yapıyorlar. Halk- spor galip mevkle geçince daha gay- retli oynamaya başladılar. Ankaralı. lar hep soldan işliyorlar. Çok geçme- den Ankaranın meşhur $ol içi Bilâl sıkı bir şutla takımına beraberliği kazandırıyor. Ve birinci devre 2 - 2 beraberlikle bitiyor. İkinci devrede, Halkspor iki, An- kara Gücü takımı üç gol daha atarak mag 5 - 4 Ankaralıların galibiyeti ile bitiyor. soluk aldı: — Bunlar, beni yormadılar değil, ama, Celil Mahir bey, kanımı, iliği- mi kuruttu, beni eritti, bitirdi. Jelâl, yerinden sıçramıştı: — Celil de geldi mi? — Geldi, hanımım, hem de he ge .. Mevlüt beyden sonra kapı öyle bir çalmış çalımdı ki, yüreğim ağzı- ma geldi. Koştum, birde baktım ki Celil Bey... Madam Zaruyi, birden ayağa kalk- mıştı, vücudunu dinlendirip kan- burlaştırarak, kollarını, ellerini, ka- şmı, gözünü oynatarak, Celil Mahi- rin taklidini yapıyordu: — Üzerime atılacak gibi sordu: İclâl, nerede? Kendi taklidini yapıyordu: — Yalan söylemiyorum. — Sabahleyin misafiri varmış. — Evet. vardı, SPOR TENKİTLERİ Kamp hastalığından kurtulmalıyız! Mi vel Bizdekamp, bir geceyatısı mektebidir. Baş- ka yerlerde ise sporcunun başını dinlendirip sinirlerini gevşeteceği istirahat yeridir. (Olimpiyat hazırlıkları Bunları o zaman tenkil etme - dik. İşleri bozuyor, demesinler diye olimpiyatların sonunu ve suların — durulmasını bekledik. Şimdi artık Berlin olimpiyatta” rı çoktan bitti, Dileya için ol - duğu kadar memleket için de büyük bir tecrübe ve ders ze - mini olan bu mevzuda yası yaz- maya mâni kalmadı. Yanlış - Tığım gördüğümüz işlerden biri de kamp işi olmuştu. Bugünlü yazımızda işte bu mevzuu tama- men âfaki olarak mütalea ede- ceğiz, Sonu ve semeresi alınmış bir işi tenkit ettiğimiz için kimsenin bir şey diyemiyeceğin- den de eminiz:| Ne zaman olimpiyat gibi, Balkan Oyunları veya Rusya seyahati gibi bir önemli spor temast önünde bulun- Sak ilk sarıldığımız çar? (kamp) tir. Lâkin bu kamp denilen şey neden ku- rulur; neye yarar? Burasmı kimse tetkike lüzum görmez. Bu kamp hikâyesi bizde 924 olim- Piyadından başlar. O zaman şimdiki Fener stadında güreşçiler, atletler, halterciler kampa girmişlerdi. Bu kamptan ne semere hösrl olduğunu soruşturmaya lüzum kalmadan 924 olimpiyatları neticeleri gösterir. O kamp, girenler için bir eğlenceli yer olmuştu ama Sportif bir kâr birak- mamıştır. 928 Olimpiyadında memleket için- de kamp kurulduğunu hatmiamiyo « rum. Yalnız futbolcüler Prağa gitti- lerdi. Orasını da bir nevi kamp sa - yarsak ondan da elde edilen netice meydandadır. Yine ayni sene atletler “- giimaysiler MOUNT yeme Meat Gezdiler, tozdular, idman da ettiler. Bence yeğüne istifade edilmiş hare - ketlerden biri bu idi. 928 deki güreş muvaffakıyetinin yüzde seksenide bu temas neticesidir. O tarihten sonra ilk kamp geçen sene Eylül başmda Altmer Balkan oyunları atletleri için açılan kamp oldu. Kamplarm tarihçesini yapar- ken durmamak için bu kamp hakkın» daki sözü geriye bırakıyorum. Onu müteakip Balkan güreşleri için Yaka cıkta bir otelde bir kamp açıldı, Bu si İkar çıkmaz iki çeşit adara bununla yasında bisim (doğru bulma -|alâkadar oluyor. Birisi müsabık, di- dığımız birtakım işler görüldü. |ğeri idareci. ca: beni hazırlasınlar. diye kendini zora çekiyor. sporculara : bir yük kalkmış gibi ferahlıvor. Ama bundan ne çıkıyor?. eden yok. Tetkik etmiş olsalarâı, hâ- Müsabık böyle bir milli temas olun — Neme lâzım?! Kamp açsınlar, İdareci de hemen biryer bulup — İste kamp! Dedikten sonra üstünden büyük| Orasını tetkik lâ “kamp, kamp, kamp!” diye bağı- rıp çağırmaz ve her defasında bin - lerce liraya mal olan bw faydasız te- gebbüsten artık vazgeçerdik. Bugünkü mânasile bizde kamp şeh rin herhangi bir yerinde açılan bir geceyatısı mektebidir. Oraya giren - ler spor hazırlıklarını yaparlar, Baş- ka yerlerde ise kamp sporcunun ba- şmı dinlendirip, sinirlerini gevşele- ceği istirahat yeridir. Kamp yizünden bizim düştüğümüz. hatâlar işte hep bunu bilmemekten ileri gelir. Son Olimpiyat hazırlığında binler- ce lira sarfile kamp ismi altında açı- lan yer o kadar gayri fenni ve rast gele şartlar altında idi ki idmane'lar- dan hiç biri zerre kadar bundan isti- fade etmediler. Muhtelit kamp, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Kamp, klâsik mânasile: 1 — Şehirden uzak bir sayfiyede: 2 — Gürültüsüz, âsude bir yerde ol malı, 3 — 15, nihayet 20 günden fazla Mm dü- — idmancıları müsabakaları lar. Bu kalış bir kamp hayatı değilAt İsöndürmiyecek hafif iş ve eğlenceler-İlerini dinlendirmek, ona İyi havalf 15 oyalaynenie “ vasyalmie smile malı. 5 — Idmancının hususiyetine göre yemek verebilmelidir. Bizde bu çeşit bir kampı yalnız 935 te İlhami yaptı. Ondan evvel ve sonraki kampların hiç biri bu şartla- ri havi olamadı. Hele son olimpiyat kampı Kadıköyünün en sıcak bir ye- rinde, deniz sathından bir buçuk met re yükseklikte ve tramvay caddesin- de bir taş binada açıldı. İçeride asga- ri temizlik vasıtaları bile yoktu. Bir sene de Olimpiyatlar için Kadıköy Orta mektep binasında bir kamp açıl- dı. Şimdi de gazetelerde Yedinci Bal kan oyunlarına hazırlanacak atletler için Modada bir otelde kamp açıldı- ğini okuyoruz. Lâkin yine söylüyorum: Bütün bunlar yapılırken kamp nedir? Bunu tetkik etmiş olmadığımızı görmemek mümkün değildir. Bizde kampın mânası Bizde bir müsabaka önlimüze çı - — Kimdi? — Bilmiyorum! — Bir iş için konuşuyormuş! Yaşlı kadm, durdu: dişlerini gı- cırdatarak başını iki yana salladı: — Hep amca mı, baba imi, işte o ihtiyar aktörün marifeti. Ayaklı gazete mi, bedava tellâl mı? Acep, hiç işi gücü yok ta, her duyduğunu, gördüğünü kapı kapı dolaşıp âleme mi yayıyor? Kim geldiyse hep ayni seyi söylüyor. TIclâl, meraktan ve heyecandan tit- riyordu: — Peki, peki... Sonra? Madam #Zruyi, yine hem Celil Mahirin, bem kendi taklidini yapa - rak ünlatmıya başlamıştı: — Kim olduğunu bilmiyorum! — Peki, nasıl adamdı? — Basbayağı bir adamdı. — Genç miydi? — Yok, pek genç sayılmazdı. — Ne konuştular? — Bilmiyorum, kapıdan da dinle- medim., — Sen bilirsin, — Bilmiyorum. — Demek, gizli konuştular? Madam Zaruyi, tekrar yerine oBur- nehari mektepte ne aranabilirdi? Bu- raya futbolcilden bisikletçiye, güreş «iden, eskrimciye kadar bütün müsa- biklar konuldu. (Halbuki böyle muh- telit kamp dünyanın hiç bir yerinde görülmüş değildir.) Bunlarm her birinin yiyebilecekle- Tİ gıdalar da pek ayırt edilemedi. Gerçi çok uğraşıldı. Lâkin birkaç gün sonra idmancıların bu rutubetli yerden mafsalları tutulduğu görül - dü, Fakat bir kere açılmış olan kam- pin değiştirilmesi prensip itibarile muştu: — Al lâfı, otur aşağı. Baktım, gözü, fena dönmüş.. Zıddma git- sem, İlzerime yürüyecek... Ben, ona, karşı koyabilir miyim ? Suyuna gide- yim, dedim, olmadı! Tatlı söyledim, olmadı, konuştuğu adam kimdi? Genç miydi, ne zaman geldi? Yoksa, gece de burada mıydı? Nekadar o- turdu? Ne vakit gitti? Oturduğu koltuğa halsiz yaslan- mıştı: — Ah, hangi birine cevap verece- ğimi şaşırdım. Söyledi, söyledi... — Ne zaman geleceğini söylemedi mi? dedi... Kollarını açmıştı: — Daha neler söylemedi, neler sormadı? Hepsi aklımda kalmadı ki, Eliyle başımı tuttu: — Ah, bittim, başım tuttu... Sa- londa gezindi, gezindi; sofaya çıktı, yemek odasma girdi... Bir yerde du- ramıyordu... Acaba, delirdi mi? diye korktum. Belki de, bana, rol yaptı! Bunların biçbir hallerine akıl erdi - remiyorum ki... Sesi yorgun, bakışları yorgun, 0- j muzları düşük, bütün vücudu kırık ve haraptı: 19,30: Borsa, 20; Ziraa nazır: tarafın ,28: Rizd ül Sombati tâ“ kımı. 21: Kuran, 2155: Koro musikisi. 22,30: Abdülariz ül Bigri, takım, 23: Riad ül Sombati takımı İstanbul 18: Dans musikis, 19: Haberler, 19488 Muhtelif plâklar, 1930: Çocuk saati, (İli kâyeler.Mesut Cemil) 20: Çocuk musikisi plâk, 20,30: Stüdyo orkestralar, 21,30: haberler, 22: Gazetelere mahsus servis, 20: Haberleri Sarkılı piyesi pa refakatile (69.5 metre kısa din Ki 1 Fi sarkılar; 24415: Ölabiki,” Eindhoven 15,10: Pik; 15,15: Haberler; 1830: Şare kdar; 15,4: Konuşmalar; 16: Şarkılar; ie 30: Plâk. Belgrat 20,50: Radyo orkestrast; 22: Halk şarkı ları; 23: Haberler; 23,20: Koraser nakli; 24 Dans plâkları, Prag 18,55: Musiki almanca neşriyat; 20: Ha- | Mihtım Derler; 20,15: Eğlenceli musiki: Zi: Konus İ pa v malar; 21,20: Johan Strasssun öpereti (Ge |”! tiland ya) (Fledermans) ; 23,15: Plâk; 23,30 Eğlenceli gece musikisi. Bükreş Sabah neşriyat; 13,20 - 15: Plâk ve haber servisleri; 19.08: Askeri musiki? 20.05: Konfermas: 20,25: Kabare musikisi; orkestra; 22,50: Spor; 2245: Car: 23,451 Fransızca, almanca haberler — muvafık olamıyacağı İleri sürülerek bu gece yatısı mektebinde çocuklar seyahate kadar kapanıp kaldılar, Böyle kamptan kâr yerine zarar eği* leceği muhakkaktır. Hem masraf hem çocukların çektikleri üzüntü ve azaba yazıktır. Hattâ bu kamp haya“ t o kadar sıkıntılı oldu ki, futbolcü lerin gidemiyeceği hakkında alüka * dar federasyonun kararına rağ “ men, bu kadar zahmet çektiler. Mü“ kâfat olarak gidilse iyi olur, diyf merhamet avâzeleri yükseldi. Bu mü talea hakikaten doğru idi, Kamp hastalığından kurtulmalıyız Kamp idmanmı yapmış, formun girmiş bir idmancınm başmı, sinir“ sahin hiz ynnin iheweb Sİ hafbalili bir istirahat ve eğlence imkânı ver mek için kurulur. Bu ne gürültülü bir otelde, ne rutubetli bir mektepte olur. Bu kamplar aşağı yukarı izi kampları gibi içeri hizmetleri idman” cılara yaptıran bir nevi kır karargâh” larıdır. 15 - 20 günden fazla sürersö müsabıkm asabını bozar. Ona mah“ pusmuş intıbamı verir. Bizde İs bunun tamamen aksine bir aylık, hf tâ iki aylık gece yatısı mektepleri 8“ çılır ve idmancı orada daha iyi hazır” lanır sanılır. Her kamptan alman n&* tice bunun ne dereceye kadar yanlıf olduğunu göstermiştir ama kims€ (yanıldım) der mi?, Bugüne kada” diyelim ki bir tecrübe devresi geçi“ dik. Bari bundan sonra gü son sen# lerde nükseden kamp hastılığında kurtulalım da idmancıyı kendi nof mal hayat şartları içinde yetiştirme” ye bakalım. Bu hem daha masrafsi$ hem daha kolay ve faydalıdır. B. FELEK — O hiddetle, çıktı, gitti. Am bende can kalmadı! İclâl, onu dinlerken, önce titrö miş, ürpermiş, kalbi sıkışmış, sonr damarları yanmış, içi tutuvermiğti Celil Mahir, onu seviyordu! Iclâl, birden ayağa kalktı, yas” kadını kucakladı: — Madamcığım, öyle mes'udurM öyle mes'udum ki... Madam Zaruyi, bu kucaklarışti” öyle şaşırmıştı ki eğer, koltukta © turmamış olsaydı, düşer bayılabili” di; gözlerini açarak baktı: — Bugün, havada bir sinir bozu$” Tuğu mu var acaba? Telâl, onu, öpüyordu: — Celi, tekrar geleceğini söyl mi? Madam Zaruyi, başını sallağ — Akşam, uğrarım, dedi, İelâl, yaşlı kadını, kolundan tut” rak kaldırdı: — Şimdi bakkala kog.. Iki BY sise Altınbaş göndersin. Hayır, Yır.. Celil, Klüp rakısmı daha Si” seviyor... İki büyük şişe Klüp. Madam Zaroyi kulaklarına i miyarak dinliyordu: TArkası vari