No, 36 TAN — Yazan : Kadircan Kafı — Danimarka gemisi akşamın sisleri arasında yalçın kıyılara yaklaşmış, karanlıkların içine girerek erimişti — Reis, bana kalırsa sandalı yede- ğe bağlıyatım, Hem güvertede kala- balık ediyor, hem de belki gehe lâ - &m olur. Tamiri iyi yaptık ama... Dedi, Recep Reis buna belki lüzum gör- Miyecekti. Fekat ayni (dakikada Grandi direğindeki vardiya yüksek sesle bağırdı: — —Reis, provamızda bir gemi Yar... 5 Şimdi sandalla uğraşacak zaman de 41, Yedikteki iç gemiden ayrıl Sizin, gü feride görünen gemiye ye - Üsmek biraz güçtü. Lâkin çabuk dav Tanarak denemekten bir zarar gel - mezdi, Recep Reis Kara Mahmuda: — Sandalı yedeğe al... Dedikten sonra şaşı Mustafaya ses lendi; — Haydi son hizla... Yelkenler, fo Ta... Şu öndeki ava yetişel Görünen gemi daha önce avladık - ları diğer Danimarka gemileri bü - Yüklüğünde bir tekne idi 'Türk kadirgasmı görünce kıyıya yaklaştı. Kenardan gitmeğe basladı. Güvertesinde koşuşmalar görülü - Yordu. Yelkenler daha iyi şişiriliyor, €n küçükleri bile hemen hissa edili- yordu. Lâkin buna rağmen Türk gemisi o. ha yetişebilecekti, çünkü yelkenleri daha azdı ama, kürekleri çoktu ve Dânimarka gemisinde hiç kürek yok tu, Danimarka gemisi gittikçe kıyıya Bokuluyordu. Kovalamaca iç gört saat sürdü. Akşam yaklaşıyordu. İki geminin aralarında ancak ya - Yem mil kalmıştı. Yaklaşıldığı zaman Danimarka ge misinin pek o kadar yüklü olmadığı anlaşılmıştı. Lâkin çantada keklik Ebi göründüğü için vaz geçilmiyor dü, Zaten hiçbir gey bulmasalar hiç “İmazsa birkaç esir, yelken, İp ve sa- İve bulabilirlerdi. Tekneyi yedeğe 2- larak uygun bir yerde para ile sat- mak pek mümkündü. Fakat Danimarka gemisi birden- bire provasmı sarp kayalıklara çe - Yirdi, Kara Mahmut gülerek mırıldandı: — Baştan kara edecek... Anlaşılan gemiyi kaybetseler bile Kendileri esir olmamak için hemen raya çıkacaklar ve kaçacaklardı. Tuhaf gey. Danimarka gemisi akşamın hafif| #İsleri arasında yalçın kıyılara yak -| “ş, âdeta o kayalıkların içine gi- Terek erimişti. Recep Reis: — Vay canma... Gördün mü İz - nda kıyılarını cilvesini.. Diye homurdandı. Kara Mahmut kızarmıştı. © Hiç ses çıkarmıyordu. Leventler arasında konuşmalar 0- Yayordu, — Orada bir körfez varmı, . ——— Hiç te belli değil... — Ben şüphelenmiştim... >— Şimdi ben de öyleyim. Doğru söylüyorlardı. Orası, Nor - Yeç, İskoçya ve Tzlândada Fiyord di- Ye anılan küçük körfezlerdin biriy - İ Başını ellerinin arasına almış düşünüyordu muza bakalım. Güvertede bir çığlık duyuldu. O tarafa döndü. Sarı Ömer forsaların arasında biri- sini kırbaçlıyor ve forsa da hem ken- disini korumağa çalışıyor, hem de T8- isin bulunduğu yere dönerek bağırı “ yordu: — Reisi görmek istiyorum... Onun | la konuşmalıyım... Bırak beni... Ben kürek çekmekten kaçmıyor" ne alçak olduğunu herkes bilsin!... Fakat Sar: Ömer onu her ne peha- sına olursa olsun susturmak İstiyor » du. Elindeki kırbacı rastgele vuruyor du, kali olan Kanuttan başkası değildi. Yüzlinden, omnzlarından ve kollarından kanlar fışkırm şt. Fakat buna rağmen susmuyor ve oturmuyordu: — Reis... Buraya gel. Bu adam be- ni öldürüyor, Fakat bir gün. sizi.de wetrir. Recep reis bu sözler araamdan bir kaç kelimeyi biliyordu. Kanut'un onu görmek anlamıştı, Sarı Ömere alçak denildiğini ise Recep relsten başka birkaç levent daha anlıyorlardı. istediğini Dövülen forsa, sarışm bir Danimar | Recep reis, kıç kasaranm korku » luklarıma dayanarak gür bir #esle bağırdı: — Sarı Ömer... Kanut o kadar bitkindi ki, nerede ise olduğu yere düşecekti. Sarı Ömer reisin sesini duyunca elleri sarktı ve dönüp baktı. Recep Reis merdivenlerden güver- teye inerken yeniden emretti: — Bırak onu... Vurma! Sarı Ömer büsbütün serardr. Kanut'a baktı. Onu bitkin görün. ce yüzünde bir ümit parladı. Recep rels şimdi onun yanıbasın- daydı: — Onu niçin dövüyorsun? Diye sordu. — Kürek çekmiyor, çalışmıyor. Kanutun solundaki yaşlı bir kor - san söze karıştı: — Ne yapsın! Bu kadar yapabili- yordu: Zavalir yavrucak, Kör bem de. hata... lee ilme den bakılacak Tecöp reis delikanlıya baktı ve | Avdm (Husus muhabirimizden)— sordu: — Bana ne söyliyeceksin? Geldim işte... Danimarka ve İngiliz dilinden bir 47 anlıyan bir leventle bir forsayı 0- raya çağırdılar, (Arkamı var) İki tarafı yüksek ve dar olduğun yandan bakıldığı zaman belli ol Müyordu. Oraya giren zemide kaya- ME kıyıların içine gömülüyor gibi gö- Yüntüyardu. : Bu fiyord kimbilir nereye uzayor- 1 Ve nerelere gidiyordu. Onun ucunda ne vardı? mları kimse bilmiyordu. hı Ztten avda öyle pek tama' edilecek * #ey değildi. Her zaman inceden inceye düşüne- N İşe girişen tecrübeli Türk deniz - *i Recep Reis, avını kovulemaktan kı? Beçti, Zaten dümen halkasmn ie olması da son bir uğursuz - a Bu tuhaf kıyılarda onu daha bir uğursuzluk ta bekliyebilir Ve Kendi kendine: Ya Yolcu yolunda gerek... Ovalanma- değmez!,.. Kara Mahmud döndü: — Avlanmaktan vazgeçtik. Yolu- Erzurum mahallesinin Erzurum, (Hususi muhabirimiz bil- | Erzurumda bir mahalle kuruluyor Üçüncü Umumi mahallenin projelerini hazırlattı modern müfettişlik, yeni umumi görünüşü kevi, posta ve telgraf, mektep, jan- diriyor) — Üçüncü Umumi|darma, otel, müstahkem mevki ku- Müfettişlik kurulduktan! sonrr Oo Erzurumda Ogeniş bir! imar fealiyeti göze carpmaktadır. Üçüncü Umumi Müfettiş Tahsin U- zerin Erzurumda yeni Orzurum ma- hallesi kurulması hakkmdaki tetkik leri nihayet bulmuştur. Mimar Necmi Ateş yeni kurulâcak mahallenin bir plânını hazırlamış ve müfetlişliğe vermiştir, bu plâna gö- re, umumi müfettişlik, Kolordu, Hal mandanlığı, inhisar binalariyle umu- mi müfettiş, kolordu komutanı ve 24 aile İçin memur ve subay evi in- şa edilecektir. © Mahslleye dört güzel bulvardan girilecek ve bu geniş caddelerin hep- si muazzam “Cümhuriyet meydanı, nda birleşecektir, Resmi daire İtti- baz edilecek yerler çok sıhhi, ika- metgâhlar modem olacaktir. Ma- Aydın hattında yeni tarifeler Basık ve dar vagonlar seferden çıkarılıyor Aydm (Hususi muhaöirimizden).— Devlet Demiryolları idaresi 1 Eylül. beren Aydın hattı tren tarife. lerini değiştirmiş ve ana hat tarilele- rine uydurmuştur. 1 Eylülden itiba- ren haftada üç gün Aydındaın Afyon- Eskişehir - Ankara - Haydarpasaya doğru ekspres kalkacak ve gelecektir. / Dört gün de İzmirden Afyona ve Af- yondan İzmire posta treni vardır.| Bundan başka "İzmir, Nazilli, Aydın, Ixmir, Denizli » Ortaklar arasmda tren ve ray otobüs seferleri yapılmak tadır. Aydın - Ankara anahattının! *0n sistem lokomotif ve vagonları iş-| leyecektir. Bu suretle, Aydın hattı; «ski kumpanyanın dar, basık vagon. Jarmdan kurtulmuş olacaktır. Devlet Demiryolları Aydm İstasyonunun e- lektrik tesisatınm yapılması için e - mir vermiştir. Fakat tesisata başlan. mıştır, Kış mevsiminin yaklaştığı ve trenlerle otoraylarm gece gelip gideceği dikkate almarak tesisata he men başlanması mükâarrerdir, Aşk yüzünden Bursada Adaköyünde bir cinayet işlendi Bursa, (Tun) — Adaköyünde aşk yüzünden bir facla olmuştur. Abdul- lah adında birisi, genç kızı İrfani ih- tiyar bir adamla evlendirmiş, fakat kız kocasile geçinemediği gibi köy - den Recep isminde bir delikerii ile sevişmiştir. Kızm kardeşi Abdullah, bu macerayı İşitmiş v2 nihayet evvel- ki gün tarlada rastladığı Recebi ta - banca ile yaralamış, eve gelerek bir tifekle de Irfanı yere sermiştir, Kr. zmn kolü parçalanmış, bir kurşun ker nma İsabet etmiştir. Yaralılar hasta- haneye kaldırılmıştır. Suçlu yakalan» mıştır. Katil davası Muhakemeye yakında Geçen sene bir katil meselesinden do- layı Aydın Ağır ceza mahkemesince on beş sene hapse mahküm edilen Ha Ml oğlu Kâzım hakkındaki karar, aklt hastalık ve sair birçok sebepler- den dolayı nakzedilmiştir. Suçlu Kâ- zım kaçaktır. Muhakemeye yakmda tekrar Aydm Ağır Ceza mahkemesin- de başlanacaktır. “Bir kamyon devrildi Mersin, (Tan) — Fvvelki sabah Gözneden şehrimize gelmekte olan 22 numaralı fort kamyonu, Somak alanı denilen yerde devrilmiştir. 21 yolcu- dan 7 si muhtelif yerlerinden ağır su rette yaralanmışlardır. Gedizin kurtuluşu Gediz, (Tan) — Gedizin kurtuluşu münasebetile 1 Eylülde yapılan bü - yük bayram, çok parlak olmuştur. Belediye tarafından verilen çaydan sonra Cilmhüriyet meydanmda bir toplantı yapılmış, halk, neşeli bir ge- ©e yaşamıştır. Bir köprü yapılıyor Balıkesir, (Tan) — Balikesir - Bandırma yolunun 62 inci kilometre- sinde beton bir köprü yapılmaktadır. Bu köprü 102 metre uzunluğunda- dır. Festivalin sonu İstanbul sezonunun sonuncu hafta- smı teşkil eden Balkan haftası yarm akşam nihayet bulacaktır. Bu itibarla bu akşam Taksim stad- yomunda bir müsamere verilecektir. Yarm gündüz saat 15 de bir halk gü- nü tertip edilmiştir, Halk günlü ucuz fiatle olacak, hiç bir davetiye mute- ber olmıyacak ve temsiller yine Tak- sim stadyomunda verilecektir. Yarm akşam için de Taksim bahçesinde bir veda müsameresi tertip edilmiştir. Pazartesi akşamı belediye Park O- telde festival heyetleri gerefine | bir veda ziyafeti verecek, Sahdan sonra dü heyetler memleketlerine dönecek- lerdir, hallenin teşcirine ayrıca itina edile- cektir. BEG Yazan: Stefjan ZWELIG /MARI ANTUVANET:.. MOD Çeviren: Rezzan 4. E. YALMAN | On altı saat münakaşadan sonra Rohan'ın beraatine karar verildi Halk tam on altı saa! ma On altı saat münakaşa edildikten sonra nihayet yirmi iki seye “karşi yirmi altı rey ile Rohan'ın sadece bs- raetine karar verildi. Nikol da beraet etti. Madam de la Motte kızgın demirle hırsız diye göğ- süne işaret edilmeğe, cellât tarafın- dan kirbaçla dayak yemeğe ve ömrü nün sonuna kadar hapis edilmeye mahküm edildi. Fakat alenen ve resmen mahküm olmadığı halde halk nazarında mah- küm edilen bir insan daha vardı: Kardinal Rohan beraet stmekle Kra liçe Mari Antuanet mânen mahküm oluyordu. O dakikadan itibaren . hiç müdafaasız, halkın dedikodu, iftira ve hudutsuz kinine maruz kalıyordu. Mahkeme kararını verir vermez, birisi hemen salondan fırladı ve hal Ka kararı tebliğ etti, Sokaktaki bin - lerce insan sevinçten çıldırdı. Avaz- ları gökyüzüne yükseliyordu. Eski - den etrafı çinlatan (Yaşasın krst!) nidaları yerine-şimdi (yaşasın med- lis!) sesleri (o yükseliyordu. HE - kimler sarayı terkedip sokağa çık-| tıkları zaman büyük tezahlirlerle karşılaştılar, Çiçekler atılıyor, her - kes ellerini öpmek istiyordı. Yaşa» sin diye haykırıyorlardı. Arkasında kırmızı merasim elbise- si olduğu halde Roban görününce binlerce halk etrafını alip alkışladı. Halk o kadar coşuyordu Ki donan - ma yapmak istiyor, fakat polis buna mâni oluyordu. Bütün bir millet kra- liçeye ve krallığı muzır olan ve on- ları küçük düşüren adama büyük muhabbet ve alâka gösteriyor. Kraliçe fevkalâde kede Hay- siyetine vurulan bu ağır darbe, onu çok meyus etmişti. Oda hizmetçisi gece odasına girdiği zaman onu ağ- lar bulmuştu. Her hâdiseyi evvelden hisseden Mari Antuanet kraliçe ola- Udanberi ilk defa olarak, kendisine düşman bir kuvvetle karşılaştığını hissetmişti. Kral bu kararı nakzetmek hakkını haizdir. Büyük bir cesaret -güstere- rek kraliçenin kırılan haysi- yet ve şerefini tamir edebilir. Kuv- vetli bir kral bunu mutlaka yapar- dı. On dördüncü ve on beşinci Lui böyle bir hâdise karşısında muhak- İkak ki, başka türlü hareket ederler- di, Fakat on altıncı Lui kâfi derece- de cesaret gösteremiyor. Meclise müracaatla mahkeme katarmı nak - zetmiyor. Sadece Kardinal Rohanı azletmekle iktifa ediyor. Eğer kral daha kuvvetle hareket etmiş olsay- dı, birçok vahim neticelerin önüne geçmiş olurdu. Netekim ki bu cesa- retsizliği yüzünden kraliçeye karşı bir hücum devresi başladı. Madara de In Motte'un cezalanma şekli de acaip olmuştur. Burada da kral zaaf göstermiştir. Bu cezalan - ma şekli iki türlü olabilirdi: Ya bü- yüklük gösterip mücrime kızgın de- mirle hırsız işareti konulmakta vazgeçilirdi ki bu mlsamaa efkârı umumiyeyi çok memnun edecekti. Yahut tamamiyle aleni olarak ceza- landırılırdı. Fakat bunların hiçbirisi yapılmadı ve gu tarzda hareket e - dildi, Şehrin en kalabalık bir yerine yüksek bir mevki yapıldı. Bunun ü - zerinde hırsız kadın cezalandırılscak tı. Biltün etraftaki evlerin penrce- hkemenin kararım bekci releri daha kag gün evvelden dehget- İli pahalı olarak berkes tarafndan kis | ralandı. Bütün Paris halkı bu man- ,#arayı seyredeceği için. seviniyorduu Fakat kral ve saray erkânı son di. kikada cezanın #leni yapıl nısmdan korktular. Ve sabahın beşinde orlas da kimseler yokken hapishanenin on dört tane cellâdi Madamdela Motte'u meydana sürüklediler. Ka « dın o kadar çırpınıyor, ve bağırıyor« du ki,bu kuvvetli erkekler bile onu güç zaptediyordu. Orada eozası okunuyor: Kırbacla döğülmek ve kızgın demirle yakıl- mak... Bunu duyunca o kadar hay» Iatmaya baslıyor, meclise, krala, Roöhana © derece küfrediyor ki, et « raftaki halkı uyandırıyor. Elbiseleri. nl çıkarıp göğsilne kızgın demirle i- şaret etmek istedikleri zaman ayak- lariyle tekme, elleriyle yumruk atı « yor ve - kendisini: müdafaa ediyor. Kızgın demir hırsız kelimes'ain mu- kabili olan..(Voleuse' ün baş-.harfl (CW) yi göğsüne “ bastırırken hızla dönüyor ve demit omuzuna yapısı « yor: İşaret ancak omuzuma yapılı « yor. Can acısından cellâdm kolunu ısırıyor. Sonra nefesi tükenerek dü « şüp bayılıyor. Ölü gibi bir halde ha- İpishaneye sürükleniyor. ömeü olduğu kadar siyah keten e! tahta ayakkabılârı giyerek y kuru ekmek ve mercimek çorbası « dan başka gıda yüzü görmiyecek... Madam de la Motte'un zabah ka- ranlığı gizlice cozalandırıldığını du- yan halk fena halde kızı kadına acımaya başlıyor. Acımük, kraliçenin sley mak demekti. Bütün zenginler nrala- rında para toplayıp zavallı biçare kadına hediyeler gönderiyorlar. Ha. pishanede kendisini ziyaret etmek adeta moda oluyor, Hattâ hapisha- ne gardiyanlarından birisi çiler srasmda bir gün kraliçeni aziz dostu madam de Lambalı yor. Bu ziyarete herkes başka bu manalar Veriyor. Bazıları kralice ta rafından gönderildiğini bile söylü « yorlar. Kraliçenin vicdan azabi çek- tiğini söyliyenler de çok Bir müddet sonra meçhul bir el hapishane kapısmı açarak de la Motte'un kaçmasına sebep oluyor. Sahtekâr kadm Fransayı terkederek İngiltereye iltica ediyor. Birçokları bu kararın kraliçe tarafından tertip edildiğini ve burun bir tessekile ma. kamna o yapıldığmı o “öylüy Mahkeme huzurunda kabahati ti: ne alarak kraliçenin gevda ılık mese. lesinde mücrim olduğunu sekladığ için yapılmış bir müumele addedi- yorlar. Hakikatte bu düşmanları tarafından onu mek için tertip edilmisti. Çi nunla hem kraliçenin onu kaçırdığı ni zannettirmek, hem de İngilterede serbest kalacak ahlâksız kâjmın ye niden bin türlü fenalık yapmasını te min etmek kabil olmustur. Birçok ifisanlar bu yüzden pek çok para ka- zanmışlardır. Kadın, İngiltereye & « yak basar bâsmaz, derhal kralice a - leyhine yazılar yazntıya baslıyor. Londranın en büyük kitapçıları ken - disine pek çok para vererek bu yazi» ları neşrediyorlar. TArkası varT