—— 2.8.98 TAN Gündelik gazete Baş muharriri Ahmet Emin Yalman , i: Haberde, fikirde, e dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya çalışmaktır. l Günün meseleleri Ressamların festivali larından örnek Ma VE amam da resmi geçidi var. Güzel San'at - ler Akademisinde bir sergi açılacak Ve bu sergi Türk resminin tarihini | re saçlı san'at, delikan b eserlerle kolkola cümbüş yapacak, olan gruplar burada bütün iddia - terağat ederek bir çatı al - ar , Bir kostümlü ba! loyu andıracak olan bu sergi, Aka - deminin genç e in z Jisinden yor. Bu te - pine e alkışlamamalı ki, bir 8- vuç resanmla, bir.tutam heykeltraş- tan ibaret olan san'at dünyamız par- çalanmış, ayrı ayrı gruplar halinde dağılmış İken her türlü davalarını u- Butarak festivalin kırk gün kırk ge- cesimde buluşuyorlar. Itiraf etmeli) ki, bu ayrılıklar, her ira wp sergilerin günden güne cılız na mâni olamıyordu. Şimdi toplalu - ğun kuvvetini ve güzelliğini taşıya - cak olan bu sergi nekadar daha zen- gin ve iddiali olacaktır diye düşünü- yorum. Ayni zamanda seyircinin mü kayese imkânmı bulabileceği bu ge- niş teşebbüs, biraz da san'atkârlarm bir imtihanı, bir bakaloryasıdır. Al - kışlarız. Her sene böyle güzel bir an- laşmanm tekerrürünt de candan di. leriz. Yalnız eğer her biri bir kanaatin evlâdı olan gruplar büyük hüsnüniye- tin içinde eriyerek benliklerini kay- betmeseler, | Zira hareket te bereket te bu ay - nekadar güzelse davası olmıyan san at te o kadar çirkindir. | Elit NACİ 4 Tm Sadabad İhya Ediliyor sevenleri sevindirecek bir bakır, Be Kânthanedeki eski sarayları almış, bunları tamir etti: recek, parklarını düzelttirecek ve es- ki Saadabad alemlerini yeniden can- e celbi maksadile dü- sünülmüş bir tedbir. Fakat bizim tuhafımıza gitti doğrusu. Niçin mi diyeceksiniz ? Bakm size anlatalım. Sadabad âlemlerinin ( yapıldığı Küathane bugün Istanbulun en bö | vasız, en boğunuk yeridir. Oraya Biden denizyolu fabrikalarının ve bil hassa mezbehanm etrafa li ru ile ilmez bir hale | De FEZUMENE bu pis yoldan Eeçirilerek oraya götürülemez.Kara Yolu bozuktur. Saraylarla beraber bu yolu da asfalt yapmak lâzımge- lecektir. Bundan başka” eski Sada- bad ölemlerinin ihyası yüz binlerce RR an bölyen dala İstanbulun su meselesini bile hallet- miş değildir. Gelen ecnebilere Taş- delen suyu diye kokulu karışık sU içirecek olduktan sonra onu bura- Ya çekmenin imkânr var mudır. Biz ihti; bir tarafa bırakıp | Miks işlerle meşgul olmaktan Ne dense zevk alıyoruz. i İstanbul Sadabada değil, temiz Suya, temiz süde, temiz havaya, te- MİZ ekmeğe, temiz sokağa, temiz Bldaya hasrettir. Evvelâ onun has | Fetini giderelim, ondan sonra lükse ww kıtlık var va değil, dünyada | kıtlık Var. Biz de dünyanın bir parçasıyız, | de bu kıtlıktan o mütessir olebi- Bu nın buğday istihsal olunan muntakalarında kuraklık ol du, mahsul ya kurudu, ya bozuldu. lenen mıhsul almamadı. Yak tiz Amerika Birleşik Devletlerinde klık yüzünden bu sene her yıla tispetle 60,000,000 bushel noksan böğday istihsal edilmiştir. iF, — ü- aleyh mevcut stok da t halde ihtiyacı karşılayacak buğday bulunamıyacaktır... simdi kendi buğdayımızı ken Yetiştiriyoruz. Hariçten buğ-| TA N Sulhte harp mi? Harpte sulh mü ?. İhtiyar harp ilâhının Milletler Cemiyetine bir £ vsiyesi * — Sulh zamanında harp korkusiyle vakit enicem yerde harbe girişip sulh ümidiyle sevin. mek daha doğru değil mi? — İngiliz karikatürü — Memlekette milli tayyare endüstrisinin büvük ehemmiyeti Memleket müdafaasnda havacılı- ğın ne kadar büyük bir rol oynadığını takdir etmeyen artık bir tek fert kal. mamıştır.Havadan ölüm yağdıran çe lik kanatlarım dehşetini anlatmağa çalışmak, güneşin mevcudiyetini is- bata uğraşmak kadar lüzumsuz kal muştur. Bu amansız silâh bügün 6 kadar tekommül etmiştir ki ona karşı yer- den bir şey yapabilmek tamamen imkânsız olmuştur. Sekiz dokuz bin metre yüksekten gelen bir bombardıman filosunu ne göz görebilir ne de en mükemmel din- leme aletleri işitebilir. Esasen görül- se de böyle yüksekte #ir' atle giden bir hedefe karşı en modern topların isabet ihtimali sıfırdır. Buns mukabil tayyarelerdeki bom- bardıman nişan aletleri fevkalâde tökemmll etmiş, bombalar en az bir inhirafla hedeflerine isabet edecek şe. kilde etüd edilmiştir. Kaldı ki koca- man hedefler teşkil eden şehirler (i- zerine, 9000 metroder, görülmeden, işidilmeden gelen bir bombarduman filosu,motörlerini kesip alçaldı mr,da fi bataryalar neye uğradıklarını ap- laymeaya kadar, her tayyare taşıdığı bir ton bombasını, zehirli gazlarını dö- ker ve baş döndürücü bir sür'atle ider. ni feci manzarayı kendimiz emek, onun tadını düşmana tat- tırmak, onu sindirmek İstersek çok uçağımız, yüksek vasıflı uçağımız ol- ması lâzımdır. Bunu da bize ancak ulusal bir uçak endilstürisi temin edebilir. Uçak endustrisi Ulusal uçak endüstrisini birçok day getirtecek değiliz. Sonra bizde buğday mahsulu diğer memleketler- de olduğu kadar kuraktan mütes- sir olmamıştır. Fakat nede olsa hariçte buğday fiatlarınm yüksel- mesi bizde de hiç olmazsa ekmek fiatlarının yükselmezine sebep ols- | bilir. Halka pahalı ekmek yedirmemiş olmak işiç şimdiden tedbir alamaz mıyız? r—gö?ş#Büçb Biz de eğer göklerimiz- den bu yırtıcı kuşları w- zak tutmak istiyorsak on- ların karşısına onlardan daha yırtıcı kuşlar sala- bilmeliyiz. Bunda muvaf- fak olabilmek için de yurtta milli tayyare endüs- trisini bir an evvel kur- mak lâzımdır. kimseler sırf İktısadi cepheden müta- | lâa ederler, Filbakika her sene &vüç dolusu paramızm yabancı memleket- lere akmasını bende hoş görmem, ben de isterim ki boğazımızdan kes€- Pek arttırıp göklerimizi korumak için | verdiğimiz paralar yaburcı fabrika- törleri, yabancı işçileri doyurmasın, Türk işçisini yaşaisın, Faket bu endüstrinin ehemmiyeti | Yalnız bu değildir. Onum askeri ehem- miyeti Yanmda bu iktisadi faideleri tamamen tâli kalır, Bu gün diyebiliriz ki ulusal bir ha- vacılık endüstrisine malik olmayan memlekette havacılık yoktur. Bir memleketin havadaki kuvveti sulh zamanında uçan uçaklarınm Bü“ yısile değil, savaşta o endüstrisinin yaratma ve yapma kabiliyetile öl- gülür. Uçak tekniği Uçaklar bu gtin nasıl baş döndürü- cü bir slir' atle mesafeleri yutuyor» larsa, uçak tekniği de ayni bizle ile- riye gitmektedir. Bu koşuda geri ks” lan milletlerin vay haline... Filân memlekette saatte 400 kilo- metre yapan bir uçak çıkmış diye duyduğunuz zaman biliniz ki onu ya- pan fabrikada, kimsenin gidemediği, gizli kapal: bir köşede bir saatte 450 kilometreye ulaşacan, kanatlı cana- verm son hazırlıkları yapılıyor, Yine ayni fabrikanın merdivenlerini çıkar- Çe camları buzlu uzun bir odada, o&man masalâra abanınış bir çok insanların Sessiz sadasız çk caip resimler çizdiğini, hesaplar yap-i tığını görürsüntüz, bunlar de altmış dakikada 500 kilometre “uzağa ölüm götürecek çelik kuşun plârlarını ha- arlıyorlar, İşte düşman uçakları geliyor, sığı- naklara kaçın seslerini duyduğunuz zaman tepenize bomba, zehir yağdır. maya gelecek uçaklar o, resimleri, plânları hazırlanan ( cavavarlardır, yoksa bu gin bize satmağa yeltendik- leri leylekler değil. Gökleminizi korumak Biz de eğer gökderimizden bu yır- tıcı Kuşları uzak tutmak istiyorsak, onların karşısma onlardan daha yır. tci kuşları salabilmeliyiz. Başbakan “500 uçak İsterim” bu- yurdular, Bu demek değildir ki 500 uçak a- lalım, bir kenara koyalım, sırası ge- İnce kı'tanırız. t Beş yüz uçaklık bir hava kuvveti demek, her an beşyüz, her an için en yüksek vamıflı bey yüz uçağa malik bir ordu demektir, beş yüz tayyare yaratabilecek bir endüstri demektir. | Türkün yurduna gözünü diken bir düşman bu güze. topraklara saldırdı. mı, onun kanatlı canavarlarında ge- ri kalmayan beş yüz Türk kartelr o düşmanım tepesine ölüm yağdırmah dır. O düşman bilmelidir ki gözünü yukarı kaldırdıkça tepesinde dalma bes yiz uçak görecek, Her kanadı kı- rılah kartalın yezini, daha yırtıcı yeni bir kartal âlacak. O düşman anlama- kdir ki, Türk'ün kuvveti önde,başmı eğip kaçtı mı yine 500 uçak onu gel- diği yere kadar kovalıyacak ve ken- di ininde kafasmı ezecek, Ulusal uçak endüstrisinin ehem- miyeti işte budur. Beş yüz uçağımı- 7m havada uçtuğunu gördüğümüz gün bilmeliyiz ki fabrikalarımızda mühendislerimiz, işçilerimiz, makine- lerimiz, o gördilklerimizden daha mü- kemmel beş yüz Yeni ucağı yapmak için yalnız bir emir bekliyorlar. Ancak bu endüstriyi kurduğumuz Bün başbakanın. dileğini yapmış olacağız. Wükendiz - Tayyareci Selâh ALAN Aslan ve tilki Malüm ya Habeşler aslana çok me- j caklıdırlar. Armalarında aslan, bay - İraklarında aslan, her şeylerinde as- lan vardır, Hattâ Negüslin İtalyan - Habeş harbi esnasında Italyanlara karşı bile aslan sevkettiği bildiril - mişti, Bu sevgi, bu aslan İptilâsı Negü- sün-küçük ve zarif kızı Zahnide de vardır. Bakın size Zahainin ufak bir hikâyesini anlatayım: Genç Prenses Londrada hayvanat bahçesini gezmeye son derece me - İraklıdır. Ekser günler öğleden son- ra zamanlarını burada vahşi hayvan ları seyretmekle geçirir. Kim bilir | belki de bu suretle datissilasını avü- tuyordur. İşte geçenlerde yine bir gün Pren- 8es Zahai Ingiliz mürebbisile beraber bu hayvanat bahçesini dolaşırken bir kafesin önünde durur. Ve der ki: — Kim bilir bu aslan eğer konus- ma bilse idi şimdi bana ne söylerdi? Cevap vermemek olmaz. Mürebbi hemen gayet fezakelle şunları söy- ler: “— Eğer bü konuşma bilseydi, za- ti âsilânelerine kendisinin bir aslan değil, bir kaplan olduğunu hatırlatır. dı... Doğrusu Prenses Zehai de Habeş- lerin bu kadar sevdikleri ve tanıdık- ları aslanı (Otanmazsa, o Habeşler, memleketlerinde hiç eşine tesadüf etmedikleri tilkileri nasıl tanırlar? Nasıl ayırt ederler? Çorap ve bacak Çorrp meselesi üzerinde bu #on günlerde hayli yazı yazıldı. Çorapla- rm hilelisini yapıyorlarmış. İçine pa- muk karıstirıp ipek diye en' N mış. Velhâsıl hileli çorap sürüyor! miş... £ Kıliem, kılıcmı Orkinosa takıp kt- ilç diye halka yutturan açik gözler karşısında çorabm İpeğine pamuk ka ar !rıstranlara diyecek sözümüz var mı! benim de burada ufak bir notum var, Kadınlar #lhakika çora. bin sahtesinden şikâyet ediyorlar, yan İpek çoranlar altındaki bazı çirkin bacakları güzel ; göstermek suretile, ,yapılan estetik !sahtekârlığına ne demeli? O © ! Dikkat ediyorum. Ipek çorap mo- dası meydana çıktı çıkalı çirkin ba - :caklar da ortadan kaybolmaya bag- “ladı, bundaki hikmeti başka türlü & Zaha imkân var mı? Yıldız Bilmem nerede bir adam bazı gü zel genç kızları “sizleri filim vıldızı yapacağım. Sinema günesi yapaca » ğım, Greta Garbo yapaca; iy baştan çıkarıvormuş, Tulüat kum. Panyasma sokuyor, © salaştan O sa- laşa sürüklüyor, velhâsıl sürtük ya- piyormuş.. Ah sinema yaldız: olmük hevesi, şimdiye kadar kaç genç kızın yıldızı. nı söndürmüştür! Yıldız arayıp gökte nice turfa münec elm Gaflet ile görmez kuyuyu rehgiize rinde Güzel sözler — Tehulükle aranılan şey servet, Bilginizi yoklayınız Sorular S — Eski Çinliler, mahsur kalan şehirler arasında nasil muhabere e- derlerdi? Çinlilerin bu nevi muhabe. relerde kullandıkları şey nedir? $ — Sokakları tenvir etmek usulü i kaçıncı asırda ve nerede başladı? Be İlediyeler kurulduktan sonra umumi tenvirat en evvel petrolle nerede ya- » S5 — Piyano kimin tarafından ve ne zaman İcat olunmuştur? 8 — Sokakların sulanması usulü, en evvel nerede ve ne şekilde ihdaş olundu . Dünkü soruların cevapları $ — Havai fişekler ne zaman icat olunmuştur, En siyade nerede rağbet görmüştür? C — Havni fişek 15 inci asırda b İcat olunmuştur. bilhassa © zaman - larda Fransiz saraylarında çok rağ. bet görmüştür. 8 — Tüfeklerin ucuna süngü tak. mak usulü kaçıncı asırda ihdas e dilmiştir? C — 17 inci asırda, S — Tahtelbahirle seyahat ötmek fikri ne saman, kimin tarafından di- şünülmüştür? C — Bu fikri, evvelâ, on altıncı a sırda İstormiyos nâmında bir Alman düşünmüş, hattâ bu uğurda birçok teşebbüs ve tecrübeler yapmıştır. Bilâhara Holandalı bir mühendis işe baz daha fazla ehemmiyet ver « miş ve küçük bir sefine yaptırmış - tir. Bu yolda hakiki muvaffakıyet, ancak dört asır sonunda kabil ola. bilmiştir. 5 — Şemsiye tarafında icat edilmiş ve ne maksatla kullanıl. korunmak için istimal kaçıncı asırda olmuştur? € — Şemsiye, en evvel Çinde icat olunmuş ve ilk önce, yalnız günese karşi ve ihtişam için Yunanlılarla Ro malılar tarafmdan kullanılmıstır. Bü yültilerek vağmıra karsı istimali 18 inei asırda başlamıştır. ER «e» çok korkulan şey de fakirliktir. — Neğnket, ihtiyatkârlıktır. Ka « balık hamakattir. Nezaketsizlik insa. ima faydasız, birçok düşman kazan » dirır. Nezsket,kiymetsiz bir neyi İkalp paradır ki, veren kat'iyyen mu azarrır olmadığı halde alan mem - / Dun kalır. Bu kalp parayı müsrifane ibzal etmek, selim ve makul bir fik. re dalâlet eder . giden yorulmaz ve çok vakit yürümeye müktedir olur. Fa. kat her kaidenin müstesnaları var - dır. Süratli hareketler ve sıçrayis - larla yorulmyan, muvaffakiyete vü, sil olan dâhiler de vardır. vw — Zarif, nazik, halük bir kadın, hiçhir vakit ihtiyar olmaz, Her iyi lik bir güzellik verir. — Kadmın kıymet ve meziyeti hastalık, tehlike ve mlişktilât zaman. ilarında anlaşılır. Kimler mıştır? Yağmurdan “Gayrimübadiller komisyonunca yapılan emlâk müzayedelerine işti - rak ettim.Burgaz adasmdaki bir fı. | rının beşte bir hissesi 2900 gayrimi. badil bonasunz uhdemde kaldı. Usul veçhile bedeli müzayedeyi teslim e « derek ferağ muamelesinin yapılması nı istedim . Arâdan bir ay geçtikten sonra, fi rının emniyet sandığına merhun ol- duğunu ve Sandık tarafından bilmü zayede satıldığını haber verdiler. Bu vaziyet karşısında paramın iadesini istedim ve bir müddet sonra geri al- dım. Bu sıralarda, belediye, 72 liralık teliğliye için evime bir ihbarname gönderdi. Şaşırdım. Belediyeye baş vurdum. Devlet Şürasının bir kara - rından bahsederek tellâliyeyi ver - mek mecburiyetinde olduğumu söy. lediler, . Halbuki, uhdemde kalan bu malı, ben almamazlık etmedim. Ve kendi- liğimden caymadım. Kendine ait ol. mıyan bir malı satişa çıkarmakla ha ta gayrimübadiller komisyonundadır. Ve sattığı malı, ferağ edemiyen odur. Bu vaziyeti, gayrimlihadiller komis- yonuna anlattım, “İşten ben vazgeç- mediğime göre, tellâliye ücretini sj. zin vermeniz lâzımgelir... dedim, Ra- zı olmadılar, / Tellâliye Ücretini ödemekliğim, bi- ilâhara Maliye Vekileti saleyitine 'da- va açmaklığım tavsiye edildi. Hülâsa hiç sun'u taksirim olmadığı halde bu parayı ödemeye mecbur ka yorum. Ve bunu geri almak için de aylarca uğraşmak lâzımgelecek, Alâ kadar makamların nazari dikkatini slbetmenizi rica ederim. Suadiye Bağdat Cad. No. 400 Galip Özlü . Yakacık otobüsleri Yakacıktarf bir okuyucumuz yazı yor; “Yakacık ile'Kartal srasındaki oto büs fintleri pek pahalıdır. Aradaki mesafe pek tuzun olmadığı halde 15 kuruş otoblis parası istenmektedir, Her gün işine gidip gelenler için sÜp- hesiz bu mühim bir masraftır. Hal. buki, Yakacığın imar: ve buranın rağ bet; bulması için otobüs ücretlerinin de İndirilmesi lâzımdır. Alâkadaria- rm Yakacık otobüs tarifelerini tet - kik etmelerini bekliyoruz.,