Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ANKARADAN MEKTUPLAR TAN | BORSA Ceza kanunumuzda son defa yapılan esaslı değişiklikler Kanun ikiay sonra meriyete giriyor, içinde hapis mahkümları hakkında mühim ahkâm var (iki ay sonra meriyete girecek olan Ceza Kanununun bazı maddelerini değiştiren kanunda hapis mahkümları hakkında yeni bir rejim tatbikı için ehm- miyetli hükümler vardır. Sos- yal hayatımızda ileri bir hare- ket addedilmeğe değer bu hü- kümlere dair okuyucularımıza etraflı malümat veriyoruz:) 4 On senedenberi meriyet mevkiin- de bulunan ceza kanunumuz, Ka- mutay yaz tatiline girmeden evvel çıkan bir kanunla esaslı değişiklik- lere uğramış bulunuyor. 1933 yılın- da kabul edilen bir kanunla bazı hü- kümleri değiştirilen ceza kanunu- muzun bu defa altı yüze yakım mad- desinden yüz kırk üçü değiştirilmiş oluyor. Dünyada olduğu gibi yurdumuz- da da siyasal, sosyal ve ekonomik hareketler gün geçtikçe genişlemiş ve eski müdevvenatın bu hareket- lerden doğan vaziyetleri idareye kâ- fi gelmediği tatbikatta tesadüf olu- nan hadiselerden anlaşılmış oldu- ğundan yeni vaziyetler için yeni ted- birler almak ve kanunlarımızı bu maksatla düzeltmek lüzumu hasıl olmuştur. Böyle bir tesir altında ha- zırlanıp kat'i şeklini alan ve birinci teşrin ayının başında mer'iyete gi- recek olan ceza kanunumuzun bazı maddelerini değiştiren kanunun da bilhassa “Devletin emniyeti,, ni ko- rüumak maksadile konmuş; üzerinde durulmaya değer hükümlere tesadüf kabildir. Kanunda değişmiş bulunan 143 maddeden başlıcalarmı mucip sebep- leri ile izaha geçelim: Türkiye dahilinde suç işlemiş olan bir kimsenin, o suçdan dolayı yaban- €ı memlekette mahküm olması halin- de-dahi, Türk mahkemelerinde mah- kemesi yapılabileceğine dair olan kanunun eski üçüncü maddesinin tahrir tarzı, maddenin konmasına sebep olan düşünceyi karşılayama- dığından Mmadde ona göre düzeltil- miştir. Türk kanunlarma göre takip edil- mesi lâzımgelen suçların, yabancı memlekette işlenmiş olması; verile- cek cezalardan tenzilât yapılması i- çin bir sebep teşkil etmiyeceğine göre, kanunda tenzilât icrasına da- jr bulunan hükümler kaldırılmıştır. Suç işlemiş bir insanı, mahküm olduktan sonra Ceza Evi'nin loş ve havasız hücrelerinde çürütmekten ziyade onu, en kısa zamanda işlediği sucdan nedamet hissetmiş, hürriye- tine kavuşmak için tahassür çeken normal bir yurttaş halinde görmek cemiyetin arzusu olduğu kadar, bu neticeyi elde etmeye — çalışmak vazifesidir de... Bu mülâhaza iledir ki, mahkümların bir yandan mun- tazam sürette aydınlatılmaları ve çalıştırılmaları, diğer taraftan da ceza müddetlerini dört devreye ayi- rıp hallerinde salâh görülenler hak- No. 91 Âdemle Havva .Bürhan CAHIL Bu raşenin kökü gönülde değil, ruhta değil, ruhumuzun, şuurumu- zun altındaki etimizde ve sinirimiz- dedir. Aşk bir ihtilâçtır ki, adali fonetiönnement'mı belli etmemek İ- çin kendini ruhi bir tezahür gibi gös- terir. Cinsi bir mukarenetiin şairane ifa- desi olarak bu adale hareketine aşk adı veriyoruz. Biribirimizi gözlerimizin rengine, saçımızın teline gönül vermiş gibi seviyoruz. Hakikatte bunlar bizim a- sıl içimizin isteğini örten yalan sa- yıklamalardır. İstediğimiz o gözlerin, o saçların sahibi olan dişidir ve bu dişinin bize vereceği cinsi zevktir. Fakat bunu kim itiraf eder. Bütün hırçınlıklarımız, buhranları- mız gönül maceralarımız bu noktaya varınca toz gibi dağılıyor ve geriye sırıtkan, çirkin bir insan iskeleti ka- liyor. Et, kemik, sinir kalıyor. Aşk diye taptığımız, sevgi diye hulyalara kapıldığımız © yalan tahassüslerin te gülünç ve ne aptâlca şeyler oldu- kında ağırlığı ve şiddeti gittikçe aza- lan bir rejim tatbik etmek suretile kendilerini her vakit iyi bir halde yaşamaya sevk etmek ve alıştırmak için ceza kanunumuza yeni hüküm- ler ilâve edilmiş bulunuyor. Bu proğ- rasif sistem, ağır hapis ve hapis ce- zalarının infazı suretini şöyle tes- bit etmektedir: Ağır hapis mahkümları için hapis mahkümlarından farklı olarak mah- kümiyet müddetlerinin yirmide biri nisbetinde bir müddet yalnız olarak geceli gündüzlü hücrede bırakılmak esası kabul olunmuştur. Bü müdde- tin pek kısa olması beklenilen gaye- yi temin etmiyeceği gibi uzun olma- sı da mahkümun sıhhati ve şısıru ü- zerinde fena tesir husule getirece- ğinden âzami ve asgari birer had ta- yini zaruri görülmüştür. Bu müddet bir aydan aşağı ve altı aydan yukarı olamıyacaktır. Mahkümun -hücrelerde ve evvelce mevkuf kalmış ise mevkufiyet halin- de geçirdiği — müddetler çıktıktan sonra geri kalan müddetin altıda bi- ri ikinci devreyi teşkil edecektir. Bu devre esnasında mahküm yalnız ge- celeri tecrid olunacak ve gündüzleri Ceza Evi içinde ve yahut Ceza Evine bağlı Tarım veya Endüstüri müesse- selerinde çalıştırılacaktır. İkinci dev- reyi iyi hal ile geçiren mahküm ü- çüncü devreye alınacaktır. Bu dev- rede gece ve gündüz müşterek hayat esas olacaktır. Ancak lüzum görül- düğü taktirde geceleri tecrit şekli tatbik olunabilecektir. Bu devrede dahi iyi hali görülenler, cezalarının geri kalan bütün müddetini teşkil e- decek dördüncü devreye geçirilecek- lerdir. Bu devrede mahküm müşte- rek hayat yaşayacak ve çalıştırıla- caktır. velki devrelere iadesi bu cezalar me- yanındadır. Bu cezalarla bundanbaş- ka verilebilecek olân inzibati mahi- yetteki cezaların ne gibi hallerde ve- rileceği ve tatbik usullerine ait te- ferrüat bir nizamname ile tesbit e- dilecektir. Bu proğresif sistemin son safhasını ceza kanunumuzda esasen bulunan meşruten tehliye teşkil et- mektedir. Dördüncü devrenin ağır hapiste dörtte üçünü ve hapiste ya- rısını iyi hal'ile geçirenler meşruten tahliyelerini isteyebileceklerdir. Meş- ruten tahliyeden sonra bir mahküm, şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezayı müstelzim yeni bir cürüm işler veya mecbur olduğu şartları ifa etmezse, Ceza Evinde üçüncü ve dördüncü devrelerle geçirdiği müddetler do- layısile fazla sayılmalardan istifade ettiği günler de kendisine ayırıca çek- tirilecek ve bir daha meşruten tah- liye de edilemiyecektir. Yeni kanunda ağır hapis cezası müebbet veya muvakkat olmak üzre ikiye ayrılmış ve müebbet ağır hapi- sin ölünceye kadar devamı tasrih o- lunmuştur. Muvakkat ağır hapis ise bir seneden yirmi seneye kadardır. Proğresif sistemin tatbikatında mü- ebbet ağır hapis 36 sene üzerinden hesap edilecek ve ikinci ve üçüncü devrelerdeki müddetler mutlak su- rette 36 senenin altında ve üçte biri olacraktır. Ağır hapis cezasına mah- küm olanlar hücre müddetini bitir- dikten ve hapis veya hafif hapis ce- zası mahkümları ise hükümleri kat'- ileştikten sonra Ceza Evlerine bağlı Tarım veya Endüstüri müessesele- rinde; yiyecek ve giyeceklerini ken- dileri tedarik edemiyen veya çalış- mak isteyen mevkuflarda ayni mü- wsesede çalıştırılabileceklerdir. Ha- 28 TEMMUZ PERŞEMBE Paralar Alış Satış Sterlin 625,— 632,— 1 Dolar 123,— 126,— 20 İsviçre fr. Blü.— 820,— 20 Belçika fr B0 — 84— 20 Drahmi 2l,— 23,— 20 Çek kuron 85,— 9i— 20 Ley 13,— 16.— 20 Dinar 49.— 52,— Liret vesikalı 190.— 196,.— lorin 82,— S4— Avusturya şilin — 22.— 24 — Mark, 28,— Sü.— Zloti 20,— 23,— Pengo 22 24 Leva 22,— 25.— Yen $2. B— İsvec kuronn 3l— 383 Altın 969.— 971.— Banknot 243,— 244 — Çekler ——— İngiliz üzerine 631,25 Par's üzerine 12,03,50 Dolar 0,79,56 Liret 10,11,15 Belga 4,72,75 Cenevre 2,44,16 Sofia 63,55.75 Florin L17,40 Çekoslovak 19,24.60 Avusturya 4,16.75 Mark 1.98.20 İsveç kuronu 3.08.25 İspanya pezeta 5,82,50 Esham İş Bankas: MI. (YM » 990 Hımiıiııı a an Anadolu % 60 75.50 075100 '1.50 q'r!n-mıvrın S Tramvav 'tme Bomonti Nektar 925 Keren Aslan Cimento 10,30 Merkez Bankası 68.50 Osmanlı Bankası M — Sark Merkez Fezanesı Kuponsuz 3,70 'stikrarloer Türk Borcu I 21,70 çe b JI 20,20 y 20.50 İstikrazı dahili 965,50 Ergani A B C A6.— Srvas — Erzurum T 9R.75 98.75 Miısir tetbvilleari ıRAF | - « p 1908 TI 101,— 102.— 1911 TIT 94.50 95,50 Tahvilât Ülü n inax Anadolu I ve JI — Ka 44.90 üA ZITi — et Anadolu Mumenl 46,65 “Mâahkümü her vâkit iyi halde bu- lunmaya teşvik ve kendisine bu şe- kilde hareketin semerelerini hisset- tirmek için her bir devrede tatbik olunan rejim tedrici surete hafifle- tileref son devrede serbest hayatta- kine yakın bir dereceye indirilecek ve yine bu hissi daha kuvvetle du- yurabilmek için de üçüncü devrede geçirilen iki günün üç gün, dördün- cü devrede geçirilen bir günün de iki gün sayılması esası kabul edil- miştir. Bundan başka ikinci devreyi bitiren mahkümlar arasından Adli- ye Vekâleti yol, inşaat ve maden e- kipleri teşkil edebilecektir. Mahküm- ların bu işlerde çalıştıkları her bir gün iki günlük mahkümiyete karşı- lık olarak sayılacaktır. İyi hal gösteren mahkümlara ya- pılan bütün bu müsaadelere mukabil Ceza Evi disiplinine aykırı hareket edenler için de inzibati mahiyette a- ğir cezalar tesbit edilmiştir. Her devrede onbeş günü geçmemek üz- re mahkümun geceli gündüzlü bir hücreye kapatılması, yine her defa- sımda üç ayı geçmemek Üzere bulun- duğu devre müddetinin uzatılması ve yahut geçirdiği bir veya daha ev- celi ve gündüzlü tecrit devresi hariç olmak üzere proğresif sistemin diğer hükümleri aynen tatbik edilebilecek- lerdir. Yeni kanunun diğer ehemmiyetli hükümlerinden ve bu arada “devle- tin şahsiyetine karşı cürümler” e ait misallerinden gelecek yazımda bahs edeceğim. Mec. 8. Maarif müsteşarı gitti Maarif müstesşarı, Ridvan Nafiz dün Ankaraya dönmüştür. Kasımpaşa deresi kapatılıyor Kasımpaşa' deresinin üstü beton olarak kapatılmakta ve tamirat iler lemektedir. Derenin Yenişehir cihe- tinden itibaren yarısı ikmal edilmiş- tir. Diğer taraftan, Kasımpaşa halkı bir mazbata tanzim etmişler ve be- lediyenin Perapalas oteli yanından Kasımpaşaya inen caddeyi tamir et- tirmesini rica etmişlerdir. Bu cadde çok iğlek olduğu için, talebm kabul edileceği umulmaktadır. ğunu anladıkça tabııleşıyoruı Kadın ve erkeğin hayatta tecrübe gördük- çe, olgunlaştıkça aşkı, bir gönül zev- ki değil bir adale ihtiyacı olarak an- lamağa başlamaları da gösteriyor ki aşk diye ifade ettiğimiz hâdise gö- nüllerin değil, adalenin malıdır. Fakat ne olsa insanlar nekadar ta- bit olmağa çalışsalar bu davada ken- dilerini aldatmaktan hoşlanıyorlar. Emili bana: — Hayatımda ilk sevdiğim erkek sensin! Dediği zaman ona kızmadım. Bunu o kadar çok ve öyle babayi- ğit ağızlardan dinledim ki bu genç kadım belki de doğru söylüyor. Onun samimi olduğu bir tarafı da var. Bu genç kadın sırf zevki için bu- raya kadar geliyor. Onu tahrik e - den başka hiçbir mecburiyet yok. Kendine bir gönül arkadaşı lâzımsa bunu koca İskenderiye şehrinde bul makta hiç te güçlük çekmez . Bin türlü kombinezonlar bulup Kahireye kadar gelmesi ve bugün bütün imkânsızlıkları yenerek gelip beni bulması da gösteriyor ki bu ha- reketinde samimidir. ve sevgisinde hakikat vardır. Ben hayatta böyle biribirinden —0 zevkten başka bır şey beklemıyen münasebetleri severim ve asıl sevgı diye bunları tanırım. Erkekten aşktan — başka bir şey bekliyen kadının sevgisine inanmak güçtür. Bunun aksini de erkek için dü - şünmelidir. y Aşk, mutlak ve — müşterek bir zevkin ihtilâç halinde etimizi ve si- nirlerimizi harekete getirmesinden ibaret fiziyolojik bir hadisedir. Bu zevkler ayrıldığı — veyahut başka maddi ve ahlâki sebeplerle birleştiği dakikada mutlak aşk kalmamış de- mektir. Onun içindir ki yalnız bu mutlak aşkla başlıyan evlilik hayatları da, gittikçe şeklini ve rengini değişti - rir. Biribirlerinin bakışlarından bile zevkalan genç karı kocaların bu pü- rüzsüz kaygusuz ve gölgesiz bakış- larını gün geçtikçe nasıl rengini ma nasını değiştirir. Sevgi, çiçek, zevk saçan o gözler gün olur ki ateş, alev, hırs,' hiddet saçarlar. Buna rağmen aralarındaki izdivaç bağı paslı zincirler gibi sa- pasağlamdır. Hattâ gittikçe ağırla - şır, battallaşır. Muhakkak ki insanlarım saadet İ- çin bulduklarını zannettikleri hayat Hukukçular Bayramı Bugün, Üniversitede Lozan sulhü- nün yıldönmü münasebetile hukuk- çular yıllık bayramlarını yapacaklar- dır. Tonlantı Üniversitede 16 da baş- layacaktır. * Istanbul Uniyersitesi Hukuk Tale- besi Cemiyetinden: 24 temmuz Lozan günü hukukçu - larm ulusal bayramı olmasımünase- beti ile her yıl yaprlan merasim bu yıl da ayni tezahüratla kutlulanacak- tır. Büyüklerimizin ve 'bütün üniver- siteli arkadaşların ve bilhassa hukuk guların bugün saat 16 da üniversite konferans salonuna gelmeleri ehem- miyetle rica olunur. Şükrü Çavuşun ailesine yardım Tepebaşı yangınında kazaen - ölen itfaiye çavuşlarından Şükrü çavu - şun ailesi için dahiliye vekâleti 200 lira göndermitir. Belediye de ayrıca bin lira verecektir . formhllennden çogu gülünçtür Kahireye, iş bışma dönüş pek e- lim oldu. Büroya pazartesi günü öğleye yakın gelebildim. Burada iş hayatı artmağa başla- dı.. Mevsim ilerliyor. Çölden esen kavurucu cehennem rüzgârı kesildi. Kış geliyor demek bizim İstanbul- daki tatlı belâların Mısır seyahatle- ri yaklaşıyor. Avrupadayken onları sık sık davet ediyordum. Buraya gelmelerini istemiyorum. Halbuki onlar Mısır seyahatinde ısrar edi - yorlar. Geldikleri zaman beni gene yalnız bulacaklar. “Hayal"”i arıya - caklar. Onlara bir müddet için ba- basının yanına gitti diyebilirim. Fa- kat zaten kuşkulu olan Merali inan- dırmak güç olacak, Insanlar ne yapsalar samimi ola- mıyorlar. Yalan bazt hakikatlerin acılığını gideren tatlı bir #trdadır. En mukad- des inanışlarımızda bile ©o tatlı giıdadan lezzet almıyor muyuz. Bugün öğle yemeğine eve de git- medim. Büroya hafif yiyecekler ge- irtti Aksaraydan C. N. imzasile: Bil: bir "e yın validenin derdine deva bulabilir misiniz? Ve onun ge- lini hakkında söyleyeceklerine ina - nir miısmmiz? Size kısaca şunu söyliye yım, Gelinim, oğlumu aldatıyor. Bu- nu gözümle gördüm diy de, katiyen biliyorum — diyebilirim. İki çocuklafı var. >Şimdi nasıl hareket edeyim şaşırdım. Oğluma haber ver- sem, bir felâket olacak, bir aile yıkı- lacak. Sussam, olmaz. Ne yapayım? Mademki emin değilsiniz, oğlunu- za birşey söylemeyiniz. Fakat geliniz le ciddi'olarak görüşünüz ve onun şüphe uyandıracak hareketlerden çe- kinmesini tavsiye ediniz. Ondan size şikâyetler vâki olduğunu, fakat oğ- lunuza bildirmediğinizi söyleyiniz. * Karımdan soğuyorum Şişliden; K. R. P. imzasile: Bundan iki sene evvel 24 yaşların- dü, v &i benden dört beş yaş küçük bir nızla tanıştım. Seviştik, Anlaş - tık. Evlendik. Bu iki senenin bir vu> çuk senesi fevkalâde güzel geçli. Son altı ay bir felâket oldu zunnet- meyiniz, yalnız, karım, eskiden oldu. ğu yibi kendisine itina etmiyor v artık tatmin edilmiş arzulardan son- ra olduğu gibi, kendini buakmış butu ruyor. Daha açık söyliyeyim. Meselü, benim eve Göneceğim sıralarda, es kiden, üstünü başını düzellir, tuvule tine dikkat eder, evin ötesini berisi- ni toplaştirirdi. Şimdi, bunlar yok. Ve ben, karımın güzel olmasına rgğ- men bu pasaklılığından dolayı ondan SL_; Jıl bi J, l Neg v . ? Maalesef kadınlarımıziın ekserisi büyledir. Bir münasebetle buna dair, bu sütunlarda birkaç söz söylemiş - tim, Yapacaşmınız yeğâne Şey, Otun izzeli nefsini kırmadan bu noktayi kendisine ihsas etmek, ona, âdeta bil hoca gibi, tarzı hareketini öğretmek- tir. Bu işe meselâ şöyle başlayabi- lirsiniz: Birkaç akşam, eve bır ar - Kacdaşmızla uzşrarsınız ve Dullüu evver den«hader- verirsiniz,—Karınız, her - halde evi dezleyip toplamış olur, ve tuvaletine itina eder, Birkaç akşam sonra da, bir biçimine getirerek, onu ve evi hep böyle derli, toplu gürmek- le çok memnun olduğunuzu söyler, brsiniz. * Şımdı!xk evlenmeğe ve bunu di ğe hakkh yok “Maçkadan 8. S. S. imzasile: 28 yaşındayım. 4 sene cvvel, bir ai- lenin kızıyla tanıştım. Henüz mektep- te talebe olan kızı ailesinden istedim. Muvafakat ettiler. — Ancak tahsilini müteâkıp nişan yapılacıa , ımı ve bu suretle iki sene beklememi söylediler. Raza oldu:v. Kızla ara'nızda sevgi de- vam etmekte iken hastalandım. Sana toryomda altı ay yattım ve iki sene- dir ciğerime hava verdirmek suretile tedavi gördüm. Bu müddet zarfında ve halen de tam bir intizam dahilin: de yaşıyorum. Eskisinden daha iyi gibi şişmanladım ve sıhhatli olduğu mu sannederek “Wir miyim?,, diye doktora mumın oldum ise de , Buzlu camın arkasında çalışan Raşel yemek ısmarladığımı görünce masasını benim için hazırladı. Yazıhanede hademeden başka kim se kalmadı. Demek 'bu zavallı-kız hergün bu daracık yerde yemeğini yiyor ve ko- nuşmak için bile iki üç saat öteki memurların gelmesini bekliyor. Odacıya siparişlerimi işitince ya - nıma geldi: — Müsaade ederseniz Mmasanızı burada hazırlıyayım. Dedi. Belki ge- len giden olur. — Hay hay dedim. Ya sen, Omuzlarmı kaldırdı: — Ben nerede olsa yerim, yeriz. " Ve onun cevabını beklemeden oda- cıya birçok siparişler verdim. ründü. — Yemeğiniz hazır efendim. meharetle ve zevkle yerleştirmiş ki kendimi mükemmel bir lokantada zannettim, Raşel oturmaktan çekini- yor. Hattâ masayâ bir telt Sandalye Bir kayın valdenin şikâyeti her vakit böyle olmasini rica edebi-, — Olamaz, dedim. O halde beraber Saat bire geliyordu ki, Raşelin al- tm kafası camekânm yanından gö - İnce zevkli kız. Odacmın getirdiği soğuk yemekleri meyveleri o kadar —— 241 - 7 . 936 evlenmenin üzerimde yapacağı t“' rin iyi olamayacağını gizlemedi. Ben bu vaziyet karşısında evlen için söz verdiğim kıza ve ailesine seleyi anlattım. Çok üzüldüler, g bana “Sen sıhhatini tam mânasile zan. Ondan sonra evlenirsin,, ded_ ve bir de nişan yaptık. Hastah tesirile ruhi hassasiyetim ziyadele$ * ta. Herşeyden çok müteessir oluyu * rum. Ve şimdide kızı kıskan başladım. Bu hallerin bende yapttt ğt fena tesirleri bildiğim halde bü”* zan uyku uyumadığım geceler 01“ yor. Bir taraftan hastalığımı dü. yorum, Bir taraftan kazı, Nişan:! b' rakmak ta benim için mümkün de! Çünkü yalnızım, kızın ailesinin Yü * nında kalıyorum. Bakılmağa ihtiyi” cım var. Ayrılsam hariçte istirahai! mi temin edemem bu muhakkak. * yapayım? Bana bir yol gösterir mist Niİze 28 yaşındasınız. Sizden doktorl rın gizlemediğt hakikati gizl. lüzum yok. Bunun için, vaziyet 81" hinize de olsa, onu size ıoyleyeceî' Hastasınız. İyileşebilirsiniz. Sizin şınızda”bu hastalıktan ıyıleşmek ih malleri, hemen hemen yüzde sekstl derecesindedir. Fakat, siz evlen!ü"gi kat'iyyen aklmızdan çıkarmalısı Çünkü sizin hastalığınıza tutül bir kimsenin evlenmesi, kendi aıhli tine suikast yapması demektir. M& * lüm sözdür: “Evvelâ can, sonra C& * nan!,, Kimseniz olmadığından bahöf” diyor ve kızlarına nişanlı olduğ ailenin yanında oturduğunuzu sö, lüyorsunuz. Derhal başka bir tsl*“' onlardan uzak bir tarafa gideceksi Bu maddi olduğu kadar manevi blfw zumcur. Bunu yaptıktan sonra, ni Imızı fazla düşünmenize ve kıska! nıza lüzum kalmaz. Ve siz de mü” tarip olmazsınız. Nekahat devri hissi endişelere kapılmayınız. ne lllzum var?. His var mı âlemde nekahat k’”w Şehir tiyat osu, yeni yıl temsilleri..e hazırlanıyor Şehir tiyotrosu bir teşrinievvela yeni yılın temsillerine başlıyacaknf' Piyes, operet ve çocuk tiyatrosü sımları, bu yıl ayrı ayrı binali müuntazaman çalışacaktır. Bu maksatla Fransiz tiyatrosu » şehir tiyatrosu tarafından kirali caktır. Tepebaşında piyes, Fransif yatrosunda operet, asri sinemad& ğ çocuk tiyatrosu oynanacak ve bü nuncuda ayni zamanda çacı mahsus sinemalar gösterilecektir" Şehir tiyatrosu, bir eylülde Ij Te gidecek, sergi münasebetile 23'; lüle kadar orada kalarak operet piyesler temsil edilecektir. Artistler halen Makvet piyesl provalarını yapmaktadırlar. Hamdullah Suphi ıeld'l Bükreş elçimiz Suphi Tanri! dün, mezunen şehrimize gelm”w Suphi Tanrıöver, bir ay kadar Ilw bulda kalacaktır. . koymuş. A Kendi çalıştığı iskemleyi işaret tim. — Al da karşıma ger bakalım: Ve gülerek ilâve ettim: — İş zamanı bitti. Yemek vti ceye kadar patronluk yok. M ŞIZ. Teşekkür etti. Bardağına bira koydum. Bilmem neden. Sanki bu kIff lı defa görüyormuşum gibi içimd? karşı bir acımak hissi uyandı. — Demek her gün burada yiyorsun? Başımı iğdi. kj — Ayın on beşine, yirmisine daima yalnız. Dedi. Yüzüne baktım. Ne demek istiyordu. , Hafif bir tebessümle izah etti” , — Büro arkadaşlarım ayım sinden sonra benim gibi Gülüşüne bir acılık, guııer”'“ lokantada yiyemezler. DArtbas