Adnan bu kadar müreffeh cenaze, bu kadar giyinmiş. kuşanmış ölü görmemişti VakıA bu yalnız kalma İar bir taraflı bir saadetti: Kadmla €rkek arasındaki yabancılığı eksilt- Miyen bir hazin yalnızlıktı. Fakat bu esassız saadet bile bitiyordu: Mermer yalı mektebe dönüyor, Ad- an artık büsbütün muallim oluyor- du. Belkise bir muallimin klişe yü- > ile, muntazam gözlerile bakacak- Aksarayda her kış biraz daha si- Yahlaşan tahta evde hergün biruz daha azalan kolları erimiş koltukta Adnan bu sabah hep bunu düşünü - Yordu. Zaten o, Belkise gideceği İçin, bir hafta sevinir, gideceği gü- Dün sabahından itibaren de bedbaht İ “olmağa başlardı. Elindeki sabah ga Wetesini bu ıstırabı içinde süzerken firtihali müessif) te durdu. Olüm İ haberi erkânı harp mülşirinin adile başlıyordu. Helecanla, müşirin öl - düğünü sandı. Müşir ölürse yalmın altın çerçevesi darmadağın olacaktı Ve Belkisin güzel yüzü çerçevesinden Çıkarılırken örselenecek, güzelliğin- Ön bir şeyler kaybedecekti, Fikra- Mn beşinci satırmda müşirin Avru- Padan gelen kızınm fücceten öldüğü- hü görünce dona kaldı. Talebesi, ders dinlerken, sandalyede ölmüş Kibiydi. Bir de Adnan bir şehir gibi Bözüne büyük görünen mermer ya- iki cenazeye şaşıyordu: Sade bu- Hada oturmiyanlar ölürlermiş gibi!.. Belkisin oturduğu bu yalı o kadar aydı, Karar veremedi: Cenazeye gitme- Ni miydi” Tabutun arkasmdaki mev- i insanlar arasma kendi meçhul Yüzlü ile karışmak istemiyordu. Fa- kat yalıdaki tarih hocalığı bir me - Muriyetti. Bu memuriyette bu ce Bazeye koşmak ta dahildi. Fakat , cenazeye bu türlü gitmiye- *ekti: Husrevin canciğer arkadaşı *lduğu için gidecekti. Kendi kendi- Sini bu türlü kandırarak, cenazeye Bitmeğe karar verirken pek âlâ bi- liyordu ki kendi ölseydi türkçe ga- #teleri okumiyan Belkis bunu Ve- harç Salihten duyacak, kocasma hergünkü sesile: “Adnan Bey öl Müş, duydun mu Husrev?” diyecek- ti. Sonra Avrupadan gelen eşya he- *aplarma geçecekti: “Londradan se- belik pabuçları notları geldi Hus- tev! Yüz elli isterling biraz fazla l mi?” Adnan biliyordu ki, Belkis hesabı- &r, kitabını bilir görünmeğe de me- taklıydı. e Beyoğlu mağazalarında Pazarlık etmeğe utanan müslüman Kadmlarile Adnanm yannda kaç de- İn eğlenmişti. Ve Adnanın öldüğü- Mi kocasma söylerken bu sikmtılr Mifin uzamaması için en iyi çare pa- veruba hesaplarını Belkisin bulması olacaktı. Adnan, ken- ül beş dakikadan fazla konu- olan mermer yalıdaki gitmek için hazırlanacaktı. ikinci (bir irtihali azim) ilişti: Süheylânın babası öl EE, 8 Fİ E i ; ye ; 3 nazırmın ölmesine hayret ce yüzünün ucundan sar- cansız sakalile maliye nazirini her görüşünde hastalıklı san- içi / 6 7 Halbuki bu dermansızlık mali- hn irrieden ölmeseydi ölümünden son diy yirmi yıl daha yaşıyacak ka- Adnan düşündü: Iki cenazeden gitmeliydi? Maliye nazırı- Üstanış hocanın Adnanı cenazede i lâzımdı; o halde maliye na- iye geldiğini Belkisin duyması © halde Belkisin kemsiresi- ben ire gehresiyle yürüyeceğini birden > genç kız için “nereden pazarının devlet adamlığı tarzı idi. sağlamdı. n Mı? Belkisin hemşiresine mi? Da- Bidecekti. Fakat Adnanin ce- idi, Ölünün arkasmda ma- dedi, Insanlarm mevki fark- Naciyenin gözleri doldu; ölüye ağlıyordu. Adnan Nirlendi: bu göz yaşları YÜK servetin karşısında fr gözlerinin kamaşmasıydı; başka hiçbir şey değil!,. Adnan kaç defa Hüsreve söylemişti de gene &- nasınm verem olduğunu mermer ya- ıda kimse bilmiyordu: Hattâ Hüs- rev bile!.. Unutmamıştı; çünkü öğ- renmemişti. Bu yalıdaki ocenazeye anasine diye ağlıyordu? Adnan kendi kendi- ni yiyor, kuduruyordu. Hastayı üz - mekten çekinerek odadan sessiz çi- karken Belkisi öldürmek istiyordu. Büyük yanlış Adnan yıllardanberi görmediği ta- İnrdiklarna bugün Boğaziçi Yapırun- da rasladı. Salonlar, kamaralar o kadar kalabalıktı. Mermer yalıdaki ölüye ne çok kişi acımıştı! Bazıları suratını mateme Şimdi - den hazırlıyordu. Bazı konuşanların, gülenlerin de mermer yalıda, sırayla gözleri dolacaktı. Adnan mezarda bile açılan tiyatro perdesine — ken- di de oynadığı oyunun içinden — bir seyirci gözüyle bakıyordu. Mermer yalının arka Sokağında duran konak arabaları birer insan kadar meşhurdu. Fakat Adnan yal - nız Hidayetin kupasmı tanıdı Yahya girebilenler, o mahallede oturmıyanlardı. Mahalleli giremiyor- du: cenayeyi vzaktan görmeye razı oluyorlar, duvarlarda birikiyorlar - dı. (Arkası var) Dün akşam federasyonlar merke - zinde saat 15den 21 e kadar uzun bir içtima yapan güreş federasyonu, perşembe günü şehrimize gelecek o- lan Finlândiyalı güreşçilerle ilk kar. şılaşmayı yapacak takımı tesbit et- miştir. 30 mayısta yapılması kararlaştırı- lan ilk temasta 8 siklet Üzerinde mü- sabaka yapılacak bu müsabakalarm T si Grekorumen 1 tanesi serbest güreş olacaktır. Bu karşılaşmada Fin lândiyalılara çıkarılacak takımı sr rasile yazıyoruz. 56 kiloda Prutunen — Kenan 61 kiloda Lanne — Ahmet (Ankara) 66 kiloda Ranta — Yusuf Aslan 72 kiloda Kokko — Nuri 79 kiloda Vecksten — Adnan 87 kiloda Korhonen — Mustafa Ağırda Jârvinen — Necmi (Ankara) Günün yegâne serbest güreşi An - karalı Habiple ayni gün 61 kiloda hem Grekorumen hem serbest güreş yapacak olan Lanne arasmda olacak- tır. Lanne Filândiya serbest güreş şampiyonu ve grekorumen ikincisidir. Finlândiya güreşçileri yarın geliyor Milli güreş kadrosuna seçilen gü- reşçilerimizle 4 karşılaşma yapacak olan Fenlandiya güreşçileri Polonya vapurile bugün Köstenceden hare - Kulüp ismi o Puvanı o Tehir maçı Fenerbahçe Galatasaray BERRERELESS Hilâl Topkapı HENHUNHNEMRUU Finlândiyalılarla ilk karşılaşmayı yapacak takım dün akşam tesbit edildi ket ederek yarm şehrimizde olacak- lardır, Pazara bitmesi lâzım gelen lik maçlarının yeniden geriye kalması muhtemel istanbul ajanlığınm resmi fikstü- rüne nazaran bu pazarki müsabaka- larla nihayetlenmesi icap eden lik maçları, birçok sebepler yüzünden tehire uğrayarak tamamlanamamış vaziyettedir. Haber aldığımıza göre, tehir müsabakalarma bu haftadan itibaren başlanması icap ederken First Viena maçlarma hazırlık ol - mak üzere antrenemanlara başlana- cağı için, karşılaşmalar yine geri ka lacaktır. Bu takdirde de lik maçları- nın sona ermesi biraz şüpheye gir- miş demektir, Çünkü 6, 7 ve 9 Hazi- randa yapılacak temaslardan sonra oyuncular kampa girecekler ve bir ay devamlı şekilde çalışarak olimpi- yada hareket edeceklerdir. Sona kâ- lan maçlar hakkmda klüplerin pu- van vaziyetindeki sırasmı gözönünde bulundurarak tehir maçlarına han- gl takımlarla yapılacağını gösteren bir liste tertip ettik. Bu liste, kulüp- lerin son karşılaşmalarda alacakları peticeler hakkında tahmini bir hü - küm vermek fırsatını hazırlayacak- tir; Karşılaşacağı takımlar Beykoz, Hilâl, Anadolu Beşiktaş, Güneş, Vefa Galatasaray, Beykoz, 1.spor. Vefa Fenerbahçe, Beşiktaş, Güneş Galatasaray, Beykoz Beşiktaş Fenerbahçe, Eyüp Beşiktaş, G.saray, Süleymaniye Vefa Anadolu, Topkapı Fenerbahçe Eyüp TAN 9 e FAYDALI Me Iki dilenci | aaa BİLGİLER N si Peride CELAL —- Her akam eve dönerken yolun kö- Jseler içinde yaprakları gümüş renk- şesine oturmuş iki dilençiye tesadüf |lerle yanarak, titreşen söğüt dalla- Bugünkü Program Istanbul 18,— Sshne musikisi, 19.— Ha 19,15 Muhtelif plâklar veya retranıseni 70,— Dans musikisi (Amatör san'a'kârlar tarafmdan) Müfid Hasan idaresinde, 20,30 Suldyo orkestralar. 21,30 Son Baat 22 den sonra Anad telere mahsus bavadis se Ankara: 12,30: Plâk yayımı ve Ajan haberleri; 1930: Bporcu konuşuyor; 19,50:t Plâk ya yımı; 20,30: Ajans haberleri; 2040: Kar- 12,30: Plâk yayı Ajans haberleri piş şehir lokantasından nakil BUKREŞ Konserin devâmi; Vi 18, Orkestra; 19.20: 20: Gk. Cucunun eserlerinden; 21,25 yölensel könmeri; 22: Avrupa konseri; (Tafsiiât radyo sahifemizdedir); 23,15: Mandolin orkestrası, MOSKOVA 18,30: Rus musikisi; 20: Çaykovski'nin | eserlerinden konser; 21: Russalka opera- sından bazı sahneler: 22: Yabanc: dillerle syon. BUDAPEŞTE purundan yapılacak deşriyatı nakil; 20: Çingene musikisi; Zi: 2: Bükreşten nakil; Avrupa 18,20: Salon orkestrası; Mühtelif; 21: Bükreşten na. Sözler; 23,25: e Avrupa konseri; 23: Dans musikisi Kısa Dalgalar Çalışma sastleri: Saat 1045 — 1420 : 3 74mm ve Si, 4$ m Sant 15.00 — 1833: İ3L38 m Bant İD — 2335: 25. 49 m ve Gsm Londra Çaışma saatleri: 10 — 1220 1 25589 m ve 81. 55 m Sant 13 — 1545 : 18. Bö m ve 15, 82 m Sant 16 — 18 ; Gösterilen postalardan ikisi. 19,82 m 25, 29 m ve 31,59 m Sat iy18 — 7330 : Gösterilen 7 veya posta 19,60 m. 25,53, Si, 53 ve 49 0m, Sinemalar, Tiyatrolar * TEPEBAŞI ANFİ TİYATROSU : Bu akşam saat 20,30 da (Süt Kardeş- | ler), Kömedi 3 perde. Her yer elli ku- Taytar, FRANSIZ TİYATROSU : Saat 21 de Prot. Zati Sungur, Manyatizma, Spiri tzma, Fakirizm ve İpnotirma aumara Ja MELEK (Brosdvay o Melodi) (Mönte Kristo). ELHAMRA : (Sevda Gecesi). ” (Adalar Şarkımı) ve * İPEK ; (Kio.Klo) ve (Kaplan Kız) * TÜRK ; (Sandet) ve (İki Gönül Bir Olunca). SARAY : (Liüom) ve (Foliberger), SUMER : (Kızıl Alev) çe (admini Gölü), AZAK : (Wonder Bar) ve (Vahşi At dar Kralı). NİLLİ ; (Sevmek Yasak Mı) ve (Ö. lüm Kasırgası). HİLAL : ÇHücam Filosu) ve (Sevda Maceraları). KADIKOY SÜREYYA: (Aşk Bando sa). USKUDAR HALE : (Aysel - Bataklı Damın Kızı) Türkçe sesli ve sözlü Davetler, Toplantılar İHTİYAT SUBAYLARIN YOKLAMALARI Fatih Askerlik Şubesinden £ 1 — İhtiyat subayların yoklamalarna Haziran 936 da başlanacaktır, ve 30 Hazi İz bulunan ihtiyat su nlarile ve birer adet fo toğeaflarile şubeye gelmelerini. 3 — Şube muntıkası haricinde veya ecne- bi memleketlerinde bulunan ihtiyat subay ne gölürerek selâm İartık. birbirimize ederim. Bunlardan biri yirmi beş yaş larında büyücek yüzlü bir gençti Meşinlere sarılı iki bacağı da dizle- n İrinden itibaren kesikti.Hiç sesini Çi- karmaz, kimseyi rahatsız etmez && de önlinden gelip geçenlere sarı çil lekelerile dolu yilzünde açık mavi gözlerile gülümser, sevimli bir hare- etle elini yırtık, satrançlı kasketi- verirdi, Sanki geçenlere orada yardıma muhtaç bir fakirin mevcudiyetini bu sevimli u- *İsul ile işaret etmek isteyordu. Onun | bitkin ta | biraz ötesinde çok zayıf, varlı, genç bir Habeş kadın ayakta durur, ayaklarıma sarılan kendine benzer kız çocuğunun kıvırcık saçlarını okşayarak, br elini çekin- gen yarım bir hareketle uzatıp.gelen geçenlerden irhdat arar gibi iri si- yah gözleri elemli manalarla dolu di- lenirdi. İkisile de aramızda az çok göz aşmalığı vardı. Her sabah, her akşam rinden geçtiğim için iyice alışmıştık. Sanki onlar bu köşenin sadık bekçile riydi, Bir gün de yerlerini terkettik- lerini görmemiştim. Fakat o kadar da rahatsız etmeden, başka dilenci. ler gibi kulak tırmalayan bir sesle insanın eteğine takılmadan, köşele- rinde birisi küçük temenna ile, öteki esmer yüzünde hüzünle parlayan iri siyah gözleriyle öyle çekingen, Za vallı bi halleri vardı ki... Kimse de onları orada fazla görmüyor, büyük- lü küçüklü eller sık sik birkaç kuruş atmak İçin önlerine uzanıyordu. Ba- zan ben de bir şey vermek için yan- larma yaklaşınca yarım bacakları - üm üzerinde delikanlı hafif doğru - lur, çil lekelerinin bürüdüğü yüzünde mavi gözleri bir gök parçası gibi duru, temiz ışıklarla yanarak O gü- lümser, uzattığım parayı alır almaz hemen elini kaşketine götürerek te- mennayı, sonra da bu selâma “Yo - lun açık olsun” diye, iyi bir temen- ni katmağı unutmazdı ve öbür ta- rafta Habeş kadın kucağına çektiği çocuğunu daima görmeğe #lişik ol - duğum bir el hareketile yavaş yavaş okşıyarak, hiç kıskanmıyan müte - bessim gözlerle arkamdan bakardı. Birkaç kere de onun küçük Habeş kızını yerde, delikanlının kesik ba- caklarinm yarımda otufurken gör - müştüm. Çocuk ona küçük, kesik kahkahalar atarak oyunlar yapıyor, o da mütebessim, memnun bir yüz- ile seyrediyordu. Bazı akşam Üzerle- ri Habeş kadınla genci yanyana bu- lurdum. Kadın duvarın dibine çöme- Wp oturur, dizlerinde bin yamalı yırtık bir yorgana sardığı çocuğunu hafif hafif sallıyarak, gözleri dalgın, düşünceli bir tavırla akşamın parça parça karanlık lekelerini taşıyan kaldırımlara dalar, öbürü de elleri kesik ayağınm meşinlerinde gezine - rek, bakışları biraz ötede koyu göl PR. ZATİ HAVA KURUMU r şubedeki kayıt veya icra numaralarile sarih ikamet ve memuriyet süreslerini gös- terir bir mektupla şubeye müracast eder ler. Ecnebi memleketlerde bulunanlar ma- halli konsolosluklar o vasmtasile yoklama larını yaptırabilirler, TEŞEKKÜR Yoğurtçu Haliğ Ekşinozluğil D. kaya Yüz kilo Yoğurt göndermişi riyetinden teşekkür olunuyor. GÜLHANE MÜSAMERELERİ (| | Gülhane seririyatı 936 senesi 13 öncü) son tıbbi müsameresi 22 Mayıs Cuma| günü Prof. Dr. Niyazi İsmet Gözcü bay-| İkanlığı altnda toplanmıştır. Müsamerede: Prot. Burhanettin Osman tarafdan muh- telif ensülinlerin klinikteki » mücesiriyetin | çala Müd. tetkiki neticeleri bildirilmiştir. Prof. Dr Nüzhet Şakir taratmdan asabi tenebbübü ile büsule gelen fizik ve şimik hadiseleri, Nisaiye Baş Asistanı Dr. Saim tarafından Asckhelm-Zondek teâmülü ile folliculine dozajından bahsetmişlerdir. Nisaiye asis. tanı Dr, Necati tarafından bir fistül veziko servikal ovak'asile vajinal yoldan parça. İanmadan çıkarılmış bir büyük servikal m yom vak'ısı Hariciye asistanı Dr, Cevdet tarafından müzmin envaziyon arazi veren bir brid vak'ası, Cildiye Asistanı Dr. Ta-| cettin tarafından hususi bir tedavi şekl le | tam gifa elde edilen bir psoriyazin vak'anı, Kulak asistanı De. Ein Bülent tarafından | afrigorisue asabı raci felci vak'ası Teşcihi | marast aşistanr Dr. Kâmil tarafından mide| kanseri ve mibyazlarda Krukenberg tümö- rü metastazi vak'ası gösterilmiştir. Münakaşalara ; Prof. Dr. Abdülkadir , LüMü, Nüzhet Şakir iştirak etm Kiralık Yalı Bebek vapur ve tramvaya iki dakika mesafede 5 odalı bir yalı kiralıktır. Bebekde Salih a- part, Berber Yorgi'ye müracaat, 28, Mayıs Perşembe günü saat 17,30 Manyatizma - İspiritizma . Fakırızma mütehassısı Yeni ve görülmemiş programla Fransız Tiyatrosunda vereceği matine Hasslâtını Bu büyük fırsatı kaçırmayınız. Fiyatlar 50 - 75 - 100 kuruştur , rına takılı arkadaşının mahzun sü « küluna iştirak ederek öylece sessiz dururdu. O akşamlar ikisinin de kötü talihlerinin azabını yüreklerin- de taşıyarak, yeislerini biribirlerine bir şey söylemeden paylaştıkları ak- samlardı galiba... Fakat gündüzleri genç bütün kederinden sıyrılmış gibi mütebessim, kadın Sık sık çocuğu- nun buşina gömdüğü yüzüne taktı - ğı yalancı sükütu böylelikle muhafa- za etmeğe çalışarak essiz sedasız dururlardı. Bir gün bizim semtte oturan bir ahbap ile beraberce önlerinden ge çerken arkadaşım bana onların basit hikâyesini anlatmıştı, Kadın mem « leketinden satmalınıp saraya cariye getirilen eski halâyıklardan birinin kızıydı. Anası ölünce sokaktş kal « mış, İş göremiyecek kadar zayıf ol- duğu için, onu yanma kimse almak istememişti ve o sokaklarda aç sefil kalarak “Seni alacağım” diye, yüzü- ne gülen kucağındaki çocuğun baba- sma son bir destek diye, tutunmuş, onun da omuzundan bir yaprak gibi silkelemesile işte böyle kucağında çocuğu, canlı iskelet gibi bitkin vü- cudu ile kaldırımlara düşmüştü. Gencinin hikâyesi de şuydu: Bir za- manlar sokakta gunu, bunu satarak geçinen, hâlâ bırakmadığı o sevimli gülümsemesi ve temennası ile her - kese kendini sevdirmiş küçük bir es- naftı. Sonra bir tramvay kazası ayaklarmı alıp götürmüş ve bu ka- zadan evvel şu sokak köşesinden İbaşka sığınacak yer kulmamıştı. Kimsesi yoktu. Yardım edecek, bu yarım insana kapısmı açacak hiçbir insan da çıkmamıştı. İşte önlerinden geçip hergün bir parça daha sefa - letlerine aşina çıktığım bu iki bed- bahtı açık avuçlarile kaldırımlara düşüren sebepler. Bir sabah acele ile evden çıkmış- tım. Onların durdukları köşeye ge- linee ilk defa orada genci yalnız İ gördüm. Öbür Habeş kadın orada değildi. İçimde kıvrılan bir istifham ile yoluma devam ettim, Akşam dö- büşte kadını yine orada gençle be- raber görünce merakım dağıldı. Fa- kat dikkat ettim. Kadınm kucağm- da bir eksiklik vardı. Çocuğu yanm- da değildi ve zayıf kuru kollerr ha- zin bir biçarelikle böğründe kavuş- muştu. Onlarm y4nma yaklaşmca birdenbire şaşırdyh. Kadm sakat arkadaşına hem#yavaş yavaş bir şeyler anlatıyof, hem de esmer ya- naklarında bol” bol parlak izler bi- rakan yaşlarla ağlıyordu. Benim önlerinde merakla durduğumu gö- rünce bakışları dalgın onu dinliyen delikanlı başımı kaldırdı. Sonra her zamanki sevimli tebessümüne hiç benzemiyen acı bir gülümseme ile, ben sormadan merakımı gözlerimden anlıyarak anlattı: (Sonu yarn) da Mz SUNGUR menfaatına terk etmiştir siPanIZade gön HÜSKÜ Kğ İrsayay) : N » Her cins yerli ipekli kumaşlar, er- kek ve kadın ipekli çamaşır takımla- ri, pijamalar, brode, pentür ve apli- ke yorgan takımları, sabahlık ve rob döşambrlar, banyo havlularınm iyi ve ucuzunu BURSA PAZARINDA bulursunuz. Sultanhamam 24, Beyoğlu, İstik- İ1a1 caddesi 376. 3330 Istanbul dördüncü Icra memurlu- undan: 5-5-936 tarihli gazetenizin 11 inci sahifesinin birinci sutununda. seliş ilânmı yapmış olduğunuz Emniyet Sandığma ipotek Üsküdardaki gayri menkulün adresi hakkında yanlışlık. lar olduğundan (Üsküdarda açık türbede Ahmet Çelebi mahallesinde uzun yolda ve 22 No, lu kısmı Davut ağa sokağmda eski 10 yeni 16-22 No. larla murakkam üç kısım bahçe- li bir evin tamamı) şeklinde tashi - hen ilânı istenir, YENi NESRiYAT Ruhsati | Sıvas Halkevi Dil, Tarih ve Ede İbiyat şubesi tarafından Şair Delik- başlı Ruhsati'nin hayatı ve eserleri hakkmda güzel bir kitap neşredil- miştir. Okuyucularımıza tavsiye & deriz. R. Peker'in İnkılâp dersleri Ankara, ve Istanbul üniversitele- İrinde verdiği inkılâp derslerinde tu- tulan talebe notları gözden geçiril dikten sonra Ulus Basımevince kitap halinde basılmıştır. 124 sayfa eser her yerde, yalniz basma masrafı karşılığı olarak, ON KURUŞA satılmaktadır. İstanbulda toptan ve perakende satış yeri: Ankara caddesi muallim A. Halit kitap evidir. Dr. İHSAN SAMİ ÖKSÜRÜK ŞURUBU Öksürlik ve nefes darlığı boğma- ca ve kızamık öksürükleri için pek tesirli ilâçtır, Her eczanede ve ecza depolarında bulunur. 4574