——RT Bikeğ MA TT —— ğ EKONO Mi AN — BORSA - PİYASA — PİYASA VAZİYETİ Kambiyo borsası Nisan ayı içinde borsada ne kadar kambhiyo ve esham ve tahvilât üzerine muamele yapıl- dığma dair bir istatistik tanzim et- miştir. Bu istatistiğe göre, geçen bir ay içinde 548 bin lira kıymetinde es ham ve tahvilât üzerine muamele ol muştur. Bunların içinde yalnız 1 nu- maralı Ünitürk tahvilleri Üzerine 281 bin liralık, iki numaralı Ünitürk üzerine 11 bin liralık muamele ol- muştur. İstikrazı dahili tahvilâtı üze rine de 15 bin liralık iş yapılmıştır. Borsada Ünitürkten sonra, ikinci derecede muamele gören Anadolu Demiryolları tahvilleridir. Nisan a- yı içinde vadeli Anadolu Demiryol- ları tahvilleri üzerine 42 bin 315 li- ralık peşin Anad' ' demiryolları ü- zerine de 16 bin 460 liralık iş olmuş- tur. Nisan ayı içinde horsada 1 mil- yon 622 bin liralık kambiyo muame- lesi olmuştur. Bunlarır arasında yal nız Fransı: frankı üzerine 1 milyon 17 bin lir: “k isterlin Üüzerine 366 bin liralık, dolar üzerine 227 bin li- ralık, İsviçre frangı üzerine de 10 bin 530 liralık muamele yapılmıştır. Buğday fiatleri Ticaret Borsasıma gelen haberlere göre, Anadolu ve Trakyaya yağan yağmurlar mahsul üzerine iyi bir tesir bırakmıştır. Köylü elinde ka- lan son malını da piyasaya vermek- tedir. Polatlı buğdaylarr Üüzerine 6 kuruşla 5 kuruş 3” para arasında muamele olmuştur. Bundan sonra fiyatların daimi bir surett> düşeceği anlaşılmaktadır. Alman firmaları, geçen yıl mahsulünden buğday al - mak için Ziraat Bankasına müracaat etmişlerdir. Terziler bir kooperatif yapıyorlar Terziler Cemiyeti bir kooperatif yapmağa teşebbüs etmiştir. Bu koo- peratifi yapmaktaki maksat şu su- retle izah edilmektedir: Şehrimizde- ki birinci sımıf terziler, kumaşlarını doğrudan doğruya — fabrikalardan almaktadır. Halbuki halkın en ziya- de münasebette bulunduğu ikinci sı- nıf terziler kumaşı mağazalardan al maktadır. Bu yüzden, birinci sınıf terzilere nisbetle kumaş pahalr mal olmaktadır. Kooperatife giren ikin- ci ve üçüncü sınıf terziler, koopera- tif vasıtasile, doğrudan doğruya fab rikalardan kumaş satm alabilecekler dir. Bundan başka terzilerin malze- me masrafı da vardır. Kooperatif bu malzemeyi toptan bir surette almak suretile terzilere ucuza mal edecek- tir. Şimdilik terziler kooperatif teşeb- büsüne 60 terzi girmiştir. Koopera- tifin müteşebbislerinden bir zat di - yor ki: — Gün geçtikçe kooperatifin aza- ları çoğalacaktır. Bunda büyük bir menfaat vardır. Bugünkü şerait al- tında ikinci ve üçüncü sınıf terzile- rin vaziyeti pek müşküldür. Bunlar işlerini ucuza mal etmek mecburiye tindedirler. Bu izahatı veren zat, kooperatifin yalnız, terzilerin masrafını azaltmı- yacağı, dikiş masraflarma da tesir edeceğini söylemektedir. Eğer koo - peratif buna muvaffak olursa, halk İkinci sınıf terziler kumaşları daha ucuza mal edebilecekler daha ucuza elbise tedarik edebilecek tir. Bugünkü dikiş fiyatları yüksek- tir. Her şey ucuzladığı halde, terzi- lerin dikiş için aldıkları masraf ucuz lamamıştır. Sehrimizde birinci sınıf terziler dikiş masrafı olarak 25 lira almaktadırlar. Halbuki elbise yaptı- racak bir adam kumaş için daha az para vermektedir. İkinci sınıf terzi lerde dikiş ücreti 20 liradan aşağı de ğildir. Eğer müşteri taksitle elbise yaptırmak mecbur'setinde kalırsa dikiş masrafı 25 liraya kadar çıkmak tadır. Üçüncü smıf terziler arasın- da 15 - 16 liraya kadar dikiş masrafı alanlar da vardır. Fakat elbise yap- tıracak orta halli insanlar, dikiş mas rafı için 20 lira vermektedirler. Dikiş masrafları neden bu kadar pahalıdır? Kooperatifin müteşebbis- lerinden ve ayni zamanda terzi olan bu zat buna birkaç kelimeyle şöyle cevap veriyor: — Kalfa ve çırak ücretleri o nis- bette pahalıdır. İyi bir kalfa bir ter- zinin yanında 2 - 3 lira yevmiye al- maktadır. Bu vasati bir ücrettir. Bi- rinci sınıf terziler arasında kalfala- rına 4 - 5 lira bile verenler vardır. Netice itibarile terziler kooperati- fi terzilerin masrafmı ucuzlatacağı gibi, halka da ucuz elbise temin ede- cektir. Kooperatifin ileride Avrupa- da ol?uğu gibi bir elbise fabrikası aç mağı da düşünmektedir. Dünya gümüş istihsalâtı gittikçe çoğalıyor Yapılan istatistiklere göre, dünya gümüş istihsalâtı çoğalmaktadır. 933 senesinde bütün dünyada 5010 ton gümüş çıkarılmıştı. Bu mikdar 934 gBenesinde 5770 tona, 935 senesinde Gde 6420 tona çıkmıştır. Birinci dere- cede gümüş istihsal eden memleket Meksikadır. Meksikada 935 senesin- de 2250 ton gümüş çıkarılmıştır. Bir leşik Amerika hükümetleri dahilin - de de 1190 ton, Kanadada 510 ton, Conubi Afrikada 780 ton, gümüş çı karılmıştır. İş Kanunu lâyihası İş kanunu lâyihası, Kamutayın muhtelit encümeninde tetkik edil - mektedir. Lâyihada fabrikatörlere ceza hükümleri bulunmaktadır. İs - tanbul sanayi birliği, bu cezaların hafifletilmesi için, Kamutaya dilek- lerde bulunmuşlardır. Alınan malü -, mata göre bu dileklerin lâyihada ta- dilât yapılacağı sırada nazarı dikka- te almacağı anlaşılmaktadır. Deniz yolları kadrosu Denizyolları kadrosunda, yeni büt çe vaziyetine göre bazı değişiklik - ler yapılmaktadır. Bu arada bir çok kaptan, makinist ve mürettaba- tın vazifeleri, bulundukları gemiler- den başka gemilere naklettirilmekte dir. Kadro, Ankarada bulunan umum müdürün tasdikmdan sonra, Haziran dan itiharen tatbik olunacaktır. İzmir limanında Halı ihracatımız gittikçe azalıyor Halı ihracatımız gittikçe azalmak- tadır. 935 senesinde İzmir limanın - dan 161 bin 578 kilo halı ihraç edil- miştir. Halbuki diğer senelerde Izmir limanından en az yarım milyon kilo kadar halı ihraç edilirdi. Halı ihra- catı yalnız bizde azalmamıştır. Başta İran olmak üzere halı yapan memle- ktelerin ihracatı da azalmıştır. Bu - nun en büyük sebebi, muhtelif mem- lekteler ekonomik tedbir alırken, ha- Iryı lükg madde olarak kabul etme- sidir. Bütün memleketler halı itha- lâtını tahdit etmiştir. Devletlerin ha- l1 üzerine koydukları bu tahdidat de- vam ettikçe, halr ticaretinin canla- nacağını ümit etmek doğru değgildir. Almanyaya yaş üzüm Bu sene Almanyaya yaş üzüm ih- racatı yapılacağından, hattâ yaş ü - züm alacak Alman firmalarının mem leketimizde tetkik yaptığından bah- setmiştik. İzmir Ticaret Odası, yaş üzüm ihracatı için üzüm tacirlerile görüşmektedir. Bu görüşmelerde am balâj işine büyük bir ehemmiyet ve- rilmektedir. Zingal şirketi, Izmir ü- zümlerine, muhtelif ambalâj nümu- neleri vermiştir. Bu nümuneler İkti- sat Vekâleti tarafından da tetkik e- dilmektedir. Yaş meyva ihracatı bek- lenen ambalâj üzerinden yapılacak - tır. Yün ve Yapak Piyasanın vaziyeti sağlam görülüyor Istanbul yapak piyasasında mev - cut mal olmadığından faaliyet aliv- ahi 20 MAYIS ÇARŞAMBA Para Borsası Alış Satış Sterlin 620,— 626,— 1D 123.— 126,— 20 Fransız frangı 163,— 166,— 20 Belçika frangı 80,— Bâ— 20 Drahmi 20— 23 20 İsviçre fr. S812,— 820,— 20 Çek kuron S4— 88.— 20 Ley 13,— 16.— 20 Dinar 48,— 52.— Liret vesikalı 190,— 196.— Florin 82.50 84,— Avusturya şilin 22,— Z4 Mark 28,— 32,— Zloti 2l— 24 Pengo 22.— 24— Leva 22,50 24,50 en 30,— 34,— İsveç kuronu 30— 33,— Altm 965,— 967.— Banknot Zâl— 243 .— Çekler Paris üzerine 12 03,50 İngiliz üzerine 627,25 Dolar 0,79,25 Liret 10,08,94 Belga 4,69.— Cenevre 2,45,30 Leva 63,86,60 Florin 1,17,40 Çekoslovak 19,10,87 Avusturya 4,20.— Mark 1,97,08 İsveç kuronu 3,09,38 İspanya pezeta 5,81,25 Esham İş Bankası Mü, 37,50 a . N. 9.90 L L amiline 9,90 Anadolu 9 6 23,70 " 95100 39,— Sirketihayriye 5.— Tramvay 19,50 Bomonti Nektar 7,715 Terkos 12,40 Aslan Çimento 10,60 Merkez Bankası 66,25 Osmanlı Bankası 26 .— Sark Merkez Eczanesi 445 İstikrazlar 'Türk Borcu I Kupon kesik 21,90 VA y D y 20,80 T AMR İ SrAL GA İstikrazı dahili Kupon kesik Ergani A. B. C. Sıvas Erzurum I Kupon kesik ı Mısır Tahvilleri re bağlantılara tmektedir. Piyasanım vaziyeti - şimdilik sağlam görülmektedir. Alivre olarak 60 ku- ruştan bir vagon Eskişehir yapağı- sı satılmıştır. Son fiyatlar şunlar- dır. Anadolu 55- 56 Ince 57-61 Trakya 67-68 kuruştur. Ege mıntakasında yapak fiyatları son hafta içinde dahi yükselmiştir. Yerli inceler 64 - 64,5, ikinciler yani Antalya malları 63, yerli kıvırcıklar 72 kuruşa çıkmıştır. 90 Tonluk mal bu fiyatlar üzerinden muamele gör- müştür. Piyasanın genel durumu sağlamdır, Mersin mıntakasında yün ve ya- pak piyasası geçen haftaya nazaran daha canlıdır. Taleplerin devam et- mesi ve verilen fiyatların da müsa- it bulunması yün ve yapaklar üze- rine fazla iş yapılacağı ümidini ver- mektedir. Mıntakada eski mahsul - den stok kalmamıştır. Mıntakanın 1903 II K. kesik — 88,50 89.50 1911 III K. kesik 83,50 84,50 Tahvilât Rıhtım ... ( >*10,35 Anadolu | ve II Kupon kesik — 43,60 ” TI 47,50 Anadolu Mümessil Sl,— son fiyatları kuruş olarak şüöyeldir: Mersinde: Yapak A 55 Yapak Ş 59 Yıkanmış 56,36 Akşehirde Yapak 49 Kars mıntakasında yün piyasası hararetini muhafaza etmektedir. Fi- yatlarda bir kuruş kadar yükseliş görülmüştür. Istanbul fiyatlarının yüksekliği bu mıntaka piyasalarına da tesir etmektedir. Son fiyatlar 40 42 kuruştur. Türk - Alman tüccarları arasında son hafta içinde 100 kilo başma cif Hamburg 70 liradan kirli Karaman yünleri üzerine işler yapııdığı haber verilmektedir. Yine son hafta içinde Türkiyeden yeni kırkım yünler üzerinden dahi bazı teklifler alınmıştır. 96 46/48 randımanlı Anadolu kirli yünleri için 100 kilo başma cif Hamburg 62 - 63 lira istendiği bildirilmekte- |bana karşı iyi muamele etmekle be- “İkaca yardım temin ediyorsa O za- — —<— 21- 5- 936 evişMelar S Ieığîxeâeî Beni sevmiyen birisini seviyorun Fenerden H, S. imzasile: “19 yaşındayim. Benden sekiz on yaş büyük bir genci seviyorum. O raber beni sevmiyor, bunu biliyorum. Şimdi ailem beni bir başkasile ev- lendirmek istiyor. Ben, sevdiğim genci tacağımı tmi Kalbim hep onunla meşgul. Bu şart altında, yani kalbimde bir başkası varken evlenebilir. miyim? Ne der- siniz?” Bir başkasını severken, sevmedi- ğiniz bir adamla evlenmek iyi bir şey değildir. Bu, onu aldatmak olur. Fakat mademki sevdiğiniz adam si- zi sevmiyor, onu unutmanız lâzım- dır. Sizinle evlenmek istiyen kim- seden beş altı aylık bir mühlet iste- yiniz. Bu müddet esnasında unutma- ğa çalışmız. Eğer yine unutamazsa- nız, evlenmeyiniz. Fakat henüz genç siniz, sizi sevmiyen birisini unutmak kadar kolay bir şey yoktur. miyorum. * Genç ve güzel bir dul seviyorum Istanbuldan Ş. E. N. imzasile: “22 yaşınday LA 7 dim. fakat genç, güzel bir dul ba- yan seviyorum. O da beni seviyor. Ailesini üç dört senedir tanırım. Evlerine gidip geliyorum. Iki aydan beri samimiyetimiz günden gümne bi- zi biribirimize bağladı. Bu, bayan, ahlâkı ve güzelliği itibarile çok ho- şuma gidiyor. Onu çılgınca seviyo- rum. Onsuz yaşamamın beni müthiş felâketlere sürükleyeceğinden emi- nim. Her ikimiz de evlenmek taraf- tarıyız. Onun hali vakti orta dere- cededir. Benim ise 25 lira maaşım var. Bumnun için mes'ut olacağımda tereddüt ediyorum. Siz ne dersi- ni? Kendinize daha fazla bir kazanç temin etmeden evlenmemekte hak - lısınız. Eğer sizin ve onun ailevi vaziyetleriniz sizin kazancınıza baş- man evlenmenizde Mmahzur olmaz. Aşk nekadar kuvvetli olursa olsun, ihtiyaç ile bir gün gelir ölür ve azap olur. Bü noktaları iyi düşününüz. Hem daha çok gençsiniz. * Çok çekmiş fakat temiz kalpli bir kız Bursadan M. K. imzasile: “20 yaşındayım. Hayatta kimsem yoktur. Küçük yaştanberi hayata atılmışım. Tahsilim yok. Küçük yaştanberi başımdan geçmedik felâ- ket kalmadı. Şimdi her şeyi unut - tum. Bir aile yanında çalışıyorum. Beş on param var. Hayatta hiçbir şeyde gözüm yok. Her şeyi gördüm geçirdim. Yalnız sizden rica ettiğim şey şudur: Bir sene evvel işim mü- nasebetile bir müdür tanıdım. — Be- nimle görüşmek istedi. Ben de işim onun elinde olduğu için gittim. Ga- yet samimi ve ciddi bir kır gezintisi yaptık. Her vakit görüşmemiz için ısrar etti. Ben de onu çok terbiyeli bulduğum için gittim. Anlaşalım da ondan sonra evlenelim diyor. Ben hiç oralı değilim. Çünkü size derdi- mi anlattığım gibi vaktile uğradığım felâketleri ona anlatmama im! yok. Beni hiç evlenmemiş bilii Çocuklukta geçen felâketin lel ömrümün sonuna kadar başını diyemiyeceğim, çünkü bu hayat da bıktım. Bu müdürle evlenirs sonradan bu rezalete şahit olu onun da mazisi kirlenmez mi? Y sa ondan ayrılayım mı? Hem o a tahsil ve terbiyece benden farklı Bu asırda kendisi nekadar iyi < bile bu asrın kadınları onu bıral lar mı dersiniz? Oldukça kıskanı da. O da benden kıskançtır. Yo hiç bu sonu karanlık hayata atıl yayım mı? Bu halim ne olacak? den doğru bir ata nasihati vermi zi rica ederim.” Henüz pek genç olmanıza rağn başınızdan birçok hâdiseler geçt ni ve bu hâdiselerin sizi olgun, düşünür bir kadın haline getird! ni görüyoruz. Evlenmek hususun ki endişe)erlniz çok doğru. Arat da büyük farklar var. Fakat bi bu müdür sizi hakikaten seviyor! ve sizin olgunluğunuzu gördüğü i sizi istiyordur? Emin olunuz ki si “bu asrın kadınları” dediğiniz dınlar arasında sizin kadar vicı temizliği olan azdır. Bunun i yapacağınız şey şudur: Bu n düre, bir gün, bütün hayatınızı dugu gibi anlatırsınız. Bize yaz ğınız endişelerinizi, aranızdaki fa kı söylersiniz ve bir hüküm vermi ni ona bırakırsınız. Bize öyle ge yor ki, o, sizi ve kalbinizin bu rekliğini — eğer maksadı sadece lenmek değilse — takdir edecekti Annesi bırakmiyor İzmirden A, C. C. imzasile: “25 yaşlarında bir genç ile set tik. Ben ondan iki yaş küçüği -Bu. genç. henimle,. evlenmek. istiy du: Ben de-istiyordum. Karar a dik, mutabık kaldık. Aradan altı geçti. Bir gün gençten bir mek aldım. Benden af diliyor, evlene yeceğini, annesinin buna kat'iy, müâni olduğunu yazıyordu. Tahki yaptım. Hakikaten annesinin ben le evlenmesini istemediğini, ona başka kız bulduğunu öğrendim. tahkikatı bana yapan sevdiğim gencin samimi arkadaşlarından risi idi. Bir hafta evvel bir m tup yazarak, beni eskidenberi se ğini, bunu şimdi artık söyliyebili ğini, benimle evlenmek istedi bildiriyor. Ne yapayım?” Biraz bekleyiniz. Sizi annes arzularından çıkmamak için ter! den sevgilinizi belki unutabilirs Ondan sonra, sizi sevdiğini it eden genç hoşunuza — gidiy onunla evlenirsiniz. Bu genç her de size terkedenden daha samim sa gerek. Arkadaşının ve sizin olan aşkının hatırı için kendi # nı saklamasını bilen birisi, her de dürüst ve iyi bir insandır. AT LT TTT LA AAA Z GA GÇT T MT GG G — ZTT GK GFT ÇAAT GT TTT AF L AT GAT GAT LT CO TTT TTTT GAT LMA DGT CA FO AA M L No. 29 Âdemle Havva Sizin ev sahibi de çok nazik kadın bir akşam gelip onada teşekkür ede ceğim, orövvar kâmran! Birazdaha dursa idi boğazma sa- rılacaktım. Bütün korkularım umduğumdan daha elim bir şekilde patlak vermiş- ti. Başımı kaldırıp hayale bakamı- yordum. Oda bir şey sormuyordu. Konuşsa, bu misafir meselesini anlamak istese hakikati söyliyecek- tim, bunda zaten benim — bir güna- hrm yoktu ki! Fakat Hayal sanki bu kece konuş mayı istememiş gibi idi, ağır ağır meyvasını yediğini hissediyordum. — Elmalarını yesene Kâmran! Suratıma bir tokat inmiş gibi his- setim. Hayal ne diyordu. Göz kapa- klarım yavaş yavaş kalktı, Hayalle göz göze geldik, hiç bir değişiklik yoktu, bilakis göz bebeklerinde tat- h bir tebessüm vvardı. çalışarak minasebetsiz Rusun bah- settiği meseleyi anlatmak istedim. Bu biraz güç oldu, boğazım ku- rumuştu. — Bu deli fişek bir Rustur, dedim sözde madencilik tahsil ediyor. Fa- kat çok vakti meyhanelerde geçi- yor. Geçen gün koluna bide kız ta- kup bizim pansiyona gelmiş, Mada- mda benim misafirim diye ikram et- miş, geldiğim zaman bol bol Jlikör içiyorlardı, birakamadım, — davetsiz misafirlere yapılacak şey pek sade- dir ama bizim madamı bilirsin ya. Hoşuna giden oldumu evini, tapusu- nu, nesi varsa verir, Bu çocukta gö- rdünya, gevezenin şarlatanın biti, yanmdaki kız da kendinden aşağı değil, yemek vaktine kadar oturdu- lar, derken bu deli fişek birdenbire £rladı, sekizde verilmiş bir randevu su olduğunu söyledi, beraber geldik leri kızı bile unutarak gitti, pansi- yonda benden başka erkek yok, va- kitte geç, mecbur oldum bir taksiye bindirmeğe! Hem elmalarımı yiyor hem hikâ- yenin yerine göre gülmeğe, kızmış görünmeğe çalışarak anlatryordum. abii, dedi, öyle yapman lâzım dı, bir aile kızı ise! Hemen yapıştırdım! — Öyle olacak! vakıa bizim A- leksandr serserinin biridir amma kı- zın hali ve tavrı pek ciddi görünü- yordu. e — Sinemaya gidecekmiyiz! Nasıl istersen ? — Mademki karar verdik! — gidelim! » Cuma akşamı ( Brüksel ) e git- tigim zaman hayali pek neşeli bul- dum, Bana büyük bir gezinti proğra- mından bahssetti.. Bir otomobil gurupu — Lüksen- burg'a gidecekmiş, herhalde razı 0- lurum diye bizim için bir hususi oto mobil kiralamış. — Mükemmel! dedim.Zaten sen ne düşünürsünde fena olur, onu böyle neşeli görünce benim de eski keyfim yerine geldi. Doğrusu bu güne ka- dar (Hayal) den kuşkulanıyordum, o gün benim lokantada verdiğim iza hatı dinlediği zaman izahatı tabii gördü, ama ben onun bu tabii görü- şünü tabii görmedim, kadınlar içle- Hayal hiç sesini çıkarmadan din- vindan nazarlıklıdırlar. Ağızlarile ka |derler ama biraz dünyayı anlamış tur, cahili ne söylediğini bilmeden söyler, zeki kadınlara gelince kafa- ları başka düşünür, kalbleri başka hisseder,ağızları başka konuşur, on- lara patavatsızlık etmek büyük ha- tadır, buluttan nem kaptıkları için en küçük bir gaf yapmaktan sakın- malıdır. Hayal gibi zekası daima işliyen bir kadına karşı diplomat olmak icap-eder, bu biraz sıkıcı oluyor ama zeki kadının duyurduğu zevk her halde aptal kadının verdiği sıkıntı- dan ehvendir, kadınım aptalı olmaz bir erkek nede olsa görgüsüz bir ka- dından üstündür. Hayal bugün her halde samimi idi. Buğün otomobil seyahati için ha- zırlıklar yapmış kendiside okadar şık ki! ipek gibi ince kurşuni bir kaşpusiyer almış. — Keşki bende hazırlıklı olsay- dım: dedim. Hayal şüphe yok iyi günlerinden birinde..Neşesi iyi,akşamdanberi ko- nuşuyordu, bana lokanta tesadüfü- ne ait bir şey anlatmadı, demek ki benim minasebetsizce, sersemce kı- Lüksemburg seyahati pek erken başlıyor, güneşle beraber yola çıka- caktık, on sekiz otomobil, çoğunu sa hipleri kendileri kullanıyormuş, ara- larında kadınlarda varmiış, bunları daha akşamdan öğrendim, sabahle- yin beni Hayal uyandırdı. Traş olurken Hayal telaşlı telaş- l hazırlanıyor, hafif bir şarkı mırıl- danıyor, belli ki keyfi yerinde! onu böyle görünce bende seviniyordum, tehlike kati surette atladı. İtiyadı olmadığı halde bu erken saatte siğara içiyor, hazırlandık! Hayal yemiş ve yemek sepetini yerleştirmesi için hizmetçiye bir çok emirler verdikten sonra yanıma gel- di, ellerini omuzlarıma koydu, göz- lerimin içine baktı. Titremeğe başladım. Bu sokuluşta acaba fırtma mı var sevgi mi var! — Kâmran! —— Hayal! — Bugün sana bir sürpirizim var. Kan başıma çıktı, yüzüm yanıyor, acaba tasımlayıp tasımlayıp işi tavı- namı getiriyor, bomba gibi patlaya- cak mı? Birdenbire ellerini omuzlarımdan —— Haydi yürü! Zındandan kaldırılmış idam 1 kümu gibi sendeliyerek peşine kıldım, kapıya indik, bu saatte £ uyuyor, şık bir spor otomobili pıda! makinist kılıklı bir odam ketini çıkarıyor. — Otomobil güzelmi? — Pek şık! hususi takside b! arabada var demek! Avrupanm büyük şehirlerindt rmüştüm, Niste, Pariste hususi rkalı kira otomobilleri vardı, f onlar hep Limuzin biliyordum, mek böylesi de varmış. Ben otomobili seyrederken F şoförle bir iki kelime konuştu, ra posbıyıklı adam asker gibi lâm verdi ve yürümeğe başladı — Benzinmi alacak, dedim. — Ne münasebet, garaja gid —— Peki bizi kim göötürec — Ben? — Korkarmısın? Şaşırdım: —— Korkmak değil, fakat! — Haydi kel yanıma! Sürpirizi anlamıştım, güldün — Demek benden gizli! zarup bozarmama rağmen vaziveti cekti. — Fanamı?