Şaha kalkan kanı, homurdanan bağıran kanı onu boğuyordu. Çibandı. Her tarafı çarpıyordu Karısı Macidiye bir gece (Gülgoncel Cenanım) da tashih ettiği “çim” gö- Bünün önünde duruyordu; küğıttaki karmcalar da Macidenin el yazısı idi. Süleymanm son mülâkata gelmediği Çarşambanın ertesi günü Macide Sü- leymana yazdığı sitemli mektubun başma bu elkabı geçirdiği zaman (Ce- han) la (Süleyman) daki çifte (n) lara bayılmıştı. Şimdi bu nunlardan bir felâket çıkıyordu. Ancak bu, Senih Efendi için bir fe- Miketti, Süleyman'ın cebinden çi- kan bu mektup Zaptiye Nazmrı için #andet olabilecekti. Bir hafta evvel bir sultanla bir erkek arasında aşk Mektupları yakalanmış, Abdillhamit , sarayda bu işi bir mabeyinci- Ye havale etmişti; Zaptiye Nazırı ça- ımıştı; ve bu onum için bir İzze- ti nefis meselesi olmuştu. Çıbanlı Zeh- Yanın evinde basılan Süleymanm ce- binden, Meşveret gazetelerile beraber birde bu mektup çıkmca Zaptiye na zırı kâğıttaki Macide İmzasını-çok gi Tift imzayı — sultanı adına benzetti; Vakıa bu işte erkeklik gösteren Sü leyman ancak ikinci dayaktan sonrs İmzanm Macide olduğunu söyledi ve acidenin de kim olduğunu ancak W- Şüncü dayaktan sonra anlattı; fakat tiye Nazırı Macidenin yalan — ol- Badığmı ancak kocası Senih Efendi- den anlıyabilirdi; ve şimdi kâğıdr w- Yatarak Senih Efendiye onu soruyor- du.Mektubu nazırın elinde baştan a- sağıyıa kadar okuyan Se- mih Bfendi cevap Verecek yerde gözleri bir noktaya di- kilmiş, duruyor, yüzünün yalnız sağ raf gülüyordu; nazır bu tebessli- Me kızmağa hazırlanırken Senih E- li yere yuvarlandı. Fele gelmişdi Püzulinin beyti defterharicde üârtık' “ediyen anlatılamıyacak. Aç ve çıplak insan derisi Slileymandan sonra Macide er- *ksiz kaldı; derisi açtı; etinde bir rl doymıyan, cam, çivi yiyebilen, Prlintüyü kaldıran midenin uçuru» Mu vardı, Bu deride ormanları yu- ân Mastodonte'larm iskeleti kımıl- edu, Bu kadm derisi homurda- | Miyor, bir şey bulamadığı icin Maci- denin kendisini yiyordu: Kanmdaki Yangından kurtulmak için denizle - kapatması olmağa razıydı; için- deki cehennemin slevi anma vuru- Yor, gözlerinin £ karaltısında acaip 48 âlev erkek olmak şartiyle ölüler bad Siyah alım haftalardan- süren temizliğindeki donmuş * omuzları kaldıramıyordu. âtlı sızılar içinde bayılmak, ölmek balta, topuz, lobut, hulâsa kı - , hirpalıyan bir kıyamet bekli - Şordu. Kendi uyuduğu zaman, eti, uyumuyordu. Ezilmeye, ka damaya mubtaçtı; öpen dudağm İş- öncesine, dişlerin singüsüne muh- nt: Saha kalkan kanı, homurda - Ça kanr onu boğuyordu. edindı: Her tarafı çarpıyordu. VU- ayna bağlıyan damarlardan, göğ- eği hapseden etten kuduruyor, bi- yele dolan kalbi nabzını parçalı - tardu. Sönmyen kanından onu kur- eşek beş on dakikalık ölümü, bir v. “gin dişiye vereceği ölümü hay- prn bağrında bulmağa raziydı. *risini yırtan gözlerle du- Kuy bir noktaya çıldirmaya başla” tağggidi bakıyordu. Hizmetçi kadın koştu: kayı, Kapıda bir araba durdu; sizi Beğeni Seyyide anladı:Senih efendi ulâ gal, olmuştu, içmiş ve arabayla Mae yalnı zbu sefer çok yeri arabadan çıkamıyordu: başk Mare kocasmm rütbe aldi- ecek halde değildi; Süley- tiye gittikten sonra © hiçbir İlteyşe sevinemezdi. Kapıya sessiz Gi, 19 indi, kocasının sarhoğluğuna dyma kt Komşular bu sarhoşluğu Vakış a» Macideyo acrmalı idiler, Önay, Senih efendi bnunulu bütün Sükç, “de Üçdefa sarhoş gelmiş ola - Mizdi; yenin, mademki Macide erkek- Sineği yşcasınm bir senedeki bu Ü- MEN bi çal mahallede bu ak- Beni, ezalet olmalıydı. Kak *fendiyi polisle arabacı, 80- Macidenin kollarına bıraktılar. O gece, hekimden Paralysie, Ap- hasie kelimelerini duyunca, Macide, ka buldu: Bu lügâtler, evin havası- na Süleymanın sesindeki Avrupalı - lığı sokuyordu! Senih efendi söyleneni anlıyor, fa- kat konuşamıyordu. İnmeli adamın camdan gözleri ak- maktan korkan iki damla göz yaşıy- dı. Camdan gözler Artık tekaüttü: Eski tapu müdürü Senih efendi yılrıtılmış gibi sarkan İbu tabirleri bu telâşm içinde bile baş- |" TA sakalı ile çarpık yüzü ile aylardan beri, oda kapısma iki camdan gözle| bakarak yatıyordu; bu oda bir za - andanberi mahallenin en pia köşesi . Kapı açılınca hastanın ölen, çü- rüyen kısımları odadan koku halinde sofaya fışkırıyordu; aşağıda mutfa- ğın, yukarda odanm açık kalan ka- pılarından taşan iki koku merdive - nin başında çarpışıyordu. Adnan ilk defa bugün Senih efen- diyi yoklamaya geldi: Hidayetin ko- nağında kendisini o kadar iyi se - lâmlıyan Senih efendiye can çekişir- ken bir defa gelmemeli miydi? lArkası var) Kulüplerinin husust işlerine ait birtakım pürüzleri ortadan kaldır - mak gayesile dört büyük kulüp ida- recileri yerinde bir kararla araların- da bir dostluk mikavelesi imzalamış lardır. Mukavelenin imzalanması i - çin yapılan toplantılarda büyük hüs nü niyet gösteren murahhaslar, bil- hassa, oyuncu ayartmak meselesinin önüne geçmek için, kulübüne herhan gi bir sebepten gücenerek diğer te- şekküle girmek İsteyen oyuncuyu almamağı taahhüt etmişlerdir. Bu karar sporumuz namma en ehemmi- yet verilecek bir mevzudur. Bundan sonra, yetişmeleri için senelerce e - mek sarfedilen Beşiktaşın Şerefini Fener forvetinde, Fenerbahçenin Necdetini Galatasaray kalesinde Üzü lerek seyretmiyeceğiz demektir ki, bu hususta imzalanan mukavele di- ğer kulüplerimize de örnek olabile - cek mahiyettedir. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatase- rak ve Güneş kulüpleri arasındaki mak Üzere Galatasaray - Güneş muh telitile, Fenerbahçe - Beşiktaş muh teliti Haziran içinde bir' müsabaka yapacaklardır. Ayrıca her sene tek- rar etmek üzere muayyen tarihlerde dört kulüp arasında bir turnuva ya- pılacak ve galibe bir kupa verilecek- tir, Anlaşmanm mühim esaslarından biri de, kulüplerimize her bakımdan menfaat temin etmeyen zayıf ecne- bi takımlar yerine, her sene Avrupa- nm en maruf iki ekibini getirtmek kararının verilmiş olmasıdır. Bu iyi neticeyi temin eden teşebbüsleri teb rik ederiz. İstanbul şampiyonu bu hafta belli olacak Lik maçlarının bu haftaki karşı- Fenerbahçe mi, Beşiktaş mı? İstanbul şampiyonu bu hafta belli oluyor i Fenerbahçe, Güneş, Galatasaray ve Beşiktaş | klüpleri arasında bir dostluk mukavelesi imzalandı bir anlaşmaya bir muksddeme ol -| Şeref | Karagümrük - Fener Yılmaz A takımları| laşmalarında İstanbul şampiyonu meydana çıkacağı için, pazar günkü müsabakaların büyük bir ehemmiye | ti olduğunu analtmak lüzumsuzdur. Şeref stadının bu maçın ehemmiye- tile mütenasip bir seyirci kitlesini istlap edemiyeceğini düşünen mm- taka ve kulüpler isabetli bir kararla müsabakayı Taksim stadma almış - lardır. Puvan vaziyetinin, geçen se- ne Fenerle Galatasarayda olduğu gi bi çok enteresan bir şekil alması ma çın ehemmiyetini bir kat daha fazla- laştırmıştır. Fenerbahçe yenildiği takdirde Be- şiktaşla puvanları müsavi olacak ve şampiyonun belli olması için ayni kulüplerin bir daha karşılaşması i - cap edecektir. Aksi halde Fener 2 ve ya 4 puvan İlerile atlayacaktır ki, bü takdirde siyah beyazlıların şampiyon luk ümidi ortadan kalkacak demek- tir, Ayni gün Taksim stadmda Galata saray - Süleymaniye, Güneş - Eyüp, stadında İstanbulspor - Top- kapı, Fener stadmda da Beykoz - Hi- il ve Vefa - Anadolu karşılaşacak- lardır. BİLDİRİKLER T. 5. K. İstanbul Ful Ajanlığından : 168-1936 cumartesi günü yapılacak maç lar: Fener stadı: Beykoz.Hilâl B takımları saat 15 hakem Tahsin; Vefa.Ansdelu B iy saat 16,30 hakem Halid Özbay- Şeref stadı: İstanbulspor - Topkapı B takımları sast 1$ hakem Rahseddin Uluör. ksim stadı: Güneş-Eyüb OB takımları t 13,45 hakem Şazi Tes Süleymaniye B takımları saat 15, len Kılıç. Fenerbahçe Beşiktaş B t 5-196 pazar günl yapılacak maçlar: unları saat 17 hakem Samim Tala, Fener stadı: Alan gözcüsü Ali Rıdvan:| saat 13 hakem Saim Turgat Beykoz - HUM A takımları saat 14,45 hakem İ, M. Apak, yan bakemleri Hayri, Tahsin. Vefa Anadolu A takımları saat 1630 hakem A. A: Göğdün, yan hakemleri Halid Özbay- Galatasaray» | ka N FAYDALI BİLGİLE Bugünkü Program Istanbul 17: İnkılâp dersi; Univi Recep Peker tarafından; 16; Opera parça- ları; 19: Haberler; 19,15: Muhtelif plâk- lar; 20: Halk musikisi 20,0: Stüdyo or- kestraları; 21,50: Son haberler. Saat 23 den sonra Anadolu Ajansınm gazetelere mahsus havadis servisi verile- Gektir. BUKREŞ Operada verilecek 1 musikisi; 1: Plâk, 17,İS: Orkestra; 18,20: Şarkılar, havalar; 19: Dans musikisi - Mi “Ey İlkbahar” adlı Johan Strausı reti; 23: Piyano konseri (Haydn, Mozart, Veber); 23,50: Dans musikisi, MOSKOVA 18,30: Piyano (Sovyet komposiyonları) 19,15: Edebiyat; 20: İtalyan oda masiki- si; 20,50: Smetana'nın (Satılmış Nişanlı) operası, Sinemalar, Tiyatrolar * TEPEBAŞI ANFİ TİYATROSU : Saat 20,30 da (Tosun). HALK OPERETİ : İzmir Rihamra sinemasında yarın akşam: (Bay Ba- yan), Yarm gündüz (Telli Turna), gece (Şen Dul) FRANSIZ TİYATROSU ; Saat 21 de Pr. Zati Sungur. Manyatirma, Spiri- tizma, Fakirizm ve İşnotizma numa raları. TURAN TİYATROSU : Saat 29,30 da (Arşın Mal Olan). TAN: (Küçük Anne). TÜRK £ (Aşk Bandosu). YILDIZ : (Aşkım Günabmdır) ve (Dertsiz Arkadaşlar). ALKAZAR : (İstanbuldan Geçerken) ve (Sessiz Çete. SÜMER : (Esrarengiz Tayyare) ve (Viçdan Azabı), İPEK : (Herşey Senin İçin) ve (Sa egm Karmen). ELHAMRA : ve (Yakıtsız Baba) SARAY : (Zevk Gecesi). ŞIK : (Sana Tapıyorum) ve (Karımı Ben Öldürdüm). MELEK : (Renkli Peçe) ve Kus), r MİLL3 : (Sevmek Yasak Mi) ve (Ö- İüm Kasırgası). * ÜSKÜDAR HAL kal, Esad Seref stadı: Alan gözcünü Cafer Çal tay, Doğan-Sümer A takımları saat Ji, kem Sabih, İst. Spor - Topkapı A takım. ları saat İĞ,4$ hakem Câfer, yan hikemle İ Bah Uluöz, Mehmed Ersöz. Alan gözcüsü A takımları saat 13 ha an, yan hakemleri Seld.Ta rik, Galatasaray - Süleymaniye A takım ları saat 14,45 hakem Şazi Tezcan. Yan ha kemleri Talat Delidağ, Sald. Fenerbahçe - Beşiktaş A takımları saat 16,30 hskem Ha- Bid Galib, yan hakemleri Samim Talu, Fe- ridun Kıç. GENÇ TAKIMLAR ŞAMPİYONASI Fener stadı : Anadoluhisar Galatasaray saat 9,30 hakem Hasan Kâmil, Peneryılmaz « Anadolu saat 10,30, ha- kem Zeki Rıza, ATATÜRK SPOR GÜNÜ İstanbul (Yaralı (Eskimo). #tade: Subhi Ba. Türk Spor Kurumu Başkanlığından £ 19 Mayıs Sal günü bölgemizce aşağıda yazılı program mucibince bayramı tesit © dilecektir. i — Sabah saat 9 da bütün Klüp dele- geleri Güneş klübünde toplanacak ve bep beraber abudeye gidilerek bölge nama çe senk konacaktır. 2 — Saat 9,30 da Taksimden başlamak üzere 60 kilometrelik bir bisiklet yarışı ya- püacaktır. 3 — Mektepliler bayramından sonra Tak- sim stadında saat 14,30 da Fenerbahçe - Galatasaray takmmları arasında 934 . 935 senesi B takımları şampiyonluk maçı yar olacaktır. 4 — Maçı müteakip sporcuların teraktim etmiş kupa ve madalyaları tevzi edilecek» vir. $ — Aynı gün saat 15 te Bebek köyun- de deniz yarışları yapılacaktır. $ — Klipler Taksım stadına girmek İçin davetiyelerini Bölge merkezinden alacak- lardır. 7 — Muhtelif madalya kazanmış atlet denizci ve sair üyelerile kupa kazan muş klüplerin tevzi mükafat esnasında bizzat bulunmaları ehemmiyetle rica ölu- nur, DENİZ YARIŞLARI Moda Deniz Klübü Deniz yarışları ter tp heyeti Başkanlığından : 2 Ağustos pa- sar günü Modada Klübümüz tarafmdan büyük bir Deniz günü tertip olunmuştur. Bu büyük Deniz yarışlarına yelkenli, kül rekli, ve motörlü bütün amatör ve profes. yonel tekneler iştirak edecektir. Bunlar myanında bu yarışlara iştirak edecek olan iskele sandalları beş çifte alamana, ve ye- di çilte kancabaşlar yarış beyet tertibiy- yesi tarafından yarış mevkiine kadar çeki İeceklerdir. Birinci ve ikinci gelenlere nak. di mükâfat verilecektir. e yarışa iştirak edecek mezkür vesait sahiplerinin, Ortaköyde Yüksek De- miz Ticaret mektebi müdürlüğüne, İstan bulda yeni Postane civarmda Zeki Riza ii Spor. mağazasını ve O Modada “Deniz, Klübüne 25 Mayıs 1936 akşamına kadar müracaatları rica olunur. ATLETİZM BAYRAMI İstanbul Atletizm Heyeti Başkanlığın m. 2 — Atletirm Bayrâm: seçmeleri 24 Ma yu 936 Pazar günü sabahı Rebekde Ame- rikan Kolejinde yapılacaktır. 3 — Müsabakalar olup her Klüp bir müsabaka için ancak üç atlet verecektir. 4 — Müsabakalara iştirak edecek Kiüp- ler 20 Mayıs akşamma kadar Mıntaka At “ne müracaat etmelidirler. sabakaları ayrıca ilân edi tadan mabiı| CÖldürdüğüm Adam) * İlekette, yabanet İdikişçi kız, daktilo, sütnine oldum. İ — İstanbul Atletizm Bayramı müsaba- | ları için bir tertip heyeti teşkil edilmiştir. | bütün Klüplere açık| RAMONA ———— Fikret api —İ/ bir yalnızlık arzusu ile fakat tabiat karşısında Şiddet hastayım, değil, Köyde, bir bayram geçirmiştim | Viran mescidin karşısındaki kahve: de, büyük bir çınarın altında oturu- yordum. Toprak yoldan koşarak ge- çen çocukların bayramlık, nalçalı ayakkaplarından çıkan toz, gözleri- me saman çöpleri kaçırıyor, burnu- ma gübre kokusu getiriyordu. Şe âırvanm yosunlu yalağından taşan suyun Şırıltıaı, iri, mor sineklerin ta- ze mayıslar üzerinde çizdikleri vızıl- tl daireye kırlangıçlarla bağlı. Köylü dayılar, bir ayakları kucak- larında, mezarlığa bakarak, çubuk- larını çekmeğe korkuyorlar. Siga- ralar, boyunları iğri taş küller h linde, ağızlıkların üçlarma birer kavruk kokusile asılı, Düz bir du- man sigaralardan boş havayı bir zaviyel kalme teşkil ederek yükseli- yor. Köy, sanki bir boşluğa asilmış gibi duruyor, ve sakinleri görünmi- yen bir elin çektiği iplerle kıpırda- nıyorlar. O kadar mihaniki, mave- rai ve kasvetli bir susan harekelsiz- lik var, : Boğulacaktım. Şiddetli bir yalnızlık arzusile has- tayım. Fakat şehirde veya odamda değil. Odama, tanıdıklara selâm, irle- re yol vermekten korktuğum için, bıktığım için kaçarım. Ve içeri gi- rince, ev denilen “hâdiseyi” yara- tanlara gayzım ebedileşir. Dışarda esen rlizgürm haşyeti,yalnız onu ku- laklarımla duyduğum, temas has- mla hissetmediğim için değil mi- dir ki beni sarar? Odamda, karde- p i beni biti- rir. Sokaktan geçenlerin ayak ses leri, bir köpek uluması, yalnız ol- ığımı haykırır. Bir arsba gü- üi, bir arkadaşımı köşe başm- da görmek ihtimali, bir toplantıda o dakikada aranmış olmak düşünce- si beni dışarı çağırır. Şiddetli bir yalnızlık arzusile has- tayım. Fakat bütün dünyada, kim- seye bir şey söylemeden, kimseyi dinlemeden... Tanımadan... 5 Bir balodayım. Yabancı bir mem- insanlar arasında, Küçük bir şehirdi. Nadiren balo olur- du. O gece en fakirinden en zengi- nine kadar herkes ailesile gelmiş, küçük yerlere mahsus tanışıklığn verdiği üzücü sıkıntı ile kadmlar, biribirlerinin pazarlık (tuvaletlerini süzüyorlardı. Bir müddet: — Bu da kim? diye gözler bana dikildi. Nihayet meçhul, yerini lâkaydiye bıraktı ve o zaman, aradığım yalnızlığa kavuş- tum. Artık istediğim kimsenin kalı- bma, içine girebilecek, onun gibi, düşünmesi lâzimgeldiği gibi düşüne- bilecektim; onu tetkik ederek; san'a- tini, mesleğini bulmağa uğraşabile- cek, yanlış teşhislerimi yüzü ramıyacaktım. Çünkü bü yerde, ha- kikat bile bana yabancı idi, Ben bu oyunu pek severim. Dans başlar başlamaz, ben de başladım: Esnaf oldum, mübaşir oldum, kâtip, muallim, zabit oldum; Hattâ bir aralık, iki delikanlınm hangimiz daha evvel dansedeceğiz diye münakaşalarını sebep olan sa-| rışm güzel bile oldum. Birdenbire, genç, esmer bir kızla bakışlarımız evlendi. Bu nasıl oldu? Hatırlıyorum; bir akşam, her vakit- ten daha nevmit, parasız, köprünün üstünden denize bakıyordum. Köp- rünün “Girilir” göztinden, siyah ve uzun bir kol — cereyan — uzanı- yor, saçlarımdan beni aşağı çek- mek İstiyordu. O aralık, bir vapur projektörü gözlerime dikilmiz,kamaş tırmış, beni kurtarmıştı. Evet. Bu da öyle olmuştu. Esmer kızım ba- kaşları, Bende, o projektörün tesiri- ni yapıyordu, Fakat kim bu kız? Tanıyorum. Muhakkak, Peki kim? Bulacağım., Kim? Eğer cazbant yardımıma yetişme- seydi, bir türlü bulamıyacaktım. Başladığı parçanm teğaisile onun “Ramona” olduğunu derhal buldum. | nu gördü. Maksadımı Lümbalar söndü — balo verilen yer bir sinema salonu idi — perde- de birtakım yazılar göründü, alkış- landı. Balo kraliçesi seçilecekmiş. Namzetlere birer numara verilecek, rey vermek istiyenler, balo menfaa- tine satılan piyango biletlerinden alacak, hem bir hediye kazanmak ihtimalleri hem de rey vermeğe akları olacakmış. Bunları bana Ramona, ışıklar yanmca Yine kar- şlaşan gözleri ile söyledi. ye bir hücum oldu. Biz bakıştık. O kadar gizli bakışıyor- duk ki, kimse görmüyordu. Esasen Ramona güzel olmadığı için kimse- nin ona ehemmiyet verdiği yoktu. Onu, yalnız ben güzel buluyordum. Daha doğrusu bulmak mecburiye- tinde idim, çünkü, bana baktığı za- manlar, benim için girilmez bir mahlük oluyordu. 'Buna kızdım. Ben, ben olmuştum, ve ben çok fe- bayım. Ve bunun için içimi yiyen kurda mağlüp oldum. Geçkince bir adam, gişenin önün- de genç bir kıza bir şeyler söylü yordu. Kız kızarıyordu. Başını önü- he eğmişti. Adam, ona bakarak yüz bilet aldı, Bende onun gibi yap- tm. — Malüm ya, ihtiyarların tee rübeleri gençlerden daha fazladır — Fakat 300 bilet aldım. Ramona bu anladı. Göz- lerini yere indirdi; esmer yanakla- rını, hafif bir kırmızılık kapladı, alt dudağının &ol tarafımı ısırdı, uzun saçnm kurdelâsını düğümledi, çöz- dü. “opukları ile yeri çiğnedi. Gözlerini yere indirir indirmez, fırsat bu fırsattır diye derhal içine . Böyle düşünüyordu: — Bu yabancı da kim? Neme lâ- zım. A... 300 bilet aldı. Muhakkak benim için. Kim burada bu kadar bilet alır? Oh... Kazanacağım. Fa kat niçin bana öyle tuhaf tuhaf ba- kıyor? A... Miskin.. Hiç öyle şey olur mu? Peki amma niçin olma» sın? Hem kim bilecek? Nişanlım mı? Eğer beni diüşünseydi, o da bilet alırdı. Parası yoksa bana ne, Annem mi duyar? Aman oda!.. Ge- çen gin göğsünden çıkardığı resim için “Rahmetli amcan" demedi mi? Bak.. Yerine oturdu. Reyler toplâ- nıyor... A... Valansiya 88 rey almış. Acaba hangi aptal bu adi kıza rey vermiş? Muhakkak yüz bilet alan göbekli bunak. E... Benimki ne du- ruyor? Dur bakayım nerede? Tekrar gözlerini bana dikmişti, ve oyun bozulmuştu. Sahneden soru- yorlardı: — Uç yüz rey ekalk, kimde bun- lar? — Bende, — Siz de bir hediye kazandınız. Buyrunuz. Sahneye çıktım, hediyemi aldım Bu, kadifeden siyah bir maske İdi. Hediyeyi veren sordu: — Reylerinizi kime vereceksiniz? Etrafıma bakındım. Birçok nam- zetler ellerini uzatmışlar, en tatlı te- bessümleri, vadeden bakışları ile “Bana, bana” diyorlardı. > Yalnız Ramona bir şey demiyordu. Emin- di. Hakkı da vardı, çünkü, bir idam mahkümunu affetmek salâhiyeti o- lan bir despot haşmetile: — Reylerimi Ramonaya rum. Dedim ve bir an, herkes oldum. herkes, hayretle “Ramona da kim?” diye soruşturuyordu. Adamda sor. du : — Numarası kaç? — Bilmiyorum. Döndü. Salona seslendi; — Matmazel Ramona! Kimse cevap vermedi. Adam “Bu isimde kimse yok, numarasını söy- leyin” dedi. Ben ısrar ettim. Rey- lerimi Ramonaya vermekte ısrar et- tim. Fakat ısrarım nazarı dikkate almmadı. Valansiya kazandı. Ramona anlamadı. Fikret “ADİL veriyo