a 71-4-996 O1l iS9ZX4O Harbi Yazan: H. G. Welis Şehir bombardıman edilecek, zehirli gazler çocukları boğacaktı! evine güç belâ dönebildi. Daha ii saat evvel parti pırt par- yan gehir meydam. zifiri Liz pe içinde idi, Sulh heykelinin yen di kamyon yanaşmıştı. Birinde proje İz tör diğerinde bir tayyare topu Mi Uniformalı askerler tecessüsle 80 lan halkı uzaklaştırıyorlar, herkese mimkün olduğu kadar 85 gürültü ie yeraltı mahzenlerine gitmesin! tavsi- ye ediyorlardı. Harding kapısının. ö İiğine anahtar sokarken ayi a bir ışığım parıldadığını gördü Topu dolduruyorlardı. Askerlerin çehre! ri soluk ışığın altında cehennemi yi Made almıştı. Harding gayri ihtiya: titredi. Zifiri karanlık. Görünmiyen ayak patırtıları. Sesli bir sessizlik ve ışıkta parlıyan üç şeytani yüz. * isafirleri gittikten #onra Cabal döl odasına çıktı. Sandıkları ara - mağa başladı. Jhtiyat zabitliğini yap: tıktan sonra üniformasını çıkarıp biz köğeye saklamıştı.Nerede idi re O vakitler bune eh em a in) . TR a diği kızla evlenmişti. Bütün insanla» rı kendi gibi zannediyordu.Harbi, ölü mü kim düşünürdü?. Insanlar deli mi idiler? Harp tarihe gömülü kala caktı. O mes'uttu, karısı mesuttu bütün dünya, mes'uttu. Herkes yaşa” mak, eğlenmek ve ayni zamanda ya-| gatmak ve eğlendirme! Sandığın içinde şuursuz dolaşan elleri katı arıyordu? Hatırladı. Uniformasın; â- , Bu kayışı idi. Mazi gözle -| k Jetiyo: bir surette dı, Fakat bir türlü istkbali göremi - yordu. Karanlık, her taraf karanlık. “ Kârs yaklaştı. Titremekten kor- | ken bir sesle: — Buldun mu? Dedi, Onbal alelâcele kayışı çeke- az Buldum, cevabmı verdi. Kirli gibi zihni perişanlığını acak şeyler SulH haykelinin yanına iki kamyon cukları işkenceler içinde öldürebile- | cekti. Salgın hastalıkların büküm | sürdüğü, doktor ilâç değil yiyecek 1- / çecek bulunmıyan bir harabe görür| gibi oldu. Burada dolaşanlar birer | iskeletti. Gezerlerken kemiklerinin | şıkırtısı işitiliyordu. Karısı gözlerine | rdu. | bakıyordu. Onun da bu hayalleri gör İsi veri bir şeye ilişti. Ne | Yavaş yavaş tane tane, fakat meta- | “Birşehir,, ertesi gün her zaman- mesinden korkarak gözlerini kapadı. netle: li. Niçin çılgınlara teslim olalım. Ha yat devam edecek. Sn serdim Sana hayatta istedim. Fakat bir kere düşün. Ço- cuklarımız ne olacak? Hodbinlik mi ettik ? Onları niçin dünyaya getir- dik? Demek karısı düşündüklerini an - çamaşırmış Cabal: karısını kladı. lamıştı. z A, — Hayır, dedi, Sen onları doğur - —— Korkuyorum, diyerek başmı|maktan korkmadım. Biz de bir za- kocasının göğsüne m yaş- larmı göstermek istemiyordu. Cebel de kendini tutarak: N | .— Korkacak ne var şekerim? de- di, sen gene benimsin, ben de senin. Ne olacak sanki!.. Bitişik odadan bir öksürük işitil- di. Kadn yaşlı gözlerini kaldırdı ve edu: rr Çocuklarımız ver diye müteci- , sir ein vap vermedi. Düşündü Düşüindü. Ölürse ne olacaktı? Ço - cuklarma, bu zavallı karısına kim bakacaktı? Şebir belki bombardı - man edilecek, zehirli gazler bü ç©- lom, KALESİNİN manlar çocuktuk. Nasıl büyüdük? Onlar da bizim gibi büyüyecek... Ufak bir baş iğmesi ile kocasma cevap veren Misis Cabal bir şey söy lemedi. Çünkü ağzımı açsa ağlıyacak ti. Unlformasınm yaka düğmesini de ilikliyen tayyare mühendisi genç ka- dınm omuzuna elini atarak onu biti- şik odaya götürdü. Oğulları Timot- hy'nin karyolasınm ayak ucunda, durdular. Apa baba uyuyan yavrula» rının yüzünde derin hulyalara daldı. | Tar. Bu mastım alında bir falcı ayna- | #ı gibi istikbali görmeye çalışıyorlar- l dı. RALIN MÜCEVHERLERİ - 5 e) ONDEN BEN GİDE - CEĞİM, ARK rıyordu. — Hayır, çocuklarımız var diye mü | lerden en kalabalık semtlere kadar rinde silindi, şimdi sade istikbal var- | teessir değilim. Hayat devam etm6- | her tarafta hilmmalı bir faaliyet var- İ muma srimarin atrımap mahahtan yakışan karlar, gelip pepe geze? yi itiyat edinmiş yaşlı dullar, sa GELİN. PAROLAYI ALBAY BLED') -İ ŞEN GEMİCİ- LER... BED". TAN Budapeştede Polonya Başbakanının yaptığı resmi ziyaret Budapeşte, 26 (A.A.) — Macar a- jensi resmen bildiriyor: | Macar Başbakanı Gömböşlün Varşo vaya yaptığı ziyareti iade eden Po - Jonya Başbakanı Koscialkovski 24 ni sanda Budapeştede Başbakanlık dat- resinde Başbakan Gömböş ve Dışiş - leri Bakanı dö Kanya ile buluşarak iki memleketi alâkadar eden bütün meseleleri gözden geçirmişlerdir. Polonya ve Macaristan devlet n- damları iki hukuki mukavele imza etmişlerdir. Ayni zamanda iki memleket dev- let adamları, ayrıca, 25-3-1025 Po- lonya » Macaristan ticaret muahe- desine zeyl bir mukavele de imza et mişlerdir. Başkaca bir turizm mukavelesi parafe edilmiştir. Bu mukavele dip lomatik yolla katiyet kesbeyliyecek- tir. Konuşmalara 24 nisan öğleden sonra da devam olunmuş ve devlet adamları iki millet arasmdaki eko- nomik ve kültürel münasebetlerdeki mahsus terakkileri o memnuniyetle müşahade eylemişlerdir. Üzerinde durulan bütün mesele- lerde tam bir fikir mutabakatini müşahade eden devlet adamları, Po- lonya ile Macaristanı asırlardan be- ri birbirine | bağlıyan memnuniyet bahş münasebetlerin daha ziyade sı- İ kılaştırılması üzerinde mutabık kal İ mışlardır. | Polonya başbakanı Koselalkoveki bugün Budapeşi terketme! Baltık devletleri Rigada bir konferans yapıyorlar Riga, 28. (AA) — Letonyanın yarı resmi Ritz gazetesi, Estonya, Letonya ve Litvanya dış bakanları. nın Reval'da yedi, sekiz ve doküz mayıs tarihlerinde toplanmalarının Çeviren: Nuri Mahmut gelmiş, tayyare toplarını havaya dikmişti Karısının ürperdiğini hisseden Ca bal, onu kendine doğru çekti ve ku- lağma alçak, fakat metin bir sesle fısıldadı: — Cesaret şekerim. Sonra kendi kendine: — Yarabbi, sen bu küçücük kalbe | Güne Türkçenin orijinal “AZ” s Azim, Azamet | İL. — Şimdi ana köke gene “bü! yüklük” anlamını verelim. Fakat “az” elemaniyle bunun azaldığını, küçüldüğünü değil, merkezden en ge niş muhite kadar yayıldığı manasını | kastedelim. “Oldukça,, yaygm, en u-| zak sahalara kadar nafiz bir büyük- Yük” manası çıkmış olur. Buna “sü- Je veya obje,, ifade eden bir “im” e- ki de getirelim: ww © (ağ “8x 4 im) şekli hâsıl olur ki, “merkezden mu-| hite kadar hükmü nafiz bir büyi lük kendisinde tecelli eden süje mektir. işte arapça denilen ve “azi- müsşan” gibi terkiplere bile sokulan “azim” kelimesinin mahiyeti meyda- na çikmiş olur. Gene bu sözün en sonuna bir de “olmuş, olmaklık, yapılmış olmaklık manalariyle “et, ekini getirelim. oluruz ki “merkezden muhite kadar ber yere nafiz bir büyüklüğün süje veya obje üzerinde yapılmış, bulun- muş olduğu" halini anlatır. Azgın, Azmak | II. — Şimdi ana köke konkre ve | abetre olarak “hararet ve ateş” ma- nasını verelim, Konkre olarak bir yerde veya bir uzuvda mevcut olan ateşin pek uzak sahalara kadar yayılması ile meselâ İbir yaranın ateşinin bütün vücuda sirayeti manasına olarak (yara az- dı) demez miyiz? Demek c'uyor ki (azmak) sözün- takarrür ettiğini yazmaktadır. Dedi, kinden erken uyandı. En ücra köşe-| dı. Pencereler, kapanıyor, açılıyor bütün halk sokaklara dökülüyordu. bah koltu'larında evrak çantaları (- Je işlerine giden adamları o sabah kocaman paketler ve valizlerle gö- riince şaşıyorlardı. Karılarınm ve çocuklarımın ta sokağın başma ka - dar geçirdikleri bu elleri bavullu a » damlar nereye gidiyorlardı? Kadın - lar evlerine niçin, hissedilmemiş bir hasretin göz yaşları ile dönüyorlar- dı? Sabah karanlığında ancak ro- matizmalı ihtiyarların uyandıkları bir saatte bunlar niçin-yollara düş- müşlerdi. Yetmişlik ihtiyar kalkmca adeti veçhile penceresinin perdesini çekti dışarı baktı. Evi otobüs durağınm tam karşısında idi. Durak bu sabah ne kadar kalabalıktı? Yüzlerine ala- ca karanlığın gölgesi çökmüş birçok kimseler otobüs bekliyorlardı. İhti - yarın gözleri bir aralık valizlere iliş- ti. Birdenbire gençliğini hatırladı. (Arkası var) Kulübün açılma Şehrimizdeki Yugoslav kolonisinin yeni kulüpleri, Yugoslavenski Dom “Yugoslavlar yuvası,, dün saat 17 de merasimle açılmıştır. Toplantıda Yu goslav General konsolosu İvan Viko- tiç, konsolos Şerina, Yugoslavya Af yon delegesi doktor Mihailoviç, ata- iliter Kaymakam Noviçal Rako viç bulunmuştur. İstiklâl ve Yugos lav milli marşları söylendikten sonra : Edgar Wallace'in AMDAN Yugoslav klübü VEDİ KİREÇ OĞAKLAR da BİA KariL Vak'ası OLMUŞ ,ÇABUK GİT ve | deki bu anlam, ana köke konkre bir | “dün açıldı merasiminde bulunanlar reis Tomiç, kısa bir söylevle toplantı Yı açmış ve kulübün gayesini anla - tarak, kendilerine bir yuvada toplan- t imkânmı veren Türk milletine ve onun yüce başkanı Atatlirke med - yun olduklarını anlatmış, Türk bü - yüklerini saygıyle anmıştır. Bundan sonra Türk ve Yugoslav bayraklari- le süslenen salon gezilmiş, davetliler hazırlanan büfede ağırla tn Resimli romanı m) ESELEYİ TETKİK ETİ Bu ANAHTAR, KAPIYI PEK KOLAY (AŞAR. MÜCEVHER (Ea 8v KULENİN ÜSTÜNDE ! Em e em AZ » | işlendiği anlaşılmaktadır. 5 ağ Ş5-Dil vak A özünün türlü manalariyle bununla ilgili kelimelerin “* Güneş - Dil ,, teorisi esaslarına göre analizi ateş ve prensipal elemana da uzak sahaya kadar nüfuz manaları vere» rek elde edilmektedir. İşte buradan - konkre ve hattâ bir az da abstre anlam ile - “azgın, ve “azmak” kelimeleri çıkar ki etimolo- Jik şekilleri: a) (2) (8) Azgın : (sz 4 1g 4- m) Azmak : (az — ım -4- ak) tır ve birincisi “ateş ve bararetin en geniş sahada olarak bir süje veya objenin yakmında tecellisi”, ikincisi de ateş ve hararetin en geniş ölçü - de olarak bir süje veya obje üzerin- “ İde ifadesi” manalarına gelir. Azm IV. — Gene bu manayı tamamiyle abstre olarak yürekteki manevi bir ateş fikri üzerine tatbik edersek « enerji manasına olan - (azm) keli- mesi çıkar ki “yürekteki ateşin en geniş ölçüde bir süje veya objede Www xw tecellisi" demektir, lağ “4 ez 4 am 4 et) şeklinde (azamet) kelimesini bulmuş Azmak V. — Bir dö ana kökü “su” anla- miyle alalım. Senenin bazı mevsim» lerinde taşarak kendi yatağını aşan suların ekserisine verilen (azmak) isminin esasını bulmux oluruz, Bu - nun etimaloğik şekli olan: Wwe (az -- am #- ak) ta (az) merkezden muhite Otaşmış bir su olduğuna göre (azmak) yata- ğını taşarak uzaklara kadar yayılan suyun bir süje veya obje üzerinde te cellisinin ifadesi, demek olur. Bir takım nehirlere verilen (kara azmak gibi isimler işte bu mana İledir. Görülüyor ki “Az,, sözünün anali» zi bize k orijinal Türk kelimele- rinin hakiki anlamlarını ve lojik ku- ruluşlarını “Güneş - Dü” teorisinin parlak ıştklariyle aydınlatmaktadır. N . Feci bir kaza | Bir işçi makineye ka- pılarak can verdi İzmir 25, Seyrek köy (Tan) — Menemenin nde çok feci bir kazı »İmuştur. Köydeki un fabrikasında çalısan işçilerden Ali, dün sabah makinenin kayışını takürken kendi- ni kaptırmış, kurtarılamıyarak tüy ter Ürpertici bir halde can vermiş- | tir, Polis, tahkikat yaparak facia nın mes'ulünü araştırmaktadır. 63 yaşında bir kadını ö'dürdüler Denizli, (Tan) — Denizlinin Gün- batan mahallesinde 63 yaşında Fat- ma İsminde bir kadın, bıçaklanmak ve boğası sıkılmak suretile öldürül müştür. Adliye bhâdiseye el köy- muştur. Cinayetin paraya tamaan Umumi vilâyet meclisi dağıldı İzmir 25, (Tan) — Umumi meclis vilâyet bütçesini tasdik ederek işi . ni bitirmiş ve dağılmıştır. Yevmi bir vilâyet gazetesi çıkarılacaktır. Bunun için iktiza eden 5 bin bira tahsisat bütçeye konulmuştur. Antebin su projesi bitti Antep, (Tan) — Belediyece şeh- rimizin fern! su tesisat tiçin bir pro- Je yaptırılmış ve bakanlığa gönderi İ miştir. Proje tasdikten gelir gelmez | tesisat ihaleye konacak ve muvafık > dermeyan eden grupa verile » tir, Halk dershanelerinin imtihanları yapıldı Sıvas, (Tan) — Buy Halkevi balk dershaneleri ve kurslar kolu ta rafından açılan halk dershanelerine devam eden okurların lmtihanları yapılmıştır. İmtihanda kültür direk- törü Samiye, Halkevi başkent! Ah - met Göze de bulunmuş. seçilen mü- meyyiz huzurunda verilen İmitihana giren otuz Üç okurdan 20 tanesi mu vaffak olmuştur