—— 3-1.-98 Olacak seyler A e ENİ 18940 Yazan: H. G. Welis Ha —im TA F Biz, fen adamları, harp ilâhını kuvvetlendiriyoruz Genç doktor Harding mikroskoptan başını kaldırdı, can srkmtısıyle içini çekti, mırıldandı: < — Bu gürültüğe çalışman imkâ» nı yok ki! Dışardan sesler yükseliyordu. Lâ - boratuvarın penceresine doğru yürü- dü, camı açtı. : Harding “Bir şehir, in merkez cad desine açılan bu pencereden gemala- ra tırmanan dev - binaların arasında karıncalar gibi dolaşan halkı her ün, göl , O gün de hiçbir fev- kalâdelik nazarı dikkatini celbetme- di. Yalnız Noel münasebetiyle do - nanmış dükkânların ışıklar? gözlerini kamaştırdı. Harding düşünüyorduş — Noel tatilinden istifade edip bir nz fazla çalışayım derken hiçbir şey yapamıyacağım galiba! Noel olduğu için halk azmış! Öfkeyle pencereyi kapatacak ol - du, fakat eli birdenbire gibi olduğu yerde kaldı. Arı kovanı gibi sokuklarından bir ses yükseldi: — İkinci tab... Harp tehlikesi. Harp tehlikesi. © Hardingin kalabalığı o zamana ka- dar kayrtaızlıkia seyreden gözleri parladı ve sokağın köşesindeki gaze teci dükkünma dikildi, kaldı Halk dükkânların eamekânlarında teşhir e dilen kürklere, kumaşlara, oyuncak- lara, çiçek ve gekerlemelere bakmı - yor, gazetecinin önünde ei ka - Disa kapışa gazete alışordu. ve Ikinci tabı... Harb tehlikesi... tehlikesi... a Kesin ilkönce endişeye düştü. fakat biraz sonra endişesi hiddete| — çi mi harb tehlikesi! Bıktık artık bu tehlikeden, bu lâflardan, bu palavralardan.. Istrsesk köpek hav- Iamax. Bizim halk da her geye inanı- yor, Bir palavraya bu kadar ehemmi- yet verilir mi? Harding kendi kendine daha çok ööylenecekti,, fakağı; kilodaki vi ii yi ik kl rafıpıdan davotlisalduğumu hat in dar fenni ileriöteceğim diye paltosunu giyerek lâboratuvar kapını e ere nı kilitledi, çikti. Harding, kendisini John Cabalin şe hir kenarmdaki evine götürecek olan | otobüse bindi. Zihnen fenni tec rübele ri ile meşgul olduğu için, dikkatli, dikkatli gazete okuyan yolcular na - zarı dikkatini celbetmedi. Fakat ilk durakta yanma bir genç kız gelip ©- turup da hışırtı ile gazeteyi açmca doktor dalgmlığından uyatıdı, ve GÖZ tede büyük puntolarla ya” gu kelimeler çarptı. e bakanmm manidar nutku. 10,000 tayyare daha.» kında harp muhakkak... Paatliğ daha fazla O okuyamadı. i virerek büyük bir Kız iç sayfayı çevirere Ki alâka ile bir moda makalesini oku mağa başlamıştı. Genç doktor hem şiyaseti sevme - diği, hem de fen işleri ile çe . gul olduğu için, hiç gazete almanı. Fakat bu sefer otobüsten iner inmez bir müvezzi aradı, buldu, bir gazete MİSTER HASTİNG3! TELGRAFINIZI ALIR ALMAZ LONDRAYA YENİ MESELE NEDİR ? YENİ BİR DAHA YOK VED. Ve By KAÇIK Rüya GÖRMÜŞ GALİBA, KIRALIN HUCEV» “si HERLERİNİ KİMSEJ | ONUN iÇiN LONDRA saatin|t şehrin | Bir şehirde Noel gecesi idi. Herkes eğlenirken gazetelerin ikinci tabıları yeniden 10,000 tayyare yapılacağını, aldı. Harp tehlikesi hakikaten ciddi- yet kespediyordu. , ** John Cabal çalışma odasmdak! ge- niş koltuğuna kurulmuş yarı uyku - da, yarı uyanık, düşünüyordu. Bir &- ralık sokak kapısının zili çalındı. Ca- bal o kadar dalmıştı ki, farkına bile varmadı, parmakları ile koltuğun ke- narına vurmağa devam etti. Ancak Harding oda kapısını açıp onu selâm- laymca dostunu beklemek için bu 0- daya çekildiğini hatırladı. Harding Cabalin cevap vermesine İ meydan bırakmadan odanın köşesin- de asılı tayyare pervanesine İşaret ederek dedi ki: re daha yapılacakmış! Bir gün başı- mızı yiy iz ama bakalım ne Za man? 20 nci asır (medeni reçiler bataracaksınız. Ne o ma ü 2 Yeni, bir ka- çalış! etini siz bombardı- man için kullanmak imkânmı bulur- lar. Fen adamları hep harp ilâhının hizmetkârları!., Cabal, Hardingin bu ithamları kar sısmda şaşırdı. Genç doktorun siya- setten bahsetmesi şimdiye kadar hiç vaki değildi. Cevap vermeğe vakit kazanmak için arkadaşını bir süzmek istedi. Hardinçin cebindeki gazete - YE sağl bağün genin 31 mışsm. Tevekkeli değil siyasiliğin üs- tünde. Harding cevap verdi: — Dünya altüst oluyor, sen şehir kenarındaki evinde sayıklıyorsun. Al oku, o zaman anlarsm. Cabal Hardingi kızdırmak maksadı ile gazeteyi yavaş yavaş açtı. Fokal gözü harp Kelimesine ilişir ilişmez, büyük bir alâka ile okumağa başla- dı. Odaya derin bir süküt çökmüştü. GELDİM — Size gene iş çıktı. 10.000 tayyar) harp tehlikesi olduğunu bildiriyordu Biraz sonra kapım zili tekrar çalım- dı. Ve içeriye Passvvorthy girdi: Harding arkadaşını hafif bir baş| $u iğmesiyle selimladı. Cabal gelenin farkına bile varmamıştı. Passvvorthy': — Bu ne biçim misafir karşılayış? ! Diye odadakilere çıkışmak istedi.| O zaman tayyare mühendisi ayağa| kalkarak: — Hoş geldin, dedi, «l da oku, O kadar dalmışım ki... Bu deliler her şe- ye kadir. — Ben okudum, işittim. Herkesin ağzında ayni şey. Siz de çocuk gibisi- niz: Havlıyan köpek ssırmaz, bilmi- yor musunuz? Cabal hiddetlendi: — Şaka değil bu. Bir gün harb pat layacak. Harding: — Peki, o zaman benim tecrübele- ne olacak? Caba: —Ne olucak, hiç! Herşey'mahvo- Iacak. Sen de mahvolacaksım, bütün dünya ve medeniyet de yok olacak. Binlerce senelik çalışma, İbtiralar hepsi birden mahvedilecek. Biz fen| adamları bunu bilerek hâlâ çalıştyo- | ruz. Elân yeni ihtiralar peşinde ko - şuyoruz. Fakat ne çare? Hudutları - mız harp ilâhmı her gün, her saat daha tehlikeli, daha kuvvetli bir ha- le getirmeğe yarıyor. Passvortby, gülme, gazeteyi al da oku, Passvorthy uzatılan gazeteyi aldı- ğı gibi köşeye fırlattı, gülerek: — Sizi bedbinler sizi, Noel oldu - ğunu ne çabuk unuttunuz. Buraya münakaşaya gelmedik. e Eğlenmeye geldik. Bırakın palavrayı! diye gül - dü. Fakat Cabalin iyice canı sikilm; son haberler onu endişeye düşürmü, tü. Bir türlü gülmek, Passıvorthy'nin işaret ettiği gibi vaziyeti eğlenceli zaviyeden görmek istemiyordu. N FAYDALI BİLGİLER A Bugünkü Program Istanbaj Dans musikisi Muhtetif sikisi (plâk); 29.36: Stüdyo or- ; 2130; Som haberler, Anadolu Ajansının ve haberleri M.) Çift piyano konser (Atenea 110: Orkestra 20.25: ( 145: Senfonik 3 21155 Cam; dan nakil) 2245: Plâk; 24: Caz Berlin 19: Pik (Şarkı ve oda musikisi); 20.15: Harpa emusikisi; o 2045: Aktünlite; 21.10: Büyük dans akşamı, Varşova Kuartet konseri; 1930: Muhtelif enfonik konser; 22: Radyo piyesi: 7235: Leh şarkıları; 23: Komser; 24.10: Dans plâkları, Budapeşte 18.30: Şarkı » piyano; 19.39: Salon or kestramı; 2030: Şiller “Maria Stmarı” adı dramı; 22.50: Haberler: 23.10: Or. kestra; 2410: Çingene musikisi, Sinemalar, Tiyatrolar * ŞEHİR TİYATROSU ; (Tosun). * TURAN TİYATROSU : (Meçhul Ser. seri) Cemal Sahirle, * TAN : (Bağdat Yolu). * TÜRK £ (Jan Dark) ve (Gece Bil bülü). Sant de * YILDIZ : (Seven Kadın) * SÜMER : (Cürüm ve Ceza). * İPEK : (Kan Lekesi). * ELHAMRA : (Aşk Hüzünleri) ve (Malek Evleniyor). * MELEK : (Bir Gecenin İskandalı) * ALKAZAR : (Ölümden Korkmayan Adam, (Satılk Kahramanlar) * ASRI: (Karyoka) ve (Sürat Şampi yonu). » ŞARK : (Mumyaların Serveti) ve (Alevler Arasmda). * ŞIK : (Herkes Ondan Bahsediyor). * MİLLİ : (Çin Batakbaneleri), (Bir © Ki Gecesi Ruyusa). * FERAH | Postası). * AZAK ; (İlâhlar Eğleniyor) ve (Bir Gönül Böyle Avlandı), * KADIKÖY HALE : (Güzel Günler). * KADIKÖY SÜREYYA : (Define A- dası) ve (Stdyo Çirkinlikleri). * ÜSKÜDAR HALE : (Sevginin Sesi). * KUŞDİLİ LALE sinemasında Cuma akşamından itibaren (Tarzan Yam- yanlar Arasmda) Kadıköyünde ilk data, Davetler, Toplantılar CERRAHİ, CEMİYETİN TOPLANTISI Türk Cerrahi Cemiyeti aylık toplantısını Haseki o hastanesinde Profesör Cankat'n başkanlığı 1 — Pro Murat ında yapmıştır: Murat iki mafsal elvarı göntererek bu ameliyede rettem bahsetmiş ve ayni de Prolesör Nissen, Dr. Şinasi, i, Burhaneddin, OKâzee İsmali fikirlerini söylemişlerdi ? — Doçent Şinasi Erel yaptığı iki w teriyektomi vak'ası göstermiş, bu ameliye nin isvtbabı ve teknikleri hakkında izahat yermiştir. Bu hususda da Murat, Kârm Ey eler yinmieleedir — Doçent Kiz İsmail küçük çocuk larda mafosl civarında mahdad kaldım be mik veremi vak'alarmdan iki danesine yap. tığı ameliyatların neticesini bildirmiş ve (Arkası var) İNANILMAYACAK BİR HABER GETİREN BIR KAÇIK GELDİ, DAHA BURADA, ISTERSEN MESELE | SORGUYA ÇEKİ HEMDE 15i SAĞLA KENDİSİNİ BİRDE SEN TUTMAKLA BIR ZiYANA GİRMİŞ OLMUYORUZ İMAZINENİN BEKCİLİ - ĞiN! YAPAN ALBAY AyisLİP LE, BİR Gömü / bu hususda da Profesör Murat fikirlerini | Hergün bir | TALI Hikâye A m allam Prens Rolan, yedinci metresini de başrahiple öpüşürken yakaldığı da kikadan itibaren kadınlardan tama- men soğudu. Henüz yirmi üç yaşm - da olduğu halde on bir defa aldatıl mıştı. Bu mahlüklarda sadakat ve vefa denilen hissin bulunmadığı müu- hakkaktı. Her erkek kadn için ayni adamdı. Bir prens Rolan, bir başrı hip, bir nedim.. ayni aldatılacak ah- maklardı.. Bu felsefe dimağında o kadar yer etti ki, manasız bazı şüphelere düş - meğe başladı. Artık bütün vaktini ,İavda geçiriyor, huzurunda kadın ke- limesinin ağza almmasına bile müsa- ade etmiyordu. Onun bu hali memle- keti ve nedimlerini büyük bir telâşa düşürmüştü. Yarın çocuksuz ölecek olan Rolanla beraber dört yüz sene- lik prenslik belki de dağılacaktı. Tu- haf birçok kavgalara © sebep olacak| millet fırkacılık arasında ezilecekti. Bir gece ihtiyar prenses “Çiçek| gözlü Magdalena,, nm odasında bir| meclis kuruldu. Bu toplantıda mem- leketin bütün ihtiyarları, ayanı ve| hattâ prensin yedinci metresini öpen | başrahip bile bulunuyordu. Uzun w -| zun müzakereler, münakaşalar, fikir değişmelerinden sonra, nihayet olduk ça akla yakm bir çare bulabildiler "“ânları mucibince ertesi gün başne- dim (Dagober) prensin huzuruna söylemiy”"r. GÜLHANE MÜSAMERELERİ kliniğinin senelik müsamerele- İZ İnci tıbbi müsameresi bu aym 24 cuma günü saat 16,30 dan 18,30 a ka dar devam eder ru eden (meslek, daşların teşrifleri rica olunur. daşlarım teşrifler rica olunur. Itfaiye Telefonları rinin. üncü İstanbul İrtatyesi 24222 Kadıköy itlaiyesi 60029 Yeşilköy. Bakırköy, Büyükdere, Üsküdar itfaiyesi 00625 Beyoğlu itfaiye Büyükada Heyi takaları icin telefon sani yangın demek kâfidir Müracaat Yerleri Deniz yolları acentesi Telelon £ 42362 Akay (Kadıköy İskelesi) 43732 Şark Demiryolları Sirkeci 23079 Devlet Demiryolları Haydarpaşa 42145. Hastane Telefonları Çerrahpaşa hastanesi Yenibahçe b 21693 23017 Gülhane hastanesi Gülhan, Haydarpaşa Nümne hastanesi Erfal hastanesi Şişli y Akıl hastanesi MÜTHİŞ BİA MASIZLIK... İNGİLİZ KRALININ MÜCEVHER. LERİNİ ÇALACAKLAR! BuyuRuN? , ALBAY Sizi BEKLİYOR? OLDUĞ (TELEFONDA SÖYLEDİKLERİ» NİZİ İYİ DİNLEDİM, SiMOİ ZE HİRSIZUĞIN İMKÂNSIZ UNU GÖSTERECEĞİMİ çıktı. Av elbiselerini giymekie olan hüküme a; “... Ey prens Rolan, sadık Dagobe- ri dinliyecek misin?... diye hitap et- U.. Rolan er ziyade bu neğimini se- verdi, Küçükken onun kucağında oy» namış, sakallarını çekerek eğienmiş - ti. Bunun için Dagoberi hürmetle kar şilıyarak: — Söyle, dedi, Bilirim ki senin hor sözün iyidir ve güzeldir. Ihtiyar yutkundu. Hafifçe öksür - dükten sonra: “— Rolan, dedi, kadınlardan nef- ret ettiğini bilirim. Bunda belkide haklısın. Fakat, emin ol ki fena olan kadınlar değil, hayattır. Kadn bir melek gibi doğar. Vakıâ kanatları yoktur. Fakat kalbi âynen bir melek kalbidir, Onu bozan, onu hiyanete sü rükliyen hayattır?,, Rolan bu mukaddimeyi itiraz et - meksizin dinlemişti. Dagorun mevzuu nereye getireceğini mihrak ediyordu. Ibtiyar nedim devamla: *— Senin onlardan nefretin mille- tin için bir felâket olacak. Yarn belki de bir evlât bırakmadan öle - ceksin! Millet, senin evlenmeni isti - yor. Bunun için iyi bir çare bulun- du. Henüz yirmi üç yaşındasın. Şimdiden daha hayatı tanımamış bir kız çocuğu senin için hayata temas ettirilmiyerek münzevi ve yalnız bir manastırda büyütülecek. Evlenme çağma gelince, onunla birleşeceksin.. Göreceksin ki hayattan uzak kalan suhbir Kadır; ve'sadik ve vefâh bir ha » yat''yoldaği ölacüktır.; Rolan bir müddet düşündü. Dago- “| ca itimadı vardı. Ihtiyar nedim haya- tı anlamış bir adamdı. kabul etti. Henüz dört yaşında güzel bir kız çocuğu bulundu. Ailesinden alınarak ömrünü yalnız dua etmekle geçiren, bir rahibe ile manastırlardan birine kapatıldı. Orada hayata sit hiçbir şey öğrenmeksizin büyütülmesine dik kat ediliyordu. Seneler geçti. Prens Rolan otuz beş yaşma geldi. Bir sa- bah çocuğu yetiştirmeğe memur ras hibe gelerek prenses “İlena” nım ev Bunun için lenebilecek bir çağa geldiğini haber verdi. Derhal alaylar hazırlandı. Uzun şenlikler ve bayramlar içinde prens Rolan ve Prenses Ileana evlendiler» Düğünden Iki üç gün sonra Rolan; bir sabah erkenden ava gitti.. Fakat her zaman kendini o kadar eğlendi. ren av bugün bütün neşe ve zevkini kaybetmişti. Yeşil ormanlarda sik koruluklarda sanki eksik bir şey var dı. O vakit maiyyetini bırakarak atı Bı saraya doğru sürdü. Bir an evvel güzel karısının yanında bulunmak is- tiyordu.. Büyük bahçede hayvandan atladı, Merdivenleri ikişer üçer atlı - yarak çıktı. Yatak odasmm kapısını sabırsız bir hamle İle açtı. OBirden gözlerine inanamıyarak daldığı yer - de dona kaldı: Prensesle nedimlerin- den biri öpüşüyordu: Prens Rolan hıçkırarak tzaklrşti. Dairesinde bir mindere kapanarak düşünemez bir vaziyette dondu kal- dı.. Birden dizlerinin dibinde sarları ve sakalı bembeyaz olmuş, beli kü - külmüş ihtiyar nedimini gördü.. Oda göz yaşları içinde: — Beni affedin prens Ralan, di- yordu. Kabahat bizimdir. Heyhat ki çok geç anladık. Dün kilisede prenses Ileana bütün erkeklere ayni nazarla bakarken farkma vardım. O şimdi hoçuna giden bir aşk oyu » nunun başkalariyle tekrar edilmiye - ceğini biimiyor.. Hıyanet sadakat 'i- zerine ars ulduğundan biz birisini öğrenmemek isterken, diğerlerini de öğrenmedi.. Bu hiçbirimizin alma gelmiyen bir nokta idi... Sadakat ol , hi rinden de uzaklaştı. Bizi affedin prena Rolan.. Bu sizin taliiniz, fena bir yıldızdan kopmuş olan tatiniz.. uş