3-1-086 No. 55 Yazan; MITHAT CEMAL Osmanlı İmparatorluğunun bu devlet adamları hiçbir şey söylemeden konuşurlardı; yüzleri buruşmıyarak gülerlerdi —. sin babası... Dürun baka- yım. rek, Salim Beymiş. Rumeli eşrafından mı, neymis, öyle bir şey- ler... Zanmeti de varmış galiba... O- Rün babasr? Onun bahası?.. Buldum, Çelik Mehmet Paşa! Süheylâ, sevincinden, lkırdnmn aşağısını dinlemedi; “Şimdi geliyo * rum” dedi; hareme koştu. Adnan, verdiği cevabın haremle milnasebe- tini anlamadı. Dal. Belkis'i düşü Büyordu. Ve Belkis'i düşündüğü için Süheylâ'yı hatırladı: “Belkis'in ya- nında Süheylâ nekadar biçti! Fakat, bu Süheylâ, onun dedesini neden po Tuyor, öğrenince niçin seviniyordu ? Süheylü bu zevzeklikle kendine gü- zel bir kız hoppalığı mı vermek İsti- yordu? Bu kadar manasız tavırlar bir kıza yakışmak için © kız — yeni| Süheylâ — çok güzel — yani Belkis kadar güzel — olmalıydı! Yoksa bu! konakta Adnah'a evlenecek bir kız mı buldulardı? o Yoksa — maazal- | lah! — Sübeylâ'yı m vereceklerdi Hiç verirler miydi? Hayır... Süheylâ- Yı nekadar istemediğini bilseler ve- rirlerdi; çünkü hayat böyleydi; in- sanın istemediği şey ayağına gelir- di. Fakat Adnan'ın Süheylâ'yı iste- mediğini bu konakta nasıl bilirlerdi? Belkis'i tanmmalılardı ki Adnan'ın Süheylâ ile evlenmekten nasıl kaça- cağını anlasınlar.” Şimdi Adnan, yalnız Belkis'i düşünüyorüu; birden- bire kendine hayret etti: “Belkis'e o kadar çıldırdığı halde koridorunda Aleryem Ana kandili evdeki kadına — Samatyalı Filâreti'ye — bir müddettenberi yine nasıl giğiyor- du? Ve ondan döndüğü; zaman, ras hatlaşan vücudu birkaç #nat Belkis'i hasıl unutuyordu? Ve Filâreti'den döndüğü zamanlar birkaç e Bel- kis'e nasıl kinini unutuyordu ? “Şimdi geliyorum.” diye odadan giden Süheylâ'nın bu “şimdi” si ya- rom saat sürdü. Yarın kocası olâca- ğı için, Adnan'a nazmm geçeceğin - den Silheylâ o kadar emindi ki onu yarım sast boş bir odada bekletebi- liyordu: Artık Adnan ev halkından: dı! 'â odaya döndüğü zaman: Zee Adnan Bey, sizi gok beklettim! dedi. Adnan bu nezâ- keti fazla buldu: “Adnan bekleme- mişti ki! Süheylâ bir dakikada git- miş, gelmişti! Süheylâ'n her tarafı gülüyor, yü- tünden yanakları taşıyordu. e lifer, Adnan'ın üçüncü dedesi Çel Mehmet Paşayı, evvelâ, göze görür. miyecek kadar uzak bulmuştu. ye beylâ gizli istihza ile see Tatımıştı: “ Adnenı Mehmet Paşanm torunu diye ze birinci ceddi dü: Bir selvinin altnda yatan. Bölge nihayet bir “page, idi: ve 21 o gölgenin torunu ile di! "; Bozdoğan yim pay yumdu, dudakla- damla kımıldatarak — ihini çekmeğe başladı. Çünkü ei ppi girer girmez rim. Eg nunla ta oda Say A | Galata tarafın Adnan, paşayı odada buluncâ si- nirlenmişti; çünkü bilirdi: Bu devlet adamları hiç bir şey söylememiş ol- mak şartile konuşurlardı; kâtife et- mezlerdi; yüzleri buruşmıyarak gü- lerlerdi; anlatılan şeylere inanmaz - lardı; inanmadıkları şeyleri anlatır- Ni. yp İiye Nazırı, Adnan da-| mat etmiye karar vermiş, çocuğun bu iydivaca nekadar lâyik olduğunu bu - gün yakinden görmek istiyordu Maliye nazırı edebiyattan lâf açtı; hem de şair Ziya Paşayı anlatıyordu Adnan şaştı; yalnız saray dürmanı 'rin okumaya salâhiyetli olduğu “terkibi bent,.i bu adam ne hakla ez - ber biliyordu? Maliye MAZI si — Ziya Paşanm mektupçüsu Nazırı Paşadan dinlemiştim, dedi; Ziya Pa- şa Adana valisi iken konağının balko nuna oturtur, bir taraftan şarap içer. bir taraftan Nazım Paşaya şiirler söy | ler, yazdırırmış, Adnan yine hayret etti; şarap içen şairi “gâvur, kelime sine sarmadan bü sofu nazır nasıl ağ zma alabiliyordu? Maliye nazırı mütaleada söyledi: — Terci! bendinde Ziya Paşanın limliği görünür, terkip bendinde gâir- liği Adnan karar verdi, artık alay ede- cekti, Bu maliye nazırı elinin hamu - rile ne işlere kalkışıyordu. Bu yetimi. | yormuş gibi maliye nazırı yeni ve. 7 leri sordu. Bu e a Anan içinden gülerek, : - — Yeni yetişen gairlerimiz ver mı ki, Paşa Hazretleri? dedi. Maliye nazırı h — Tabii ki, var, dedi; meselâ bizim Hüseyin efendinin oğlu! Adnan, Hüseyin efendinin oğlunu tanımadı, Naar: — Hani bir çocuk var; adına Tev - fik Fikret mi ne diyorlar? Geçende bir (Na't)ini okudular; o ne cemiy- nakledilecek daireler Istanbul, gümrük Liman umum müdürlüğü ve gümrük muhafaza teş- kilâtınm Galataya nakledilmesi im - yetli manzumeydi! Dedi, Tevfik Fikreti beğenen sa- kallı ve vezir rütbeli adamı Adnan bir. kaç dakika anlamadı. Sonra birdenbi re anladı: Bu maliye nazırı Fikreti de gil, onun peygambere yazdığı şiiri beğeniyordu; büsbütün eğlenmek is- tedi: — Evet Paşa Hazretleri, Fikret na sılsa bir (Na'tişerif) yazabilmiş! De- di, Nazır, Adnanm alaymı sezdi. ve kendisi de gizli bir istihza İle iki (a. ym)ı çatlatarak — Yalnız, (Ne'tışerif) değil; bir de (nefli şerif) yazmış. Kızım okudu; bayıldım; manzumede gök gürlüyor; dedi, du. Nazır Adnanı elile yanmdaki san- İdalyeye çağırdı. Etrafma korka kor- a baktıktan sonra, gözlerini kapıya- raki — (Sis) diye bir manzumesi var. Geçende, reji komiseri Nuri Beyin ko| nağırla bir genç okudu. Bu şiiri bana bulur, getirir misin oğlum? O gün Nu ri Beyin konağında tanımadığım bir- takım adamlar vardı. Onların yanmda manzumeyi yarıda bıraktım; dinle - meden kaçtım. Adnan: — Fakat Paşa Hazretleri, dedi; Nu ri Böyin konağına namussuz tek bir adami girmez. Fazla telâş buyurmuş- sunuz! Maliye nazırı gözlerile hiddetlendi: — Siz geçsiniz Beyefendi, dedi; Nu ri Beyin evine namussuz adam girmi. yeceğini ben de bilirim, Ancak benim mişverim budur; Bir odada birden &i yüde adama emniyet etmem Ve adnana dikdik baktı, Birdenbi- re değişen bir sesle: — İnsanlara teker teker emniyet edilir! deği, Arkası var) Talebe Birliği bir memleket broşürü hazırlıyor kânları tetkik edilmektedir. Liman u- mum müdürlüğü, Merkez Rıhtım Ha» amı, işlerin hacmi ve çabuk görülme- si noktasmdan kendisine çok müna- sip görmektedir. Şimdi işgal etmekte bulunduğu, binadan istediği zaman işleri mek üzere Ankaraya giden umum müdür Raufi Manyasi, 8 - 9 gün ka- dar daha Ankarada kalacaktır. Güm rük münasebeti antrepo haline 'geti- rildiği vakit, orada bulunan sekiz ve dokuz numaralı ihtisas mahkemeleri- nin nereye nakledileceğini henüz ta- yin etmiş değildir, Ecza depolarının nakli Birinci sınıf esddelerde olen ecza han ve sokak içlerine nakli işine devam eğilmektedir. Veri- len mühlete göre nakiller çarşamba günü sabahma kadar ikmal edilmiş bulunacaktır. i Miili Türk Talebe Birliği, Türkiye» ye gelen yabancı talebelere dağıtıl- mak üzere büyük bir broşür hazırla” mağa karar vermişlerdir. Bu broşür- de, 'Türk inkilâbmm ana hatları, Türk tarihi, coğrafyası, büyük bir yer alacaktır. Birlik, broşürün hazır- lanması İçin, Maarif Bakanlığından yardım istiyecektir. Ayni zamanda, broşlire, Üniversite profesör ve do - çentlerinin de yazıları ilâve edilecek- tir, Ormanların ıslahı Çamlıcayı güzelleştirme cemiyeti Çamlıca korularnın imarı için yeni plân hazırlamaktadır. Diğer taraftan Orman Mektebi Direktörlüğü bütün memleket ormanlarının islahı çarele- rini de aramaktadır. İstranca orman- lermm islahı işiyle Ziraat Vekâleti Orman fakültesi rektörlüğü namma doçent Mazhar Diker meşgul olmak- tadır. Ayrıca Bahçeköyde inşasma Üemmensneneiinen in nenaninani FAYDALI BİLGİLER A Bugünkü Program Istanbul 17; İnkılâp dersi, Üniversiteden nakil E- sat Bozkurt. 18: Ayda operası üçüncü ve dördüncü perdeler. > Haberler. 19,15: | Muhtelif plâklar: 20: Konferans; Hefzı Tev. fik Gönensay (Türk edebiyatının ana hat- : Stüdyo orkestraları. 21,39: Son Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile & Bükreş 648 - B: Haberler, cimnastik, pidk, 13: Orkestra, haberler. 18: Orkestra. 2020: Dans plâkları (Romen radyosu). 20.20: Bükreş: Şubert şarkıları, 21.4 ir Siraussun "Vala Rüyasi” öpereti. 24: Plâk. | Prağ 17: Hafif musiki, 18.50: Mozart masiki. dan nakil; Smetana'nın Şeytan Davarı” opgrasi : Plâk. 1945: Fransız operet Btidyo piyesi. 23.15: Çin- i. 24.1$: Salon seksteti. 1820: Orkestra, . 204: 19; Şarkılar. 20: Musiki diyaloğu. 20. Spor, 2i: Hans Bund orkestrası, 214 Milâno Skalasmdan pakil: Cilea'nın “L” lenlenne” operası. 1: Dans, Varşova Pllk, 19: Radyo niyesi, 2010: Sa. keatramı, 20.55: Sözler. 2115: Şarkı 22: Mafit masiki, 23.15: Mahall han lar - pâk. Moskova 1945: Şarkı şiir. 20: Mikrofon piyesi, 715: Konser, 22: Yabancı dillerle neşri” yat, Viyana —— 20:20; Şarkı, piyano, 20.50: “Cennet Gü. nü” İsimli musikili neşriyat, 23: Haberler. 2340: Askeri konser, Seçme program Bükreş, 21.15: Oskar Sirauss'un “Val zeştraüm” öpereti, "Şeytan Prag, saat 20. Hans Bund orkestrası 455 “L'Arlesinne" Cilca- > Smelana'nn Ça-ışma saatleri: 10 — 1220 ; 25,53 m ve 31, 55 m Bant 13 — 1545 : 16, Bö m ve 15, 82 m Saat 16 — 18: Gösterilen postalardan ikisi; 1982 m. 25, 31, 85 m. Sat 118 — 2830 : Gösterilen 2 veye posta: 19, Ge m. 25, S3 m. 31, 55 ve 4 10 m, Sinemalar, Tiyatrolar ——... * ŞEHİR TİYATROSU: Sant 15 ve 20'de (Tosun) 3 perde komedi. * HALK OPERETİ ; (Florya). * TURAN TİYATROSU: (Kismetinde Slam Karşığında Çıkar) komedi 3 perde, * TAN : (Kadınlar Gü) ve (Sevimli Prenses). * TÜRK : (Jan Dark). * YILDIZ ; (Serenad). * SARAY : (Mişel Strogof). * SÜMER : (Mişel Stzogof). * İPEK ; (Bosna Sevdalari) ve (U- mnütma Beni). * MELEK : (Helivat Eğleniyor). * ELHAMRA : (Seytan Kardeş) Oladam Çocuk İstemiyor). pi * ASRİ ; (Petersburg Geceleri) ve (Bir m ve Sant 2045 te İ | Gönül Böyle Avla: * ALKAZAR ; (Ölüm Kasırgası (Dantenin Cehennem). 07919). ve * MİLLİ ; Çfarsan Yamyamlar. Ara sında) (Avlanan Gönül), * AZAK : (Pepo) ve (İeneral Yen). * FERAH : (Klo.Klo). * yes 4 (Monte Kristo) ve (Rozam- * KADIKÖY HALE; (Kadınlar Gölü) * KADIKÖY SÜREYYA : (Samson). * ÜSKÜDAR HALE: (Ali Baba) ve (Harun Reşit). Davetler, Toplantılar yak nam iz Altmordu Spor Klübü Başkanlığından * 12-4-036 tarihli Cumhuriyet gazete: İdare heyeti kararı hilâfma ilân edilen yeti umumiye toplantısına seçilen kong başkanı bu toplantınm Klüp İdare heyeti tarafından tertip — edilmediğini ve gayri Bizami olduğunu görerek ancak umumi kongrenin mükarrer karar mucinbince 26-4-936 tarihinde ta kar. sanda gayri resmi olan ba toplantının fiyasetini kabul etmiyerek | riyaseti ve kongreyi terk etmiştir. Bu vaziyet kargı suda mevcut üyelerin kısmı küllisi kong- reyi terk ettiklerinden resmi ve fevkalâde kongrenin evvelki ilân mucibince 28-4-936 ver günü yapdacağı bütün üyelere bil. irilir, Mtfaiye Telefonları 24222 60020 60628 yakımda başlanacak olan Üç enstitü | Çabuk Sil binası için iki yüz bin lira ayrıldığı alâkadarlara bildirilmiştir. ( ersin bir Hikâye Işık birdenbire oturduğu kanape- den fırlıyarak, pencereye doğru yü - rüdü, Gözlerine toplanan yaşları Ne dakika, gözyaşları gizlice par - maklarile kurutacak kadar kısa bir zaman öyle hareketsiz durduktan sonra döndü ve hayretle Nedimin ©- turduğu koltuktan hiç kımıldamadı- ğmı gözleri uzak bir noktada olarak inceli halini muhafaza ettiğini i, Kızın yumrukları asabiyetle ikülerek, ince kumral kaşları ça - tıldı. Nedimin yanma koşarak, onun kolunu sert bir hareketle tutup: — Ben de geleceğim Nedim, de- Nedim silkinir gibi bir hareket yaparak, cevap verdi: — Olmaz yavrum, benim yalnız gitmem lâzım, Hem sonru senin için ne derler düşünmüyor musun? Kız hiçbir şeyden korkusu, perva- sı kalmıyan bir sesle tekrarladı: — Ne derlerse diyebilirler, fak; ben muhakkak seninle geleceğim. Seni yalnız bırakamam. Nedimle Işık iki yıldır sevişiyordu. lar. Işık iyi bir aile kızı, Nedim genç paralı bir adamdı. Ahlâkı da fena değildi. at iki yıldır Işık ile ev- lenmeğe hiç yanaşmıyordu. Açık yü: rekli bir adamdı ve ilk tanıştıkları gün Işığa açıkça kendisinden izdivaç ümit etmemesini, serbestisini hiçbir zaman feda edemiyeceğini söylemi ti. Kız da onun bu sözlerine rağmen #|kollarına atılmaktan gekinmemişti. Bu ilk âşıkıydı ve Nedimi bir çilgin gibi seviyor, onun her dediğini doğ- ru, ber isteğini haklı buluyordu. Fakat bugün Nedim birkac güne kadar Karadenize gideceğini söyle- diği zaman içinde müthiş bir isyan dalgalandı. Çok iyi biliyordu ki bu yolculuk kendisinden kaçmak — için bir bahane idi. Nedim artık ondan muhakkak bıkmıştı, Zaten bir iki ay- danberi tavırlarımdaki durgunluktan İverdiği randevulara gelmemesinden İbu belliydi. O gün kızın beraber gitmek ısrar. ları karşısında Nedim hiç yumuşa madı. Bilâkis ısrar ettikçe asabileşi- yordu. Nihayet yerinden fırlayıp gitmek için kapıya yürüyünce Işık titrek bir sesle bağırdı: — Demek aramızda her gey bu ka- dar çabuk bitti Nedim, beni bir kere bile öpmeden gidiyorsun! Nedim birdenbire geri dönmüştü. Kizi şefkatle kucaklayıp göğsüne bastı ve sür'atle çıkıp gitti, * Vepurun güvertesinde bir aşağı. bir yukarı gezinerek, basan karan - lıkla yüzü bir kat daha gölgelenen Nedim, bir aralık uca doğru yürü- yünce bir kadın gölgesi görerek tit- redi. Bu Işık gibi ince uzun vücutlu bir kızdı ve başını dönünce onun Işığın ta kendisi olduğunu görerek hayretle bağırdı. Kız ona doğru ko- sarken Nedimin yüzünü yine büyük bir asabiyet kaplamıştı. Hiddetle: — Niçin buradasın Işık? Işık korkak bir tebessümle gülüm- sedi; — Ben de gidiyorum. — Nereye? Kız başını önüne sesle: — Senin gittiğin yere, dedi. Nedimin yüzünü kaplıyan hiddet dağılmış, gözleri İstanbulun gölge - ler içinde inse siluetleri beliren mi- Barelerine dalmıştı. Sonra Işığı ko- lundan tutarak parmaklığa doğru yürüdü: — Vapurun kalkmasına vakit ver Işık, dedi, biraz daha kalabilirsin. Ben de o zamana kadar sana birkaç ş€y anlatacağım. Ve ikisi yanyana parmaklıklara dayandıkları zaman anlattığı, bu se- vahat ondan kaçmak filân değildi. Çünkü bir zamanlar onunla evlenme- ği bile kararlaştırmış, bu sürprizi iyi bir güne saklamıştı. Bu Iyi gün toplu bir para İle giriştiği bir işin neticesine bağlıydı. Fakat aksi ta - lih © toplu paradan başka bütün ser- vetini bü işte kaybettirmişti. Şimdi, eğdi, hafif bir dimden saklamak istiyordu. Birkaç! 9 YOLCULAR —— Peride CELÂL | Karadenizin bir vilâyetine hayatımı kazanmak, yani yeniden yapma gidiyordu. Işığın birdenbire yüzü geniş bir tebessilmle aydınlanarak, sordu: — Peki beni neden yanına alma | dm? İ Nedim, ac acı gülerek cevap ver di: — Senin yanlış bir düslinceye sap- lanmandan korktum. (Belki benim parasız, sıkıntıda kalinca seni © bir destek gibi aradığımı sanacaktın. Sonra senin için daha iyi bir heyat arkadaşı bulmanın kabil olduğunu işlemesi durmus, vapur kalkmak için son hazırlıklerini yap- mağa başlamıştı. Nedim gülümseme meğe çalışarak: — Haydi Işik, dedi, evden mersk ederler, git “çocuğum. Beni tesvie gelmenle sevindirdi, bu saadet ye- tişir. Kız gülümsiyerek onun gözlerinin İçine derin derin baktı: İ — Artık döneceğimi zannediyor İ musun? Bir telgraf evdekileri me aklan kurtarır, | Nedimin itiraz etmek inter gibi'nğ- zn açtığını görünce telâslr bir has reketle elile dudaklarını kapattı. Ge- bir nefes alarak: — Sen belki yeniden yapılması ko- lay seyler kaybettin, dedi, fa nekadar mes'udum ki seni ka Nedim yavasça onun dudakların « daki elini çekip öptü. Sonra avuçla- “ında sikarak tuttu. Vapur kalkar- ken Işık ona biraz daha sokularak: — Gelirken neler düsünüyordum. biliyor musun? dedi, Seni burnda başka, yabancı bir kadınla bulacağı. (mı sanmıştım. Benden bunun için kaçtığına emindim. Ve o zaman ken- dimi şu dalgalara atmaktan başka şare olmadığını düşünüyordum. Nedim ona gilliimsiye baktı. va» vaşça: "Küçük fesat?" dandı. Biribirlerine başbaşı: verip, iki genç 3 leri saadetle vüklü yavas vavas uzak- larda kalan İstanbulun o karanlıkta | ateşböcekleri gibi yanan ışıklarını İ seyrettiler, İp Lom iğ k 1.23 48 6 749v0n ULMACAMIZ SOLDAN SAGA AŞAĞI VE YUKARDAN 1 — Safak (3). Sakaf (5). 2 — Dahili (5). Köpek (2). 3 — Sorgu (5). Durug (5). 4 — Asyada bir devlet (3). Hay- İ ret nidası (2). 5 — Cilt (3). Anadoluda büyük bir şehir (6). 6 — San'at (2). Kanun (4). 7 — Merkezi Avrupada bir şehir (61. Arkadaş (2). 8 — Merkep (4). 9 — Mısırm suyu (3). Tatlı yapı lir (4 10 — Allah (5). Hal rabıtası (3). DÜNKU BULMACAMIZIN HALLI 1 — Bombardıman (11), 2 — Oda (3). Se (2). Ra (2). 3 — Matem (5). Amin (4). 4 — Elâ (3). Lâ (2). in (2). 5 — Asmak (5). Akıl (4) 6 —Re (2). 7 — Alâ (3). Atıf (di. B — Irmak (5), Tir (3); 9 — Mai (3). Isırmak (7). 10 — Nil (3), Ati (3). 11 — Ne (2). Ekin (4), minik sn kli