lt Kağan EA 13-4. 986 ESA LA Dobricadaki Türklerin muhaceret işleri Gelecek muhacirlerin 75,000 kadar tahmin edilmektedir olacağı (Tan) — Romanyada- | ki ırktaşlarımızın o memleketimize muhaceretini tanzim için Romanya| Hükümeti tarafından hazırlanarak hükümetimize tevdi edilen mukave - iesl üzerinde burada (e- bir komisyonda tetkikler yapılmaktadır. Komisyonun varaca- ğı kararlara göre, Bükreş elçimiz vasıtasile Romanya Hükümetine mu- kabil bir proje verilecektir. Dış Ba- kanlıkta toplanın komisyonda Fi Dans, $ . Ekonomi ve Iç Bakan- lıklardan da birer mümessil bulun - maktadır. . ele projesi Dobriçedeki Bu mukav: İl b Türk ahalinin hicretinin tanzimine dair bulunmaktadır. Böyle bir hare- kete teveasül için mevcut sebepler, Projenin başmda şöyle tasrih edil - miştir: “Türkiye ve Romsnys hükü- metleri, Dobriçedeki Türk ahalinin bazı elemanlarmın yarım asırdan 3i- yade bir zamandanberi muhaceret hususunda ızbar ettikleri temayülâtı ve mezkür ahalinin Romenyada müs- tefit olduğu liberal ve âlicenap reji mi takdirden hâli kalmamış olmakla beraber bu hicret temayülâtınm mil- Hi heyeti asliyeye iltihak hususunda- ki meşru arzusundan imbias eyledi- ğini, müşahede etmekle ve dostane bir zihniyetle müteharrik olarak; muhaceretin eşkâlini tanzim etmeği kararlaştırmışlardı Bu mukavele rostor, Kabakra, Köstence ve Tulça vilâyetlerinde sakin müslüman Türk ekalliyeti müstefit olacaktır. Bu vi yetlerde sakin olup Türkiyeye bicre- ti arzu eden Türk aslmdan müslüman Romen tebaası ve Romanyayı dört veya beş senelik bir müddet zarfında terkedeceklerdir. Bu muhaceret mü» tevnli etaplara ayriliâtak mukavelede tasrih olunacak sıraya uygun olarak vuku bulacaktır. Bu mukavele ile yurdumuza hieret edeceklerin adedi- nin yetmiş beş bine baliğ olacağı tahmin edilmektedir. Birinci yılda Romanya - Bulgar hududu imtidadınca sekiz kilometro- Yuk bir mıntakada bulunanların, ikin» ci yılda Pazarcık şehri ve Curtbunar ile Hzibei mmtaşalarında sâkin © Ankara, 12 lename pr şekkül eden lanlarm, mütenkıp yıllarda ise Aca- daular ile Turtucala ve Silistre ile Dobricenin mütebaki kısmında otu- ranlarm sra Je hicret etmelerinin karara bağlanması muhtemeldir. Bu mmtakalarin herhangi Ankara Halkevinde değer! feranstan intibalar: Solda: Bir muhacir kafilesi sakin, olup, mukavelenamenin İmza- sı tarihinde emlâkini tasfiye etmi bulunanların hareket edecek ilk grup | ile veya bundan evvel Türkiyeye ha-| şomanyada emlâk terke reket edebilmeleri ve bir mukavele- name hükümlerinden müstefit olabil- müstefit. olabilec, meleri ösası mukavelede yer alacak- tır. Muhacirlere ait köy, arazi ve göY- rimenkul emvalin mülkiyeti Roman- ya Hükümetine intikal edecek ve bu- na mukabil Romanya Hükümeti hü- kümetimize hektar başına muayyen bir para tediye edecektir. Müslüman İ beraberlerinde g İlerini ve muayyen cemaatine ve'evkafa ait emvali men- | Kırşehir, (Tan) mere verilmiş, tirak eden küçükleri musll 1i âlim ve profesör Bayan Afetin verdiği kon- Atatürk konferansı dinliyorlar — Sağda kon- Kırsehirde talebe kule ve gayrimenkulenin tasfi esi İşi iki hükümet arasinda ayrı bir mukâ» vele ile tesbit olunacaktır. Muhacir - lere ait gayrimenkulâtın kiymetleri- nin Romanya Hükümeti tarafından hükümetimize tediyesi şekli hakkr da mukavelede hükümler bulunacak» tır. Muhacirler kendilerine alt müs eşyayı, hayvanat veya çifi- nlarınn muayyen bir mik- tarını ve zirai ve #mai işletmeğe ve- ya herhangi bir san'at icrasma yarı- İ yabilecek makine, alât ve edevat ve saire gibi menkul her nevi emvalini rmekte tamame: acaklardır, Bundan başka, ler şahıslarına ait mücevher- ktarda paraları- nı, ezcümle Dobriçe Türk kadınlarm- müteamil gümüş veya altm par- çaları muhtevi gerdanlıklarmı bera - serbest mühac berlerinde getirmelerine (o miisaade edilecektir. Bu mukavelenin aktinden evvel Türkiyeye hiçret etmiş olup ta ş olan eş. has bu mukavelenin hükümlerinden Evlenme Ankara, 12 (Tan) — Nüfus Di- rektörü Kâzım ile Lütfi Güvenin kı- zı Enisenin evlenme törenleri dün gece Halkevi salonunda güzide bir davetli zümresi huzurile yapılmıştır. Genç evlilere sandetler di. müsameresi -- Merkez Namık Kemal okulu tarafımdan bir müsa - temsil çok beğenilmiştir. Yukarki resim, müsamereye İŞ- imleriyle beraber gösteriyor. TAN ——— | X era rsi Mi Ev Kraliçesi | MEZ. 5 Çocuk bakırmı irmtihamı İmtihanlar büyük b Beyoğlu San'at M müsabakamızın en mühim kısmı olan çocuk bakımı im- tihanları, dün Beyoğlu Kız San'at mektebinde yapıldı ve akşam geç kit bitirilerek neticeler alındı. Imtihanları başından sonuna ka- dar takip eden bir arkadaşımız gör- diklerini şöyle anlatıyor: Köşede mavi ipekten etrafr dantel- ü bir bebek karyolası ve İ- ak yatırılmış bir yapma n üstünde çocuk bi çin nelere ihtiyaç varsa, kun muşambadan, süt sine ve emz! intizamla ya İ Mektep mü aralık: işe e kadar hepsi büyük bir yana dizmişlerdi ri Bayan Ayşeye bir — imtihanlar için bebek yerine ç cuk getirtilse olmaz mı idi? diye sor- dum. Dedi ki: — Onu ben de düşünmedim değil! Fakat sonradan vazgeçtim. Çünkü, çocukları pek severim, Herhangi bir yayrunun bütün gün sabahtan akşa- İma kadar oyuncak gibi elden ele do- laşarak hırpalanmasmı doğru bul - madim.... İ Bununla beraber, çocuk baktmı im- İtihan salonuna, öyle bebekler getir- |mnişlerdi ki, bunları uzaktan sahici bebeklerden aytrdetmeğe imkân yok- tu. İ Imtihanlara, tam saat dokuzda, Beyoğlu San'at mektebi müdürü Ay- Selçuk mektebi müdürü Asımın İda iştirakile, değerli çocuk hekimi- miz Ali Şükrünün nezareti altında ! başlandı. Ali | Hasta akıcılık mektebi müdür m vini Mesude ve ziyaretçi hemşire Hu- riye, imtihanlarda Jiri olarak bulu- nuyorlardı. Doktor Ali Şükrünün mevzu ola rak seçtiği suallerde, çocuk bakımı am bütün hususiyetleri, gizlenmişti. Öyle ki, bu snâllere, teknik kabiliyeti az ve yalnız eski usulde çocuk yetiş- tirmiş olanlar, kolaylıkla cevap yetiş- tiremezlerdi. İlk olarak imtihana giren Ayşe Su- |aaiyeye soruldu | — Bir aylık Jsasıl yaparsın A tarife başlayınca; doktor kr: — İşte banyo takımı... İşte çocuk, dedi, m benyosunu da görelim! beğin banyosunu Ayse Sundiye, çocuğu banyoya 60- karken, yapma bebeğin kolları, ayak- teransta bulunan değerli davetliler ve Bayan Afet Alacahöyükte yapılan hafriyat ve bulunan eserlere dair konferansını verirken ir o muvaffakıyetle ektebinde yapıldı ları ayrı ayrı sal Doktor bir aralık e sorunca, Biz evd banyosunu, dedi, ev ka- Fakat sonunda tecrübeli dnı olduğuna şüphe bırakmın maharetli el hareketlerile çocuğu banyodan çıkardı, kuruladı, pudrâla- dı ve köşesine oturttu. Bayan Nazmiye, tereddüt içinde i- i-İdi; sordu: — Tabii pratik olacak değil mi, 6- fendim?. İ Bu sözle, kendisinin San'at mekte- binde okumamış olduğunu anlatmak istiyordu. Fakat sardığı kundağı, doktor es-| ki usulde buldu. Bayan Nazmiye igin beğe- nilmediğini görünce | — Ne yapalım efendim... dedi, ben dört çocuğumun dördünü de böyle ü; © zaman: .. dedi, beni de an- nem b da, en mi ş mı üzerinden İmtihan neticeler ğa geldik! Suphiye Bilgine, üç kardı kınla yakalanırsa, ötekilerin muhafaza edileceği soruldu. Iyi cevaplar verdi ama, odanın ha- raret derecesinde şaşırdı: 27 derece! dedi, AN Şükrü gülmeğe başladı: — Aman etmeyin!. Çocuk, 27 de- en biri nasıl rece sıcaklıkta şakır şakır ter döker! Nebahat Cafere sorulan sual, &1- Kendisine denildi ki aylık gebesiniz. Uzak bir yere seyahate çıkacaksınız. Hem de gir, yahut katır üzerinde... Ne ya- parsmız? Neba atin. cevabı kestirme oldu yet basit! Gitmen: — Ya gitmeğe meebursolurs — Meebur olsam da yine giti Cantma' kisti ni wür P Bu cevap hoşa gitti. Çocuk bakımın, ne ince, tarafla- rı varmış meğerse... Çeşit çeşit sual- ler: — Yeni doğan bir çocuk, kaç kere altını kir! Sütü kaç türlü niz? — Kaç türlü kaynatırsmız? — Çocuğun göbeğine el dokundur- mak doğru mudur? Niçin? — Çocuğun odası nasıl hazırlanır? | Gününden önce doğan bir ne- bek, nasıl beslenir? Nasıl uyutulur? — Kundak nasıl sarılır, nasıl çözü- Yür, çocuk nastl yatırılır, nasil kaldı- rılır? Yaşına göre kaç sadt sütte veri lir, mamâlara ne vakit başlanır? — Çocuğun niçin ağladığmı nasıl anlarsınız? Daha buna benzer ve benzemez bir çok şeyler... Selçuk mektebinden Süheylâ Asım, sorulanlara güzel güzel cevaplar ver- dine verilen küçük #üt şi- geçiremedi. Biraz da İhakkı vardı bunda... Çünkü emziğin ağrı şişeye geçirilemiyecek kadar kü- çük görünüyordu. Doktor, eline alıp geçirince, kıp- kırmızı oldu: — A... Ne de kolaymış?. Doktor gülümsedi — Evet, kolay. Tıpkı Kristof Ko- lombun yumurtayı kırarak masa üs- tünde durdurması gibi... Ayni mektepten Nihal; Haşim de verdiği cevaplarla görgüsü ve bilgisi yerinde bir mektepli olduğunu isbat etti, Ancak o da bir yerde küçük bir yanlışlık yaptı, Imtihan heyecanı kız- lari o kadar sarmıştı ki, oturdukları iskemle üstünde tirtir tilriyorlardı. İmtihana girenler arasında, Kev- ser Mehmet, Muazzez Nuri, Samiye Feridun, Ayşe Sevencan, Sabiha Na- cinin iyi birer ev kızı ve ev kadmı o- larak yetiştikleri görülüyordu. Sabiha Naci, hiç şaşırmadan, 59- rulan bütün suallere cevap yetiştirdi. Ayşe Sevencan da, iki cümle nra- sma tatlı bir nükte sıkıştırarak im- tihanmı muvaffakıyetle bitirdi. günde ta'kim edersi- En sonra giren yaşlıca bir bayana, | döktor Ali Şükrü şaşırtıcı sordu: bir sual 'akitsiz doğan çocuğun banyo- sunu nasil yaparsınız? Hemen karşılığını verdi: — Suyu 37 derece sıcaklıkta ha arlarım.... Ali Şükrü dudaklarmı tsırdı, ziya- / Eğer ümmetinin sandığı gibi | miyetine mi Mesih ! Biz onu sarı ve perişan saçlı, sa- kallı, cefadan o gözleri ve avurdu Gökmüş, tiryan bir halde çarmıha ça- kılmiş tanırız. Bütün dünya ressam- ları, heykeltraşları ona bu şel mişlerdir. Onun içindir ki o ne “sana bir tokat atana ötel ğını çevir!" demiş. Lâkin kim? O da başka! Var mıydı? Yok muydu? Onu da münakaşa eden ülema vardır yal. Allah eksik etmesin! Vardı diyenler- le beraber olalım da bakalım. Yahudilere sorarsanız, — Öldürdük! diyorlar. Hıristiyanlara sorarsanız: — Oldürdüler, sonradan dirildi ve göğe çıktı... diyorlar. Bize sorarsanız: — Oldüremediler çıktı... di- yoruz Şahsı üstünde ittifak edilemiyen bir zat olduğunda şüphe yok. Lâkin işin alt tarafı var, Hem biz, hem Hi- ristiyanlar Isayı tekrar dünyaya dö- necek diyoru Dün Hıristiyanların paskalyası idi. Bu paskalya İsanın dirildiği gündür. biz de ölün te dirildiğini kabul etsek te ken- disile bir mülâkat yapsak dünya ahı- a di ünmmetleri arasın - 4 gördükten sonra: ime pesiman oldum, Di- yeceğinde şilphe yoktur. Tekrar dünyaya gelmesi rivayeti » ne gelince; hayat böyle pahalı, ufuk- lar harp bulutlarile örtülü, milletler biribirlerine diş bilerken gelip te ki- me dert anlatacak? Milletler Ce- Onun için Isanm döneceğini bekli- yenlerin daha çok sabırlı olmaları kanantindeyim. Bu münasebetle bir ufak fıkra nak- tedeyim. Bir gün bir katolik papasile bir hoca münakaşa ediyorlarmış. (Bu hikâyeyi muayyen bazı nüktedan eş- hasa da sitfederler). Papas, peygam- berimizin miracı meselesine takılmış ve sormus. — Mepsi iyi amma benim anlaya- madığım nokta sizin peygamberin 58 maya nasıl çıktığıdır? Bunu bana an- atın! Hoca da şu cevabı vermişi —— Azizim! Bu pek basittir. İsanın göğe çıktığı merdivetiğen. “ Gerçi yükselme yolları malüm o - lunca arşa çıkmak kolay gibi gelir amma, gelgelelim ben daha Beyazıt kulesine bile çıkmadım. Yükselme mi?., O bir istidat, bir kabiliyet me- selesiğir, Merdiveni bilmem kifayet etmez. B. FETFK PR retçi hemşire Hurij e kızara- rak önüne baktı. Hastabakıcılık mektebi müdür muavini Mesude, “hayır öyle olmaz! mânasına gelen ihtiyarsız bir hare- ketle başını salladı. Meğerse, zavallı bayanı, gafil av lamışlar, Vakitsiz doğan çocuğa ban- yo yapılmazmış. Böyle bir çocuk, su- ya sokulur sokulmaz, ölürmüş! Akşam geç vakit, Ali Şükrü ve re- fakatindeki jüri heyeti, imtihanları bitirerek dereceleri tasnife başladı lar, Neticede en fazla not alanlardan üç kişi tesbit edildi. Bunlar arasmda kur'â çekilerek birinci seçilecektir. Akşam Kız San'at mektebinden çi karken arkadaşlardan birine rastla- dım. Sordü: — Bugünkü imtihanda ne yemek- ler vardı? Bayan Ayşenin sofrasında o kadar çok yemek yemiştim ki, isimlerini hatırlayamadım. İ Bir şey söylemiş olmak için: — Hepimize birer parça mama di ğıttılar, Birer kutu da Fosfatin ver- diler! dedim, Salâhaddin GÜNGÖR Çocuk bakımı imtihanları na girenler Dünkü çocuk bakımı imtihanlarma girenlerin isimlerini yazıyoruz: Ayşe Suadiye, Nazmiye Gani, Sar biha Naci, Halide Doğulan, Jüliyet Arav, Selma Nazmi, Kevser Mehmet, Sabiha Bilgin, Habibe Onum, Rukiye Kemal, Süh: İ Nadire Şevket, Kevser İ Osman, Şük , Madelet S İ Nebahat Cafe » Hamdi, Muh- ştü, Serbülent Ismall, Samiye Feridun, Mutâzzez Nuri, Ma Mehmet, Türkân Mehmet, Meliha A- li, Suat Nedim, Ayse Sevencan, Nec- lâ Talay, Adile İbrahim, Nur Pekus, Dürdane, Şadan Mehmet.