sündelik LİNYİT - ENERJİ - IŞIK Naşid ULUĞ Devrimin baş döndürücü hızı içinde koşuyoruz. Her bakımdan bir bütün olan bu devrimin eko- nomik kısmında sanayileşme baş ta gelir. Bizim sanayileşmemiz zo- raki bir tedbir değildir; ham mad- desi yurdumuzda bol bol yetişen şubeler üzerindeyiz. Gayemiz, bir gün kendi kerdisini serbest reka- bet alanında da korur fiatlara yü- rüyen bir sanavi varlığı kurmak- tır. Bunun da tek muvaffakıyet şartı, rasyonel ve rantabil çalışma- dır: üretimin ucuzlatılması, ço- ğaltılması ve ham madde kalite- sinin yükselmesi işinin yanında, bütün bunları isliyecek, çarkları çevirecek enerjiyi ucuz ve kolay elde etmek lâzımdır. Şimdiye ka- dar kurulan ve bundan sonra ku- rulacak olan fabrikalarımızı tam bir muvaffakıyete eriştirecek va- sıtalarımn yarısı, bol ve ucuz ener- İidir. Maden ve elektrik sanayiinin, tumuriyetin ikinci beş yıllık sa- nayileşme programının başında gelişinin hikmetini çok iyi anlıyo- ruz. Teknik dünya, bu yolda tecrü- belerini, etüdlerini yapmış ve şu hakikate ermiştir: En ücra köşele- Te kadar hem yurdu aydınlatmak, hem de yurdun bütün çarklarını Sevirmek için büyük merkezi san- trallar kurmalıdır. Medenmi bir milletin nabzı, bu- gün sudan ve kömürden enerji a- lan ve biribirine bağlı olarak yur- du çepçevre saran santralların ya- (Sonu 6. ıncı sayfada) ae c ' .s1 arzeder hale gelmiş, ADIMIZ, ANDİMİZDİR 13 NİSAN 1936 PAZARTI Son haberler i sayfamızdadır | içü nci Heryerde 5 kuruş Boğazlar rejimi hakkında alakalı devletlere . . verdiğimiz notanımn Boğazlar mukavelesinin müza - keresine iştirâk etmiş olan devlet- lere Türkiye Hariciye Vekâleti tarafından tevdi edilen notanın metnidir : “ 1923 de, Türkiye Lozan'da serbestii mürur ve gayri askeri hale ifrağ ahkâmını ihtiva eden boğazlar mukavelesini imzaya muvafakat ettiği zaman, Avrupa- nın umumi vaziyeti, siyasi ve as- keri bakımlardan, bugün kendini gösteren — vaziyetten tamamiyle ayrı bir manzara arzetmekle di. Avrupa o tarihte - silâhsızlan maya doğru gidiyordu ve siyasi kurumu yalnız beynelmilel teah - hüdlerle teyid edilmiş değişmez hukuk prensipleri üzerine ibtina eyliyecekti. Kara, deniz ve hava kuvyvetleri çok daha az korkula - cak mahiyet göslermekte ve te- mayülleri azalma yolunda teza- hür etmekte idi. O sırada Türki- ye boğazlar mukavelesinin tak - yidi ahkâmını milletler cemiyeti misakının 10 uncu maddesinin ga- rantisine ilâveten mumzi devlet - lerin, ve her halükârda dört bü yük devletin tehdid vukuunda bo- gazların müdafaasına müstereken ve mille'ler cemiyeti konseyi tara- fından bu hususta kararlaştırıla- cak bütün vasıtalar - ile tevessül etmeleri teahhüdi ihtiva eden 18 inci maddenin teminatına gü - venerek imza edilmişti. O zamandanberi, Karade - niz vaziyeti her noktadan emni- yet bahş bir müsalemet manzara- ve buna mukabil Akdenizde yavaş yavaş bir kararsızlık teessüs etmiye baş İTALYAN-HABEŞ HARBI Cenupta - habeşler şiddetle muakvemet ediyorlar, fakat şimalde itlyanlar Dessieye y İmparator dışardan yardım edecek. Müstevlilere saklaştılar h boyun eğmektense beklemeden ölmeği tercih ediyor. Adisababa, 12 (A.A.) — Ögaden- den buraya gelen haberlere göre, ha- beşler genoral Grazianii Ha şiddetle mukavemet göstermekte Ve italyanların zehirli gazlar kullan- Masına rağmen muharebe devam et Mektedir. Şimal cephesi hakkında salâhiyetli askeri uzmanlar imparatorun ordusu nun yokedilmiş olduğuna katiyen ih: timal vermiyorlar. Filhakika habeş Sephesini düzeltmek için büyük öl çüde ve ehemiyetli bir çekilme hare- keti yapılmıştır. Fakat Dessieye yak- laşmakta olan italyan ileri karakolla- rı ile asıl kuvvetler arasında yüz kilo- Metre kadar bir mesafe olması ve he- ar bulunması ital ortaya tehlikeli le arada sarp da Yan kuvvetleri icin bir vaziyet çıkarmaktadır. Öyle sanı- hyor ki, haboşler simdi cepheden ta- arruzu bırakarak — münferit gruplar Üzerine gece baskınları yapmakla tifa edeceklerdir. İtalyanlar harekâta şiddetle devam ediyerlar Londra, 12 (A.A.) — İtalyanlar harb harekâtına mümkün olduğu de- recede şiddetle devam ederek önü- Müzdeki birkaç hafta içinde harbı bilkuvve bitirmek istiyorlar. Simal cephesinde muhareheler ye- hücumları- niden başlamıştır. Ögaden cephesin- de muharebeler devam etmekte ve |- talya kaynaklarından gelen haberle- re göre, İtalya kuvvetleri Sassabane- ye erişmişlerdir. Şimal cephesinde büyük yoldan i- lerliyen italyan kolunun öncüleri Ual- dia civarında Ras Seyum ve Ras Kas- sanın da iltihak ettiği merkez habeş kuvvetleri ile harba tutuşmuştur. Bu öncü kuvvet, Dessieden 100 kilomet- ve kadar bir mesafede bulunmakta- dır. İtalyanlar bu şehri hafta icinde işgal etmek ümidinde- dirler. İtalyanların hizmetinde bu'u. nan ve ölüleri göimmeye memur edi- gölü harbında h: birkaç ümüzdeki len ekivler A<an beş suhav elbisetini taşıyan beyaz İ-->n ceseine ras'Ismışlardır. (Sonu 3. üncü sayfada) Dünkü rareketleri snor Dün İstanbulda şampiyona ; mavlarına devam olundu. Fenerbahçe Vefayı 4 — 2 yendi Yazısı 5 inci sayfada I lamıştır. Deniz konferansları lâhlanmaya doğru bir inkişaf gös- j termiştir. Deniz tezgâhları, yakın- da denizlere şimdiye kadar erişil- memiş bir kudrette gemiler döke - cektir. Hava sahasında kuvvetlen- me baş döndürücü bir şekilde te- zayüd, kıtalar ve adalardaki tah- kimat mütemadiyen tekessür et - mektedir, Ahval ve şerait bu suretle ta- boğazların iyetsizliğine çaresaz — ol- ması lâzımgelen yegâne garanti de ortadan kalkmış, ve en alâka - dar devletler umumi — bir — ihtilât tehlikesinin mevcudiyetini — ilân ederlerken Türkiye, bu endişe ve- rici emniyetsizliğin hiçbir muka - bil tarafı olmaksızın en zaif nok- tasından en fena tehlikelere ma- ruz olmakta bulunmuştur . Türkiye, kendisine yapılan mu- sırrane talebleri is'af ederek, o za- man tamamiyle ecnebi kuvvetle- rin işgali altında bul ların askerlikten tecri sine verilen asgari garantilerin kıymetini, mevcud şerait altında ve “boğazların ve civar mıntaka - ların gayri askeri hale ifrağının Türkiye için askeri noktai nazar dan bigayrihakkın bir tehlike teş- kil etmemesi” bakımından uzun uzadıya tarttıktan sonra kabul et- mişti Mezkür mukaveleyi imza eden devletler, boğazlar rejimini tan - zim eden ahkâmım heyeti umuz yesine ayrılmaz bir tarzda bağ bulunan emniyet garantisini mü - eyyid mukavelenin 18 inci madde- sine o derece ehemiyet vermişler - dir ki, mezkür garantinin asker- likten tecrid ve serbestii mürur hakkındaki ahkâmın gayri kabili tecezzi bir parçasını teşkil etmek- te bulunduğunu kati olarak teyid etmişlerdir. Bu hükmün tazammun — ettiği mana şudur ki, emniyeti memle - ketin heyeti umumiyesinin emni - yeti için zaruri olan arazisinden bir parçası üzerindeki hukuku hü- kümranisinin tenkisi, fili, ameli ve mücssir teminat olmaksızın metnini neşrediyoruz Türkiye'ye ta ettirilemezdi. Şurası da — aşikârdir ki, bu ga- ranti işlemez bir hale gelir veya meşkük kalırsa, bütün mukavele- nin muvazenesi, Türkiye'nin ve Avrupa sulhunun zararına olarak, bozulmuş olur. Halbuki, siyasi buhranlar sarih surette isbat etmişlir ki, kollek - tif garantinin bugünkü — mekaniz- ması pek ağır bir surelte hareke - te geçmekte ve geç ittihaz edilen her karar, beynelmilel bir hare- ketten beklenen istifadeyi ekseri ahvalde kaybettirecek mahiyet arzetmektedir. Bu sebebledir. ki, 1923 senesinde Türkiye, bugün bir çok devletlerin de aynı noktai nazarı güttükleri gibi, milletler cemiyetine gireceği andan itiba- ren misakının kendisine temin edeceği kollektif garanti ile ikti- fa edememiş, boğazlar mukavele- şini imza edenlerin heyeti umumi- yesinin kollektif garantisini gayri kâfi bulmuş, ve yalnız dört büyük devletin müşterek garantilerini (Sonu 5. inci sayfada) | Kilidülbahirden Çanakkale boğazına doğru bir bakış Evvelce haber vermiş olduğumuz gibi geçen yıl memleketimize gelmiş olan sovyet artistleri Türkiye için dün gece hususi bir konser vermiş- lerdir. Moskavanın Kamintern istas- yonu tarafından neşredilen konser “Ankcara radyosu tarafından da trans- misyon suretiyle muvaffakıyetle tek- rarlanmıs ve havanın bozuk olması- (Sonu 5. inci sayfada) “Ulus,, un Dil—Yazıları Güz- Kış Sözleriyle benzerlerinin «Güneş - Dib teorisi esaslarına göre analizi KIŞ En çok soğuk olan mevsime, ” harfini “s” diye telâffuz e- müstesna olarak - lehçelerinde “ka, derler. “Kazak - Kırgız” ve “No- gay” lehçeleriyle “Altay” Jehçe- lerinin bazılarında ve Yakutçada “ş” sesi olmadığından bu dillerde kelime “kıs” şeklindedir (1). Çu- vaş lehçesinde ise, kelime - orta- daki (e) uzun okunarak - “Kel” tarzındadır (2). Farsçada bu mev- sime “serma” ve “zemistan”, A- UN Radlof: Türk Lehç, gati Denemesi; Pel Dili Lügati. (21 Bikof: K Lüğgati. i Li- Yakut çük Rus - Çuvaş î l_ .e rapçada “şita” “hiver” derler. “Kış” kelimesinden Türk ekle- riyle “kışla, kışlak, kışlamak, kış- hık, kışır” kelimeleri ürer. Şimdi bunları birer birer göz- den geçirelim: (Kış) kelimesinin etimolojik şekli şudur: (1) (3) Cığ ış ) (1) Iğ: Güneşin sıcaklığı anla- miyle ana köktür. (2) Ik: Ana kökü ve anlamını üzerine alarak tecelli ve tecessüm ettiren prensipal elemandır. Ana kök bununla kaynaşarak düşmü tür. ve Fransızcada (2) ık (Soanu 2. inci savfada)