A ve Bir Görüş istanbulun Ortasından istanbula Bir Bakış! o Nasreddin Hocanın Hikâyesi, Istanbulun Ortası Ve Belediyemizin Plânı... Nasrettin Hocaya bir gün sormuş- lar: — Dünyanın ortası neresidir? Hoca bir an düşündükten sonra: — Ayağımı bastığım yerdir, de- miş. Etrafmdakiler hayret etmişler, gü- Tüşmeğe başlamışlar: — Aman hocam, nasıl olur?.. Hoca bıyrk altından gülümsemiş: — Inanmazsanız, ölçün de, bakın. . Bu hikâye malâmdur. Maksadım malümu ilâm kabilinden bir lâf etmek değil Tıpkı, o eski Osman folklorunun meşhur mizahçısı gibi, bir gün de, ben İstanbulun tam ortasına bastım. Aramızda şu fark vardı. Odünyanın, ben İstanbulun ortasını bulmuştuk. Hepiniz merak edersiniz. İstanbu- in ortası acaba neresi?. Anlatayım: Bir gündü. Eski Şehir Maclisi Aza- sından, şimdi OErzurum oSaylavı Bayan Nakiye ile Şehzadebaşında tramvay bekliyorduk. Oraya yakm bir müessesede bir törenden dönmüş- tük Şehzadebaşı her zaman gittiğimiz, geçtiğimiz bir semt değil. gezdiriyor, Etrafımı- 34 göz şundan bundan İstanbul şehrinin istikbalini üç bu- çuk asır önce çizen koca Sinan bahsediyorduk. o Bayan Nakiye, bir- den, bana: — Istanbulun ortası neresidir, bi- İir misiniz, dedi. Ben böyle bir suale karşılaşacağı- mı hiçbir zaman hatırıma getirmedi- ğim için, imtihanda önüne bakmağa mecbur olan tembel talebeler gibi afal- Jadım: — Hayır, dedim. İstanbulun orta- &r.. Vallahi bilmiyorum.. Bayan Nakiye zeki bakışlı gözle- rile, tam karşımızdaki duvarın köşe- sini işaret etti: — Şu duvarın köşesini görüyor musunuz? — Evet, görüyorum. — Bakın tam köşede bir tı var. Üstüvani bir mermer taş. — Evet, evet., — İşte bu taş Istanbulun tam or- tasmı işaret ediyor. Bu tâş buraya, rivayete göre, büyük Türk san'atkâ- rı Mimar Sinan tarafından konmuş. İkimiz de, Şehzade camii dış avlu duvarlarını, tramvay (caddesindeki köşede biribirine kavuşturan bu tari» hi taşa gözlerimizi dikmiş, hiç kırp- madan bakıyorduk. Sanki o taş di- le gelmiş, uzun yılları, asırları, ba- şından geçen maceraları bize anlatı yordu. Bayan Nakiye hararetlenmişti. Be- nim de gittikçe merakım artıyordu. ve o devâm ediyordu : — Bu taşın hikâyesini bana Sa- dettin Ferit anlattı. Ö da bir yerden öğrenmiş, evvelâ inanmamış. Fakat, sonra, bu köşe başından o Marmara sâhillerinde Yenikapıya, bu taraftan da Halice kadar adımlamış. Görmüş ki, Şehzade camiinin bu köşesinden, her iki tarafın da denize olan mesa- fesi ayni.. Demek ki, bu taş hakika- ten İstanbulun tam ortasını, göbeği- ni gösteriyormuş. Sayın Bayan Nakiyenin sözlerini, 5 kadar dikkat ve merakla dinledim ki, içimden Yenikapıya kadar bir ks- rs daha arşınlamak arzusu uyandı. Ne tesadüf., Meğer ben, o gün, Is- tanbulun tam ortasma basmışım.. Nasrettin Hocanın hikâyesi, mev- zuu itibarile buna benziyebilir. Fakat hakikatin şemmesi ise, Şehzade ca- tun tiği dirsek noktasındaki mermer sü- tunun, İstanbulun ortası olmasında» dır. Evvelce İstanbul şehri, surların içinde olan kısımdı. İstanbul surları- nı, gözlerinizin önüne getirecek olur- sanız, Şehzadebaşı camiinin bulundu- ğu yerin, hakikaten İstanbulun tam ortası olduğuna hükmedersiniz.. Muhakkak olan bir şey varsa, ko- ca Türk san'atkârı Sinan devrinde, Osmanlı ülkesinin her yanında, plânlı bir bayındırlık varmış.. Yine unutma mak lâzımdır ki, İstanbulun kanali rasyonu, Öpetatör Eminin lüks he- diyesi olan bugünkü bütün yeraltı yollarından evvel, Mimar Sinan tara- fından yapılmıştır. Tetanbul bugün Sinanm kanalizasyonundan (istifade ediyor. Fakat, asri kanalizasyon tı satı henüz, birçok sebeplerle tekem- mül etmediği için, yapıldığı gibi du- ruyor. . Müzeler idaresinin, tarihi Istanbu- Mun ortası neresi olduğuna dair, da- ha ilmi etütleri vardır. Şebzade ca- miinin köşesindeki mermer sütunun, bu nokta olduğu iyice anlaşılınca, ba- na kalırsa, burasını herkese tanıtma- lı, Sinanm şehir plânt yapmak husu- sundaki merkeziyet fikri tebarüz tirilmelidir. Sinan, ayni zamanda yük bir şehircilik mütehassısı Müstakbel, imar plânında, İstanbu- Tun ortası neresi olacak?.. Bunu bil. miyorum. Bugünkü İstanbulun orta- sı ise, hiç şüphe yok ki Talimhane meydarıdır. Belediyeye sorarsanız ge- lecekte, şehirin sıklet merkezi Istan- bul tarafına taşmacaktır. Nasıl stadyum Yenibahçede, konservatuvar binası Şehzadebaşında yapılacak... İstanbulun soğrafi vaziyetine göre, şehrin merkezini nerede kurmalıdır?. Ben belediyeyi, bu nokta üzerinde çok makul görüyorum. Çünkü Sina- nın bulduğu orta noktası, asırlardan sonra, İstanbul Belediyesine ilham kaynağı oluyor, demektir. Sinanın yüksek san'at ve kudreti. miinin tramvay caddesinde, şimdiki Vefa Lisesine inen yokuşla teşkil et- ne İnananlar, üstadın şehircilik fikir- lerinde de yanılmadığını teslim etme- ÜZEN İri Si ağda St Sa Şehzadebaşında Feyziye caddesinde İstanbulun tam ortasını işaret eden Mimar Sinanın koyduğu taş ki | Midirler, Istanbulun merkezini, ellerinden tutulmuş güzel bir kadın gibi, nereye sürüklerlerse sürüklesinler. - Bence, canım İstanbulun ortası, Şebzadeba- şındaki mermer sütunun olduğu yer- dir. İnanmazsanız, ölçün de, bakın.. Reşat FEYZİ Balıkesirde bina tahriri Balikesir, 5. (Özel aytarımızdan) — Bina tahrir komisyonu başkanı Bay Şaban ile finans üyelerinden Baha bina tahririni yapmak üzere kentimize gelmişlerdir. Uraydan önceden seçilmiş olan iki üyenin iştiraki ile kurulacak komis- yon kendisine birkaç gün içinde mü- nasip bir bina bularak yazım işine başlıyacaklardır. | Aydında Cumuriyet bayramına hazırlık Aydın, 5. (Özel aytarımızdanı — İlimizde, cümhuriyetin on ikinci yıl dönümü bayramını kutlulama hazır- lıkları ve çalışmalarma başlamıştır. Kutlulama komisyonları ilkteşrin ayı başından itibaren toplantılarına baş- kyacaklardır. Terziler, kunduracılar, şimdiden bayram ısmarlayışları alr- yorlar. Evvelce yeni elbise ve kundu» ralar ramazan ve kurban bayramla- rında yapılırdı. Şimdi herkes çocuğa çocuğuna eşine ve kendine yeni bisesini büyük bayram için yapıyor, Uşak, 5. (Özel aytarımız bildiri- yor) -— Uşak şar kurulu dün yaptığı toplantıda peçe ve çarşafın kaldırıl- masına karar vermiştir. Peçe hemen, çarşaf cümhuriyet bayramına kadar kaldırılmış olacaktır, Konyada bayram hazırlıkları Konya, 3 (Özel aytarımız bildiri- yor) — Cümhuriyetin 12 nci yıl dö- ünü kutlama program: için, bu- gün ilbaylıkta bir toplantı yapılmış. tır. Toplantıda, ilbay, şarbay ve di. ğer mümessiller bulunmuşlardır. TAN © HABEŞİSTANIN S : J0 935 ERVETİ Habeş topraklarının altında Burada nakliyat katırlar ve develer vasıtasıyla yapılır Miroir du Monde'dan: Italyayı harbe sokan amilleri tet- kik ederken, gözönünde İki manzara peyda oluyor. Biri Italyanın son se- nelerde elde ettiği terakkiler bakı. mından iptidai maddelere ihtiyacı, öteki de bu iptidai maddeleri verecek topraklar... İtalyanların ağzıma bakriırsa, onlar yakın vaziyeti şöyle gösterdiler: le geldik, bize tevessü ve istihsal mıntakaları lârımdır.,, İtalyanın Eritre ve Somali gibi Af- rikadaki iki müstemlekesinin sınırla. rmda, İtalyadan birkaç defa büyük, mümbit, zengin ve ancak on milyon nüfuslu bir memleket var. Bu memlekette oturan yerli adam, toprağı fenni usullerle işletmesini bil- miyor, ancak bildiği şey karnını do- yuracâk kadar kolunu ve elini oynat mmasından ibarettir. (Bugüne kadar toprağm üstünden ve altından ancak günlük ihtiyaçlarını defedecek kadar istifadeye bakmışlardır. Habeşistanda dört bin metre irtifaa kadar hububat ziraati yaprlabiliyor. İlk safta gelen arpadır. Arpa oralar. da yalnız hayvanların değil, insanla- rın da gıdasıdır. Bir de taf denilen mahsul vardır ki, mükemmel ekmek veriyor. İnkişafa müsait bağların hepsi ip- tidat haldedirler. Çünkü Habeşli şa- rap düşkünü değildir. Habeşlinin eo Aibakaksnla bir pazar çok sevdiği içki, arpayr, balı ve hağ- başı su ile kaynatarak çıkarttığı me- rissa adlı bir içkidir. Bir memlekette bal, meyvaların çe- şidi, hurma ve portakal boldur. Hat- ta bu meyvaları veren ağaçlar Habe- şistanda gelişigüzel açılıp büyürler. Toprak, dankliye denilen ardullahiva sia steplerde bile dum adlı bir nevi hurmayı bol bol yetiştirir. Bu kıy- metli ağaçtan hiçbir şey kaybolmaz. Kerestesinden evler, köprüler yapılır, yapraklarının liflerinden / urganlar örülür, meyvası hayvanları besler ve bu meyvadan da ayrıca ispirto çıka- rr, İtalyanın ihtiyacı olan kamışşeke- ri ve kahve, buralarda yerliler o ka- dar ihtimam dahi göstermedikleri halde, kolayca istihsal edilmektedir. Halbuki istenirse, kamışşekeri de, kahve de bol bol istihsal edilebilir. Iklim ve toprak, bilhassa Çana gö“ lü civarındaki mıntakalar, pamuk ye- tiştirmek için istenilen bütün husu- siyetleri haizdirler, Kendi hallerine terkedilmiş tıbbi nebatların envamı burada bulabilirsiniz. Eritre ve Soma- Wide mevcut olmıyan susam ve araşit, bu mmtakalarm en bol verdiği şey- lerdir. Sebzeye gelince, ne İsterseniz... Ha- beşliler yemeklerinde çok sebze kul lanmasını da severler Ormanlarında- ki abanoz ve kauçuk ağaçları da ayrı hesap. * Av hayvanlarma gelince, eskiden her çeşidi ile daha mebzuldü. Fakat avcılar kırıp geçirdiler. Yalnız koyu- nu, Keçisi, öküzü, İneği ve sairesile yirmi milyon başın mühim bir hazi- de teşkil ettiğini unutmamalıdır. Ha- beşli eti sever, bilhassa çiğ eti ve süt. Hü şeyleri. Develer ve katırlar sadece nakil va- sıtasr olarak kullanılır. Develer ce- nupta, katırlar da yüksek Habeş yay- lâlarında.. Bunlar gayet mütehammil ve çok zeki hayvanlardır. Deve de, katır da yiyeceğini hep yol boyunda bulur, Habeşistandaki maden servetine ge- ince, bu servet için de azimdir, de- nebilir. Eski zamanlardanberi altın, iniz AF iyleğ ema gain ARAZİ İİ savan ES TROPiK ORMAN | sre ve ço Habeşistan topraklarındaki servet gümüş ve plâtin gibi madenlerinden başka, ta Kraliçe Saba devrindenberi malüm olan zümrüt madenleri vardır. Kudüs mabedinin inşasında buradan götürülen mermerler bütün diğer mermerlerden üstün £ görüldüğü için tercih edilmişti. Toprağın altına gelince, demir, ba- kır ve gübre ifizarma yarıyan potas milhleri gibi madenler vardır. İyi bir sondaj yapılmadığı için, ne yeri ve ne de miktarı hakkında şimdiden cid- di bir şey söylemek mümkün olmıyan petrolden de bahsedilmektedir. Zaten maden araştırmaları da bugüne kadar pek iptidai halde kalmıştır. Altın ve plâtin, bilhassa İngiliz - Mısır Sudânı hududunda Wallega ta- raflarında bulunmaktadır. Gallas ve Tigre tarafmda demir vardır. Bu son iki mıntaka Eritrenin karşısındadırlar, bii ve üstünde neler vardır ? Habeş toprakları çeşitli ve bol madenler, ağaçlar, nebatlar ve hayvanlarla doludur | membalarını o gösterir meli / Buralarda kömür ve kükürte de tesa- düf edilmiştir. Habeş ticaretinin başlıca merkezle» ri, Gallas taraflarında Kaffa, Mavi Nil mmtakalarmdaki yerlerdir. Kaffa şehrinin adı “kahve” den gelmektedi: Çünkü bu şehirde en çok kahve tic. reti yapılmaktadır. Gödjam adında bir kasaba daha vardır ki, İngiliz » Mi- sır Sudanma günlük, ecza, balmumu, zamk, abanoz, nadir ağaçlar gönder- mektedir, Bu taraflarda filler çok ol- duğu için, fildişi ticareti de almış, yü- rümüştür. İşte bu kadar bol ve çeşitli servet- ler Habeşistanın o mübhtelif yerlerine dağılmış bir haldedirler. Bunların na- sil işletilerek ve ne yollardan gidile- rek fenni şekillerle istifade edilebiles ceği ayrı bir meseledir, Adisababa civarında Okaliptüs ormanları