Du Bu ayda pe EYLUL Edebiyatı Cedide romanlarındaki bütün genç kız- | lar öksürürler; “açı bir takallts- İa kısılmış duran o soluk dudak ların kenarından yakut rengin - de damlalar,, sızar; hepsi, baha- rm son nefesi olan sonbaharda “nahif dallar gibi,, kurur, “mü - teverrim, zavallı yapraklar gi- bi,, sararır, solarlar ve “ateşli bir rüzgârla kavrulmuş gil bağteten narin başlarını salıve - rerek,, toprağa düşerler. Çünki Edebiyatı Cedide romanlarında» ki veremli genç kızlar sonbahar yapraklarına ve sonbahar yap - rakları da veremli genç kızlara benzetilirler: Eylül geldi mi E- debiyatı Cedidenin ve tabiatm kanunları &lele vererek roman - daki ve ağaçtaki bütün kızlar - Ja bütün yaprakları ayni ayda, ayni günde, ayni saatte, ayni an da toprağa düşürürler. Eylül, Serveti Fünun takviminde sade bir yaprak dökümü değil, ayni zamanda bir genç kız dökümü mevsimidir. Neden böyledir? Çünki dünün romancısı, beki devrinin realite- sine hiç te fazla ihanet etmiş ol madan, genç kızları nebatat fa- silesi içinde tahayyül ediyor, on lar da bir fidan ve bir yaprak has sasiyetinden fazla hiçbir bilgi seviyesi, şahsiyetlerinin farika » sı olabilecek hiçbir fikir bulup gösteremiyordu. Fidari gibi se - verek yaprak gibi ölen bu kızla- rın üç mevsim içinde başlıyarak sonuna eren sergüzeştleri, bu - nun için insanları nebatlara ben ziyen bahçe gibi salonları ve ne- batları da insana benziyen salon gibi bahçeleri gözümüzün önü- ne getiriyor. Bugünün bazı romanlarında da genç kız Eylülde öksürmek ve ölmek şöyle dursun, bilâkis tango söyliyerek canlanır, balo- lâra ve kış sporlarına hazmla” nır. Terakki etmiştir. Artık bir nebat değil, mükemmel birin - san olmanın ilk şartını haiz, ya- | ni mükemmel bir hayvandır: Ö- ter, sıçrar, oynar. Türk romanı, genç kızı bir fi- dan ve bir hayvan tasviri içinde değil insan şeklinde mü - talea ettiği gün bir “Tarihi Ta- ji,, faslr olmaktan kurtulacak tır; hattâ kurtulmaya başlamış- tır bile. Ve bu yalnız edebiyat için değil, Türk kızı için de bir kurtuluştur . Peyami SAFA — —— Temizlik raporu Frankfurtta toplanan arsrulusal temizlik köngresine iştirik ettikten | sonra Avrupanın muhtelif yerlerinde incelemelerde bulunan belediye fen direktörü Hüsnü belediyeye vereceği raporu hazırlamağa başlamıştır. 15 gün içinde bitirilecek olan rapor, te ŞEHİRDE OLUP BİTENLER | Mimarlar da Sınıflara ayrıldı Mimarların da dok- tor ve avukatlarda olduğu gibi 2395 numaralı kazanç kanununa gör İ meslek srnıflarına taksimi yapılmış tır. Sınıfların tayininde bir komisyon Özel surette meşgul olmuş ve memle- | ket mimarlığının bugünkü şartlarını gözönünde tutarak tasnifi yapmıstır."| Mimarlar, Memle- ketimizide taste tâhi tutu. lan pek az denecek bir sayıdadır. d- İ dia edildiğine göre, mimarlık mesi gine rağbet edilmemesinin sebebi, 1035 numaralı mimarlık kanununa rağmen diplomasızlara yapı ruhsat » nameleti verilmesi, ecnebilerin Tür- kiyede serbestçe mimarlık etmeleri - dir. Oğrendiğimize göre, devlet mücsse- selerinde, hususi, ticaretgâhlarda üe - retle çalışan rmhimarlarm da yapı proje ve ruhsatiyeleri almalarma müsaade edilmekte ve mimarlara ait bulunan işler mühendislere de verilmektedir. Bu itibarla, memleket dahilinde hâya- tını müreffeh surette kazanabilen ve işsizlik buhranı çekmiyen mimar bu- unmadığı için tasnifte fevkalâde sı. nıfa hiçbir kimse ayrdamamıştır. Komisyonun yaptığı tasnif şudur: Birinci sınıfa ayrılanlar Ahmet Burhanettin, Seyfi Arkan, Zühtü, Yorgiyadis, Sedar Hakkı, Ernest Raynhart, Tahsin Sermet. Ikinci smıfa ayrılanlar Abdullah Ziya, Aram Şekerciyan, Avadis Satalyan, Apostol Pis , Dimitri Çilemis, Hıristo, Hüsnü, Ib- rahim, Jan Tülbentçiyan, Sırrı, Mu - zaffer, Toma Ağalyadis, Vahram Kı- rizep, Torkom Cubukçiyap, Yahya Ahmet, Zeki Sayar, Artin Arslanyan, Arif Hikmet, Istepan Ara, Niki? Ve- dat, Hasan Adil. Üçüncü smıfa ayrılanlar Alâaddin, Arif Sayla, Yeni Dünya, Viktor Adamandidis, Bekir Thsan, | Dimitri Peçilas, Istepan o Papazyan, | Herant Karyolacıyan, Anriko Konsu- li, Zeki Kemal, Osep Basmacıyan, Piyer Tülbentçiyan, Rebii Refik, Si- mon Lokmagöz, Şevki Balmumucu- gil, Vedat, Serkiz Pekmezyan, Haci Heristo Istepan, İstenan Kalfayan, | Hayik Zipci, İmhof, Şinasi. n ımıfa ayrrlanlar Armak Astarci Agop” Çırak, Berç, İstepanvan. Muzaffer Hasan, Rone Haik, Simenidis, Tahir, Tor kom Setvan, Vangel Ranos, İzzettin Nuri, Mecit. ——— Bir İspanyol tıbbı adl profesörü şehrimizde Madrit adli tıp profesörlerinden Pi- ca dün Rusyadan şehrimize gelmiştir. Rusyada bir tetkik & seyakatinden | dönen profesör kendisile görüşen bir mubharririmize şunları söylemiştir: “ — Bundan birmliddet evvel tıp hakkında bazı tetkiklerde bulunmak üzere Rusyaya gittim. Rusyanın tıpfa bugünkü terakkisi şayan: hayret bir derecededir. Yeni keşfolunan usuller» le idare edilen müesseselerle Rusya tp âleminde çok yüksek bir seviyeye yükselmiştir, Şehrinizden bugünkü kısa geçişim esnasında dolaştığım bazı hastanele- sinizi de fevkalâde buldum. Bilhassa kullanılan bütün tıp öletleri son sis- stem ve mükemmeldir. Türkiyede tıbbın bu derece ilerle » miş olması beni çok memnun etmiş- tir, Şu kadar söyliyeyim ki, Türkiye mizlik işlerinden başka yol ve itfaiye işlerini de ihtiva edecektir. Rapo run tetkikinden sonra evvelâ temiz- lik işlerinden tatbikata geçilecek ve sonra da diğer işler ele almacaktır. bugünkü teşkilâtile tıpta çok terakki etmiş olan herhangi bir memleketin seviyesine yükselmiştir... Profesör, dün akşam şehrimizden | İ Avrupaya hareket etmiştir. T AN Şirketi Hayriyenin Boğaziçi va- İ pur biletlerini, pazar günleri için önümüzdeki sonbahar ve kış mev- siminde yarı yarıya indirmesi, Pazarı haftanın en ucuz günü yapmak yolunda atılmış bir adım olmalıdır. i İ Söz gelişi, bütün mağazalar, İ sonbahar ve kış modellerine uy- gun giyim eşyasını çumartesi gün- leri için, haftanın öteki günlerin den daha ucuza satmakla, gittikçe darlaşan alışveriş çemberini biraz genişletebilirler. Bakkallar, ka- saplar, zerzevatçılar, yemişçiler her cümüartesi günü, fiyatlarını a- sıcık kırmak ve böylelikle alıcıla- rını, çoğaltmak yolunu tutabilir- İ ler. Cumartesi yarı gününden baş- | lıyarah pazartesi sabahına kadar | süren bir buçuk günlük tatil, haf- | tanın'en çok satış yapılan bir devresi olacağına göre, hem alıcı, hem de satıcılar için sabırsızlıkla bekleneceğine şüphe yoktur. | Pazar günleri, pek mahdut bir- kaç dükkândan başkası açık kala- | muıyacağı için, haftanın en ucuz! | İ - Ne Dersiniz? — UCUZLUK GUNU günü cumartesi günü olarak ilân edilmeli, ve halk iğneden sürme- ye, maydanozdan ete kadar bü - tün giyecek ve yiyecek eşyasını bugün tedarik etmelidir. Burada, belki bik mahzur öne | sürülebilir ve meselâ denilebilir kiz İ — Ya öteki günlerin alışverişi | ne olacak? Cumartesi en ucuz gün olursa, haftanın öteki günle- rinde dükkân sahipleri, sinek av- lamak zaruretinde kalmazlar mı? Biz, böyle düşünmüyoruz. Ihtı- yaçlara, günü bekletilemez. Bir- haç kuruş eksiğine mal almak için * hoca İstanbulun, bütün bir hafta cumartesini bekliyeceğine inan- mak doğru değildir. Hiç şüphe yok ki, geriye halan beş günün, her birinde, eski gün- leri aratmıyacak kadar alışveriş | faaliyeti görülecektir. İ Haftanın en ucuz günü usu nün kısa bir zaman için tecrübe edilmesini çok yerinde buluyor | ve böyle düşünüyoruz. Siz ne dersiniz ? | | Mecidiyeköyü ! imar edilecek Mili Emlâk müdüriyeti, Balmum- cu çiftliği arazisinin haritasına tapu heyeti fenniyesince yaptırıdmağna ka tar vermişti. Çiftliğin 2 bin mikyasm. daki haritaları tapu fen heyetince ya- pılmıştır. Milli Emlâk müdüriyeti son tahsisatı vermiştir. Fen heyeti, Balmumcu çiftliği ara. sisi dahilinde bulunan o Mecidiyeköy, Meşrutiyet mahallesi ve civarının hö- ritalarını dahi ikmaj etmiş, Dikilitaş mahallesinin haritalarını yapmağa başlamışlardır. Bu işi de yakın zaman da bitirerek Milli emlâk müdürlüğü. İ ne haritalar verilecektir. Mil Emlâk müdüriyeti haritaya göre, alâkadar senlik mahiplerimi senetlerini dağre caktır, Bu suretle, uzun zemandanberi bi- nalar yaptırıp ta henüz senetlerini al- mıyan Mecidiyeköy ahalisinin senet- leri de verilecektir. 1/2 bin mikyasındaki bu plânlar Millâ Emlâk müdürlüğüne devrolun- mak üzeredir. Bu vesile ile Meşruti - yet ve Dikilitaş mahalleleri uzun 36 nelerdenberi senetsiz kalmaktan kur- tulmuş olacaklardır. Plinların yapılmasile İstanbulun baş hca sayfiyelerinden biri olan Mecidi- yeköyü arazisinin kıymeti eskisine na zaran 10 misli artmıştır. —— Tramvay sosyetesinde Aybaşından itibaren Bayındırlık Bakanlığı ile İstanbal Tramvay s0s- yetesi arasında yeni görüşmelere baş- lanacaktır. Her iki taraf ta eski mu- kavelenin şimdiki ihtiyaçları karşıla- madığını gözönünde tutarak yeni bir anlaşma yapılmasını İstemektedir. Bunun için de evvelâ şirketin ser- mayesinin tesbiti meselesi görüşülle - cektir. Şirket mümessilleri birkaç gü- ne kadar Ankaraya gideceklerdir. — Sovyetler o piyasamızdan tiftik alıyor “Sovyetler piyasamızdan üç günden i tiftik almağa başlamışlardır. Akşe hir ve civarı mallarını 70,20 kuruş- tan, Karahisar mallarını 72 kuruştan satım almaktadırlar. Sovyetlerin 2 bin İİ ayan deriz öz menale “e eter ke Nüfus sayımı Beyannameleri Genel nlilus sayımı hazırlıkları» na devam edilmektedir. Nüfus genel direktörü Faik te dün Ankaradan şeh rimize gelmiş ve İlbay muavini Hü- dai Karatabanr ziyaretle yapılan ha- zırlıklar hakkında görüşmüştür. ,20 İlkteşrin pazar günü yapılacak nüfus sayımının çabuk bitirilmesi i- çin yeni tedbirler alınmıştır. Buna göre, her eve nüfusa göre be- yannameler dağıtılacaktır. Bu beyan- namelerde sayım memurlarının sora sorgu yazılıdır. Halkımız bu sorgulara önceden karşılık hazırlamayı ulusal bir ödev (vazife) bilmelidir. Çünkü bu suretle tir, Sorgular şunlardır: Ad: ve soyadı, #ayım günü oturdu- Zu binanın cinsi ( ev mi, otel mi, res- mi bina mı gibi), hangi devletin teba- ası olduğu, hangi dinde bulunduğu, ana lisanı (yani aile içinde konuştu- ğu Tisan), ana lisanından başka ko - nuştuğu lisan, görünür vücut sakatlı. ğı varsa ne olduğu, kadın veya erkek olduğu, kaç yaşında bulunduğu, be - kâr mr, evli mi, dul mu veya boşan- miş m olduğu, yeni Marflerİe okumak bilip bilmediği, yeni harflerle yazmak bilip bilmediği, muayyen bir meslek veya vazife veya sanati varsa ne ol - duğu, muayyen bir meslek veya sa - nati yoksa ne ile geçindi Aile başkanları bu sorgulara önce- den cevapları hazırlamış olurlarsa iş- ler kolaylaşmış olacaktır. Sayımda en küçük bir nüfus bile gizlemenin çe - zat: vardır. Nüfusa herkesin yazılma sı gereklidir. Sayımın 20 ilkteşrin pazar günü sa- bah B de başlıyarak öğleden sonra sa“ at 3 te bitirilmesine çalışılacaktır. Denizlerle çevrilerek başka yerl le karadan ilişiği o)- mıyan adalarda sayım üç ten önce bittiği takdirde, Adalhılarm İstanbuldaki savımın sonuna kadar evlerinde bekletilmiyerek serbest bi- rakılması düşünülmektedir. Buralar - da sayım bitince davul çıkarılacaktır. am balyeden fazla tiftik alacakları tah - min edilmektedir. l dir. KUÇUK HABERLER | * Cihan; tumanların üst kısımlarma çatı namı #ltinda birer kat ilâve edilmekte ok duğu görülmekte ve diğer apart manların genel manzarasın: kapıya” rak Xiracisız kalmalarına sebep ol duklarından şikâyet edilmektedir. Bu hareket kanuna da aykırı oldu- ğundan belediye şikâyetlere önem vermiştir, Mahailinde tetkımat yapılacaktır. © Evvelki gün şehrimize gelen Atina şarbayı Koşyar ve Yugoslav- yanın Savuva İlbayı Stefan Haci di İl ve Şarbay Muhittin Üstündağa iadei ziyaret etmişlerdir. Balkan olimpiyadında olan misafirlere şarbay dün akşam İlbay konağında bir şölen vermiştir. © İstanbul Hisesi edebiyat öğretme. | ni Muvaffak Gelenbevi orta okulu direktörlüğüne, Gelenbevi orta oku: lu direktörü Cafer de kız orta okulu direktörlüğüne tayin edilmişlerdir. © İlk okullar için hazırlanan yeni öz dil kitaplarının hepsi yeni ders yılına yetiştirilecektir. Bu sebeple basım işi süratle sürmektedir. 9 Öğretmenler birliği teşrinievel içinde bir balo vereceklerdir. Hazır- lıklara başlamışlardır. © Moskova ticaret mümessili Müm- taz, ihracat tecimenleri ile yaptığı te- masları bitirmiştir. Salı günü, Mos | kovaya gidecektir. * Hükümet maliye mütehassısı yes | tiştirmek üzere bir talebe kafilesi gön dermeğe karar vermiştir. Bunun için son teşkilâta alınan yüksek tahsil görmüş gençler arasında bir müsaba- ka imtihanı açılacak ve kazananlar Almanya ve Fransaya gönderilecek- lerdir. Talebeler Avrupada iki yıl kâ- lacaklardır. * Yalovanın bayındırlık plânını ya- an Fransız şehircilik o mütehassıs Kont yakında şehrimize gelecektir. Istanbulun imar plânının da Prost ta- rafından yapılması istenmektedir. Prost buraya gelince, bu mesele etrafında kendisile temaslar yapıla - çak, icap ederse, bir mukavele İmza- lanacaktır. * Tapu idaresinde yeniden bazi terfiler yapılmıştır. Tapu kayıt kele- mi tetkik memurluğuna Salâhaddin Eraslan, kayıt kalemi memurlarından Ali Çetinman Boğaziçi tapu memur. İsemdan Şakir Çalgan Şakir yere de tapu memurlarından Nâzım tayin edilmişlerdir. * Edirnekap: fenni temizlik ahır- larında 1 Birinciteşrinde açılacak eh- Ni hayvan sergisinde puvantaja devam edilmektedir. Dün sergide birinci ve ikinciliği kazanan hayvanların tasni- fine başlanmıştır. * Şehrimizde bulunan süel Romen filosu havanın fenalığından de- Jayı dün de Ankaraya gidememiştir. Filo sübayları dün öğleden sonra şeh- ri gezerek cami ve müzeleri dolaşmış- lardır. Hava düzeldiği (için filonun bugün Ankaraya gitmesi muhtemel - © Uç Romen deniz tayyaresi dün | Bükreşten şehrimize gelmiştir. Tay - yareler bugün hava müsait olduğu takdirde Pireye gideceklerdir. © Finans Bakanı Fuat Aral, dün Ankaradan şehrimize gelmiştir. i ———— İnhisarlar müsteşarının tetkikleri Gümrük ve İnhisarlar Bakanlığı müsteşar; Adil Okuldaş dün sabah Is» | tanbul gümrük başmüdürlüğüne gele- rek bir müddet meşgul olmuş, başmü- dür Seyfi ile görüşmüştür. Öğleye doğru, başmüdürlük binasmda Gela- ta ve İstanbul ithalât gümrüğü mü- dürlerinin de bulunduğu bir toplantı yapilmiş, sahipsiz eşya satışlarına ve- rilecek yeni şekil üzerinde görüşül - müştür. No. 43 Cumbadan | Rumbayal! Server BEDİ Cemile eve gelince bu saat hikâye- sini annesiyle ablasından yine gizle“ mişti. Fakat onu asıl düşündüren Se- imdi. Tahsin beyin teklifini ona aç- #nalı mı? Ne der? Babasını kurtar- mak için razı Olur mu? Ah... Fakat razı olması Cemile için felâketti. Selimin, babaşmı Cemileden fazla sevdiğini gösterecekti. Hayır, razı olmazdı, olamazdı, olmamalıydı. Ba- bası dar ağacına gönderilecek olsa bile, Selim, onun hayatını kurtarmak igin Cemileyi Tabsinin eline btraka- mazdı. Ah... Fakat ya baba muhabbe- tile bir razı olacağı tutuverirse?.. Cemile timalinden ! yalnız böyle bir felâket ih- kaçmak için kendikendine bağırdı: — Hayır! Olamaz! Ben zaten Tah- sinle yayıyamam! Saati de alsın, ba- ama calsın | | buluştuğu zaman, onun “kızarmış gözlerinden biraz evvel ve o gün çok ağlamış olduğunu anlıyarak yüreği. nin bir avuç içinde sıkılan lâstik top gibi ezildiğini hissetti; merakı nis petinde şiddetli bir korku içinde 80- ruyordu: EN — Ne haber? — Selim yine başını önüne iğerek her günkünden dâha yorgun bir ses le cevap verdi: 5 — Ümit yok. Avukat bile hapisten kurtulamiyacağını söylüyor. — Para bulunursa? — O Vakit şirket davadan feragat edebilirmiş. Cemile bağnıdi: — Bulacağım ben bü parayr.. An- adın mı? Bulacağım! bulacağım! © — Nasıl bulaeniesım? : — Nasıl mı? Bulacağım... Evi yar duyduğun fedakârlık hissine hayranım... Çok minnettarım. Yalnız bu kadarını söylemen bile ba- na kuvvet veriyor, Emin ol. Fakat ben nasil razı olurum buna?.. Erke- ğim ben... Hem evsiz ne yaparsınız?. , l Vallahi bazan çocuksun... Ben sana &w yakmanm tehlikelerinden bahset- medim mi? Unuttun mu? Hem yaka. lanırsan cezası var... Sen de hapse gi rersin. Düşün bir kere.. Ev yanmış, Gmi düşün! Hem ben sana bir şey söyliyeyim mi? Babaram asılı bilsem senin benim için en küçi tehlikeye, hem böyle ahlâki bir tehli. keye girmeni istemem. Selimin bu son sözü, sabahleyin olanı Cemileye, bütün — acılığı ile be- raber öyle büyük bir sevinç vermiş- « ki kız Selimin eli üstüne avucunu koyarak, alçak sesle : AZ. — Pakat ben de senin için kendimi ateşe atarım! dedi. Gece Selimin odasında buluşmak | üzere ayrılmışlardı. Cemile çok iş-| tahsız yemek yedi, Annesi ve ablası onun kederini bilmedikleri için has- talıktan sonra hâlâ kendiri toplıya- madığma o hükmediyorlardı. O yattıktan sonra gene Selimin arka- daşları geldiği için Cemile de hiç uy- kusu yokken yatmıya mecbur olacak tı. Bu sefer ara kapısı önünde dura- rak Selimin arkadaşlarını dinlemek merakından kendini alamadı. Hep Nail beyin terkifinden sönra hâsıl olan vaziyeti konuşuyorlardı. Cemilenin en büyük merakı, gene kendisinden bahsedilip edilmiyeceği- ni anlamaktı. Fakat söz hep o bah- sin içinde dönüp dolaştığı ve Selim de babasına dair Cemileye söyledik- lerinin aynini arkadaşlarına da tek- rar ettiği için kız daha fazal dinle ememişti Tam kapınm yanın rında bazı apar- | Lulunacak | 29-9-935 BUDA.BENDEN #İŞI SONUNA KADAR GÜTURMEK! Güç olan işe başlamak değil sonuna kadar, yılmadan, yorul- İka götürmektedir. Bir inkr- lâpçı kadın demiş ki: “Bir gaye İ için ölmek değil, yaşamak güğ- | tür.,, Ben Roza Lüksemburg'un bu sözünü yalnız büyük ülküler çin değil, gündelik hayatta ya - pılan ikinci ve hattâ üçüncü de- recedeki işler için de doğru bu - lurum. Ve bu sözle, bir işi sonu- na kadar götürmek, ileri atılan | bir düşünce için sonuna kadar savaşmak meselesi arasında bir bağ görürüm. 5 Gazeteler, vakit vakit bir me- seleyi öne sürerler, Bir iki gü hattâ bir iki hafta bu öne sürdük leri başladıkları iş etrafında neş riyat yaparlar, sonra, susarlar, o kadar susarlar ki, başladıkları işin ne olduğunu bile unuturlar. Örnek mi istiyorsunuz? İşte hastane meselesi. Bu mesele etrafında vakit vakit neşriyat yapmamış hiçbir gazete yok gi- bidir. Fakat yine hiçbir gazete yoktur ki, bu kadar önemli bir işe başladığı halde, neşriyatır « da sonuna kadar, hastaneler ya- pılarına kadar devam etmiş ol- sun. Niçin başlanır, ve niçin kesi » lir? Bunun birçok sebepleri, elde olmıyan âmilleri vardır belki, Fakat elde olan bir sebebi var- dır ki, oda, kendi başladıkları işten kendilerinin yorulmaları « dır. Hastane.. Bu meseleye her gazete her- hangibir roman tefrİkasınn ina- dı ve intizamıyla devam etsey » di, belki bir şey çıkmazdı yine, fakat bir hiç olmazsa bır facia- nın büyüklü tü bütün dehşe - tiyle, anlamadığımız, anlıyamas dığımız, kavrıyamadığımız gibi 7... Orhan SELİM — ee a Okullara yeniden talebe kaydedilecek Lise ve ortamekteplerde 10 günlük kayıt müddetinin az olduğunu yazmış ve bu yüzden birçok çocukların okul» İsra yazılamadığını haber vermiştik. Yeniden üç ortaokul açılması üzerine Kültür Bakanlığı henüz lise ve orta- okullara kaydedilmemiş olan talebe » nin de kabulünü ve hiçbir müracaatin eri çevrilnemesini kararlaştırmıştır. Keyfiyet okul direktörlerine yayık mıştır, —— Kurtuluş bayramı programı 6 teşrinlevel kurtuluş bayramı hâ- zırlıklarına devam edilmektedir. Önür müzdeki sak günü beleğiyede genel bir toplantı yapılacaktır. İstanbul kamutanlığından bir zatın da bulu- nacağı bu toplantıda o gün yapılacak tören programı Üzerinde görüşüle tek ve bayramın her yri olduğu gi bu yıl da mükemmel bir şekilde kut- lulanması için gereken eihetler tes- bit edilecektir. —— Reğaip gecesi Yatanbul Müftülüğünden: Eylülün otuzuncu pazartesi Rece- bin biri olduğundan önümüzdeki per- şembe günü akşamı (cuma gecesi) Regaip gecesi olduğu ilân olunur. dan çekilirken, arkadaşlarından biri Selime sordu: z — Peki, yahu, Selim, şimdi senin Nahide ile vaziyetin ne olacak? Cemile, uykuda iken bir gürültü duymuş köpek gibi ansızın canlana» rak kulak kabarttz. Yüreğine bir'şiş saplanmıştı. Elini göğsüne bastırarak nefes almıya çalıştı ve bir cevap bek» İedi, Fakat Selim, onun duyamıya- cağı kadar alçak sesle bir şey söyle- mişti, Arkadaşı da sesini alçaltarak: | — Yok cönim! dedi, burada kaprr lardan bizi dinlerler mi? Kim dinler? Ev sahibinin kızı mı?.. Demek ki. Fakat sesini daha fazla alçalttığı için Cemile daha fazla duyamadı. Za- ten baygınlık geçiriyordu. Duvarlara tutuna tutuna, sendeliye sendeliye Odasma çıktı, yüzükoyun yatağa ka» panarak hüngür hüngür ağlamıya başladı. Bütün gece uyuyamadı ve kâbuslar içinde sıçrıyarak yatağının içinde oturdu. Taze bir yaranın içine diki- ne giren bir parmak gibi Nahide is- mi onun şuuruna batıyor, bütün vü- tudunu kıvrandırıyordu. TArkası var)