28-9.935 Me gg MA e Nizamettin NAZİF “Iki Elini Kulakları Ardına Dayayarak Topukları keler. Si Ali Ekrem Han atlılarını meçhul bir şemte doğru dört nala götürmüştü. İvan, tabii ellerini kollarını sallıyarak geliyordu. Yürüyüş istikametinin sağına, soluna ya- yarak ve taratarak sürdüğü ileri kollardan gelen haberler ona büyük bir emniyet vermişti, İdil'in ne sağ, ne sol kıyıların- da en küçük bir Kazan kuvveti- ne bile tesadüf edilmemesi Ka- zan'ın uyuduğuna değilse bile, şmutlâka bir kaleçmeğd il kendisini kurtarmağa, Moskof kuvvetlerini savmağa karâr ver- diğine delâlet edebilirdi. İleri kollar Çalım kalesinde kalabalık bir kuvvet toplandığı- nı ve yine bu kollarla temasa girmiş olan İvan casusları Ka- zan'da çok şiddetli bir müdafaa ile karşılaşılacağını bildirmişler» di, Eh... Sen Vlâdimir'in ruha- niyeti ile İvan eli altındaki Moskof ordusunun yüzünü ak çıkaracağını tahmin ediyordu. Topları kızaklara bindirmiş- ler, çalakamçı sürülen kuvvetli katanalar bunları kuş gibi uçu- ruyorlardı, Ordu.ağırlığında sa- yısız barut fıçıları getiriyordu. Aah... İvan Kazan'a öreceği ço- rabı biliyordu. Bu fıçılardaki ba- rutları gülle savurmak için kul- lanacak değildi, Moskof hege - monyasının Karadeniz'e ve Ha- ger kıyılarına doğru, İdil nehri- nin suları gibi' rahat rahat sü- zülüp imebilmesi için şu Kazan'ı kalesile beraber havaya uçura- çaktı. Yanında en usta lâğımcılar - dan mürekkep bir alay bulun. duruyordu. İşte bütün ümidi bu | alayda idi. Bunlar karı ve top- rağı kazıp birer köstebek gibi Kazan'a yaklaşacaklar ve kale- nin kule ve surları altına fıçı fı- çı barut doldurup fitillerini Mos kof karargâhma kadar üzatacak- Jardı ve İvan kendi elile bu fi- tilleri otutuşturarak (Kazan'ı “Gümbürrr! gümbür!” hava- landıracaktı. ürüyüş halinde olan ordusu- nun tam ortasinda Kasım Hanı ile yanyana altı at koşulmuş üs- tü kapalı bir kıazkta rahat rahat yol alırken oOİvan bunun için neş'eli idi ve Kasım Hanı onun bu plânını bilmediği içindir ki asık suratlı ve düşünceliydi. Kızışmak için durmadan de- virdiği şarap matarasını ona da uzatarak: — İç be han... İç! - diye söy- lendi - seni gören bizim Mosko- va Başpapazı gibi. perhize gir- miş sanacak. Gül biraz.. gül ve inan bana ki bu kızak seni dört- nala saadete ulaştırıyor. Ve uzattığı mataraya Kasım Hanının pek itibar etmediğini | hissedince bir yudum daha ala- rak dilini damağında şaklattık- tan sonra: — Kazan beniri nin! - diye bağırdı - Beraberlerindeki atlılar da sağlarında ve sollarında rastla: Kğıklarrattı veyaya Moskof kol- ları da İvân gibi, zaferden yüz- de yüz emin askerlerin neş'esi Kadın se- geçtiğini görenler atlarda iseler İ mızraklarını kaldırıp üzengiler- de doğruluyorlardı, yayalar ise hemen diz çöküp şapkalarını çı- kararak baş eğiyorlardı. Ve birisi ümit etmiyordu ki o gece birdenbire Kazan küğreyıp ova- ya çıkacak ve Moskof Kazan ka- İesini lâğımlamadan Kazan'k Moskof'a dehşetli bir baskın ya- pacak. e Gece... O gece, tarihin pek heyecan- la dolu olan bir gecesiydi. Fa - “kat bu heyecan ne Moskof/&: rargâhlarındaki insan sürülerin- den, ne de kıymeti'sıfır bir başı- bozuk sürüsünü manalı bir kuv- vet haline sokmak için yoğuran Batır Handan fışkırıyordu. Hayır... Bu geceye en büyük heyeca- amı sunan bir tek adamdı. Tek adam... Yapayalnız bir adam, Çalım Kalesinin iki sekten elli adım solda dörtnala gelen bir at durdu. Bunun üs- tünde yamçısnın etekleri rü#- gârlanan kene gibi bir insan vardı. Atın eğerinden bir karış yukarıya zıplıyarak yere ayak bastı. Bir sağa baktı. Bir, sola baktı... İki elini kulakları ardına da- yayarak topukları üstünde tam bir daire resmetti, Böylelikle her tarafa kulak kabartmış ve geceyi dinlemiş oluyordu. Gecede tam bir sükün vardı: Hafif bir rüzgâr bile esmiyor- du. Bir an durakladı. Sonra bir- denbire harekete geçti. Atm sağrılarmı arkan iki büyük torbadan birini taraşladı. Bir keser, bir testere, bir künk, bir alışkın bir hayvana benziyordu. Onun, boynuna bir yem torbası geçirmek istediğini hissedince uysal uysal boynunu uzattı. içinde idiler. Çara ait kızağın| a l fersah | ötesinde, İdil'in genişlediği dir- | si türkçeden osmanlıcaya cep klavı- burgu çıkardı. At, sahibine çok | Üstünde Tam Bir Daire Resmetti.Geceyi Dinledi, Gece, Amma da sessiz bir ge- ceydi bu. Gcee, çarpışmağa hazır lanan iki kuvvetin ikisine birden ihanet etmek ister gibi sessizdi. k Attan inen, burguyu, künkü, testere ve keseriyle birlikte ko- zarak nehre yaklaştı, künkü uzatarak nehrin sathını muaye- ne etti. — Tamam... - dedi - donmuş. Ve bur-muayenesinden aldığı neticeye öyle emindi ki kıyıdan zıplayıp kendini nehir sathma attı, Ve düşmesiyle doğrulması bir oldu. Bir kediyi nekadar andırıyordu. İdil donmuştu. İki yumruğunu Kalçalarma basarak dünyaya meydan okur gibi başmı kaldırdı: — Şimdi İvan bir Kazan'lının neler düşünebileceğini gör! Ser- sem! Beni gört kişi ile karşıla- şamıyacak (kadar zayıf, becerik- siz veya dört budalayı kandıra- mıyacak kadar ahmak mı san- mıştın? Ellerindeki aletleri buzun sat- hına bırakarak çömeldi. Birkaç dakika kadar, bir sahayı göz yurdamiyle ölçen bir mühendis gibi, gecenin karanlığında su ka tıştırılmış bir süt rengi alan nehrin sathını süzdü. TArkasr var) Cep klavuzu Satışa çıkarıldı Türk Dili Kürumu Genel Sekreter- liğinden: (Osmanlıcadan türkçeye cep kli vuzu) satışa çıkmıştır. Bunun endek- zu da basılmaktadır, Cep klavuzları- nn bu basımı halk için ucuzluk bü- kımından yapılmıştır. Bunun için kar ton kapk olarak çıkarılan klavuzla - rm ikisine yalnız 40 kuruş fiyat kon- İki klavuz bir kitap sayılır ve ayrı satılmaz. Ancak itek edenler şirediden iki kısmın bedelini vererek birinci kısmı alabilirle ve ikinci kısım çıktığı zaman almak üzere bir fiş alır lar, Az miktarda olarak yaptırılmış olan bez ciltli ve repertiarir klavuz- ların fiyat: 80 kuruştur. Satış merke- zi, İstanbulda Ankara caddesinde Türk Kitapçılığı Limitet şirketidir. Gayrimübadil Bonoları Düşüyor Gayrimübadillere, © istihkaklarına karşılık verilmiş olan bönelar günden güne düşmektedir. Bonaların son gün lerde on iç buçuğa kadar satıldığı gö rülmüştür. Bu bsl gayrimübedilleri çok müteessir etmektedir. Diğer ta - raftan açık artırma ile estılmakta o- lan metrük mallar satışı da azalmış- tır.Bonoların düşmesi kısmen bundan ileri gelmektedir. Gayrimübadiller kurumu, hükümet nezdinde yapacağı teşebbüs hakkın da müzakerelerde bulunmaktadır. AN lo Asri: FAYDALI BiLGİLER BUGÜNKÜ PROGRAM İstanbul İ830; Dans rausikisi ve hafif mmisiki, 19,30: Dans musikisi ve hafif musiki 19,50: Çocuk saati. o Mes'ut Cemil 20: Profesör Liko Amar, Keman solo. 2030: Radyo cez ve tango orkestraları, Bayan Bedriye Tüzün. Türkçe sözlü esereir. 21 35: Son haberler - Borsalar, 21.50: Ba- yan Babikyan. Şan. 22.10: Plik neşriya- Bükreş 13.05: Radyo orkestra lar. 13.52: Konserin .20: Şarkılar, Radyo salon orkestra. 2230: Spor, duyumlar. 2245: Kense- rin süreği, Varşova 1715: Giter müziği. - Sö; Kadın korosu - Sözler, 19. Sözler, 21: Hafi müzik, 21.4 İar, - Konferans, 22: Yabancı &İlerdeki satandaşlara yayım. 22.30: Mizah. 23: Orkestra konseri, 24; Sözler. 23.05: Dans müziği. Belgrat 20: Pllik. 2015: Duyumlar, 20.30: Ulu- sal yayım. 21; Karışık müzikli hafta s0- mü yayımı. 2230: Orkestrahı balk şarkı ları. 23; Duyumlar. 2320: Radyo orkes- tras, 24: Dans müziği, Laypzig Münihten röle, 21: Duyular. 21.10 Münikten röle 22: Şen hafta sonu yayı- ici 23: Dayumlar. 23.30: Dans müziği, Budapeşte 18,25: Gitar düc. 19; Sözler. 21: 300 ün cü opera jübilesi dolayısı ki İ Şi çep illeri dolermile niz. konse- Prag 19: Almanca konserli program. 20: Du- yumlar, - Plâk, 20.30: Sözler. 71.40: Ya- bancılar için sarılar. 2230: Orkestra kon- seri, 23.30: Plik. 2335: Duyumlar - Pifik, 23.45: Konser. Moskova 18.30: Sovyet müriği. 19.15: Oda mizi. | ği (Hayda). 20.30: Dans müziği AL manca yayım. 23.05: Fransızca, 24: İs- veççe yayım, Hamburg 20; Sonbahar havaları. 21: Duyemlar. Şen yayım. 23: Duyumlar, 2325: Müzikli program arası, 24: Dans müziği, Münih 20: Birinciteşrin şenliği, 21.10; Karışık yayım, 22.10: Şen sonbahar havaları. 23: Duyumlar, 23.20: Ara. 2330: Dans müzi- Ri, - Berlin 20,15: Küçük piyano - keman konseri. 21: Dayumler. 21.10: Hamburgdan röle 2215: Karışık yayım. 23: Duyumlar. 23.30 Kücük radyo orkestrası, ni NÖBETÇ. ECZANELER Bu gece nöbetçi eczaneler şunlardır : Bahçakapıda Bensu — Alemdarda Ubeyd — Lâleiide tkr — Küçükpazarda Cemil — Aksarayda Ziya Nuri - Kara gümrükte Arif — Fenerde Ecilyadi Modada Faik İskender — Altıyolda Mah- mad — Şehzadebaşmda Hamdi — Samat- yada Erofiloş — Bakırköyünde Hilâl — Beşiktaşta Nail — Sebrimininde Nazım — Masköyde Yeni Türkiye — Kasımpa- şada Yeni Turan — Büyükadada Şinasi Riza — Heybelide Yusut — Galatada Ka- piiçi — Bontanbaşında Itimad — Tepeba- sında Kinyoli — Taksimde Tartabaşı Şiş- Bide Nargileciyan — Eyüpte Hirmet ec- zaneleri. . LIMAN HAREKETLERİ Bügün Yimanmızdan gidecek vapurları | Saat 70— Karadeniz Karadenize — Mersin Karabiçaya, 19 Bartın Bartına 17. Kemal Ayvalığa 21.— Gülnihal Bandırmaya 9. Ayten İzmite, o Bugün limanımıza gelecek vapurlar: Sın 14 Güneysu Karadenizden 430 Amtatya Bartmdan 6m Gerze Karabigaden 6,30 Saadet Bandırmadan 17.— Asya Mudanyadın 16,15 Güzel Bünderma İzmitten e SİNEMALAR TİYATROLAR İSTANBUL ŞEHİR TİYATROSU HAFTALIK PROGRAM: Birinciteşrin 1 Salı saat 20 de Ölçüye ölçü, 2 Çarşamba 20 de Ölçüye ölçü, 3 Per mbe 20 de Ölçüye ölçü, 4 cuma 20 de İçüye ölçü, $ Cumartesi 15 de Çoçuk Tiyatrosu, $ Cumartesi 20 de Yaraba, 6 Pazar sabah 10 da Çocuk Tiyatrosu, 6 Pazar 15 de Yarasa, 6 Pazar 20 de Ye- Yasa, © Melekı Nataşa (Rus aşkı) © Saray : Son Vols. © Sümer : İki genç kar. * İpek: Monte Kristo Kontes © Türk: Gece bilibili, © Şık: Savaş Şarkını — Malek Evleni. barebesi, © Üsküdar Höle : Prens Ahmed. © Milli ; İsimsiz adam — Balero, MKAYE| Bir Kadı mami um. 9 nın Nazariyesi — Yazan: MI -FA — O akşam, Hulüsi kahveye çok ne- şeli geldi: Titiriyen dudaklarıyla par İsyan gözleriyle, tam keyfi yerinde bir adamdı. Ben kendimi birinci smıf psikolog zannettiğim için ona sor. dum: — Bir kadın muvaffalıyetin mi var? : — Gibi bir şey! dedi. — Anlat bakalım! diye bağırdık. Hulüsi yarım bardak su içtikten sonra başladı: — Dün gece, sent bire doğru, Be- yoğlu caddesinden geçiyordum. Bir kapının gölgesi içinden karşıma bir kadın çıktı, yoluma dikildi ve bana fransızca sordu: — Siz şair misiniz? — Evet, dedim. Çünkü, nihayet, herne kadar sigor- ta müfettişi isem de hatırladım ki mektepte muallimler aleyhine hicvi- yeler yazmıştım. Sonra güzel man- zaraları, mehtabi severim. Velhasıl, hele bu kadın karşısında, kendimi her şair kadar şair hiss. / yordum. Kadın canlandı: — Ben bunu sizin yüzünüzden ve bakışınızdan anlamıştım, dedi. Ve bana bir şeyler anlatmıya bay ladı. Güzelliği karşımda ipnotize olduğum için söylediklerini can ku- lağile dinlemiyordum. — Mükemmel bir kadın, mükemmel: Kadife gözler, bir evliyayı baştan çıkaracak ağır, mahrem ve biraz kederli bir ses... Hayatta kimsenin onu anlamadığını, başına felâketler geldiğini, fakat'ge ne de aldatıcı erkeklerin elinde oyün- cak olmak istemediğini söylüyordu. Müşkül bir vaziyette kalmış; kimse- den de yardım İstemeğe cesareti yok. ** Kendisine ancak iki Yira ikram ede- bildim, gözlerimin içine minnetle baktı, isteseydim bu kadına hediyemi fazlasiyle ödetebilirdim, fakat ahlâki ve insanca bir hareketi sefil zevkler le kirletmeğe yanaşmadım, başımla selâm verdim, uzaklaştım. Şimdi içimde büyük bir vicdan rahatlığı var, Bir sessizlik oldu. Hulüsinin hikâ- yesini dinlerken fazla alâka gösteren Hüsnü dedi ki: — Ben de iki gün evvel buna ben- zer bir sergüzeşt geçirdim. Sürpago- bun geniş kaldırımından yürüyor- dum. Saat akşamın yedisi. Arkam- dan meçhul bir kadın yanıma yanaş- tı, fransızca: galiba bir san'at- kâtüımız.., dedi, “Eveti, dedim. Halbuki saçlarımın — uzunluğundan başka benimle bir artist arasmda ba- kiki veya zahiri hiçbir benzeyiş yok- tu, Piyano çalarak hayatını kazandı- ğın, fakat cenebi olduğu için şimdi bu İşi yapamadığını, memleketinden henüz para gelmediğini anlattı. Çıka- cıp bir lira verdim. Cidden, rüyamda bile görmediğim kadar güzel bir ka dındı. Ben de onun bu ihtiyacından istifade etmek adiliğine düşmedim. Bu hikâyeyi dinliyen (başka bir arkadaş, Fazıl: — Allah allah.. dedi, anlaşılıyor ki bu bir meslek... Çünkü ben de bir hafta kadar evvel saat beş sularında, tünelden çıkarken yere bakarak yü: rüyen bir kadınla karşılaştım, ansi- an başını kaldırdı ve beni görünce, fransızca: — Affedersiniz, dedi, siz bir mü- nevversiniz, değil mi? Ne diyeceğim? “Tabii tasdik et tim. Çünkü her gün gazetelerde bul- macaları zahmetsizce hallederim, baş #sakaleleri, fıkraları okurum. Dedi kiz — Şu dakikada bana Kant'ın “Ame aklın tenkidi,, isimli kitabı öze, Adeta şart. Büyük bir iddia var. İs m edeceğimden yüzde yüz eminim, İspat edersem 1000 lira kazanaca- ğrm. — Müalesef bende bu kitap yok! dedim, — Ah... İki lira emr, üçe mi bilmi- yorum; yanımda para olsaydı alır- dım, Aksi gibi şimdi bankalar kapalı. — Size takdim edeyim, dedim. Üç lira verdim. Bizzat getirip ia- de etmek üzere yazıhanemin adresi- ni aldı, tabii uğramadı. Fakat sinema yıldızı gibi güzel bir kadındı. Bu hikâyeleri anlatan üç arkalaş benim yüzüme baktıl: |, — Sen bu dolandırıcıya rasgelme- | din mi? diye sordular. — Hayır? dedim. Fakat üç gün sonra, Boğazkescne ın köşnsinde harikulâde n benim de yolumu çe- virmez mi? — Siz doktor musunuz? diye sor- du Ben artık o hikâyeleri dinledikten sonra kadına mesleğimi söyliyemez- dil — Hayır! dedim, ben polis hafiye» siyim, on gündür sizi arıyorum, der- hal karakola götüreceği: Kadının güzel gözleri korku dul- du, Titrediğini görüyordum. Tabii dost olduk. Beni ppartıma- nma götürdü. Sabaha kadar misafir etti, Bu yeni mesleğinin nâzariyesi- Di anlattı: Aç ve güzel bir kadının hali vakti yerinde insanları aldatma» 8: vücudünü satmasından daha ahlâ- kidir, diyordu. Haki: mıydı, bilmiyorum; fakat çok zeki, nefis ve neşeli bir kadındı, Beni hep polis zannettiği için dalma memnun etmeğe çalışacağından emi- nim. Ben de nou aldatmak suretile hiç olmazsa dostlarımın intikamını almış oluyordum. —— Halk Kürsüleri Onümüzdeki Cumuriyet Bayramın. da yurdun her tarafında halk kürsü, leri açılacaktır. Bunun için g hazırlıklar tamamlanmak Halk kürsüleri, halkın. toplanmasma,.... İ elvrişli ölen meydanlarda kurulacak ve buralarda 18 yaşından yukarı her yurttaş cumuriyet, inkılâp ve iştiklâ- lin büyüklüğünü anlatan söylevler verebilecektir. Kürsülerin üzerinde Halk Partisi Ha bulunacak ve bunları parti üyelerin den. üç kişilik kurullar idare edecek« tir, Eski Bir Lâhit Bulundu Maltepe Belediye bahçesinde eski bir lâhit bulunmuş, müzeler idartsin- ce tetkik edilmiştir. Üzerindeki kita» bede “memleketlerine pek büyük hiz- metler etmiş Klavdiyus, Mavreklas adında iki kerdeşin mezar, yazılıdır. Lâhidin Milâttan sonra On Dördüncü Asra ait olduğu anlaşılmıştır. Lâhit, Maltepe uray bahçesine konacaktır. © Bulmacamız | 2 46 78 910(f SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI » 1 —cAvrupada bir merkezi bilkümet, 4 Eski devirleri bize anlatır 5. : ? — Rkin biçmeğe mahsus alet 4 Trube sonlu 3 3 Büylik bir hayvan 5. İnsan cinsi 3. 4 — Bir denizimiz 7. Erkek 2. 5 — Miah 7. 6 — Uzak nidası 2. Pir 7. 7 Sancı ?. g — Pay 4. Nota 2. 9 — İbtide 3, Allah 3 Geniş değil 1. 10 — Bir hece 2. 11 — Kolay deği 1, Kadınların beller, ne koydukları şey 5. Dünkü Bulmacamızın ha'li SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI 1 — Modem sanst 11, 2Öt 3. , 3—D02 Ezik 4. Kar&. tek 4. Ara & ize 4 Rastık 6 Teram $. mea 4. Ki 25 8—A:2 Akrep $ 9 — Katı 4 Redd 10 — Arı 3 Kedi 4 11 — Tarak 5 İp 2.