N No. 79 Nizamettin NAZIF “ Ikibin Askerin Karşısında Dayanamıyanlar 30 Bin Kazanlının Karşısında Tutunabilirler mi?, Kazanda halk Batır Hanın za ferini bayramlarken Çalım ka - lesinin İdil'e tepeden bakan sur Jarındaki nöbetçilerdenbiri bir - denbire irkilerek bir an ufka bak mış, sonra koşa koşa kuleler - den birine vararak zabitire scs- lenmişti; — Han! Düşman belirdi! Kuledekiler derhal yamçıla - rına bürünerek sura çıkmışlar - dı. — Nerede? — İşte... Nöbetçinin kolunu uzattığı tarafa bakanlar üzerinde dört beş çam ağacı bulunan küçücük bir tepenin yanından on beş yirmi atlının ilerlediğini gör - düler. Zabit derhal kale kumanda - nma haber iletti, Esasen tetikte duran muhafızlar hemen harp yerlerini tuttular. Bununla beraber atlı kafile İdil kenarındaskısa bir duruş - tan sonra tekrar gerisin geriye döndü ve yine o çamlı tepenin ardında gözden kayboldu. Batırın Çalım'da bıraktığı ka mutan, Batır gibi ,Mamış Bır - dı gibi kendi keyfile hareket e- debilecek ve üzerine mesuliyet- ler yüklenebilecek adamlardan değildi. Derhal zabitlerden bi - rini çağırarak şu emri verdi: — Yirmi atlı ile şimdi Ka - zana gidersin. Bu, dündenberi İdil önünde beliren üçüncü düş man bölüğüdür. Ne yapmamızı emrediyorlar.. Öğren, “çabuk dön. Ve yine tizelden Ali Ekrem Hana da haber salmıştı. Li Kazan öyle bir milli gurur içinde çalkanıyordu ki, “İvanın ileri kolları çalım hizasındadır,, haberi yayılmca halkm ilk işi derhal silâhlanmak oldu. Ne Süyun Bikenin bir müna- disi, ne Batır Hanm bir daveti lâzım geldi, Değil yalnız er - kekler, kadınlar ve çocuklar da silâhlanmıştı. Surların üzeri birdenbire bir mahşer gününe döndü. O derecede ki, kule ka mutanları bu başıbozuk silâhlı sürüleri surlardan indirmek i- çin büyük zahmetlere uğradı - Jar, Hatun halkın bu kaynaşması nı duyunca sevincinden göz yaş Jarmı tutamadı. Batır da, bütün diğer beyoğulları da kısa süren bir harp meclisi toplanmasında ayni fikirde bulundular; “düşmanı açıkta karşılamak,, Evet... Kazan kendini de mü dafaayı bu tarafa bırakıp teca vüze geçebilecek bir kudret bu Juyordu. Bu, Batırın zaferinden doğmuş yüksek bir mânevi kuv- veti ifade diyordu. Hiçbirinde milli gurur kalmamış ve hattâ dedelerinin parlak dününe hiç uymiyan bir esirliğin bütü in va- sıflarını iğrenmeden, tiksinme- den benimsemiş olan bu Kazan Klardaki şu değişiklik ne inanıl maz bir netice idi. Her soka - ğın başından “Harp! Harp!,, Ses leri yükseliyor, yaşlı kadınların on beş yaşmdaki torunla'ına bü yük dedelerinin günündenberi duvar süsü gibi kullanılan kı - lıçları kuşattıkları görülüyor - — Harp! Harp! Harp meclisinden çıkanları da sokaklardakiler bu nâralarla selâmladılar. Batır Hanı atın - dan aldılar, kılıçlı kadınlar, br- yıkları yeni yeni terliyen genç İer omuzlarında taşıyarak Ça- ım tarafındaki kuleye kadar gö türdüler. Bu kaynaşmanın bir başka Sizin Kazan kalesine böyle gireceğinizi beklemiyordum. de oldu. Büyük bir kalabalık ba- | lar saçan kızıl ışığında yüzü kır gırarak, haykırarak, anlaşılmaz cümleler savurarak Süyün Bike nin taş sarayı önünde bir müd - det dalgalandıktan sonra bah - çe duvarlarını aşarak iç avluya kadar ilerlediler — Yaşaaa! — Yaşasın ünlü Hatuuun! — Yaşasın Kazan! — Yaşasın! Süyun Bike nihayet dayana - madı. Küçük çocuğunun odası” na koştu. Onu sıkı sıkı sarıp sarmalıyarak kucağına aldı ve sarayın kulelerinden birinin üs tüne çıktı. Gece olmuştu... ||“ | aksar yozlu, Jakât hava DUZ gibi soğuktu, o Yanan meşalelerin kıvılerm ae e BORSA Dİ 24 EYLÜL SALI PARALAR Alış İngilir lirayı Dolar Liret Belça Cenevre Leva Florin Çekonlovak kuron Avusturya Pezeta Mark Zloti Pengo Ley Dinar Yen Çernovets İsveç kuronu ESHAM İs Bankası Mü- g3 ” . N 985 TİE 8,0 Anadolu “6 60 23,80 g1 100 *— Sirketihayriye 15,— Tramvay 23,50 Bomonti - Nektar 1— Terkos 15.25 Reji 225 Aslan Çimente 870 Merkez Bankası 51,50 Osmanlı Bankası 2250 > Telefon 10— İttibat Değirmencilik T.A.Ş, 10 Şark Değirmenleri van Şark Merker Eczanesi 410 iSTİIKRAZLAR Türk Borcu X mızı bir tüle bürünmüş gibi gö- züken bu anayı görenler bir an sustular. Sonra yine birden bu- gırıştıla! — Ünlü Hatun uğrunda kan dökmek istiyoruz. Ünlü Hatun bir Kazanlı gibi öleceğiz. Yaşa sın küçük Haaaan! Süyun Bike hiç şüphesiz ha- yatmın en mutlu dakikalarını yaşıyordu. Gözlerinden sevinç. yaşları dökülürken sol kolunu uzattı. Kalabalık birdenbire bir sü - küna düştü. O zaman güzel kadının ahen gi tatlı bir sesle ve hıçkırarak şu birkaç cümleyi murıldandız duyuldu: Arkası var) 12345678 9101İ SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI 4 1 — Yeni sanat li, 2 Otomobil 3, 3— Nota 2. Tazyik edilmiş 4. Berf 8. 4 —Damen 4. Meyan 3, $ — Karadeniz sahilinde bir vilâyetimiz 4, Kaş boyası 6, 6 — Ağırlamak 5. 7 — Baba kardeşi 4. Rabat edatı 2. — Beygir 2. Zehirli bir hayvan 5. 9 —Sert 4. Kabul etmemek 3. 10 —Bal yapar 3. Bir ev hayvanı d. 11 — Saç düzeltir 5. Halat 2. Dünkü Bulmacamızın halli SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI ; 1 —Korsan 6, Pala 4 6. 9 Ata 3. Ak 10 — Tayyare 7. 11 —Ak 2. Re 2. Zenne 8. — —————— — Feslivale gelen heyetler dönüyorlar Balkan festivali için şehrimize ge- len gruplar dünden itibaren memle- ketlerine dönmeğe £ başlamışlardır. Dün Yunan ve Yugoslav heyetleri gitmişlerdir. Festival komitesi misa- firleri uğurlamıştır. Bugün Bulgar ve yarın da Romen- ler memleketlerine döneceklerdir. EŞ KS 2290 m 320 Ergani 05 İstikrazı dahili v— TAHViILAT Rihtm 10.50 Anadolu 1 ve 1I Kupon kesik (4.70 5 a A 24,90 Anâdolu Mümessil 4,30 | 2315: Olimpiya servisi, FAYDALI BİLGİLER BUGÜNKÜ PROGRAM 18,30: Dans musikisi, 19,30: Hafif musi- Ordu ssylavı Selim Radyo car ve tanga rdeşler. 21.35: Sen Bükreş 13-15: Plâk ve duyumlar, müzik, sür, müziği plâkları, 21: Sözler. 21.15: Keman (şar- kılı). 22.05; Radyo orkestrası. 22.30: Du- yamlar. 22.45: Konserin süreği, Varşova 18.15: Küçük radyo orkestrası, 18.50: Mizah, 19: Solist konseri, 19.30: Sözler 19.45: Plâk. 20: Sözler. 21: Plâk. 21. yumlar. 2155; Konferans. 22: Chepin' #serlerinden konser. 2235: Edebiyat, Tıbbi bahis, 23: Küçük radyo or Eelgrat 20: Plâk. 20.15; Dayumlar. 2030: Ulu- sal yayım. 21: Lyübliyana'dan röle, 22: Konferans, 22.20: Caz orkestrası, - Du- yumlar, 0: kestrası, Laypzig 20: Hafif müzik. 2055: Aktüalite. 21: Duyumlar, 21.15: Ulusal yayım (Gençle- re). 2145: Öperet yayımı (Solistler iş- tirakile), Duyumlar, spor. 23.15: O. limpiya servisi. 23.30; Gece havaları Budapeşte 20.05: Muhtelif dillerde İsviçre halk şarkıları. 20.40: Konferans. 2130: Piya- no konseri, 2210: Duyumlar, 2230. gene müriği, 23: Duyumlar. 2310: Lan den radyosundan cöle. 24: Backman sa ln kuinteti, 4.05: Duyumlar, Prag 7010: Plfk.Sözler. Plâk ve karışık yayım 21.30: Popüler konser. 2215: Mizah. 22.25 Jeremais radyo orkestrası, 2315: Du. Yamlar. 2330: Plâk. 2145: Duyumlar, Moskova 17.30: Gritg'in eserlerinden konser. 18. 15: Chopin, Rahmaninov konseri. 20.30: Sözler, 22: Çekçe yayım. 2255: “Röle 23.0$: İngilizce yayım. 24: Almanca, Hamburg 20.40: Org konseri. 21: Duyumlar, 21. 18: Ulusal yayım (Hariçteki Alman genç biğine) 2145: Ziral yayım. 22: “Rudi Ste ar,, adir müzikli piyes, 23: Duyumlar. 25.15; Olimpiya servisi (Berliner). 23. 30: Müzikli yayım, 24: Gece müziği Münih 307" Sonbahar şarkilari 20.50: Aktümli- te. Duyumlar. 21.15: Berlinden röle, 214$ Klâsik konser. 23: Aktüalite ve duyumlar. 23.30: Ara. 24: cce müziği, Berlin 20: Konferans (Fizik kültür), 2040: Aktüalite. - Duyumlar. 2115; Gençlere ulusal yayım. 21,45; Raâfo © orkestrarı (klâsik konser). 23: Duyumlar, 2315: O- ilmpiya servisi, 2330: Gece müziği, NÖBETÇ. ECZANELER Bu geçe nöbetçi eczaneler şanlardır: Sirkecide Ali Rıra — Çemberlitaşta Sır. şi — Gedikpaşada Asaduryan — Cibali. de Necati — Aksarayda Şeref Celâl — Karagimrükte Kemal — Defterdarda A- tif — Mavakkithane caddesinde Sandei— Söğütlü Çeşmede Osman Hulusi — Şeb- zadebaşında İ, Hukkı — Samatyada Ero. filos — Bakırköyünde Merkez — Eeşik- tasla Riza — Şehremininde A. Hamdi — Hasköyde Halk — Kasımpaşada Merkez 7x Büyükadada Mehmed — Heybelide Tanaş — Galatada Karaköy — Taksimde Deli Suda — Taksimde Ertuğral — Ye. sişehirde $. Barunakyan — Şişlide F: — Eyüpte Hikmet eczaneleri, * LIMAN HAREKETLERİ Bugün limanımıza gelecek vapurlar: Saat 6,30 Nr Td 1615 17 Antalya Bandırmadan Dumlu Pinar Mersinden Sadıkıade Kartdenizden Ayten İzmitten, Tayyar Madanyadan, Büzün limanmızdan gidecek vaparlar: Saat Asya Mudanyaya, Güzel Bandırma İzmite, Antalya Mersine Bandırma Ayralığa Barım Karabiğaya, SİNEMALAR TİYATROLAR Tepebaşı Şehir Tiyatrosunda 189035 garşamba günü akşamı saat le PERGÜNT Sperde Yazan Henrikybsen. 'Türkçesi Se niha Bedri, Müzik Grieg. Balkan atletizm oyunlarına iştirak eden konuklar | şerefine Biletler gi- şede satılmaktadır. © Sümer: Daktilonun aşkı. © Melek: Her şey senin için © Saray: İnsan kaçakçıları © Şık : Savaş Şarkısı — Malek Evleni- yor. İpeki İspanyol Dansözü © Alkarar : Sanda — Sihirli Ada. © Yıldır : Dede © Asri : Ekmekçi Kadın — Petrol Mu harebesi, 9 Üsküdar Hâle : Prens Ahmed. '© Milli : İsimsiz adam — Balero. Tütün ve Hafıza İ pm ezen: Mİ » FA — İcave| | zaya zararından bahsediliyordu. Bir doktor, nikotinin en mel'un zehir ol- duğunu söylerken yüzüme bakmıştı Çünkü ben günde doksana yakın ci- gara içerim. Gülümsedim ve dedim kiz Size bir hikâye anlatayım. Geçen- lerde bir geçe, her zaman yemek ye- diğim lokantaya gitim. Vakit geç. Bütün salonda benden başka müşt yoktu. Oturdum ve ilk kadeh rakıyı dudağıma götürürken içeriye genç bir kadın girdi. Beyoğlunda tanıma- dığınız bir insan Üzerinde duyabile- ceğiniz ilk merak onun miiliyetine aittir. Bilmem siz de öyle misiniz? Ben bir adamı herhangi bir millet kadrosu dışında tahlile muvaffak o- lamam. Bu kadına da kafamda milli bir hüviyet vermeğe çalıştım. Fakat güç bir şey: Saçlarının açık ve şef İaf sarısı, teninin hususi pom'w Almandı; boyunun uzunluğu Yiği- lizdi; alına salma yürüyüşü ve nazlı- lığı Türktü; zarif giyinişi Fransızdı. Lokarjanın bütün masalar sboş ol duğu İalde geldi, yanıbaşımdaki ma- saya oturdu. Bakıştık. Gözlerinin içi gülüyordu. Bu tebessüm bana me? Yoksa bakışlarının daimi yapısı mt böyle? Dikkat ettim; Masasındaki giçeklere, tuzluğa, biberliğe, önüne garsonun koyduğu tabağa, çatala, kaşığa bakarken de gülümsüyordu. ek sabi e de ikmre bir kadeh raler gi ah. Demek ki Türk kadını.Yahut Rum.Fakat o #a- atte genç ve güzel bir kadının kendi başıma rakı içişinde adeta âçık bir vait, bir davet vardı. Çantasından ci- gâra çıkarınca yakmak için yerimden kalktım, Teşekkür ettiği zaman an- tadım ki halis muhlis Türk kızıdır. Serbest hayata yeni başlamış gibi ha- linde fazla müsaadekârlık ve samimi- yet şeklinde beliren bir toyluk var. Masama davet ettim, geldi. “Rakısına su koyuyordum: — Ben susuz içerim, dedi. '— Ben de, dedim. “. Sulu rakı midemi bulandırır, “— Tuhaf şey! benim de. “Gülüyordu. Masanın üstünde du- ran cigara paketime baktı: “— Aman ne iyi, Bafra Maden! dedi, ben bu cigarayı çok severim, ö- tekler öksürtüyor. '— Benden de alınız okadar. “.— Allah Allah.. Ben de öyle! Doksan tane içiyorum. * — Bafra Madeni çok sevdiğim halde ince kadın cigarası kullanmıya larından hiçbiri size hakiki isimleri- ni söylemezler. Kedi köpek adlari gibi yapmacık isimler de benim sini- rime dokunur. Beraber lokantadan çıktık. Hava güzeldi. Taze ve olgun bir mehtap var, Açık bir otomobile atladık. Büyükdereye doğru yola çi- kınca, kırlarda beraber şarkı söyler imeğe başladık. “Gönül, keliresini kendine göre bir telâffuzla “genül, gibi söylüyordu. Ansızın zihnimde bir şimşek çaktı. Kolunu yuksladam: '— İsmin ne senin? dedim. “.— Mehlika “.— Asıl ismini söyle Ayşe değil mi? “— Ne biliyorsun? “.— Yahuf Beni tormadın mr? Ben! Avukat Celâl Feruh! Üç sene evvel... seninle Polonez köyüne git- tik, bir hafta beraber yaşadık! “Al. Celâl. Celâlciğim, sahi mi?.. Şoför! Şoför! Dur, dur biraz. Kibrit çakarak yüzüme bakı ve mırıldandı: “.- Ta kendi imiz de biribirine muadil oldu- ğu için hemen silinen karuslıklı bir utançtan kurtularak hayret içinde sösuyorduk, siyamadık? diye sordu. “Ben düşünüyordum. Son günler- de hafızama bir ağırlık musallat ol- duğunu hissetmiyor değildim. Bil hassa ismihanları ve şahısları biçibi- rine karıştırıyor, çabuk unutuyor- dum. Bizim bu doktora sormuştum: “Tütünden, azizim, tütünden! demiş- ti, günde böyle doksan cigara içersen kendi adını bile unutursun... “Ayni sözleri Ayşeye tekrarladım? “.— 'Tütlinden, o yavrum, dedim, tütünden... Sen, ben böyle günde dört paketten fazla ciyara eçersek kendi adımızı bile unuturuz! * Ayşe bir kahkaha selrvererek: “— Ne iyi! dedi, “.- Nesi iyi bunun a kız? Kepaze lik! dedim. “— Hiç de değil... Biz kadınlar, erkeklere her gün yeni görünmek İ- çin çırpınıp duruyoruz. Unutulmak ve yepyeni görünmek fena mı? Keşki bütün erkekler unutkan olsalar... “Ayşenin mesleğinde bu temenni doğru idi. Okadar doğru idi ki, ni. tekim, ben bu kızın arkadaşlığından evvelce hevesimi almış olduğumu düşününce, biraz sonra otomobili ya» rı yoldan geri çevirdim, onu Tâksim- deki apartımanına bıraktım ve ken- disile Büyükderede hiç olmazsa bir hafta, on gün yaşamağa karar v mişken, yanımdaki meçhul kadının €szibeleri bir hatıranın aydınlığı al- da fazla yer yoktur. mecbur gluyorum. tında silinip gitti, Ayşe ile iki saat “Öteden beriden konuşmuya başla- | daha beraber olmuya tahammül ede. dık. İsmini sormadım.. Gece kadın. ! medim. —. — Belediye vergileri ve ceza “ HAKYERLERİ Belediye vergileri hakkında 17 ey- Hülde şubelere yapılan bir yayımda, verginin taksit müddeti geçtikten on gün sonra borçluya yüzde on ceza ta- bakkuk ettirilmesi bildiriliyordu. Dün yapılan ikinci bir yayımda bu cihetin yanlış olduğu zikredilmektedir. Bele- diye kanununa göre | yüzde on ceza ihbarnamesi taksit zamanı içinde ke- silecek ve borç bu zaman sonunda ö- denmezse ceza tahakkuk ettirilecek- tr. Bundan başka bazı şubelerde eski- den kalma borçlar için de yüzde on ceza tahakkuk ettirildiği görülmüş- tür. Halbuki sabık borçlar için ceza tahakkuk ettirilemez. Bu cihet te şu- belere yayılmıştır. 929 doğumlular 929 Doğumlu çocukların bu yal ik okullara kabul edilmiyccek'eri yasil- mıştı. Bu doğumlu çocuklar çek ol- duğundan Kültür Bakanlığı işe önem vermiştir. Dün acele Kültür direktör- lüğüne bildirildiğine göre 929 yılının kânunusani, şsbat ve mart ayında do- Zanlar okullara kabul edileceklerdir. Diğer aylarda doğanlar ise gelecek yıla bırakılacaklardır. Çünkü okullar- Dayısına bıçakla Hücum cimiş! Beyazıtta Soğanağa mahallesinde oturan Enver, dün dayısı ile odasın- da otururken sarhoş olduğu balde Rüstem isminde biri, içeri girmiş ve elindeki bıçakla, Enver ve dayının Üzerine hücum etmiştir. O sırada ye- tişen polisler Rüstemi yakalayarak, adliyeye teslim etmişlerdir. © Umumi hapisanede, yatağının i- ginde kibrit kutusuna esrar saklar ken gardiyanlar tarafmdan görülerek yakalanan Hüseyinin duruşmasına dün 9 uncu ihtisez hakyerinde baş- lanmıştır. Iki gardiyan şahit olarak dinlenmiş, duruşma tahkikatın geniş letilmesi için başka güne bırakılmış- tır. © Esrar kaçakçılığından suçlu Ab- dullahım duruşmasına dün 9 uncu İh- tisas mehkemesinde hakzen bakılmış- tır. Mahkeme, önceki kararında ısrar etmiş, bir sene hapse ve 47 bin lira ağır para cezam ödemesini kararlaş- tarmuştar, * Elmas isminde bir kadının evi- hin camlarını taşlamaktan suçlu ke bapçı Şevkinin duruşması dün birinci sulh cezada yapıldı. Şevki, suçunu in- kâr etti. Duruşmaya şahitler çağrı. A ham üne