Refaha alışmış bir aile sofra- rasında, gömleği olmıyan bir ressamtmızım lüks ve servet a- leyhinde, zarureti ve ihtiyacı güzelleştiren zarif bir sözü nak ledilirken herkes gülmüş, fa » kat ailenin on iki, on üç yaşımn- daki çok duygulu. kızı hemen ağlamıya başlamış. Bu münev- ver aileyi pek yakından tanıyo- rum, Ziyaretlerine gittiğim bir gün, bana onun önünde bu mü- essir hassasiyet vak'asını an- lattılar. Gözlerimle saçlarını okştyarak çocuğa dedim ki: — Merhametin çok güzel, fa- kat seni teselli için değil, temin için söylüyorum: Biliyorsun ki, o ressam benim dostumdur; ve emin ol ki, gömleği vardır, hem bir değil, birkaç tane. İhtiyacı - nı temin edecek kadar. Onun gömleksiz olduğunu söylemesi, espri yapmak için zarif bir mü- balâgadan başka bir şey değil « dir; bir de, bazı'artistler, servet lerile öğünenlere karşılık, fakir liklerile iftihar ederler. Adi bir ifadeye bürünmezse bu çok hak lı bir gururdur; çünkü fakir sa - natkârlar, herhangibir fakirden, hattâ herhangibir zenginden daha bedbaht değildirler. Gü - zel sanatlara lâyikile itibar edil miyen memleketimizde bile sâ- natkâra gıpta eden zengin var- dır ve her nevi sosyetede ona hürmet edilir. Avrupa ve Ame- , rikada ise bir zengin, bir tablo- ya milyonlar vermeyi şeref sa - yar; artık o milyonları alan res samın şerefini ve itibarını dü - şün! Fakat san'atkârın asıl gu- ruru, eserinin milyonlara satıl masında değil, on para etmese bile kendisi tarafından yaratıl - mış olmasındadır. Bunun için san'atkârların ve münevverlerin bir kısmı, parayı ancak mübrem ihtiyaçlarını tatmin edecek de- recede isterler ve fazlasını sev- mezler. Çünkü servetin temin ettiği lüksün bir zengine verdi- ği gurur onlarda fazlasile var - dır. Hem de san'at eseri manevi bir maldır, anlıyorsun değil mi, yiyecek, iyecek gibi *r eserin en yüksek ücreti ve en güzel, en tabii mükâfatı da mânevi olmak lâzımgelir: hay - ranlık ve şeref. Bunun için sa natkârların ve münevverlerin bir kısmı, zaruri ihtiyaçlarını te min edebilmek şartile bu şerefi ve bu gururu dünyanm bütün saltanatlarına tercih ederler. Li yakatli ve aç zekâ yok değildir, fakat memleketimizde bile çok azdır; onları düşünmek, merha metten ziyade hürmetle onlara karşı borcumuzu ödemek lâzım dır; fakat ihtiyaç derecesi ne 0- lursa olsun bir san'atkâr acın - maktan ziyade açımak için ve teselli edilmekten ziyade bütün insanlığı teselli etmek için yaşa dığını bilir; hakiki bir sanatkâr işte böyle bir kudrettir. Sanat tarihi hep bu kahramanlığın ör- neklerile doludur. Şimdi... Res- sam dostum senin kendi için No, Cumbadan Rumbaya! Serve BEDİ Sokakta arkasından gelen bir ses, onu durduracağı yerde büsbütün koşturuyordu: Tahsin Beyin sesi; kısa ve dar soluyuşlarla kesile kesile yaklaşıyordu. Nihayet yanına geldi: — Cemile hanım... Dur hele. Bir lafım var size, Cemile başını bile çevirmeden ce- vap veriyordu: — Hiç kendini yorma tosunum! İhtiyar herifsin, sokağın ortasında nefesin tıkanacak. Tahsin bey arkasından koşuyor, bağırıyordu: — Ay etendim, başka şey arz ide- ceğim, biraz dur, o bıpıa virdüğünüz naat antikadır, bin lira ider. “Bin lira,, sözünü duyunca, Cemi- Ye, karşısma duvar çıkmış bir tay gibi seçrıyarak durdu. Tahsin Bey tırma kokusu salveren geğirtiler- ie soluyor, yakasını gevşeterek: — Dur efendim, diyordu, poyraz #mısmuz? Firtma mısınız? Bu ne ko- 39 SAN'ATKAÂRIN ZENGİNLİĞİ i İstanbul i Radyosu Samsun ve Toros i istanbulu alamıyor | İstanbul radyo sosyetesinde bazı 14 labat yapılması kararlaştırıldığı hak- i kında bir. gazetede çıkan haberler şimdilik teeyyit etmemektedir. Oğrendiğimize göre, sosyetenin hü kümetle yaptığı mukavele müddeti 8 aya kadar bitecektir. Sosyete, İstan- bul ve Ankara istasyonlarınm daha mülemmel bir hale getirilmesini arzu etmekte ve bu maksatla çalışmakta dır. Temin edildiğine göre, bu ısla- hat, hükümetin vereceği direktifler dahilinde yapılabilecektir. Son kanunla radyo işi kendisine verilen matbuat genel direktörlüğü, sosyetenin çalışmalarile yakından il gilenmektedir. Hattâ, genel direktör. lük, 19 eylülde sosyeteye gönderdiği bir mektupla müzik faaliyetlerinin on muhtelif kurul tarafından mütenevvi programla başarılışını takdir etmekte ve ayrıca teşekkürlerini yollamakta- ir, | Radyoda, program bakımından ay- rıca bir ıslahata lüzum görülmemek- tedir. Çünkü, sosyete, bütün konser- vatuvar profesörlerini, tanınmış san'- atkârları çalışma çevresine almıştır. Bununla beraber, radyoda o monolog gibi halkı tebessüme, gülmiye sevke- | den ve onların bu ihtiyaçlarını karşı» İ layan özel bir çalışmıya ihtiyaç var- dır. Geçen kış, Hazım, Kararözile bu nu yapmış, İ. Galip ve Halide de bu faaliyetlere katılmıştır. Şimdiye kadar Matbuat genel di- rektörlüğünün verdiği program içine de halka faydalı konferanslar da rad- yoda yer bulmuştur. Program bakımından noksan olmı- yan şalışmalar, tesisat noktasından da geri görülmemektedir. İstanbul istasyonu, bilhassa Fran- sa cenupları, Italya, Adalarla Mısır, Suriye, Trakya ve Balkanlara sesini oldukça kuvvetli duyuran bir merkez- dir. Maateessüf, Karadenizde Sam- sun havalisi ile Toros etekleri İstan. bulu pek iyi duyamamaktadırlar. İnhisarlar. direktörünün . gezisi İnhisarlar genel direktörü Mitat Yenel, yanımda kimyahane direktörü Ekrem ve içki muamelât yardirektö- İ | rü Faruk olduğu halde Ege bölgesin- Ge bir inceleme gezisine çıkmıştır. Univers'tede kayıd sürüyor Üniversitede kayıt ve kabul sürü- yor. Liselerde olgunluk imtihanının bitmesi üzerine dünden itibaren mü- İ racaat çoğalmıştır. Kayıt muâmelesi ay sonuna kadar sürecektir. Ekmek fiyatları artti Ekmek fiyatları, un o fiyatlarınm sıtması yüzünden 10 para daha pa- halılaşmıştır. Yeni tesbit edilen Hiyat bu sabahtan itibaren tatbik edilecek ve ekmek on buçuk, francala da 14 kuruştan satılacaktır. m m gözyaşı dökerek gösterdiğin güzel hassasiyeti duyacak olur- sa pek sevinecektir, ama bu gözyaşlarma ve senin bu üzülü- şüne çok acıyacaktır. Görüyor - sun ki, sen ondan daha merha - mete lâyıksın, Peyami SAFA — Antikadır bu evlât, dedi, nir. den buldun bunu?.. Bin lira ider bu, daha Fazla bile ider.. Yazık deği) mi? O kadar malrafa giresiniz.. Ai lenin iktızası olur, başka yerde kul. lanılır bu para... Bana saçından bir tel virseydin daha makbule geçerdi, eh saltanatlı hediye olurdu, gözü- mün nurul Çemile ne söyliyeceğini şaşırmıştı. Paraya en muhtaç olduğu günde kı âi eliyle bu zengin adama bin lira- dan fazla kıymeti olan bir saat hedi- ye etmekteki o münasebetsizliği anlı. yor, fakat verdiğini geri almayı bir türlü kibrine yediremiyordu. © düşünürken rahat netes almıya giye için susan Tahsin bey dedi ie — Hele gel, şurada bir pastahane. de oturalım. Biraz muhabbet idelim Gene gidersin. Benden ne fenalık gördün sultanım? Ben sana icbar it- tim mi? Ne gaşarsın benden? Cemile yere bakarak mırıldandı: —- Annem istedi... — Valideye hürmetim vardır. Fa. kat buyur hele, şurada biraz kelâm idelim. Galata pastacılarından birine gir- dilet, Tahsin bey saati hep avucunda tu- tarak dedi ki: KÖYLU CIGARASI Tütün ve cigara kaçakçılığının önü alınması için ilgili makamlar, elden geldiği kadar çalışıyorlar. Fakat, bütün bu çalışmalar, #ori- suz olayor. Yine halkın bir kısmı, tütünün ve ciğaranın acuzunu bu» lanca, bunun kaçak olduğunu dü- şünmiyerek alıp kullanıyor. Istan- bulda bulunan tütün kaçakçıları- nun çoğu, mallarına ancak şehrin kenar mahallelerinde oturan işçi, hamal gibi fakir halk arasında müşteri bulabildiğine göre, kaçak İlk tedrisat mütettişleriniu makam aylıkları İlk tedrisat müfettişleri ve baş öğ- retmenlerin makam tahsisatları bütçe darlığı yüzünden bundan yedi ay ce kesilmi Müfettiş ve öğretmenle tin teşebbüsleri üzerine bütçeye beş bin lira tebsisat konmuş ve bunlara bu paradan birer aylık verilmiytir. Bu suretle mülettiş ve öğretmenlerin halen altı aylık alacakları bulunmak» tadır. 4 vilâyet bu paraları verdiği balde, henüz İstanbulda bulunan mü- fettiş ve öğretmünlerin potaları ta- mamen verilmemiştir. Bunun üzerine öğretmenler, birliklerinde bir toplan- t yaparak bu mesele üzerinde görüş- meğe ve yeniden teşebbüslere giriş meğe karar vermişlerdir. Boğazlardan ne kadar gemi geçti? Haziran ve Temmuz aylarına ait liman faaliyetini gösteren bir istatiş- tik hazırlanmıştır. Bu istatistiğe gö- re, Haziran ayı içinde. boğazlardan 659 gemi geçmiştir. Bunun 110 u Türk, 110 u Yunan, 97 si İngiliz, 97 si İtalyan gemisidir. Temmuz zarfın da geçen gemi mikdarı ise 495 dir. Bunların 71 i Türk, 83 i İngiliz, 65 i Yunan 73 ü Italyan gemileridir. İla'yanın mübayaatı azaldı İtalyanın memleketimizden yaptığı hububat mübayaatı, son hafta içeri - sinde "birdenbire ezalmistr. “Sivasal “dürüüun “doğurdağu örmüyetsirtik, piyasada bu aza'ışa sebep olarak gös- terilmektedir. Bununla beraber, İtal yanın alımı azaltmış olması da sebep- Ter arasında sayılmaktadır. Buna mu- kabil, memleketimizle Japonya arasın daki takas muameleleri artmağa baş- Tamıştır. İnhisar bandrolları taklit ediliyormuş Gümrük Muhafaza teşkilâtı tarafın dan, İnhisar şişelerinin üzerine ya- pıştırılan bandrolları taklit eden İsti- ven isminde birisini yakalatmıştır. E- vinde yapılan aramada birçok klişe - ler, matbaa harfleri ve daha bir sürü âlet meydana çıkarılmıştır. Tahkikata devam edilmektedir. / Gilt ve Frengi kongresi Peştede toplanan arsruluaal cilt ve frengi kongresine Sağlık ve Soysal Yardım Bakanlığı namına iştirak e- den Haseki kadın hastanesi cildiye ve zühreviye kliniği şefi doktor Nuri Osman dün sabahki konvansiyonel şehrimize dönmüştür. 13 Eylülden 21 Eylüle kadar süren kongrede 9 mu- ayyen ve geniş mevzu fizcrinde fay- dalı münakaşalar yapılmışt saati... İyi bir fiete elden çharivire- lim. Sonra bana ufah bir pa vir. seniz de olur, Kaşından bir tel çekip virsen daha âlâ... Cemile Selimi nekadar sevdiğini, kendisile Taksim apartımanında de- | gil, cenneti âlâda bile yaşıyamıyaca- ğını, Selimin babasının başına gelen- eri, bin dört yüz İira --—-———— NeDersiniz? — IŞÇIYE SATILAMAZ MI? | sılığın kökünü kazımak için ilk önce, işçi sınıfının tütün ihtiyacını ucuzca gidermek çareleri aranma hıdır. Inhisarlar idaresinin Köylü adı altında, yalnız höyiülere muhsus re, hüviyet vesikası mukabilinde | pekâlâ satılabilir. İ Biz böyle düşünüyoruz. Bil. | mem, ! J Siz ne dersiniz ? Genel nüfus Sayımı için İstatistik genel direktörü Celâl Ay- ba ile Taviçre genel nüfus direktörü Brüsvayler, dün Konyaya gitmişler. dir, Oradan Elâzize giderek nüfus sa- yımı için yapılmakta olan hazırlıkları gözden geçireceklerdir. Tahrana giden Fransız askeri heyeti Tahrana gitmekte olan bir Fransız askeri heyetine başkanlık eden Fran- sz generallerinden Gendre dün şeh- rimize gelmiş ve Tokatliyan oteline inmiştir. General bugün kendisine il- tihâk edecek olân kumandan Faure ve yüzbaşı Radinan ile birlikte İrana bareket edecektir. Habeş elçisi gitti Şehrimizde bulunan Habeş elçisi Markos, dün sabah Yunanistana ha- itket etmiştir. Markos Atinadaki Fa- İ beş fahri konsolosu İle temas edecek İ ve on beş gün sonra şehrimize döne- ktir, Yolda o'an vapurlar ns yapacakiar ? 20 Birinciteşrinde yapılacak genel nüfus sayımı için hazırlıklarda bulu. nan nüfus sayım bürosu Istanbul li- manındaki sayım işlerini deniz tic ret direktörü Müfit Necdetin bapka, MNdA TEŞEKKUvuecek HEYETE maştir, Sayım günü sefer halinde bulunar vapurlardaki sayım işleri vapurun sü- varilerine evvelden verilecek defter - İ ler üzerine süvariler tarafından ya - pılacaktır. Etibba odası kongresi Etibba odasının senelik kongresi 4 Birinciteşrin cuma günü yapılacaktır. Diş hekimleri cemiyeti, odanın haysi- yet divanına dişçi mektebi direktörü profeğr Kâzım Esadı, idare heyetine de Hasan Hayriyi namzet göstermiş- tir, Hava tehlikesine karşı Hava tehlikesine karşı zehirli gaz- lerden koruma komisyonu dün ilbay muavini Hüdai Karatabanın başkanlı- hında toplanmıştır. Bu toplantıda İç mi de bulunmuştur. Zehirli gazlerden korunmak için şimdiye kadar yapılan hazırlıklar göz- den geçirilmiştir. Ancak raporların İ okunması bitmediğinden tekrar top- lanılarak lüzumlu © Olan kararlar ve- tilecektir. söylemek istedi; Tahsin beyin mu- habbetine değil, şehkatine ihtiyacı vardı. Fakat yutkundı i yin bu felâketten kalkmasından korktu, Hiçbir şey aç- | madı: — Peki... diye mırıldandı, madem İki hediyemiz o kadar hoşunuza git- medi, yarın annem gelsin size... ! Bakanlığı seferberlik direktörü Feh- olarak çıkardığı cigaralar, işçile- | * Moskova ticaret konseyyemiz Mümtaz, dün, Türkofis Istanbul şu- İ| besinde meşgul olmuştur. Sovyet he- yeti ile beraber şehrimize gelen Müm- taz, yakında tekrar Moskovaya dö- necektir, * Universite bahçesine yeni yapı- lan rasathane eksik âletle birinciteş- rinde çalışmağa başlayacaktır. Rasat- hanenin âletleri ancak 'ikinciteşrinde tamamlanacaktır. * Dün, tecim odasına almacak ye: ii daktilolar için orada bir müsabaka imtihanı yapılmıştır. * Ulusal endüstri birliği, Sultan- bamamındaki merkezinden çikarak Dördüncü vakif hanının <T üşt katı- na faşınmıştır. Birlik, dünden itiba - ten burada çalışmağa başlamıştır. © Lise ve ortaokullara parasız ya. tılı talebe imtihanma dün de İstan. bul erkek ve kız liselerinde devam 4- dilmiştir. Ancak müracaatin çokluğu ve geç gelmeleri hasebile dünkü im. tihanlara bir kısım çoğuklar sokulma- muşlardır. * Üsküdar meydanmı genişletmek işin belediye burada istimlâk yapı" yordu. Bütçe darlığı yüzünden istim- İâk işi geri bırakılmıştır. Bu sebeple meydan da gelecek yıl bütçesile ge- nişletilecektir, * Maliye tahsil şubelerinin topla- dıkları belediye resimlerini bundan sonra doğrudan doğruya belediye merkez muhasebesine yollamaları şu belere yayılmıştır. * Tetkik seyahati için Almanyaya giden ziraat enstitüsü zirai kimya ordinaryüsü profesör Konderhayder ve asistan Sedat Kânsu, dün sabahki konvansiyonelle şebrimize dönmüş * ler, akşam Ankaraya gitmişlerdir. Bakanlık tarafından angaje edil « miş olan umumi kimya profesörü Lav sens Birinciteşrinde şehrimize gele cektir, * Çocuk Esirgeme kurumu anne. ler birliği bugün Birlik merkezinde toplanarak 29 Birinciteşrinde fakir çocuklara yapılacak yardım işini gö- rüşecektir, © İstanbul Finans direktörü Talâ- tın izni bitmek üzeredir. Buradaki i- şine başlıyacaktır. Buğday fiyatı artıyor ven BERK BİYER BAĞLA PERSİRE bir duruma girmiştir.» Dün, Mersin ve Adana borsasından gelen telgraf. lar üzerine fiyatlarda yeniden artma temayülleri görülmüş, yüksek fiyat talepleri kaydedilmiştir. Mahsul vazi yetinin tamamen anlaşılmış olması do İsyısile bu durumun birkaç ay bu şe- kilde devam edeceği zannedilmekte - dir, Yeni taysarelere bugün adları verilecek Hava kurumuna 120 bin lira veren mühendis Abdurrahman Naci Dağde- viren adına satın alınan üç uçağa bu- gün saat 13 te Yeşilköy uçak alanın- dâ ad koyma töreni yapılacaktır. Törene İstiklâl marşı ile başlana- çak, Hava Kurumu adıma kurumun İstanbul başkanı" İsmail Hakkı Ba- şak ve şarbaylık adına da genel met- lis üyelerinden İsmall Şevket tarafın» dan birer söylev verilecektir. Bundan sonra İlç uçaktan birinin kurdelesini şerbay, diğerinin kurdelesini Parti kanı Hilmi, üçünetisünün kurdele- sini de Abdurrahman Naci kesecek- tir. Tayyarelerin pilotlarına hediyeler verildikten sonra, uçaklar uçuş göste- rileri yapacaklar ve tören nihayet bulacaktır. doğrusu... Antikadır, emme sizden hatıra diye saklarım, tanıma nüsha iderim. Fogat yarın valide değil, siz buyurun, çünkü birkaç dükkân, bir- kaç ahbap gezeceğiz. Valde yorulma» sin, — Pek âlâ, Cemilenin herhangi bir mrara mü- kâvemete, inada, münakaşaya, zev zekliğe takati yoktu. — Pek âlâ! Diye tekrarladı ve kalktı, — Otur hele, bir börek yi... — İstemem, gideceğim. * — Bir şurup iç hele... — İstemem. dık. — Yarın teşrif idecek misiniz! — Anneme 80: da... İlm iderim... — Eksik olmayın. miyordu: cenirim sonra, KUÇUK HABERLER Tahsin bey onu elinden tutmuştu: — Canım efendim, nedir ... “aş. sizde ben acaip bir hal görüyorum, bir yorul sıkıntınız var. Emir idin ba Mİ arağtücutlak... Allaha semerle- rayın — Valideniz hanımın ellerinden ö- perim, ablanız hanıma mahsus &$€- Tahsin bey Cemilenin elini bırak- — Sakın gelmemezlik itmeyin, gü- 25.9.9035 o. BUDA BENDEN GEÇİT Geçitleri geçmek zor olur, İ güç olur. Öyle iğne deliğinden i dar geçitler vardır ki, insan oğ- lunun iplik gibi incelmesi lâzım gelir. Geçitler şöyledir, geçitler ! böyledir. Ve lâkin benim söz âç- tığım geçit bu soydan değil, İğ- ne deliği gibi dar olmak şöyle dursun, han kapısından geniş- tir. Gelgelelim gecebilirsen geç. Bir günahkâr sofu için Sırat- köprüsü, Kadıköyle Üsküdar a- rasında oturan bir insan için bu geçidi geçmekten daha kolay - | dır. Söz açtığım geçit Haydarpa- şa garının biraz ötesinde karşr- lıklı iki inip kalkan demir par- maklıkla Üsküdar - Kadıköy yo lunu kesen demiryolu geçididir. iki akşam önce bu geçidin bir yanından öbür yanma geçmek için tam yarım saat bekledik. Ben ve arkadaşım yayandık. Bi- zim gibi yayan olan bir 30 kişi birikti, Arabanın, taksinin hesa- bını sormayın, Trenlerin manevra yaptıkları bu geçit nizamen 10 dakikadan fazla kapalı kalamazmış. Gelge- lelim bu sadece “mış”.. Birçok işlerde olduğu gibi burada da “nizamen” faslıyla “hakikat” faslı arasında dağlarla ayrılık var. Orhan SELİM Büyük bir kaçakçı Şebekesinin Peşinde ... Gümrük Muhafaza teşkilâtı çok bü yük bir kumaş kaçakçılığı tahkikatı- na elkoymuş bulunmaktadır. Aldığı- mız malümata göze, kaçakçılık sure- tile memlekete yüzbinlerce Jiralık her çeşit kumaş sokmağa muvaffak olan bu şebeke, Cenup hudutlarımız civa tında yıllardanberi çalışabilmek fırsa- tını bulmuştur. Orta Anadolunun birçok şehirle çinde büyük kumaş depoları tenis e- ik kola, üzün zamandanbörl devam eden araştırmalar sonunda tamamile meydana çıkarılmıştır. Tahkikâtın son şekli, kaçakçıların birkeç Cenup vilâyetimizde derme : çatma kumaş fabrikaları kurduklarını ve kaçak ola- rak sokulan kumaşları bu fabrikaların mamulâtı imiş gibi serbestce sarrık'arı ps göstermistir. Muhafaza teşkilâtı rafından, şebekenin fan'iyetine me: kez olan bazı şehirlerde #ıkt araştır- malar yapılınış ve kaçakçılığın genö- lik derecesini tesbit eden birçok İpaçe ları ele geçirilmiştir. Tahkikat yekım- da tamamen aydılanacaktır. Burhan Cah'din teşekkürü Hayat arkadaşım Samiye Cahidin geçirdiği ve çok şükür mucize kabi- Ünden kurtulduğu otomobil kazasın: İ dan dolayı ona ve bana candan tces- sürlerini bildiren tanıdık, tanimadık dostlara ve kart günü hastane kapt- sına kadar koşarak saflık haher'-i heyecanla bekliyen o yüzlerce yurd- dapa ancak tehlikenin geçtiği. dığımız bugün teşekkür edebilmek fırsatını buldum... Bunu, kara habe - İ tini derin bir arkadaşlık duygüsile ya zan (TAN) ım kiymetli yazı heyetin. den teşekkürlerime katarak riça ede- Tim... Bürhan Cahid in Bey Cemilenin elini bırak- ti. Saati şıkırdatarak yeleğinin cebine koymuştu. Hızla pastacıdan çizen .Cemilenin içinde bulanık bir sevinç vardı: Acaba sahiden saat bin liradan fazla ediyor mu? Eğer öyle ise he- men satarak parasını Selime vermek, babasını kurtarmak... Ah Yarabbi. Hani o günler... Fakat bunun için sa- at meselesini annesinden o girlemesi, yahut ona her şeyi açıkça bildirmesi lâzımdı. Her şey! Cemile titred. O kadar şaşkın bir halde idi ki tramvay bekleme yerinin tamamile tersine is- Klara. rize Geriye döndü. Tramvayda çok dalgındı. Eve geldiği zaman hava kararmış» tı. Annesile ablasını sofrada buldu. Saati Tahsin Beye verdiğini anlatti, fakat antika meselesini açmadı. An- nesi çok seviniyordu. Yemekten son- ra Cemile odasına çekildi ve onlar yat oktan sonra, ayaklarile hiç ses çıkar- ma galyarak © v O da sokaktan henüz iş, oridorda lâmbayı a, e, yapayi kalarak kendi işini kendi gören Selime acıdı. Elin: alarak İâmbayı yaktı. Beraber odaya girdiler, Selimin yatağı bozuktu. Ce- mile hemen bunu yaptı ve odayı dü- zeltti, Sonra karşılıklı oturdular. Cemilg Selimin kolunu tutarak: E güş böyle? Müsaade idin de azıcık ne | o — Yarın yazhaneme teşrif buyu | paraya hemen ihtiyacı —Yoh,, Hoşuma gitmemiş değil. | o — Gelirim, peki, — Anlat! dedi, meraktan ölüyo- Benim tanıdığım antikacılar vardır, | olduğunu, bu saati satarak bu para- | İstagfürullah.. Vagıa öyle şıh, gu-| — Sözmü? rüm, çabuk! » snasi aRaterdi! İ aiğelim haraher miüsvane itsinler bu | ve bulursa onu baba gibi seveceğini | bik saat değil, pek öyle gullanılmaz | o— Söz. TArkası vari