| i İ İ MELE TAN 25-0.935 “Dünya Gazetelerine Göre Hâdiseler AN iTALYA VE HABEŞİS Li Habeşliler Neticeden Emin Habeş imparatoru, oğlu Prens da Saint - Georges Le Petit Parisien'den: Habeş kabileleri savaş malzemele- rini şimal hududunda kurulan geniş kamplarda topluyorlar. Adisababa a- halisi büyük intizar heyecanı içinde bulunuyor ve hududa giden askerle” rin gidişini görmek ve bu zevki müm- rün mertebe uzun müddet tatmak İ- gin birçok çarelere başvuruyorlar. Bütün Habeşliler, bilhassa erkek - ler ve gençler, şehir veya köy mey- Ganlarında, sokaklarda ve bahçelerde hattâ mezarlıklarda bile askerlik ta-| limleri yapıyorlar, Habeş hükümet er- | kânt, bu suretle talim yapan yeni as- kerlerin, durum düzelsin düzelmesin, İalyanları bir sene zarfında tepele - meğe muvaffak olacağından emindir. | ler ve bu talimler her şeyden evvel milletlerin biribirine karşı yaklaşma. sma yardım edecektir, İmparetor, il İletin garp kültürüne aşılanmasını ha» raretle arru etmektedir. Adisababada bir karışıklık çıktığı tekdirde, İngiliz orta elçiliğinin Av- rupalılar için bir toplantı yeri olma. sma karar verilmiştir. Fakat hiç kim- senin burada mevcut kuvvetin mikta. rı hakkımda malümatı yoktur. Habeş | ovasında olan biten işlerde olduğu Bibi, orta elcilikte bulunan kuvvet te bir esrar teşkil *ktedir. Ingil muhafız askerlerinin artırılmasını tenine ve bunu nüfuzlarını tehlike- İngiliz elçisi Sir Sy elçilik muhafız kaleler ni İstemesi kadar hiçbir hareket, Ha- beşliler nazarında hakaret telâkki &- dilmemiştir. | Elçilik garnizonu 136 anker, üç za- | bit ve bir hekim binbaşılığına çıkanı. mıştır. Bu hareket, İngilterenin Ce - nevredeki beyanatı ne olursa olsun, Adisababa hükümetine itimadı olma- dığını göstermektedir. Harrar askeri kumandanı harp aci- Hklarına cesaretle tahammül etmeleri için halka nasihatlar vermektedir. Ye men sultanının genel kurmak başkent clan miralay Süreyya, Tarbagotay'ın Hârrara gelmesini çok mânidar ad- detmektedir. Yemen sultanı İmpara. torun samimi dostudur, Miralay Tarbagotayn Habeşistan. ös bulunması sevkülceys noktai naza- rından ziyade Araplarla Hristiyanlar arasındaki dostluğun teyidi noktasm- dan ehemmiyeti haizdir. Şimalden hiçbir haber alımamıyor. Çünkü Tigre havalisfne hiçbir müşa- hidin girmesine müsaade edilmiyor. Bununla beraber burada bir İtalyan taarruzuna karşı hazırbk yapılmakta olduğu tahmin edilebilir. Harrar ile Cicida arasındaki yön - Makonen ile beraber Adisababa- klisesinden çıkarken... ler piyade askeri ile doludur. Insan, korku nedir bilmiyen, fakat cephede zehirli gaz, uçak ve mitralyözlerle karşılaşacaklarını bilen bu muharip- leri görünce bir heyecan duyuyor. İç- lerinden bir çoğile konuştum. Cümle- si tamamen neticeden emindirler. Za- bitleri, modern silâhlarla yapılan bir hücumun ne suretle durdurulduğunu bütün dünyaya göstereceklerini söy- lüyorlar . Habeş kıtaatı, modern silâhlardan mahrumdurlar. Bazı muntazam asker- Habeş kraliçesi bir dela halka görünüyor lerin elinde Skoda fabrikasının oto- matik tüfeklerini gördüm.Fakat köy lülerin elinde mavzerden başka bir şey yoktur. General Mişel Habte, bir barp meclisi kurduktan sonra Harrar- dan hareket etmistir. Yanımda karısı da vardır. Maiyetinde birçok şövalye- ler, ve hizmetçiler hattâ bir de papas bulunuyor. İmparatorun gazetecilere ziyafeti İmparator, Adisababada bulunan 60 ecnebi gazeteciye mükellef bir zi: | yafet vermiştir. Yemek sofrası altın | tabaklar, çiçekler ve en nefis şarap» larla süslenmişti. Bu sofra herhangi bir Avrupa hükümdarının sofrasile rekabet edebilirdi. Yemekler pek ne- fisti, Yemekte yeşil elbiseli hizmetçi- ler hizmet ediyorlardı. İmparator, gece yarısına kadar mi- safirlerile samimi surette görüşmüş- tür. isviçreden Alman- ! yaya kaçırılan Gazeteci Le Journal'dan: Isviçre ile Almanya arasındaki Ja- kob meselesi iyi bir şekilde neticelen- miştir. Asri adr Salomon olan Jakob bir Yahudi gazetecidir. Bu adam ka- çak suretile İsviçreye girmiş ve yine Alman memurları tarafından 9 mart- ta Almanyaya kaçırılmıştır. Almanya JAKOB ile İsviçre bu hususta Lâhey adalet divanma müracaat etmişlerdi. Fakat Almanya Lâheyin kararını bekleme- den Jakobu serbest bırakmış ve ken- disini İsviçreye teslim etmiştir. Bu ne demektir? Almanya Lâhey divanının kararını bekliyebilirdi Al- manya Jakobu serbest bırakmakla bu işte haksız olduğunu şimdiden kabul etmiş oluyor. Almanyanın bu hattı hareketi, ta- abhütlerin unutulduğu bir zamanda çok gariptir. Bilhassa Almanyanın Jekobu, Yahudiler aleyhine Bir konferans Matin'de Fransiz Gr Franc de Croisset, Paris Amerikan klübı nün haftalık ziyafetinde bir konfe- zons vermiştir. Muharrir bu konferansta mevzu olarak: “Evliler nasıl mesut olabi- lir?,, bahsini almış ve kadınlar hak kında şu fikirleri ortaya atmıştır 1 — Kadınlar dostluktan nefret ederler. Çünkü bunun heyecan az olur. 2 — Bütün kadınlar sadık bir âşık bulacaklarını ümit ederler. Bu da içki içmiyen bir sarhoş aramağa benzer. 3 — Kırkanç örkekler kadınları | yanlar da kadınları kızdırırlar, 4 — Kadınlar aşkın tehlikeli bir sey olduğunda ısrar ederler. Fakat hetit meşrep âşıkları tercih eder- ler. 5 — Bizim bütün endişelerimiz, bütün kederlerimiz hep kodınlar- dan gelmiyor mu? Onların en i» bile, ekseriyetle çekilmez olurlar. Francis Croissent sözünün sonun- da demiştir kiz — Kendi karınızın müstesna ol. duğunu zannetmeyiniz. Ona müs - tesma olduğu, iyleyin, fakat | kendi kendinizi asla aldatmayın! | Bir kadın, daima kadındır, hattâ İ çirkin olsa bil ML, GL Kadınlar aleyhinde gücendirirler. Fakat kıskanç olmu | yardım etmeğe başi Hayır işliyen Bir haydut Le Journal'dan: Birleşik Amerikada heyecan uyan- Gıran bir şayla dolaşıyor. Şikagonun en meşhur haydudu olan ve umumun düşmanı ve kanun harici addedilen kimseler listesinin başında bulunan meşhur haydut Scarface Al Capone | dört senedenberi mahrum kaldığı serbestisine tekrar kavuşacak. Al Capone, Amerikalıların dedikl ri gibi, bu yüz çinayet adamı, işlediği cinayetlerden dolayı tevkif ve hapse | mahküm edilmiş değildir. O yalnız sahte vergi beyannamesi verdiğinden mahkemeye sevkedilmişti. Al Capone bu cinayetten dolayı 11 sene küreğe ahküm olmuştu. Şimdi kendisinin affı mevzuubahistir Bunun sebebi de bulunduğu Alcatraz hapishanesinde herkese nümune olacak bazı hareket- lerde bulunmuş olmasıdır. Al Capone ilk tevkif edildi man, birçok dostları, fevkalâde vasi- talara müracaat etmek suretile ha- pishaneden kaçabilmesi.. imkânlarını hazırlamışlarta da Al Capone bundan vazgeçmiş ve hapishanenin çok hs- yirperver bir misafiri olmuştur. İnsanlarda olduğu gibi kürek mah- kümları arasmda da müsavat yok- tur, Onlar arasında da zengin! e ve fakirler vardır. Birkaç defa milyoner olan Al Capone . fakir mahkümlara mış Geçenlerde mahputlardan mürek- tindeki ületlerin pek eskidiği kendi- sine haber verilmiş, Al Capone 20| bin frank sarfetmek suretile orkes- tra için yeni bir cazbant takımı satı. nalmıştır. İdama mahküm olan biri- nin kızma çeyiz vererek evlendirmiş ve hapishanede bir spor ve tenis yeri yaptırmak için 60 bin frank sarfet. miştir, Al Capone hapishanede o kadar faydalı bir adam olmuştur ki honis- hane idaresi kendisini bir müdd 0 ha. pishanede alıkoymağı istemektedir. | Hapishane idaresi kendisinin affına i takdirde bu haydut şimdiye kadar gösterdiği faziletlerin mükâfatını görmüş olacaktır. Al Capone acaba serbestisine ka yuştuktan sonra ne yapacak? Oldukca zengin olan bu adam şim- işlediği facialara yeni sa- yılalar m mi lv edecek? Arnavut ukta a ağır hapse çevri en idem'ar Tiran, 24 A.A. — Arnavut - luk basın bürosu, kralın Başba kana bir mektup göndererek. Fleri davası suçlularının ölüm cezasını neden dolayı ağır ha - pis.cezasına tahvil ettiğini izah eylemiştir. Uluslar SasYetesi Konseyinde Le Matin'den: Mussolini poker oynamadığını söy- lemişti. Fakat İngilterenin aldığı ted- birlerin bir kısı çevrenleri İngilterenin Italyaya karşı tek başıma süel ve bahri zecri tedbir- ler almağa cesâret edemiyeceği kana: atindedir. Sir Samuel Hoare, esasen bunu te- yit etmişti. Öyle ise İngiliz hükümeti- sin on beş gündenberi almakta oldu- gu fevkalâde tedbirlerin hedefi ne- dir? 47 gemiden mürekkep bir filo Cebelüttarıkta toplanmıştır. İskende- riyede ve Şarki Akdenizde, birkaç İ gün içinde elli gemiden mürekkep bir filonun gönderileceğinden de Yunan hükümeti haberdar edilmiştir. Mıssr | garnizonları süvari kıtaları ile takvi- ye edilecektir. Bu kıt'alar Sütampton dan vapura bindirilmişlerdir. Bu büyük süel faaliyetin İtalyayı korkutmaktan baska bir hedefi olma» sa gerektir. Resmen bu hazırlıkların her ihtimale karşı Mısırı müdafaaya ve Hint yollarını kapamağa matuf ol- duğu beyan edilmektedir. Bununla beraber büyük bir askeri Marvis, Libi çölünün Mesir zaptet İ mek istiyecekler için geçilmez bir set İ teşkil etmekte olduğunu söylemiştir. Le Temps'dan İngilizler begtnkü darma nikbin. — Yemeğinizi okendiniz ekonomi o yapmış olmayor — Tabii. Kocam o zaman yemiyor! nın biğf olmadığını | kim iddiz edebilir? Londra siyasal iNGİLTERE VE iTALYA ingiltere blöf mü yapıyor ? Laval son nutkunu söylerken likle karşılamamakla beraber Beşler komitesinin tekliflerini müzakere gin vakit kazanmak suretile harbin patlamasının önüne geçileceği ibtima- li olduğunu tâhmin etmektedirler. Bu teklifler, basit bazı telâkkiler şeklin- de ileriye sürülerek bir münakaşaya | esas addedilmiştir. Londrada Kalya hükümetinin bu tekliflere şimdiden e- vet veya hayır tarzında bir cevap ver» miyeceği ümit edilmektedir. Lavalin. Müssolininin daha az iti eriz dav» ranması bakkında sarfettiği gayretler, Londrada takdir edilmektedir. Bun- dan başka Fransız beşbakanmın U- luslar Kurumu otoritesini korumak İ çin Fransanın daima İngilterenin y nında bulunacağı hakkında Edene İ- nanca vermiş olmasından da memnu niyet gösterilmektedir. Adisababadan verilen habere göre, Habeş impârâtoru, Beşler komitesinin tekliflerini bazı ihtirazi kayıtlar ser- detmek suretile kabul edecektir. İmparator Haile Selâsiye, Daily Telegraph gazetesine vaki olan beya- a İtalyaya, bir taviz mukabili m hiçbir siyasal ve ekonom- İ mak sapma iöliyilk keekisiyens ğini aliye lemiş, fakat bun oldur ğunu tasrih etmemiştir. Bu sözlerden n intibalar şudur ki, imparator, âtide memleketinin erkinliği ve arazi bütünlüğü için yeni teminat elde et- mek İstiyor. Ekonomi ! pişirdiğiniz zaman masrafta MUSUNUZ. evvelce yediğinin yarısını bile UMatin'den) No. 10 HINÇ EDGAR WALLACE ti ve geçerken delikanlıya sert bir ba» kışla baktı. Ne olmuştu? Yerinde mıh, lanıp kalan Brixan birâz düşününce sebebini anladı. Makineler ve bütün film levazımı toplanıp yerleştirildikten sonra, bü- tün trup kanapeli arabaya bindi. Genç kız Kaebvorth ile nazlı İğüpremiyenin arasına oturdu. Brixan da genç kız- dan uzakça kalmak daha münasip olacağını düştindü. Araba hareket etmek üzereyken #âto sahibi Brixan'a yaklaştı. — Kandırıp getireceksiniz değil mi? Mutlaka beklerim. , Vaadettiniz. — İnsanın böyle bir şey vaadetme- #i için sarhoş olması lâzımdır. Halbu- ki bimiyarım, vililici fasa Bİz 97 | içmedim. Miss Adele kendi harekâti- na sahip bir kızdır, İster gelir, ister gelmez. Brixan ters bir cevap beklerken, Bteki manah manalı güldü ve elini Mallıyarak trupu selâmladı Araba, #âtonun dışına çıkarken, detektif başını çevirip baktı. Sir Gre- gory'nin başka bir adamla konuş. makta olduğunu gördü. Bu adamı hemen tanıdı. Kimbilir"hangi sebep- le geride kalan edebi direktör Foss O zaman delikanlının o gözleri, efendisinin emirlerini muhakemesiz ve merhametsiz icaya hasır beklir yen Bag ın bulunduğ! kütüphanenin penceresine çevrildi. Tehlikeler kar- şısında nekadar çel'k sinirli olsa da- hi, bütün vücudundan gayrühtiyari bir titreme geçti. —9— ASİL CED Dower Howse büyük şoseden bır 84 gerilerdeydi. Bası artık iyice harabiye yüz tütmuş eski bir 'şato idi. Pencereleri kırılmış, duvarları da yarıklar, çatısında çoküter bâ- sıl olmuştu. Kapısı beki nes.llerden- beri kapanmamış, en son kim açıp duvara dayamışsa öylece kalmıştı. Eskiden güzel çimenlikler olan bu yerde şiindi yabani otlar bitmişti. Brixan bu evin ancak bir kasınının oturulabilecek halde olduğuna hük- metmişti, Kendilerini © karşılamağa © gelen Longval'i ilk defa görüyordu. Saçsız kalası güneşte parlıyordu. Ayağında külot, sertmda kadile bir yelek. — Knebworth, hoş geldiniz, safa geldiniz, dedi, bizim ev biraz eskidir size bırakıyo- ama, bütün kalbimle rum. Yemek odasında sizin için çay hazırladım. Beni truptaki diğer aika- daşlarınızla tanıştırmaz sorkeniz? Longval çok nazik davranıyordu. Hatta Brixan bu sevimli ihtiyara karşı içinde bir mubabbet duymağa başladı. Knebworth dedi ki: — Güneş batmadan evvel bir sah. ne çevirmek istiyorum. Eğer müsay- de ederseniz, çayımız bir çeyrek sa- atten fazla uzamasın. Sonra arkasına döndü: — Foss nerede? diye sordu, sahneyi değiştirmek istiyordum. Truptan birisi cevap verdi; — Efendim, Griff şatosundan ya- ya geleceğini söylemişti, Sir Gregory İle bazı konuşacak şeyleri varmış. Knebworth bir küfür savurdu: — Sakın ödünç para istemek için bir | kalmasın. Sonra Brixan'a döndü; — Hani biraz dikkat etmesem, bü nız? Evde bilmem yer bulabilecek mi- yiz? O takdirde Londraya dönersi - niz. — Hayır, zâten kalacak değilim iz benimle meşgul olmayınız. Ben kimseye rahatsızlık vermek istemem. Koebvorth: — Gelinir. sizi ibtiyarla tanıştıra- yim, dedi; çocuk kalpli, tuhaf ve iyi bir adamdır. görünce bende de ayni Tori detektif; muhabbetle kar giladı; — Yemek odasında hepinizi alacak yetim yek, Onun için kütüphanemde de ayrı bir sofra hazırlattrm. Dostu- nuzla beraber, çayı orada alırsanız da- ha iyi olur. — Teşekür ederiz Langvalel Siz bizim Brixan'ı tanır mısınız? İhtiyar gülümsedi — Tanırım, dedi, ama şöyle böyle uzaktan. Sonra isimler benim o ka» adam memleketteki bütün kredimi | dar hatırımda kalmaz. Büyük amcam bozacak. — Demek böyle bir buyu var? — Mer zaman parasızdır, para bul- mak için de her zaman bir şeyler i- cat eder, bu icatlarına rağmen de pa- rasızdır. Bir gün bu icatları yüzün- den hapisaneyi de boylayacak gali bal Knebvorth mevzuu değiştirdi: — Bu gece burada kalacak ms Charles te tıpkı benim gibi idi. Onun için yazdığı hatıralarda isimler hep karmakarıştktır. Misafirlerini der bir dehlize soktu Neredeyse çökecek tavanı desteklerle tutturmaşlardı. Hani insan söyle sa- ğa sola bakınca en aşağı beş yüz y lik bir yere geldiğini hemen hisse yordu. Bir salona girdiler. Duvarlarda ne kılıç vardı, ne bir şey! Ocağın üze - rinde sadece bir portre... Bir ceddi" emcet portresi. O devrin kılığı ile ve kıyafeti ile sevimli yüzlü bir adam portresi. Brixan portreye baktı ve hiçbir gey söylemedi. Kahvaltı alelâcele bitir di. Brixan bir kenardan Roselje #ah- nesinin çevrilmesini seyrediyordu. Adele'in roltinü ne kadar muvaffa- kiyetle çevirdiğini de hayranlıkla sey İ rediyordu. Sinemayı az çok bildiği çin, bir stüdyo direktörünün de elinin altında böyle yetişmiş bir artist bu - lundurmaktan ne kadar memnun 6- lacağınr ayrıca anlıyordü. Filmdeki Roslle zengin w emlâk sahibinin mirasçısı idi ve amca zadesi de bu paranm Lia kalma - ması için elinden ne geliyorsa, yapı- yordu. Brixan hikâyenin tafsilâtnı kolay» ca anlayrrerdi dedi ki — Bu sizin Fross galiba yazdığı senaryoları şuradan buradan çalıyor. — Galiba. Fakat ben meseleyi © kağar derinleştirmiyorum. İşime han gisi gelirse onu tercih ediyorum. Bir hayli vakit geçtikten sonra Fross göründü, Brixan da kendi ak - ndan bu adamın öteki şato sahibi ile acaba neler konuştuğuna merak #diyordu Salona döndü, güneşin batışını sey retmeğe daldı. Ayni zamanda Adele'- in üzerinde bıraktığı acaip intiba da öletü, Brixan hayatında her çeşitten bir- çok kadınlar tanımıştı ve bunlardan hiçbirine de bağlanmamıştı. Fakat, Adele bambaşka yaradılışta bir şey - di. Hattâ bu kızların en güzellerinden bazılarını yalnız hapisaneye değil, i- dama bile göndermişti. Pariste bir ka dınm kiyetin altında boynunu birak- tığı bir sabah hâlâ hatırındaydı. Lâkin Adele hakikaten bambaşka bir şeydi. Acaba âşık mı oluyordu? Yüksek sesle söylendi: — Ama da mânasız şey hal Odaya giren Knebvorth sordu? — Nedir o, mânasız olan şey? Delikanlının vaziyetini uzun müd « det tarasayt eden Longvale de ilâve ettiz — Öyle dalıp gittiniz ki, sahi ben de merak ettim. — Ben mi daldım. Evet, sahi dak dım. Ocağın östündeki portreyi dü- sünüyordum. Brixan döndü ve portreyi di: gönter. LArkası var)