| er $ TAN 24-9-935 a Dünya Gazetelerine Göre Hâdiseler FRANSADA Faşizm Düşmanları İl Corriere della Sera (Milâ- no) dan: Laval Cenevrede, ince, Diyalak- fik ve tamamile parlamanter mahi- yette bir nutuk söylemişcir, Laval bu nutkunda bir taraftan Uluslar Sösyetesi paktına sadık ve bu püktın ödevlerine bağlı olduğunu tek rar etmiş, diğer taraftan da İtalyaya Herriot karşı duyduğu musir dostluğu beyan eylemiştir. Bu nutukta acı tezatlar göze çarpmaktadır. Laval'ın sol ce- nah partilerine karşı müşkül durumu nazarı itibara alınmalıdır. Bu parti» lerin en yüksek mümessilleri, Her- riot ile Boncour, Cenevrede Fransız Başvekilinin yanında bulunmaktadır. lar, Bu iki zat İtalyan ve Faşist re- jiminin düşmanlığıyle tanı #iyetlerdendir, Habeş müme: Butkunu ilk alkışlayan Herriot ile Boncour olduğu unutulmamalıdır. Bunlar Fransiz demokra' messilleri olduklarını (iddia e mekte ve Lavalım hareket ve sözl > detle kontrol eylemektedirler. Bun- dan maada Fransa hariciye (Bakanı Çenevredeki nutkunu bu şerait içinde söylemiştir. Fransız hariciye Bakanınm İngil- terenin tehdit veya müdahanesine ku lak asmıyacağını ümit ederiz. Çünkü İngilterenin istediği tesanüd kendi menfaati ile alâkadardır. İngiltere — Hizmetçiye aylık verecek zemiyeceğiz. yalnız kendi menafii | icabettirirse, Fransa ile beraber hareket eder, İn- gilterenin telkin ve ihtarlarımı Fran- sanm reddetmesi icabederdi. Fakat Laval buna cesaret edememişti. Mademki Franaa resmi bir mahi- yette İngiltere ile tesanüdünü ve pak tın tatbikine taraftar olduğunu ilân ediyor, o halde İtalya ile aktettiği moral rabıtalar ne olacaktır? mühim him bir mesele | karşısındayız. Bu hakikatı Laval'de çok iyi takdir €- ır. İtalyanın dostluğu rüzgârların İstikametlerine ( benzetilemez. Eğer İtalya ile Fransa arasında bir ayrılık olursa bunun ebedi olacağı bilinmeli- dir, Lavalin Uluslar Sosyetesi | paktı hakkında yaptığı apoloji gülünçtür, Zaten Fransa Uluslar Sosyetesi pak. tına hiçbir zamanda (İnanç duyma. mıştır. Fransanın Uluslar oSosyetesi paktına verdiği ehemmiyet derecesi- ni kendini temin etmek için yaptığı ayrı ve müteaddit askeri muahedeler ve anlaşmalarla ölçmek kabildir. Belki Laval bu ihtilâfin İzalesi hu- susunda, Beşler Komitesine karşı bü- yük ümitler beslemektedir. Fakat bu da yanlış bir harekettir, Çünkü İtal- ya, bu komisyonun heyeti umumiye» Boncour sini ve vereceği kararları tanımıyor. İtalya » Habeş ihtilâf: silâh ile hal ledilecektir. Çünkü medeniyet ve a- daletin icabı budur. Binaenaleyh Fransa hükümetinin bir çephe alması lâzımdır, ve bu cephenin de şimdiden tayini zaruridir. param yok... Bu gidişle de ve- Acaba savsam mı yoksa evlensem mi? Akdenizde Ingiliz Ve Italyan, Donanmasının Yapabileceği Işler Pester Lloyd'den: İtalyanın, coğrafi durumu bakı- mından Akdenizde çok (hakim bir | mevki aldığından dolayı “Akdeniz devleti” adını kazanması lâzım gel. diğinde şüphe yoktur. Adriyatik de- nizile Adalar denizi, tamamile İtalya nın egemenliği altındadır. Sicilya nın bat güney noktasile (Marsala) Tunusu körfezinin doğu kuzay rok- İ bütün eski dünyaya malik olmak sü tası (Kap Bon yahud Ras addar) arasnda 75 deniz mili yahud 140 z ç kilometrelik bir mesafe olduğuna çö. örmesi e. İtalya, deniz kuvvetleri vasıtasıle Mömimamm akmak an edilecektir, Bundan başka Italyanın — biraz eski — dört dritnotu, bir uçak gemisi, 15 hafif ve 19 ağır kro- vazörü ve kâfi miktarda refakat eden | levazım gemileri de vardır. İngilterenin filosu, Fransa ve İtal yaya nisbet edildiği zaman şu sonuç elde edilir. 3 :3 :5. Yani büyük Britanyanın deniz kuvveti ayrı ayrı her bir memlekete nisbetle bir misli farla ve takriben ikisinin mecmu: müsavidir. Bundan başka İngiltere nin lehine olarak Cebelitarık ve Mal ta, üssü bahrilerini, ananavi deniz. | cilikl mücadeleci ruhlarını ve artık tarihe © karışmış sebatlarımı zikretmek kabildir. Büylik Britanya | bundan başka Akdenizdeki egemen- liği tamamen eline almasına yarayan, Akdenizi ikiye bölmek kudretine ma- liktir. Hattâ İtalyaya ait olan Pan: | telleria adas,hem denizaltı gemileri ve uçaklar için iyi bir istinad noktas dır, hem de Kap Born'dan ancak 4* deniz mili uzaklığındadır. Şu halde bu günün modern savaş vasıtalarile yukarıda adr geçen yolu kapamak ve Cebellittarik boğazile Malta adat ara sındaki bütün bağları koparmak pek kolaydır. İngiltere, Ak denizde üç önemli ve hakim mevkiye sahiptir. Cebelütta rık, Malta, Portsait yahut İskenderi- | ye, daha sonra temamile doğuda bu İunan Kıbrıs adası ve nihayet Filis- tinde son zamanlarda vücuda ge! len limanlarının en belli başhs: olar Haifa, İngiltere, yüzlerce yıllardan beri, ileri gören siyasasile bütün ö- | nemli deniz tecimi yollarını, kendi e Yine ve kendi hakimiyeti altına alma ya çalışmıştır. İngilterenin, bütün İf. manlsira — ve hatta diyebilirir ki — ; bunlarda “Nelson” dritnotlarıdır. Bu gemiler, üşmandan - korkmıyacak ka- der müszzem oldukları" gibi, aynı za manda taşıdıkları isme de şeref ver- mektedirler. Gemide 40,6 santimet relik 9 top, torpido müdafaası için 15,2 santimetrelik 12 top ve uçuk müdafsası için de 6,11 santimetrelik birçok makinalr toplar vardır, Mev- retile dünya tetcimi üzerindeki ha. kim durumunu hattâ büyük savaş bi le değiştirememiştir. Bu yüzden ağtün Ak deniz mem- leketlerinin İngiltereyi bir mütecaviz zannederek onun tazyikinden kurtul. | cut makinalar 50,000 beygir kuvve- mak istedikleri (kolayca (anlaşılır. | tindedir ve geminin saatte 25,5 de Çünkü Büyük Britanya, bugün bile | niz mili almasını temin eder, gemi, Cebellüttarık ve Portsaidi (Süveyş | alınan husus tertibat sayesinde gerek kanalı) kapatarak, bütün Akdeniz torpito ve gerek kek hücümlerine memleketlerinin gemilerini Atlas ve. | kars muvallakiyetle göğüs gerebilir. ya Hind denizlerine çıkmaktan men | O Hiç bir Akdeniz devleti, bu mua: edebilir .İngiltere bu esnada Hindis. | zam #âvaş gemilerile boy ölçüşebile- tan yolunu emniyet alna alan ve | cek bir gemi çıkaramaz. artık tarihi bir mahiyet (o kesbeden | O Demek kiher iki devletde, bir yı bir ananeye dayanmaktadır. dan Akdenizdeki münakaleyi durdur Yukarıda verilen izahattan da an- | mak, diğer yandan Akdenizle dışarısı İaşıldığına göre, harp patladığı tak. | arasındaki irtibati kesmek için lâ- dirde İtalya Akdenizin doğusile ba- | zım gelen vasıtalara maliktirler. tasını birbirinden ayırabilccektir, fa. | | Fakat İtalya, açık ve müdalaasız kat buna mukabil O İngiltere bütün | duran limanlarının bombardıman €- Akdenizi isâle etmek kabiliyetinde. | dilmesinden korktuğu gibi Habeşis- dir. Her iki hükümet de bu ihtimali | tanla harbe giriştiği takdirde Süveys bir hakikate çevirmek için lâzım ge- | kanalının kapatılmasından endişe et- len vasıtalara maliktirler. İtalyanın | mektedir. Bu taktirde Afrikada çar- bugün takriben 72 deniz altı gemisi, | pışan erlerine takviye kuvvetleri 1000 den fazla uçağı, birçok kücük | göndermek için ancak hava yoluna baş vurabilirki, bunun da Doğu Af- rikadaki orduların ihtiyacını tama- men önlemeğe kâfi geleceği şüpheli- dir. Esasen daha bugün bile Mesirm ! üzerinden uçmak yasak edilmiştir. Buna mukabil İngilterede Akdeni, balorları, 60 mubri 4$ terpidosu | ve 45 motoru vardır. Sade bu kuv- vetler, yukarda bahsi geçen barikadı yapmağa kâfidir. Ancak Habeşistan- | İn harbedildiği takdirde uçakların en büyük kasmı oradaki cephelere tahsla ! Kuma Göm Fransızca Vu gazetesi, Aris ismin- de bir adamın bir medyum üzerinde | yaptığı harikulâde tecrübelerden bab- | setmektedir. Bu tâcrübelerin en ziya» de şayanı dikkat olanı şudur; Yerde içi bir karış kadar kum dolu bir tabut vardı. Aris, Fokara ismin- deki medyumu uyuttuktan sonra bu töbuta yatırdı ve üzerine bir bez örte | tü. Nihayet bu bezin üzerine de kürek | kürek kum attırdı. Fokara kumun içi- ne gömüldü. Dışarı ile alâkası yalnız | bir ince teldi. Bu telin içerideki ucun- da bir mikro, dışarıdaki ticunda bir oparlör vardı. Tabutun baş tarafına her isteyen birşey koyuyordu. Mese- lâ bir kalem, bir iğne, bir cüzdan, çan ta ve saire ve saire. Ve tabütun içinde bulunan Fokara, opârlör vasıtaşile buraya neler kondu ğunu ve bunların ve biçim şeyler ol- duğunu birer birer anlatıyordu. Bu es nada Aris'in sual sorduğu da yoktu. | Çünkü sual sormuş olsa, acaba lâf söy lerken kadına parola mi veriyor, diy* İ şüphe edilebilirdi. ora- Bundan sonra Aris, Fokaraya | ve da bulunan iğalettayin bir şahsı eselâ orada bulunan bir gazetecinin tarif eğilmagini istedi, Fokara şayanı | © Manyatizmacı Arsin tecrüb YAŞADIĞI HALDE ülen Kadın bayret bir vuzuhla, adamı tarif etti. Hattâ sol yakasının üzerinde bir yağ lekesi olduğunu, ayağındaki ayak: bının altında bir yama bulund yeleğinin bir düğmesinin eksik oldu- ğunu söylemişiir. Bütün bunları da aşağı yukarı kırk kişinin huzurunda | tarif etmiştir. Fokara ve Aris kampanyasının i » kinci numarası da şudur: Fakat bu- nu Fokara yalnız yapmaktadır. Genç kadını istediği zaman nabzın dur - durmakta, veyahut çok fazlalaştırmak tadır. İki doktor vaziyeti kontrol iş ve İanun tamamen doğru ole ğunu söylemişlerdir. Fokara nabamı, dakikada 60 dan 140 e kadar çıkar * mış, ondan sonra © kadar şiddetlen « dirmiştir ki artık doktorlar nabzt yamaz bir hale gelmişlerdir. Aris'in üçüncü bir numarası da şu- dur Manyatizör, Fokarayı uyutmakta ve vücudünü dondurmaktadır. dan sonra kadının başını bir isk ye, ayaklarını diğer bir iskeml koymaktadır, Kadının vücudü bo: ta dimdik durmaktadır. Nihayet Aris ayaklarile kadının göbeği üzerine ba sp çıkmakta ve orada zıp Zıp siçra: it halde kadına | elerinden birkaç sahne... de ki hâkim mevkiinin o gaybolme- | sından çekiniyor. Malta, kuvvetli u- | çak hücumları karşısında büyük za- | rarlara uğrayacağı gibi Cebelütarikm İ kayalardan meydana getirilmiş, istih kâmı, mütekâsif bir ağır topçu ateşi- ne, ancak çok güçlükle uzun müddet mukavemet edebilir. İşte her iki devlet de bütün kuv- vetlerine rağmen, bir iki zayıf nok- talarile birbirlerine karşı kor bir durum almışlardır. Fakat eğer başka bir Akdeniz devleti, İtalyaya iltihak cdeçek olursa, o zaman İtal yanın çok daha hakim bir vaziyet a- İacağında şüphe yoktur. EDGAR WALLACE —3— BAG İki metre boyunda, kanburu çile mış ve yeni ziyaretçiyi meraklı göz“ lerle tetkik eden bir orangotan may- munu,.. Kıllı, iri bir gözsü vardı. Yer- | lere kadar iğilen kolları, iri bir erkek bacağı kader kalındı. Bacaklarında dâ omuzlarından askı ile tutturulmuş ma- vi bir pantalon. Gregory sesini tatlılaştırarak çağir- dı: — Bag, gelsene bursaya! Koca hayvan açılan kapıdan çika” rak yaklaştı: — Bag, yok mu bu Bag, benim en büyük dur. Maymun elini uzatı ve Erixan'ın eli bir saniye koca kılların arasına gö- | müldü. Gregory €* verdi: — Haydi bana puro getir: Maymun derhal küçük bir mobilya- e a doğru YÜrüdü, bir çekmece çekti, Lu bir kutu çıkardı. Gregory bir ), küçüklerinden.. Maymun derhal aldığı kutuyu ye. rine koydu ve başka bir kutu çıkarıp getirdi: — Haydi bakalım, şimdi de şu ka- dehe viski ve soda koy. Maymun bu emri de yerine getir- dı. Hatta kadehten dışarıya “dam- la bile dökmedi. Efendisi ““Yetişi dediği zaman şişeyi çekti ve mantari” nı kapadı. — Mersi Bag! Mayınun sessiz sedasız açık kapıya doğrü yürüdü ve kayboldu. Az sonra da kapı arkasından kapandı. Boğazı heyecandan kuruyan Bri- san: — Bu maymun değil, adeta insan! dedi. — Hatta insandan “da fazla... Her fenalığa karşı ben'onu kalkan zibi kullanırım. Küçük hir'dairesi vardır, orasını tertemiz tutar, Hizmetçilerle beraber yer, içer. — Aman, he müthiş şeyi tinden mağrur ve memnun devam — Ever, dedi, hizmetçilerle birlik- te yer, içer, metçiler hem körkar. ar, hem de kendisini severler. Ona bir nevi ilâh gibi bakarlar. Meselâ Şu adam benim düşmanımdır, desem, * sarıya çıkar, civarlarda dolaş İ galiba! Bunu da bizim Bag'a söyliye- | Şato sahibi, karşısındakinin hayre- | ka sizi bulur. Elinizi sıktıktan sonra, kendi avucunu nasıl kokladığma dik» kat ettinib mi? Sizi de zihnine yor | leştirdi gocuğum. Eğer ona: “Al yu mektubu Brixan'a götür” desem, ne yapar, ne Yapar, sizi bulur ve mektu- bu verir. Şatonun #rkasmdaki - geniş ve gü- zel bahçelere geldikleri zaman, filmin birinci sahnesi çevrilmiş bulunuyor. du. Brixan, ihtiyar stüdyo direktörü. bilir misiniz, ne olur? Bag o adamı | yakalar, kolunu, bacağını, kafasını ko | parır, parça, parça, parça eder. Kim. se onu pençesinden kurtaracak kuv- vette değildir. Sonra da sakin bir bu- yu vardır. Zekidir. Hemen her gece Da. ba şimdiye kadar hiçbir köylüden si- kâyet duymadım. Ne hayvan çalar, De şunu, bunu korkutur. Sadece or- manlarda dolaşır, bir tavuğun bile ca» nina İçıymaz. nün memnun çehresinden. Adöle'in — Ne zamandanberi yanınızda bu. | rolünü muvaffakiyetle bitirdiğini an. tunuyor? lamıştı. Şato sahibi maymunun boşaltuğı | Knebworth — Bu küşük kız, meğer ne cevher Anadan doğma #k- | el oynadı ki.. iz O sırada Conoliy yanlarma gel Jön prömiye hiç te memnun görü müyordu. Kendisini hemencecik siv- riltmek istiyen bir delikanlı hırsile, direktöre dedi ki: — Bu film, böyle olmaz, Be de ha varmuşım, ha yokmuşum, Şim- | diye kadar on metre yaçevirdim, ya çevirmedim. Knebworth cevap verdi: — Siz Stella ile beraber niz zamanlar, o da size bu viskiyi çektikten sonra: — Sekiz, dokuz sene var. dedi, hay- di şimdi çıkalım da, bakalım, artisi rimiz neler yapıyorlar? Çok güzel değil mi? Bir akşam yemeğe getire ceksinir ha; sakın unutmayınız. Sizin adınız ne? — Brixan, Michel Brixan! Gregory anlaşılmaz bir İki şey ke- keledi: — Rrixan, Brixan., Hatırlıyacağım | lim, Çünkü o isim ezberlemesini se- viyor. Brixan güldü: — Eğer ismimi söylerseniz. bir | metre verilmemesini isterdi. başka zaman beni tanır mı? Brixan uzaklaştı, Gregory ise — Tanımaz olur mu? Bir başka za- | Adöle'c yaklaştı. Genç kız, rolünü iyi man tanımak şöyle dursun, şimdi bir yere gitseniz, gidip izinizden mutla- becerdiğine emin olduğu için memnu niyetinden heyecan halindeydi. O he- yecanla da hiç sevmediği Gregory bi le gözüne hoş görünüyordu. — Şimdi ne isterseniz, söyliyebilir- iz, dedi. — Söyliyecek çok şeylerim var ya. Yalnız geçen günkü hareketimden do- 1 çok müteessir olduğumu peşinen söyliyeyim. Çünkü bir genç kaz öpü- cüklerini elbetteki hoşüna giden bir adam için saklar, öyle değil mi? — Zanmederim. Fakat sizin aklıni- za böyle bir şey gelmez inşallah! — Arzunuz hilâfma sizi öpmeğe hakkım olmadığını bilmez değilim. Bahusus ki bana misafir gelmiş bulur nuyordunuz. Bu küçük kusuru affet tiniz değil mi? — Affettim, affettim... Genç kız usaklaşmak istedi, fakat Gregory bileğinden yakaladı. — Bana mutlaka yemeğe gelecek- siniz, değil mi? Kafasile Brixan'ı işaret ederek: — Arkadaşınız da sizi getireceğini vadetti, dedi. Genç kız kaşlarını kaldırdı: — Hangi arkadaş? dedi, Brixan'dan mı bahsediyorsunuz — Evet, küçük Brixan'dan!| Siz bu ufaktefek adamlarla ne diye konuşu- tsunuz? Hiç te mert birine benze- miyor. Şahsen hoşuma gitti ama, ney- $c.. O halde bekliyorum, geleceksiniz değil mi?. Genç kıza yine bir tiksinme ürper- tsi geldi: — Hayır, dedi, maalesef gelemem. — Küçük kız, neye bü kadar inat edersin? Sen benden ne istesen, ben İ sana her şeyi verebilecek vaziyette- İ yim. Bir aktristliktir. tutturmuşsun, yolda güzel başını ne diye yorup durursun? Eğer aktrislik o kadâr hö- şuna gidiyorsa, ben sana koskoca bir trup hazırlatırım, hepsinin başına ge- İ ger, istediğin gibi filmler çevirirsin. Altında otomobillerin olur, para kay» gusu çekmezsi Genç kız herifin ateşten iki nok'a gibi parlıyan gözlerine baktı ve tit- Tedi, — Allaha şükür Sir Gregory, ne arzu edersem, bende var. Genç kız içinden de Bfixan'a kız- mıştı, Kendi nama bir daveti nasl kabul edebilirdi ? Şato sahibi ısrar etti; — Bu akşam onurla beraber geli- niz, deği, istiyorum, anlıyor müsu- nuz? Bütün trup ihtiyar Longvale'in köşküne gidecekler. Siz kolayca kaçıp gelebilirsiniz. — Olar Bana neler teklif etti- ğinizi galiba siz de iyice düşünmüyor nuz. Maksadınız ne olursa olsun, ben bu daveti hakaret sayarım. Genç koz birden döndü ve uzaklaş tı. Brixan ke: ndi sile k konu: