3 6 —— ISTANBULDAN PiREYE iPAR YOLCULARI! İ Yazan: Mahmut BALER -- Kotra Yali MER Ederken Bizde Bir Türiilan Yüzüyor, Tuzlu Su Sabunu İle Yukğimurduk ? Motorumuzu tekrar isletme- ğe başladık ve eski ahenkle yo- lumuza devam ettik. Sabah uyandığımız zaman karşımızda Marmara adasını gördük. Ve sekizde adayı solumuzda bıra- karak Rumeli sahiline sokul- mağa başladık. Havada hiçbir tebeddül yoktu. Provamızda semaya bir tirbişon batırır gibi siyah Odumanlarım döndüre salıvererek” üz! doğru gelen bir vapur gördük. Arkadaşlarımız arasında İparm ini üzerine alarak, de- harekâtma her cihetle bizi mef- tun eden Kâmil Kaptan: — Bugün cuma değil mi? des. di, * — Evet, dün perşembe idi. — Bu İzmir vapurudur, Ve - rin bakalım şu aynayı, o ise ya- kından geçelim de süvarisi Azize bir azizlik edelim, dedi. On beş yirmi dakika sonra İzmir vapurunu iskelemize al dık, İçindekileri seçebilecek ka- dar yakınlaştık. Kimimiz kot- ranın direklerinde, kimimiz ip- lerinde birer şemsiye gibi sal- lanarak hep bir ağızdan: — Aziz Kaptan! Diye bağırmağa başladık. Bo- gazı gece geçtiği için uykusunu Çanakkalede bırakan Aziz Kap- tana bu iyi bir azizlik oldu. Ka- Mmarasından başını çıkararak bizi selâmladı. Eller, mendiller, fani- lâlar sallandı. Bir dakika sonra yolumuzda yine yalnız kalmıştık. Fazıl: — Seyir esnasmda acaba de- rize girilmez mi? Kotranın kı- çından bir ip atsak ve ona tu- tunsak, dedi. — Fena fikir değil ama bu tecrübeyi sadece sen yapabilir- sin. — Oğlum, ver şu ipi bakayam. İzmir vapurunu karşılarken Derken Fazıl mayosunu giy- çıktı. Yanımda bir Avrupa dö- mişti, — Yapma yahu, doğru değil. demeğe kalmadan, eline bıçağ nı alıp deniz altında canavar av: na dâlan film artistleri gibi sağ eline ipi dolayınca denize ba'ık- laması bir oldu. Bir saniyede | etmiyelim. İstiyen nüşünde getirdiğim tuzlu su sa- bunları vardı. Onları bu seferde beraberime almıştı. — Çocuklar, bende tuzlu su- da tatlr su gibi köpüren sabun var. Gemideki tatlı suyu ziyan varsa deniz kotranmn arkasına, önünde fışkı- | suyu ile yıkansın, dedim. ran beyaz suları sağa sola otan | canlı bir bot bağlanmıştı. Bir mukavemet tecrübe yüzü- Merdiveni denize bir karış gi- rinciye kadar indirdik. İlk ola- rak ben indim ve oturdum. Kot- Öğle yemeğinden bir köşe şünde Sarıyerden Kmalıadayz kadar büyük bir yorgunluk ve bezginlik hissetmeden rahatça yüzerek yüzme tarihimizde unu- tulmaz bir rekor yapan Fazıl için bu ehemmiyetli bir hâdise sayılmazdı, tabit. Refi bağırdı: — Fazıl, buranın denizleri pek tekin değildir, Köpek balığı fi- İân olur. Artrk çıksan. Cevap verdim: — Balık kâraya çarparsa ölür. Fazıla balık filân ilişemez, kork- mayın. Yüzünü, gözünü çarpa çarpa yıkayan denizden gıdasını alan Fazıl bir müddet sonra indirdi- ğimiz ip merdivene tutundu ve | ranın seyir esnasmda yaptığı dalgalar sırtıma bütün ağırlığile yükleniyordu. Başıma da kova e denizden aldıkları suyu dök- | tüler. — Oooh, hale bak yahu, bu; sabun değil şampuvanı bahri! — Haydi kardeşim, artık kalk ta bize de sıra gelsin! Birer birer merdivene inip yr. kanan arkadaşların bu temizlik faslı çok eğlenceli bir iş oldu. Motorda hiçbir arıza ve hava- da hiçbir tebeddül olmadan ay- ni şekil ve seyir ile akşam üzeri on sekizde Gelibolu önüne gel- dik. İlk olarak bizi gümrük ve liman sandalları karşıladılar. SAGLIK ÖGÜTLERİ EV KADINI Çocuklar Nasıl Yi Çev li olduğunu söylemiştim. Aile sağirk işlerinin ars- unda da ep önemlisi şüphesiz çocuk” ların sağlığıdır. Çocukların s8 gösteren en iyi alâmet onların ağırlığı ve boyu» dur. İki yaşmdzn ayağı çocukların ağırlıkları ve boyları, çöcük bükme derslerine ait ve zaten mektep kitap larında da yazılı olduğundan onları söylemeğe lüzum görmüyorum. İri yaşmdan sonrada her çocuk yelda hiç olmazsa iki defa tartılıp öl- gülmetidir. Çocuğun mektepte oldu * u gibi, evinde de bir sağlık fişi bu. e ve ev eğen ge annealnin i Ve Kıskançlık Bir türlü anlaşamıyorlar, Daima dargın, dalma kız veya erkek bir başkasile meşgul. Fakat ada bir barıştıkları zaman hegsini unutuyor etmesi gok iyi bir olur. unda üç kilo gelen hir çocuk j 3 gelince, vanati olarak, on iki kilo ağırlığında olur, Beş yayına kadar ber yil bir kilo, ben yaşından sekiz yaşma küdar yılda bir buçuk, sekizden okuza kadar iki kilo, dokuz dan ona kadar üç kilo artar. On yaşından sonra, kız çocuklar daha gâhuk, fakat daha azar, azar, af- On yaşından on ikiye kadar, 27 kilo, 12 - 13, 34 kilo; 13 - 14, 3$ kilo, 14 - 15, 43 kilo, 15 - 16, 46 hi- İle. Erkek çocuklar artmaya daha geç başlarlar, fakat daha ziyade artarlar: On yaşından on bire kadar, 26 kilo; 11-12, 28 kilo, 12 - 13, 30 kilo; 13- 14, 36 kil; 14 - 15, 47, 15. 16, 48. rdan ziyade on bir yaşından on beş yayına kadar, er- kekler de on ilki yaşmdan on allı ya- gına kadar artarlar. Boylarma gelince. doğuşunda, va - sati olarak, yarım metre olan cocuk | beş yaşında bir metre, on bir yaşında bir buçuk metre olur. 5. ik hayatlarının gn tatlı zamanını geçiri- yorlar. Derken gene kavga, gene kıskançirk, gene araya hirtakım ya- bancılar giriyor ve biribirlerinin ka- nina susamış iki düşman oluyorlar. Acaba bunlar sevişiyor mu? Sevişen adam bu kadar fena hareketlere gi- rişie mi? İşte birçok kadın ve erkek genç seviştiklerinin farkında olmıyarak bi- xe bunu soruyor. Sevişmeseler neden biribirlerini kıskandırmıya kalkıyor- lar ve neden onun bir başkasile dolaşması, baş başa o görünmesini şiddetli bir sinirlilikle karşılıyorlar. Sonra barıştıkları zaman neden ber şeyi birden unutarak dünyanmen sevgili çifti oluyorlar? Sevmenin en kuvvetli delili ne kindir ne de nef- ret: Lâkaytlıktır. » Sonra kizlar ge | o De daha erken uzdrlar, fakat erkek ço cuklar on dört yaşından sonra kızları Yanyana çalışan ve geçerler, Boyun uzaması o yaşta dur- | konuşmayanlar mez, on sekiz, yirmi yaşma kadar, ba slarışda yirmi beşine Blar, bay uz: | ç, 07venyokuuli... Bimel. salimen bir mektup: “Bir senedenberi bir kızla tanışt yorum. Bulunduğumuz yer bu kızı | her gün görmeği icap ettiriyor. Ken- disini görmesem bile sesini işitiyo- rum. Bu kızla olan münasebetimiz hası Taşlamışsa > şimdiye kadar bir. karş ileri gitmiş “değildir... Yalnız bir sene içinde birçok hodiseler ol- muştur. İlk tanıştığım zamanlar bu kıza, pek tabii olarak beraber gezmemizi teklif ettim. Bana evvelki macerala- tumu' ileri sürerek kendisinin de di- ğer kızlar gibi aldatılacağını ileri sürdü, Bu sözleri söylerken de göz- lerinden: "Bana teminat ver.,, de- mek istediği okunuyordu. Teklifim bu sözlerle karşılaşınca daha fazla ileri gitmeği, bu kıza yalvarmağı doğru bulmadım ve “Mademki gel- sek istemiyorsun, sen bilirsin!,, de- yabilir, Çocukları tartmalı, ölçmeli, fakat elde edilen sayılar bu söylediğim va- sati sayılara uygun gelmezse hemen de telâş etmemelidir. Asd dikkat edi- lecek şey'ağırlığın muntazaman- artıp. | artmadığıdır.. Ağırlık artacağı yerde durursa, o vakit, bunun fena beslen- me neticesi olup olmadığı araştırılır. Sonra, çocuğun ağırlığı fazla artarsa, bu da ber vakit memnun edecek bir- şey değildir. Çocuklarda şişmanlık ta boşa gitmez. Onun da önüne geçme- ğe çalışmak lâzımdır. Çocukların büyümesi bir taraftan beslenme neticesi olduğu gibi, bir ta- raltanı da içerdeki bezlerin kana ver- dikleri maddelerin tesirile olur. Si ler cümlesinin de çocukların bi büyümemesi üzerinde çok tesiri var- dır. Onun için çocuk küçük, cılız ka- lınca, yahut fazla şişmanlayıncn bunu yalnız besleme tarzına bağlamak doğ- ru olamaz. Çocuğun hem beslenme tar zmnı tetkik etmek, hem bedenini iyice ve İnceden İnceye muayene etmek lâ- e. Ev kadınının bu işte rolü, çocuğ büyümesi, normal olup olmad tartılarla, ölçülerle Kiz, hiç tahmin etmediği bu vazi- yet karşısmda kalınca, bana aman dedirtmek için, başka erkeklerle beni kıskandırmak o çarelerine başvurdu. Konuşmak istediği erkekler yalan arkadaşlarım olduğu ve vaziyeti yâ- &ından bildikleri için kıza yüz gö termeğdiler. Fakat arkadaşlarım tara fından bana ihanet yapılamıyacağı- na emin olduğum halde kızm bu. ha- reketleri bana birçok ıstıraplı gece ler yaşattı. Kız, beni kıskandırmak suretile ei- un Ni meydana çikar - maktır. Çocuğun büyümesi normal ol madığı anlaşılınca, »undan sonraki ö- dev aile hekimine düşer, Lokman Hekim DOKTOR imi Hakkı Özel Galatasarayda Kanzuk eczahanesi karşısında Sahne sokağında 3 nur i li i iz maral ye 1 numara. | Meet du. Yine bir erkekle beni kıskandır- mak istedi, Bilmem ne kadar zaman KAN i il İ 6598. Yi leri 5 Göz Boldoru | TELERON (sik —— OrU -— | TELGRAF; “TAN, latanbul | ŞUKRU ERTAN | ABONE Birinci Sınıf Mütehassıs | İİ| Sesa iç İ iBabınli) Ankara çaddesi No.60 İ|| e iy nail li Tee e İİ veril e BEİ Miz 18 HE VK Me iie l ILAN İ Mânlar için İlâncılik Şirketlerine mü. encaat edilmelidir. İ Küçük üânlar trade doğruya Kilçiik ilânların 3 satırtığı bir defalık Diyarbekir eski inden Sir a paşa oğlu sabık Darülfünun müder- ris ve memleketimizin kıymetli mü- hendislerinden (o Zeytinburnu Demir Eşya Fabrikası mühendisi o Kâmran Sırrı Ölçmen tedavi edilmekte oldu- ğu Alman bastenesinde pazar günü kanserden ölmüştür, Cenazesi 24-9-935 salı günü saat 2 de Taksimdeki mezkür (hastane- den kaldırılarak Rumeli Hisarında- ki aile kabristanma defn edilecek- tir, başına $ kuruş alar fazla için vekündan “410 kuruş indirilir A'tıncı Tıp kurultayı genel sekreterliğinden: o Birinciteşri- da toplanacak altıncı ulusa! Türk Tıp tedir. İki fotoğraf ve iki Hira ile vez- nedar Prof, Niyazi Ismete mlracaat rim, Neyi Gö de etmek siyasetine devam ediyor- Gündelik Siyasal Gazete | Altıncı ulusal Türk Tıp kurultayı nin yedinci Pazartesi günü Ankara- kurultayının kayıt işleri devam etmek edilmesini say öyelerden rica ede - 24-9-0935 vişmMeler vlenmeler - Aşk Oyunları: Kavga, Dargınlık Sevgiden Başka österir ? | içimde biriken sevgi, hırs, ktskanç- lik ve bunlara benzer birçok huslere ls artık sabredemedim. Kızla mit- biş bir kavga yaptım. Ona ağır sö4- ler söyledim, o da çok ağır bir şe- kilde mukabele ir darildrk. duyuyor, gene ini görüyordum. Nekadar azap çektim, ne çok gözyaşı döktüm, an latamam. Bu buhranlarım iki #y sürdü. Fakat her geçen günle ona İsârşı biraz soğuduğumu, sesinde ew ki caziheyi bulamamaya başladığımı Bissettim. Aradan, daha dört sy ge Şince ona karşı tanımadığım <a kâdar Likayt kalacak irade ve kuvve t topladığımı anlıyordum. Oh Wiyor- m, ne iyi ettim de manasız bir. üzüntüden kurtuldum. Yalar dare. dztan Modrn, kıza hatıra olarak verdi » Kız baloya beraber gitmeği bilvasıta teklif etti Razla inat ve ısrarı manasız buldum ve teklifi kabul ettim. Üç kız, iki erkek baloya gittik, Biraz da benim soguk» Tuğumun tesi olacak ihtimal, kız benimle konuşmuyordu, ben de o « nunla konuşamıyor, ona bakamıyof- dum. Bu hal nekadar devam eni hilmiyorum; kızm yavaş yavaş ya- nimdaki arkadaşımla alâkadar olma- Za başladığını görüyordum. Gene be ni kıskandırmağa uğraşıyordu. Ba » rışmadan kıskandırmak. Tubaf değil mi? Bu kız benimle alay mz ediyor? “İl Alay edipmetmediğini Mermer key tirmek kolay değil. Fakat sizinle alâs* kadar olduğu muhakkaktır. Ancak şusmeşbur sözü unutmayınız: Fâzla naz âşik usandırır. Bu kadar sevdiğiniz, onun için ie kadar gözyaşı döktüğünüz kızdan kaçıyorsunuz. Gelip size y/varmam- mr bekliyorsunuz? Daha ne yap- sm! Sizi baloya çağırmış. Gitmiş a- ima kendisile görüşmemişsiniz. Bu w- lur #u? Her zaman değil, fakat çok defa yelkenleri suya indirmek erkeke, lere yaraşır. İzmitten Süleyman imzasile: “Benden çok zengin ve kibar bir âilenin kızı beni seviyor. Bu kız be- nimle evlenmeye razdır. Fakat İs tanbulda çok geniş yaşamıya alışmış bir kızı buraya nasıl getireceğimi ve onu nasıl avutacağımı düşünüyorum. Lüks hayata alışmış bir kız, büsbü- tün aksi bir yaşayış altında mes'ur clabilir mi?,, | Sevenler için böyle mukayeselere ihtiyaç yoktur. Onlar yalnız halleri- ni ve yalnız sevdiklerile baş başa bulunmak saadetini kâfi görürler. Sizinle evlenmeye razı olduğuna gö- re sizi seviyor ve her şeyi gözüne alıyor demel YENİ NEŞRİYAT HAFTA Hafta'nın bu sayısında Peyami Sâ- ia, Ahmet Refik, Nizamettin Nazif ve Sermet Muhtarm güzel yazdarı vardır. Peyami neşesizliğimizi anlatı- yor. Ahmet Refik Osmanlı sarayların da bir Yahudi karısının işlediği. mel unlukları çizmektedir. Sermet Muh « tar eski bir paşanın karısına nasıl iha net ettiğini hikâye etmektedir. Cin- göz Recainin Nazim Hikmete man - zum mektubu da Hafta'nın bü sayt sındadır, Tavsiye ederiz. İİ VAPURCULUK Türk Anonur. Istanbul Acentalığı | men Han, Telefon: 22925. | Trabzon yolu İİ AKSU vapuru 24 Eyi SALI günü saat 20 de Rizeye kadar | Izmir sürat yolu | SAKARYA vapuru her hafta PERŞEMBE günleri saat 16da Istanbuldan İZMIRE ve PAZAR | İ günleride İZMİRDEN İstanbula > l kalkar