SICAKLAR VE FİKİRLER Rüyalarımız, bir bakıma, uy- | kunun karanlık ve tatlı sıcakir. | ğında eriyerek buhar haline ge- İen fikirlerimizdir; fikirlerimiz, hendesi- biçimine kavuşmuş, ri- yazi bütünlüğünü kazanmış bi- rer rüya olduğu gibi, Uykunun karanlık ve tatlı sı- caklığı yerine havaların aydın- lık ve tatsız sıcaklığını koyarsak ne değişir? Gene şuurumuzda rü ya hâletine benzer bir gevşeyip esneme, zihnimizin mimari niza mını bir hülyalar anarşisine çe- viren, zekâyı tebahhür etmiş bir mantık addettiğim sayıkla - maya doğru götüren sıcak hava ların tesirini daha başka türlü anlarız, Yaz ve rüyanın biri! ne yakın akraba mefhumlar olu şu, belki de sıcaklarla fikirler a- rasında böyle yarı fizik, yarı psi kolojik bir münasebet bulunma- sından ileri geliyor: Fikirlerin hendesi kalıplarını eriten, zavi- yelerini kırarak gene hemen da- Zılmaya ve değişmeye mahküm sisten yuvarlaklar haline geti - ren, tenazurunu bozan yaz mev- simi, belki bunun için ekseriya şiir mevsimi olarak selâmlanmış tır, Peyami SAFA ————— a — Arsıparlâmenter kongreden | dönenler Brükselde toplanan Parlâmento- lar konferansına giden delegele mizden Elâziz saylavı Fazıl Ahmet Aykaç dün şehrimize gelmiştir. PFazrl Ahmet Aykaçın beyanatı. Ba nazaran konferans barışın kuv » vetlendirilmesi yolunda faydalı ka- rarlar vermiştir. Konferansta Kü- çük Antant ve Balkan Antantı te » sirli bir sulh âmili olarak telâkki e- dilmiştir. Türkiyenin barış yolunda sarfettiği gayretler takdirle karşi - lanmıştır. Konferansta İşsizlik, ça lişma saatlerinin tanzimi, dünyanın genel siyasal durumu, para mesele- si, emniyet ve silâhsırlanma işleri gibi meseleler görüşülmüştür. Konferans Türk kadınlarına say- lav seçilmek ve seçmek hakkı ve — rilmesini de tezahliratta bulunmuştur. Kongrenin kapanma söylevini de- legelerimizden Esma Nayman söy- lemiştir. Esma Naymanın Brüksel sergisinde verilen son ziyalctte söy lediği bu söylev çok alkışlanmıştır. Bu defaki konferansa İtalyanlar da | iştirak etmiştir. —— Şarbay muavinliği Şarbay muavini Hâmidin Kocaeli ibaylığına atandığını yazmıştık. Bu cihet dün akşama kadar ken: sine tebliğ edilmemiştir. Hâmitten boşalacak sarbay vekilliğine İç İş- ler Bakanlığı hususi kalem direk- törü Ekremin getirileceği söylen - mektedir. —— Bir Bulgar Yahudisinin hilekârlığı Gümrük espektörleri, Bulgar te baasından bir Yahudinin takas mu- ameleleri üzerinde görülen yolsuz- luğu bakkında tahkikata başlamış- lardır. Eski yıl mahsulünü yeni mah sul vaziyetinde göstererek yapılan bu yolsuzluk, birkaç yüz Din lira tutarımdadır, Mesele, tahkik edili - yor. No. 32 vg, Böyürl, istanbulda arsı- ulusal bir şenlik Hazırlanıyor Nis, Viyam, Montekarlo ve bir. çok su şehirlerinde her yıl bu şe hirler namına birer sezon tahsis « dilir vebu sezonda şenlikler yapı- Hır. But arsnılusal bir tabirlesFes- tival (şenlik) denmektedir. Bunu her yıl yapmaktan maksat şehirle - rin fabii ve tarihi güseliiklerini ta- Dittirmüktır. Bunu benzer şeyler basit şekilde bizder'e yapılmış, fakat daha ziyade bu işte terihi eserler kullanılmış. tır. Yabancıları memlekete celp için bumun kâfi gelmediği anlaşılmış ve bu yıldan itibaren bizde de Festi- val” yapılması o kararlaştırılmıştır. Bu Festivalin cazip bir şekilde g. mesine bilhassa dikkat edilecektir. Bunun için şehrimizde belediyenin himayesinde bir komite seçilmiş ve bu komite evvelki gün ilbaylıkça da tesçil edilmiştir. Festival Balkun haftasından bir. kaç gün evvel başlayacak ve bu su- retle Balkan haftası şenliklerinden de istifade edilecektir. Bizde yapı- Jacak Pestival, milli dans, oyun ve şarkıdan mürekkeptir, Bu Festival diğer devletlerde olduğu gibi her yıl tekrazlanacak ve Yunanistan, Yugoslavya, Azravutluk, Bulgaris- tan ve Românyadan 16 kişilik birer heyet gelecektir. Bunun sekizi kız, sekizi de erkek olacaktır. Bunlar Festivale iştirak edenlerin milli el- biselerini giyeceklerdir. o Bundan başka Romanyadan 6 kişilik bir Çi- gan orkestra heyeti gelecektir. Komite Festival için bir prog- Festuval 14 eylülde Büyükadada Başlayaaaktır. Saat 14,30 da Yat klüp önünde milli elbiselerle geçit resmi yapılıcak ve saat 16 da Luna Park meydanında milli danslara Başlamscnktır. Bunun için Luna Park önündeki meydandı bazı ter- tibat yapılmaktadır. İstanbuldan gelenler ve Ada hah kr bu şenlikleri rahatça seyredebi- Teceklerdir. Ayni gün saat 17,30 da murahheslara Luna Parkta dansir çay ve akşam Yatklüpte konsolos - İarla Blusml heyetlere hir belo veri Jecektir. Gece sast 21 de havai fi « şeklerle şeniiklere devam edilecek gün Oral uluslar tarafından bayrak çekme tö- reni yapılacak, ber ulusun bayrağr çekilirken o 'uhusun milli marşı oku- nacaktır. Ayni gece Adada şenlikle- re devam 'edileoek ve ertesi gün |! tanbulu imlerek sast 1i de milji elbiselerle Sirkeciden Taksim Cu- murjyet âbidesine kadar geçit res- mi yapılacaktır. Bu törene askeri ve şehir bandoları da iştirik edecek - lerdir. Bundan sonra da dört gün şehirde hususi gezmelere ayrılmış» Ur. Yirmi eylül cuma günü büyük bir #emer ulayı yapılacak ve bu ala- ya, Balkan olimpiyatların iştirak etmek üzere şehrimize gelmiş bulu- nacak olan spor heyetleri de işti Tak edeceklerdir. Yirmi bir eylülde olimpiyadın açılış töremi yapılacak, ulus! heyetler milli elbiselerile törene iştirak edeceklerdir. O gün #kşam sat 9 dü Taksim bahçesinde büyük bir balo verilecsktir. Bu ba- Joya herkes iştirak edebilecektir. 23 eylül akşamı yapılmak üzene komi. te bir müsamere tertip etmektedir. Ayni #amanda memlekete seyyah celbi için bu Festival etrafında ça- Jışmalara önemle devam edilmekte. di — Buna ıı şaştınız? dedi, elbette var, Burada yüz yirmi sağlam deli- kanlı yaşıyor. Abanoz Bilezik RENE CHAMBE Artık hayretimin nerelere vatdı « ğını tasavvur edersiniz. Böyle bir yerde kadınların da bulunuşu, zih- nin bütün hudutlarını aştyordu. Bu sefer Framond klavuzluğa baş tadı, elimden tutarak: laydi gidelim, dedi, daha gö- rülecek çok şeyler var. Mimi Fritr'in pek İltifatli tebeş- sümleri ve kıvranışları arasında dük kândan çıkıyorduk: — Hiç olmazsa bir dakika kalsay- dımı efendim. y , eleim, şimdi değil, bir sefer geliriz. ik Çi Yine dehlizi takip ederken, Mö » *we izahat verdi: — Bu kız, dedi, mülâzım Von Ja <obi'nin gözdesidir. Yani gözdesi - dir dediğim zaman, hep onun malı- dır demek İstemiyorum. Burada ka ti bir nizam vardır: Bütün kadınlar erkekler için, bütün erkekler kadın lar içim. Kendimi tutamadım ve sordum: — Burada daha başka kadınlar varmı? Möewe gururla omuzlarını yük « sekttiz P — Ya bu kadınlar? — Burada herkes gönüllüdür, ka- dınlar da, erkekler de... — Kaç kadın var — Otuz kadın var azizim. Bu pos taya ayrıca namzet kadınlardan da bahsetmiyorum. Bahriye nezareti - miz bu kadınlarm her birini dikkat le seçer, Evvelâ bunlardan istenilen iki şart vardır: Ketum olmaları bir, güzel olmaları iki. — Fakat buradaki korkunç baya - ta nasıl tahammül ediyorlar? — Hangi korkunç hayat? Bir defa her kız virita parası aldıktan sonra, ayrıca bir küçük dükkân da işletir. Tarife koymadığımız için,çoklerr bu- rada a servet edinmişlerdir. Meselâ Mimi Fritz buraya on para #62 gelmişti. Şimdi üç sene oldu, her halde üç yüz bin marktan aşağı pa- rasız değildir. — Fakat üç sene bu mezarlıkta. Hiç bir yere çıkmadan... — Nasıl hiçbir yere çıkmadan? Fevkalâde birşey olmazsa, kadınlar da, tayfalar da altr aydan fazla bu - rada kalmazlar. Üç ay sonra tekrâr gelirler. Bu nöbet usulü gayet mun tazamdır. İzinliler vazifeleri başma döndükten sonra, bu sefer diğerleri çıkarlar. Bu hayatın korkunç tarafı yar mız Tam hazıriıyor.Bu programa göre | Bundan belki bir ay kadar ev. i vet, bu sütunlarda, bir avukatın | kazanç vergisi alınırken yapılan muameleyi beğenmemiş görüne- rek anlatmıştık. Iş kısaca şü idi: Bu sene kazanç vergisi maktu bir mikdar zam gördüğü için nisbi kısmı yarı indirildi. Sözü geçen | avukat ta vergisini Haziran taksi- ti olarak geçen verdiğinin yarısı olarak vermek istemiş, lâkin şube ? almamış. Haziranın da sonu imiş, Cezaya çarpılmamak için tama. | munu dermiş. Hâdise bu.. Bu belki | haklı, belki haksız bir şeydir de- Zil mi ya?.. Birkaç ay sonra Ma- | liye mürakıpliği işle alâkalı görü- müyor. (Tan) dan avukatı sorü- yor, Adresini veriyoruz ve doğru- | su bu neşriyatla bir yanlışlığı doğ İ raltmuş olmaktan ötürü seviniyo- raz. Aradan hayli zaman geçtik- ten sonra, o avukatı görüyoruz ve İ işin sonu ne olduğunu soruyoruz. , Adamcağız bize anlatıyor: İ “Evet? Maliye mürakıpliği | telefonla beni arayıp buldu. Ve bu kazanç işini sordu. “Tan” da | yazıldığı gibi olduğunu söyledim. Bana “Siz kazanç vergisinin ya risının verilmesi lâzımgeleceğini mi sanıyorsunuz? ,diye sordu, Ben de: “— Evet?! Mademki geçen se- menin yarısına indi, taksitler de yarıya inmeli değil mi?,, dedim. “— Hayır? Yanılıyorsunuz!. Siz | göçen senenin taksitini aynen ve- receksiniz. Sonra maktu verginiz | kararlaştıktan sonra eğer fazla vergi alınmışsa geri islersiniz,, dedi. Ben de “— Ben kanunu böy le anlamıyorum amma madem ki; | böyle diyorsunuz, ne yapalım? Zaten biz de vergiyi sizin dediği» niz gibi verdikti, O halde madem hi; iş doğru yapılmış neden beni aradınız?..,, diye sordum. “— Bi- | zim sizi arayışımızın sebebi şu: Siz şubeye ne verirseniz veriniz almaya mecburdur. Eğer eksik verirseniz onu da alır ve o eksik- likten dolayı size ceza kesmek ge- rekirse onu da size haber verme: | den yapacaktır. Sizi ikaz edip pa- ra almamak edemez,, dedi. Ben şaşırdım ve benden eksik para almıyan memuru size şikâ - yet ettiğime nadim oldum. Me. Gerse adamcağız göz göre beni | cezadan kurtarmış. Halbuki müra kıbin sözüne göre, hiç ikaz etme- den eksik vergiyi alacak ve sonra vakti gelince bana ceza kesecek- | miş, Anlaşılan para cezası, vergi» yi vaktinde verdirmek için bir tedbir olmaktan ziyade ayrı bir varidat membat sayılıyor,, dedi. azarlanırsa halimiz nereye varır | sonra?, Biz böyle düşünüyoruz. Siz ne dersiniz ? | — ikm 2 Suat vapuru niçin çarplı? Suat vapurunun Kuruçeşme rıh - tımna çarpması ile neticelenen va- pur kazası hakkındaki tahkikat bi- tirilmiştir. Anlaşıldığına göre, ka- #a vapurun Boğaz sularına kapılma» sından ileri gelmiştir. Geminin kap- sanı raporunda, depoya yanaşmak üzere Defterdar burnunu dönerken Boğaza çıkan bir gemi gördüğünü, bu geminin önüne düşmemek için sürati arttırdığını, sahile yaklaşın: re memati tmadığını bildirmişti önlemek için an iki demiri de funda “Sieaiği a şılmıştır. Kaza hakkımda liman ida- resi de bir rapor hazırlamıştır. —— İzmir Panayırı ayın 22 sinde açılıyor Arstulusal İzmir panayırı ağus - tosun 22 sinde büyük törenle açıla” caktır. Şehrimizden panayıra işti rak edecek teçimenler, teşhir ede- cekleri mallardan pek çoğunu İzmi- re göndermişlerdir. Bir kısmı da henüz yeni yola çıkarmışlardır. Yüzde elli tenzilât münasebetile İzmire giden vapurlar fazla yolcu götürmeğe başlamışlardır. Ayni ta- bacüm trenlerde de görülmektedir. Selânik sergisine gitmek için Selânik sergisine iştirak hazır lıkları ikmal edilmiştir. Birçok mü- esseseler, teşhir edecekleri cmtia- mbalajlarını yaptırmıslar o ve dünden itibaren Selâniğe sevke baş- lsmışlardır. İnhisarlar idaresi ser- gide Türk likörlerini geniş mikyas- teşhir edecekti Çin Elçisi Ankaradan geldi Çinin Ankara sefiri General Ho dün eşi Madam Ho ve sefaret erkâ- | nından bazı zevat ile birlikte şehri- mize gelmiş ve Park oteline inmiş- tir. Sefir birkaç güne kadar Avri- pada bir seyahate çıkacaktır. Bura- dan Bulgaristan, Yugoslavya, A- vusturya, Macaristan, Alraanya ve Avrupanın diğer memleketlerine uğrayarak Paris tarikile Londraya kadar gidecek:ve iki aya kadar geh- » ipin an yapı. İp yapılmıyacağı hakkında sordu - | ğumuz bir süale cevaben demiştir ki: '— Ankarada bu meseleyi ince- lemekteyiz. Fakât henliz müzakere ye başlanmamıştır. Şimdi araştır - makta olduğumuz nokta Türkiye » den Çine ve Çinden Türkiyeye ne gibi eşya gönderilebileceğidir. Tür- kiyeden Çine tütün ve incir üzüm ibi kuru yemişler ithal edilebilir. Ginden Türkiyeye çay ithal edebi liriz. Türkiyede Seylân çayı i lük ediliyor. Bunun yerine Çin çayı sarfetmek kabil olup olmadığını tet kik etmek lâzım geliyor. General Ho bund: lan sualimize cevaben Çinde sükü. net mevcut olduğunu ve Çin - Ja. m münasebatının mormal şe“ kilde bulunduğunu söylemiştir. —a— Saylavlarımızın birkaç günden - beri muhtelif kazalarda toplanarak halkla yakından konuşmalar yap « tıklarını yazmıştık. Saylavlarımız we hey Pei merkezinde toplanmışlar ve halkla görüşmele- rine devam etmişlerdi Sera NİÇİN SORMUŞLAR? il İ malarâ devam edilmektedir. ŞEHİRDE OLUP BİTENLER “Ne Dersiniz ? — KUÇUK HABERLER © Türkofisin Bükreş sekreter Kommersiyalliğine atanan Nejat, dün İstanbul şubesinde tecimenler- le görüşmüş, istekleri ve dilekleri hakkında temaslarda bulunmuştur. * Peynir fiyatları son zamanlar- da tenekede bir Jira kadar düşmüş- tür. Bu düşüklüğün sebebi, bu sene istihselâtın fezlalığıdır. * Vapurculuk (o Sosyetesi idare meclisi başkanlığına Fehmi Sadık- oğlu seçilmiştir. Tedavi için Avru- Paya giden sosyete direktörü Muş- tafa şehrimize dönmüş ve işe baş- lamııştar, * Tunusta iki veba vakası görül düğü için, Hudut ve Sahiller Sıb- | bat genel direktörlüğü, bu liman - dan geleceklere kargı vebaya mah- sus tedbirlerin alınmasını bildir » miştir, * İstanbul deri ve zührevi hasta- liklar kurumu, Avrupadan, kandaki zehirler isminde bir film getirtmiş. tir. Bu film, kurumun propaganda- *: olarak sinemalarda halka ve genç lere gösterilecektir, * Genci sayım bürosunda çalış - Büro üyesinden mektupçu Osman, Uray (Belediye) o muemelât © direktörü Zühtü dün Kartalın nümerotaj iş « lerini gözden geçirmiştir. © 17 Ağustos cumartesi günü sa- at 10 da Kırım harbinde ölen Fran- sız erlerinin hatırasını anmak için Feriköy Fransız mezarlığın » da, Fransız kolonisi ve Fransiz es- ki muhariplerinin iştirakile tören yapılacaktır. Almanyanın İstanbul konsolosu Dr. Toepke izinli olarak Almanya- ya gitmiştir. Gelinceye kadar vis &onsolos Von Zauken konsolosluk işlerine bakacaktır, * Evkaf memurlarının ağustos maaşr, hayrat hademelerinin de tem muz maaşları henüz verilmemişti * İstanbul Evkaf müdürlüğü Va- ridat ve vakıf paralar direktörü Fah ri Evkaf genel direktörlüğünün da- veti üzerine Ankaraya gitmiştir. * Çoçuk Esirgeme Kurumu An- neler birliği idare heyeti dün mu- tat toplantısını yaparak birlik men- ine verilecek işi görüşmüşler - dir. 17 eylülde Park otelinde bir te- dansan yapılacaktır. 9 Öğretmenler Birliğinin Anado- luya tertin ettiği büyük geziye ya- rın çıkılacaktır. * Mimar ve mühendislerin tertip kull re yağ yalmmmyise —ş—— Sifilografi kongresi Peştede, gelecek hafta içinde top lanacak olan Dermatoloji ve Sİfİ- lografi kongresine memleketimiz - den profesör Hulüsi Behçet, doktor Saim, Nuri Osman, Naci ve Urfani- dis iştirak edeceklerdir. Bu heyet birkaç güne kadar Peşteye gidecek- tir. Kongrenin hususi komiteleri | *oplantılarına başlanmıştır. Umumi içtima ayın 15 inden 2i ine kadar sürecektir, Bu arada der- matoloji tedrisatının modern şekli hakkında esaslı bir program tanzim edileceik, bu komiteye Paris fakül- tesi profesörlerinden Gougerot re- islik edecektir. Profesör Hulüsi Behçet, bu kongre üzerindeki rapo- runu göndermiştir. Profesör Gou- gerot, 4 eylülde İstanbula gelerek iki konferans verecektir, — Üç memur muhakeme edilecek Uray nezafet işleri direktörlüğü eski muavini Mitat, memurlardan Muzaffer, Naci, Hakk: hakkında il baylık idare heyeti tarafından mu- hakeme lüzumu kararı verilmiştir. 15-8-935 POLİ Bir işçi daha i Diri diri gömüldü | Dün sabah, Kâğıthane köyündü bir toprak çökmesi olmuş ve bir İf | çi feci şekilde toprağın altında Ki | İarak ölmüştür. Öğrendiğimize göre, hâdise $9'| Suretle olmuştur: N | Küğuthanede Burgaz şosesi üre * | rinde o Horozsarma denilen yerdi toprak kazmakla meşgul ameleler ” den Ardahanlı Ali adında bir İ saat yedi buçukta işe başlamış, İğ kat kazdığı toprağlar az sonra gö” kerek kendisi de altında kalmıştı Kurtarmağa koşanlar Aliyi toprs$ altından ancak ölü olarak çıkarmıf” lardır. Tahkikat devam etmektedir | * Samatyada denize giren Ali R” zanın elbise ve kol saatini çala Şükrü dün tutulmuş ve çaldığı e Yalar geri alınarak adliyeye veri miştir. * Bostanbaşında oturan dört yö” şında Fuada, şoför Recebin kullan” dığı otomobil çarpmış ve çocuğu muhtelif yerlerinden o yaralamıştif. | Fuat hastaneye kaldırılmış ve Ret cep te yakalanmıştır. * Şoför Hâhminin idare ettiği | kamyon, Beyoğlunda giderken M* ğım çökmüş ve o sırada oradan g” çen Amele Arifi yaralamıştır. Ari hastaneye kaldırılmıştır. * Halıcıoğlunda oturan Muzör fer isminde birisi arabadan düşe başından yaralanmış ve hastaney€ kaldırılmıştır, Tahkikat devam et mektedir, l * Kasımpaşada Yakupağa sokâ" Kında 24 numaralı evde otur | Mahcurenin evinden yang çrkmiğ ve söndürülmüştür. Yangının man“ gsl kenarına astlan bezlerin tutuş” masından ileri geldiği anlaşılmış tir. * Eyüpte Gümüş suyunda oturu Kemal, polise başvurarak Hakkı i# | minde birisi tarafından bıçaklandı | Bini ileri sürmüştür. Hakkı yakala mıştır. Tahkikat sürmektedir. * || ,9 Fener yolunda Kalamış cadde sinde 1 numaralı evde otüran Nuf kadının pencereden attığı şiyar kaplamaların arasına düşmüş, fakat yanan kaplamaların tutuşmasına meydan verilmeden söndürülmüş * tür, * Fener yolunda 4 günlük bir kı£ | pan bulunmuştur. Çocuğu bır nlar araştırılmaktadır. Tahkikata başlanmıştır. © Fındıkir camiinde avluda | #8 dolduran İsa, o sırada kendisini kı$ dıran arkadaşı Ahmedi sopa ile yas || ralamış ve yakalanmıştır, * Şimdiye kadar dört, beş Bali yemenin EA dari YUZE van miştir, —— Öz Türkçe kıraat komis yonu toplandı Orta mektep ve liselerde bu yil okutulacak öz türkçe kitapiarın 4 zırlığı işi ile meşgul olmak üzer” ayrılan komisyon, dün Dolmabahç€ sarayında ilk toplantısını ya; ve çalışmalarına başlamıştır. Bu #” taplar ders yılı başlangıcına Eat yetiştirilecektir. aman Japon İmparatorunun karikatürü Japonya ile Amerika arasmda sal bir protevto bildünesin sebebi vermiş olan ve Japon imparatoru, rohito'yu bir çök çek arabası içini” gösteren karikatürü, hâdiseyi 4219” tan Ajans telgraflarile beraber, vadis olarak neşretmiştik. Bu karikatürün gazetemizde nef” nin alâkadar Japon serkallerinde ie. essür uyandırdığını haber 2İ i Dost devletin memleketimizdö. muhitlerinde istenmeksizin sebebi.” yet verdiğimiz bu teessürden d0' be bizim de müteessir olduğumuzu yan eder, özür dileriz, Vaziyetimin fecaatle karişik ga - rabetini unutarak, Möewe'ye boyu» na suailer soruyordum: kadın ve seksen nefer var, öyic de- ğil mi? On kadınla kırk tayfa izin hi, — Doğru söylediniz. — Fakat bu möbet nasr) değiştiri iyor? İzinliler nereye gidiyorlar? Möcwe tereddüt etti, sonra: — De Soliera, dedi, sorgularmız biraz ileri varmıyor mu, dersiniz? Bilmiyorum ki, eğer ben... O vakite kadar sesini çıkarmıyan Framond bu defa söze karıştı? — Canım, dedi, ne öğrenmek is- tiyorsa öğrensin. Madem ki, De So- liers ile böyle bir vaziyete düştük. Kolunu da şöyle bir sallayıverdi. Bu defa daha İyi anlamıştım. Ya- vaş yavaş dağılmağa başlıyan endi ga yine kafamı patlatacak bir €safetle toplandılar. Sarardığımı hissettim. Möewe: — Evet, dedi, doğru. Neden ar» zularınızı tatmin etmiyelim? Ben bütün kuvvetimi topliyarak hafifçe gülümselim: — Son cıgarayı mı ikram ediyor- sunuz? dedim. Fakat Möewe'de, Framond'da an lamamazlıktan geldiler, Möecwe devâm etti: sordunuz. Anlatayım, Günü gelince, daha doğrusu gecesi gelince, üstü » müze bin iki yüz tonluk bir avizo ya ğu yere demir atar. Girecek ve çe kacak olanlar avizonun sandallarile girerler ve çikarlar, — Öyle ama burada Avizonun gel diğini nerden haber alıyorsunuz? — Bir defa geleceği zamanı bili - riz ve bekleriz. Sonra telsizimiz var- dir. — Haydi canım, deniz altında tel siz olur mu — Siz yine öyle biliniz. Galiba Almanyada fennin ve tekniğin ne « kadar hiz aldığının farkında deği siniz. Biz, denizaltından da haber - ler gönderir ve haberler alırız. Ge- milerimizin hemen hepsi o suretle teçhiz edilmiştir. Biz bu meseleyi halledeli dört yıl var. Fransada hâlâ herkes uyuyor mu? Birden Aviatik tayfalarının de « nize koydukları dört köşeli madeni çerçeve gözümün önüne geldi. Mö - ewe yalan söylemiyordu: larda kalıyorlar. Çünkü sizin deniz zabitleriniz bunları baştan çıkarttı. — Yanaa? Açık konuşalım, casus — Demek ki, şimdi burada yirmi | saşır. Yani şimdi Ayiatik'in durdu- | luk yapıyorlar deseniz yal — Casusluk mu? Ben kelimeyi tu haf buluyorum. Almanyada casus - luk yoktur, Fakat ihbarat servi- si,, vardır. Hem sade, hem de o ka - dar iddialı değil! Şimdi dostum, harp arifesindeyiz. Artık bu izinler, Fransada, İtalyada, Cezayirde, Tu - nusta, hattâ Fasta yaptıkları bu ge sintiler bitti, Hepsi de Almanyaya dönmek için emir almışlardır. Artık bundan sonra nöbet değiştirmek fi- Dedim ki: — Evet, evet, şimdi sizin Korsi- kaya, Sicilyaya, Tancaya neden uğ- ğınızı, neden bir a4 üm la konuştuğunuzu daba anlıyo- rum. Parola ve emir götürüyordu- DUZ. Möswe kızmadı, sadece müralya- ne bir istihza ile gözlerime baktır: — Demek siz bütün bünları bili- yorsunuz. Hakikati saklamamalı! — İzinlileri çıkarıp bıraktığımız | Siz bizim için ne tehlikeli bir ha - yer muayyen değildir. Tabii çoğu Almanyaya dönüyorlar. Fakat ara- larından bazıları da İtalyada, Ce - sım Üyee Mim deği? “Neyse şimr yoruz dej Deniz altında geçen bu hayatr im- zayirde, Fransanm ccnup sahillerin | kân derecesinde cehennemi olmak. de kalmağı tercih ediyorlar. Bilhas sa kadınlar. Kadınların çoğu Al - manyaya gitmiyorlar. Tulon olsun, tan kurtarmak o mecbüriyetindeyiz, Onun icin burada, hattâ sinema bile açtık. Kadınları var, barları var, si- — Nöbet nasıl değişiyor? diye! Nis olsun, Villofrancbe olsun, ora- | nemaları, tiyatroları var, yiyecek, içecek bol.. Hiçbir eksikleri “Görüyorsunuz ki, burada bir şehir kurduk. Bu teşkilâtı. manyaya ne kadar pahalı otü! ğunu ve oturmakta olduğunü ger takdir edersiniz. Önümüzdeki “ag, muahedesini “imzaladığımız “Mar burada bulunan her nefere V€ kadma iki yüz mark sermi)© başka, ayrıca fethettiğimiz Ga lardan da arazi vereceğiz. Şi yö le burada her nefer günde Ör mark, kadınlar otuz mark alfa Elbette memleket te bu kadi aa fedakârlık yapmıyor. “Sonra bunları ne diye se © hesabına geçirelim? Magrapi yecek değiller mi? Bu bahsin brrakaltm ve siyaretimize dev,paf delim, sonta iste!seniz, size phi” veririm. Bakmız, burası KÜ ne... Basbayağı kütüphane. « tabil almanca - en son manların hepsi var, Mi za: Die yok vi vird gıks çer Simplicissimus, Lut Blâtter, Jugend, Die W a şılacak şey... 4 Hattâ La Vic Paristenni laşılan Almanlar hep böyle 5 atlardan ve açık resimlerd©i nıyorlar, Fransız kültürü Vie Parisicnne'in yaz ki ret sanıyorlar, Vitir las a