13 Ağustos 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

13 Ağustos 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 T A N 2 13-8. 935 ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler HABEŞISTANDA italya harbinin ekonomik tarafı Berliner Tagehlatt'dan: Bürada İtalyanın hakikaten Habe- şistanla harbe girişip girişemiyeceği- ni mütalea edecek değilir. Muhak- kak olan bir şey varsa, o da harp ha- sırlıklarına başlanıldığı gibi, bunun ekonomik tesirlerinin de birçok yer- lerden hissedildiğidir. Fakat görünü- se göre, daha kimse böyle bir vazi- yetin önemini idrak etmiş değildir. Habeşistan o Almanyadan bemen hemen bir misli daha büyü fusu 10 milyon kadardır. Kilometre POLİTİS murabbama da 12,5 kişi düşer. Şu halde Habeşistanm büyüklüğü ancak 8 milyon nüfusa malik olan cenubi Amerika ittihadının üçte ikisine mü. şavidir. Bu rakamlar karşısında İtal- ya'nın ağustos ayma kadar İtalya Somalisinde ve Eritrede takriben yarım milyon kadar asker biriktir. mek istemesine hayret etmemek gerektir. Bununla ne kadar o büyük bir ekonomik harekete girişildiğini anlamak için İtalya'nın 1,6 milyon- luk şarki Afrika kolonilerinde bir- denbire yüzde 30 nispetinde bir müs tehlik fazlası hâsıl olduğunu ve bun- ların hepsinin gıdaya, barımacak bir yere ve suya mübtaç olduklarını dü- şünmek kâfidir. Bu hesabın içinde münakale ve süel ihtiyaçlar dahil de- ğildir. Bundan maada, harp eden her iki tarafın geride tuttuğu ihtiyat askerin nisbeti, Tunus harbinde ol- duğu gibi 8:1 veya Trablus Bingazi harbinde oldu; ten'değil, hatta iklim ve finans bas kımlarmdan da, Britanya - Hindista- nından, Hollanda - Hindistanından, ve Mısırdan yardımcı kuvvetler top- lamağa gayret etmiş fakat son İki memlekette o yapılan (o müracaatler, sonüçsuz kalmıştır. Eğer İtalya a- gustos ayr içinde şarki Afrikada ha- kikaten 450.000 askeri seferber hali- ne koyacak olursa, başarılacak nak- liye işi (miktar X uzaklık) İtalya- nm Avrupa cephelerinden birine takriben 4 milyon asker toplamasile ayni olacaktır. Bu aralık İtalya hükümeti, sade harbin finansmanını kolaylaştırmak için değil, ayni zamanda doğrudan doğruya veya bilvasıta barp malze- mesi ithal edebilmek gayesile bir iki milyar altın Tiret ve dövizi serbest bırakabilmek için, gayri muayyen bir zaman zarfında banknotun altm karşılığını kaldırmıştır. Bu usul, ko- laylıkla anlaşılabilmesine rağmen, tehlikeli olmaktan uzak (değildir. Çünkü İtalyanın 1935 yılı ilk altı aylık tecim bilânçosu, İthalâtı dür durmak için harcanan bütün gayret- lere rağmen 1,4 milyar liretlik bir pasif göstermiştir. Filhakil lât, 1934 yılının ilk altı ayı 4,1 milyar olmasma mukabil erte: senenin ayni ayları zarfında 3,8 mil- yarı tutmuştur ki, bu'da yüzde 7 nis- betinde bir eksilme ifade eder, İtalyanm yaptığı malzeme müba- yaatı her tarafta kendisini hissettir- meğe başlamıştır. Meselâ atlar Ma- caristandân,kömür Türkiyeden, bira ve madensuyu için şişeler (eldeki ra- kamlara göre bir milyon adet) Çe koslovakyadan, hububat cenubi Slav yadan ve Romanyadan, kereste ceni- bi Slavyadan v, 8.. gelmektedir. Bü- tün bu toptan mübayaatta işler her ne kadar daima istenilen seyri takip etmiyorsa da, ekseriya sansasyon uyandırmak arzusuyla (gerek İtalya ve gerek Habeş alıcıları hakkında et- rafa yayılan haberler, yanlıştır. Me- selâ Habeşistanın Osaka ticaret oda- sına kılıç ssmarlaması biraz acaip ol- masına mukabil,İtalyanların 100.000 ayakkabı bağını Japonyay lanmış olmaları akla daha yakın gelir İtalyanın cenubi Slavyadan omer alması oradaki mısır fiatlarını yük- seltti,, tarzında ortaya atılan bir has vadisten sona Slavyadan gelen son haberler, bilâkis fiatları çok düşük olduğundan bahsediyor. Yine cenu- bi Slavyadan fazla odun satınalın- ması ile o havalide y/kacak odun kalmadığı hakkındaki habere, karşı, her iki taralın tecim anlaşma müzü- kereleri tamamlanmadığı için, yıl İtalyanın Yugoslavyadan hiç ©- dun almayacağı bildiriliyor. Romaryadan alınacak hububatı te- diye etmek için o lâzmmgelen dövizi tedarik hususunda büyük güçlüklerle karşılanmıştır. Fakat İtalyanın İn- K I M. TECLE HAWARİATE gilterenin idhal edeceği kömür me- selesinde daha büyük £karışıklıkla tesadüf olunmaktadır. Meselâ, 8, külatif müteşebbisler, İtalyada müre ihtiyaç hasıl olduğunu işke rek sipariş almadan Cenubi Gal'den vapurlara kömür yükleyerek yol la çıkarıyorlar. Fakat İngiltere ile yapılan asıl büyük kömür ticareti, tüccarlar derhal tediye olunmalarını istedikleri için, durgun bir vaziyet- tedir. Bunun için İtalya, direkt veya en- direkt harp malzemesini, nereden bulabilirse ve nereden gelmesi kolaysa oradan tedarik edi- yor. Bunun üç sebebi vadır : Dö- viz ihtiyacının artması, yüksek fiat- lara temayül, ithalât o memleketleri- nin değişmesi. Bünun en tipik mi- sali, İtalyanın soğuk et, reçel ve di. ğer gıda maddelerini, doğrudan doğ- ruya Somaliye ve Eritra'e gönderi) mek üzere Şarki ve Cenubi Afrikaya #marlamasıdır. Bu, sadçce Süveyş kanalının yüksek masraflarından ka- çınmak için değildir (vapur başına takribi surette 30.000 altın frank a- KIRMIZI VE SIYAH STENDHAL Bölüm V DUYGANLIK VE BİR SOFU KiBAR BAYAN Orada sönlik sözlere o kadar alışmaştır ki biraz canlı bir fikir bir kabalık gibi gelir. Konu gurken icad edeyim diyenin vay haline! FAUBLAS Bir kaç ay sınamadan sonra Juli- en işte bu halde idi; bir sabah keh- ya ona yıllığınm üçüncü üç aylığı- nı getirdi. M .de La Mole onu Bre- tanya ve Normandia'daki işlerini yö- netmeğe memur etmişti. Julien sıksık oralara gidip geliyordu OAbbö de PFrilairle olan © meşhur davanm mektublarını işi de başlıca onun üzerinde idi. Abbe Pirar öba, bunun için lazımgelen şeyleri öğret- işti, Marguis, kendisine gelen her tür- Yü mektubların kenarına bir iki keli- melik notlar karalıyor ve Julien'in bunlara göre yazdığı mektubları he- men her vakit istediğine uygun bu- hayordu. Din bilgisi mektebinde | hocaları onun devamsızlığından şikâyet cdi yorlarsa da yine ona, en ileri tale- beden biri diye bakıyorlardı. Istırap çeken bir yükselme hevesinin ateşle kavradığı bu işler | Julien'in, taşra- dan yeni geldiği. günlerde pembe pembe olan yanaklarını soldurmuştu. Benzinin o uçukluğu, o medresedeki gene arkadaşlarmın gözünde bir meziyetti; Julien bunları Besançon- dakilerden çok daha az zalim bulu- yor, paraya onlar kadar tapınmadık- İarını sanıyordu; arkadaşları da ona göğsü zayıf diye bakıyorlardı. Mar- guis ona bir at vermişti. ç Atla germeğe çıktığı günler bir rasgelen olur diye Julien margvis'ye, ata binmesine hekimlerin izni olma- dığını söyledi. Abbe Pirard onu birkaç jansenist evine götürmüştü. Julien şaştı; onun kafasında din İikri ile iki yüzlülük ve para kazan- mak umudu biribirine çözülmezcesi- ,Brest VeHavr Limanındaki Hadi-| seler Arkasında Saklı Fikirler Information'dan: Dün öğleden sonra Brest'de çıkan hâdiselerin yatışacağı zannolunuyor. du. Maalesef vaziyet hiç te böyle ol- madı, Fakat kendilerini bir maceraya sürüklemek isteyen bazı mubarrikler tarafından iğtal edilen halkın, diraye tinden şüphe etmemek lâzımdır. Şu- Tasını hatırlamak lâzımdır ki bu çe şit karışıklıklar, ayni şartlar dehilin de birçok ecnebi memleketlerde çık: mış, fakat unutulmuştur. Hiç şüphe- siz, Havre'da bahriyeliler tarafından çıkarılan ve Amerikaya hareket ede- cek vapurları kalkamıyacak bir hale İ Cenubi Afrika ile getiren grevden dolayı teessür duy- mamak kabil değildir. Halbuki bir ta- raftan vatandaşlar, yurdumuza ziya- retçi getirmek, işlerin yeniden yolu- na girmesini temin etmek için çalışır ken, böyle bir grevin misafirlerimiz üzerinde ve onların memleketlerinde yapacağı tesiri hesap etmek lâzımdır. Halk: isyana, umumi greve. rejime karşı harekete geçirmek için son za- manlarda yapılan tahrikâtı nazarı iti- bara alacak olursak, koz olârak orta- knır). Fakat aynı o zamanda Süveyş kanalının Habeşistan o muharebesine kapanması ihtimaline karşı alınm. bir tedbirdir. İtalya 1933 senesinde olan teciminde 21009 kğ SA, içindede 133.000 Tira İle passif vazi- | ir, Şu halde bir taraftan Cenu: İrikaya verilen rişlerin git- tikçe fazlalaşmasma o mukabil döviz tedarikiyle uğragılırken, diğer taraf- | tan da başka memleketlerden ikinci derecede önemli malların ithalinden vazgeçmeğe ve Cenubi Afrikaya ya- pılan ihracatı da çoğaltmağa gayret etmek gerektir. Eğer bu ihracat 1934 yılma nisbetle hakikaten yüz- de otuz fazlalaşmış olmasaydı. o zaman bugünkü passif herhalde daha büyük olurdu. İthalât memleketlerinip değişme- si, İtalyanm döviz kontroliyle ve ve- tilen ithalât ruhsatiyesi sistemiyle evvelden hazırlanmıştır. Bu tedbir- ler, aslen Hiretin düşmesine mani ol- mak için başvurulan çarelerdi. Fa- kat ithalât ruhsatiyesinin verilmesi artık giren malların süel bakımından önemine gör eçok esaslı bir rol oyna» mağağ başlamıştır. Şu halde bekleni- len harp döviz blünçosunun gayrimü- #ait olmasından dolayı İtalyayı ancak hârp malzemesi tedarik ettiği memle- ketlere ihracat yapmağa mecbur edi- yor. Fakat İtalyanın dahili Konjunk- tur'unun nisbeten müsait olan vaziye tinin, hiç bir suretle teslihat işlerine dayanmadığını, çok haklı bir suret- öğüt vermeğe başladı. Julien yepye- ni bir alemle karşılaşıyordu. Janse- nistler arasında Ocomte Altamira adında, boyu altr ayağa varan bir adam tanıdı; memleketinde ölüm ce- zasına çarpılmış olan comte Altami- ra'nım sofulukta da kusuru yoktu. Bu garip tezat, bir adamın kalbin- de hem sofuluk, hemde özgünlük 'in genc comte'la arası şeker iği cevabları aşırıca bulmuştu. Julien, bir iki kere o uygunsuzluğa düştü- günden bir daha mademoiselle Mat- hilde'e kendiliğinden söz söyleme- meğe karar vermişti.La Mole kona- ğında gene herkes ona karşı son de- Tece nazikti; fakat o kendini düşmüş hissediyordu. Onun taşrak sağduyu- su bu halin, sebebini halkın o“tout besu tout mouvesu,, (1) sözünde buluyordu. Bir yakışıksız sözün br- raktığı içüzüntüsü, bütün bir gece hoşa gitmiş olmanın zevkinden çok ağır basıyordu. Julien: “Böyle olun- ca kendimi obeğendirmeğe çalışmak neye yarar?,, dedi ve, hiç gam kasa- vet çekmeden; bir daha Ağrınr aç- ne bağlanmıştı. Böyle solu, ağır başlı, keselerini düşünmez adamlar görünce hayran oldu. Jansenistler- den çoğu ona muhabbet bağladı, mâamağa karar verdi. tiki, ilk günlerde olduğundan | tedidün eler, “Yenice ele- İ ticesinde doğmuştur. Hiç şüphesiz ya atılan yeni karamamelerin alelâde bir vesile olduğunu görürüz. Münaka gacıların kundakçı nutukları, teş - vik edici makalelerini hesaba katmas sak bile, Milli Muallimler Sendikası» Bin, ulusa, kendisinin bugünkü teş: | kilâtı esasiyesine, önun “kapitalist” örganizasyonuna karsı vaziyet aldığı a: ve M, Gonhaux'nun rejimi devir. mek İçini, umumi bir grev vaadinde bulunduğunu hatırlamak lâzumdır. | Çocukların, ve memnuniyetsizlik - lerini istismar ettikleri Fransızların kafalarına aşıladıkları doktrin budur. Bu kriz ki bizim hatâlarımızdan do- Jayı değil, belki evrensel bir krizin ne dilerinin tahrik ettikle- lere dair istizahta bulunusak için Parlâmentonun tek » Yâr toplanmasını istedikleri zaman, düşünerek, taşmarak hazırlanmış bir plânla hareket etmektedirler. Yeni kararnamelerden çıktığı söy- lenen bu hareketlere karşı hiç bir ma zeret serdedilemez. Ve memleket al. danmıyacaktır. te tesbit etsek bile, (ihracatının an- çak pek mahdut bir alan içinde ha- reket edebileceğini itiraf etmemiz Jâzımgelir. Çünkü kolaylıkla da an- laşılabileceği gibi İtalya'nın ihracatı, ETER ANE kalmaktadır. Meselâ limon meselesi, bütün matbuatı meşgul eden bir hâ- disc olmuştur. Limon istihsali bu s€- ne pek az olmasına rağmen gerek ordu ve gerek endüstri bu ürüne her zamandan ziyade muhtaçtır. Bunun için limon fiatları yükselmiş, ihraca- ti da azalmıştır. Yine bu sebeple ya- kın şarkın piyasalarında İtalyanların demir ve çelik mamulatı hususunda diğer memleketlere yaptıkları raka- bet tamamile kaybolmuştur. Görü. nüşe göre Macaristan ve Avustur- ya, fakat bilhassa Çekoslovakya, serbest kalan yeri doldurmağa çalı- şıyorlar, İşte böylelikle, İtalyanın dış te- ciminde öyle bir takım değişiklikler oluyor ki, harp başladığı zaman bu farklar daha kuvvetle meydana çıka» cağt gibi, bunu takibeden (barışta. bile tamamile yeni bir manzara bı- rakacağından şüphe edilemez. Bu | hususta şu misali gösterebiliriz ? Meselâ eğer bugün İtalya makina yağların fazla miktarda tedarik ©- debilmek için reçine ağacı dikimini çoğaltacak olursa, bunun piyasalar Üzerinde yapacağı tesir, asıl barıştan sonra bütün kuvvetile tebarüz ede cektir, Biz burada ancak bir iki entere- gok daha anlayışlılık (gösteriyordu yahut ki Pariwlilerin nezaketine ilk | gri olduğu kadar kapılmıyor- u. İşini bıraktı mr, içinde bunaltıer, boğucu bir sıkıntı duyardı; işte ki- barlar âleminin imtiyazlarından olan o insanı haytan eden, fakat gayetle ölçülü, herkesin durumuna göre şa maz derecelere bölünmüş nezaketin böyle gönül kurutucu bir etkisi var- dır. Bir parçacık duygan (hassas) bir insan bundaki suniliği görüp an- lar. Evet, taşralıların bayağıca bir hali olduğu, öyle pek nezaket bilmedik- leri söylenebilir; fakat taşta insanla- rı, sözünüze cevap verirken, biraz olsun ilgi gösterir. La Molc konağın- da Julien'in unuruna dokunuld olmazdı; fakat çoğu zaman, bitirip de odasına çekilirken, ağlamak gelirdi. Taşrada, bir kahve- ye girerken bir kaza geçirseniz, kah- ve gartonu gelip hal, hatır sorar fa- kat bu geçirdiğiniz kazada snurunu- za dokunur bir şey varsa, o garson halinize acırken, içinizi kanatan ke- limeyi'de belki on defa tekrar eder. Paris'te ise gülmek için gizlenmek nezaketi esirgenmez ama size hep bir yabaner diye bakarlar. İ meydana çıkan “Poincarâ Julien gülünce bulunmağa bile lâ- yık görülmüyordu; yoksa onü gü- İline edecek bin bir vaka oldu. Bun- ları sayacak değiliz: delice duyganlır YENİ TETBİRLER Fransadaki Finansal Kriz E'İnformation'dan: Geçen pazar günü, bize siyasal ve ekonomik durum hakkında hayli alâ- ka uyandırıcı olan bir «e yev payı ayı” ran bir gündü. General Gamelin, acunun şimdiki vaziyetinde, barışsal Fransanm kendi kuvvetlerini nasıl tamamen muhafaza etmek mecburi- yetinde olduğunu sarih bir şekilde gösterdiği Ogibi Otekaüt (o bakan: Maupal'da çıkacak olan emirnamele- rin mahiyeti hakkında bazı izahat vermiştir. Diğer taraftan oVichy'de mülâkat veren o Samaurcux, ulusal ekono minin kalkınması ve canlanması için <izem olan bütçe muvazenesinin kat'i mahiyetini yerinde olarak moşdana koymuştur. Ayni münasebetle eski maliye bakanı, evvelce bizim de yap- tığımız gibi, müessiriyet tatbikatla tecrübe- , ni hatırlatmış, ayni zamanda ken- disini düşürmüş olan kimselerin dahi genel finansların iyi düzeni için baş | vurmuş olduğu tedbirleri aynen ibka etmeğe mecbur olduklarını anmıştır. Burada hiç de değersiz olmıyan bir mülâhazaya yer vermek İâzm- dır ki o da şudur: O tarihte memle- ket için faydalr olacak olan şey, matlub netice elde edildikten sonra mevzuubahis tecrübeyi daha fazla uzâtmamaktı. Filhakika cereyan et- CHERON miş olan vakıalar şöyle oldu: Dev y y > ma liye kanınu vasıtasiyle, bazı ihtiyat akçelerinin yeni masraflara tah san noktayı aydınlatmakla iktifa et» tik .Fakat bütün bunlar aynen Ha- beşistan için de o mevzuubahis ola- bilir. Bu memleket, silâhlanmağa mecbur olduğu için, şimdiye kadar hissetmediği nisbette (dövize muh- taştır. Bunun için bükümet biraz geç kalmış olmakla o beraber müte- madiyen imtiyazlar sat ir Senelerdenberi hallile uğraşılan bir takım anlaşmalar, kontratlar, şimdi hemen bir çırpıda bitiriliyor, İtalyan istilâsı tehlikesi karşısında Habeşis- tan tarafından verilen imtiyazların, ancak en büyük (devletlerin vatan- daşlarna tahsis edilmesi çok tabii- dir. Şu halde Habeşistanın o şimali şarkisinde ve cenubu şarkisinde İtal- yan orduları, modern harp tekniği- nin bahşettiği bütün vasıtalarla si- lâhlanmış olarak ilerlerken, memle- ket de büyük Avrupa ve Amerika mü- teşebbislerine kucağını açmaktadır. Bunu ister komedi, ister tali adde- diniz : Eğer harp patlamıyacak olsa bile, İtalyanın ilerlemesi, Habeşista- nın ekonomik bakımdan (harekete gelmesine sebep olmuştur, Fakat bu hareket herhalde İtalyan menfaatle- in lehine olmayacaktır. ğı (hassasiyeti) ona bir yığın ace- milikler, toyluklar | ettiriyordu. Bü- tün eğlenceleri de yine ihtiyat dü- şüncesinden doğuyordu: her gün ta- banca ile atış talimleri yapıyor, en namlı eskrim hocalarından ders alı- yordu, Bir dakika boş vakti oldu mu, eskisi gibi kapanıp kitap okuya- cağına, binicilik hocasına koşup en azılı atlara biniyordu. Hocası ile gez- meğe gittiği günler, hemen hemen her seferinde, atından düşerdi. Dura (sebat) ile çalışır. söze ka- tişmaz, akıllr bir genc olduğu için marguis onu işine pek Yararlı bul. muş ve içinden çıkılması biraz zorca işlerin peşini kollamağı, yavaş yavaş bep ona bırakmıştı. Öyle pek büyük hırslara kapılmadığı #amanlar mar- guis işini bilir bir adamdı: sarayda- ki yeri sayesinde herkesten önce ha- ber alabildiği için borsa oyununda talihi iyi giderdi. Evler, ormanlar satın alırdı; fakat kafasıda çabuk kızardı. Birkaç yüz frank için dava açar, yüzlerce lira kaybederdi. Gö- leri büyük olan zengin adamlar, iş yapmağa kalktılar mı, kârdan zi- yade eğlence düşünürler. Marguls'- hin, para işlerini kavramasını ko- lay, açık bir düzene koyacak bir ge- nel kurmay başkanma ihtiyacı var- dı. Madame de La Mole, temkinli bir kadın olmakla beraber, bazen Juli- en'le eğlenirdi. Duygaplık yüzün edildikleri görüldü. İşte birçok mü" nakaşalara yol açmış olan bazı ch€ ron'un milyarlarının hikâyesi bu ki” bilendir. ! Bu hikâyeden almacâk bir dersi ibret vardır ki bunun da Layati? gözünden kaçmadığı anlaşılır; #8 başkan, vaziyet müsaade eder €V mez, ortaya atılmış olan emirnamel© ri tadil etmeyi hem (kendisine he de bize vadetmiştir. Bu. parlâme” tonun kanaat getirmesi lazımdır. 6“ nel finans buhranı zail olur olma ise, bu finansal refahın yurttaşları refahına dayanmadıkça devam €d€ miyeceğini unutmamak lâzrmgelecek tir. d Filbakika polemiklerin gürültüsü MARSEL REGNİER arasnda bazı kimselerin, hükümet yaptığı cehitlerin öz manasını göğ den kaçırdıkları vakidir. Halbuki e# zem olan bir gey varsa, o da devi tin masraflarını yine normal bir #€ viyeye getirmek yani şu veya b doktrine cevab veren bir mali siste min genel bir yönden estkikini ef almak değil memleketin vergi veri imkânlarına hakikaten tekabül ed2f bir duruma kavuşmaktır. Şüphe yok ki Laval ve Ms” cel Regnier bu durum için gerek? tam nisbeti bulup, bunu ne aşacsi ne de bu nisbetin aşağısında kalmi” yacaklardı. İşte bı istenilen sonüf elde edildikten sonra (ertlerden #€ kadar az istenirse, kollektiviteye 9 nispette çok verilmiş olacağı hat” EEE Epila her ride başına yaptığı cehitlerden tabiati) istifade eden ıktar. J İİİ, Tuna paktı Bir Tuna paktının imzalanms” için Fransanın yaptığı çalışmal!” Berliner Bosrsen Zeitunf gazetesi diyor ki: “Bir Tuna paktının Orta Avrupf ya barış getireceği umudu asılst$ dır. Dış ve iç siyasası Almanya karşı olan şimdiki Avusturya hülü meti, Rayş hükümeti ile normal giler tesis elmeği dilediğini ye hadar isbat etmiş değildir. Almanya ile Avusturya arasınd dostane bir itimat ve işbirliği hu duğunu görmek için çok uzun çı, yol yürümek gerekmektedir. İ Tuna misakının müsbet bir ekil tatbik edilmesinin baş şartıdır. y man « Avusturya ilgileri normal > şekle girmediği takdirde, Tune p1 dahı bir barış eleman: olmakta yade, bir şüphe ve hoşnutsuzluk 1 bebi olacaktır. A, — lığın tekrar kuruluşu dil bu msakın doğuracağı menfi SİN rttırabilecekti den çıkan beklenilmedik haller, bayanlarının en — sevmediği ek duyganlık, kibarlar âleminde İen terbiyenin taban tabana İki üç kere marguin, Julien'der çıktı: “Sizin salonunuzda olabilir ama işinin Allah i Julien de marguise'in kalbi: Şirdiğini sezer gibi oldu. La Joumate'n geldiği haber mi, marguise artık lütfedip ilgi gösterirdi.Baron de yüzünden hiç bir hissi soğuk bir adamdı. Kısa çirkindi; gününü sarayda ne iş konuşulursa konuşulsuf R: açıp bir şey siyle te ine düşünür şte böylesine düşün vi dels kai ” şe eki Madame de La Meje onu <a edebilse, ömründe ilk rak, başı göklere erecekti Bölüm Vi Onların büyük ödevleri; rin gündelik hayatımda hadiseleri hakkmda yürütmektir. Onlar 4kül terip küçük davalar. ağıza şekli değişerek YE a diselerin büyük öfkele" olmasını öaliyecekler ii Fili, bil 3k ii ER Julien © gurbet elde sörup soruşturmağı, ii

Bu sayıdan diğer sayfalar: