DÜSÜNDÜKCE BoŞ BİLGİ VE BOŞ İTİKAT İspanya'da 13 kişi, boş iti - katlarla savaşmak için, 13 nu- maralı bir evde klüp açmışlar. “Kırık ayna önünde taranmak, ilk önce sağ ayakkabını giy- mek, ortanca çiçeklerini saksi. Ga yetiştirmek, günde en aşağı bir defa oda içinde şemsiye aç- mak, ayın onüçüne tesadüf eden bir cuma günü evlenmek ilâ. gibi felâket getirdiği zannedi len şeyleri yapmak” suretile birçok itikatlarm gizledikleri tehdidin boş olduğunu ispat edeceklerdir. Sosyal bir fikirden ziyade bir fanteziden doğmuşa benziyen bu teşebbüs, Avrupa'lıların da | bizim kadar, belki bizden fazla, meçhulün taşıdığı saadet ve fe- lâket imkânlarını temsil eden uğura inandıklarını bir kere da- ha göstermiş oluyor. Birçok ciddi Avrupa gazetelerinde ve meomualarında, en adi el fa dan tutun da psikolojik veya tıbbi iddialara bürünmüş her çe şit büyüye varmcıya kadar tür- Jü türlü tesadüf oyununun rek- lâmlarını okur ve orada bu işin pek tabii bir ticaret haline gel- diğini ötedenberi görür, duru - ruz, Materyalist Garp âleminde bile insanların çoğu, boş itikat- lara inanmakta, en abes vehim. leri birer hakikat sanan Şark ahalisinden geri kalmıyorlar, Çünkü Eflâtun'dan Einstein'e | kadar insan zekâsı, varlığın ma- hiyetini bilmek, meçhulün ma- hiyetini anlamak yolunda bir | adım ileri gitmiş değildir. Baş- ta fizik olmak üzere bugünün en yeni madde bilgileri, madde- nin varlığından ve mahiyetin - den şüphe etmek hususunda es- ki spiritüalist'lerin en ham id- dialarını geride bırakıyorlar; Hâlâ ve hiç kimse, maddenin, hayatın, varlığın, nereden gelip nereye gittiğimizin tarzda izah Bir anlaşma Çaresi bulundu çıkan ihtilâf ve limen genel dire, törlüğüne yapılan müracaatlar dün. iyi bır şekilde halledilmiştir. Liman ücretlerinin ton başına 25 kuruş olarak yeniden tesbit edilme- si, ameleye verilen yevmiyenin bu Ücrete uyacak şekilde değiştirilmesi ni içap ettirmiştir. Liman genel di- rektörlüğü, işçilerin şikâyeti Üzeri. ne lâzrmgelen tedbirleri almıştır. Verilen karara göre, yükleme ve boşaltma işinde çalışan 300 deniz #- kadarı tazmimat verilerek memleket lerine gönderilecektir. cak olan bu ameleye amele sandığın dan 60 şar Jira tazminat verilmesi - lacakyere yeniden işçi alınmıyaca - ğı için, amele mikdurının dörtte bir nisbetinde azalması, geri kalanların daha fazla para almalarına imkân ve recektir, Yevmiye usulünün kaldırı! ması yüzünden kaybettikleri pars bu süretle temin edilmiş olmakta - | er — Trakya Genel Müfettişi geldi « Trakya Genel ispektör Vekili Veh- bi, Mülkiye müfettişi Şefik, Tskân mü şaviri Osman, Sabri dün Çanakkale- den şehrimize gelmişlerdir. Trakya Genel ispektörü ve İç Bakanlığı müs teşarı Vehbi, dün İç Bakanı Şükrü Kayayı ziyaretle işler hakkında ma- lümat vermiştir. Trakya Genel müfettişliğine atanan İzmir İlbayı Kâzım gelinceye kadar Vehbinin Trakyada kalacağı anlaşıl- maktadır, IK, Genel nüfus sayımı hazırlıkları Nüfus sayımı merkez bürosu dün ilbay muavini Rükneddin Sözerin baş kanlığında toplanmıştır. Sayıma €sas olan cetvellerini mümkün olduğu kadar çabuk çoğaltılıp ilçebaylıklara gönderilmesi için 20 daktilo ve 20 Gaktilo muavini alınmasma karar ve- tilmiştir. Bu memurlar bugünden iti- esasını ve | baren ilbayi:ktaki büro tarafından al nacaktır. Bundân bâşka da 20 - manasını tam kanaat verecek mİ Sö edememiştir. yirminci asif zekâsı, Eflâtun bugün aramıza gelseydi kendi- | sinden utanmağa mecbur oldu. | ğumuzu söyliyen Maeterling gibi, büyük meçhul karşısında- ki binlerce yıllık hayretimizin devamından muztariptir. Ve bu büyük meçhul, dün ol- duğu kadar bugün de meçhul kaldıkça insanlar onun gizledi- ğini sandıkları gizli şans ihti - mallerine inanmakta devam edeceklerdir. Yeryüzünün bütün piyango gişelerinde ve kumar masalarında bu “şans” kelime- sinin hâlâ saltanat sürmesi, meçhul karşısındaki bilgimizin boş itikatlarımızdan daha boş olduğunu göstermiyor mu? Peyami SAFA Ekmek fiyatı Belediye narh komisyonu dün top- lanmıştır. o Komisyon un fiyatlarını incelemiş ve bugünkü duruma göre ekmek ve francala fiyatlarını aynen ipka etmiştir. alanda Hmıştar. A cetvelleri, bina cetveli Bir sayım memurunun yazmakla mükellef olduğu mıtakayı gösterir Bir sayım mıcmuru 100 nüfusu yaza- caktır. Sayım memurlarına. sayımdan ön- ce ilbaylıklarda kurslar açılacak ve ameli surette sayım tecrübeleri yap- tırılacaktır, Merkez bürosu, Uray, si- narı içindeki ilçebaylıklarla meşgul ol mak Üzere kurulmuş ise de Çatalca, Silivri, Kartal, Yalova, Şile'nin de nü merotaj ve bölge (eıntaka) işlerile de uğraşacaktır. Bundan dolayı Sab- ri, Osman Çatalcaya, Galip Zühtü Ya lovaya, Ralf Şileye giderek nlimero - #aj İşlerini gözden geçireceklerdir. Numaraların takılması işi bu ayın on beşine kadar bitmiş olacaktır. Motosikletli seyyahlar gitti Cambrige Üniversitesi talebesinden Duglas Young ve Jack Eva adında iki rkadaş motosikletle Avrupada bir se -ahate çıkmışlar ve seyahatlerine baş Jamak üzere vapurla şehrimize gel - mişlerdir. Seyyahlar dün motosiklet- le Edirneye hareket etmişlerdir. Ora- dan Sofya, Fyome, Tirol ve Bavyera Sarrebrouck'a gidecekler ve Pari yo Jile Londraya döneceklerdir. Limandaki yükleme ve boşaltma || işçileri ile yardım sandığı arasında || melesinden sakat ve yaş/r olan 80 |i Direktörlük, işlerinden çrkarıla - | ni temin etmiştir. Bunlardan açr - |! £ NUHUN Bir efsane vardır; Adına Rab İ denilen kudret nedense bir gün İ| kavimlerinin hepsini feda etme, kurmuş, yeni bir nesil üretmeği faydalı bulmuş. Bunun için de dünyada bir tufan yapmış, yeryü- i sü aylarca yağan şiddetli yağ- murlarla hâk ile yeksan olmuş.. O vakit Nuh Peygamber bir ge- mi yapmış, yeryüzündeki canlı İ mahlâkların her çeşidinden birer gift alıp, gemisine bindirmiş... Efsanenin üst tarafı malâm. Za- ten bizim bu efsaneyi kaydedişi- mizin tek sebebi de Nuh'un gemi- si içindeki çeşitleri hatırlatmak. Bizim Ankara caddesi de (eski ismile Babıâli caddesi ) bugünler. de Nuh'un gemisine döndü. Ço « İ cukluğumuzda bu caddeden geçer hen, baştanbaşa iki mra kitapçı dükkân: görür, bunların önünde Liman tarifeleri değiştirilmiyor Altı ayda bir değişen liman yükle yenilenecektir. Deniz ticaret müdür İüğünde toplanan bir komisyon, ye» ni tarifede, eskiye. mazaran fazla bir değişiklik yapmamıştır. Yal - niz, bugünkü tarifenin vazih olm - yan baz: maddeleri açıklaştırılmış, İşçilerin gece yevmiyesine ve me » &aİ saati harici çalışmalarına ait ba- #t kararlar verilmiştir. Proje yakın- da Ekonomi Bakanlığına gönderile- cektir. Diğer taraftan, ayni konu üzerin- de etütler yapmak Üzere şehrimize gelen Bakanlık tarife müteh, TI Royter ve Sıtkı buradaki i melerini bitirerek İzmire gitmişler- dir. Oradan, Bandırma yolile An karaya döneceklerdir. Yeni yükle me ve boşaltma tarifesinin Bakan Tıkça tetkiki sırasında bu iki müte hassıs da bulunacaklardır. — e ni : gelenler mühendisler Romen n Lazar Herdan ve hâkim Yuan Rasnovano küçük bir yarış kotrasile Köstence » den hareketle şehrimize gelmişlerdir. Karadenizde poyraz fırtınası hüküm | sürdüğünden Romen seyyahları tabi- atle mücadele etmek mecburiyetinde kalmışlar ve ancak 47 saatte İstanbula gelmişlerdir. Romen denizcileri Mo - da klübünde misafir edilmişlerdir. Karadenizde fırtına kesilince tekrar Köstenceye gitmek üzere hareket © deceklerdir. — Lise direktörleri toplanıyor Lise direktörleri bugün Kültür di- rektörlüğünde bir toplantı yapacak » lerdir, Bu toplantıda ikmal imtihan - larının günleri tesbit edilecektir. Ey- Mil devresinde olduğu gibi ikmal im- *ibanları sıkı bir şekilde yapılacaktır. Bakanlık üç dersten fena numara ala» rik sınıfta kalanlar için henüz bir | karar vermiş değildir. Bu gibi çocuk- lar ikmale kalmış addedilmelerini Ba kanlıktan rica etmektedirler, Ikmal imtihanlarında eski talimatname tat « bik olunacaktır. Ne Dersiniz ? me ve boşaltma tarifesi, ay başında | 3 GEMISİI! durur, güzel kitap ciltlerini doya doya seyrederdik. Babıâli cadde. si deyince, hatıra kitapçı dükk, nı, gazete, mecmua idarehanesi gelirdi. Şimdi bu caddeye bakıyorum da yüreğim sezlıyor. Ciğerci kembeci, şıracı, piyazcı, sucu dük- kânlarından geçilmiyor ve yine | nedense gün geçtikçe kitapçılar azalıyor, Kitapçının azalması, ne- | den ve niçini ayrı emma, ciğerci | yanında kitapçı, terzi yanında iş- kembeci dükhânı açtırmak İstan. bula has bir şeydir. Istanbul dü kân çeşidi ve esnaf toplantı mer. kezleri itibarile adeta Nuh'un ge- misi olmağa başladı! Biz, her horoz kendi çöplüğün- de ötse diye düşünüyoruz. Siz ne dersiniz 2) Adalet divanına Türk namzet Lâhey Arsrulusal Adalet Divanında açılan üyeliklerden birine Universite rektörü Cemilin namzet gösterilece - ği yazılmıştı, Dün bu hususta yaptı. İtmız incelemelere göre, arsrulusal adalet divanında münhal üyelik bir tanedir, Her devlet bu üyelik için bi- rer namzet göstermektedir. Adalet di vanında üyelik müddeti 4 yıldır. Uye ye verilecek maaş ta bir gazetenin yazdığı gibi 18 bin lira değil, 1800 liradır. Universite rektörü Cemilin Türk namzedi olarak gösterilmesi ih- timal içindedir. Rektör dün bir mu- harririmize bu hususta ve Ankarada» ki temasları hakkında kısaca demiş- tir ki: — Arstulusal adalet divanma han- gi devlet namzedinin seçileceği şüp- hesiz henüz belli değildir. Üyeliğe bir Türk hukukçusunun seçilmesi te- menni olunur. Ankaradaki temasları- ma gelince; Universite işleri hakkın. da Bakanlıkla temas ettim. İcap eden izahatta bulundum, Bakanlığın bise Bunları da Bakanlığa | gönderdim.,, ——— Çöplerden gelir almak için Belediyece çöplerden varidat te - mini için tetkikat yapıldığı yazıl - mıştı, Belediye fen direktörü Hüs- nü ve temizlik işleri direktörü Nus ret yarın Almanya'ya gidecek ve Frankfort'ta toplanacak olan beynel milel göp kongresine iştirak edecek- lerdir, Şehir çöplerinin genel durumu hakkında büyük bir rapor hazırlan- mıştır. Bu tâpor incelenmek üzere kongreye verilecektir. Direktörler kongreden dönüşte Almanya'nın di ger büyük şehirlerini de gezecek bu önemli incelemelerde bulunacak - tır. Bu seyahat bir ay sürecektir, — Otomobili seyyahların gümrük vaziyetleri Gümrükler genel direktör vekili Mahmut Nedim, Edirne ve civarın- daki gümrük teşkilâtını gözden ge- girerek şehrimize dönmüştür. Mah- mut Nedim, bu arada otomobili gez ginlere ait gümrük muamelelerinin tatbik şeklini gözden geçirmiştir. makismdaki soralarına profesörler ce-| İ vap verdiler, | ŞEHİRDE OLUP BİTENLER KUÇUK HABERLER * İlk okulların kadrosunu hazir. liyan komisyon bu husustaki çalış - malarını yarından sonra bitirecek ve sonucu bakanlığa bildirecektir. * İlk okul müfettişleri dün Kür- tür Direktörlüğünde £ toplanmışlar ve ilk okülların genel durumlarını incelemişlerdir. Finans o Bakanlığı uzmanları (mütehassısları) İstanbuldaki ince- lemelezini bitirdiklerinden bugünler de İzmire gideceklerdir. Bakanlık inceleme bürosu şefi Cezmi Anka - raya dönmüştür. Prens Dögalin ziyareti ha- beri nereden çıktı Sofyadan, Istanbulda çıkan bir ga- zeteye verilen bir haberde İngiliz ve- liahdi Prens Dögalin OYugoslar- yada Bled şehrinde naibi hükümet Prens Paul ile görüştükten sonra Is- tanbula geleceği bildiriliyordu. Yaş tığımız tahkikata göre br haber asil. sızdır. İngiliz veliahdinin şehrimize geleceği haberi (İngiltere Kralının dördüncü oğlu olan Duc de Kent'in elyevm Yugoslavyaya giderek Prens Paul'ü ziyaret etmeği tasavvur etmiş olmasından ( galattır. Prens Dögal Yugoslavyaya gitmediği gibi şehrimi- ze ziyareti haberi de doğru değildir. — Tatil eden fıçı fabrikaları Memleketimizdeki fıçı fabrikaların dan ikisi son zamanlarda çalışmaları- nı tatil etmişlerdir. Daha çok zeytin ihracına elverişli fıçılar imal eden bu fabrikaların kapanmaları sebebi ilgi- lilerce gözden geçirilmiş ve şu sönu- ça varılmıştır: Fıçı fabrikaları, yüzde 10 mwame- le vergisi ve bir mikdar da ormaniye resmi ödemek vaziyetinde olmaları dolayıile, el ile yapılan fıçılara reka- bet edememektedir. EL ile fıçı imal €- den müesseselerin daha müsait şart - lar altında çalışabilmesi, fıçı fabrika- larmın yaşamasını güçleştirmekte - dir. Maamafih, el imalâtmın yalnız zeytin ihracı için lüzumu olan fıçı ih tiyacını bile karşılayamıyacağı düşü- sülmüştür, Yeni hazırlanan ve zeyti- nin münhasıran fıçı ile ihraç olunma» sm şart koşan zeytin ihraç nizamna- me projesi değiştirilecek, küfe ile de sönüseilekilereki halkında, hizrpaşlar sanın fıçı ihtiyacı ve fıçı fabrikaları: tin korunmüsı hakkında bazı önemli etütler de hazırlanmıştır. —— Türk - Yunan müşterek ofisi Türk - Yunan müşterek tecim ofi si bir toplantı yaparak, eski tecim anlaşmasının tatbikindeki zorluk - lar etrafında mühim bir rapor hazır lamıştır, Bu rapor, yeni anlaşmanın imzalanması sırasmda gözönünde tutulmak üzere her iki tevdi edilmiştir. Verilen malümata göre, Pariste Fransa ile yeni anlaşmayı İmza eden Türk heyeti Yunanistana geçmiş ve müzakerelere başlanmıştır. — Alman tayyareci bugün geliyor Almanyanm kadın tayyarecilerin - den EM Binhorn'un Almanyadan kalkarak şehrimize geleceğini ve ayni günde tekrar Almanyaya döneceğini yazmıştık. Elli Beinhorn'un bugün sabah Gicivi'den hareketle öğleden evvel Yeşilköye gelmesi beklenmek - tedir. Belnhorn bir saat kadar Yeşil- hükümete köyde kaldıktan sonra tekrar Gli - vitz'e dönecektir. 138-935 AKDİ SİNANA ANIT Sinan ustanın hayranlarında- nım. Taşı, toprağı erişilmez bir çizgiler, köşeler, yuvarlaklıklar ve düzlükler ahengi içinde Adam oğlunun söylediği şarki ların en güzellerinden biri gibi dile getiren bu büyük ustaya karşı beslediğim saygı sınırsıZ” dır. Sinan ustaya karşı duyduğum bu saygı ve hayranlığı her fır- sat düştükçe yazdım, Yine de yazacağım. Yarattığı eserlere padişahların adları takılan Sir nan usta, halkın çocuğudur, de" hası halkın dehası, eserleri hal- kın eserleridir, Bu eserler ister cami, ister köprü, ister medres&, ister kervansaray biçiminde ol” sunlar, topunun bir hususiyeti vardır: Ne padişahım, ne Tanrir nn, halkın yaratıcılığını hay» kırmalar. Duydum ve okudum ki, Sina- na bir anıt yapılacakmış, Sina” nn heykelini dikeceklermiş. Güzel ve yerinde bir düşünce. nız, bence, İstanbulda Sinan yapılacak en yerinde anıt ve en güzel heykel: BIR Sİ - NAN HALK HASTANESİ biçiminde olabilir, Orhan SELİM Rıhtımlar mütehassısı tetkiklerini bitirdi Bayındırlık Bakanlığı Rıhtımlar mütehassısı ve Mühendiş Mektebi pro fesörü Dö Mayyo, tetkiklerini bitire- rek Ankaraya dönmüştür. Mütehas * #8, Ekonomi Bakanlığınca hazırla * nan projeye göre İstanbul rıhtımlari" nım tamamlanması meselesini gözden geçirmiştir. Verilen malümata göre, mütehassısın kanaati yeni rıhtımların demir üzerine kurulmaması yolunda» dır. Bundan , temeli tutturabile mek için umulduğundan daba fazi& derinlere imnek İâzmgeleceği mütar Ikasmı yürütmüştür. OHazırlayacağı rapor, Bakanlıkça gözden geçirilecek tir, — — Be'ediye ile Evkaf Belediyö”ile'Evkat arasındaki ptt rüzlü işleri halledecek olan komisyo" nun önemle inceleyeceği meselelerde başlıcaları sular ve mezarlar mesele” sidir, Bundan dört yıl önce çıkan ka” nunla şehir suları belediyeye devredi miş, fakat Evkaf suların iratlarını, v& kıllarını devretmemişti. Belediye bü” nu ve mahvolmuş halde bulunduğü iddia edilen birçok mezarların i için vakfedilmiş olan paranın hesabi” nı istemekte, Evkaf vermemektedir Komisyon bu pürüzlü meseleyi için her iki tarafı önemle dinley ve durumu inceledikten sonra karaf nı verecektir. Bu karar: her iki taf” ta kabul etmek mecburiyetindeğirlef isafirleri| Dağcılık klübüinün misatirle” Hususi bir yatla dün şehri (13) İngiliz gezgini gelmiştir. BW lar arasında İngiliz üniversite t ebesi ve Londra dağcılık klübü Sf leri bulunmaktadır. Gezginler ©”, şehrin muhtelif yerlerini dolaşmı!8 lardır. Yakında Çanakkale şebi lerini ziyaret edecek ve Truva Li belerini gezeceklerdir. Misafiri, şehrimizde kaldığı müddet içici belediye lokantasmdan yemek Yiğg ceklerdir. Bu akşam dağcılık li misafirlere bir ziyafet verecektir, ——————m a No, 31 Abanoz Bilezik RENE CHAMBE karmıyor, elleri arkasında hareket- siz duruyordu. Bu rabitin bütün oradakilerden iğrendiğini açıkça gösteren şu hali okadar hoşuma gitti ki. Beğendim, beğendim. İç sene bu! Üç sene denizaltında bir mağarada esaret! Ne enerjik a» dammış? İnce siluetile bu adam, bütün bu düşman kalabalığının İçinde tek başına dimdik duruyordu. Yapa yal- Dir.. Elbette bir yolunu bulup kaçmak istemişti, Fakat belli Oki, haftalar, aylar, seneler bu imkân: bulamamış,, Üç yıllık me zar hayatının bütün ağırlığı omuz- iarına çökmüş. Lâkin ne başı eğil - miş, me sırtı! Yalnız şakaklarındaki saçlar vaktinden evvel ağarmış.. İç senedir buraya gömülmüş bir adam,, Fransada da kimse birşeyler bilmi yor, kimse bir şeyden şüphelenmi - yor. Crcuse nakliye gemisi battığı zaman, bu havadise epeyce heyecan uyandırdı, sonra kazaya riza göste- rildi, daha sonra mesele kapandı, u- autuldu, gitti, » Ve Fakat facia devam ediyordu. Evet, bu adam tek başma burada mücadele ediyordu. Arkasında onu tutacak, teşçi edecek kimseler yok- tu. Vasiyetin korkunçluğu onu ne çıl dırtmış, ne de intihara sevk etmişti. Hattâ boynunu bile bükmemişti. Hâ lâ mükavemet ediyordu, halâ kafa tutuyordu . Creuse kumandan: ene kin azmi ile gözlerimde dükçe büyüdü. Böyle bir adam ancak tak - dirle ve hürmetle karşılanabilirdi. Möewe'nin bile bu tesir altında kal dığımı görüyordum. Aşikâr bir say- 8! İle iki adım yürüdü: — Kumandan, dedi, bir süsle, be! | k i de bir nasihatinize müsaadenizi rica edeceğim, Niçin bize karşı bu kadar hasım davranıyorsunuz? Ba - şınıza gelen felâketten biz mi mesu lüz? Faydasız bir mücadeleden vaz geçip olaganı kabul etmek daha iyi değil mi? Bu efendilerle hoş geçin- meğe razı olsanız, buradaki hayatı - nız daha güzelleşir, daha rahatlaşır. Bana inanınız, size hayranlığımı sak Jamam, fakat acıdığımı da gizlemi - yorum. Sizi bukadar tutan kuvvet nedir? Fournier'nin gözlerinden bir ışık geçti: — Siz orasını bilemezsiniz, dedi. meden yürüdü, gitti. Arkasından atılmak, elini sıkmak yecanı yüksek sesle söylemek İsti- yordum, Fakat böyle bir hareket be ni mahvederdi. Ortalrk çıt kesildi. Bütün başlar uzaklaşan Fransiz za- bitine döndüler, O kadar. Möcwe omuzlarını silkti. Kılıcını şiddetle kınma sokarak dedi ki: — Şimdi bırakalım bunu! Daha yapacak işlerimiz var. Buradan ay - rlmazdan evvel hepinizi imparato - run, İmparatoriçenin, Kronprinz'in ve en büyük Almanya'nm şerefine dehlerinizi kaldırmağa davet ede - ceğim. Bir işaret üzerine mantarlar pat - ladı, köpükler dağıldı, kadehler dol du, ortalığa bir gürültü ve neşe gel- di. » Möewe bozulan safların arasmda kadehini kaldırmış, göğsünün bü - tün kuvvetile bağırıyordu: — Prosit! Hurrah Kalser! Hurrah Kronprinz! O anda bütün kadehler yükseldi, tayfalar korkunç hurralar içinde hepsini de bir nefeste diktiler. Zabitlerle neferler artık içki sof- rasında birdenbire senli benli olu- İ vermiştiler. Kanımın sanki dondu - ğunu hissettim, O sırada ağır bir el Sigarasını attı ve selim dahi ver ve o saniye duyduğum takdiri ve he omuzumdan tuttu. Hemen döndüm, Kimi göreyim? Framond karımda . Framond kollarını kavuşturdu ve hiç birşey söylemeden dik dik hana baktı. Kalın suratında hayretin ve şaş » kmlığın bütün ifadeleri okunuyor - du, Kırmız: yüzünün hatlarında mü takallis bir titreme vardı. O kadar yanımda duruyordu ki, nabızlarında ki kanın daha hızla çarptığını âdeta hissediyordum. Sonra yavaş yavaş yüzü değişti. Sert bıyıklarmın altından du rınm köşeleri bir iki defa oynadı ve gülümsedi ; — Hab, hah, hah! Buradaki zat De Soliers midir, yoksa ben mi göz lerime aldanıyorum? Ve elini uzatarak kolumdan tut » tu: — Gözlerime aldanmıyorum, de - di, peki siz buraya nası) gelebildi - siz. De her halde garp. kala- cal rusu bu işe gülmemek mim kün değil, ” Hem söylüyor, hem mütemadiyen gülüyordu. Rlim cebimdeki tabanda da, her İhtimale karşı hazır bulu - nuyordum. Salonda tayfalar kadeh leri kaldırmışlar, hep bir ağızda: *“Dewtehland über Alles,, i söylüyor lardı , Framond dedi ki: — De Soliers neden könüşmiyor. sunuz? Birşeyler söyleyiniz, Niçin buraya geldiniz? Söyleyiniz, söyle- yiniz, Bütün soğuk kanlılığımı topla - dım. Nasıl olsa mahvolduğuma gö- re, artık boyun eğmeğe lüzum yok- tuz — Alayı bırakınız, dedim, ben &- layı seven İnsanlardan değilim. Mâ- nasız şeyler de E- vet, ben De Soliers'im, sizlerin kim ler olduğunuzu İyice öğrendim, mas kenizi attım, Şimdi elinizdeyim, Ne yaparsanız, yapabilirsiniz. O da si- zin bileceğiniz İştir. Tabancamı çıkardım. yüzü birden ekşidi: — Ho, Ho, De Soliers, siz müte- caviz davranıyorsunuz, dedi, tatlı muhabbetimizi z. Ne yaparsanız, yapabilirsiniz, dediniz. Ben orasma karışmam. ancak Möewe bir karar verebilir. Framond salona çıktı, Möewe'ye doğru yürüdü ve konuştular, Möewe'nin birdenbire retteni omuzlarını kaldırıp indirdiğini gör- düm, Başını, arkasına saklandığım direğe doğru çevirdi, yüzü sap sacı olmuştu, Sonra Framond'la beraber yavaş yavaş bana doğru geldiler, Möewe'nin gözlerinden ateş fışkı- rıyordu, Karsıma gelince durdu. — Ajkolsun yahu, dedi, sizi teb - rik ederim, misafiri olduğunuz in - sanların size gösterdikleri emniyeti maşallah hiç te sulistimal etmiyor » Framond'un sunuz. Haydi tabancanızı indiri Çocukluk yapmıyalım, Fakat doğr ya kadar nasr geldiğinize de döl su şaşmamak kabil değil! Kim dım etti size? ge — Hiç kimse yardım etmedi,“ dim, icabında ben yalnız hareket mesini de bilirim, “ii — Doğru.. Burada size zate “j4 yardım edebilir ki? Hepsi # sanlardır. Fakat nasıl geldiğini ği! hâlâ hayret ediyorum. SöYİİ çanım. — Eyvel, hakkımda ne di yoplank. siz söyleyiniz öewe lümsedi : medik, dedi. — Herhalde beni de Fow gevireceksiniz. Sefil herifler! Möewe sadece omuzlarını sonra Framond'a İşaret eder“ Ben on adım yürüdüle on a: ürü r. Ben sırtımı kayalığa days” olacak diye bekliyordum... ge İkisinin konuşmalarından “ei işidemiyordum. Kafamı? &., birbirine gıt fikirler dolaşıYE yaf kat şurasmı muhakkak BİTİ dum: Artık benim için herif geli mişti. Harbe gidemiyecektin” lerim, atlarım, beni bekliyet , e Ya Maryse, Maç ve iran Şu a ra ya iran şu adamla ü kası VE O SİSEEEEE. e EE: SESE SELE.