TAN MEMLEKETTE TAN “Sumer Banka Geçen Fabrika Kütahya, (Özel aytarımız bildiriyor) — Devletçe kurulması kararlaştırılan porselen fabrikası için münasip bir yer seçilmiş, plânlar üzerinde tetkikata girişilmiştir. Yapılan sondajlar, umulduğundan iyi sonuçlar vermiştir, Mevcut tuğla, kiremit fabrikası, keramik fabrik; r namı aj- tında Sümer Banka mal edilmiş ve daha geniş ölçüde işletilme- sine başlanmıştır. Kuş Adasından Yapılan ihracat Kuşadası, (Özel aytarımız bildiriyor) — Kuşadası liman fa- aliyeti son yıl içinde tecimsel, ekonomsal bir ilerleme göster- miştir. Aydın zeytinyağlarınm, Söke koyun, keçi ve zahireleri- nin Kuşadasından dışarı çıkarılması bunda amil olmuştur, Li- mandan, her yıl İtalyaya zeytinyağı, Mersine prina yağı, İs- ,anbula da Söke ovasının zahireleri ihraç edilmektedir. Zonguldakta işçi. Evleri Zonguldak, (Özel aytarımız bildiriyor) — Türk İş Sosyetesi tarafından Üzülmezde maden amelesi için işçi evleri kurulmağa başlanmıştır. Bunların temel atma töreni, geçenlerde yapıl mıştır, Üzülmezde, çok yakında güzel ve modem bir işçi ma - hallesi vücuda getirilecektir... Et Hali, Modern Mezbaha Nizin, (Antep özel aytarımız bildiriyor) — Nizip Belediyesi, 7.500 liraya bir et hali, 3 bin liraya modern bir mezbaha yaptır- mıştır. Ayrıca şehrin ortasında içinde yeldeğirmeni bulunan bir bahçe kurulmuştur. Bir müteahhide ait elektrik tesisatı kasabayı aydınlatmağa yetişmediği için bu tesisatın satm alınarak ikinci büyük bir ma- kina getirtilmesi kararlaştırılmıştır. Bunun için Belediyeler Bankasından istikraz yapılacaktır... , Birecikte te Susuzluk Birecik, (Özel aytarımız bildiriyor) — Kasabanın mezbaha- dan başka hiçbir ihtiyacı karşılanamamıştır. Kasabanm kurulu bulunduğu sırttan birçok sular fışkırdığı halde, bunlardan isti- fade edilememektedir. Bu kadar bol suyu bulunan kasaba, ade- ta, susuzluk çekmektedir. 50 bin lira olarak tesbit edilen şar- baylık bütçesinden, bu işlere harcanmak üzere tahsisat ayrıla. gaktır, Kuşadasında Kültür işleri Kuşadası, (Özel) aytarımız bildiriyor) — Kuşadası Akderiz kıyısında, Si. kezidir. Ki jam adası karşısında yedi bin nüfuslu bir ilçe mer- ir bakımından Kuşadası Ege mıntakasınım en zengin bir ilçesi sayılır, Çünkü ilçe merkezinden başka, on üç köyün hepsinde de mektep ve muallim vardır. Her yıl mektep- lerden yüzlerce talebe yetişiyor. Ayıntapta Trahom Salgını "Antep, (Özel aytarımız bildiriyor) — Salgın derecesinde bu- lunan trahomun önüne geçmek için, Sağlık ve Soysal Bakanlığı tarafından buraya bir gezgin kamyoneti gönderilmiştir. Hastane çadırı, ameliyat masası ve âletleri, ufak bir eczane, lavabo gibi ameliyat için lâzım olan araçları havi bulunan bu kamyonet köy köy dolaşarak köylülerle ilgilenecektir. Menemen civarında 90 bin liraya inşa edilen Gediz beton köp İ mişlerdir. Derhal işe başları Zongu'dakta Hastane yapılıyor Zonguldak, (Özel aytarımız bildi- riyor) — 934 yılında işçiler birli ö. madencilerimiz 100 bin Hira harcıya- rak Zonguldağın en güzel bir yerin- de bir hastane kurmağa karar ver - EŞ, yapı nın temeli törenle atılmıştır. Yukarı- ki resim hastanenin alacağı şekli gös- teriyor ——— Konyada halk Ekmeği Konya, (Özel aytarımız bildiriyor) Uray dünkü toplantısında, ekmek narhımı birer kuruş indirmiştir. Halk ekmeği ismi altında urbaylıkça yaptı- lan ekmeğin kilosu da beş buçuk ku- tuştan dört buçuğa tenzil edilmiştir. Bugünden itibaren ekmekler bu fi - yattan satılacaktır. N ——— ———— Pa siciline İKÜÇÜK TELGRAF | H A B ERLERL.İ bi Lüleburgaz, (Tan) — İlbay Faik Üstün ilçeye bir inceleme gezintisine çıkmış ve daha ziyade sağlık işleri N€ ilgilenmiştir. * Sungurlu, (Tan) — Sungurluda peçe ve kafesler uray kararile yasak edilmiştir. * Çorum, (Tan) — Genel Sava - man (müddelumumi) Hasan Taksin, Bartın Ağır Ceza Başkanlığına atan- miş, yerine Kozan Savamanı Zeynel- abidin atanmıştır. * Sıvas, (Tan) — Idman İttifakı Başkanı Erzurum Saylavı Aziz illerini dolaşmakta olan Başbakanı Erzurum- da karşılamak üzere şehrimize gel- mi#ir. Aziz. Sivas sporuna yakın bir alâ- ka göstermiş, Erzurumdan dönüşte de bu işlerle meşgul olmak üzere bir kaç gün kalacağını söylemiştir. * Çanakkale, (Tan) — Tarim Ban- kasına buğday alımı için emir gel miştir. İlimizin Çanakkale, Çardak, Karabiga iskelelerinde birer buğday alım satım özeği kurulmuştur. Bu yı- ln ürünleri çok iyidir. Buğday 4 - $ kuruşa kadar alıcı bulmaktadır. * Balıkesir, (Tan) Halkevi temsil kolu güzel bir müsamere vermiştir. Bu müsamerede Hedef ad- W'bir piyes temsil edilmiş ve çok rağbet görmüştür. Temsil kolu genç- leri şimdi, Öz; ünün birkaç gün önce, törenle açıldığını yazmıştık. Yukarıki resim, köprünün uzaktan bir manzarasını gösteriyor. No. 77 YOSMA! Etem İzzet BENICE rını bugün teknik, lâboratuvar yeni buluşlar diye veriyor. Son- ra, eski Türk şairlerine baytlı - rım, Sabahleyin saat beşte kal- kar, evimin Marmara'ya bakan penceresi önüne oturur, Fuzuli. yi, Sadi'yi, Nedim'i, Baki'yi me sindire sindire okurum. Bü. tün bunlar bana dinçlik, genç- Jik, iyilik veren şeylerdif. Bugü- nün hekimliğine âit batı yayı mını da geceleri okurum. Öku- yuşlarımı, zevklerimi hiç biribi- rine karıştırmam! Eski Türk hekimlerinin in. sân vücutlarını sağlıyan nebati ilâçları arasında çok iyileri, çok değerlileri var. Ben bunlardan birçoğunu yıllardır, hastalarım üzerinde denedim. İyi sönüçler da aldım. Fakat, genç hekimle” rimiz bünları bilmiyorlar. Uğ - raşmak ta istemiyorlar. Hem uğraşmazlar da. Bu apayrı bir iş. Bunu Fakültede kurulacak bir enstitü yapmalıdır, Böyle bir enstitü hem Türk kültür izerle- ri, hem de medeniyeti yönünden çok faydalı olur. Teknik, stil, bakım, bütün her şey değişmiş olmakla beraber eskiden alına- cak ve yeni batı; buluşlarma karşı en çok ilâç bakımından: bu bizde vardı, ve eski hekimleri- miz şöyle kullanırlardı.. dene- cek çok şeylerimiz vardır. Bu- güne hiç etkisi olmasa bile eski- nin büyük varlığını çıkarıp or- taya koymak, onu müzeleştir. mek, anıtlaştırmak bile kötü şey mi?, Güney hiç ses çıkarmadan dinliyor, Rüştü Çapçı da söylü- yordu: , o “Gerçekten ben.sizin bu ta- rafınıza bayılırım. En yeninin içinde en eskiyi" de eleyen, ya- hut en eskinin içinde en yeni. yi de hamur eden bir kafanız var, Ve birden Güney'e döndü: — Siz üstadı tanımıyorsunuz. Dedi ve: — Hoş beni de tanımıyordu- nuz ya?!, Diyerek ilâve etti: — Doktor Rusçuk'lu Hakkı. | Hepimizin sevgi ve saygısını derliyen hekimimiz. Rüştü Çapçı şendi. Güler > zile: — Biz lâkırdıya daldık, has- tayı unuttuk. Dedi, yine sanki kendi konuş- kanlığını bağışlatmak istiyor - muş gibi: — E çok ta vakit kaybetme- dik. Kahvelerimizi içtik, Dedi, | etmiştir. İ ra düşmüştür. Gülizarın, kol ve ba- HAKYERLERİ Bahçekapıdaki Otomobil faciası kapıda Hasan ecza deposu r hamala çarpan ve sırtın sandığının altında kala - : sebep olduğu iddia edi emi be ümnindi adl edilmiştir. Şahit olarak dinlenen Mahmut: “ — Ben tramvay bekliyordüm. oldu. Hamalm yere dü - sn altında kaldığını ve ar içinde kaldırıma uzandığını üm, Otomobilin korna çaldığı - , de tmiş, #orna çaldığı- Suçlu vekili bazı mü- göstermiş, mahkeme, i takdirde gelecek celsede dinlenmesine karar vermiş « Yeniden keşif yapılması isteği h mda, evrakın tekrar tetkikinden ve ilk keşfin kifayet edip etmiyece- ği belli olduktan sonra bir karar ve- rilecektir. Duruşma, bunun için baş- ka güne bırakılmıştır. ağır ceza mahkemesinde isminde bir genç muhakeme Hamdi, üç yerden hırsız- lik yapmaktan suçludur. İddiaya gö- re, sekiz beşibirlik, çift sandal küreği ve iki çuval arpa ile buğday çalmış, sor xe. Ham di, hâdiseyi inkâr etmiş, yalnız sir. kötlerin tesbit edilmiş Ooldu- ğunu, ortada kendisi aleyhinde bir delil olmadığını söylemiştir. Din lenen şahitler tahkikatın ilk safha-- r, duruşma polis me zılması için başka gü şehadete itiraz POLiS|* iki yankesici tutuldu! Bir Bütğerın hayreti ve zabıtanın müvatfakıyeti Evvelki gün yakalandıklarmıyazdı Eımız yankesici Davitle Piç Agop dün Adliyeye verilmişlerdir. Bunlar son defa bir Bulgarm para» sin: çarpmışlar, fakat azbıtanın siki takibi üzerine 4 saat içinde yakalan» muşlardır. Yuvan adında Bulgar tabasından bir genç. evvelki gün polis ikinci şu- be direktörlüğüne baş vurmuş, tanıma dığı ve tanrtamıyacağı iki kişinin, ce- binden $00 birasile bir altınını ve ti bakasını çarptıklarını haber vermiştir. Hidiseyi öğrenen ikinci şube mermur- ları takibe başlamışlar ve ihbardan sonra 4 saat gibi çok kısa bir zaman içinde Piç Agopu Yenişehirde tutmuş lardır. Agop, Emmiyet direktörlüğüne geti en Davidin de Hasköyde ya- | kalandığı anlaşılmıştır. Yankesiciler, evvelâ çarptıkları şey leri inkâr etmişlerdir. Memurlar, Da- vidin sakladığı paraları odasının per- deleri arasında, paranı diğer bir krs- mını da Agobun evinde lâvabo ile mer diven arasına sıkıştırılmış bir halde bulmuşlardır. 500 Mirası, tabakası ve ayrıca bir altını bulunan Bulgar, Emniyet ikinci şube direktörlüğüne çağırılmş ve çaldırdığı şeyler kendisine teslim Yüvan, bunları görünce, şaşırmış, bu kadar kısa bir zaman için de başarılan bu muvaffakıyete hayret git * Dün Beyoğlundan raki ii, Çıra mekte olan 2319 No. li otemobi ğan sarayı önünde tramvay direğine | | arpmıstz. Bu çarpmada otomobi Jin omygamurlukları kırılmıştır. Şo.» för, kurtulmuştur. * Drağmanda oturan İbrahim kı- zı Gülirar dün Balatta Ayan cadde- sinde wütçü Yorginin dükkânmdan süt içerken başı dönmüş ve o sırada kaynar süt tenceresinin üzerine doğ cakları yanmış, tedavisi üzere evine kaldırılmıştır. © Dün saat 11 de Süleymaniye ca- mi kapıcısı Hüseyinin evde bulunma maşından İstifade ederek evin pence resini kurcalıyan sabıka: Mehmet yakalanmıştır. yapılmak Rusçuk'lu Hakkı: — Fazıl'ı görsek artık.. Diye kalktı ve Rüstü'den sordu: — Nesi varmış? Rüştü: — Bilmem göreceğiz. Dedi, hep beraber hastanın yattığı odaya yürüdüler. Fazil iniltiler içindeydi. Çok | kuvvetli bir nöbet geçiriyordu. | Rüştü: Çapçı'yı, Rusçuk'luyu | görür görmez, heren ateşli el | lerini uzattı: — Ölüyorum galiba. Rusçuk'lu; — Bir şeyin yok. Dur baka - lum,. Telâş ediyorsun. Derken sokak kapısının zili yine çalındı, Güney hemen dışa» rıya çıktı. Tekrar odadan içeriye gelir- ken Akil Muhtar'la beraberdi. O ötekilerini, ötekiler onu görünce hepsinin birden ağzın (8 «9S: ış Japon âdetleri İmparatorluk Sarayının Bahçe- ;isinde 7000 Kişilik Caz Ziyafeti Japon süvarileri bir geçit resminde İngiltere Kralının kabul resimlerine benzeyen ve binlerce davetlinin bulun duğu Garden partiler Japon haneda- nının an'ane halinde verdikleri sene- lik ziyafetlerden maduttur. Geçenler- de verilen bir partide 7 bin Japonyalı ipekli elbiselerini giyerek e yabancı kralın sâray babçelerinde çay içmişlerdir. Ilkbahar partisi tabir olunan bu çay ziyafeti maalesef yağmur yağmasile çok ça - buk dağılmak mecburiyetinde kal - mıştır. Maamafih yağmur o kadar şid detli olmuştur ki gazetecilerin tahmin lerine göre en aşağı bir hesapla eski Veantika hülemündeki ipekli esvapla- rın börulması Japon zenginlerine 200 bin dolarlık vir zayiata mal olmuştur. Japonyada casus hulyası İmparator Hirohito ülkâstdehilin. de çok farla casus olduğuna hükme detek geçen hafta üçü Amerikali ve biri de Avustralyalı olmak üzere dört (casus?) ele geçirmiştir. Bunlardan Pierce ismindeki Ametikalı bir hafp gemisinin resmini almakla itham o- İ Memleketlerine iya çekilmek suretile hürriyetinden nuştur, Bilâhara casusluğu te- ün etfheyince memnu muntka de resim aldığından dolayı 9 dolar nakdi ceza alınmak suretile ser- best bırakılmıştır. Pierce polisin elin- den kurtulunca bir daha Japon toprak larına ayak basmayacağına dair ye » min etmiştir. Avustralyalı Gertonde Sayder ismin deki kadın da doğru yoldan ayrıldığı ve serseriyane dolaştığı için tevkif e- dilmiş, şüpheyi cel bedecek birşey bulunmadığı için yal nız bir gün alikonularak serbest bıra- kılmıştır. Diğer iki Amerikalının da bunlara benzer suçlarla tevkif edildiğini naza- rı dikkate alacak olursak Japonyanm Amerikalılara karşı ne derecelere ka dar şüphe beslediğini kolayca anla; sit en vak şeyle! bile “ışarıya çıkarmamak emelinde 0- lan Japonların bu casus hülyası belki biraz mübaliğatıdır, Fakat bu gibi iş- lerde “korkulu rüya görmektense uya nik yatmak hayırlıdır. sözüne inanan İunarak on bir gün günde on saat sor. | Japonlar son derece Hassastırlar, Tâpon askerleri arada sırada İmparatorun sarayının duvarına gi derek yrikadden başkanlarına arzı tazimat ederler Halkalıdan çıkanlar tayin edildiler t mektebinden bu se çıktığını yazmıştık. Bun - ğan Halka li Ziraat mektebinde asistan olarak kalmışlardır. Babri, Hamdi, Cavit, Ahmet, Abdurrahman da inhisar - lar genel direktörlüğü ziraat şubesi ne tayin edilmişlerdir. Rüştü Çapcı: — Galiba hastane açıyoruz. Neredeyse bütün hekimler Fa- zıl'ın başında toplanacaklar. Dedi: — Buyurun profesörüm.. Diye Akil Muhtarın elini sıktı, Rusçuk'lu ile de araların- da saygılı bir esenleşme oldu. Akil Muhtar sarıdan aklanan kırpık bıyıklarını sıvaya sıvaya sordu: — Ne var, ne olmuş Fazıl'a?. Fakültede dersi bitirir bitirmez hemen geldim. Ve hastanın yanma ilerledi: — Nen var Fazıl Fazıl sadece inliyor, doktor arkadaşlarını kendi yanında görmekten duyduğu teselliyi dilinden çok bakışlarında belli ediyordu. Güney kendi kendine düşünü. Mançuri Mongolistana bir nota daha verdi Dairen, 3.A.A. — Röyter ajansı bildiriyor : Mançuri, Mongolistanın vermiş olduğu ikinci, cevaptan mem nun kalmıyarak, üçüncü bir nota vermiştir. Bu notaya verilecek cevap ta mem- nun edici olmazsa Mançuride yapıl- makta olan görüşülerin durdurulaca- Bı bildirilmiştir. yordi — Bunların üçü de çok tanım muş, bilgilerine güvenleri olan hekimler. Bir araya gelince hem biribirlerine karşı durum” ları ne olacak, hem de bir nok* tada birleşecekler mi?, Mera edilecek şey! Akil Muhtar alçak gönül gün içine'sığdırdığı bir bilgin lik otoritesi ile hekim arkada$” larina döndü: — Siz baktınız mı?. Diye sordu, Rüştü Çapçı* — Biz de şimdi geldik prof& sörüm. Siz bir baksanız. Dedi. Bu arada bir seremoni başladı — İlk önce siz baksanrı — Yo, siz varken bize düş * mez. — Niçin böyle?, — Yo. — Siz profesör... (Arkası var)