Z YAHUDİLER, KATOLIKLER Almanyada Olup Bitenler Le Soir'dan: Eğer ârsiulusal efkârı umumiye- bütün dikkatini İtalya - Habeş iktlâfinn ne şekilde inkişaf ettiği» ne hasretmiş olsa İdi, hiç şüpbesiz son günlerde Almanyada cereyan e den hâdiselerle daha çok alâkadar o- lurdu, Başbakan Hitler partisinin en faal elemanları ortaya atılmıştır. Hattâ o kadar ki bu Nasyonal Sos- yalist diktatorasında kimin emretti- ği belli değildir. Yahudilere karşı yapılan mezalim, İngiliz ve Amerika mahafilinde çok fena karşılanmıştır. Katolikliğe kar- $r açılan mücadele, papalık makâmı tarafından resmen protesto edilmiş, GÖBELS ve Ren mıntakasında ciddi karışık Irklar vücuda getirmiştir. Nihayet Çelik miğlerliler teşkilâtının dağıl eski muhariplerle, Nazi teşek- eri arasında ötedenberi devam e- | htilâfların arttığını göstermiğ- | Bütün bunlar, Renin orta kıyısın- daki endişeli vaziyetin hiç olmazsa bir cephesini göstermeğe kâfidir. Alman hükümeti, umumiyesi için İngiliz - Alman de- niz anlaşmasınm bir sonuca bağ! ması ve eski İngiliz muhariplerinin Almanya nezdinde yaptıkları teşeb- büsleri lâzımgeldiği kadar istismar etmiştir. Almanyanın, begün bu iki hâdi - seden dolayı ümit ettiği menfaatler, dahili, siyasada yapılan hatalardan dolayi müşkül vaziyete düşmüştür. Eski İngiliz müharipleri, Nasyonal Sosyalist rejiminin eski Alman mu- hariplerine nasıl muamele yapıldığı- İl Alman efkâri | nı görmüşler ve Nazilerin, bu #iya- reti, kendi hususi siyasalar “için İs- tismar etmek uğrunda nasıl kullan- mak İstediklerini anlamışlardır. İngiliz ve Alman eski muhariple- rinin “kardeşleşmesinin,, ertesi gü- nü, Almanyanın bütün hedefi İngil- tereye karı wrilmiş, buna bahane olarak ta İngiliz gazetelerinin Al - manyadaki Yahudilere karşı edilen siyasayı fena karşılamaları İ- leri sürülmüştür. İşte Almanyaya karşı ne zaman böyle bir şans görünse, Almanlar | kendi hatalarile bu şansı bozmakta- dırlar, Herkesi dilşlindüren nokta şudur: Hitlerin şahsi otoritesi ne olursa ol- sun, O, bu şiddet politikasına karşı koymağa gayri muktedirdir. Füh- ten, yeni dinsizler tarafından, kato- papaslarına, katolik kilisesine karşı yapılan bu tecavüzlerin, arsnı- luşal efkârı umumiye nazarında Ak manyayı sarstığını bilmez değildir. Hitler tarafından şahsen verilen te- minata rağmen katolikler. ve Çelik miğferliler aleyhine yapılan şiddet politikası devam etmektedir. Bun - dan şu netice çıkar ki, Berlinde Führer'den daha nüfuzlu adamlar vardır. Bünlar Nasyonal Sosyaliz « GÖRİNG min en faal elemanlarıdır ve 1922 deki parti programı mucibince, &i- yasal durumu bitirmek kanaatini besliyerek Hitlerin uzlaşma fikrinin fevkine çıkmaktadırlar. Rejehewehi Bu, be e düzeltmek için doğrudan ya müdahale etmezlerse Yeni bir 30 ha- ziran vakasile bitecektir. j “ "| miş, hiçbir tayyare bu mıntaka üze- — Hayır Madam sizi takip etmiyorum... Yalnız gölgenizden istifade ediyorum! :.95 KIRMIZI VE SiYAH ama onu halka sürebilmek için lâzım olan demir bilek onlarda yok. — Vaktile hir bastmevi işlettiğin ne de belli! Eski basımevi (matbaa) sahibi öf- keli öfkeli devam etti: — Beni malımdan, mülkümden kim koğuyor? Napoleon'ün “on- cordat,, sı ile geri çağırdığı papas- lar. Devlet hekimlere, avukatlara, astronomlara, he muamele eder? on- ları sadece birer vatandaş sayıp ha- yatların: kazanmak için yaptıkları işe karışmaz. Papaslara karşı yapılack muamele de budur: hayır, Napoleon papaya hoş görüneyim diye onları tepemize çıkardı. Senin Bonaparte'ın birtakım adamlara baron'luk, comte- Yuk vermeseydi bugün asilzadeler küstahlığa kalkarlar mıydı? Onların modası geçmişti. Papaslardan sonra beni en çok çileden çıkaran, Jibe- ral olmıya zorluyan, o küçük taşra asilzadeleri oldu. Bü konuşma uzayıp gitti; bu yol- da sözler Fransa'yı yarım asır uğraştıracak, Saint-Giraud'nun, taş- sada yaşamağa imkân olmadığını bir düzüye tekrar etmesi üzerine Julien STENDMHAL çekine çekine karışıp M. de Rönali'n hayatını örnek diye gösterdi. Falcor hemen atıldı: — Tam adamını buldunuz, deli- kanlı! o, örs olmasın diye çekiç ol- du, hem de ne dehşetli çekiçi Ama görüyorum, Valenod onu hayir geçi- yor. O habisi tanır mısınız? işte asıl habis o. Bu günlerde işinden atılıp da yerine Valenod'nun getirildiğini görürse sizin M. de Rönal aceba ne der? Saint-Giraud: — Ne diyecek? dedi, ettikleri ile baş başa kalır. Demek siz Verriâres'i bilirsiniz, delikanlı. Bütün o Rönal- lerle Chelan'ları başımıza çıkaran, Valenod'larla Maslon'ların büküm sürmesine yol açan hep o Allah'tan belasını bulası Bonaparte'tir. Koyu politika üzerine geçen bu konuşma Julien'i hayrete düşürüyor ve aşk, hâz hulyalarını unutturuyor- du. Paris'in uzaklardan beliren ilk gö- reyi ona pek heyecan vermedi. Ger» gi gelecek günleri için hulyalar kur- muyor değildi; fakat Verriğres'de geçirdiği yirmi dört saatin batıran TAN 3-8.935 mmm ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler Tayyareci Levanevsky'nin Paris - Soir'dan: | Şimal kutbu üzerinden geçerek hiç durmadan Moskovadan San - Fransisko'ya uçulacak.. İşte şimdi Moskovada bu müthiş ! seyahatin plânları hazırlanıyor ve bütün Rusya bugünü bekliyor... Dünya tayyarecilile Sleminin Şim- diye kadar emsaline tesadüf etmedi- ği bu müthiş teşebbüs birkaç gün içinde yapılacaktır. Moskova tayya- re meydanında, hareket etmek için havanın müsait olması bekleniyor. Bunun için sureti mahsusada bir tayyre inşa edilmiştir. Bu tayyare yapılırken bütün plânları gizli tu - tulmuştur. İçinde ne çeşit tertibat olduğunu kimse bilmiyor. Yalnız tek | motörlü olduğu o malümdur. İşte o ka Tayyareyi, Çelyoskin kazaredele- rini kurtaran Lavaneveky idare ede- cek ve yanmda ikinci pilot olarak Bardonkoff, o mekanisiyen sıfatile Levtehenka ve Beliakoff bulunacak» Sareti ve havacılığa bilgisi pek goktür, Bu tayyaretilerin Moskova- dan San - Fransiskoya kadar katede- cekleri mesafe 0 bin kilometredir. İşin asıl en feci tarafr, bütün bu #eyahatin büyük buz sahraları üze- rinde yapılacak olmasıdır. Şimdiye kadar buralara insan ayağı basma- rinden uçmamıştır. Levanevaky, seyahatini daha Ka - rıştırmak için doğrudan doğruya Şimal Kutbu Üzerinden Geçerek Moskovadan San-Fransiskoya. gideceği yolu gösterir harita Alaskaya geçmiyecek biraz sola kıv- rılarak, Amerikanın şimalindeki mın takalar üzerinde de istikşafatta bu- Yunacaktır. Bu kısımlarda da şimdi- ye kadar hiçbir tayyare uçmamış ve bu muıntaka coğrafya haritaları üze- | zinde beyaz bir leke olarak gösterii- miştir. Asıl Kutup mıntakasının en tehli- keli kısmı burasıdır. Şimdiye kadar yapılmamış olan bu büyük seyahatin gayesi, yalnız Kutbun üzerinde uçmak değildir. Moskova ve San - Fransisko gibi dünyanın en büyük iki merkezini bi- ribirine bağlayacak olan bu muaz - zam seyahatte, Kutup mıntakaların da da uçulabileceğini isbat edecek, dünyanın iki ucunda bulunan mem- leketlerin biribirlerine kolaylıkla ve süratle bağlanabileceğini göstere « cektir. Levanevski ile arkadaşları bu &- çuş esnasında ilmi tetkiklerde de bulunacaklar, bu suretle Kutba ait ilk ilmi malümat toplanmış olacak- tır. Tayyareciler için en büyük mliş- külât, Moskovadan sonra ilk buzlu merkezin havalarına girdikleri za- man başlayacaktır. Buraya kadar zaten hava istasyon- larından muntazaman malümat al- mak kabildir. Fakat bundan sonrası için böyük meçhullerle karşılaşıla - cağı muhakkaktır. Bunun için şim- diden Şimali Rusyada bulunan rad- yo istasyonları, harekete geçmişler, Sadko, Ermak, Kraşsine ismindeki buz kırıcı gemiler Kutup denizine doğru hareket etmişlerdir. Bunlar Lavanevsky tayyaresine hava vazi - daha canl idi ve o hulyalara pek vermiyordu. Julien, opapasların küs- tahlığı yüzünden bir gün Fransa'da yıne çumhuriyet olur, aşilzadeler yi- ne Gukıştırılırsa, sevgilisinin çocukla» rmı korumak için her şeyi bırakaca- ğına, onları kimsesiz komıyacağına yemin ediyordu. Verriğres'e vardığı gece, merdive- nini madame de Rönal'in yatak odası penceresine dayadığı vakit o odada bir yabancının veya M. de Rönal'in yattığını görse ne olacaktı? Ama ilk iki saat, kendisini savma- ğ! gerçekten istiyen sevgilisinin ya- nma oturmuş, arzusunu ona da ka- bul çalışırken ne ük bazlar duymuştu! Julien'inki gibi bir gönül, böyle hatıralardan ömrü ol- dukça kurtulamaz. O gecenin ve er- tesi günün kalan saatleri ise aşkla- rının İlk çağlarma, on dört ay önce- ki hatıralarına gitmişti. Julien, daldığı derin hulyadan uyandı, çünkü araba durmuştu. J.— J- Rousseau sokağında, posta araba- İarının durak yeri olan avluya gir- mişlerdi. Jullen tek atlı bir payton sağınp: — Malmaison'a (1) gideceğim, dedi. — Bu saatte orada ne vavacaksı- nız, Monsicur. — Size ne? siz çekin. (6) Napolon'un sarazlarımdan birt, Her hakikiğ ihtiras yalnır kendini düşünür. İhtirasların Paris'te pek gülünç bulunması da bence bundan- dır, Paris'te komşular boyuna ken- dilerinin düşünülmesini isterler. Ju- lien'in Mülmaison'da ne kadar heye- cana kapıldığını anlatmağa kalkacak değilim. Ağladı. Ne? bu yıl yapılan ve o parkı. parçalara bölen çirkin, beyaz duvarlara rağmen ağladı mı? — Evet monsicur: gelecek nesiller için olduğu gibi Julien için de Ar- cole, Sainte - Helöne ve Malmaison arasında hiç bir şey yoktu. Akşam: Julien, tiyatroya önce haylı tereddüd etti: tiyatro ye e tahaf düşünceleri vardı, Ori insanın baştan çıka- sanırdı, <a kök salan her şeyden kuş- li kulanmak huyu, yaşıyan (Paris'i zevkle seyretmesine engel oldu; o, ancak kahramanından kalma anıtla- ata bakmaktan haz duyuyor- “İşte entrika, mürailik merkezine geldik! Burada, abbâ de Frilair'i ko- bâ Pirard'la buluşmazdan önce her şeyi görmek tasarından üstün geldi. M. de La Mole'un konağında nasl bir hayat geçireceğini abb& ona 80- ğuk bir eda ile anlattı: — Birkaç ay içinde bir işe yara- mıyacağınız görülürse. yine medre- | Ingiliz radyosunda “Evamiri aşere,, Wireless World'dan: | British Broadeasting Company a- dındaki radyo şirketi bütün spiker- lerine aşağıdaki on maddeyi tebliğ | etmiştir. Bundan sonra İngiliz spi- kerleri için şunlar yasak edilmiştir 1 — Ticaret firmalarının isimleri» ni söylemek, 2 — Siyaset adamlarını tenkit et- mek, 3 — Gayri ahlâki mevzuları dile almak, 4 — Insanların kö ğırlığından, kekeme! mek, $ — İçkiyi meth ve sena etmek, 8 — Dine ve epirtizmeye hlicum etmek, 7 — Ailede kadının veya kocanın sadakatsizliğinden bahsetmek, 8 — Tedavisi kabil talıklar hakkında söz söylemek, 9 — Çinlileri zemmetmek, 10 — Zencileri zemmetmek, ——— Yelkenli ile dünyayı dola- şan kadınlar Matin'den: İçinde on dört kadın bulu: Femme ismindeki Fransız yelkenli dünya etrafında dört sene sürecek bir seyahati bitirmek üzeredir. Bu yelkenli kadın ve genç kızları denizciliğe alıştırmak için kullanı” lan bir mektep gemisidir. İçinde bu- lunanlar Fransanın kibar âlemine menswp kadmlardır. Kaptanı da, tayfaları da hepsi kadındır. 1931 eylülünde, dünya seyahatine sıkmadan çwvel her biri 30.000 frank depo vermişlerdir. Geminin kaptanı Madam Dupont'tur. Kocası bir Fran- sız babriye zabitidir. Gemide bir tek erkek dahi yaktur, Yelkenli Bilbao'ya yarmak üzere- dir. Oradan Havre'a varacak ve bu #iretle seyahatini bitirmiş olacak. vr, iğünden, sa - den bahset» iskeçe metrepolidi Beraet etti Yunanca gazetelerden: Isyan hareketine bilfiil karıştığı iddiasile Sen Sinodda muhakeme edilmekle bulunan İskeçe metropo- lidi beraet etmişitr. Sen Sinodult bu beraet kararı hükümeti hayrete düşürmüştür. Beraet eden Metropo- lid de hemen istifasını vermiştir. Estiya gazetesi Sen Sinodun bu ka- rarı üzerine hükümetin tayin eyle- diği bir Sen Sinod teşkil ettirerek ruhaniler arasında bir tasfiye yap- ması muhtemel olduğunu yazıyor. Moskova metrosu Veteherinala Moskva'dan: Moskova metrosu, yani yeraltı şi- mendiferleri bundan iki ay evvel açıl mıştır. Şimendiferlerde 13 Mayıstan 15 Temmuza kadar 10,459,243 yolcu nakledilmiştir. Hergün bu şimendi- ferlerde 120,000 Moskovalı seyahat etmektedir. Trenin sürati saatte 24,7 kilometredir. Her vagon günde 344 kilometre katetmekte: Kraliçe olayım derken ... Matin'den: Her yıl yapılan güzellik seçimin» de, bu yıl gülünecek derecede ağlar nacak bir hâdise oldu. Mısır güzellik kraliçeliğine nam- zet yakın akrabadan iki kız, evvei aralarında başlayan bir dil münaka- şasından sonra, daha jüri önüne çık- madan boğaz boğaza geldiler. Kav- ga pek feci oldu. Kızlardan birinin gözü patlamış, ötekinin de yüzü ra- kibesinin trnaklarile param parça olmuştur. O kadar ki, zavallı kız öm rünün sonuna kadar yüzü bozuk ka- Tacaktır. bakın... yetini telsizle bildirmeğe çalışacak- lardır. Kanada ve Alaskada bulunan tel siz istasyonları da Rus tayyaresine yardım edeceklerini bildirmişlerdir. Moskova - San - Pransisko tayya- Te seferi, Sovyet Rusyanm tayyare- cilikte ilerleyişini kaydetmek itiba- seye döneceksiniz; ama o zaman medresede itibarımız artmış olur. Bu- rada, Fransa'nın en büyük asilzade- lerinden ve efendilerinden biri olan marguis'nin konağında oturacaksı- nız. Siyah elbise | giyeceksiniz ama öyle rahib kıyafeti değil, şöyle yas tutan bir adam kıyafeti.. Ben siri bir medreseye göndereceğim; hafta- da üç gün derslere gitmenizi mu- hakkak isterim. Her gün, öğleyin, marguis'nin kitab odasında hazır bu- Iunacaksınız; marguis size davaları ve daha birtakım işleri için mektub- lar yazdıracak. Marguis, aldığı her mektubun "kenarına, ne şekilde ce- vab verileceğini kısaca işaret eder. Ben kendisine sizin üç ayda bu işi kavrıyacağınızı, yazıp imzâya gi receğiniz cevablardan on ikide dokuzunun marguis'nin istediğine uygun olacağını söyledim. Akşam sa- at sekizde yarıkaneyi düzeltir, saat onda da serbest kalırsınız. Abbe biraz durduktan sonra de- vam etti: — Olabilir ki ihtiyar bir hanım veya erkek size mülâyim bir tavur- la birçok faydalar umdurmak sureti- le veya başa kaka para vererek, mar- guis'ye gelen mektublar: kendilerine göstermenizi söyler... Julien kıpkırmızı kesilip: — Rica ederim, monsicur, dedi. Abbe acı bir gülümseme ile: — Bu kadar fakir olduğunuz bal- Manikürden sonra — Bir de kadınların eli hiç bir işe yaramaz derler... Hele şuna tile de önemlidir. Pravda bu hususta şunları maktadır: “Buzlu mıntakada yapılan çalış maların sonuçlarına, ve Sovyet tay- yareciliğinin ilerleyişine dayanarak, yeni esaslar dahilinde Şimal Kutbu üzerinde uçabilir yazı de, hem de medresede bir yıl geçir- dikten sonra böyle şeyleri hâlâ iğre- merek karşılamanız, fazilet gösterip ölkelenmeniz doğrusu şaşılacak şey! dedi. Medresede hiç mi gözünüzü açmadılar? hiç bir şey farkedin alış“ adınız ma? Abbe ağzının içinden ve sanki ken» di kendine söylenir gibi: “Aceba kan kuvveti mi desem? dedi.,, Sonra Jur lien'e bakarak: — Atıl tahafı, dedi, marguis sizl tanıyor... Bilmem nereden. Size gin dilik yüz lira yıllık veriyor. Hep be” vesine kapılıp iş gören bir adamdır. baş kusuru da budur; sizinle ç0” cuklukta yarışa çıkacaktır. Hizmeti" nizden memnun olursa yıllığınız 86 kiz bin franga kadar çıkabilir. Abbâ nahoş bir tavurla devam et ü: bette siz de anlarsınız ki maf” guis, bu kadar parayı size kara gö?” leriniz için vermiyor. İşe yaramanı# lâzım, Ben sizin yerinizde olsan pek az söz söylerim, bele bi ğim şeyden hiç bahsetmem. “Hal işinize yarıyacak bazı şeyle” de öğrendim; M..de La mole'un 3 lesinden bahsetmeği o unutuyordu”” Marguis'nin birokızr ile bir Oğl© var; oğlu on dokuz yaşında, en İİ“ ri gelen şıklardan; o da bir çeşit ö var ÇArkası va